Yeni salgın dalgası yaşayan İran maskeyi zorunlu kılıyor

Dün Tahran'daki bir sokakta koruyucu maske takan İranlı kadınlar (AFP)
Dün Tahran'daki bir sokakta koruyucu maske takan İranlı kadınlar (AFP)
TT

Yeni salgın dalgası yaşayan İran maskeyi zorunlu kılıyor

Dün Tahran'daki bir sokakta koruyucu maske takan İranlı kadınlar (AFP)
Dün Tahran'daki bir sokakta koruyucu maske takan İranlı kadınlar (AFP)

İran, ‘ağır’ bir Kovid-19 salgını dalgası ile karşı karşıya. Yetkililer ise ikinci bir dalganın ‘kesin’ olmasını bekliyor. Bu nedenle İran hükümeti, topluluklarda ve kırmızı olarak sınıflandırılmış (salgın riski yüksek) eyaletlerde 5 Temmuz itibariyle iki hafta süreyle maske takmayı zorunlu hale getirdi. Önceki tutumundan dönen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, kırmızı vaziyetteki eyaletlerin salgını önlemek için yeniden kısıtlama uygulamaya olanak sağlayacak yetkileri genişletme talebini kabul etti.
Sağlık Bakanlığı Enfeksiyon Hastalıkları Bölüm Başkanı Muhammed Mehdi Goya, koronavirüs salgının ‘başka bir dalgası’ hakkında uyarıda bulundu. Goya, yarı-resmi ISNA haber ajansına göre, “Bugün hastane haricinde, teşhisleri konmamış 10 kat daha fazla vaka mevcut var. Salgının başka bir dalgasıyla karşılaşacağımız hiç şüphesiz. Ayrıca kışın neler olup biteceğini bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan, İçişleri Bakanlığına bağlı koronavirüs yönetimi fırsatları değerlendirme grubu başkanı Ali Aga Muhammedi, ikinci bir koronavirüs salgını dalgasının gerçekleşeceğinin ‘doğrulandığını’, ülkesinin ‘şu anda ilk dalganın son aşamasından geçtiğini’ açıkladı. Muhammedi, ISNA’nın haberine göre, “Bazı illerde vaka sayılarında artış yaşanıyor. Maske kullanımı yasal bir görev olmalıdır” ifadelerini kullandı.
İran Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Sima Sadat Lari ise Ahvaz, Batı Azerbaycan, Hürmüzgan, Kürdistan ve Kirmanşah eyaletlerinin kırmızı bölge olarak belirlendiğini, Buşehr, İlam, Doğu Azerbaycan ve Razavi Horasan’ın ise uyarı durumunda yer aldığını belirtti.
Sözcü Lari, dün yaptığı açıklamada, koronavirüs nedeniyle ülke genelinde 144 kişinin daha hayatını kaybettiğini, böylece koronavirüsten hayatını kaybedenlerin toplam sayısının 10 bin 508'e yükseldiğini bildirdi. Vaka sayısının ise 2 bin 489 artarak 222 bin 669'a çıktığını söyledi. Bakanlık, hastanelerde 2 bin 946 kritik vakanın bulunduğunu, şuana kadar ülke genelinde 183 bin 301 kişinin virüsü yendiğini kaydetti. Aynı zamanda 1 milyon 610 bin 869 teşhis testinin gerçekleştirildiği söylendi.
Lari, dün erken saatlerde yaptığı açıklamada, “Ahvaz halkı için endişeliyiz. Buradaki salgın dalgasının hızla alçalmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Ülkenin güneybatısında yoğun nüfusa sahip Ahvaz, 11 Nisan'da kısıtlamaların hafifletilmesi ve ekonomik faaliyetlerin yeniden başlatılmasından iki hafta sonra salgının odak noktası haline geldi.
ISNA’nın haberine göre, son günlerde eyalete 180 solunum cihazı, yoğun bakım ekipmanları ve sağlık ekipleri gönderildi.
Sözcü Lari, Sağlık Bakanlığının “maske kullanıyorum” isimli bir kampanya başlatmasından bir gün sonra yaptığı açıklamada, maske kullanımının enfeksiyon riskini yüzde 70 ila 80 oranında engellediğini söyledi. Aynı zamanda İranlıların salgınla mücadeledeki tedbirlere uymasını istedi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise, dün yaptığı açıklamada, kamuoyuna açık yerlerde maske takmanın önümüzdeki hafta itibariyle zorunlu olacağını bildirdi. Aynı zamanda koronavirüsten en çok etkilenen eyaletlerde kısıtlamaların yeniden aktifleştirilmesi için yeşil ışık yaktı.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Kovid-19 salgınını durdurmak için tam kapatma önlemleri almaktan kaçınan İran’da çoğu bölgede maske ve koruyucu ekipman kullanmak isteğe bağlıydı.
Korona ile Ulusal Mücadele Kurulu toplantısında konuşan Ruhani, kapalı toplanma alanlarında maske takmanın zorunlu olacağını açıkladı.   
5 Temmuz itibariyle yürürlüğe girecek olan uygulama, 22 Temmuz’a kadar sürecek ve gerekli görüldüğü taktirde Cumhurbaşkanı tarafından uzatılacak.
Ruhani, Sağlık Bakanlığının tehlikeli kabul edilen yer ve topluluklarla ilgili ‘açık bir yönetmelik’ hazırladığını söyledi, ancak konu hakkında detay vermedi.
Söz konusu prosedüre uymayanlara verilecek cezayı da açıklamadı.
Öte yandan İran Sağlık Bakan Yardımcısı İreç Herirçi, “Devlet müdürlükleri ve alışveriş merkezleri gibi yerlerde maske takmayan kişilere hizmet verilmeyecek” ifadelerinde bulundu.
Herirçi, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Her 33 saniyede bir İranlı koronavirüse yakalanırken, Kovid-19 nedeniyle her 13 dakikada bir kişi hayatını kaybediyor” dedi.
Artan vaka sayıları, bazı eyaletlerin kırmızı olarak sınırlandırılmasına yol açtı. Dolayısıyla yetkililer, bu bölgelerin gerektiği taktirde hareket kısıtlamasına gitmesine izin verdi.
Kırmızı olarak sınırlandırılan illeri artırma konusunda bu ayın ortalarında çekinceleri olan Ruhani, bu sınıflandırmayı açıklamadan önce standart ve gözetimin sıkılaştırılmasını talep etmişti.
Geçen hafta, bu sınıflandırmaya doğrudan işaret etmekten kaçınan Sağlık Bakanlığı Sözcüsü, bu hafta ikinci dalga korkusuyla beraber bu çekincesinden vazgeçti.
Prosedürün kırmızı bölgeleri içeren eyaletleri de kapsayacak şekilde genişletileceğini belirten Ruhani, “Kırmızı olarak sınıflandırılmış eyalette koronayla mücadeleden sorumlu komisyon, kısıtlamaları bir hafta boyunca yeniden uygulamayı teklif edebilir” ifadelerini kullandı.
 



