Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev: 'Ermenistan yönetiminin kışkırtıcı açıklamaları, görüşmeleri anlamsız hale getirdi'

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev (İHA)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev (İHA)
TT

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev: 'Ermenistan yönetiminin kışkırtıcı açıklamaları, görüşmeleri anlamsız hale getirdi'

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev (İHA)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev (İHA)

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Ermenistan yönetiminin kışkırtıcı açıklamaları, görüşmeleri anlamsız hale getirdi” dedi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Japonya medyasına konuştu. Putin’in sizi Moskova'ya davet etti mi sorusuna ‘hayır’ cevabını veren Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ”Daha önce Putin tarafından defalarca davet edildim ve Moskova'yı defalarca ziyaret ettim. Hatta bazı yıllarda birkaç kez ziyaret ettim. Bu nedenle, bu üst düzey temasların ortak ve komşu ülkeler arasında gerçekleşmesi alışılagelmiştir. Devlet Başkanı Putin de birkaç kez Azerbaycan'ı ziyaret etti. Ne yazık ki, bu Ermenistan ile sorunun barışçıl bir şekilde çözümlenmesi ihtimali çok düşük. Çünkü Ermeni liderliğinin çok kışkırtıcı açıklamaları ve eylemleri, görüşmeleri aslında anlamsız hale getirdi. Zira müzakere masasının ana konusu her zaman işgal altındaki Azerbaycan topraklarının BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak tahliyesi olmuştur. Ermenistan Başbakanı "Karabağ Ermenistan'dır" dediğinde, Azerbaycan'ın sözde "Dağlık Karabağ hükümeti" ile müzakere etmesi gerektiğini söylediğinde, Gence şehrine balistik füze saldırısı emrini verdiğinde ve diğer Azerbaycan şehirlerine günlük olarak saldırdığında, müzakere fırsatı çok azaldı. Onları yerinde cezalandırıyoruz, topraklarımızı özgürleştiriyoruz, neredeyse her gün Ermenistan'ın işgalinden kurtulmuş yeni şehirler ve köyler ilan ediyorum. Ermenistan savaş alanında çok acı bir yenilgiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle elbette daha mantıklı hareket etmeleri gerekiyor ve toprakların işgalden kurtulacağı açık. Bunu barış görüşmeleriyle başarmak istedik. Ancak Ermenistan'ın yapıcı olmayan konumu ve kışkırtıcı adımları nedeniyle bu mümkün olmadı. Bu yüzden savaş alanındaki bölgelerimizi işgalden kurtarıyoruz” dedi.
Azerbaycan'ın işgal altındaki tüm bölgelerinin Ermenistan güçlerinin çıkması gerektiğini belirten Aliyev, ”Elbette zaman çerçevesi hakkında konuşabiliriz ve temel ilkelerin zaman çerçevesi hakkında belirli fikirleri vardı. İlçelerin ilk bölümü hangi aşamada, ilçelerin ikinci bölümü hangi aşamada boşaltılacak? Yani tartışılabilir. Ancak işgal edilen tüm bölgelerin iade edilmesi gerektiği açık. Bu önceden açıklanmalı ve tüm Azerbaycanlılar eski topraklarına dönmelidir” diye konuştu.
AGİT Minsk Grubu'nun 30 yıldır hiçbir şey başaramadığını söyleyen Aliyev, “Aynı zamanda Minsk Grubu aracılığıyla eski Ermeni hükümetleriyle ilerleme kaydettiğimizi söyledim. Harika olmasa da ilerleme oldu. Ama 30 yıldır bir grup ülke sonuç alamazsa, bu her şeyi gösterir. Minsk Grubu eş başkanları aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleridir. Bu ülkelerin katılımı ve bu ülkelerin oylarıyla BM Güvenlik Konseyi, Ermeni birliklerinin Azerbaycan topraklarından tamamen ve kayıtsız şartsız çekilmesini talep eden dört karar aldı. Soru, bu kararları neden uyulmadığıdır. Çünkü Minsk Grubu'nun eş başkanları ve daimi üyeleri aynı ülkeler. Yani bu açık bir sorudur. Şunu söylemek isterim ki, Türkiye'nin bölgesel meselelere aktif katılımını her zaman destekliyoruz. Aslında bu katılım çok açık. Türkiye artık sadece bölgemizde değil, Kafkasya'da, daha geniş coğrafyada ve dünyada önemli bir rol oynuyor. Gerçek bu ve bizim için çok güzel bir gerçeklik. Çünkü Türkiye bizim için kardeş bir ülke, en yakın müttefikimiz ve dostumuz. Tabii ki, Türkiye zaten hem fiilen hem de Minsk Grubu'nun bir üyesi olarak yasal olarak işin içinde. Bir röportajımda Türkiye'nin eş başkan olabileceğini bile söylemiştim. Bugün eş başkanları seçersek, Azerbaycan kesinlikle Türkiye'nin adaylığını destekleyecektir ve eminim Türkiye eş başkan olmakta ısrar eder. Ne yazık ki bu 1992'de olmadı. Yani bu yasal taraf. Pratik açıdan bildiğiniz gibi Türkiye ve Rusya Cumhurbaşkanları, Dışişleri Bakanları, Savunma Bakanları bu konuyu görüştüler, konuştular ve tartıştılar. Dolayısıyla Ermenistan'ın da dediği gibi, eğer birisi Türkiye orada olmamalı, bu Ermenistan'ın işi değil diyorsa, Türkiye zaten oradadır ve istikrar getireceği için dahil edilmelidir. Ayrıca Kafkasya'da üç ülke ile sınırı paylaşan tek ülkenin Türkiye olduğunu düşünüyorum. Başka hiçbir ülkenin üçüyle de sınırı yoktur. Elbette Türkiye aktif olarak dahil olmalı, Türkiye de dahil ve biz onu şiddetle destekliyoruz” dedi.
Başka ülkelerden Azerbaycan asıllı insanların savaşa katılabileceğini vurgulayan Aliyev, ”Biz bunu göz ardı etmiyoruz. Çünkü çok gönüllümüz var. İnsanlar kendi ülkelerini gönüllü olarak savunmak isteyebilirler. Azerbaycan kökenli insanların başka ülkelerden geldiğini göz ardı edemeyiz. Ancak bu, Azerbaycan'ın teröristleri savaşmaya davet ettiği anlamına gelmez. Bu yanlış bilgidir. Ancak yurt dışında yaşayan Azerbaycanlılardan tarihi vatanları için savaşmaları için çok sayıda çağrı ve mektup alıyoruz. Ama bizim düşüncemiz, buna ihtiyacımız olmadığı yönünde. Savaş alanında yeterince adamımız var” ifadelerini kullandı.



