Almanya Noel pazarı saldırısından bu yana 177 kişiyi sınır dışı etti

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

Almanya Noel pazarı saldırısından bu yana 177 kişiyi sınır dışı etti

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Almanya’da  Tunuslu Enis el-Amiri’nin 2016’da bir Noel pazarında gerçekleştirdiği terör saldırısından bu yana, tehlikeli kabul edilen ve sığınma talepleri reddedilen kişilerin sayısı arttı.     
Süddeutsche Zeitung gazetesi ve VDR TV’nin Alman İçişleri sözcüsünden naklettiğine göre, Almanya 2016’dan bu yana 177 şüpheliyi sınır dışı etti. Bu ülkeler arasında Cezayir, Fas, Tunus, Afganistan, Türkiye, Irak, Pakistan, Lübnan, Somali ve Tacikistan da bulunuyor. Yalnızca bu yıl, aşırılık yanlısı 54 kişi ülkelerine gönderildi.
Almanya, 2015’de Amiri tarafından sunulan sığınma talebini reddetmiş; ancak tehlikeli olarak sınıflandırılmasına rağmen onu ülkesine iade etmekten kaçınmıştı. Böylece birkaç ay içerisinde ülkede bir dizi suç işleyen Amiri, Aralık 2006’da Berlin’de Noel pazarında alışveriş yapanların arasına daha önce çaldığı büyük bir kamyonla dalmasının ardından 12 kişinin hayatını kaybetmesine, en az 45 kişinin ise yaralanmasına neden olmuştu.
Süddeutsche Zeitung gazetesine göre, Almanya'daki çeşitli güvenlik makamlarının temsilcileri, tehlikeli aşırılık yanlılarının mümkün olan en hızlı şekilde ülkelerine sınır dışı edilmesi için düzenli olarak Berlin'de bir araya geliyor.
Almanya'da, terör tehdidi oluşturan kişilerin sınır dışı edilmesine ilişkin 11 Eylül saldırıları ardından kabul edilen mevcut yasa, nadiren uygulanıyor. Nitekim gazete, insanların teşkil ettikleri riskleri mahkeme huzurunda kanıtlamanın çok zor olduğunu, bu kişilerin sınır dışı edilmesi için bu yasanın nadiren kullanıldığını vurguladı. Örneğin, Aşağı Saksonya'daki bir mahkeme, güvenlik otoritelerinin aşırılıkçı olarak sınıflandırdığı bir Türk vatandaşının Göttingen’den sınır dışı edilmesi talebini Ocak ayında reddetmiş, bu konuda yeterli kanıtın bulunmadığını söylemişti. Alman yetkililer ise şuanda bu kişiyi Türkiye’ye göndermek için başka yollara başvuruyor.
Bu kişilerin sınır dışı edilmesi için genellikle bir suça karışmış olmaları ya da sığınma talebinin reddedilmesi gerekiyor. Bazen diplomasi de bu konuda rol oynayabiliyor. Gazeteye göre, Şansölye Angela Merkel, Kuzey Afrika ülkelerine Almanya'da tehlikeli olarak kabul edildiği için memleketleri olan bu ülkelere sınır dışı edilmesi istenen kişilerin listesini göndermişti.
Alman İçişleri Bakanlığı, şu anda tehlikeli olarak sınıflandırılan ve aşırılık yanlısı olan yaklaşık 600 kişinin Alman vatandaşlığı taşımadığını söylüyor. Ayrıca, aşırılık yanlısı gruplar ya da imamlar tarafından desteklenen 500 kişi de ‘önemli’ olarak sınıflandırılıyor. Ancak son kategorideki kişilerin çoğu Alman vatandaşlığına sahip olduğu için sınır dışı edilemiyor.
Almanya’nın aşırılık yanlısı Alman vatandaşlarının ülkeye geri dönmesini reddedemiyor oluşu da DEAŞ savaşçıları ve aileleri konusunda ciddi bir problem teşkil ediyor. Şuanda Kürdistan’daki hapishanelerde tutulan DEAŞ savaşçılarından Alman vatandaşlarının ülkeye alınması ya da onlara diplomat gönderilmesi reddedildi. Ancak bu kişilerden herhangi biri Alman konsolosluğuna ulaşıp geri dönüş talep ettiği taktirde bu talebi reddedilemez.
Berlin bu konuda, bu kişilerin geri getirilmesi için Kürdistan'da hiçbir diplomatik bağ ya da temsilci olmadığını savunuyor. Aslında zaten bu kişilerin geri dönüşünden korkuluyor, zirâ kanıt yetersizliğinden dolayı tüm bu kişilerin yargılanması gerekmiyor. Öte yandan, bu kişilerin Kürtlere ait kamplarda kötü koşullarda yaşayan eş ve çocukları ise geri getiriliyor.
Kadın yabancı savaşçılar, Almanya'daki havaalanına vardıklarında genellikle tutuklanarak terörizme karışmak suçundan yargılanıyor. Ancak aleyhlerinde verilen cezalar birkaç yıl hapis cezası gibi hafif cezalar oluyor; ardından Almanya'daki normal hayatlarına devam ediyorlar. Yetkililer, savaş bölgelerinden gelen çocukları, yakın zamanda bu amaç için tasarlanmış sosyal programlar aracılığıyla, aşırılıktan uzak tutmak için çabalıyor.



