Griffiths, Şarku’l Avsat’a konuştu: Uçağım, benim evim… Körfez turum, meyve verdi

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)
TT

Griffiths, Şarku’l Avsat’a konuştu: Uçağım, benim evim… Körfez turum, meyve verdi

BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)
BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths (AP)

Şarku’l Avsat, bu kez de Birleşmiş Milletler’in (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in kapısını çaldı.  Röportaj, “Başarısızlıktan korkuyor musunuz?” sorusuyla başladı, bir başka soruya yönelik “Tırmanışa son vermemiz gerekiyor” cevabıyla sona erdi.
Griffiths, elektronik posta aracılığıyla Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Yemen’in bölgesel gerilimlere rehin olmasına karşı uyarıda bulundu. Tarafları, herhangi bir anlaşma yapmaya zorlayamayacağını ve son uygulama tarihini belirleme konumunda da bulunmadığını ifade eden BM Temsilcisi, Yemenli taraflardan gelen eleştirilere yanıt olarak da hükümet ve Husilerle istişarelere devam etme sürecinin, tarih belirtmeden üç kriter uyarınca en kısa sürede de yeniden başlayacağını vurguladı.
Martin Griffiths, Stockholm Anlaşması’nın hızlı bir şekilde uygulanmaya koyulmasını istediklerini ifade etti. Mart 2018’den bu yana Yemen Özel Temsilcisi görevini yürüten Griffiths, eğer tökezlemeye başlarsa BM’deki görevinden ayrılacağını söyleyerek, BM Genel Sekreteri’nin kendisine güvendiğine de dikkati çekti.
İşte Şarku’l Avsat’ın BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı;
-Başarısızlıktan korkuyor musunuz? İsveç’te yaptığınız gibi farklı taraflara karşı hala iyimser olabileceğinizi düşünüyor musunuz?