Savaş bitti, travma sürüyor: İsrail’den intihar eden askerlere yeni statü

Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
TT

Savaş bitti, travma sürüyor: İsrail’den intihar eden askerlere yeni statü

Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)

İsrail ordusu ve Savunma Bakanlığı, son iki yılda Gazze savaşı ve diğer cephelerde görev yaptıktan sonra terhis edilen ve intihar eden askerlere “hizmetten sonra vefat” statüsü verilmesine karar verdi.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayımlanan Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre kararın amacı asker ailelerine destek olmak. Bu statünün tanınmasıyla birlikte aileler, Savunma Bakanlığı’ndan iki yıl boyunca aylık yardım alacak.

İsrail ordusu, tanıma yaklaşımının “kapsamlı ve bütüncül” olacağını belirtti. İntiharın askerlik hizmetiyle bağlantılı olduğunun tespit edilmesi halinde, iki yıllık sürenin uzatılmasının da ileride değerlendirileceği ifade edildi.

Düzenli ve yedek olarak görev yapmış, hizmetleri sona erdikten sonra ve savaş dönemindeki görevleriyle bağlantılı olabilecek koşullarda intihar eden askerlerin aileleri tarafından yapılan başvurular, özel bir komisyon tarafından incelendi.

Defin ve soruşturmaya ilişkin tavsiyeler

Komisyon, yeniden intihar eden herhangi bir askerin sivil mezarlıkta, sivil bir mezar taşıyla defnedilmesini; bununla birlikte askerî törenle anılmasını tavsiye etti. Ayrıca intiharın ardından saatler içinde soruşturma başlatılarak, kişinin savaş döneminde asker olarak görev yapıp yapmadığının incelenmesi önerildi.

cdfg
Ocak 2024’te Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze töreninde ağlayan İsrailli askerler (Reuters)

Buna göre, İsrail ordusu cenazeye 7 gün boyunca eşlik edecek; ardından Savunma Bakanlığı ve orduya bağlı tanıma komisyonu, olayın koşullarını değerlendirerek intiharın görünen nedenleri ile savaş sırasındaki askerlik hizmeti arasındaki bağı belirleyecek. Bu süreçte askerin komutanlarının görüşleri de alınacak.

Komisyon, eğer bir bağ tespit edilirse, askerin ordu şehidi ya da yaralanma sonucu hayatını kaybeden engelli statüsünde tanınmayacağını; bunun yerine “hizmetten sonra vefat eden” olarak kabul edileceğini ve ailesine birkaç yıl süreyle aylık maaş bağlanacağını vurguladı.

Ruh sağlığı uzmanları, hukuk danışmanları ve Aile İşleri Dairesi’nden üst düzey yetkililerin yer aldığı komisyon, tekil vakalardan ziyade intihar olgusunun sistematik boyutunu ele aldı.

İsrail ordusu, her vakanın değerlendirilmesinde hizmet süresi, görev türü, olağandışı olaylara maruz kalma, terhis ile ölüm arasındaki zaman aralığı ve kişisel koşullar gibi unsurların dikkate alınacağını açıkladı.

Olgunun boyutu

İsrail ordusuna göre, Ekim 2023’te başlayan ve Gazze’ye yönelik saldırıları kapsayan “Demir Kılıçlar” savaşı süresince şu ana kadar 15 intihar vakası kayda geçti. Bu sayının ileride artabileceği öngörülüyor.

frgthy
İsrail askerleri, Tel Aviv'deki bir mezarlıkta düzenlenen cenaze töreninde bir arkadaşlarının tabutunu taşıyor (AP)

İsrail Yayın Kurumu, bu yılın başından ağustos ayına kadar askerler arasında 16 intihar vakası kaydedildiğini; bunların 7’sinin yedek asker olduğunu bildirdi. Temmuz ayında 4 intihar gerçekleşti; bunlardan ikisi hizmet sırasında, ikisi ise yedek hizmetini tamamladıktan sonra yaşandı.

2024’te 21 asker (12’si yedek), 2023’te ise 17 asker intihar etti.

İsrail Knesset’i Araştırma ve Bilgi Merkezi’nin geçen ekimde yayımladığı rapora göre, intihar eden her bir askere karşılık 7 ek intihar girişimi kayda geçti.


Trump, İran'ın nükleer kapasitesini ve füze tesislerini yeniden inşa etmesi halinde tekrar saldırı yapacağı tehdidinde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)
TT

Trump, İran'ın nükleer kapasitesini ve füze tesislerini yeniden inşa etmesi halinde tekrar saldırı yapacağı tehdidinde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Florida’daki Mar-a-Lago tatil beldesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu karşıladığı sırada gazetecilerle yaptığı görüşmede, Ortadoğu ve Ukrayna’ya ilişkin önceliklerini ortaya koyan doğrudan ve spontane açıklamalarda bulundu. Netanyahu’ya övgü, İran’a yönelik tehditler ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik olduğu öne sürülen bir saldırı nedeniyle duyulan öfkenin iç içe geçtiği bu açıklamalar, Trump’ın müttefiklere koşulsuz destek ile hızlı anlaşmalar için baskıyı bir arada barındıran kişisel diplomasi anlayışını yansıttı.

Gazze'nin yeniden inşası yakında başlayacak

Zorluklara rağmen Trump, açıklamalarında ağırlıklı olarak Gazze Şeridi’ne odaklandı. Gazze’nin Netanyahu ile görüştüğü ‘beş ana konudan biri’ olduğunu vurgulayan Trump, “Önümüzdeki haftalarda Gazze’yle ilgileneceğiz... Gazze zor bir yer, gerçekten zor bir bölge. Yüzyıllardır kaos içindeydi ama biz onu düzelteceğiz… Yeniden inşa çok yakında başlayacak... Evet, Netanyahu bunu dört gözle bekliyor, ben de aynı şekilde” ifadelerini kullandı.

ascdfg
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (AFP)

Trump, Gazze Şeridi’nin yeniden inşasının, Hamas’ın tamamen silahsızlandırılmasından önce bile başlayabileceğine işaret ederken, ekibinin rehinelerin serbest bırakılması için yürüttüğü çalışmalara dikkat çekti. Trump, “Neredeyse her rehine benim sayemde serbest kaldı... Steve Witkoff, Jared Kushner, Marco Rubio ve Pete Hegseth’ten oluşan bir ekibim var. 255 rehineden 254’ü çıktı, son cenazenin geri getirilmesi için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.

