Tepkilere rağmen Rushmore Dağı Anıtı’na giden Trump 'sol kültür devrimi'ne karşı uyardı

Etkinlikte Donald Trump'a eşi Melania Trump eşlik etti (AFP)
Etkinlikte Donald Trump'a eşi Melania Trump eşlik etti (AFP)
TT

Tepkilere rağmen Rushmore Dağı Anıtı’na giden Trump 'sol kültür devrimi'ne karşı uyardı

Etkinlikte Donald Trump'a eşi Melania Trump eşlik etti (AFP)
Etkinlikte Donald Trump'a eşi Melania Trump eşlik etti (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, gelen itirazlara rağmen 4 Temmuz Bağımsızlık Bayramı kutlamaları kapsamında dün Güney Dakota eyaletindeki tarihi Rushmore Dağı Anıtı’nı ziyaret etti.
Anıtın bulunduğu bölgenin kendilerinden çalınan topraklarda yapıldığını belirten Amerikan yerlilerinin tepkilerinin gölgesinde gerçekleşen ziyarette Trump alanda toplanan binlerce kişiye seslendi.
Washington Post, eski ABD başkanlarının büstlerinin yer aldığı anıtın önünde konuşan Trump’ın “ulusal çapta ırkçı ve toplumsal bölünmelerden istifade etme ve kasım ayında yapılacak seçimler için slogan haline getirdiği ‘kanun ve nizam’ sözü etrafında destekçilerine hitaben miting olarak kullanma yönünde karanlık bir konuşma yaptığını” yazdı.
Trump konuşmasının çoğunu, “liberaller ve öfkeli çetelerden ulusa yöneltilen büyük tehlikeye” harcarken, 25 Mayıs’ta siyahi George Floyd’un öldürülmesinden bu yana ırksal adalet çerçevesinde süren gösterilerin yaşandığı sırada “sol kültür devrimi” dediği oluşumun Amerikan tarihini yeniden yazmayı ve bu ülkenin mirasını silmeyi hedeflediğini savundu.
Hemen arkasındaki anıtta büstleri bulunan eski ABD başkanları George Washington, Thomas Jefferson, Abraham Lincoln ve Theodore Roosevelt’ten övgüyle bahseden Trump, bu isimlerin bıraktığı mirasın heykelleri tahrif edip yıkan eylemcilerin saldırısı altında olduğunu öne sürdü.
Son haftalarda artan bir ilgiyle bu tür eylemleri kınayan 45. ABD Başkanı, göstericileri ve vandalları suçlamanın yanı sıra Floyd’un polis gözaltısı sırasında öldürülmesinin tetiklediği kitlesel toplumsal hareketlerin çoğunu da kınadı.
“Ülkemize saldıran radikal ideoloji, toplumsal adalet adı altında ilerleyişini sürdürüyor. Ancak gerçeğe bakıldığında hem adaleti hem de toplumu yok ediyor” diyen Trump sözlerine şöyle devam etti:
"Bu durum adaleti bölünme ve intikam aracı haline getirecek; özgür toplumumuzu baskı, tahakküm ve dışlanma yerine çevirecek. Bizi susturmak istiyorlar ama susturulmayacağız."
Trump ayrıca, “okullarda çocuklara ülkelerinden nefret etmelerinin ve bu ülkeyi inşa eden erkeklerle kadınların kahraman değil de hain olduğuna inanmalarının öğretildiğini” ileri sürerek “Amerikan tarihine dair bu radikal görüş, yalanlar ağından ibaret. Amerikan halkının zayıf, yumuşak başlı ve itaatkar olduğunu düşünüyorlar. Ancak hayır. Amerikan halkı güçlü ve gururludur; bu ülkenin ve onun değerlerinin, tarihinin, kültürünün ellerinden alınmasına izin vermeyeceklerdir" diye ekledi.
Bu program öncesi yerli Oglala Siyu kabilesinin şefi Julian Bear Runner, Trump'ın 4 Temmuz kutlamalarına katılmaması gerektiğini söylemiş ve ABD Başkanı’nın Amerika yerlilerinden çalınan arazi üzerine dikilen bu anıtı ziyaret etmesini kendilerine yapılmış hakaret sayılacaklarını vurgulamıştı.
ABD’de olayların büyümesinden bu yana kolluk kuvvetlerine destek veren açıklamalar yapan Trump, ırksal adalet talebiyle gerçekleşen gösteriler sırasında ülkenin birçok yerinde tarihi anıt ve heykellerin yıkılmasının ardından “heykelleri koruma” kararnamesi çıkarmıştı.



Maduro, Trump ile "dostça" bir görüşme gerçekleştirdiğini doğruladı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)
TT

Maduro, Trump ile "dostça" bir görüşme gerçekleştirdiğini doğruladı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, iki ülke arasındaki krizin ardından ABD'li mevkidaşı Donald Trump ile "dostça" bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini doğruladı.

Maduro, devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, "Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile görüştüm," dedi. "Görüşmenin saygılı, hatta dostça olduğunu söyleyebilirim." Maduro, "Daha da ileri gideceğim... Eğer bu davet, eyaletler arası, ülkeler arası saygılı bir diyaloğa doğru adımlar attığımız anlamına geliyorsa, diyaloğa ve diplomasiye hoş geldiniz, çünkü her zaman barış için çabalayacağız" ifadelerini kullandı.

