Veliaht Prens: Olası bir savaş tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına gelir

Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj  verirken
Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj verirken
TT

Veliaht Prens: Olası bir savaş tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına gelir

Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj  verirken
Veliaht Prens Muhammed bin Selman CBS kanalına röportaj verirken

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman,  dünyanın İran'a karşı sert ve caydırıcı bir tavır alma ihtiyacı olduğunu söyledi. Aksi bir durumun,  sadece Suudi Arabistan veya Ortadoğu’nun değil, tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına geleceğini dile getirdi.
İran'a karşı kararlı ve etkin adımların atılmaması halinde, petrol tedariğinde sıkıntılar yaşanacağı ve petrol fiyatlarının hiç görülmeyen seviyede yükseleceğini vurgulayan Veliaht Prens, siyasi ve barışçıl bir çözümün askeri bir çözümden çok daha etkili olacağını söyledi.
Muhammed bin Selman, Şarku'l Avsat'ın haberine göre  ABD merkezli CBS kanalının ‘60 Dakika’ programına verdiği röportajda, Saudi Aramco saldırısının, yalnızca Suudi Arabistan'ı değil, dünyanın enerji kaynaklarını da kalbinden vurduğuna dikkat çekti.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili bir soruda, cinayet emri verdiğine ilişkin iddiaları reddederken, Suudi Arabistan’ın bir lideri olarak tüm sorumluluğu kabul ettiğini dile getirdi.
Soruşturmaların yürütüldüğünü ve suça karıştığı tespit edilenlerin rütbelerine bakılmaksızın yargılanacağını belirten Veliaht Prens, “Gelecekte böyle bir şeyden kaçınmak için elimden geleni yapmalıyım" diye konuştu.
Suudi Arabistan’ın Yemen'deki siyasi çözüm girişimlerine işaret eden Muhammed bin Selman, İran’ın Husi milislere destek vermeyi kesmesi halinde, siyasi bir çözümün daha kolay olduğunu da vurguladı.
Veliaht Prens’in ‘60 Dakika’ programında Norah O'Donnell'e verdiği röportajın tam metni;
-Cemal Kaşıkçı’nın öldürülme emrini siz mi verdiniz?

