ABD yaptırımlarla Lübnan hükümetini cezalandırıyor

ABD yaptırımlarla Lübnan hükümetini cezalandırıyor
TT

ABD yaptırımlarla Lübnan hükümetini cezalandırıyor

ABD yaptırımlarla Lübnan hükümetini cezalandırıyor

İsrail, Lübnan’da Hizbullah’la olan çatışmalarını mümkün olan en az zararla sürdürmesine rağmen, Lübnan’ı yakından takip eden yabancı diplomatlar, sahne arkasında fırtınalar koptuğunu düşünüyor.  
Batılı bir diplomat, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Lübnan’da iki tane ordu var. Bunlardan biri illegal ordu ve bu ordunun kararları dışarıdan veriliyor. Oradan emrin verilmesi yeterli oluyor. Ancak bazı milis üyeleri ise Lübnan’ı akıbetinin iyi olmayacağı büyük bir çatışmaya sürüklemek için liderlerinin kısıtlamalarından kaçıyor” ifadelerini kullandı. Diplomat, Lübnan liderlerinin devlet içinde paralel devlet kurulmasına göz yumarak Lübnan’ın güvenlik ve istikrarını tehdit ettiklerini belirterek atılabilecek ilk adımın sorunun varlığını kabul etmek olduğunu ifade etti.
Adının verilmesini istemeyen diplomat, ABD’de Lübnan konusunda çok fazla tartışma olduğunu, Washington’un Lübnan’a yaptırım uygulamasını destekleyenler olduğu gibi Lübnan liderlerinin tutumları değişmediği sürece sert bir tavır takınılmasını destekleyenlerin de olduğunu belirtti.
Diplomat, açıklamasında “Washington Lübnan’daki durumun kötüye gittiği konusunda, terör listesine ilk defa iki milletvekilini alarak Lübnan halkı ve hükümetine açık sinyaller gönderdi. Lübnanlı yetkililer bunun farkında olmalı. Hizbullah siyasi bir örgüt değil aksine bütünüyle silahlı bir örgüttür. Bu örgütün unsurlarının Lübnan hükümetinde barınıyor olması tehlikeyi arttırıyor” dedi. 
Batılı diplomat, “ABD yaptırımları net bir şekilde ilerliyor. Ancak Lübnanlı yetkililer, ABD Hükümeti’nin tüm uyarılarına rağmen bunu dikkate almak istemiyor. Yaptırımlar Lübnan Şii toplumuna, liderlerine ve Şii toplumuna ait bankalara yönelik değil, Hizbullah’a, üyelerine ve onu destekleyen herkese yönelik. Siyasi, dinî ya da mezhebî bağlılıklarına bakılmaksızın bu örgütü herhangi bir destekleyen herkes, ABD yaptırımlarına maruz kalabilir” dedi.
ABD’nin Lübnan ile daha iyi ilişkiler kurmak istediğini vurgulayan kaynak, bir tanesi hariç tüm Lübnan siyasi partilerinin iç savaş sonrası silahsızlandığını belirtti.
“Örgütün değişmeyeceğini bilen Batılı ülkeler, Lübnan ordusunun Beyrut’un güney banliyölerine zorla girmesini beklemiyor fakat devletin burada etkisiz kalmamasını istiyorlar. Lübnan’ı kontrol etmeyi amaçlayan Hizbullah’ ait faaliyetlerin kısıtlanması gerekiyor. Lübnan Hükümeti ve liderleri, örgütün gelişmiş silahlar edinmesini engellemek için kılını kıpırdatmıyor. Lübnan, muazzam potansiyellere sahip ancak bu konuda hiçbir şey yapılmazsa yaptırımlar altında ezilen İran gibi olacak” dedi.
Diplomat, Lübnanlıların yeniden bir iç savaş gerçekleştirmelerini ima etmediğini ancak bu konuda bir şeyler yapmaları gerektiğini belirtti. Aynı zamanda diplomat, Beyrut’taki Batı büyükelçilerinden birinin, Hizbullah’ın sınır boyunca tünel inşa ettiği İsrail tarafından ortaya çıkarıldığında Lübnanlı yetkililere bu konuda ne yapacaklarını sorduğunu ve “Hiçbir şey yapamayacağız” cevabını aldığını nakletti.
Hizbullah’ın Lübnan’ı koruduğu iddiasını “Hizbullah, Lübnan’ı koruyamaz ancak işleri daha da zorlaştırabilir. Hizbullah olmasaydı İsrail Lübnan’a saldırmazdı” diyerek reddetti.
“Lübnan ordusunun, büyük ordularla çarpışabilecek güçte olması gerekmiyor. Ancak bu ordunun kendi görevlerini yerine getirme kabiliyeti bulunuyor” açıklamalarında bulunan diplomat, Washington’un Lübnan ordusunun nitelikli silahlarla donatılmasına veto koyduğu iddiasını da reddetti.



Moskova: Barış umutları ne ilerliyor ne de geriliyor

Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)
Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)
TT

Moskova: Barış umutları ne ilerliyor ne de geriliyor

Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)
Devlet Başkanı Putin, sağında Yuri Ushakov ve Kirill Dmitriev ile birlikte dün Moskova'da Witkov ve Kushner ile görüştü (Sputnik- AFP)

Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD başkanlık temsilcisi Steve Wittkoff ve ABD Başkanı'nın damadı Jared Kushner arasındaki görüşmelerin sonunda Moskova, Ukrayna'da barış umutlarının "ilerlemediği, ancak geri de gitmediği" görüşünü savundu.

Bu açıklama, Rusya Devlet Başkanı'nın uluslararası politika danışmanı Yuri Ushakov'dan geldi. Ushakov, Rus ve Amerikan taraflarının anlaşmazlık noktalarında uzlaşmaya varamadığını doğruladı.

Kremlin, Rus-Amerikan müzakerelerinin taraflar arasındaki görüş ayrılıklarını gideremediğini iddia eden Batılı haberleri eleştirerek, Rus Devlet Başkanı'nın tutumuna bağlı kalmasının, Amerikalı mevkidaşı Donald Trump'ın çabalarını baltalamadığını öne sürdü. Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitry Peskov, "Başkan Putin, Ukrayna'da çözüm için Amerikan barış planını reddetmedi... Bu doğru değil" dedi.

Peskov, Rus-Amerikan müzakerelerinin iyi gittiğine inanarak, "tatmin edici bir çözüm arayışında bazı çetrefilli konuları ele almanın pratik ve doğal bir yol olduğunu" belirtti.

Bu arada, dün Brüksel'de Batılı askeri ittifakın savunma bakanlarının katıldığı bir toplantıda konuşan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, "Barış görüşmeleri devam ediyor, bu iyi, ancak ne zaman sona ereceklerini bilmesek bile, görüşmeler devam ederken dikkatli olmalıyız" dedi. Rutte, amacın Ukrayna'yı "savaşmaya devam edebilecek en güçlü konumda" olacak şekilde desteklemek olduğunu ifade etti.


Soruşturma: Hegseth'in Signal kullanımı ABD güçlerini tehlikeye atmış olabilir

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Arşiv- Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Arşiv- Reuters)
TT

Soruşturma: Hegseth'in Signal kullanımı ABD güçlerini tehlikeye atmış olabilir

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Arşiv- Reuters)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth (Arşiv- Reuters)

ABD medyasında dün yer alan haberlere göre, Pentagon'un bağımsız gözlemci kuruluşu, Savunma Bakanı Pete Hegseth'in Yemen'deki saldırıları görüşmek için Signal uygulamasını kullanmasının ABD güçlerini tehlikeye atmış olabileceğini belirtti.

Ancak soruşturmanın bulgularına aşina kaynaklara dayandırılan haberlere göre, Başmüfettişlik Ofisi tarafından yapılan bir soruşturma, Higseth'in sınıflandırma kurallarını ihlal etmediği sonucuna vardı. Çünkü bilgileri sınıflandırmayı kaldırma yetkisi vardı. Bununla birlikte, Kongre'ye gönderilen gözlemci raporunun, uzmanların yargısız infaz olarak nitelendirdiği şüpheli uyuşturucu kaçakçılığı teknelerine yönelik ABD saldırıları nedeniyle eleştiri altında olan Higseth'in davranışlarıyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirmesi muhtemel.

Soruşturma, The Atlantic dergisinin mart ayı sonlarında, derginin genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg'in, aralarında Hegseth ve dönemin Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz'ın da bulunduğu ABD'li yetkililerin Yemen'deki Husi isyancılarına yönelik saldırıları görüştüğü bir Signal mesajlaşma uygulaması konuşmasına istemeden dahil edildiğini ortaya çıkarmasının ardından başladı.

