İslam Kalkınma Bankası Başkanı Dr. Bandar Hajjar Şarku’l Avsat’a konuştu: Üye ülkelerinin altyapı alanındaki finansman açığı 700 milyar dolar

İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubu Başkanı Dr. Bandar Hajjar (Şarku’l Avsat)
İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubu Başkanı Dr. Bandar Hajjar (Şarku’l Avsat)
TT

İslam Kalkınma Bankası Başkanı Dr. Bandar Hajjar Şarku’l Avsat’a konuştu: Üye ülkelerinin altyapı alanındaki finansman açığı 700 milyar dolar

İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubu Başkanı Dr. Bandar Hajjar (Şarku’l Avsat)
İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubu Başkanı Dr. Bandar Hajjar (Şarku’l Avsat)

Merkezi Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde bulunan İslam Kalkınma Bankası’nın (İKB) Başkanı Dr. Bandar Hajjar, üye ülkelerle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele için yapılan finansman anlaşmalarına uyulacağını ve bunu engelleyen temel bir sorun olmadığını söyledi.  Ancak aynı zamanda İKB üye ülkelerinin, altyapı alanındaki finansman açığının 700 milyar dolar olduğunu söyleyen Hajjar, bu açığı tek bir kurumun karşılayamayacağına işaret etti.
Hajjar, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bankanın üye ülkeler ile bankaya olan mali yükümlülüklerini yerine getirmeleri noktasındaki iş birliğinin, makul bir program üzerinde uzlaşarak aidat ödeme sürecinde karşılaşılan bir takım sorunlarda esneklik sağladığını söyledi. Hajjar, bu esnekliğin, üye ülkeleri yükümlülüklerini yerine getirerek banka ile ilişkilerini sürdürme konusunda daha istekli hale getirdiğinin altını çizdi.
Bundan 45 yıl önce kurulan İKB, Kovid-19’un neden olduğu küresel ekonomik durgunluk çerçevesinde, hayat şartlarını iyileştirmenin yanı sıra sosyal ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmek amacıyla dünyanın dört bir yanındaki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi 57'den fazla ülkeyi destekleyerek ve 52'den fazla kişiye ve küçük işletmeye doğrudan destek sağlayarak çalışmalarını ikiye katladı.
İKB Grubu Başkanı Dr. Hajjar Suudi Arabistan’daki projeleri destekleme konusunda, banka tarafından Suudi Arabistan için onaylanan toplam finansmanın yaklaşık 5,4 milyar dolar olduğunu söyledi. Bu arada İKB, kuruluşundan bu yana Suudi Arabistan için yaklaşık 437 projeyi onayladı.

İKB ve Kovid-19 salgını
Hajjar, İKB’nin Kovid-19 salgınıyla mücadele çerçevesinde virüsten kurtulmak ve hayata kaldığı yerden yeniden başlamak amacıyla hem üye ülkelere hem de üye olmayan ülkelerdeki Müslüman topluluklara 2,3 milyar dolarlık bir yardım paketi başlattığını söyledi.
İKB’nin, salgınla mücadele çerçevesinde yenilikçi projeler sunmaları için bilim insanları, yenilikçiler, araştırma merkezleri, üniversiteler ve girişimcilere yönelik bir çağrı başlattığını söyleyen Hajjar, çağrının virüsün yayılmasını izlemek ve kontrol altına almak, hastalık kontrol sistemlerini iyileştirmek ve hastaları takip etmek amacıyla ‘blockchain’ (blok zinciri), yapay zeka, büyük veriler ve 3B baskı robotları gibi dördüncü sanayi devrimi (Endüstri 4.0) teknolojisini kullanarak salgının ekonomik ve sosyal etkilerini azaltmak amacıyla yapıldığını kaydetti. Hajjar aynı şekilde bu çağrının, sağlık alanındaki tedarik zincirlerini yönetmek için yenilikçi sistemler, tıbbi malzemeler için güçlü arama motorları ve biyoteknoloji laboratuarları tasarlamak için yeni teknolojilerden yaralanılmasının yanı sıra erken teşhis konulması ve hastalığın yayılmasını önleyecek çözümlere ulaşılması, operasyonel sağlık bakım cihazları edinilmesi, hızlı testlerin ve düşük maliyetli tarama yöntemlerinin geliştirilmesini de kapsadığını söyledi.

Sağlık sistemlerinin kırılganlığı
Hajjar, salgının sağlık sistemlerinin kırılganlığının yanı sıra ekonomik sektörlerin, özellikle gelişmekte olan ülkelerde gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 40'ından fazlasına katkıda bulunan küçük ve orta ölçekli işletmelerin hassasiyetini ortaya çıkardığını belirtti. İKB’nin salgınla mücadele çerçevesinde yükümlülüklerinin artarak geçtiğimiz Aralık ayı sonuna kadar yaklaşık 3,55 milyar dolara ulaştığını ifade eden Hajjar, İKB’nin İslam Yatırım Sigortası ve İhracat Kredisi Şirketi’ne (ICIEC)  495,9 milyon dolarlık taahhütte bulunduğunu ‘Finansman Fonu - Transform’ çerçevesinde Bilim ve Teknoloji Geliştirme Fonu’na sağlanan finansmanın 1 milyon dolardan 7,33 milyon dolara çıkarıldığını söyledi.