Trump, pazar günü basında geniş yer bulan telefon görüşmesinin gerçekleştiğini kabul etti. Air Force One'dan konuşan ABD Başkanı, "İyi ya da kötü geçtiğini söyleyemem. Sadece bir telefon görüşmesiydi" dedi. Bu görüşme, ABD'nin Karayipler'de önemli bir askeri yığınak yapması, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığından şüphelenilen gemilere hava saldırıları düzenlemesi ve Venezuela topraklarına yönelik olası saldırılar konusunda uyarılarda bulunmasıyla, Venezuela üzerindeki baskısını artırdığı bir dönemde gerçekleşti.

Maduro dün, "Yaklaşık on gün önce Beyaz Saray'dan Miraflores Sarayı'nı aradılar ve Başkan Donald Trump ile bir telefon görüşmesi yaptım. Tüm dünya bunu konuştu" dedi. "Dışişleri bakanı olarak geçirdiğim altı yıl boyunca diplomatik temkinli olmayı öğrendim. Temkinli olmayı severim, mikrofonlar aracılığıyla diplomasiyi sevmem. Önemli şeyler olduğunda, bitene kadar sessizce yapılmalı."

Donald Trump, Venezuela'yı ABD pazarını istila eden bir uyuşturucu kaçakçılığı operasyonu yürütmekle suçluyor. Karakas ise bunu reddederek, Washington'un asıl amacının rejim değişikliği yapmak ve Venezuela'nın petrol rezervlerinin kontrolünü ele geçirmek olduğunu söylüyor.


Witkoff, bugün Florida'da Ukraynalı müzakereci Umerov ile bir araya gelecek

Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)
Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)
TT

Witkoff, bugün Florida'da Ukraynalı müzakereci Umerov ile bir araya gelecek

Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)
Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff ve damadı Jared Kushner, salı günü Moskova'da Vladimir Putin ile yaptıkları görüşmenin ardından bugün Florida'da Ukraynalı müzakereci Rustem Umerov ile bir araya gelecek.

Miami bölgesinde düzenlenecek görüşme, ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Rus mevkidaşının Ukrayna'daki "savaşı bitirmek" istediğini söylemesinin ardından gerçekleşiyor.


Birçok Avrupalı ​​Rusya ile savaşın mümkün olduğuna inanıyor

Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha bölgesinde devriye geziyor (Arşiv- AP)
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha bölgesinde devriye geziyor (Arşiv- AP)
TT

Birçok Avrupalı ​​Rusya ile savaşın mümkün olduğuna inanıyor

Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha bölgesinde devriye geziyor (Arşiv- AP)
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha bölgesinde devriye geziyor (Arşiv- AP)

Fransız Le Grand Continent dergisinin bugün yayınladığı dokuz AB ülkesinde yapılan bir ankete göre, önemli sayıda Avrupalı, Rusya ile savaş riskinin yüksek olduğuna inanıyor.

9 bin 553 kişinin katıldığı anket, katılımcıların yarısından fazlasının (%51), önümüzdeki yıllarda Rusya ile ülkeleri arasında "yüksek" veya "çok yüksek" bir savaş çıkma riski olduğuna inandığını ortaya koydu.  Şarku’l Avsat’ın dergiden aktardığına göre ankete katılan dokuz ülke Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Polonya, Portekiz, Hırvatistan, Belçika ve Hollanda olup, her birinde örneklem büyüklüğü 1000 kişiyi aştı.

“Cluster 17” grubunun kasım ayı sonunda “Le Grand Continent” dergisine yönelttiği soru şuydu: “Sizce Rusya önümüzdeki yıllarda ülkenize savaş açabilir mi?”

Rusya ile açık çatışma riski algısı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Rusya ve müttefiki Belarus ile sınırı olan Polonya'da, katılımcıların %77'si riskin yüksek veya çok yüksek olduğunu düşünürken, bu oran Fransa'da %54, Almanya'da ise %51 idi. Polonyalıların aksine, ankete katılan İtalyanların %65'i riskin düşük veya hiç olmadığını düşünüyordu.

Anket, büyük bir çoğunluğun (%81) önümüzdeki yıllarda Çin ile bir savaş çıkacağına inanmadığını gösterdi.

Öte yandan, ankete katılanlar ülkelerinin Moskova'ya karşı askeri kabiliyetleri konusunda şüphelerini dile getirdiler. Üçte ikisinden fazlası (%69) kendilerini Rus saldırganlığına karşı savunmakta "tamamen yetersiz" veya "oldukça yetersiz" hissetti.

Ancak listedeki nükleer silah sahibi tek ülke olan Fransa'da, katılımcıların %44'ü ülkelerinin kendini "bir nebze" veya "makul" ölçüde savunabileceğini belirterek daha az karamsardı. Buna karşılık, Belçikalılar, İtalyanlar ve Portekizliler ülkelerinin kendilerini savunamayacağına inanıyordu (sırasıyla %87, %85 ve %85).