İyimserliğimi kaybedemem. Elbette hayal kırıklığına uğradığım anlar var. Bu normal bir durum. Bu karmaşık dikenli çatışmada barış sürecinin karşılaştığı birçok zorluk var. Siyasi bir çözüme ulaşmadan sona eren her gün, Yemen halkı için daha fazla acı anlamına geliyor. Ama daha önce de söylediğim gibi, umudumu asla kaybedemem. Bu beni, uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve BM Genel Sekreteri’nin desteğinin yanı sıra taraflardan aldığım güvencelere yöneltiyor. Tüm bunlar, benim ve ofisimin Yemen’de barış sağlama çabalarımızı sürdürmemiz açısından oldukça iyi teşvikler. Son zamanlarda her iki taraftan da askeri tırmanışa tanık olduk. Ancak taraflar, geçmişte duyduğumuz yakın çatışmalardan kaçındılar. Tarafları sakinleşmeye, anlaşmaya uymaya, barış sürecinin yeniden başlatılması için elverişli ve yapıcı bir ortam oluşturmaya teşvik ettim. Daha fazla askeri maceraya yer yok.
-Özel Temsilcilik ofisinin koalisyon ülkeleriyle ve özellikle de son dönemdeki kızgınlık sürecinin ardından Yemen hükümetiyle ilişkisi nasıl?
Asıl görevim, Yemen’deki savaşa son vermek ve Yemen halkına Yemenliler tarafından yapılmış kapsamlı bir siyasi anlaşmaya ulaşmalarında yardım etmek… Misyonumuzu destekleyen bölgesel ve uluslararası tarafların yanı sıra Yemen hükümeti, koalisyon ülkeleri ve Husilerle sürekli iletişim halindeyim. Son zamanlarda Riyad, Abu Dabi ve Maskat’ta ilgili taraflar ve koalisyon ülkeleriyle birlikte meyve veren toplantılar yaptım. Diğer durumların yanı sıra barış sürecini “ulusal diyalog sonuçları, Körfez İşbirliği Konseyi inisiyatifi, ilgili BMGK kararları” temelinde ilerletme ve istişareleri en kısa süreçte sürdürme niyetimi ifade ettim.
-Yemenliler, esir ve tutuklu anlaşmasının, BMGK kararında adı geçen Savunma Bakanı Mahmud el-Subayhi başta olmak üzere dört üst düzey kişi de dahil, bilinen tüm mahkumların serbest bırakılmasına dair net hükümler içerdiğini belirtti. Husiler, bu anlaşmayı uygulamadılar ve ofisiniz, duruma ilişkin herhangi bir yeni açıklama yapmadı. Bu durumu nasıl açıklarsınız?
Özel Temsilci olarak, tarafları herhangi bir anlaşmaya veya zaman sınırlamasına zorlayamayacağımı açıkça belirttim. Bugün kişisel olarak, Stockholm Anlaşması’nı uygulamak istiyorum, ama ilgili tarafların ortak bir sorumluluğu var. Taiz ve esir takası hakkında uzlaşı sağlanan durumlar da dahil, anlaşmanın uygulanmasını ilerletmek için ilgili taraflarla temaslarımı sürdürdüm. İki taraf, özellikle de esir ve tutuklular meselesine dair çok çaba sarf etti. Şu an bu çabaların, taraflar arasındaki ciddi tartışmalar zemininde, eyleme çevrilmesi gereken bir aşamadayız. Tarafların, ahlaki sorumluluğu var ve anlaşmanın uygulanmasına ciddi şekilde bağlılar. Bu şekilde binlerce Yemenli ailenin, sevdikleriyle bir araya gelmesi arzu ediliyor. Tüm tarafların, zorluklardan bağımsız olarak bu anlaşmanın uygulanmasına izin vermeye istekli olduğuna inanıyorum. Hepimiz bu hedefe doğru çalışıyoruz.
-Özel Temsilcinin, Stockholm Anlaşması’nı atlamak ve kapsamlı bir çözüme geçmek istediğine inananlar var. Bu ne kadar doğru?
Stockholm Anlaşması, iyi niyetli şekilde uygulanırsa binlerce Yemenliye somut faydalar sağlayacak ve iki taraf arasında güven oluşturacak. Örneğin, esir ve tutukluların liman güvenliği ile değişimi, tarafların üstlenmeyi kabul ettiği asıl iş olarak kabul ediliyor. Daha önce de belirttiğim gibi, BMGK tarafından görevlendirilen çerçevede ve ilgili kararları uyarınca, ulusal diyalog sonuçları, Körfez İşbirliği Konseyi inisiyatifi ve yürütme mekanizması üzerinde çalışıyoruz. Bu yüzden iyi tanımlanmış bir çerçeveye sahibiz ve mevcut çatışmayı sonlandırma yolunda nihai bir hedefimiz var. Bu hedefe de ancak Yemen’de kapsamlı bir siyasi anlaşma yoluyla ulaşabiliriz.
-Bazı Yemenliler, Rusya ve Umman’a yaptığınız ziyaretin amacını merak ediyor. Bunun yanı sıra Sana ziyaretinize ve Husilerin lideriyle toplantınıza mani olacak bir engel var mı? Bu ziyaretlerin amacı nedir?
Görevim gereği birçok yere seyahat ediyorum. Mevcut çatışmalar için bir çözüme ulaşmamıza yardımcı olacak ilgili kuruluşların yanı sıra taraflarla ve diğer ilgili kişilerle sürekli iletişim halindeyim. Uçak, BM Özel Temsilcisinin gerçek evi. Görevim hususunda herkesten aldığım destek benim için oldukça teşvik edici. Görevimi destekleyen herkese ve birçok uluslararası tarafın taahhüdüne minnettarım.
-Barış çabalarını engelleyen tarafı belirleme hususunda bazı talepler var. Özellikle de BMGK kararı, Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi (RRC) Başkanının anlaşmanın uygulama yolunda kaydedilen ilerlemeleri rapor etmesi gerektiğini öngörüyor.
RRC Başkanı, Hudeyde Anlaşmasının uygulanmasında kaydedilen ilerlemeleri düzenli şekilde rapor ederek, BMGK’ya sunuyor. BMGK, bu periyodik raporlar ve brifingler aracılığıyla engel ve zorluklar konusunda iyi derecede bilgilendiriliyor. Ben şahsen ve daimi olarak, bu veya şu tarafı kınamaktan kaçındım. Bu yüzden de her zaman eleştirildim. Ancak arabulucu olarak görevim başkalarını yargılamak değil. Görevim, taraflara hizmet etmek ve bir anlaşmaya varmalarına yardımcı olmak. Umudun ve iyi niyetin, arabulucunun kullandığı bir para olduğunu vurguladım.
-Bazı Yemenli sesler, BM Özel Temsilcisinin değişmesini istedi. Koşullardan bağımsız olarak kendi görevinizi yapamadığınızı hissederseniz yine de pozisyonunuzu sürdürür müsünüz?
Görevimi, BM Genel Sekreterinden kabul ettim. Sayın Guterres ve BM’yi, bu konuda temsil etme onuruna sahibim. Kendime güvenim olduğu sürece işimi yapmaya devam edeceğim.
-Siyasi arabuluculuk konusundaki uzun deneyimleriniz sayesinde Yemen’de karşılaştığınız ve başka hiçbir yerde karşınıza çıkmayan ne oldu?
Her çatışma, zulüm ve acımasızlıkla karakterizedir. Yemen çatışması, başka yerlerde gördüklerimden istisna değil. Ancak Yemen çatışmasının karmaşıklığı, diğer “bölgesel dinamiklerle” bağlantılı olarak nadirdir. Yemen, bölgesel gerilimlere rehin düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun olmasına izin veremeyiz. Normal Yemen vatandaşlarının bu gerginliklerin mağduru olmalarına izin veremeyiz. Tırmanışı durdurmak zorundayız.



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”