50 milyon kişi istifade edecek
İKB’nin sağladığı finansmandan istifade edenlerle ilgili olarak ise Hajjar, Stratejik Hazırlık ve Müdahale Programı çerçevesinde yaklaşık 52,3 milyon kişinin onaylanan çalışmalardan yararlanacağını söyledi. Bunlardan 43,3 milyon kişinin Kovid-19’un bulaşma yolları ve salgını önleme konusunda bilinçlendirme kampanyaları kapsamında yer alacağını belirten Hajjar, 8,9 milyonunun güvenli gıdaya ulaşamayan ailelerin, gıda ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan çalışmalarla desteklendiğini kaydetti. Bu iyileştirmelerin, değer zincirlerini ve öncelikli ekonomik sektörleri canlandırmak için 59,6 bin kişiye iş imkanı sağlayacağını ifade eden İKB Grubu Başkanı, ayrıca kapasite geliştirmeyle 23,6 bin sağlık çalışanına destek verileceğini ve 20 bin küçük işletmenin ve ailenin mikrofinans (mikrokredi) hizmetlerinden yararlanacağını kaydetti.

Ödenmeyen fonlar
İKB’nin Kovid-19 salgınıyla mücadele çerçevesindeki ve diğer finansman türleriyle ilgili olarak üye ülkelerle yapılan finansman anlaşmalarına uyacağını belirten İKB Grup Başkanı Dr. Hajjar, “Bu konuda temel bir sorun yok. Üye ülkeler, bankaya olan yükümlülüklerini yerine getirmeye istekliler” şeklinde konuştu. Dr. Hajjar, bu sürdürülebilirliğin, bankanın üç kredi derecelendirme kuruluşundan (Standard & Poor's, Moody's ve Fitch) ‘AAA’ kredi notu almasını sağladığını belirtti.

Durdurulan projeler
Dr. Hajjar’a göre üye ülkelerden herhangi birinin karşılaşabileceği birkaç özel ve istisnai durumda, iki taraf arasındaki iş birliğinin, bankanın mali yükümlülüklerini yerine getirmesi için makul bir program üzerinde anlaşmaya varmalarına imkan veriyor. Bankanın, üye ülkelerle olan ilişkilerindeki duyarlılığını ve esnekliğini vurgulayan Hajjar, bunun üye ülkeleri yükümlülüklerini yerine getirerek banka ile ilişkilerini sürdürme konusunda daha istekli hale getirdiğini belirtti.

Altyapı
İİT üye ülkelerinin altyapı finansman açığını kapatması için gereken miktarın 700 milyar dolar olarak tahmin edildiğini belirten Dr. Hajjar, “Elbette bu açığı tek bir kurum karşılayamaz.  Bu nedenle, bankanın başkanının beş yıllık programı, kalkınmayı finanse etmede geleneksel çerçevelerin ötesine geçebilmeye ve üye ülkelerin küresel yatırım pazarında bol miktarda bulunan ve altyapısını geliştirmeye yönelik olan devasa yatırımlarda bulunmasını sağlayacak diğer araçları keşfetmeye yönelik entegre bir değişim vizyonu sunuyor” ifadelerini kullandı.
Yatırımcılara sunulan projelerin, yatırımcıyı cezbeden finansal ve ekonomik fizibiliteye sahip olması gerektiğini vurgulayan Dr. Hajjar, bölgesel ve uluslararası düzeyde çeşitli ilgili kurumlarla ortaklıkların yoğunlaştırıldığını ve böylece her bir kurumun oynadığı roller arasında koordinasyon sağlanarak finansman engellerinin aşıldığını belirtti. Hajjar bununla birlikte devlet veya finansal kalkınma kurumları tarafından sağlanan geleneksel kaynaklara başvurmadan altyapının desteklenmesi ve geliştirilmesinde büyük katkı sunan kamu ve özel sektör ortaklığının kalkınmaya katılımının aktif hale getirildiğini ve güçlendirildiğini de sözlerine ekledi.

Suudi Arabistan’ın rolü
İKB’nin Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından her zaman sınırsız destek gördüğünü ve himaye edildiğini vurgulayan İKB Grup Başkanı, Suudi Arabistan’ın bankaya gerekli tüm kolaylıkları inisiyatifler şeklinde sağladığını ve bunların başında banka sermayesinin çeşitli dönemlerde artırılması ve bankanın yapısının entegre bir grup haline getirilmesine verilen destek olduğunu söyledi. Dr. Hajjar, bunun, Suudi Arabistan’ın İslam ülkeleri ortak eylemini desteklemenin yanı sıra hem İKB üye ülkelerindeki hem de üye olmayan ülkelerdeki Müslüman toplumların ekonomik ve sosyal kalkınmalarının sağlanması konusundaki eğilimleriyle uygun olduğunu söyledi.
Suudi Arabistan’ın İKB’nin ülkenin büyümesini ve gelişmesini destekleyen en önemli kollarından biri olması için elinden geleni yaptığı söyleyen Dr. Hajjar, yine Suudi Arabistan’ın banka sermayesine en büyük katkı sağlayanlardan biri olduğunun altını çizdi. HAjjar Suudi Arabistan’ın bununla birlikte İKB kurumlarına ve İKB çerçevesinde kendi inisiyatifiyle kurulan El Aksa ve Kudüs fonlarına olan desteğinin yanı sıra bir milyar dolarlık sermaye ile desteklediği Üye Ülkelerde Yoksullukla Mücadele için İslami Dayanışma Fonu’nu fikir olarak önerdiğini kaydetti.