Görüşmede Hegseth'in saldırıların zamanlamasını, saldırıda kullanılan uçak ve füzelerle ilgili bilgileri açıkladığı mesajlar yer alırken, Waltz da saldırıların etkisiyle ilgili gerçek zamanlı istihbarat gönderdi.


İsrail, Lübnan ile görüşmelerdeki 'olumlu atmosferi' övdü

Lübnan ordusu askerleri, Güney Lübnan'daki Alma el-Şaab köyündeki bir Lübnan askeri noktasından, İsrail askeri karakolu Hanita'ya (solda) ve geçen yıldan bu yana İsrail güçlerinin işgal ettiği beş tepeden biri olan Labouneh karakoluna (sağda) bakıyor (Arşiv-AP)
Lübnan ordusu askerleri, Güney Lübnan'daki Alma el-Şaab köyündeki bir Lübnan askeri noktasından, İsrail askeri karakolu Hanita'ya (solda) ve geçen yıldan bu yana İsrail güçlerinin işgal ettiği beş tepeden biri olan Labouneh karakoluna (sağda) bakıyor (Arşiv-AP)
TT

İsrail, Lübnan ile görüşmelerdeki 'olumlu atmosferi' övdü

Lübnan ordusu askerleri, Güney Lübnan'daki Alma el-Şaab köyündeki bir Lübnan askeri noktasından, İsrail askeri karakolu Hanita'ya (solda) ve geçen yıldan bu yana İsrail güçlerinin işgal ettiği beş tepeden biri olan Labouneh karakoluna (sağda) bakıyor (Arşiv-AP)
Lübnan ordusu askerleri, Güney Lübnan'daki Alma el-Şaab köyündeki bir Lübnan askeri noktasından, İsrail askeri karakolu Hanita'ya (solda) ve geçen yıldan bu yana İsrail güçlerinin işgal ettiği beş tepeden biri olan Labouneh karakoluna (sağda) bakıyor (Arşiv-AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi, İsrail ile Lübnan arasında dün 40 yılı aşkın bir aradan sonra gerçekleşen doğrudan görüşmelerin "olumlu bir atmosferde" gerçekleştiğini duyurdu. Açıklamada, "Görüşme olumlu bir atmosferde gerçekleşti ve İsrail ile Lübnan arasında potansiyel ekonomik iş birliğini güçlendirmeye yönelik fikirler geliştirilmesi konusunda anlaşmaya varıldı" denildi. Açıklamada, teknik olarak savaş halinde olan iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinde herhangi bir ilerleme kaydedilemese bile "Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının kaçınılmaz olduğu" vurgulandı.

İsrail Başbakanlık Ofisi daha önce, Binyamin Netanyahu'nun, teknik olarak savaş halinde olan iki ülke arasında "ilişkinin temellerini atmak için ilk girişim" olarak nitelendirdiği bir adımla, Lübnanlı yetkililerle görüşmek üzere Lübnan'a bir temsilci göndermesi talimatını verdiğini duyurmuştu. Açıklamada, Netanyahu'nun "Ulusal Güvenlik Konseyi vekiline Lübnan hükümeti ve ekonomi yetkilileriyle görüşmek üzere bir temsilci göndermesi talimatını" verdiği ve bunun "İsrail ile Lübnan arasında bir ilişki ve ekonomik iş birliğinin temellerini atmak için ilk girişim" olarak nitelendirildiği belirtilmişti.

Şarku’l Avsat’ın haber ajanslarından aktardığına göre Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam yaptığı açıklamada, Lübnan ve İsrail tarafları arasındaki görüşmelerin "düşmanlıkların sona ermesi, İsrail'in Lübnan topraklarından tamamen çekilmesi" ve "Lübnanlı tutukluların serbest bırakılması" hedeflerini taşıdığını doğruladı. "Ekonomik ilişkiler normalleşme süreci sonunda gelir... barıştan sonra gelir." diyen Selam, Lübnan'ın 2002 Arap Barış Girişimi'ne bağlı olduğunu ve İsrail ile ayrı bir barış anlaşması peşinde koşma niyetinde olmadığını ifade etti.