Rafsancani'nin kızından 'Trump'tan daha zorba olan İranlılar' eleştirisi

Eski İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi, reformistlere yakın Ensaf News haber sitesine röportaj verdi
Eski İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi, reformistlere yakın Ensaf News haber sitesine röportaj verdi
TT

Rafsancani'nin kızından 'Trump'tan daha zorba olan İranlılar' eleştirisi

Eski İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi, reformistlere yakın Ensaf News haber sitesine röportaj verdi
Eski İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi, reformistlere yakın Ensaf News haber sitesine röportaj verdi

Eski İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi, İran’daki kişi ve kuruluşları, ülkeyi ‘yıkımın’ eşiğine getiren rollerinin ‘zorbalık noktasında ABD Başkanı Donald Trump’tan daha tehlikeli’ olduğu eleştirisinde bulundu.
Faize Haşimi dün, ABD Başkanı seçilen Joe Biden'ın göreve başlamasının ardından da ABD’nin İran’a uyguladığı azami baskı politikasının devam etmesini desteklediğine dair açıklamaları sonrası ailesi ve Kargozaran-ı Sazendegi Partisi’ndeki  (İnşaat Yöneticileri) müttefikleri tarafından kendisine yöneltilen eleştirilere açık bir mektupla yanıt verdi.
Faize Haşimi, açıklamalarını eleştiren ve özür dilemesini isteyen ağabeyi Tahran İl Meclisi Başkanı Muhsin Haşimi’ye tepki gösterdi. Faize Haşimi, “Özür dilemek zorunda olanlar, halkın taleplerini çıkmaza sokan bir eğilimi takip edenlerdir” dedi. Bunun ‘daha ciddi’ bir durum olduğunu vurgulayan Haşimi, “Ağır bir bedel ödedim. Bedel ödemekten ve bu şekilde fedakarlık yapmaktan korkmuyorum” ifadelerini kullandı.
Üstü örtülü bir şekilde ağabeyine suçlamada bulunan Faize Haşimi, “Bence haklı, çünkü kendisi için bir gelecek çizmiş ve engelleri kaldırmak istiyor” şeklinde konuştu.
Faize Haşimi, ‘zorbalıkta ve kurallara ve yasalara uymamak noktasında Trump'tan daha tehlikeli olan kişiler ve kurumlar yüzünden ülkenin etkisizlik, kötü yönetim, verimsizlik ve dogmatizm ile karşı karşıya olduğunu ve hatta zaman zaman yıkılmanın eşiğine geldiğini’ belirterek ABD’nin azami baskı politikasını desteklediğini açıkladı.
Ilımlılarla ilişkili olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin performansına da dolaylı yoldan atıfta bulun Haşimi, “Bugünlerde Ahmedinejad'ın neden olduğu sapmalardan çok daha derin sapmalara tanık oluyoruz” yorumunda bulundu. Eski İran Cumhurbaşkanının kızı genel olarak iktidardaki muhafazakarlara ve reformistlere karşı ‘endişeli, eleştirel, sömürgeci ve yalancılar’ ifadelerini kullanıyor.
Siyasi hayatı boyunca İran rejiminin ikinci adamı olarak nitelendirilen Haşimi Rafsancani'nin çocukları, ölümünün dördüncü yıldönümünün üzerinden henüz birkaç gün geçmişti ki İran gazetelerinde boy gösterdiler.
Haşimi Rafsancani akımının en önde gelen gazetelerinden biri olan Sazendegi gazetesi, pazartesi günü yayımlanan sayısında sopanın ortasından tutmaya çalışarak Faize ve Muhsen Haşimi'nin resminin altına ‘Bir ağabeyin kız kardeşine yaptığı eleştiri’ şeklinde okuyucularına aktardı. Gazete, Kazgozaran-ı Sazendegi partisinin sözcülerinden Hüseyin Maraşi yaptığı açıklamada, ‘dış müdahalenin reforma yol açmayacağını’ söyleyerek Haşimi'nin kızını eleştirdiği aktardı. Haşimi Rafsancani’nin ofisine bağlı Armane Mili gazetesi ise Haşimi Rafsancani ve oğlu Muhsin'in bir fotoğrafıyla birlikte özür talebinin altını çizdi.
Faize Haşimi, reformistlere yakın Ensaf News haber sitesine verdiği röportajda, Tahran’ın davranışını değiştirmede azami baskı politikasının etkinliğini desteklediğini ifade ederken ABD Başkanı seçilen Joe Biden’ın göreve başlamasının ardından herhangi bir değişiklik olmasını beklemediğini dile getirdi. Faize Haşimi, Muhsen Haşimi’ye yazdığı mektupta Trump’ın azami baskı politikasına verdiği desteği yineleyerek “İran için Trump'ın politikasını tercih ederdim” dedi.
Kendisini eleştirenleri kısmen de olsa, ‘halkın yaşadığı sıkıntıların sebebi olmakla’ suçlayan Faize Haşimi, “Son üç yıldır düzenlenen yüzlerce protesto gösterisinde atılan sloganları duymadılar mı? İçeride yöneticilere ve yetkililere karşı bir dalgalanma olduğunu fark etmediler mi? Tüm sorunlara rağmen halk daha bilinçli görünüyor” yorumunda bulundu.
Bununla birlikte Faize Haşimi, reformistler ve eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin ekibi tarafından sosyal ağlarda sert bir şekilde eleştirildi.
Tahran Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Zibakelam Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Faize Haşimi'ye yöneltilen eleştirileri eleştirdi. Prof. Dr. Zibakelam, “Adam olarak tanımlananların çoğu, ülkelerinin siyasetinin kara tünelinin sonunda umut ışığı görmeyen milyonlarca vatandaşının duygularını sadakatle yansıtan Haşimi'yi hedef almak için bıçak çekti. Işığın, Trump'ın politikasında olabileceğini düşünmenin doğru veya yanlış olması ayrı bir konu” ifadelerini kullandı.