Finansman programları
Suudi Arabistan’ın kendi kalkınma projelerini oluşturduğunu ve bunun da çeşitli alanlarda büyük bir gelişme ve medeniyet patlaması yarattığını söyleyen Dr. Hajjar, özellikle kamu ve özel sektör arasındaki ortaklık projelerine ve özel sektördeki projelerin finanse edilmesine yönelik bir eğilim olduğunu vurguladı. Suudi Arabistan’ın kendi özel sektöründeki birçok programı ve projeyi finanse ettiğini belirten Dr. Hajjar, bankanın sektörün potansiyelinden ve uzmanlığından yararlandığını ve bunu üye ülkelerle yatırım, ticaret ve ekonomik alışverişini desteklemek için kullandığını aktardı.
İKB’nin Suudi Arabistan için onayladığı toplam fonun yaklaşık 5,4 milyar dolar olduğunu kaydeden İKB Grup Başkanı, bunun 1,3 milyar dolarının İKB’den, 469 milyon dolarının özel sektör projeleri için bu miktarı onaylayan İslam Özel Sektörünün Geliştirilmesi Kurumu’ndan, 716 milyon dolarının Uluslararası İslami Ticaret Finansman Kurumu’nun (ITFC) ticari faaliyetlerinden ve 2,9 milyar dolarının çeşitli fonlardan elde edildiğini belirtti. Hajjar ayrıca 19,3 milyar dolar değerinde sigorta programlarının da onaylandığını sözlerine ekledi.

Sektör desteği
Projelerin desteklenmesi konusuna değinen Hajjar, İKB’nin kuruluşundan bu yana Suudi Arabistan için  374'ü banka tarafından finanse edilen projeler olmak üzere toplam 437 projeyi onayladığını, Temmuz 2020 itibarıyla banka tarafından finanse edilen 680,7 milyon dolar tutarında yaklaşık 63 aktif proje bulunduğunu ve aynı döneme kadar bu projelere yapılan toplam harcamanın yaklaşık 2,5 milyar dolar olduğunu belirtti.
Sanayi ve madencilik sektörünün bankanın birikmiş finansmanının yüzde 61,9'unu alarak birinci sıradaki yararlanıcı olduğunu ifade eden Dr. Hajjar, ve bunun da kamu ve özel sektör ortaklıkları yoluyla finanse edilen büyük projelerle kanıtlandığına işaret etti. Enerji sektörünün toplam finansmanın yüzde 10,8'ini alarak İKB’nin birikmiş finansmanının ikinci yararlanıcısı olduğunu söyleyen Dr. Hajjar, bunun aynı zamanda kamu ve özel sektör arasındaki ortaklık üzerinde yoğunlaştığını kaydetti. Hajjar, üçüncü sırada yüzde 9,1 ile tarım sektörünün, yüzde 5,3 ile finansman sektörün geldiğini ekledi.
Hajjar'a göre projeler arasında, Saudi Aramco'nun artan talebi karşılamak için üretim kapasitesini artırmayı hedeflediği 142 milyon dolar değerindeki Rebiğ Rafinerisi projesi, Suudi Arabistan Temel Endüstriler Kurumu’na (SABIC) bağlı 125 milyon değerindeki Yansab kimyasal şirketi ve Cidde'deki Kral Abdulaziz Uluslararası Havalimanı Hac Terminali'nin 105 milyon dolarlık genişleme projesi yer alıyor. Ayrıca petrol dışı ihracat faaliyetlerinin artmasına ve ekonomik çeşitliliğin sağlanmasına katkı sağlayan 100 milyon dolarlık Ma’aden gübre üretim kompleksi, Saudi Aramco’ya ait Cubeyl Rafinerisi (SASREF) projesi, yine Saudi Aramco’ya ait (Cubail bölgesindeki) 120 milyon dolar değerindeki Sadara Petrokimya projesi, SABIC'in yaklaşık 3,7 milyon ton çeşitli gübre ve kimyasal madde üretmesini sağlayacak ve Suudi Arabistan’daki ekonomik çeşitliliğin sağlanmasına ve yaklaşık bin 600 kişilik iş imkanı yaratılmasına yardımcı olacak olan 120 milyon dolarlık Ma’aden Wa’ad eş-Şemal Fosfat Şirketi (MWSPC) projesi de bu projeler arasında bulunuyor.

Hurma sektörü
İKB’nin hurma üretimi ve sektörlerinin genişlemesi konusunda büyük çabaları olduğunu vurgulyan Dr. Hajjar, Uluslararası Ticaret Merkezi tarafından 2018-2020 yılları arasında Arap Ülkeleri için Ticaret Yardımı (Aid for Trade For the Arab States - AfTIAS) çerçevesinde ve ITFC gözetiminde uygulanan ‘Medine bölgesinde hurma sektörünün geliştirilmesi’ projesinin onaylanması için İKB ile Medine Ticaret ve Sanayi Odası arasında mutabakat zaptı imzalandığını aktardı. Hajjar bu projenin, sektörün değer zincirini analiz ederek, gelişimi için bir strateji belirleyerek ve 28 uzman hazrılayarak, Medine hurması ihracatını artırmaya katkıda bulunacak bir ortam yaratılmasını hedeflediğini söyledi.
Hajjar ayrıca, üretilen hurma türlerinin iyileştirilmesi, sektörün rekabet gücünün desteklenmesi ve imalat sektörlerini teşvik ederek ham hurmaların başka ürünlere dönüştürülmesini amaçlayan Medine'de ‘kapsamlı bir hurma merkezi’ kurulması için bir anlaşma imzalandığını da açıkladı. Hajjar, Medine Emiri Prens Faysal bin Selman bin Abdulaziz’in kapsamlı hurma merkezinin inşası için arazi tahsis etmeye karar verdiğini, Kral Faysal Üniversitesi Araştırma ve Danışmanlık Merkezi'nin proje için ekonomik fizibilite çalışmasına başladığını da sözlerine ekledi.
Hajjar’a göre Medine hurmasına olan ilgi, hurma üretiminde emsal teşkil edecek özelliklerinden yararlanılmamış olmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle İKB, iş olanaklarının yaratılmasına, ihracatın artırılmasına ve büyük bir hurma sektörünün kurulmasına katkı sağlayan tüm aşamalara katkıda bulunarak bu sektörü geliştirmeyi hedefliyor. Medine 4,6 milyon hurma ağacı ile bu sektörde Riyad ve Kasım bölgelerinden sonra üçüncü sırada yer alıyor.



TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı

TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı
TT

TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı

TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 3,18 arttı. TÜFE'deki artış bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 18,72 oldu. On iki aylık ortalama göre artış yüzde 59,64 olarak gerçekleşti. TÜİK, yıllık enflasyonun ise yüzde 69,80 olduğunu açıkladı.

TÜFE ana harcama gruplarına göre yıllık değişim oranlarına bakıldığında ise Nisan ayında en yüksek artış yüzde 103,86 ile eğitim grubunda kaydedildi.

Bunu yüzde yüzde 95,82 ile lokanta ve oteller, yüzde 80,39 ile ulaştırma izledi.

Nisan ayında en az artış gösteren gruplar ise yüzde 51,20 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 55,40 ile haberleşme ve yüzde 55,55 ile konut oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 1,03 ile sağlık oldu.

Buna karşılık, 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 9,56 ile alkollü içecekler ve tütün oldu. Bunu yüzde 4,69 ile lokanta ve oteller ve yüzde 4,58 ile giyim ve ayakkabı takip etti.

TÜİK, Mart ayında ise enflasyonun bir önceki aya kıyasla yüzde 3,16 oranında arttığını, yıllık bazda ise artışın yüzde 68,50 düzeyinde gerçekleştiğini açıklamıştı.


OECD, 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

OECD, 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti.

OECD bugün yayımladığı raporunda 2024 küresel büyüme tahminini şubatta açıkladığı yüzde 2.9'dan yüzde 3.1'e revize ederken, Türkiye için 2024 tahminini yüzde 2.9'dan yüzde 3.4'e yükseltti.

OECD Türkiye ekonomisi için 2025 büyüme tahminini ise yüzde 3.1'den yüzde 3.2'ye, küresel ekonomi için de yüzde 3'ten yüzde 3.2'ye çıkardı.

OECD, Türkiye'deki finansal koşulların sıkılaşması ve enflasyonun alım gücü üzerindeki olumsuz etkisinin hane halkı tüketimini azaltacağını belirtti.

Rapora göre geçen yıl meydana gelen depremin ardından yeniden yapılanmanın devam etmesiyle yatırım faaliyetlerinin kısmen güçlü kalması bekleniyor.

OECD raporunda ihracatın, iyileşen dış ortamın etkisiyle kademeli olarak güçleneceği ifade edildi.

Türkiye'de enflasyonun bu yılın başında zirve yaptığını ancak 2024 ve 2025 yıllarında yüksek kalmaya devam edeceğini belirten OECD, Türkiye'de enflasyonun 2024'te ortalama yüzde 55.5, 2025'te yüzde 28.9 olacağını öngörüyor.

Raporda 2023 yılında bütçe açığının kısmen depremle ilgili harcamalardan dolayı artmasının ardından maliye politikasının daraltıcı olması beklendiği belirtildi.

Rapora göre Türkiye'de para politikası gerektiği gibi kısıtlayıcı hale geldi ve politika faizi Mayıs 2023'ten bu yana 4,150 baz puan yükseldi ancak enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesi halinde daha fazla parasal ve mali sıkılaşma yapılması gerekebilir.

Independent Türkçe, Reuters


FED’in faiz kararı beklenirken Bitcoin art arda üçüncü günde de düşüşünü sürdürdü

Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)
Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)
TT

FED’in faiz kararı beklenirken Bitcoin art arda üçüncü günde de düşüşünü sürdürdü

Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)
Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)

Yatırımcılar FED'in faiz oranlarıyla ilgili kararını ve ABD işgücü piyasasından önemli verilerin açıklanmasını beklerken, dijital para birimi Bitcoin Nisan ayında 2022 sonlarından bu yana en kötü aylık performansını kaydetmesinin ardından bugün (Çarşamba) üst üste üçüncü günde de düşüşünü sürdürdü. Reuters'e göre, dünyanın en çok işlem gören kripto para biriminin değeri son işlemlerde yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara gerileyerek Şubat sonundan bu yana en düşük seviyeye indi. Ethereum ise yaklaşık yüzde 2,6 kayıpla 2,8 bin dolarla Nisan ortasından bu yana en düşük seviyeye geriledi.

Bitcoin, 70 bin doları aşan benzeri görülmemiş seviyelere ulaşan büyük bir rallinin ardından yatırımcıların kâr elde etmesinden etkilenerek Nisan ayında yaklaşık yüzde 16 oranında düştü. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, FED'in ileriki bir tarihte herhangi bir faiz oranı değişikliğine gitmesi beklenmiyor. Yatırımcıların FED’in bu yıl hiç faiz indirimi yapmayacağı konusunda daha eğilimli hale gelmesi, kripto para birimleri, gelişmekte olan piyasa hisse senetleri, tahviller ve emtialar gibi hassas varlıklara darbe vurdu. Geçtiğimiz Mart ayında faiz oranlarının üst üste beşinci toplantıda da yüzde 5,25-5,50 aralığında sabit tutulmasından sonra küresel piyasalar, FED'in bugün yapacağı toplantının sonucunu bekliyor.


