İmran Han Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Başkanı ile Washington’da

İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.
İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.
TT

İmran Han Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Başkanı ile Washington’da

İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.
İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.

Pakistan Başbakanı İmran Han, Başbakan sıfatıyla ilk kez Washington’a bir ziyarette bulundu. Han’a ziyaretinde Pakistan Genelkurmay Başkanı Kamar Cavid Bajwa ve Pakistan İstihbarat Dairesi Başkanı eşlik ediyor. Bu ziyaret, görüşmelerin Washington’un Taliban siyasi heyetiyle yaptığı barış müzakereleri üzerinde yoğunlaşacağını gösteriyor. Müzakerelerde ABD Ordusu ve NATO’nun en yakın zamanda Afganistan’dan çekilmesi konusu görüşülüyordu.
Pakistan’ın Afganistan’daki barış sürecine nasıl bir katkıda bulunabileceği de ziyarette görüşülecek. 
Ziyaret bir Pakistan Başbakanının Washington’a Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Dairesi Başkanı eşliğinde yaptığı ilk ziyaret özelliğini taşıyor.
İmran Han, önce ABD Başkanı Donald Trump ile yarın Beyaz Saray’da bir görüşme yapacak. Daha sonra Senato’da Dışişleri Komisyonuyla başka bir görüşme düzenleyecek.
ABD’nin İslamabad Büyükelçisi Paul Jones’a göre “Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Dairesi Başkanı’nın İmran Han’a ziyarette eşlik etmesi sivil ve askeri otoritenin ilk kez Pakistan siyaseti üzerinde uzlaştıklarını gösteriyor. Ayrıca Jones, “Trump yönetimi, Afganistan ve Güney Asya’daki teröre karşı mücadeleyi temel görevlerinden biri olarak sayıyor ve Pakistan ordusunun muvafakati ve desteği olmadan Pakistan’da hiçbir siyasi ilerleme kat edilemez” diye ekledi.
General Bajwa’nın ABD Savunma Bakanı Patrick M. Shanahan ve ABD Genelkurmay Heyeti Başkanı Mark Milley ile görüşmesi planlanıyor. Bu görüşmeler Milley’in ABD Kongresi tarafından göreve atanmasının ardından yurt dışından ilk görüşme olacak. 
Ayrıca Han yakın zamanda hükümetine kredi veren Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı ve Dünya Bankası Başkanı ile görüşecek. Han ABD’deki Pakistanlı azınlıkla da bir araya gelecek. Bu görüşmeyi düzenleyenler görüşmeye 15-20 bin gurbetçinin katılacağını belirtti. Amerikan ve Pakistanlı analistlere göre Pakistan Genelkurmay Başkanı Bajwa, Washington yönetimini Pakistan’la askeri işbirliğine ikna etmeyi ve ABD’nin yıllık 1 milyar doları geçen askeri desteğini tekrar sağlamayı amaçlayacak.
Pakistanlı bir yetkili geçtiğimiz Kasım ayında aralarındaki mektuplaşmadan sonra İmran Han’ın Trump’la yüz yüze görüşmeye istekli olduğunu belirtti. 
Bu mektuplaşmalar sayesinde ABD’nin Pakistan’a bakışı değişmişti. Böylece Başbakanlık ofisi kaynaklarına göre İmran Han’ın Beyaz Saray’a ziyaretinin yolunu açmak için İslamabad alışılmadık yöntemleri kullandı.
Trump, Pakistan hükümetinin Cemaat-i Davet lideri Hafız Muhammed Said’i tutuklanmasından memnuniyet duymuştu. Washington Said’i terörle ve Kasım 2008’de Mumbai’de düzenlenen saldırının sorumlusu olmakla suçluyordu. Bu saldırıda bir kısmı ABD’li 168 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu gelişmelere ek olarak Pakistan Müslüman Birliği (Navaz) (PML-N) Başkanvekili Meryem Navaz Şerif, babası Navaz Şerif’in İmran Han Hükümeti’nin sunduğu şartları kabul etmesi karşılığında serbest kalıp affedileceğine dair anlaşmayı reddettiğini belirtti. Meryem Navaz adını açıklamadığı birtakım kişilerle görüştüğünü vurguladı. Ancak bu kişiler hakim partinin üyelerinden değil. Görüldüğü kadarıyla bu kişiler sivil arabulucular veya askeri yetkililerden oluşuyor. Meryem Navaz güçlü bir ses tonuyla meydan okurcasına şöyle dedi: “Eğer şartlarını kabul edersek bu Pakistan halkının sırtına ve demokrasisine sapladığımız bir bıçak olur. Navaz Şerif her ne kadar İmran Han’ın esareti altında bulunsa da kendini daha güçlü hissetmektedir. İmran Han yönetime sahte seçimlerle geldi. Geçen yıl göreve geldiğinden beri diğer politikacılara hakaret ediyor.”
Diğer bir çarpıcı gelişme de, Pakistan'ın kuzeybatısındaki Hayber-Pahtunhva eyaletiyle birleştirilmiş federal olarak yönetilen kabile bölgelerinde yaşandı. 
Eyalet parlamentosundaki 16 temsilcilerini doğrudan seçmek üzere ilk seçime başladılar. Bu seçimde 1897 oy verme merkezi oluşturuldu ve bu merkezlerde 2,8 milyon seçmen oy kullanacak. 
Pakistan Seçim Komisyonu, 554 seçim merkezinin yüksek güvenlik önlemlerine sahip olduğunu ve 461 merkezin orta dereceli güvenlik önlemlerine sahip olduğunu belirtti.
Hükümet, kabile bölgelerinde seçimleri güvence altına almak için 34 bin'den fazla polis, güvenlik gücü, asker ve sınır muhafızını görevlendirdi. Bu kabile bölgeleri, son yirmi yıl içerisinde silahlı gruplar ve Pakistan ordusu arasında kanlı çatışmalara şahit oldu. Federal olarak yönetilen kabile bölgelerindeki ilk seçimlerde, farklı siyasi partilere ve dini gruplara mensup 285 aday yarışıyor. Bu partilerin ilk defa kabile bölgelerindeki seçimlere katılmalarına izin veriliyor. Bu seçimde Peştunlar Milliyetçi Partisi ve PML-N’de iki kadın aday bulunuyor. Bölgedeki kadın ve azınlıklara ayrılmış beş koltuk var. Bu koltuklar partilerin kazandığı oy sayısına göre verilecek. Sonuçların Pazar günü açıklanması bekleniyor.
Federal olarak yönetilen kabile bölgeleri (yedi bölgeden oluşan ve Afganistan sınırına yakın yerlerdeki özerk yönetime benzer bir yönetime sahip) geçen yıla kadar sömürge anlayışına dayanan bir rejime tabiydi ve bu rejim hiçbir siyasi faaliyete izin vermiyordu. Anayasal reformlar ve belirtilen siyasi otorite tarafından anayasada yapılan değişiklikler ulusal seçimlerin yanında bölgesel seçimlere de izin verdi. Siyasi boşluk el-Kaide bağlantılı silahlı güçlerin bu engebeli bölgede kendi kanunlarını koymalarına yardım eden bir etkendi. Militanlar bölgeye 11 Eylül 2011 saldırıları sonrasında komşu Afganistan’dan sızdılar. 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD Afganistan’a saldırdı. 
Pakistan ordusu yıllar boyunca bir dizi saldırı ile bölgenin kontrolünü yeniden kazanmayı başardı. Ancak bölgede el-Kaide’nin yerini almaya çalışan DEAŞ örgütünün çalışmaları korku yaratmaya devam ediyor. Örgüt, Pakistan'ın yedi kabile bölgesinden ikisinin yakınında bulunan Afganistan'ın Nangarhar eyaletinde yoğun olarak bulunuyor.



Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)
TT

Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump yönetiminin seyahat yasağının kapsadığı ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planladığını söyledi.

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP) ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP)

Fox News'e verdiği bir röportajda Noem'e, Trump yönetiminin seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 32'ye çıkarıp çıkarmayacağı soruldu.

Noem, "Sayı konusunda net bir şey söylemeyeceğim, ancak 30'dan fazla ülke var ve başkan ülkeleri değerlendirmeye devam ediyor" diye yanıt verdi.

Trump, haziran ayında 12 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklayan ve 7 ülkenin vatandaşlarının girişini kısıtlayan bir bildiriyi imzalayarak, bunun "yabancı teröristlere" ve diğer güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlamak için gerekli olduğunu belirtti. Yasak, turistler, öğrenciler ve iş seyahatinde olanlar da dahil olmak üzere hem göçmenler hem de göçmen olmayanlar için geçerli.

Hangi ülkelerin ekleneceğini belirtmeyen Noem, "Eğer orada istikrarlı bir hükümet yoksa ve kendilerini geçindirebilecek, bu kişileri bize teşhis edebilecek ve kimliklerini doğrulamamıza yardımcı olabilecek bir ülkeleri yoksa, neden o ülkeden insanların Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmesine izin verelim?" ifadelerini kullandı.

ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı'na ait bir iç yazışma, Trump yönetiminin 36 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklamayı düşündüğünü ortaya koydu.

Listenin genişletilmesi, yönetimin geçen hafta Washington, D.C.'de iki Ulusal Muhafızın vurulmasından bu yana aldığı göçmenlik önlemlerinin daha da artırılması anlamına gelecek.

Soruşturmacılar saldırının, 2021 yılında Trump yönetimi yetkililerinin yeterli güvenlik incelemesinden yoksun olduğunu söylediği bir yeniden yerleştirme programı aracılığıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne giren bir Afgan vatandaşı tarafından gerçekleştirildiğini belirtiyor.

Saldırıdan birkaç gün sonra Trump, herhangi bir ülke ismi vermeden veya hangilerini kastettiğini belirtmeden, tüm "Üçüncü Dünya" ülkelerinden göçü "kalıcı olarak durduracağına" yemin etti.


Ukrayna ordusu, Rusya'nın güneyindeki büyük bir kimyasal tesisi hedef aldığını duyurdu

Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)
Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)
TT

Ukrayna ordusu, Rusya'nın güneyindeki büyük bir kimyasal tesisi hedef aldığını duyurdu

Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)
Stavropol bölgesinde yangın (Arşiv)

Ukrayna ordusu, dün yaptığı açıklamada, Rusya'nın güneyindeki Stavropol bölgesinde büyük bir kimyasal tesise saldırı düzenleyerek yangına neden olduğunu bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığı, Telegram uygulaması üzerinden yaptığı açıklamada, Nevinnomısski Azot tesisinin dün bombalandığını, tesisin patlayıcı madde bileşenleri ürettiğini ve Rusya'daki türünün en büyük tesislerinden biri olduğunu belirtti.

Rus yetkililerden henüz bir açıklama gelmedi ve Reuters, Ukrayna ordusunun iddialarını bağımsız olarak doğrulayamadı.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen tekneyi hedef alan saldırısında 4 kişi öldü

ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen tekneyi hedef alan saldırısında 4 kişi öldü

ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Venezuela açıklarında ABD hava saldırısı sonucu yanan bir tekneyi gösteren videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu, dün Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen bir tekneyi hedef alan hava saldırısında 4 kişinin öldüğünü açıkladı. Saldırıya yönelik eleştiriler artarken, saldırılarda şu ana kadar 87'den fazla kişi hayatını kaybetti.

ABD Güney Komutanlığı, X platformunda yaptığı paylaşımda, "uluslararası sularda terör örgütü tarafından işletilen bir tekneyi hedef aldıklarını" belirterek, "istihbarat, teknenin yasadışı uyuşturucu taşıdığını ve Doğu Pasifik'te bilinen bir uyuşturucu kaçakçılığı rotasından geçtiğini doğruladı" ifadelerini kullandı.

Güney Komutanlığı, gemide bulunan 4 uyuşturucu karteli üyesinin ölümünü doğruladı ve çok motorlu bir teknenin hızla giderken patlama sonucu alev aldığını gösteren bir video yayınladı.

Ağustos ayından bu yana Trump yönetimi, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele bahanesiyle Karayipler'deki ve Venezuela açıklarındaki ABD askeri varlığını artırıyor ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu bir kaçakçılık karteline liderlik etmekle suçluyor.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, salı günü yaptığı açıklamada, ABD'nin uyuşturucu gemilerine yönelik saldırılarının "henüz başlangıç aşamada" olduğunu söyledi.

Bu saldırılar uluslararası eleştirilere maruz kaldı ve BM uzmanları tarafından "yargısız infaz" olarak nitelendirildi. Ancak Pentagon sözcüsü Kingsley Wilson salı günü saldırıların yasal olduğunu vurguladı.

Wilson, düzenlediği basın toplantısında operasyonların "ABD ve uluslararası hukuka göre yasal olduğunu ve tüm eylemlerin silahlı çatışma hukukuna uygun olduğunu" söyledi.

ABD saldırısında hayatını kaybeden Kolombiyalı balıkçı Alejandro Carranza'nın ailesi, çarşamba günü Washington merkezli Amerika İnsan Hakları Komisyonu'na (IACHR) ABD aleyhine şikayette bulunduklarını duyurdu.

Ailesinin verdiği bilgiye göre, Carranza 15 Eylül'de Kolombiya'nın kuzeyindeki Santa Marta şehrinden açık denizlerde balık tutmaya çıkmış ve birkaç gün sonra ölü bulunmuştu.

ABD güçleri, eylül ayından bu yana Karayipler ve Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığından şüphelenilen 20'den fazla tekneyi imha etti ve saldırılarda 87'den fazla kişi öldü.