İran'da iki halef seçimi krizi: Ilımlılık ve aşırılık oyunu

Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)
Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)
TT

İran'da iki halef seçimi krizi: Ilımlılık ve aşırılık oyunu

Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)
Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)

Refik Huri

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında ölmesi, İran'ı kritik bir dönemde iki halef kriziyle karşı karşıya bıraktı; birincisi zamanından önce gelen cumhurbaşkanının halefi krizi. İkincisi,1979'da İslam Devrimi'nin fitilini ateşleyen İmam Humeyni’den çok daha uzun süre hüküm süren Dini Lider Ali Hamaney'in sağlık durumu sebebiyle zamanı yaklaşan halefini seçme krizi. Hamaney'in halefinin radikal bir din adamı olacağı kesin ve Reisi öne çıkan bir adaydı. Hem Dini Lider hem de Dini Lider’in istediği seçeneğe oy veren Uzmanlar Konseyi çevresinde önemli bir seçenekti. Reisi'nin halefi konusu ise görünürde Reisi, Ahmedinejad ve Hatemi gibi aşırı muhafazakâr veya Rafsancani ve Ruhani gibi reformcu ve ılımlı bir figür olacak din adamı ya da eski Devrim Muhafızları subayı seçeneklerine açık görünüyor.

Sistemin gerçek hesapları arasında hiçbir fark yok. Zira gerçek güç, “ilahi meşruiyete” sahip olan, kayıp ve beklenen “zamanın sahibinin” vekili olan Dini Liderin elinde. Herhangi bir dini rejim gibi, gittikçe daha da aşırılaşma yönünde ilerlemeye mahkûm bir rejimde, Dini Liderin aşırı muhafazakâr olması doğal. Teorik olarak “halk meşruiyetini” temsil eden cumhurbaşkanlığı makamı için muhafazakâr ya da ılımlı adayları seçen de odur. Seçimler, ister iç koşullar isterse dış ilişkilerin görünen yönü olsun, rejimin her aşamadaki ihtiyaçlarına bağlıdır. Dünyada İran’daki “reformcu akımın” başarısı üzerine oynanan bahisler bağlamında yapılan eski ve yeni tartışmalar ise bir nevi kendini kandırmadır. Dini Liderin iradesi olmadan hiçbir reformcu iktidara ulaşamaz. Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Hasan Ruhani ve onlardan önce İmam Humeyni'nin ölümünden sonra arkadaşı Ali Hamaney'in Dini Lider konumuna gelmesinde önemli rol oynayan Haşimi Rafsancani'de olduğu gibi, iktidara gelip çizilen kırmızı çizgileri aşmaya çalışan herhangi bir reformcu figür izolasyona mahkumdur.