İslam Kalkınma Bankası Grubundan Türkiye'ye 6,3 milyar dolarlık finansman

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İslam Kalkınma Bankası Grubundan Türkiye'ye 6,3 milyar dolarlık finansman

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubunun, 2024-2026 dönemini düzenleyen Ülke Stratejisi kapsamında Türkiye'deki projelere 6,3 milyar dolarlık finansman sağlayacağını belirterek, "Uygulamaya koyduğumuz ekonomi programı sayesinde Türkiye'ye yönelik dış kaynak akışı güçlü şekilde devam ediyor." dedi.

Şimşek, AA muhabirine, Riyad temaslarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

İKB'nin 50'nci kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Riyad'da iki gün süren "Yıllık Toplantılar"a katıldığı bilgisini veren Şimşek, toplantılar kapsamında, İKB Grubunun 2024-2026 döneminde Türkiye'deki faaliyetlerini düzenleyen Ülke Stratejisi'nin kabul edildiğini söyledi.

Şimşek, strateji kapsamındaki çerçeve programı, İKB Başkanı Muhammed Sulaiman Al-Jasser ile imzaladıklarını ifade ederek, "Stratejiyle, İKB, ülkemizdeki projelere 6,3 milyar dolar tutarında finansman sağlamayı öngörüyor. Uygulamaya koyduğumuz ekonomi programı sayesinde Türkiye'ye yönelik dış kaynak akışı güçlü şekilde devam ediyor." diye konuştu.

- "Kalkınma önceliklerimizle uyumlu"

Söz konusu stratejinin, Türkiye'nin 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program'da yer alan kalkınma öncelikleriyle uyumlu olduğunu vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:

"Strateji kapsamında sağlanacak finansman eğitim, sağlık, ulaştırma, finans, tarım, sanayi, enerji, altyapı gibi birçok sektördeki faaliyetin desteklenmesi amacıyla kullanılacak. Strateji, İKB Grubunda yer alan tüm kuruluşları, İKB, İslam Kalkınma Bankası (İKB), Uluslararası Ticaret Finansmanı İslami Kurumu (ITFC), Özel Sektörün Geliştirilmesi İslami Kurumu (ICD) ve İslam Ülkeleri Arası İhracat ve Yatırım Sigortası Kurumunu (ICIEC) kapsıyor. 6,3 milyar dolarlık tutarın 2 milyar dolarının İKB'den, 900 milyon dolarının ITFC'den, 300 milyon dolarının ICD'den ve 3,1 milyar dolarının ICIEC'ten sağlanması öngörülüyor."

İKB Grubunun kuruluşundan beri Türkiye'ye 12,9 milyar dolar finansman sağladığına dikkati çeken Şimşek, Türkiye'nin, bankadan uygun koşullu kredi kullanan ülkeler arasında 4'üncü sırada yer aldığını bildirdi. Şimşek, 2021-2023 döneminde de İKB Grubu tarafından ülkeye yönelik yaklaşık 800 milyon dolarlık finansmanın onaylandığını dile getirdi.

- Dünya Bankasının ardından İKB'den ekonomi programına destek

Öte yandan, Dünya Bankası da Türkiye'ye aktardığı kaynak tutarını, Orta Vadeli Program'ın açıklanmasının ardından devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı almıştı. Bankanın, ilk 3 yıl içinde Türkiye'ye ilave 18 milyar dolarlık finansman sağlayacağı Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı kısa süre önce Bankanın İcra Direktörleri Kurulunda görüşülerek yürürlüğe girmişti.

Dünya Bankasının ardından bu kez İKB Grubunun Ülke Stratejisi'nin kabul edilmesi, Türkiye'nin ekonomi programına duyulan destek ve güvenin göstergesi olarak değerlendiriliyor.


BIST 100 endeksi, 10.000 puanı aşarak rekor kırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BIST 100 endeksi, 10.000 puanı aşarak rekor kırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, 10.008,02 puanla rekor seviyeyi gördü.BIST 100 endeksindeki yükseliş, ulaştırma hisseleri öncülüğünde yüzde 0,8'in üzerine çıktı.

Rekor seviye olan 10.008,02 puanı gören BIST 100 endeksi, daha sonra 9.995-10.000 puan bandında dengelendi.

Analistler, ekonomi yönetiminin attığı adımların piyasalar tarafından olumlu karşılandığını belirtti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dün sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede, Türkiye ekonomisine yönelik artan güven ve öngörülebilirliğin, dış finansman sağlamayı da olumlu etkilediğini belirterek, "2023 yılının ilk 5 ayında 2,9 milyar dolar net portföy çıkışı olurken Haziran 2023-Şubat 2024 döneminde 16,8 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşti." ifadesini kullanmıştı.

Öte yandan, dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da ABD'li enerji şirketi Exxon Mobil ile yaklaşık 1,1 milyar dolar tutarında 2,5 milyon ton sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) için görüşüldüğünü açıklamıştı.

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.000 ve 10.100 seviyelerinin direnç, 9.900 ve 9.800 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.


Bilim insanlarından elektrikli otomobillerin menzil sorununa çözüm önerisi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Bilim insanlarından elektrikli otomobillerin menzil sorununa çözüm önerisi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Araştırmacılar basit bir değişikliğin, bazı araç sahiplerinin elektrikli arabalara karşı yoğun bir şekilde duyduğu "menzil kaygısını" ortadan kaldırabileceğini söylüyor. 

