İran rejimi koronavirüs istatistiklerinin güvenilirliğini savunuyor

Hükümeti, açıklanan rakamlar üzerinde oynamakla suçlayan bir gazetenin yayın hakları askıya alındı

İranlıların dün başkent Tahran’ın merkezindeki bir caddede koronavirüse karşı önlem olarak maske taktıkları görülüyor (EPA)
İranlıların dün başkent Tahran’ın merkezindeki bir caddede koronavirüse karşı önlem olarak maske taktıkları görülüyor (EPA)
TT

İran rejimi koronavirüs istatistiklerinin güvenilirliğini savunuyor

İranlıların dün başkent Tahran’ın merkezindeki bir caddede koronavirüse karşı önlem olarak maske taktıkları görülüyor (EPA)
İranlıların dün başkent Tahran’ın merkezindeki bir caddede koronavirüse karşı önlem olarak maske taktıkları görülüyor (EPA)

İran Sağlık Bakanlığı, koronavirüs salgınında açıklanan resmi ölüm ve vaka sayılarının “güvenilirliğini” savunuyor. Öte yandan Bakanlık, “Koronavirüsle Mücadele Ulusal Komitesi” üyesiyle yaptığı röportajda, hükümeti “güvenlik ve siyasi” hesaplar sebebiyle istatistiklerde “mühendislik” yapmakla suçlayan ekonomi gazetesi “Jahanesanat’ın” yayın hakkının askıya alınmasına yönelik bir karar çıkardı. İran Sağlık Bakanlığı dün, 2 bin 132 kişinin Kovid-19 virüsüne yakalandığını ve böylece ülke genelindeki vaka sayısı toplamının 328 bin 844’e yükseldiğini duyurdu.
Bakanlık tarafından açıklanan resmi rakamlara göre, İran’da son 24 saat içinde 189 kişi virüs sebebiyle hayatını kaybederken, ülke genelindeki vefat sayısı toplamı 18 bin 616’ya yükseldi. Sağlık Bakanlığı, bin 67 kişinin tedavi görmek üzere hastaneye yatırıldığını, 3 bin 892 kişinin sağlık durumunun ise kritik olduğunu bildirdi.
Buna paralel olarak, hastalık semptomlarını yenerek sağlığına kavuşan kişi sayış 287 bin kişiye ulaştı. Sağlık merkezleri aracılığıyla yapılan koronavirüs test sayısı ise 2 milyon 712 bine ulaştı.
Vaka sayısı ve vefat sayılarında geçen haftaya göre nispi bir düşüş gözlemlenmesine rağmen, Sağlık Bakanlığı hala İran’ın 31 eyaletinden 26’sını yüksek riskli bölgeler olarak sınıflandırıyor. Kırmızı renkte olan 15 vilayetin başında Tahran yer alırken, 11 eyalette alarm durumu hala devam ediyor.
IRNA haber ajansının, “Jahanesanat” gazetesinin müdürü Muhammed Rıza Sadi’den naklettiğine göre, İran Kültür ve Enformasyon Bakanlığı’ndaki basın denetlemeden sorumlu kurul tarafından, Jahanesanat gazetesinin, salgın hastalıklar uzmanı ve “Koronavirüsle Mücadele Ulusal Komitesi” bilim kurulu üyesi Muhammed Rıza Mahbubfer ile yaptığı röportajı yayınlamasının ardından, gazetenin yayınının durdurulduğuna yönelik kararın sözlü olarak bildirildiği ifade edildi.
Mahbubfer, söz konusu röportajda, gerçek sayının açıklanan rakamların 20 kat üzerinde olduğuna işaret ederek, Sağlık Bakanlığı’nı “güvenlik ve siyasi hesaplar” nedeniyle koronavirüs kaynaklık bulaş ve ölüm vaka sayılarında “istatistiksel mühendislik” yapmayla suçlamıştı.
Mahbubfer koronavirüs hakkındaki resmi istatistiklere ilişkin yaptığı açıklamada, “güvenlik ve siyasi hesaplar için yaptıkları mühendisliği topluma pompaladıkları kesin” ifadelerine yer verirken, “Koronavirüsle Mücadele Ulusal Komitesi” üyeleri ile hükümet arasında büyük bir görüş ayrılığı bulunduğuna işaret etti. Mahbubfer, açıklanan resmi rakamları “güvenilmez” olarak nitelerken, koronavirüs salgınına özel bilgilerin yayınlanmasında “şeffaflık ilkesine bağlı kalınmamasını” eleştirdi. Ayrıca, mevcut durumun devam etmesi halinde, “önümüzdeki Eylül ayının sonu ve sonbahar mevsiminin başlangıcı itibariyle günlük bulaş vakası ve vefat sayılarının binin üzerinde olacağı konusunda uyardı. Mahbubfer, “koronavirüsü kontrol altına almak için herhangi bir kararlılık yok” ifadelerine yer verdi.
İranlı yetkili daha da ileri giderek, geçen yıl (2019) Aralık ayının ikinci yarısında ilk enfeksiyon vakasının tespit edilmiş olmasına rağmen, “hükümetin salgın ilanını,  11 Şubat’taki (İran Devrimi’nin Yıldönümü) gösteriler ve 21 Şubat’ta yapılan yasama seçimlerinin sonrasına ertelemeye karar verdiğini” ifade etti.
Yetkili, “koronavirüs salgını güvenlik ve siyasi hesaplar uğruna gizlendi” açıklamasında bulundu.
İran Sağlık Bakanlığı sözcüsü Sima Sadat Lari, İranlı yetkiliye verdiği üstü kapalı yanıtta, “koronavirüs istatistikleri hakkındaki iddiaların Sağlık Bakanlığı tarafından tümüyle reddedildiğini” ifade etti. Lari, “Ulusal Komite üyeliği unvanı altında bazı şahıslar, koronavirüs resmi rakamları hakkında bilgi veriyor” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Sağlık Bakanlığı Medya Merkezi Müdür Kiyanuş Cihanpur, PCR testinin koronavirüs vaka sayısının belirlenmesinde esas olduğunu söyledi.
İran Sağlık Bakanlığı tarafından ilan edilen istatistikler, geçtiğimiz aylarda büyük bir şüphe uyandırmıştı. Geçtiğimiz Mayıs ayında İran Parlamentosu tarafından yapılan bir çalışma, gerçek vaka sayılarının beyan edilen resmi rakamların 8 kat üzerinde olduğunu ve yine vefat sayılarının resmi rakamların iki katı olduğunu ortaya koymuştu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçen ay, Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı bir araştırmanın, 25 milyon İranlının koronavirüs enfeksiyonu kapmasını tahmin ettiğini, yine 30 ila 35 milyon arasındaki enfeksiyon olasılığına işaret ettiğini belirtti. İranlı yetkililer, İran’daki yasama seçimlerinden 48 saat önce ülkedeki ilk iki ölüm vakasını açıklamıştı.
2004 yılından beri yayın hayatına devam eden  “Jahanesanat” ekonomi alanındaki yarı bağımsız gazetelerden kabul ediliyor. Ancak, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin politikalarını eleştiren en önde gelen gazeteler arasında yer alıyor.



‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”


İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
TT

İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)

İran'ın Tesnim haber ajansının haberine göre İran'ın güneydoğusundaki sınır bölgesinde "terörist gruplar" tarafından düzenlenen bir saldırıda üç Devrim Muhafızı öldürüldü.