Kesinlikle hayır. Bu ağır bir suçtu. Fakat Suudi hükümeti için çalışan kişiler tarafından işlenmesi nedeniyle Suudi Arabistan'ın bir lideri olarak tüm sorumluluğu kabul ediyorum.
-Sorumluluk almanız ne anlama geliyor?
Suudi hükümet görevlileri tarafından bir Suudi vatandaşına yönelik suç işlendiğinde, ülkenin bir lideri olarak sorumluluk almalıyım. Bu bir hataydı. Gelecekte böyle bir şeyden kaçınmak için elimden geleni yapmalıyım.
-Dünya bu sorunun cevabını istiyor. Bu operasyon hakkında nasıl haberdar değildiniz?
Bazıları Suudi hükümetindeki 3 milyon çalışanın günlük olarak neler yaptığını bilmem gerektiğini düşünüyor. Bu 3 milyon kişinin kendi günlük raporlarını lider ve en yüksek rütbeli ikinci kişiye göndermeleri imkansız.
-Bu komployu düzenlemekle suçlanan en yakın danışmanlarınızdan ikisi kral tarafından görevden alındı ve yakın çevrenizden uzaklaştırıldı. Soru şu: Bunun size yakın kişiler tarafından yapıldığını nasıl bilemezsiniz?
Bugün soruşturmalar devam ediyor ve herhangi birisine karşı yapılan suçlamalar kanıtlandığında, rütbesine bakılmaksızın istisna yapılmayacak şekilde mahkemeye çıkarılacak.
-Suudi Arabistan savcısının bu cinayetle suçlananlar hakkında söylediklerini okudum. Detaylar çirkindi. Size yakın olan ve hükümetinizdeki insanların böyle korkunç bir cinayet işlediğini ve ABD hükümetinin emri sizin verdiğinize inandığını duyduğunuzda ne düşündünüz?
Bahsettiğiniz şeyin doğru olmadığına inanıyorum. ABD hükümetinden bu konuda resmi bir açıklama yok. Yakınımdaki birinin böyle bir şey yaptığına dair net bir bilgi veya kanıt yok. Suçlamalar var ve soruşturuluyorlar. Özellikle böyle bir suç yüzünden Suudi hükümeti olarak yaşadığımız acıyı tahmin edemezsiniz.
-CIA, ‘orta ve yüksek güvenilirlikli’ değerlendirmelerinde, kişisel olarak Kaşıkçı’yı hedef aldığınız ve muhtemelen onun ölüm emrini verdiğiniz sonucuna ulaştı.
Umarım bu bilgi kamuya açıktır. Beni bir şey yapmakla suçlayan herhangi bir bilgi varsa, umarım ortaya çıkar.
-Gazetedeki bir köşe yazarı, vahşice öldürülmeyi hak edecek kadar Suudi Arabistan için nasıl bir tehdit oluşturabilir?
Hiçbir gazetecinin tehdidi yok. Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda meydana gelen ve bir Suudi gazeteciye karşı yapılan böyle bir eylem, Suudi Arabistan'a yönelik tehdittir ve korkunç bir suçtur.
-Buraya gelmeden önce tanınmış bir ABD senatörü ile konuştum. Cemal Kaşıkçı’nın başına gelenler ve Yemen’de yaşananlar nedeniyle ABD Kongresi’nde Suudi Arabistan'a karşı çok da iyi niyet olmadığını söyledi. İlişkiler ne kadar hasar gördü?
İlişkiler bundan çok daha büyük ve bu hepimiz için korkunç ve çok acı verici bir olay. Rolümüz, bunun üstesinden gelmek için gece gündüz çalışmak ve geleceğimizin geçmişte olanlardan çok daha iyi olduğundan emin olmaktır.
-Aramco saldırısı Suudi Arabistan’ın petrol endüstrisinin kalbini vurdu. Saldırıya gafil mi yakalandınız?
Size katılmıyorum. Bu saldırı, Suudi Arabistan’ın petrol endüstrisini değil küresel enerji endüstrisinin kalbini vurdu.  Dünyadaki enerji arzının yüzde 5.5’ini, ABD, Çin ve tüm dünyanın enerji arzını hedef aldı.
-Suudi Arabistan dünyanın en büyük silah ithalatçısı, askeri teçhizat ve ekipmana milyarlarca dolar harcadı. Böyle bir saldırıyı nasıl önleyemedi?
Suudi Arabistan neredeyse bir kıta büyüklüğünde. Tüm Batı Avrupa'dan daha büyük. Dört bir yandan bize yönelik tehditler var. Bunları tam olarak bertaraf etmek zordur.
-Sizce, İran'ın Saudi Aramco'yu vurmasının stratejik nedeni nedir?
Bence bu akılsızlık. Herhangi bir stratejik nedeni yok. Sadece aklı olmayan, dünya petrol arzının yüzde 5’ine yönelik saldırıda bulunur. Bu yüzden tek stratejik hedefin, akılsız olduklarını kanıtlamak olduğunu düşünüyorum. Yaptıkları şey bu.
-ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İran’ın bu adımını ‘savaş sebebi’ olarak niteledi. Siz de bunu bir savaş sebebi olarak mı görüyorsunuz?
Kesinlikle evet. Bu bir savaş sebebidir.
-Olası bir Suudi Arabistan-İran savaşı, bölgeyi nasıl etkiler?