Elektrikli bir aracın bir yolculuğu başarıyla tamamlayamayacağı ya da aracın şarj olması için uzun süre beklemek gerekeceği korkusu, elektrikli araçların önündeki en büyük engellerden ikisi. Bu tür araçları satın alma ihtimali olan pek çok kişi benzinli araçları tercih ettiğini çünkü kolayca ulaşılabilen benzin istasyonlarında hemen doldurulabildiklerini belirtiyor.

Ancak yeni araştırma bu durumun basit bir değişiklikle çok daha kolay hale getirilebileceğini öne sürüyor. Yeni araştırmada bu tür sorunların sadece bir zihniyet değişikliğiyle çözülebileceği ve menzil kaygısının sadece yanlış açıdan bakmanın sonucu olabileceği ifade ediliyor.

Menzil kaygısı sorununun büyük bir kısmı, elektrikli araç sürücülerinin eski zihniyetlerine takılıp kalmasından kaynaklanıyor: Sürekli ne kadar menzilleri kaldığına bakıp zamanlarını nerede şarj edebileceklerini düşünmeye harcıyorlar.

Bunun yerine sürücüler, araştırmacıların "olayla tetiklenen model" diye adlandırdığı yeni bir düşünce tarzına geçmeyi çok daha faydalı bulabilir. Bu, gösterge benzinin azaldığını gösterdiğinde doldurmak yerine, sürücünün örneğin eve veya işe vardığında otomatik olarak aracı fişe takması anlamına geliyor.

Bu anlamda benzinli araçlardaki geleneksel modelden ziyade belki de bir kişinin cep telefonuyla uyguladığı rutine daha çok benziyor.

Chalmers Teknik Üniversitesi'nden Frances Sprei, yürütülmesine katkı sunduğu çalışma hakkında "Deneyimli elektrikli araç sürücüleri, fişe takmayı tetikleyen bir olay ya da konum seçiyor; örneğin eve ya da işe gidince otomatik olarak aracı fişe takıyorlar. Böylece bu, sabah ya da akşam rutinlerinin parçası oluyor ve şarj etmeyi düşünmek daha az iş gibi geliyor" diyor.

Elektrikli araçları şarj etmek için gereken süreye çok fazla vurgu yapılıyor fakat bunu geceden yaparsanız, sadece fişe takmak için gereken süre kalıyor. Yani aslında sadece uzun yolculukları planlamanız gerekiyor.

Araştırmacılar bu zihniyet değişikliğiyle beraber yine de altyapıda değişiklik yapılması gerekeceğini belirtiyor. Sürücülere bu konuda yardımcı olmak, örneğin şarj cihazlarını yol kenarlarına, benzin istasyonlarının yanına koymak yerine insanların yaşadığı ve çalıştığı yerlere koymaya odaklanmayı içeriyor.

Dr. Sprei, "Sürücülerin elektrikli araçları mümkün olan en iyi şekilde kullanabilmesi için mümkün olan yerlerde, evlerine veya işyerlerine yakın şarj altyapısına erişebilmelerini sağlayacak şekilde politikaların uyarlanması gerekiyor" diyor.

Sprei bataryaları güçlendirmeye odaklanmanın benzer bir zihniyetten ve gerçekten uzun yolculuklara odaklanmaktan kaynaklanabileceğine dair de uyarıyor. Araştırmacı bunun araç fiyatlarının artması ve bu araçları üretmek için daha fazla kaynak kullanılmasının yanı sıra sürücülerin ihtiyaçlarına uygun olmayan araçları satın almasına da yol açabileceğini söylüyor.

"Mental models guide electric vehicle charging" (Zihinsel modeller elektrikli araç şarjına yön veriyor) başlıklı çalışma önceki haftalarda Energy adlı bilimsel dergide yayımlandı. Çalışma hem deneyimli hem de acemi elektrikli araç kullanıcılarıyla yapılan derinlemesine görüşmelerden yararlanılarak kaleme alındı.

Independent Türkçe


WEF Başkanı Brende: Suudi Arabistan küresel ekonomik hırsı yansıtan gelişmelere tanık oldu

WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)
WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)
TT

WEF Başkanı Brende: Suudi Arabistan küresel ekonomik hırsı yansıtan gelişmelere tanık oldu

WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)
WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısında konuşan WEF Başkanı Borge Brende, Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz dönemde tanık olduğu gelişmelerin küresel ekonomik hırsı yansıttığını vurguladı.

Uluslararası iş birliğini arttırmak için ekonomik zorluklara çözüm bulunmasının önemine dikkati çeken Brende, bazı ülkelerin sıkıntı yaşadığı enerji kıtlığı da dahil olmak üzere çeşitli sorunlara değindi.

WEF Başkanı, Suudi Arabistan’ın WEF’in ‘Kalkınma için Uluslararası İşbirliği, Büyüme ve Enerji’ başlıklı özel toplantısına ev sahipliği yapma ve bu türdeki ilk toplantıyı düzenleme konusundaki çabalarına işaret etti.

Dünyanın enerji geleceğini yeniden şekillendirmek için iş birliğine dayalı çözümler bulunmasının önemini vurgulayan Brende, toplantıya katılan 92 ülke ve 500'den fazla şirket, kurum ve kar amacı gütmeyen kuruluşun sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemek için çalıştığının altını çizdi.


Jeff Bezos ve Amazon yöneticilerine delil karartma suçlaması

Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)
Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)
TT

Jeff Bezos ve Amazon yöneticilerine delil karartma suçlaması

Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)
Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)

ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), aralarında kurucusu Jeff Bezos'un da bulunduğu Amazon yöneticilerini, soruşturma altında oldukları bildirildikten sonra bile mesajları otomatik olarak silen şifreli mesajlaşma uygulamalarıyla iletişim kurmakla suçluyor.