Hamas’ı, Gazze anlaşması kapsamında silah bırakmaması hâlinde ağır bedel ödeyeceği konusunda uyaran Trump, “Silahlarını bırakmazlarsa, ki bunu kabul ettiler, çok ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaklar” dedi. “Silahlarını nispeten kısa bir süre içinde bırakmaları gerekiyor” ifadesini kullanan Trump, İsrail Başbakanı ile ‘bir dizi sonuca’ vardıklarını belirtti.

Trump, açıklamaları sırasında İsrail Başbakanı’nı defalarca överek, onun bir savaş dönemi başbakanı olduğunu ve ‘olağanüstü işler’ yaptığını belirtti. “Netanyahu İsrail’i son derece zor bir dönemden geçirdi. Onun rolü olmasaydı bugün İsrail var olmayabilirdi” diyen Trump, Netanyahu için af beklentisini de dile getirdi ve “Nasıl affedilmez? O bir savaş kahramanı” ifadelerini kullandı. Netanyahu ise karşılık olarak, “İsrail’in Beyaz Saray’da Trump gibi bir dostu  hiç olmadı” dedi.

xscdf
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)

Trump, Gazze Şeridi’ne Türk askerlerinin konuşlandırılması fikrine ilişkin bir soruya verdiği yanıtta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı övdü. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’la harika bir ilişkim var... Türkiye mükemmel bir ülke” diyen Trump’ın bu açıklamaları, durumun zorluğunu kabul eden pragmatik bir iyimserliği yansıttı. Söz konusu değerlendirmeler, İsrail’in tam çekilmeye ya da Refah Sınır Kapısı’nın koşulsuz açılmasına karşı çıkmasına rağmen, Washington’un barış planının ikinci aşamasında ilerleme sağlanması için baskı yaptığına işaret etti.

İran: Yeni saldırı tehditleri

Trump, İran’a karşı ortak bir zafer elde edildiğiyle övünerek, “Eğer İran’ı yenmemiş olsaydık, Ortadoğu’da barış olmazdı... B-2 bombardıman uçaklarını ve bir denizaltıdan Tomahawk füzelerini kullandık” dedi. ABD Başkanı, İran’ın nükleer programını yeniden inşa etmeye kalkışmaması konusunda uyarıda bulundu. Yönetiminin İsrail’in İran’a yönelik olası bir saldırısını destekleyip desteklemeyeceğine ilişkin bir soruya yanıt veren Trump, “Eğer bunu yaparlarsa, onları düşürürüz... Üzerlerine cehennemi yağdırırız” ifadelerini kullandı. Trump, İran’ın bir anlaşmaya varamaması ve balistik füze ile nükleer silah geliştirmeyi sürdürmesi hâlinde bunun ‘kesinlikle seçeneklerden biri’ olacağını vurguladı. Aynı zamanda bir anlaşmaya da kapıyı açık bırakan Trump, “İran bir anlaşma istiyor ama keşke bunu daha önce yapsaydı” dedi.

Trump, İran rejiminin devrilmesine ilişkin konuşmaktan ise kaçındı. İran’da ‘çok yüksek enflasyon, çökmüş bir ekonomi ve şiddetle bastırılan toplumsal hoşnutsuzluk’ bulunduğuna dikkat çekti.

Ukrayna saldırısına duyulan öfke

Trump, gazetecilerin sorularını yanıtlarken dün sabah Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesine de değindi. Görüşmeyi, çok sayıda karmaşık başlık bulunmasına rağmen ‘olumlu ve verimli’ olarak nitelendiren Trump, Putin’in karargâhına yönelik olduğu iddia edilen bir Ukrayna insansız hava aracı (İHA) saldırısı nedeniyle duyduğu öfkeyi dile getirdi. “Bunu bu sabah duydum... Putin bana erken saatlerde söyledi, saldırıya uğradığını belirtti. Bu iyi bir şey değil, buna çok kızgınım” diyen Trump, “Hassas bir dönemden geçtiğimiz için daha önce Tomahawk füzelerinin sevkiyatını durdurmuştum. Şimdi birinin evine saldırmanın zamanı değil” ifadelerini kullandı. Trump ayrıca Ukrayna’nın kayıplarına dikkat çekerek, “Ukrayna ayda 26 bin asker kaybediyor... 26 bin genç asker” dedi.

sd
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (AFP)

Bu açıklamalar, Washington’un gerilimin artmasına karşı temkinli bir tutum benimsediğini ve Trump’ın Moskova ile Kiev arasında denge kurmaya çalıştığını ortaya koydu. Ancak Trump’ın sergilediği kişisel öfkenin, özellikle Kremlin’in tutumunu ‘gözden geçirdiğini’ açıklamasının ardından, müzakerelerde Rusya’nın elini güçlendirebileceği değerlendirmeleri yapıldı.


Pekin, Panama Kanalı girişindeki Çin anıtının yıkılmasını kınadı

Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)
Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)
TT

Pekin, Panama Kanalı girişindeki Çin anıtının yıkılmasını kınadı

Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)
Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)

Çin hükümeti dün, iki ülke arasındaki dostluğu simgeleyen Panama Kanalı girişindeki anıtın yıkılmasını kınadı ve Panama hükümetinden yıkımla ilgili "tüm gerçeğin ortaya çıkarılmasını" talep etti.

ABD'nin kanal çevresindeki Çin varlığını azaltma yönündeki baskısı altında, kanalın doğu girişinde bulunan Arakan belediyesi, su yolunu geçen devasa metal bir yapı olan Amerika Köprüsü üzerine dikilen geleneksel bir Çin kapısının cumartesi günü yıkılması emrini verdi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, 2004 yılında inşa edilen ve iki ülke arasındaki dostluğu simgeleyen Çin anıtı, "tehlike" oluşturan yapısal hasar görmüştü.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü dün yaptığı açıklamada, “Çin, yerel yetkililer tarafından (...) Çin'in Panama Kanalı'na yaptığı katkıları anmak için dikilen anıtın zorla yıkılmasını kınıyor” dedi. Sözcü, “Bu anıt, Çin ile Panama arasındaki uzun soluklu dostluğun yanı sıra, 19. yüzyılda Panama Kanalı'nın inşasına katılmak için okyanusları aşan Çinli işçilerin muazzam katkılarının bir kanıtı ve anısıydı (...) Bu işçilerden bazıları çalışırken hayatlarını kaybetti” diye ekledi. Sözcü, “Bu anıt aynı zamanda Çinlilerin yerel topluluğun kalbine entegre olduklarının da bir kanıtıdır” diye devam etti.

Anıtın yıkılmasını izleyen Çin'in Panama Büyükelçisi Şue Yiyuan, 300 bin Çinli Panamalı için “kara bir gün” olduğunu belirterek üzüntüsünü dile getirdi. İki ülke arasındaki “dostluğa duyduğu derin üzüntüyü” ifade eden Büyükelçi, “tarih bunu hatırlayacak” diye vurguladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Çin, Panama'ya resmi bir protesto notası gönderdi (...) ve konuyu açıklığa kavuşturmasını, yerel yönetimin hatalarını düzeltmesini ve sonuçları bir an önce ele almasını talep etti” denildi.

Panama Cumhurbaşkanı José Raúl Molino pazar günü olayla ilgili yaptığı açıklamada, bunu “haklı gösterilemez bir barbarlık” ve “mantıksız ve affedilemez bir eylem” olarak nitelendirerek, anıtın derhal eski yerine yeniden inşa edilmesini talep etti.

Son aylarda ABD Başkanı Donald Trump, stratejik öneme sahip Panama Kanalı'nın kontrolünü geri almayla tehdit ederek, Hong Kong merkezli Hutchison Holdings'in Pasifik ve Atlantik okyanuslarında iki limanı imtiyazlı olarak işlettiği için kanalın Pekin'in kontrolü altında olduğunu iddia etti.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin, küresel deniz ticaretinin %5'inin geçtiği 80 kilometre uzunluğundaki kanalın başlıca kullanıcılarıdır. Şarku’l Avsat’ın aladığı bilgiye göre kanal, 1914 ile 1999 yılları arasında ABD yönetimi altında idi ve daha sonra Panama'ya devredildi.