İmran Han Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Başkanı ile Washington’da

İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.
İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.
TT

İmran Han Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Başkanı ile Washington’da

İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.
İmran Han yarın (Pazartesi) Başkan Trump ile bir görüşme yapacak. Ayrıca senato meclisinde dışişleri komisyonuyla da başka bir görüşme düzenleyecek.

Pakistan Başbakanı İmran Han, Başbakan sıfatıyla ilk kez Washington’a bir ziyarette bulundu. Han’a ziyaretinde Pakistan Genelkurmay Başkanı Kamar Cavid Bajwa ve Pakistan İstihbarat Dairesi Başkanı eşlik ediyor. Bu ziyaret, görüşmelerin Washington’un Taliban siyasi heyetiyle yaptığı barış müzakereleri üzerinde yoğunlaşacağını gösteriyor. Müzakerelerde ABD Ordusu ve NATO’nun en yakın zamanda Afganistan’dan çekilmesi konusu görüşülüyordu.
Pakistan’ın Afganistan’daki barış sürecine nasıl bir katkıda bulunabileceği de ziyarette görüşülecek. 
Ziyaret bir Pakistan Başbakanının Washington’a Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Dairesi Başkanı eşliğinde yaptığı ilk ziyaret özelliğini taşıyor.
İmran Han, önce ABD Başkanı Donald Trump ile yarın Beyaz Saray’da bir görüşme yapacak. Daha sonra Senato’da Dışişleri Komisyonuyla başka bir görüşme düzenleyecek.
ABD’nin İslamabad Büyükelçisi Paul Jones’a göre “Genelkurmay Başkanı ve İstihbarat Dairesi Başkanı’nın İmran Han’a ziyarette eşlik etmesi sivil ve askeri otoritenin ilk kez Pakistan siyaseti üzerinde uzlaştıklarını gösteriyor. Ayrıca Jones, “Trump yönetimi, Afganistan ve Güney Asya’daki teröre karşı mücadeleyi temel görevlerinden biri olarak sayıyor ve Pakistan ordusunun muvafakati ve desteği olmadan Pakistan’da hiçbir siyasi ilerleme kat edilemez” diye ekledi.
General Bajwa’nın ABD Savunma Bakanı Patrick M. Shanahan ve ABD Genelkurmay Heyeti Başkanı Mark Milley ile görüşmesi planlanıyor. Bu görüşmeler Milley’in ABD Kongresi tarafından göreve atanmasının ardından yurt dışından ilk görüşme olacak. 
Ayrıca Han yakın zamanda hükümetine kredi veren Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı ve Dünya Bankası Başkanı ile görüşecek. Han ABD’deki Pakistanlı azınlıkla da bir araya gelecek. Bu görüşmeyi düzenleyenler görüşmeye 15-20 bin gurbetçinin katılacağını belirtti. Amerikan ve Pakistanlı analistlere göre Pakistan Genelkurmay Başkanı Bajwa, Washington yönetimini Pakistan’la askeri işbirliğine ikna etmeyi ve ABD’nin yıllık 1 milyar doları geçen askeri desteğini tekrar sağlamayı amaçlayacak.
Pakistanlı bir yetkili geçtiğimiz Kasım ayında aralarındaki mektuplaşmadan sonra İmran Han’ın Trump’la yüz yüze görüşmeye istekli olduğunu belirtti. 
Bu mektuplaşmalar sayesinde ABD’nin Pakistan’a bakışı değişmişti. Böylece Başbakanlık ofisi kaynaklarına göre İmran Han’ın Beyaz Saray’a ziyaretinin yolunu açmak için İslamabad alışılmadık yöntemleri kullandı.