FTC perşembe günü belge sunmaya zorlama talebinde bulundu. Bu talepte FTC, yargıçtan Amazon'un "Signal mesajlarını muhafaza etmemesiyle ilgili belgeleri sunmaya", şirketin belge koruma bildirimleri ve kaybolan mesajlaşma uygulamalarını kullanma talimatlarını açıklamaya zorlanmasını istiyor. 

Bunlar arasında kullanıcıların uygulamadaki özelliği değiştirdiklerinde mesajlarının otomatik olarak kaybolmasını sağlayan şifreli mesajlaşma hizmeti Signal da yer alıyor.

FTC, yöneticilerin potansiyel kanıtları yok etmek için e-posta kullanmak yerine "antitröst de dahil hassas iş konularını" bu şekilde görüştüklerini iddia ediyor.

Amazon halihazırda FTC ve 17 eyalet başsavcısı tarafından açılan devasa bir antitröst davasına karışmış durumda. Davacılar Amazon'u tekel konumunu yasadışı bir şekilde kullanarak fiyatları aniden yükseltmek ve rekabeti engellemekle suçluyor.

Bu durumu ilk olarak Washington Post bildirdi.

FTC, Amazon çalışanlarının 2019'da Signal'ı kullanmaya başladığını iddia ediyor. Federal kurum, soruşturması nedeniyle Haziran 2019'da Amazon'a tüm belgelerinin korunmasını talep eden bir mektup göndermişti. 

Şirketlerin, dava ve duruşmalarda kanıt olarak kullanılabilecek belgeleri ve iletişimleri korumak gibi yasal bir yükümlülüğü var.

FTC dosyasında, Amazon'un Nisan 2020'ye kadar Bezos'u bilgilendirmediğini ancak birkaç yöneticinin Signal'ın kaybolan mesaj özelliğini kullanmaya devam ettiğini öne sürüyor. 

Amazon sözcüsü Tim Doyle, The Post tarafından elde edilen açıklamada, "FTC'nin iddiaları temelsizdir" dedi.

Amazon, çalışanlarının sınırlı Signal kullanımını yıllar önce FTC'ye gönüllü olarak açıklamış, personelinin telefonlarından Signal kullanılarak yapılan konuşmalarını kapsamlı bir şekilde toplamış ve FTC'nin soruşturmalarıyla hiçbir ilgisi olmasa bile bu konuşmaları kurum yetkililerinin incelemesine sunmuştur.

Doyle sözlerine şöyle devam etti:

FTC; (diğer kaynakların yanı sıra) e-posta, şirket içi mesajlaşma uygulamaları ve dizüstü bilgisayarlar gibi kaynaklardan elde edilen 1,7 milyon belge ve 100 terabayttan fazla veri dahil olmak üzere Amazon'un bu davadaki karar alma sürecine ilişkin eksiksiz bir resme sahiptir.

FTC, yargıçtan "Amazon çalışanlarının işle ilgili Signal mesajlarını koruma talimatı alıp almadıklarını, alındıysa da ne zaman ve nasıl aldıklarını" belirleyebilmek için şirketi belge koruma bildirimlerini ve talimatlarını sunmaya zorlamasını istiyor.

FTC yaptığı açıklamada, "Davacılar, Amazon'un belgeleri korumak için makul adımları atıp atmadığını değerlendirmek ve hangi bilgilerin yok edildiğini belirlemek için bu belgelere ihtiyaç duyuyor" diye yazdı.

Independent Türkçe


Dünya Ekonomik Forumu toplantısının açılışına enflasyon, faiz oranları ve tedarik zincirleri damgasını vurdu

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)
TT

Dünya Ekonomik Forumu toplantısının açılışına enflasyon, faiz oranları ve tedarik zincirleri damgasını vurdu

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)

Riyad'da bugün (Pazar) düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısının açılış oturumu, enflasyon, faiz oranları ve bazı ülkelerin karşılaştığı şoklar da dahil olmak üzere en önemli küresel ekonomik sorunlara odaklandı. Küresel tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi ve çeşitlendirilmesinin öneminin de vurgulandığı oturumda, tüm zorlukların üstesinden gelmek için olası çözümleri içeren konuşmalar gerçekleşti.

‘Ne tür bir büyümeye ihtiyacımız var?’ başlıklı açılış oturumuna Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, Malezya Yatırım, Ticaret ve Sanayi Bakanı Tenku Abdulaziz ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva katıldı.

Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, ekonomik planların ülkeler tarafından koşullara ve gelişmelere göre uyarlanması ve ayarlanması gerektiğini vurguladı. Suudi Arabistan’da işlerin iyi bir hızda ilerlediğini doğrulayan el-Cedan, yerel ve uluslararası yatırımcıların Suudi ekonomisine olan güvenini arttıran Vizyon 2030'un önemine dikkat çekti. Vizyon 2030'un özel sektörün rolünü de güçlendirdiğini ve bu vizyonun niceliksel büyümeden ziyade niteliksel büyümeye odaklandığını ifade eden el-Cedan şu ifadeleri kullandı: “Bizim için önemli olan petrol dışı ekonominin büyümesi ve özel sektörün rolünün güçlendirilmesi... İsteseydik günde 9,5 milyon varil yerine 10 milyon varil petrol üretebilir ve çok daha yüksek bir gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesi sağlayabilirdik.”

