Rusya ve Çin’den ABD’ye ortak tepki: Silahlanma yarışına girmeyeceğiz

Rusya ve Çin’den ABD’ye ortak tepki: Silahlanma yarışına girmeyeceğiz
TT

Rusya ve Çin’den ABD’ye ortak tepki: Silahlanma yarışına girmeyeceğiz

Rusya ve Çin’den ABD’ye ortak tepki: Silahlanma yarışına girmeyeceğiz

ABD’nin Sovyetler Birliği ile Soğuk Savaşın son döneminde nükleer silahlanmayı sınırlandırmak için imzaladığı Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) Ağustos başında resmi olarak geri çekilmesinin ardından karadan atılan ilk kruz füzesi denemesi, Rusya ve Çin’den bir eleştiri dalgasıyla karşı karşıya kaldı. ABD’nin füze denemesine yönelik sert eleştiriler gelirken, bazı Rus kesimler, dünyada yeni bir silahlanma yarışının başlayacağı yönünde endişelerini dile getirdi. Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin karadan atılan kruz füzesi denemesi sonrası bir silahlanma yarışına girmeyeceğini açıkladı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndaki bir kaynağın aktardığına göre Pekin'in eleştirilerin ardından Rusya’nın söz konusu füze testine yönelik kınaması, Rusya ve Çin'in stratejik güvenlik dosyaları ve silahlarla ilgili konulardaki tutumlarının birbirine uygunluğunu teyit ediyor.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, milletvekilleri ve orduya yakın uzmanlar tarafından Washington’a eleştiriler yağarken, stratejik silahlanma alanındaki durumun kötüleşeceğine dair uyarılarda bulunuldu. Bu uyarılar arasında ön plana çıkan ise Rusya'nın bir silahlanma yarışına katılacağı hususunda duyulan endişelere odaklıydı. Ortaya atılan bir diğer soru ise 1987'de yapılan antlaşmanın sona ermesinden yalnızca iki hafta sonra ABD testinin zamanlaması hakkındaydı.  Bu, Washington’un uzun süredir böyle bir gelişme için hazırlandığı yönündeki Rus görüşünü teyit ediyor.
Ryabkov: Silah yarışına çekilmeyeceğiz
Rus haber ajansı Novosti'nin haberine göre, ABD’nin çekilmiş olduğu INF anlaşmasındaki standartların üstünde bir menzilde füze denemesi yapmasının üzücü olduğunu belirten Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, bu denemenin bu yönde bir çalışmanın uzun zamandır yürütüldüğünü gösterdiğini dile getirdi. Ayrıca Moskova’nın kendisinin silah yarışına çekilmesine izin vermeyeceğini vurguladı. ABD’nin provokasyonlarına gelmeyeceklerini ifade eden Rus Bakan sözlerini şöyle sürdürdü:  
“Olanları çok sakin bir şekilde, duygusal olmayan bir biçimde karşıladığımızı vurguluyoruz. Olayların gidişatının tam da bu yönde gelişeceğini tahmin ediyorduk. Silah yarışına çekilmeyeceğiz. Dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Fransa’da söylediği gibi, biz tek taraflı olarak söz konusu sistemlerin (orta menzilli füzeler) konuşlandırılması konusundaki yükümlülüklerimize sıkı bir şekilde bağlıyız.”
Ryabkov ABD’nin anlaşmadan çekilir çekilmez çok kısa bir süre içinde böyle bir test yaptığına dikkat çekerek, “Bu kadar süre içinde, eğer daha önceden hazırlık yapılmadıysa böyle bir deneme yapmak neredeyse imkânsız. Bu süre zarfında ABD, kendisini yalnızca anlaşma yükümlülüklerinden arındırmak için bir bahane arıyordu” dedi.