Bölge, dünya enerji arzının yaklaşık yüzde 30'unu, küresel ticaret geçişlerinin yaklaşık yüzde 20'sini ve küresel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) oranlarının yaklaşık yüzde 4'ünü oluşturuyor. Tüm bunların tamamen durduğunu düşünün. Bu sadece Suudi Arabistan veya Ortadoğu’nun değil, tüm dünya ekonomisinin çöküşü anlamına gelecektir.
-İran, Trump yönetiminin nükleer anlaşmadan çekilip, ağır yaptırımlar uygulamasının ardından konumunu iyileştirmek için savaş riskine girmeye hazır gibi görünüyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, yaptırımlar kalkana kadar pazarlık yapmayacağını söyledi. Siz de tüm seçeneklerin masada kalması gerektiğini söylediniz.
Hiç şüphesiz, eğer dünya İran’ı caydıramazsa daha büyük bir gerginliğe şahit olacağız. Dünyanın çıkarları riske girecek, enerji tedariki bozulacak ve petrol fiyatları hayatımızda hiç görmediğimiz rakamlara ulaşacak.
-İran’a verilecek cevap askeri mi olmalı?
Umarım bu olmaz.
-Neden olmasın?
Çünkü siyasi ve barışçıl bir çözüm, askeri bir çözümden çok daha iyidir.
-ABD Başkanı Donald Trump’ın İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşüp yeni bir anlaşma yapması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Başkan Trump'ın bunu istediğine şüphe yok. Hepimiz bunu istiyoruz. Ancak masaya oturmak istemeyenler, İranlılar.
-Dünyanın en kötü insani krizi olarak tanımlanan Yemen'deki savaşı sonlandırma zamanı gelmedi mi? Sizce çözüm nedir?
Öncelikle eğer İran, Husi milisleri desteklemeyi bırakırsa siyasi çözüme ulaşmak çok daha kolaylaşır. Yemen'de siyasi bir çözüm için tüm girişimleri başlattık. Bunun en kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz.
-Yani hemen bugün Yemen'deki savaşın sona ermesi için pazarlık yapmak istediğinizi mi söylüyorsunuz?
Bunu her gün yapıyoruz. Ancak bu tartışmayı sahaya yansıtmaya çalışıyoruz. Husiler, birkaç gün önce ateşkes ilan ettiler. Bunu, siyasi tartışmayı daha da aktif hale getirecek yeni adımı atabilmek için olumlu bir jest olarak görüyoruz.
-Savaş 5 yıldır devam ediyor. Neden şimdi ateşkesin Yemen’deki savaşı sonlandıracağı konusunda iyimsersiniz?
Bir lider olarak her gün iyimser olmalıyım, karamsar olamam. Eğer karamsar olursam, bu makamı terk etmeli ve başka bir yerde çalışmalıyım.
-Size ülke içindeki meseleler ve kadın haklarıyla ilgili birkaç soru sormama izin verin. Son röportajımızdan bu yana kadınlar ülkenizde ön plana çıkmaya ve genel olarak daha fazla hak kazanmaya başladı. Ancak bir yılı aşkın bir süredir tutuklu olan 12 aktivist var. Neden hapse atıldılar?
Suudi Arabistan, yasalarla yönetilen bir devlettir. Bu yasaların bazılarıyla aynı fikirde olunmayabilir. Ancak var oldukları sürece, saygı duyulması gerekir.
-Onları serbest bırakmanın zamanı gelmedi mi?
Bu, bana bağlı bir karar değil, savcıya bağlıdır.
-Aileleri, hapishanede işkence gördüklerini söylüyor, bu doğru mu?
Eğer bu doğruysa, çok çirkin bir durum. Çünkü İslam, işkenceyi yasaklar. Suudi Arabistan yasaları da işkenceyi yasaklıyor. İnsan psikolojisi işkenceyi kabul etmez. Ben de bunun takipçisi olacağım.
-Bu olayı şahsen takip edecek misin?
Kesinlikle.
-Kamuoyunda hakkınızda söylenenleri biliyorsunuz. Suudi Arabistan’ı değiştirme, ekonomiyi dönüştürme, ılımlı İslam’a dönüş ve kadınlara daha fazla hak tanınması gibi verdiğiniz bir takım sözler var. Ancak halen baskı olduğuna dair eleştiriler yapılıyor. Suudi Arabistan'da değişmesi gerekenlerle ilgili sorunları dile getiren kadınlar hapse atılıyor. Hapse atılan kadınların olması, kadın ve insan haklarını desteklemediğiniz izlenimi veriyor.
Bu izlenim ve dar bir perspektiften olan bu bakış açısı beni çok üzüyor. Umarım herkes Suudi Arabistan'a gelir ve gerçeği görür. Suudi kadınlar ve vatandaşlarla tanışarak kendi kararlarını vermeliler.
-Ne gibi dersler çıkardınız? Hatalar yapıldı mı?
Peygamberler bile hata yaparken biz nasıl hatasız olabiliriz. Ancak önemli olan bir hata yapıldığında onlardan ders çıkarmak ve tekrarlanmayacaklarından emin olmaktır.



Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
TT

Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Suriye devrimi rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Eş-Şera ülkesinin ‘hiçbir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacağını’ vurguladı.

Şam'daki eş-Şaab Sarayı'nda dün gerçekleştirilen röportajda eş-Şera, “Yaptıklarımızı ve başardıklarımızı mümkün olan en az hasar ve kayıpla gerçekleştirdik… İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti” dedi.

Eş-Şera, “Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki, bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile yaptığı röportajın tam metni;

* Pek çok Batılı ve bölgesel ülkeye güvence verdiniz. Ancak Körfez ülkelerine ve etkili Arap ülkelerine doğrudan bir mesaj vermediniz. Onlara söyleyecek bir şeyiniz yok mu?

- Elbette Arap ülkelerine söyleyecek sözümüz var; Özellikle de Suriye'nin İran için bir platforma dönüştüğü ve buradan dört büyük Arap başkentini yönettiği ve girdiği ülkelerde savaş ve yolsuzluk çıkardığı için… Körfez'in güvenliğini istikrarsızlaştıran ve bölgeyi uyuşturucu ve Captagon ile dolduran da İran. Dolayısıyla tüm bölge için büyük çıkarlar anlamına gelen İranlı milislerin ortadan kaldırılması ve Suriye'nin İran silahları için bir platform olarak tamamen kapatılması konusunda mümkün olan en az hasar ve kayıpla yaptığımız ve başardığımız şey diplomatik yollarla, hatta baskıyla elde edilmemiştir.

x cvgfbnh
Ahmed eş-Şera dün Şam'da Bisan eş-Şeyh ile yaptığı röportaj sırasında

Eski rejimle Arap ilişkilerinin yeniden kurulduğuna ve bazı tavizler karşılığında Arap Birliği'ne geri döndüğüne dair işaretler geldiğinde, bunun başarısız olacağından emindik. Çünkü bu rejimin hiçbir taviz vermeyeceğini ve bu jesti iyi niyetle karşılamayacağını biliyorduk. Hatta Ürdün tarafıyla yapılan bir toplantıda, Captagon'u onlara ihraç etmekteki ısrarın nedeninin sorulduğu ve cevabın da “yaptırımlar kaldırılmadıkça durmayacağı” şeklinde olduğu bize sızdırıldı.

Bugün Körfez'in stratejik güvenliğinin daha emniyetli ve güvenli hale geldiğini söylüyoruz. Çünkü İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti.

Ahmed eş-Şera: Varlığımız kimse için tehdit değil

* Söz konusu ülkelere Suriye'nin bu sorunlu kişiler için bir sığınak olmayacağı konusunda nasıl güvence veriyorsunuz?

- Şu anda devlet inşası aşamasındayız. Suriye devrimi, rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz. Suriye herhangi bir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacak. Suriye devrimine birçok insan katıldı ama bugün devlet inşasının yeni bir aşamasındayız. Bu ülkelerle etkili stratejik ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Suriye, savaşlardan ve başkalarının çıkarları için bir platform olmaktan yoruldu. Artık ülkemizi yeniden inşa etmemiz ve güven sağlamamız gerekiyor. Çünkü Suriye Arap olaylarının merkezinde yer alan bir ülke.

Şam'daki varlığımız kimseye tehdit anlamına gelmiyor. Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz.

* Eski rejimin güç ve kontrolüne tabi olan komşunuz Lübnan ile ilişkilerinizi nasıl görüyorsunuz?

- Gerçekten de Lübnanlı kardeşlerimiz Şam'a gelişimiz ve bunun Lübnan'da bir tarafı diğerine karşı güçlendireceği konusunda çok fazla endişe duydular. Aslında biz Lübnanlı komşumuzla otoriter bir ilişki değil, saygı ve alışveriş ilişkisi istiyoruz ve kendi ülkemizde yapacak yeterince işimiz olduğu için Lübnan'ın içişlerine karışmak istemiyoruz. İyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Tüm Lübnanlılara aynı mesafede duracağız. Onları tatmin eden şey bizi de tatmin eder.

dvfrgbthy
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde

Ahmed eş-Şera: Suriye, sahip olduğu zenginlikle tek bir görüşün hakimiyetine girmeyecektir

* Bir ulusal diyalog konferansından ya da kapsayıcı bir ulusal toplantıdan ve Suriye'de yeni bir aşamayı tesis edecek bir anayasadan bahsettiniz. Ancak hangi mekanizmayı benimseyeceksiniz? Suriye halkının tüm kesimlerinin, özellikle de halk ve askeri tabanınızın yeni ılımlı söyleminize katılmayabilecek bir kesiminin temsil edilmesini nasıl sağlayacaksınız?

- Son kısımda sizinle aynı fikirde olmayabilirim, ancak genel olarak Suriyelilere kişisel görüşlerimi empoze etmek istemiyorum. Bunu deneyimli ve uzman hukukçulara bırakıyorum, böylece hukuk, insanlar arasındaki ilişkiyi formüle etmede ayrım çizgisi olacaktır. Suriye büyüklüğünde ve zenginliğinde, farklı bileşenleri olan bir ülkenin tek bir görüşün hakimiyetinde olmasını bekleyemeyiz. Bu farklılık iyi ve sağlıklıdır. Bu zafer bir grubun diğerine karşı zaferi değil, tüm Suriyelilerin zaferidir. Önceki rejime sadık olduğunu düşündüğümüz kişilerin bile sevinçlerine şahit olduk. Çünkü insanların ne hissettiklerini ya da düşündüklerini söylemeleri mümkün değildi. Toplumun her kesiminden tüm Suriyelilerin ülkelerini koruyacak kadar bilinçli olduklarından eminim.

Kısacası benim arzum, farklılıklarımızı çözerken başvurabileceğimiz kapsayıcı bir anlaşmaya ve bir hukuk devletine ulaşmaktır.

Ahmed eş-Şera: İntikam peşinde koşmayacağız

* Sizi bekleyen pek çok çetrefilli dosyadan biri de zorla kaybedilenlerin, cezaevlerinde ve toplu mezarlarda kaybedilenlerin dosyası. Bu konuyu nasıl ele alacaksınız?

- Aslında biz siyasi bir rejimle değil, kelimenin tam anlamıyla bir suçlular ve haydutlar çetesiyle savaşıyorduk. Hem barışta hem de savaşta tutuklamalar, zorla kaybetmeler, öldürmeler, yerinden etmeler, aç bırakmalar, kimyasal silahlar, sistematik işkence... Bugün davanın bittiğini söylüyoruz. Dolayısıyla, insanların Sednaya Hapishanesi’nden sorumlu olanlardan, varil bombaları ve kimyasal silahlar atanlardan ve bilinen zulümleri işleyenlerden hesap sorma hakkını saklı tutarak, olaylara intikam açısından bakamayız. Bu kişiler sorumlu tutulmalı ve yargılanmalıdır. İsimleri bilinmeyen kişilere gelince, insanların bu kişileri de sorumlu tutmak için haklarında suç duyurusunda bulunma hakları vardır.

scvdfb
Ahmed eş-Şera, Şam'da BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü

Önemli olan, kısıtlamaları kırmış olmamız ve uzman kuruluşların bu göreve yardımcı olmak üzere gelmiş olmalarıdır. Kayıp kişilerin dosyalarını takip etmek hem yaşayan hem de ölü olan kişilerin akıbetlerini belirlemek ve ailelerinin ölüm belgeleri, miras gibi işlerini kolaylaştırmak üzere uzmanlaşmış bir bakanlık kurulacaktır. Bu çok iş demek, ancak hakikate ulaşmalıyız.

* Beşar Esad'ın oturduğu yerde, Halk Sarayı'nda bizi ağırlamak nasıl bir duygu?

- (Gülüyor) Dürüst olmam gerekirse, hiç rahat değilim. Ancak burası halka açık olması gereken bir yer. Böylece halk burayı ziyaret edebilir ve çocuklar bu avlularda oynayabilir.