Esad rejiminin ardından: Suriye toplu mezarlar ülkesine dönüştü

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
TT

Esad rejiminin ardından: Suriye toplu mezarlar ülkesine dönüştü

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)

Beşar Esad rejiminin yıkılmasının ardından Suriye'de toplu mezarlar çıkmaya devam ediyor. 

Wall Street Journal'ın haberinde, Esad rejiminin 8 Aralık'ta devrildiği Suriye'nin toplu mezarlarla dolu bir ülkeye dönüştüğü yazılıyor. 

Dera iline bağlı İzra şehrinde yeni sahiplerine satılan bir çiftlikte toprağın altından 31 ceset çıktığı aktarılıyor. Çiftliğin rejim askerlerinin yıllarca kullandığı bir kontrol noktasına yakın olduğuna dikkat çekiliyor. 

Olay yerinde inceleme yapan adli tıp uzmanı Dr. Memdu Zubi, "Tam beklediğimiz şeyi bulduk, bir toplu mezarla karşılaştık" diyor. 

Hama kırsalındaki Ma'an köyü yakınlarında yer alan bir kuyudan da çok sayıda ceset çıkarıldı. Aynı bölgede en az üç kuyunun daha cesetleri atmak için kullanıldığı tespit edildi. 

Bir çiftçi, yıllardır kayıp olan kardeşini aradığını belirterek "Onun Sednaya'da olduğunu sanıyordum ama belki de bu kuyulardan birindedir" diyor. Sednaya Hapsihanesi, Esad rejiminin gerçekleştirdiği hak ihlalleri ve işkencelerle gündeme gelmişti.

Uluslararası Geçiş Dönemi Adaleti Merkezi (ICTJ) ve Suriyeli avukat ve doktor örgütlerinin verilerine göre ülke genelinde şimdiye dek 134 toplu mezar tespit edildi. Ancak gerçek sayının çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.