Washington’un antlaşmadan çekilmesinin ardından Putin, bu tür sistemlerin (karadan atılan orta ve kısa menzilli füzeler) konuşlandırılması konusunda tek taraflı bir tutuma bağlılıklarını sürdüreceklerini, fakat Washington’un attığı her adıma benzer bir hamleyle cevap vereceklerini belirtmişti. ABD eylemlerine cevaben antlaşmadan çekilme kararını aldığını ifade eden Rus Devlet Başkanı, tüm taraflara anlaşmanın sona ermesine rağmen bu füzeleri konuşlandırmama taahhüdüne bağlı kalmaya devam etmeleri çağrısında bulunmuştu.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF), 1987'de balistik ve kara füzelerinin komplekslerinin imha edilmesi ve gelecekte üretilmemeleri, test edilmemeleri ve konuşlandırılmamaları üzere Sovyetler Birliği ile ABD arasında imzalandı. ABD Başkanı Trump Ekim 2018’de Moskova’yı yükümlülüklerini ihlal etmekle suçlayarak anlaşmadan çekildiğini açıkladı. Bunun ardından ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Moskova'ya anlaşma şartlarına tekrar uyması için 2 ay kadar bir mühlet verildiğini açıkladı. ABD, Rusya'dan özellikle M729 füzelerini geliştirmekten vazgeçmesini talep etti.
Moskova, bu suçlamaların asılsız olduğunu vurguladı ve Amerikalı uzmanları füze endüstrisi mekânını ziyaret etmeye davet etti. Ancak ABD bu daveti reddederek, Moskova'nın ziyaretçilere füzenin üretimi ve gelişimi ile ilgili tüm detayları vermeyeceğini belirtti. Rus Devlet Başkanı geçen ay anlaşmayı askıya alan yasayı imzaladı ve karar 2 Ağustos'ta yürürlüğe girdi.
Öte yandan Rusya Savunma Bakanlığı, önümüzdeki ay Tsentr-2019 (Merkez-2019) olarak adlandırılan büyük ölçekli askeri tatbikatlar yapmaya niyetli olduklarını açıkladı. Tatbikat sırasında 20 bin ateşli ekipman ve askeri araç, 600 uçak ve 15 savaş ve lojistik gemisi kullanılacağı kaydedildi. Tatbikatlar sırasında ana hareketlerin kuzey, batı ve güneydeki Rus askeri sektörlerini kapsayan sekiz alanda gerçekleşmesi bekleniyor. Açıklamada eğitim aşamalarının bazılarının yabancı ülkelerdeki eğitim alanlarında ayrı ayrı planlamalar dâhilinde yapılacağı ifade edildi. Uzmanlar bu devletlerin, Bağımsız Devletler Topluluğu çatısı altındaki devletler olacağını düşünüyor.
Rus Savunma Bakanlığı'nın açıklamasına göre tatbikatlar, uluslararası terörizmle mücadelede koalisyon gruplarının istihdam edilmesi ve Orta Asya’da askeri güvenliğin temin edilmesiyle ilgili olacak. Açıklamada tatbikatların ana hedefinin birliklerin ve eğitimlerinin seviyesini doğrulamanın yanı sıra Rusya ve Orta Asya ülkeleri arasındaki işbirliğini güçlendirmek olduğu belirtildi.
Bakanlığın açıklamasında tatbikatların iki aşamada gerçekleştirileceği belirtildi. Önce terörle mücadele ve hava saldırılarıyla ilgili alıştırmaların yapılacağı, sonrasında ise düşmanı mağlup etmek için saldırıya geçmek gibi alıştırmaları içeren bir aşama ile tatbikatların tamamlanacağı kaydedildi. Tatbikatlarda Merkez ve Doğu Askeri Okrugları birliklerinin yanı sıra Hazar filosu, hava indirme birlikleri ve hava-uzay birlikleri yer alacak.



Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
TT

Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot’un internet sitesi Ynet, dün yayımladığı haberinde Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in görevine başladıktan sonraki ilk resmi ziyaretini İsrail’e gerçekleştireceğini bildirdi.

Habere göre Merz, bugün (pazar) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformundaki paylaşımında Almanya’yı İsrail için ‘önemli bir ortak’ olarak niteledi. Saar, iki ülke ilişkilerinin sürekli geliştiğini belirterek Merz’in ziyaretinin bu ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Saar ayrıca, Almanya’nın geçen hafta ilk kez kendi topraklarında İsrail’e ait Arrow balistik füze savunma sistemi bataryası konuşlandırdığını hatırlattı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in İsrail’e yaptığı ilk ziyarette, Berlin’in Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarına ve işgal altındaki Batı Şeria’daki şiddete yönelik son dönemdeki itirazlarına rağmen iki ülke arasındaki ‘özel’ ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflediği bildirildi.

Merz, Ürdün’ün Akabe kentinde Kral 2. Abdullah ile yaptığı iki saatlik kısa görüşmenin ardından İsrail’e geçti. Şansölyenin bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi planlanıyor.

Ziyaret, Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana iki yılı aşkın süredir uluslararası alanda yalnızlık yaşayan Netanyahu açısından dikkate değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Savaşa ve yarattığı sonuçlara rağmen Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille cuma günü yaptığı açıklamada, ‘Almanya-İsrail ilişkilerinin sağlam, yakın ve güvene dayalı’ olduğunu vurguladı.

Almanya, İsrail’e güçlü destek veriyor ve bunu Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı nedeniyle taşıdığı tarihi sorumlulukla açıklıyor. Merz’in bugün, Nazi Almanya’sı tarafından öldürülen Yahudi kurbanların anısını yaşatan Yad Vashem Anma Merkezi’ni ziyaret etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Berlin, Gazze Şeridi’ndeki insani durumun ağırlaşmasıyla birlikte son aylarda İsrail’e yönelik söylemini sertleştirdi.

Geçtiğimiz ağustos ayında Merz, İsrail’in kuşatma altındaki ve büyük ölçüde yıkıma uğramış Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına tepki olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ihracatına kısmi kısıtlama getirme kararı almış ve bu adım ülkede siyasi tartışmaya yol açmıştı.

‘Söylem farklılığı’

Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, iki ülke arasındaki ‘söylem farklılığına’ dikkat çekti.

Şansölye ile İsrail Başbakanı’nın bugün Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki ay önce yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş için yürütülen çabaları ele alması bekleniyor.

Bu anlaşma, İsrail ile Hamas’ın neredeyse her gün karşılıklı ihlal suçlamaları yöneltmesi nedeniyle hâlâ kırılgan. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Hille cuma günü, ‘yerleşimci şiddetinde büyük artış’ yaşandığını belirterek, bu durumu tekrardan kınadı ve İsrail hükümetine ‘yerleşim inşasını durdurma’ çağrısını yineledi.

Geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan silah ihracatı kısıtlaması, Netanyahu hükümetinden sert tepki çekmişti. İsrail yönetimi, geleneksel müttefiki Almanya’yı bu adımla ‘Hamas terörünü ödüllendirmekle’ suçlamıştı.

Şansölye Merz’in, kararını İsrail Başbakanı’na telefonla bildirmesi sırasında ‘tartışmanın alevlendiği’ bildirildi.

Ancak Alman solunun radikal kanadındaki Die Linke partisine bağlı Rosa Luxemburg Vakfı’nın Tel Aviv Ofisi Direktörü Gil Shohat, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, bunun iki lider arasındaki ‘söylemsel bir ayrışmadan’ öteye gitmediğini söyledi.

Öte yandan Alman ordusunun çarşamba günü İsrail dışında ilk kez konuşlandırılan Arrow füze savunma sisteminin ilk bölümünü faaliyete geçirmesi, Almanya’nın uzun vadeli güvenliği açısından İsrail’e duyduğu bağımlılığın boyutunu ortaya koydu.

Berlin ayrıca son dönemde, insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmasını güçlendirmesi konusunda İsrail’den aldığı desteğe dikkat çekti.

Yüksek beklentiler

Almanya’nın Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına onay vermesi, perşembe günü alınan kararla ülkede geniş destek görürken, bazı diğer ülkelerde boykot çağrılarını tetikledi.

Gil Shohat, Almanya Şansölyesi’nin Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediği şüphesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Binyamin Netanyahu’yu ziyaret etmesini, ‘normalleşmemesi gereken bir durumda olumsuz bir normalleşme işareti’ olarak değerlendirdi.

Friedrich Merz, şubat ayı sonunda parlamentoyu kazandıktan hemen sonra yaptığı açıklamada, UCM’nin hakkındaki yakalama kararına rağmen Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret edebileceğini söylemişti.

Ancak Şansölyelik makamı daha sonra bu meselenin ‘şu anda gündemde olmadığını’ bildirdi.

Konrad Adenauer Vakfı’nın Kudüs Ofisi Direktörü Michael Rimmel ise AFP’ye yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun Berlin’den ‘sürekli bir destek işareti’ beklediğini ve kendisinin şu anda ‘yüksek beklentilere’ sahip olduğunu söyledi.

Öte yandan Rimmel’e göre Berlin’in son aylarda yaptığı çağrılar, Donald Trump’ın ‘daha güçlü etkisi’ karşısında sınırlı kalıyor. Rimmel, Trump’ın Gazze’de ateşkes sağlanması için İsrail’i baskı altına alabilen ‘tek aktör’ olduğunu belirtti.


ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.