AFAD: Bingöl’deki depremde 1 güvenlik korucusu vefat etti, 18 kişi yaralandı

AFAD: Bingöl’deki depremde 1 güvenlik korucusu vefat etti, 18 kişi yaralandı
TT

AFAD: Bingöl’deki depremde 1 güvenlik korucusu vefat etti, 18 kişi yaralandı

AFAD: Bingöl’deki depremde 1 güvenlik korucusu vefat etti, 18 kişi yaralandı

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), merkez üssü Bingöl Karlıova olan 5.7 büyüklüğündeki depremde, 1 güvenlik korucusunun vefat ettiğini, 18 vatandaşın yaralandığını belirtti.
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) yapılan yazılı açıklamada, "Merkez üssü Bingöl Karlıova olan 5,7 büyüklüğündeki depremde, 1 güvenlik korucumuz şehit olurken 18 vatandaşımız yaralanmıştır.
Bölgeye 1 AFAD Mobil Koordinasyon Merkezi, 20 ambulans, 12 UMKE aracı, 1 mobil komuta aracı, 1 acil müdahale ünitesi ve 1 lojistik araç sevk edilmiştir. Müdahale ve tarama faaliyetleri, 86'sı AFAD personeli olmak üzere UMKE, 112 Acil, İtfaiye, Jandarma ekiplerinden toplam 116 personel ve 29 araç ile sürdürülmektedir.
İçişleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu, beraberindeki AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu ile birlikte bölgeye gitmektedir. İçişleri Bakan Yrd. Sn. İsmail Çataklı, AFAD Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi'ndeki çalışmaları koordine etmektedir.
Bingöl'de 14, Erzurum'da 4 vatandaşımız yaralanmış ve 1 güvenlik korucumuz şehit olmuştur. Yedisu ilçesi Yeşilgöl köyünde 2 ev, Erzurum Çat Dorabi mezrasında 9 ahır ve 12 ev olmak üzere toplam 14 ev ve 9 ahır hasar görmüştür. Bingöl kent merkezinde herhangi bir yıkım veya yaralanma meydana gelmeyen deprem sonrası ikisi 4,00(Mw) büyüklüğün üzerinde toplam 45 artçı yaşanmıştır. Muş, Adıyaman ve Şanlıurfa illeri taranmış olup herhangi bir olumsuz durumun olmadığı bildirilmiştir” denildi.
Açıklamada, “Siirt, Mardin, Batman, Ağrı, Ankara, Bursa ve Malatya illerindeki AFAD ekipleri teyakkuz halindedir. Genelkurmay Başkanlığı'na ait 2 uçak ile Jandarma Genel Komutanlığı'na ait 2 helikopter teyakkuzda bekletilmektedir.
Enerji Bakanlığı'ndan alınan bilgilere göre herhangi bir enerji kesintisi olmamıştır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndan alınan bilgilere göre Türk Telekom'un sabit şebekesinde ve servislerinde herhangi bir olumsuz durum veya kesinti bulunmamaktadır. 3 Mobil baz istasyonu bölgeye sevk edilmiştir.

Barınma ve Beslenme”
Barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla AFAD bölgesel lojistik depolarından, Bingöl'e 1.100 adet 16,5 m2, 122 adet 28,5 m2 ve 20 adet 112 m2 çadır olmak üzere toplam 1.242 adet çadır sevk edilmiştir. Erzurum Çat'a ise 120 adet 16,5 m2 çadır ve 105 adet battaniye sevk edilmiştir.
Türk Kızılay tarafından 1.000 kişilik sıcak yemek, 153 çadır, 1.500 battaniye, 100 yatak, 4 genel maksat çadırı, 19 personel ve 14 araç ile birlikte olay bölgesine sevk edilmiştir.

Ulaşım
Erzurum istikametinden Çat-Yedisu arasında ulaşımın sağlanamaması nedeniyle Karayolları Genel Müdürlüğü'nden ekip talebinde bulunulmuştur” ifadelerine yer verildi.