Hamaney, "bugün ülkenin asıl meselesinin ekonomi ve temel zayıf noktasının da ekonomik mesele" olduğunu düşünüyorsa, Reisi'nin halefi ekonomiye odaklanacak, insanları ekonomik durumdan ve uygulanan sosyal kısıtlamaların sertliğinden kaynaklanan toplumsal memnuniyetsizliklerini azaltmaya ikna edecek ılımlı bir şahsiyet olabilir. Ama bunun aksini düşünenler de var. Bunlara göre Reisi'nin Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Katar ve diğerlerine açılma konusunda yaptıkları, ancak ılımlı bir cumhurbaşkanının aksine sorgulanmadan esneklik gösterebilecek katı görüşlü bir cumhurbaşkanı tarafından yapılabilirdi. Pratik olarak Hamaney'in elinde olan anahtar, adayları eleyen ve Reisi'nin aday gösterilmesi sırasında kazanacağı korkusuyla Ali Laricani’nin yarış dışı bırakılmasında olduğu gibi, seçilen adaya tehdit oluşturanların adaylığını önleyen Anayasa Koruma Konseyi'ne ödünç olarak veriliyor. Konsey, eski cumhurbaşkanı Ruhani’nin bile, uzun süredir üyesi olmasına rağmen Uzmanlar Konseyi'ne aday olmaya uygun olmadığına karar vermişti. Bunun nedeni, İmam Humeyni'nin en başından beri İslam Cumhuriyeti'nin en yüksek önceliklerini belirlemiş olmasıdır ve bunlardan en öne çıkanları iki tanedir. Birincisi, "İslam hükümeti velayet ile imanın ikizidir ve düzeni sağlamak bir görev borcudur." İkincisi ise "devrimi ihraç etmek, çünkü rejim kapalı bir ortamda kalırsa kesinlikle yenilgi ile yüzleşecektir." Arap ülkelerindeki Şii milis gruplara “yatırım” yapılması ve Filistin kartına sahip olunmaya çalışılması da bundandır. Bunun hiçbir bölgesel güçte daha önce görülmemiş pratik uygulaması ise Lübnan'da Hizbullah, Irak’ta Haşdi Şabi, özellikle de Hizbullah Tugayları, Seyyid el-Şuhada Tugayı, Kays el-Hazali hareketi, Suriye'de Afganlardan oluşan Fatimiyyun Tugayı ile Pakistanlılardan oluşan Zeynebiyyun Tugayı gibi silahlı mezhepçi ideolojik grupların kurulması, Yemen’de Ensarullah (Husiler), Gazze’de Hamas ve İslami Cihat’ın desteklenmesidir. İran'ın hiçbir şey yapmadan kazanmasını sağlayan da budur. Vekalet ile kazanıyor, vekalet ile savaşıyor ve vekalet ile anlaşıyor. Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Dış Politika Programı Direktörü Susan Maloney'nin söylediği gibi, Tahran'ın bölgede bahse girdiği şey bir kaos sistemidir. Maloney İran'ın stratejisini "güçlü düşmanlarına, özellikle de ABD'ye karşı avantaj elde etmenin ekonomik açıdan ucuz bir yolu olarak, asimetrik savaşa yatırım yapmak" olarak tanımlıyor. Sahne çok çelişkili ve Sovyetler Birliği'nde yaşanan ve onun çöküşüne yol açan duruma benziyor; içeride ekonomik zayıflık, dışarıda güçlü nüfuz ve büyük harcamaların yapıldığı askeri güç. Hamaney'in 2003'te İran penceresinden gördüğü kadarıyla bölgedeki sahne şöyleydi; “Washington yeni bir Ortadoğu yaratma konusunda tamamen başarısız oldu. Bölgenin jeopolitik haritasının köklü bir değişim içinde olduğu doğru ama bu ABD'nin değil, direniş cephesinin yararına bir değişim. Evet, Batı Asya'nın jeopolitik haritası değişti ama direnişin lehine olacak şekilde değişti.” Dahili sahneye gelince, zorlu ekonomik durumdan duyulan memnuniyetsizlik nedeniyle halk seçimlere katılma konusunda isteksiz. Kadınlara başörtüsünün dayatılmasına, sosyal davranışlar ve giyim üzerindeki kısıtlamaların sıkılaştırılmasına karşı gösteriler düzenleniyor. Son parlamento seçimlerine seçmenlerin ancak yüzde 41'i katıldı. Başkent Tahran'da bu oran yüzde 19'du.Türk analist Murat Yetkin, "İran rejimi uzun menzilli füzeler üretebiliyor ama Cumhurbaşkanı Reisi'nin uçağının yerini tam olarak belirleyemiyor" derken abartmıyordu. Aslında İran'ın uçağın düşüşüne ilişkin hikayesi hâlâ eksik. Dahası kazanın gerçek nedenleri, teknik neden veya sisten mi kaynaklandığı, yoksa sabotaj sonucu mu olduğu gibi sorular cevapsız kalacak kadar boşluklarla dolu. Resim net değil; cumhurbaşkanının uçağı düşerken kendisine eşlik eden iki uçak Tebriz'e dönüş yolculuğuna nasıl devam edebildi? Reisi'nin dini lider konumuna gelmesini engellemek için biri bir komplo mu kurdu? Cenaze törenlerinde Şiiliğin abartılı tezahürleri, soruları gülünç hale getirmeye yönelik bir çaba mıydı?

Totaliter rejimlerde gerçeği bilmek zordur. Ancak içeride baskı ve disipline, bölgede ise kaosa bel bağlayan İslami rejim, din adamları ve Devrim Muhafızları arasında karma bir rejim haline geldi. Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor.