Körfez’deki ABD-İran geriliminin kilit oyuncusu Fransa mı?

Körfez’deki ABD-İran geriliminin kilit oyuncusu Fransa mı?
TT

Körfez’deki ABD-İran geriliminin kilit oyuncusu Fransa mı?

Körfez’deki ABD-İran geriliminin kilit oyuncusu Fransa mı?

İran nükleer dosyası hakkında son günlerde önemli açıklamalar yapan Almanya, Fransa ve İngiltere, nükleer program ve Körfez’de yaşanan ABD-İran gerginliğinden kurtulmanın yolunu arayan önemli ülkeler arasında yer alıyor. Bu kapsamda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu yangında itfaiyeci rolü üstlenme arzusu ise dikkatlerden kaçmıyor. Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı Emmanuel Bonne'un Tahran’a gerçekleştirdiği iki ziyaretin ardından Macron, önceki gün Sırbistan’ın başkentinde yaptığı basın açıklamasında nükleer anlaşmayı sürdürmek için arabulucu olma konusunda kararlı olduklarını söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı bu hafta içerisinde İran, ABD ve Rusya liderleri ile temasa geçmeyi planlıyor. Macron açıklamasında, son haftalarda yarattıkları dinamizmin İran açısından kötü ve aşırı tepkiden kaçınmaya izin verdiğini düşündüğünü belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron zor şartlara rağmen, nükleer anlaşma sebebi ile bölgede yaşanabilecek herhangi bir çatışmadan kaçınmak ve ABD ile İran arasındaki gerilimi yumuşatmak adına arabulucu ve müzakereci rolünü devam ettirmekte kararlı gibi görünüyor. Macron, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile temasa geçmek için istekli olduğunu dile getirdi. Tahran yönetiminin Paris’in arabuluculuğunu reddetmediğini belirten Macron, Büyükelçi tarafından İran’a gerçekleştirilen ziyarette Ruhani tarafından iletilen mesajın bu yönde olduğunu aktardı.
Fransa, arabuluculuğu sürdürmek istiyor
Macron’un, Körfez’deki krizin çözümünde sürece diplomatik katkıda bulunmak için kolları sıvadığı açık. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı’nın asıl istediği, gerginliği soğutarak iki tarafı da müzakere masasına oturtacak ortak bir mekanizma bulmak. Bununla birlikte Fransa’nın başkentinde Avrupalı diplomatik çevreler, Fransa, İngiltere, Almanya ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin İran ve ABD girişimleri konusunda daha da ileriye gitme kabiliyetleri hakkında çeşitli sorular soruyor. Fransa’nın algısına göre, İran, ABD’nin Tahran yönetimine uygulanan yaptırımlarda yumuşaklık göstermesi için Washington’un girişimlere cevap vermesini istiyor. Bu vizyon, geçtiğimiz Pazar günü üç ülkedeki en yüksek makamlarca yayınlanan ortak açıklamanın da temelini oluşturdu.
Bu algının altında, Tahran’ın nükleer anlaşmada artış gösterdiği ihlallerin yanı sıra belki de öncelikli olarak zenginleştirilmiş uranyum stoklarını arttırma faaliyetinden vazgeçmesi yatıyor. Buna ek olarak, ABD’nin İran, Çin ve Hindistan’a uygulanan yaptırımlardan veya Avrupa’nın öne sürdüğü ’INSTEX’ isimli ödeme mekanizması, yaptırımlardan muaf tutulan ülkelere doğrudan belirli miktarda petrol ihraç etmesine izin vermesi gerekiyor. Kaynaklara göre diplomatlar, bu tür karmaşık konuların çözüme kavuşması için maaş alırken bu konuda sıkı çalışmalar yürütüyorlar.
Hamaney: Taahhütlerimizi azaltmaya devam edeceğiz
Sorun, Fransa’nın iki tarafında zor ve şiddetli olan tavrındaki iyimserlik algısına dayanıyor. Avrupalıların Tahran’da taviz alabilme konusundaki isteklerine yanıt dün İran Dini Lideri Ali Hamaney’den geldi. İran televizyon kanallarında yayınlanan Hamaney’in açıklamalarında, ülkesinin taahhütlerini azaltmaya devam edeceği konusunda uyarıda bulunan Hamaney, Avrupa’yı da İran ekonomisinin yaptırımlarla başa çıkması için yeterince çalışmamakla suçladı. Hamaney, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ve İranlı diğer yetkililer başta olmak üzere bölgedeki tırmanışın azaltılmasını Avrupalıların ABD yaptırımlarını aşma yeteneklerine bağlıyor. İran’ın ABD ile müzakere masasına oturması Tahran yönetiminin ekonomik savaş olarak nitelendirdiği yaptırımların ortadan kaldırılması şartına bağlı gibi görünüyor. Washington ise Tahran’ın bu şartını reddediyor. Paris’teki diplomatik kaynaklara göre, ABD, Avrupalıların düşündüğünün aksine İran ekonomisini çökertmek adına yaptırımları daha da arttıracak.
Netlik bulmak zor
Avrupalıların geçtiğimiz Ocak ayında ortaya koyduğu ödeme mekanizması (INTEX) ise şuan için bugün boş bir halde duruyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin yardımcısı Helga Schimt, Brüksel’de gerçekleşen basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada, AB’den 10 ülkenin bu ödeme mekanizmasına katıldığını belirterek, diğer ülkelerin de bu mekanizmaya katılmaya kararlı olduğunu dile getirdi. Ancak İtalya ve Polonya, ABD Başkanı Donald Trump’ı kızdırmamak adına siyasi sebeplerle bu katılımı reddetti. Bu durum aynı zamanda Trump’ın arkadaşı olan ve İngiltere’nin Başbakan adayı olan Boris Johnson’un daha sonra alabileceği tutum sorusunu akıllara getirdi. Bunlara ek olarak İran konulu kafalarda iki soru daha bulunuyor. Bunlardan birincisi İran asıllı Fransız araştırmacı Fariba Adelkhah’ın Tahran’da gözaltına alınma olayının yan etkileri.
İran yargı yetkilileri dün yaptığı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un İran ile ilgili sorunu dile getirmesinden bir gün sonra Fransa ve İran vatandaşlığı bulunan akademisyenin gözaltına alındığını doğruladı.
Yargı sözcüsü Gulam Huseyn İsmail, İran yargısına ait internet sitesi üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu hanım (Fariba Adelkhah) yakın zamanda gözaltına alındı fakat davanın niteliği nedeniyle konu hakkında açıklama yapamayız” dedi.
İkinci merak edilen konu ise, İran’ın Avrupalılar tarafından vaat edilen uygulamaların sonucunu beklemedeki arzusu.
Tahran yönetimi, 7 Temmuz’da Avrupa’ya nükleer anlaşmanın taahhütlerini yerine getirmesi adına 60 günlük ek süre vermiş, aksi takdirde anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine son vereceğini açıklamıştı. Mogherini düne kadar İran’ın yaptığı şeyin tehlikeli olmadığını dile getirirken bugün yaşananların büyük bir sorun olduğunu ifade etmeye başladı. İran’ın zenginleştirilmiş uranyumu yüzde 20’ye çıkarmaya karar vermesi durumunda, Avrupa’nın tutumu ve Tahran’ın nükleer programına endişe ile bakan Washington’un tepkisinin ne olacağı ise en çok merak edilen konular arasında yer alıyor.



İsrail, ‘Filistin devletinin kurulmasını engellemek’ amacıyla Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim yerinin inşasını onayladı

Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)
Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)
TT

İsrail, ‘Filistin devletinin kurulmasını engellemek’ amacıyla Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim yerinin inşasını onayladı

Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)
Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusunda bulunan bir İsrail yerleşim yeri (AFP)

İsrail güvenlik kabinesi bugün işgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin kurulmasına onay verdi. Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, bu adımın ‘bir Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi’ amaçladığını söyledi.

Smotrich’in ofisinden yapılan açıklamaya göre, söz konusu kararla birlikte son üç yılda onay verilen yerleşim sayısı 69’a yükseldi.

İsrail’in bu kararı, Birleşmiş Milletler’in (BM) Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerinin hız kazandığını ve 2017’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını duyurmasından birkaç gün sonra geldi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Smotrich’in ofisinden yapılan açıklamada, “İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim yerinin onaylanması ve düzenlenmesine ilişkin Maliye Bakanı ile Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın önerisi, güvenlik kabinesi tarafından kabul edildi” denildi.

Açıklamada söz konusu adım ‘tarihi’ olarak nitelendirilirken, bunun bir Filistin devletinin kurulmasını engellemeyi amaçladığı ifade edildi. Smotrich, “Fiili olarak bir Filistin terör devletinin kurulmasını engelliyoruz” dedi.

Smotrich sözlerini şöyle sürdürdü: “İzlediğimiz yolun doğru olduğuna inanarak, tarihi miras alanımızdaki yerleşim yerlerini geliştirmeye, inşa etmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz.”

Açıklamaya göre, onaylanan yerleşimlerin bulunduğu bölgeler yüksek stratejik öneme sahip. Bunların başında, yaklaşık 20 yıl önce Batı Şeria’nın kuzeyinde kaldırılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin yeniden kurulması geliyor.

Onay verilen yerleşimler arasında, fiilen mevcut olan ancak bugüne kadar yasal statüye sahip olmayan beş kaçak yerleşim de bulunuyor.

ABD Başkanı Donald Trump, daha önce İsrail’i Batı Şeria’yı ilhak etme konusunda uyarmıştı. Buna karşın İsrail’deki aşırı sağcı hükümette yer alan bazı bakanlar, bu adımı mümkün olan en kısa sürede hayata geçirmeye çalışıyor.

Batı Şeria’daki tüm İsrail yerleşimleri uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul edilirken, yerleşim karakolları İsrail yasalarına göre de illegal sayılıyor.

İsrail’in 1967’de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs hariç olmak üzere, Batı Şeria’da yaklaşık 500 bin İsrailli yerleşimci ile birlikte yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor.


Güney Afrika’da silahlı saldırı: 10 ölü, 10 yaralı

Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
TT

Güney Afrika’da silahlı saldırı: 10 ölü, 10 yaralı

Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)

Güney Afrika polisi, Johannesburg yakınlarında düzenlenen silahlı saldırıda 10 kişinin öldüğünü, 10 kişinin ise yaralandığını açıkladı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre olay, Johannesburg’un 40 kilometre batısındaki Bekkersdal kentinde, ruhsatlı bir barın bulunduğu caddede meydana geldi. Saldırının nedenine dair herhangi bilgi açıklanmadı. Polis sözcüsü AFP’ye yaptığı açıklamada, saldırganların kimlikleriyle ilgili henüz “ayrıntılı bilgi” bulunmadığını söyledi.

Reuters haberine göre polis, saldırıda yaklaşık 12 kişinin yer aldığı bilgisini verdi. Saldırganların beyaz bir minibüs ve gri bir sedanla olay yerine gelip bara ateş açtığı, ardından kaçarken etrafa gelişigüzel ateş ettikleri bildirildi. Yetkililer, saldırı nedeninin soruşturmayla ortaya çıkacağını duyurdu.

Güney Afrika’da suç oranları yüksek ve organize suç örgütlerinin etkisi dikkat çekiyor. Ülkede bireyler, kişisel güvenlik amacıyla ruhsatlı silah taşıyabiliyor ancak yasa dışı silahların dolaşımı da ciddi bir sorun oluşturuyor.

6 Aralık’ta da Pretoria’da bir işçilerin kaldığı bir eve düzenlenen silahlı baskında, aralarında üç yaşındaki bir çocuğun da bulunduğu 11 kişi öldürülmüştü. Söz konusu evde yine bir bar bulunuyordu.

Ülkede silahlı şiddet oranı son derece yüksek. Polis verilerine göre, Nisan ile Eylül ayları arasında her gün ortalama 63 kişi silahlı saldırılarda hayatını kaybediyor.


Tayvan, ada çevresinde 7 askeri uçak ve 8 Çin gemisi tespit etti

Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
TT

Tayvan, ada çevresinde 7 askeri uçak ve 8 Çin gemisi tespit etti

Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)

Tayvan Savunma Bakanlığı, son 24 saatte Çin’in ait yedi askeri uçak ve sekiz geminin ada çevresinde görüldüğünü duyurdu.

Bakanlığın açıklamasına göre, tespit edilen uçaklardan beşi Tayvan Boğazı’ndaki orta hattı geçerek ülkenin kuzey ve güneybatı Hava Savunma Tanımlama Bölgesi’ne girdi. Şarku’l Avsat’ın Taiwan News’ten aktardığı habere göre Tayvan ordusu bu hareketliliğe karşı deniz ve hava unsurlarını görevlendirerek sahil füze sistemleri de bölgede hazır konuma getirildi.

Tayvan, bu ay şu ana kadar Çin ordusuna ait uçakları 235, gemileri ise 148 kez tespit etti. Çin, Eylül 2020’den bu yana Tayvan çevresindeki askeri uçak ve gemi faaliyetlerini kademeli şekilde artırarak gri bölge taktiklerini yoğunlaştırmış durumda.

Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS), gri bölge taktiklerini, “Bir devletin doğrudan ve yoğun güç kullanımına başvurmadan güvenlik hedeflerine ulaşmasını amaçlayan çaba veya çabalar bütünü” olarak tanımlıyor.