Bingöl Valisi Kadir Ekinci'den deprem açıklaması
Bingöl'de meydana gelen depremle ilgili bilgi veren Vali Kadir Ekinci, "Çöken kulelerimizden birinin altında kalan kardeşimiz yaralı olarak kurtarıldı, diğer kardeşimiz ise ne yazık ki hakkın rahmetine kavuştu, şehit oldu, 6 vatandaşımız enkazdan sağ kurtarıldı, şu an itibariyle enkazda bulunan her hangi bir arkadaşımız kalmadı" dedi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi Başkanlığından alınan bilgiye göre, saat 17.24'te merkez üssü Bingöl'ün Karlıova ilçesi olan 5.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremde Karlıova ve Yedisu ilçelerine bağlı köylerde bazı evlerde çöktü. Kaynar pınar köyünde ise güvenlik kulesi çöktü, bir korucu şehit oldu. Diğer enkazların altında kalan 6 kişi ise yaralı olarak kurtarıldı. Şu ana kadar hastaneye deprem nedeniyle 12 kişinin yaralı olarak kaldırıldığı öğrenildi.
Güvenlik kulesinin çöktüğü, bazı evlerin hasar gördüğü Kaynarpınar köyünde incelemelerde bulunan Vali Kadir Ekinci İHA'ya yaptığı açıklamada, "Bingöl'ümüzde 5.7 şiddetinde deprem meydana geldi. Kaynarpınar köyümüz, Karlıova ilçemizle ile Yedisu ilçemiz arasında bulunan bir köy, depremin merkez üssü burası. Bu köyümüzde bulunan Kaynarpınar karakolumuz da da ne yazık ki 2 kulemiz çöktü. Bu çöken kulelerimizden birinin altında kalan kardeşimiz yaralı olarak kurtarıldı. Diğer kardeşimiz ise ne yazık ki hakkın rahmetine kavuştu, şehit oldu. Onun dışında yine Yedisu ilçemizde de Elmalı ve Dinarlı köylerimizde bazı hanelerde çökmeler söz konusu. Orada da 6 vatandaşımız enkaz altındaydı, kurtarıldı. Şu an itibariyle enkaz altında bulunan herhangi bir vatandaşımız yok. Can kaybımız olarak bir güvenlik korucumuz şehit olmuştur" dedi.

Vali konuşurken artçı deprem meydana geldi
Onun dışında kent genelinde taramaların sürdüğünü, köylerin dışında 878 mezrada çalışma yaptıklarını aktaran Vali Kadir Ekinci konuşurken artçı bir deprem meydana geldi. Bunun üzerine Vali Ekinci, "Böylesine büyük çaplı depremde hasarın olması doğaldır. Şu andada gördüğünüz üzere bir artçı deprem yaşadık. Cumhurbaşkanımızın ve İçişleri Bakanımızın konuyu yakın takip etmesiyle birinci derece deprem bölgesi olan Bingöl'ümüzde afete dair özel çalışmalarımız vardı. Hem imar konusundaki, ham kamu kurumlarla konutlardaki çalışmalarımızla bir mesafe almıştık. Şükürler olsun bu gibi şiddetli depremde hasarın az olmasını buna bağlı olarak düşünüyoruz. Bütün Bingöllü kardeşlerimizden panik yapmadan, sakin bir şekilde işbirliği halinde sürece dahil olarak birlikte bu yarayı sarmaya devam ediyorum. Çünkü şuan itibariyle köylerimizde çok fazla çöken konutumuz yok. Hasarlı evlerimiz var" ifadelerini kullandı.
AFAD Başkanlığı koordinesinde çadırların geldiğini ve Kızılay'ın da tüm tedbirleri aldığını dile getiren Ekinci, AFAD ekipleriyle saha taramalarını sürdürdüklerini, çevre illerinde destek verdiğini kaydetti.



Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios


‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”