Trump'ın ticaret savaşı Çin ekonomisini zayıflatıyor mu?

Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)
Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)
TT

Trump'ın ticaret savaşı Çin ekonomisini zayıflatıyor mu?

Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)
Çin'in üretim sektörü özellikle otomasyon teknolojisiyle öne çıkıyor (Reuters)

ABD’nin başlattığı ticaret savaşında Çin, yurtiçi piyasayı hareketlendirmeye çalışıyor. 

Wall Street Journal’ın (WSJ) analizinde, Pekin’in iç tüketimi desteklemeyi ilk kez en önemli politika önceliği haline getirdiği yazılıyor. 

Haberde, eski beyaz eşya, araç ve elektroniklerin yeni ürünlerle takasına yönelik hükümet sübvansiyonlarının 300 milyar yuanı (yaklaşık 1,6 trilyon TL) bulduğu belirtiliyor. Bunun kısa vadede satışları artırdığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan bu teşviklerin, uzun süredir ekonomik büyümeyi sağlayan imalat politikasını bir anda değiştirmesinin mümkün olmadığına dikkat çekiliyor. 

ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileriyle başlattığı ticaret savaşının ardından Pekin’in ihracat kapasitesinin baskı altında kaldığı, Çin yönetiminin ekonomiyi tüketime ağırlık vererek yeniden dengelemeyi hedeflediği belirtiliyor. 

Pekin yönetimine bağlı düşünce kuruluşu Çin Ekonomik Reform Derneği'nin başkanı Peng Sen, yakın zamanda katıldığı bir forumda şu değerlendirmeleri paylaşmıştı:  

Geçmişte mali kaynaklarımız ağırlıklı olarak projelere yatırımı destekliyordu. Şimdiyse insana yatırıma geçmemiz gerekiyor.

New York Times’ın (NYT) analizinde de Washington’ın gümrük tarifelerinin, Çin'in ihracata dayalı ekonomisi için istihdam sorunu yaratabileceği yazılıyor.

Trump'ın 2 Nisan'da açıkladığı gümrük vergileriyle Washington-Pekin hattında yeni bir ticaret savaşı başlamıştı. ABD ve Çin arasındaki misilleme tarifeler sonucunda Washington, Pekin'e uyguladığı vergi oranını yüzde 145'e kadar çıkarmıştı. Çin de tarife oranını son olarak yüzde 125'e yükseltmişti.

Daha sonra taraflar arasında yapılan müzakerelerle ABD, Çin mallarına uyguladığı gümrük vergilerini yüzde 30'a, Çin de yüzde 10'a düşürme taahhüdü vermişti. 12 Mayıs'ta alınan kararın 90 gün içinde uygulanacağı bildirilmişti.

Fransa merkezli yatırım bankası Natixis’in Asya-Pasifik bölgesi başekonomisti Alicia Garcia-Herrero, Çin'in imalat sektöründe 100 milyon kişiye istihdam sağlayan işleri koruması gerekeceğini belirtiyor. 

NYT’ye konuşan ekonomist, Trump’ın gümrük tarifeleri mevcut yüzde 30 oranında kalırsa, Çin’den ABD’ye yapılan ihracatın yarı yarıya düşeceğini söylüyor. Bu da imalat sektöründe 6 milyona yakın istihdam kaybı yaşanacağı anlamına geliyor. Eğer ticaret savaşı ilk belirlenen tarifeler üzerinden devam ederse bu kayıp 9 milyona kadar çıkabilir. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal