Lübnan’da protestolar devam ediyor: 2 ölü

Beyrut'taki göstericiler yeni vergilerin dayatılmasını protesto ediyor (AFP)
Beyrut'taki göstericiler yeni vergilerin dayatılmasını protesto ediyor (AFP)
TT

Lübnan’da protestolar devam ediyor: 2 ölü

Beyrut'taki göstericiler yeni vergilerin dayatılmasını protesto ediyor (AFP)
Beyrut'taki göstericiler yeni vergilerin dayatılmasını protesto ediyor (AFP)

Lübnan’da, Whatsapp gibi iletişim ağlarına vergi getirilmesine öngören tasarıya karşı çıkan binlerce kişi protesto gösterileri düzenledi. Göstericilerin yaktığı ateşin bir binaya sıçraması sonucu 2 yabancı işçi hayatını kaybetti.
Lübnan resmi haber ajansı NNA'da yer alan habere göre Sivil Savunma ekipleri yangını kontrol altına alarak, söz konusu 2 kişinin cesedine ulaştı.
Lübnan televizyon kanalları, güvenlik güçlerinin bu sabah Beyrut’ta gösterilere devam eden protestocuları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandığını ve bunun da yaralanmalara neden olduğunu belirtti.
Hükümetin Whatsapp'a vergi getirilmesine ilişkin tasarısına karşı Perşembe akşamı Beyrut’ta başlayan protestolar bu sabah da devam etti. Gösteriler Beyrut’ta hayatı felce uğrattı. Bankalar, okullar ve birçok işletme kapatıldı.
Protestolar kısa sürede Beyrut’tan Lübnan’ın birçok bölgesine yayıldı. Göstericiler lastik yakarak yolları kapattı.
Protestocular ayrıca güneydeki Nebatiye şehrinde, Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin lideri olduğu Emel Hareketi ile Hizbullah partisinden bazı milletvekillerinin ev ve ofislerinin yakınlarını ateşe verdi.
Enformasyon Bakanı Cemal el-Cerrah, hükümetin Whatsapp’ta dahil olmak üzere bu tarz uygulamalara günlük 20 cent (1.17 TL ) tahsil edilmesi yönünde uzlaştığını belirterek, kararın 2020 Ocak ayından itibaren yürürlüğe gireceğini söyledi.
Lübnan İletişim Bakanı Muhammed Şukayr ise, Başbakan Saad el-Hariri’den gelen talep üzerine Whatsapp uygulamasına yönelik vergi tasarısının Bakanlar Kurulu’nda onaylanmayacağını açıkladı.
Dürzi lider Velid Canpolat, televizyonda konuya dair yaptığı yorumda, “Başbakan Hariri’yi aradım ve büyük bir çıkmaza girdiğimizi söyledim. Birlikte istifa etmeyi tercih ederim” dedi.
Sınırlı kaynaklara sahip olan Lübnan, temel hizmet ve altyapı sıkıntısı çekiyor. 2015’ten bu yana kriz yaşanan ülkenin kamu borcunun 86 milyar dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor.
Lübnan, geçen yıl Paris'te düzenlenen Cedar Konferansı’nda onaylanan 11,6 milyar dolarlık hibe ve krediler karşılığında yapısal reformlar yapma ve bütçe açığını azaltma sözü vermişti.
Ancak, hükümet taahhütlerini yerine getirmekte geciktiği için Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Moody’s Lübnan’ın ülke notunun düşürülebileceğini açıkladı.
Hükümet şu anda 2020 bütçe taslağını görüşerek, devlet hazinesine yeni gelirler sağlamayı hedefliyor.



Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
TT

Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü

Hamas Hareketi tarafından bugün yapılan açıklamada, ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ‘Hamas’ın bir yardım kamyonunun yağmalandığı’ yönündeki iddiaları kınanırken bu iddialar ‘yanlış ve asılsız’ olarak nitelendirdi.

Açıklamada, CENTCOM’un iddialarının, zaten sınırlı olan insani yardımın azaltılmasını meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Gazze Şeridi’ndeki sivillerin kuşatılması ve açlık çekmesini sona erdirememesini örtbas etmek amacıyla ortaya atıldığı belirtildi.

Hamas, uluslararası veya yerel kurumların ve yardım konvoylarında çalışan sürücülerin hiçbirinin bu tür bir olayı rapor etmediğini yahut herhangi bir şikâyette bulunmadığını vurguladı.

CENTCOM dün öğleden sonra, Gazze Şeridi üzerinde uçan bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından çekilen görüntüleri yayınladı. CENTCOM’un iddiasına göre görüntülerde Hamas üyeleri bir yardım kamyonuna saldırıyor, şoförüne saldırıyor ve içeriğini yağmalıyor, ardından bilinmeyen bir yere kaçıyor.

Öte yandan bunlar, CENTCOM’un Gazze’deki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi semalarında gerçekleştirdiği uçuşlardan yayınlanan ilk görüntüler oldu.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un Ynet adlı internet sitesine göre CENTCOM, videonun 31 Ekim'de çekildiğini ve Hamas üyelerinin Han Yunus'un kuzeyine yardım götüren insani yardım konvoyuna ait bir kamyonu yağmaladığını gösterdiğini açıkladı.

CENTCOM’un açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Kiryat Gat'taki koordinasyon merkezi, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için konvoyun üzerinde uçan bir ABD MQ-9 uçağından hava gözetimi yoluyla bir rapor aldı. Raporda, silahlı adamların sürücüyü saldırıya uğrattığı ve yardım malzemelerini ve kamyonu çaldığı belirtildi.”

Sürücünün yolun ortasına sürüklendiği ve yerde yatırıldığı belirtilen açıklamada, sürücünün durumunun halen bilinmediği ifade edildi.


Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

TT

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Bileşmiş Milletler (BM) ve insan hakları raporları ile uydu görüntülerinin, geçtiğimiz pazar günü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından ele geçirilen Kuzey Darfur'un başkenti Faşir şehrinde ayrım gözetmeksizin cinayetlerin devam ettiğini göstermesinin ardından, binlerce Sudanlı şu anda risk altında. Kuzey Kordofan eyaletindeki stratejik öneme sahip Bara’da korkunç istismarlar ve cinayetlerin bildirilmesinin ardından Kordofan eyaletinin en büyük şehri Ubeyd’e doğru büyük çaplı bir göç yaşanıyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) dün, HDK'nın iktidarı ele geçirmesinin ardından binlerce sivilin Sudan'ın Faşir kentinde mahsur kaldığı ve yakın tehlike altında olduğu konusunda endişelerini dile getirirken, yeni uydu görüntüleri Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehrinde katliamların devam ettiğini gösteriyor.

HDK geçtiğimiz pazar günü, 18 aylık bir kuşatmanın ardından, Sudan topraklarının üçte birini oluşturan Darfur bölgesindeki ordunun son kalesi olan Faşir'in kontrolünü ele geçirdi. Şehrin düşmesinden bu yana, sahada infazlar, cinsel şiddet, yardım görevlilerine saldırılar, yağma ve kaçırma olayları bildirilirken, iletişim büyük ölçüde sağlanamıyor.

Faşir yakınlarındaki Tavile beldesine ulaşan kurtulanlar, toplu katliamların yaşandığını, çocukların ebeveynlerinin gözleri önünde vurulduğunu ve kaçmaya çalışan sivillerin dövülüp soyulduğunu anlattı. BM, pazar gününden bu yana 65 binden fazla kişinin Faşir'den kaçtığını, ancak on binlerce kişinin halen orada mahsur kaldığını söyledi. Şehir, son HDK saldırısından önce yaklaşık 260 bin nüfusa sahipti.

zaxsdf
Faşir yakınlarında cesetler ve yanmış araçlar arasında yürüyen HDK üyeleri (Reuters)

MSF, çok sayıda sivilin halen büyük risk altında olduğunu ve HDK ve müttefikleri tarafından daha güvenli bölgelere ulaşmalarının engellendiğini açıkladı.

MSF, sadece yaklaşık 5 bin kişinin şehrin yaklaşık 70 kilometre batısında bulunan Tavile beldesine ulaşabildiğini bildiri. MSF Acil Durum Operasyonları Başkanı Michel Olivier Lacharite, “Tavile'ye gelenlerin sayısı, yaygın zulüm haberlerinin arttığı bir dönemde, felaketin boyutuyla uyuşmuyor” dedi. ‘Faşir'de aylarca süren açlık ve şiddetten kurtulan tüm kayıp insanlar nerede?’ diye soran Lacharite, “En olası ve aynı zamanda en korkunç ihtimal, kaçmaya çalışırken öldürülüyor veya avlanıyor olmalılar” diye ekledi.

Toplu katliamlar devam ediyor

MSF’ye konuşan görgü tanıkları, pazar günü ordudan ve müttefik kuvvetlerden askerler de dahil olmak üzere yaklaşık 500 sivilin kaçmaya çalıştığını, ancak çoğunun HDK ve ona bağlı gruplar tarafından öldürüldüğünü veya yakalandığını söyledi. Hayatta kalanlar, kaçanların cinsiyet, yaş ve etnik kökenlerine göre ayrıldığını ve birçoğunun halen 5 milyon ila 30 milyon Sudan sterlini (bin ila 6 bin dolar) arasında değişen fidye için alıkonulduğunu söyledi.

Faşir’den kaçan beş çocuk annesi Hayat, Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, kendileriyle birlikte seyahat eden gençlerin yolda silahlı kişiler tarafından durdurulduğunu, daha sonra onlara ne olduğunu bilmediklerini söyledi. BM tarafından cuma günü yapılan açıklamada, HDK’nın Faşir'e düzenlediği saldırıda ölenlerin sayısının yüzlerle ifade edilebileceği belirtilirken Sudan ordusuyla ittifak halindeki güçler HDK'yı ‘2 binden fazla sivili öldürmekle’ suçladı.

Uydu görüntüleri

Yale Üniversitesi’nden araştırmacılara göre yeni uydu görüntüleri Sudan'ın batısındaki Faşir şehri ve çevresinde kitlesel katliamların devam ettiğine işaret ediyor.

Üniversitenin İnsani Yardım Araştırma Laboratuvarı yeni bir raporda, yeni görüntülerde şehir nüfusunun büyük bir kısmının ‘öldürüldüğü, esir alındığı veya saklandığına’ dair işaretler olduğunu belirtti.

cd
Yıkımın sonrasını ve devam eden çatışmayı gösteren bir uydu görüntüsü (AFP)

Araştırmacılar, pazartesi ile cuma günleri arasında yerleşim bölgelerinde, üniversite kampüslerinde ve askeri tesislerde insan kalıntıları olduğu düşünülen en az 31 grup nesne gözlemlediler.

Raporda, “Sürekli kitlesel katliamların devam ettiğine dair işaretler açıkça görülüyor” ifadesi de yer aldı.

Kaçanların anlattıkları

Reuters'ın haberine göre hafta başında Sudan'ın Faşir kenti yakınlarında deve sırtında yaklaşık 200 adamıtoplayan milisler, onları belirli bir yere götürdükten ve ırkçı sloganlar attıktan sonra üzerlerine ateş açtılar. Kaçırılan kişiler arasında olduğunu söyleyen el-Hayr Ismail adındaki adam, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesindeki Tavile beldesinde yerel bir gazeteciye, kaçıranlardan birinin onu okul günlerinden tanıdığını ve kaçmasına izin verdiğini anlattı.

İsmail, “’Onlara onu öldürmeyin’ dedi, ancak onlar kendi arkadaşları da dahil olmak üzere onunla birlikte olan herkesi öldürdüler” ifadelerini kullandı. İsmail, HDK pazar günü şehri ele geçirdiğinde, halen şehirde bulunan yakınlarına yiyecek götürdüğünü ve diğer tutuklular gibi kendisinin de silahsız olduğunu kaydetti.

dfrgt
HDK’nın Faşir’i ele geçirmesinin ardından şehirden kaçan yaralı bir kişi (AP)

İsmail, Reuters'ın röportaj yaptığı dört tanık ve altı yardım görevlisinden biriydi ve Faşir’den kaçanların yakın köylerde toplandığını, cinsiyete göre ayrıldığını ve ardından sınır dışı edildiğini söyledi. Başka bir tanık daha önce yaptığı açıklamada, olaydan sonra silah sesleri duyulduğunu söylemişti.

Reuters tarafından doğrulanan başka bir habere göre eski bir hastane temizlikçisi olan Tehani Hasan, kız kardeşinin kocası ve amcasının serseri kurşunlarla öldürüldükten sonra pazar sabahı Tavile'ye kaçtığını söyledi. Yolda, HDK üniformalı üç adamın kendisini ve ailesini alıkoyduğunu, üstlerini aradığını, dövdüğünü ve hakaret ettiğini belirten Hasan, “Bizi çok kötü dövdüler. Giysilerimizi yere attılar. Kadın olmama rağmen benim üstüm de arandı. Yiyeceklerimizi ve sularımızı yere döktüler” ifadelerini kullandı.

Sonunda başka bir bölgeye vardılar ve burada savaşçılar kadınları ve çocukları erkeklerden ayırdılar. Erkek kardeşi ve ikinci kız kardeşinin eşini bir daha görmediklerini söyleyen Hasan, “Bize yaptıkları muameleden dolayı hayatta olduklarını söyleyemeyiz. Eğer onlar öldürmezse, açlık ve susuzluk öldürüyor” şeklinde konuştu.

HDK’dan yalanlama

Faşir’deki ‘zaferi’ Sudan'ın iki buçuk yıllık iç savaşında bir dönüm noktası olan HDK, söz konusu ihlalleri işlediğini reddetti, bu iddiaların düşmanları tarafından uydurulduğunu öne sürdü. HDK da karşı suçlamalarda bulundu. HDK’nın üst düzey liderlerinden biri bu iddiaları ordunun ve müttefik savaşçılarının ‘Faşir’deki yenilgilerini ve kayıplarını örtbas etmek için’ yaptıkları ‘medya propagandası’ olarak nitelendirdi.

HDK Komutanlığı çoğunun tutuklandığını öne sürdüğü üyelerinin işlediği ihlallere ilişkin soruşturma başlatıldığını, HDK'nın insanların şehri terk etmesine yardım ettiğini ve yardım kuruluşlarını kalanlara yardım etmeye çağırdığını da ekledi.

Sudan ordusundan askerler ve sivil kılığına girmiş HDK üyelerinin sorgulanmak üzere ‘yakalandığını’ belirten HDK Komutanlığı, Reuters'ın yorum talebine yanıt olarak, ‘Bazılarının iddia ettiği gibi cinayet işlenmedi’ dedi. Reuters, sosyal medyada yayınlanan ve HDK üniformalı adamların silahsız tutuklulara ateş açtığını gösteren en az üç videoyu ve silahlı çatışma sonrası cesetlerin bulunduğu 12 videoyu doğruladığını bildirdi.

Yerinden edilen insanların sayısı artıyor

Öte yandan Sudan Doktorlar Sendikası dün, 642 yerinden edilmiş kişinin Faşir’den kuzey eyaletindeki Daba bölgesine geldiğini duyurdu. Yayınladığı basın açıklamasında, Faşir’den gelen yerinden edilmiş kişilerin sayısındaki artışı büyük endişeyle takip ettiğini belirten Sudan Doktorlar Sendikası, “Faşir’de HDK tarafından işlenen katliamlar nedeniyle zorlu ve tehlikeli bir yolculuğun ardından son birkaç saat içinde 642 yerinden edilmiş kişi Kuzey Eyaleti'ne ulaştı” ifadelerini kullandı.

Sendika, başta çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere yerinden edilmiş kişilerin, barınak, gıda ve içme suyu eksikliği ve temel sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi zorlu insani koşullarda yaşadıklarını da kaydetti.

Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Savaşın yıkımından kaçan bu aileler, güvenlik arayışıyla kuzey eyaletine sığındılar, ancak şu anda ev sahibi toplulukların karşılayamayacağı ciddi geçim sorunlarıyla karşı karşıyalar. Darfur'daki durumun kötüleşmeye devam etmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde gelenlerin sayısının önemli ölçüde artması bekleniyor.”

MSF, insani yardım durumunun tamamen çökmesini önlemek için, Sudan içindeki ve dışındaki yerel yetkililere ve insani yardım ve yardım kuruluşlarına, yerinden edilmiş insanlara acil tıbbi ve gıda yardımı, barınak ve psikososyal destek sağlamak için acil önlemler almaları çağrısında bulundu. MSF, bu kritik anda hızlı bir müdahalenin, yerinden edilme, açlık ve korkudan bitkin düşen binlerce kişinin hayatını kurtarabileceğini vurguladı.


Güney Lübnan'da İsrail bombardımanında üç kişi öldü

Lübnanlı bir adam, nisan ayı başında Beyrut'un güney banliyölerine düzenlenen İsrail saldırısında hasar gören araçların yanında (Arşiv- Reuters)
Lübnanlı bir adam, nisan ayı başında Beyrut'un güney banliyölerine düzenlenen İsrail saldırısında hasar gören araçların yanında (Arşiv- Reuters)
TT

Güney Lübnan'da İsrail bombardımanında üç kişi öldü

Lübnanlı bir adam, nisan ayı başında Beyrut'un güney banliyölerine düzenlenen İsrail saldırısında hasar gören araçların yanında (Arşiv- Reuters)
Lübnanlı bir adam, nisan ayı başında Beyrut'un güney banliyölerine düzenlenen İsrail saldırısında hasar gören araçların yanında (Arşiv- Reuters)

Lübnan medyası dün akşam, Güney Lübnan'da meydana gelen bombalı saldırıda en az üç kişinin öldüğünü, çok sayıda kişinin de yaralandığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı’ndan aktardığına göre, bir İsrail insansız hava aracının (İHA), Güney Lübnan'daki Kfar Rumman kasabasının doğu eteklerinde, Doha-Kfar Rumman yolunda dört çeker bir aracı güdümlü füzeyle hedef aldığını bildirdi.

İsrail ile Hizbullah arasında bir yıldan uzun süren ve eylül ayından itibaren açık savaşa dönüşen çatışmanın ardından, kasım ayından bu yana Lübnan'da ateşkes anlaşması yürürlükte. Buna rağmen İsrail, özellikle güneyde olmak üzere Lübnan'ın çeşitli bölgelerine hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor ve sıklıkla Hizbullah üyelerini veya mevzilerini hedef aldığını iddia ediyor.

Ateşkes anlaşması, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeden (Güney Lübnan'daki İsrail sınırına yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta) çekilmesini ve oradaki askeri altyapısının kaldırılmasını, karşılığında Lübnan ordusunun ve Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Gücü'nün (UNIFIL) takviye edilmesini öngörüyordu.

Ayrıca, İsrail güçlerinin savaş sırasında ilerledikleri bölgelerden çekilmesini de şart koşuyordu, ancak İsrail, Lübnan'ın çekilmesini talep ettiği birkaç stratejik tepede varlığını sürdürdü.