Suriye'nin son 50 yılda yaşadığı siyasi baskı, iç savaş, Rus bombardımanları, IŞİD saldırıları ve 2023 depreminin ülkede "sayısız gömülmemiş ceset" bıraktığı ifade ediliyor. 

2012-2013'te cesetlerin genellikle Rif Şam ilindeki El-Tel ve Najha bölgelerindeki açıklık alanlara gömüldüğü, daha sonraki naaşların geceleri gizlice farklı bölgelere taşındığı bildiriliyor. 

Suriye'de Ahmed Şara yönetiminin kurduğu Ulusal Kayıplar Komisyonu'nun uluslararası kuruluşlarla ortak çalışarak ülke genelinde DNA toplama, diş kayıtlarını eşleştirme ve rejim arşivlerini inceleme çalışması başlatması bekleniyor.

Komisyon başkanı Muhammed Rıza Celhi, sürecin maliyetinin 200 milyon dolara kadar çıkabileceğini söylüyor.

Suriyeli hak örgütlerine göre en az 160 bin kişi iç savaş sırasında kayboldu. Bu kişilerin çoğunun toplu mezarlarda olduğu düşünülüyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Reuters


İran, ABD’yle nükleer müzakere şartlarını açıkladı

Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)
Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)
TT

İran, ABD’yle nükleer müzakere şartlarını açıkladı

Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)
Hazirandaki çatışmalarda İsrail'de 32 kişi, İran'da ise binden fazla kişi ölmüştü (AFP)

İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in Dış Politika Danışmanı Kemal Harrazi, belirli koşulların sağlanması halinde ABD'yle nükleer müzakereleri yeniden başlatmaya açık olduklarını söyledi. 

Harrazi, CNN'de bugün yayımlanan söyleşisinde, ilk adımı ABD'den beklediklerini belirterek "Bizim belirlediğimiz koşullar temelinde görüşmeye hazır olduklarını göstermeliler" dedi.

Hamaney'e bağlı Dış İlişkiler Stratejik Konseyi'nin Başkanı Harrazi, haziranda İsrail'le yaşanan 12 günlük çatışmalardan önce belirledikleri koşulların değişmediğini ifade etti.

İran'ın tıbbi amaçlarla ve reaktörlere yakıt sağlamak için uranyum zenginleştirmeye devam edeceğini belirten Harrazi, balistik füze programının müzakereye açık olmadığını söyleyerek "ABD ve diğer taraflarla yalnızca nükleer mesele hakkında görüşeceğiz" dedi. 

Diğer yandan İranlı yetkili, uranyum zenginleştirme seviyelerinde değişikliğe gitmeye açık olduklarına işaret ederek, "eşitlik ve karşılıklı saygı" temelinde ABD'yle yapılacak görüşmelerde çeşitli seçeneklerin değerlendirilebileceğini söyledi.

Harrazi, ABD'nin olumlu adımlar atarak Tahran'la ilişki kurması gerektiğini de sözlerine ekledi: 

İran'a karşı olumlu bir yaklaşımla sürece başlayın. Eğer olumlu davranırsanız kesinlikle karşılık görürsünüz. Ancak bunun için onlar (ABD) İran'a karşı herhangi bir güç kullanmaktan kaçınmalıdır. Bunu denediler ve şimdi bunun kabul edilemez ve uygulanabilir olmadığını anladılar.

ABD ve İran'ın son dönemde yürüttüğü nükleer müzakereler, İsrail'in saldırısıyla askıya alınmıştı. 

İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı. ABD de devreye girerek İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Harrazi, ABD veya İsrail'den gelebilecek olası bir saldırıya ilişkin "Her şey mümkün ancak bu senaryo için hazırız" dedi.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı salı günü Beyaz Saray'da ağırlayan Trump, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada "İran'ın nükleer kapasitesini ortadan kaldırarak" iyi bir iş çıkardıklarını savunmuştu. Harrazi, ABD saldırısının ardından oluşan hasarla ilgili tespit çalışmalarının sürdüğünü belirtiyor. 

Buna ek olarak Trump, İran'ın da ABD'yle "anlaşma yapmak için can attığını" öne sürmüş, Tahran'ın iletişime geçmesi halinde buna açık olduklarını belirtmişti.
Independent Türkçe, CNN, Newsweek


ABD’nin Suudi Arabistan’a F-35 satışı İsrail’de nasıl yankılandı?

ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)
ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)
TT

ABD’nin Suudi Arabistan’a F-35 satışı İsrail’de nasıl yankılandı?

ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)
ABD'li havacılık firması Lockheed Martin'in ürettiği F-35 serisinin üç modeli var (AP)

ABD'nin Suudi Arabistan'a F-35 satışına yeşil ışık yakması İsrail'de büyük yankı uyandırdı.