Trump, Pakistan hükümetinin Cemaat-i Davet lideri Hafız Muhammed Said’i tutuklanmasından memnuniyet duymuştu. Washington Said’i terörle ve Kasım 2008’de Mumbai’de düzenlenen saldırının sorumlusu olmakla suçluyordu. Bu saldırıda bir kısmı ABD’li 168 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu gelişmelere ek olarak Pakistan Müslüman Birliği (Navaz) (PML-N) Başkanvekili Meryem Navaz Şerif, babası Navaz Şerif’in İmran Han Hükümeti’nin sunduğu şartları kabul etmesi karşılığında serbest kalıp affedileceğine dair anlaşmayı reddettiğini belirtti. Meryem Navaz adını açıklamadığı birtakım kişilerle görüştüğünü vurguladı. Ancak bu kişiler hakim partinin üyelerinden değil. Görüldüğü kadarıyla bu kişiler sivil arabulucular veya askeri yetkililerden oluşuyor. Meryem Navaz güçlü bir ses tonuyla meydan okurcasına şöyle dedi: “Eğer şartlarını kabul edersek bu Pakistan halkının sırtına ve demokrasisine sapladığımız bir bıçak olur. Navaz Şerif her ne kadar İmran Han’ın esareti altında bulunsa da kendini daha güçlü hissetmektedir. İmran Han yönetime sahte seçimlerle geldi. Geçen yıl göreve geldiğinden beri diğer politikacılara hakaret ediyor.”
Diğer bir çarpıcı gelişme de, Pakistan'ın kuzeybatısındaki Hayber-Pahtunhva eyaletiyle birleştirilmiş federal olarak yönetilen kabile bölgelerinde yaşandı. 
Eyalet parlamentosundaki 16 temsilcilerini doğrudan seçmek üzere ilk seçime başladılar. Bu seçimde 1897 oy verme merkezi oluşturuldu ve bu merkezlerde 2,8 milyon seçmen oy kullanacak. 
Pakistan Seçim Komisyonu, 554 seçim merkezinin yüksek güvenlik önlemlerine sahip olduğunu ve 461 merkezin orta dereceli güvenlik önlemlerine sahip olduğunu belirtti.
Hükümet, kabile bölgelerinde seçimleri güvence altına almak için 34 bin'den fazla polis, güvenlik gücü, asker ve sınır muhafızını görevlendirdi. Bu kabile bölgeleri, son yirmi yıl içerisinde silahlı gruplar ve Pakistan ordusu arasında kanlı çatışmalara şahit oldu. Federal olarak yönetilen kabile bölgelerindeki ilk seçimlerde, farklı siyasi partilere ve dini gruplara mensup 285 aday yarışıyor. Bu partilerin ilk defa kabile bölgelerindeki seçimlere katılmalarına izin veriliyor. Bu seçimde Peştunlar Milliyetçi Partisi ve PML-N’de iki kadın aday bulunuyor. Bölgedeki kadın ve azınlıklara ayrılmış beş koltuk var. Bu koltuklar partilerin kazandığı oy sayısına göre verilecek. Sonuçların Pazar günü açıklanması bekleniyor.
Federal olarak yönetilen kabile bölgeleri (yedi bölgeden oluşan ve Afganistan sınırına yakın yerlerdeki özerk yönetime benzer bir yönetime sahip) geçen yıla kadar sömürge anlayışına dayanan bir rejime tabiydi ve bu rejim hiçbir siyasi faaliyete izin vermiyordu. Anayasal reformlar ve belirtilen siyasi otorite tarafından anayasada yapılan değişiklikler ulusal seçimlerin yanında bölgesel seçimlere de izin verdi. Siyasi boşluk el-Kaide bağlantılı silahlı güçlerin bu engebeli bölgede kendi kanunlarını koymalarına yardım eden bir etkendi. Militanlar bölgeye 11 Eylül 2011 saldırıları sonrasında komşu Afganistan’dan sızdılar. 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD Afganistan’a saldırdı. 
Pakistan ordusu yıllar boyunca bir dizi saldırı ile bölgenin kontrolünü yeniden kazanmayı başardı. Ancak bölgede el-Kaide’nin yerini almaya çalışan DEAŞ örgütünün çalışmaları korku yaratmaya devam ediyor. Örgüt, Pakistan'ın yedi kabile bölgesinden ikisinin yakınında bulunan Afganistan'ın Nangarhar eyaletinde yoğun olarak bulunuyor.



Trump, Hindistan Başbakanı’nı taklit etti ve ona şakayla ‘katil’ dedi

ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)
TT

Trump, Hindistan Başbakanı’nı taklit etti ve ona şakayla ‘katil’ dedi

ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Güney Kore'de düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde yaptığı konuşmada, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi esprili bir şekilde ‘katil’ ve ‘çok sert’ olarak nitelendirdi.

Şarku’l Avsat’ın BBC’den aktardığına göre dün konuşan Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ve Pakistan arasında çatışmaların patlak verdiği ve her iki ülkede de onlarca kişinin öldüğü, ancak birkaç gün sonra gerginliğin azaldığı dönemde Hindistan Başbakanı’yla yaptığı konuşmayı taklit etti.

Trump, Beyaz Saray'ın YouTube kanalında yayınlanan videonun 36’ncı dakikasında şu ifadeleri kullandı: “Başbakan Modi'ye büyük saygı ve sevgi duyuyorum, aramızda harika bir ilişki var. Aynı şekilde Pakistan Başbakanı da harika bir adam, o bir saha komutanı, neden saha komutanı olduğunu biliyor musunuz? O büyük bir savaşçı. Aynı zamanda büyük bir adam.”

Trump şöyle devam etti: “Yedi uçağın düşürüldüğünü okudum. Savaşıyorlar ve bu tehlikeli bir durum. Bu iki nükleer güç şiddetli bir savaşa girmiş durumda. Başbakan Modi'yi aradım ve ona şöyle dedim: Sizinle iş yapamayız. Hayır, sizinle iş yapmamalıyız. Pakistan'la savaş başlatıyorsunuz. Biz bunu yapmayacağız.”

Trump sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonra Pakistan'ı aradım ve dedim ki: Hindistan'la savaştığınız için sizinle iş yapmayacağız. Bildiğiniz gibi, ikisi de nükleer güçler. Onlar dediler ki: Savaşmamıza izin vermelisiniz. İkisi de savaştıklarını söylediler. İkisi de güçlü uluslar.”

Hindistan Başbakanı hakkında esprili bir dille konuşmaya devam eden Trump, “Modi çok yakışıklı, ama bana bir katil gibi cevap verdi ve şöyle dedi: Hayır, savaşacağız. O çok katıdır. Ben de merak ettim: Aman Tanrım, bu benim tanıdığım adam mı? Ama kısa bir süre sonra ikisi de nazik davrandılar ve sadece iki gün sonra beni aradılar ve şöyle dediler: Anlıyoruz ve savaşmayı bırakacağız... Bu inanılmaz değil mi?”

ABD Başkanı Donald Trump'ın, yaklaşık otuz yıldır iki nükleer güç arasında yaşanan en kötü askeri gerginliğin ardından Hindistan ve Pakistan'ın ateşkes kabul ettiğini duyuran kişi olduğunu belirtmek gerekir.

Trump, her iki tarafın gösterdiği ‘sağduyuyu’ övdü ve dünyanın birçok ülkesi iki komşu ülke arasındaki gerginliğin azalmasını memnuniyetle karşıladı.


Şi, Trump ile ticaret anlaşmasının ötesine bakıyor: Tayvan

 Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
TT

Şi, Trump ile ticaret anlaşmasının ötesine bakıyor: Tayvan

 Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yarın 2019'dan bu yana ilk zirve toplantısını gerçekleştirecek. Toplantının, iki ekonomik dev arasındaki gerginliği azaltabilecek bir ticaret anlaşmasına varılmasına odaklanması bekleniyor. Pekin, Washington'un Tayvan'a verdiği desteği hafifletmeyi de içeren başka bir hedef peşinde. Tayvan ise Başkan Trump'ın kendisini ‘terk etmesinden’ korkmadığını açıkladı.

Güney Kore'de düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi kapsamında yapılacak toplantı öncesinde Trump, Şi'nin Çin anakarasından yaklaşık 160 kilometre uzaklıkta bulunan ve Çin'in kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia ettiği ada konusunda kendisine baskı yapsa bile ticaret konusuna odaklanmak istediğini söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında ‘1,4 milyar insanı demir yumrukla yöneten, zeki ve harika bir adam’ olarak tanımladığı Şi ile olan iyi ilişkilerine büyük ölçüde güveniyor.

Trump, kısa süre önce Çin lideriyle olan güçlü ilişkisine olan güvenini yineledi ve özerk bir yönetimle idare edilen Tayvan'ın Çin tarafından işgal edilme ihtimalini reddetti. Bununla birlikte gözlemciler, Trump'ın diplomatik manevrasının ABD'nin Tayvan'a desteğinin boyutunu da kapsayıp kapsamadığını ve Şi'nin zirve sırasında Tayvan konusunda Trump'ı ikna etmeye çalışıp çalışmayacağını merakla bekliyor.

Trump bu yılın başlarında göreve geldiğinden beri, ABD yönetimi Tayvan ile bazı ilişkilerini azalttı. Financial Times, Washington'un Tayvanlı ve Amerikalı savunma yetkilileri arasındaki görüşmelerin temsil seviyesini düşürdüğünü ve toplantıyı Washington'dan Alaska'ya taşıdığını bildirdi.

‘Tayvan'ın bağımsızlığı’

 Tayvan'ın Kinmen bölgesi… Arka planda Çin'in Xiamen kenti gözüküyor. (Reuters)Tayvan'ın Kinmen bölgesi… Arka planda Çin'in Xiamen kenti gözüküyor. (Reuters)

New York Times uzmanların, Şi Cinping’in muhtemelen Trump’ın, ABD’nin Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemediğini açıkça söylemesini isteyebileceğini belirtti. Gazete, böyle bir açıklamanın geçmiş Amerikan yönetimlerinin ifade ettiklerini yinelemiş olacağını, ancak ‘Washington’u yıllardır Tayvan’ın bağımsızlığını teşvik etmekle suçlayan Pekin tarafından memnuniyetle karşılanacağını’ yazdı. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu yıl Tayvan ile ilgili bir internet sayfasını güncelleyerek “Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemiyoruz” ifadesini kaldırdı ve bu hareket Çin'den sert eleştiriler aldı. Trump, ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığına ‘karşı’ olduğunu söylerse, bu Pekin için daha da büyük bir zafer olacak.

New York'taki Dış İlişkiler Konseyi'nde araştırmacı olan David Sachs, “Çin’in tutumunu destekleyen bir şey söylendiği anda, Çin bunu Tayvan meselesinde ABD’nin yeni resmi tutumu olarak kabul ediyor… Çinliler bunu bir zaman çizelgesi olarak görüyor olabilirler: Önce ticaret savaşında bir tür ateşkes ve tansiyonun düşürülmesini istiyorlar, ardından daha geniş jeostratejik konuların ele alınmasını arzuluyorlar. Ancak bu sürecin merkezinde Tayvan yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Henrietta Levin, “Başkan Şi kaçınılmaz olarak Tayvan ile ilgili bu talepleri sunduğunda Başkan Trump'ın nasıl tepki vereceği konusunda belirsizlik var” dedi.

Avrasya Grubu’nun Çin İşleri Direktörü Amanda Hsiao, Çin'in ABD'nin Tayvan politikasının kendi lehine gelişeceğine inandığını söyledi. Hsiao, Çinli yetkililerin, ‘güç dengesinin giderek Çin'in lehine değiştiğine inandıkları için, ABD'nin Tayvan'a olan taahhütlerinin zamanla zayıflama olasılığını gördüklerini’ belirtti.

Tayvan'dan şikâyet

Tayvan'ın Kaohsiung Limanı’nda tırlar konteynerleri taşıyor. (EPA)Tayvan'ın Kaohsiung Limanı’nda tırlar konteynerleri taşıyor. (EPA)

Trump, Tayvan'ın askeri harcamalarının çok az olduğunu ve yarı iletken üretiminde haksız bir hakimiyet kurmasını uzun süredir eleştiriyor. Tayvan'ın Çin'in tehditlerine karşı koyma kabiliyetini sorgulayan Trump, Çin'i caydırmak için ABD'nin gücünü övüyor. Trump, geçtiğimiz günlerde “ABD, tartışmasız dünyanın en güçlü askeri gücü” dedi.

Ancak Trump, eski Başkan Bill Clinton'ın 1998'deki Çin ziyaretinde kullandığına benzer bir dil kullanarak, ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğini söyleyebilir ve bunun Pekin'i ticaret müzakerelerine daha açık hale getireceğini umabilir.

Diğer taraftan Tayvan Dışişleri Bakanı Lin Chia-lung, Trump'ın Şi ile yapacağı zirvede Tayvan hakkında ne söyleyeceği konusundaki endişeleri hafife aldı. Chia-lung, Tayvanlı milletvekillerine hitaben şöyle dedi: “ABD tarafıyla yakın temas halindeyiz. Onların Çin ile olan ilişkileri Tayvan'a zarar vermeyecek.”

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Trump'ın ticaret konularında Çin'den ‘ayrıcalıklı muamele’ karşılığında Tayvan konusunda taviz vereceği fikrini reddetti. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre eski Başkan Barack Obama'nın Çin danışmanı olan Ryan Hass, anlaşma arayışında olan Trump ile Pekin'e karşı durmaya odaklanan ABD bürokrasisi arasında ‘bölünme’ olduğunu söyledi. Hass, “Çin, ABD ve Çin'in birlikte merkezde olmasını değil, ABD'yi kenara iterek tek başına merkezde olmayı istiyor” değerlendirmesinde bulundu.


Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı: Bölgesinde lider, dünyada muteber, büyük ve müreffeh Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)
TT

Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı: Bölgesinde lider, dünyada muteber, büyük ve müreffeh Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yaşayan vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

Zaferlerle dolu tarihimizin doruk noktalarından biri olan bu önemli günde; sınırlarımız içindeki 86 milyon vatandaşımızın, Kıbrıs Türk halkının ve yurt dışındaki kardeşlerimizin her birinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı can-ı gönülden tebrik ediyorum. Aynı şekilde, medeniyet bahçemizi birlikte ekip biçtiğimiz; müşterek bir mazi ve kültür mirasını tevarüs ettiğimiz, sevincimize ortak olan tüm dostlarımıza da şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

“Asırlardır kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları bizlere vatan kılan kahramanları rahmetle yâd ediyorum”

Bugün, Cumhuriyetimizin 102’nci kuruluş yıl dönümünü milletçe iftiharla idrak ediyoruz. İstiklal ve istikbal mefkuremizin, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğinde tecessüm ettiği bu önemli günün; ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Millî Mücadele’yi sevk ve idare ederek Cumhuriyete giden yolu açan Gazi Meclisimizin tüm mensuplarını, bugün bir kez daha şükranla anıyorum. Ahlat ve Malazgirt’teki ilk akınlardan Çanakkale Destanı’na, Kurtuluş Savaşı’ndan 15 Temmuz Direnişine kadar asırlardır kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları bizlere vatan kılan kahramanları rahmetle yâd ediyorum.

Tüm dünyanın bildiği şu hakikati bugün bir kez daha ilan etmek isterim: Biz hem güçlü bir millet hem de köklü bir devletiz. Cumhurbaşkanlığı forsumuzdaki güneş ve etrafındaki 16 yıldız, bizim binlerce yıllık devlet geleneğimizi temsil ediyor. ‘Ebet-müddet’ ülküsüyle kurduğumuz bu devletlerin her biri, millî kimliğimizin şan ve şeref payesi; cihana yön veren aziz milletimizin kudret ve merhamet nişanesidir.

“Türkiye yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda her alanda ezber bozan atılımlar içindeyiz”

Türkiye Cumhuriyeti ise, tarihinin en sancılı günlerinde, onca zorluğa, yokluğa, sıkıntıya rağmen hürriyet ve istiklaline dört elle sarılan fedakâr milletimizin son çatısı; devletler zincirimizin son halkasıdır. Bu yüksek şuurla şehit ve gazilerimizin emanetine sahip çıkmak; cesur ve cefakâr ellerde yükselen Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Asra mührümüzü vuracağımız Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda; savunma sanayiinden ekonomiye, eğitimden tarıma, turizme, enerjiye ve dış politikaya kadar her alanda ezber bozan atılımlar içindeyiz.

6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinin yaralarını sarıyor, afetzede kardeşlerimizi hızla güvenli yuvalarına kavuşturuyoruz. İnşallah yıl sonuna kadar, söz verdiğimiz şekilde, 453 bin konutun anahtar teslimini gerçekleştirmiş olacağız.

“86 milyon insanımızın barış içinde yaşayacağı Terörsüz Türkiye menziline emin adımlarla ilerliyoruz”

Aynı zamanda 86 milyon insanımızın huzur, güven, barış ve refah içinde yaşayacağı terörsüz Türkiye menziline doğru da emin adımlarla ilerliyoruz. Millî birlik ve dayanışmamızı hedef alan kaos tüccarlarına prim vermeden; engelleri aşmaya, oyunları bozmaya, yayılmacı emeller peşinde koşanların heveslerini kursaklarında bırakmaya inşallah devam edeceğiz.

Diğer taraftan, savaş, çatışma ve krizlerin evrensel değerleri aşındırdığı bir dönemde Türkiye olarak, hak ve hakikatin savunucusu kimliğimizle ‘daha adil bir dünya’ için var gücümüzle çalışıyoruz. Gazze ve Filistin başta olmak üzere, pek çok kriz bölgesinde; arabuluculuk faaliyetlerimizle, diplomatik girişimlerimizle, insanî yardımlarımızla akan kanı durdurmanın, yaraları sarmanın, kalıcı barışa giden yolu ardına kadar açmanın gayretindeyiz.

İlhamını çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan alan 360 derecelik dış politika vizyonumuzla, tarihimize ve kimliğimize yaraşır şekilde, üzerimize düşen her türlü sorumluluğu büyük bir titizlikle yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

Bölgesinde lider, dünyada muteber; büyük, güçlü ve müreffeh Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyor, aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, gazilerimizi ise şükranla yad ediyorum. Tüm vatandaşlarımızın, sevincimize ortak olan tüm dost ve misafirlerimizin Cumhuriyet Bayramı’nı gönülden tebrik ediyorum. Cumhuriyetimizin 102’nci yıl dönümü kutlu olsun!