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, dün Beyaz Saray'da bir araya geldi. 

Görüşmede öne çıkan başlıklardan biri de Suudi Arabistan'a F-35 satışı oldu. Trump, satışı onayladığını duyururken, bunların İsrail'in elindeki F-35'lerle aynı seviyede olacağını söyledi. 

Toplantının ardından iki liderin düzenlediği basın toplantısında Trump, hem İsrail'i hem de Suudi Arabistan'ı "ABD'nin büyük müttefikleri" diye niteledi ve şöyle devam etti: 

Onların (İsrail'in) sizin daha düşük kalibreli uçaklar almanızı istediğini biliyorum. Ancak bunun sizi çok mutlu edeceğini sanmıyorum. Bana kalırsa, ikisi de en üst düzeyde donanıma sahip ürünleri (F-35 uçaklarını) alacak seviyede.

İsrailli haber sitesi Ynet'in aktardığına göre İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Trump-Selman görüşmesi öncesinde pazar günü Tel Aviv yönetimine olası uçak satışına dair bir rapor gönderdi. 

Raporda, İsrail'in bölgedeki hava üstünlüğünün beşinci nesil F-35'lerle düzenlediği uzun menzilli operasyonlara dayandığı belirtiliyor. Bu uçaklar Ortadoğu'da sadece İsrail'de var. Ancak Suudi Arabistan'a da aynı kalibrede uçaklar satılmasının İsrail ordusunun bölgedeki hakimiyetini zayıflatacağı uyarısında bulunuluyor. 

Ayrıca Riyad yönetiminin siparişlerinin savaş jetlerini üreten Lockheed Martin'de yoğunluk yaratacağı, İsrail'in uçaklarının teslimatının aksayabileceği belirtiliyor. 

Jerusalem Post'un analizinde, bunun ABD'nin Ortadoğu politikasında "ciddi değişime işaret edeceği ve Ortadoğu'daki dengeleri değiştirebileceği" yazılıyor.

Öte yandan Haaretz'in haberinde, İsrail'in hava üstünlüğünü kaybetmesine ilişkin endişelerin yersiz olduğu savunuluyor. 

Haziranda 12 gün süren İsrail-İran çatışmalarında Tel Aviv yönetiminin "hava üstünlüğünü açıkça gösterdiği", bunun hem F-35'ler hem de İsrail Hava Kuvvetleri'nin planlama becerisi sayesinde yapıldığı yazılıyor.

Haberde, Türkiye'nin ABD'den F-35 alma süreci de hatırlatılarak, "Suudilerin ya da Türklerin İsrail'le aradaki farkı kapatması zaman alır" ifadeleri kullanılıyor.

Diğer yandan Tel Aviv yönetimi, uçakların satışını Suudi Arabistan'la ilişkilerin normalleştirilmesi şartına bağlamıştı. Trump, görüşmede İbrahim Anlaşmaları'yla ilgili süreci ele aldıklarını belirtirken, Riyad'ın mutabakata katılımına dair net ifadeler kullanmadı. 

"F-35'ler için normalleşme şartı koşulmadı"

CNN'in analizinde, satışın gerçekleşmesi halinde Suudi Arabistan'ın beşinci nesil F-35'leri alan ilk Arap ülkesi olacağı belirtiliyor. Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklar, F-35 satışının İsrail'le normalleşme şartına bağlı olmadığını savunuyor. 

Riyad ve Tel Aviv arasında Washington arabuluculuğunda gerçekleştirilen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın Aksa Tufanı saldırısıyla 7 Ekim 2023'te patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. Suudi Arabistan, iki devletli çözümde ısrar ederken radikal sağcı İsrail yönetimi buna yanaşmıyor. 

King's College'dan Nawaf Obaid, Trump'ın Suudi Arabistan ve İsrail arasında tıkanan görüşmeleri kenara bırakmak istediğini belirterek şu yorumları yapıyor: 

Trump, bu iki süreci birbirinden ayırdığını açıkça belirtti. Sırf Netanyahu yüzünden tüm bu silah ve malzeme satışını durdurmakla zamanını boşa harcamayacak.

Obaid, Riyad ve Tel Aviv arasında normalleşme görüşmelerinin ilerlemesi için İsrail'de hükümetin değişmesi ve Filistin Devleti'nin kurulmasına yönelik yol haritası belirlenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. 

Independent Türkçe, CNN, Times of Israel, Ynet, Haaretz