Şoklarla yüzleşmek

El-Cedan, son dört yılda dünyanın birçok şoka maruz kaldığını, bu nedenle Suudi Arabistan da dahil olmak üzere ileriye dönük plan yapan ülkelerin, bu şoklarla halen başa çıkabildiğini doğrulaması gerektiğini belirtti.

İnovasyon ve teknolojinin uygulanabilmesi için gerekli politika ve kaynakların sağlanması gerektiğine de değinen el-Cedan, bazı ülkelerin enerji üretimi için yeterli tesislere sahip olmadığına dikkat çekti.

IMF ile borç sürdürülebilirliği konusuna da değinen el-Cedan, ülkelerin borç yükü altında büyümeye odaklanamayacağını ve bütçelerin doğru yönde ve yeterli hızda ilerlemesini sağlarken işgücünü geliştirmelerine yardımcı olunması gerektiğini söyledi. El-Cedan ayrıca, tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesinin önemini vurguladı.

Faiz oranları

IMF Genel Müdürü Kristalina Georgieva, faiz oranlarının küresel büyüme beklentilerini olumsuz etkilediğini söyledi ve dünyayı daha fazla iş birliğine, finansal güvenlik marjlarını yeniden inşa etmeye ve enflasyonu düşürmeye öncelik vermeye çağırdı.

Koronavirüs krizinin dünyaya yaklaşık 3,3 trilyon dolara mal olduğunu ve acil önceliklerin enflasyon hedeflerine ulaşmak ve finansal güvenlik marjlarını yeniden inşa etmeye odaklanmak olduğunu belirten Georgieva, temel ihtiyaç maddelerinin tek bir kaynağa dayanmasının ekonomik büyüme için felaket olduğunu açıkladı.

Georgieva, geçtiğimiz on yılda büyümenin yüzde 3 olduğunu ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümeyi artırmak için gereken üretkenlik eksikliği nedeniyle önümüzdeki on yılda çok daha düşük olacağını açıkladı. Georgieva ayrıca, pandemi ve Ukrayna'daki savaşın küresel tedarik zincirleri için tek bir kaynağa güvenmenin ‘felaket’ olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Georgieva, “Geçtiğimiz yıllarda yaşanan çok sayıda şoka rağmen, 2024 yılı için büyüme tahminimizi biraz yükselttik. Geçen yıl Ekim ayında yüzde 2,9 olan büyüme tahminimiz şimdi yüzde 3,2. Bu tahminin gücü ve dayanıklılığının iyi performans gösteren az sayıda ülkeden kaynaklandığının farkındayız” şeklinde konuştu.

Malezya Yatırım, Ticaret ve Sanayi Bakanı Tenku Abdulaziz, son dört yılda Güneydoğu Asya'daki akışların arttığını ve Koronavirüs pandemisi sırasında tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğinin bozulmasından endişe edildiğini belirtti.

Güneydoğu Asya ülkelerine gelince, Abdulaziz, bu ülkelerin pozisyonlarında son derece tarafsız olduklarını ve tedarik zincirlerini güçlendirmek isteyen birçok kuruluşu ve şirketi kendilerine çektiklerini vurguladı. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) yüzde 45 oranında büyüme kaydettiğini ve bunun bir sonraki aşamada da devam etmesinin beklendiğini belirten Abdulaziz, Çin'in ASEAN'daki en büyük ülke olduğunu ve Kuala Lumpur ile Pekin arasındaki ticari hacmin önemli olduğunu kaydetti.


Dünya Ekonomik Forumu Suudi Arabistan'da kalkınma yollarını yeniden çizecek

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına 92 ülkeden binden fazla dünya lideri katılıyor. (WEF internet sitesi)
Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına 92 ülkeden binden fazla dünya lideri katılıyor. (WEF internet sitesi)
TT

Dünya Ekonomik Forumu Suudi Arabistan'da kalkınma yollarını yeniden çizecek

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına 92 ülkeden binden fazla dünya lideri katılıyor. (WEF internet sitesi)
Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısına 92 ülkeden binden fazla dünya lideri katılıyor. (WEF internet sitesi)

Küresel ekonomi camiası Davos'tan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın himayesinde Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısına ev sahipliği yapacak olan Riyad'a taşınıyor.

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, küresel diyaloğu desteklemek ve ortak küresel sorunlara pratik, iş birliğine dayalı ve sürdürülebilir çözümler bulmak amacıyla 92 ülkeden binden fazla dünya liderini bir araya getiren ‘Kalkınma için Uluslararası İşbirliği, Büyüme ve Enerji’ temalı bu özel toplantının arifesinde yaptığı açıklamada “Bu, Davos dışındaki en güçlü zirve olacak” dedi.

28-29 Nisan (bugün ve yarın) tarihlerinde gerçekleşecek toplantı, jeopolitik çalkantıların ve karmaşık ekonomik zorlukların bölünmüş bir dünyayı istikrarsızlaştırdığı bir döneme denk geliyor. Bu nedenle, küresel diyaloğu desteklemeyi ve ortak küresel zorluklara çözüm bulmayı amaçlayan toplantı, krizlerle başa çıkmada ileri görüşlü yaklaşımları teşvik etmeyi amaçlayan bir gündem üzerinde çalışıyor.

Geçtiğimiz yıl İsviçre'de düzenlenen zirveyi temel alan toplantı, birbirine bağlı krizlere yönelik ileriye dönük bir yaklaşımı ve kısa vadeli ödünleşimler konusunda gerçekçiliği teşvik edecek. Toplantı aynı zamanda gelişmekte olan ekonomi politikaları, enerji dönüşümü ve jeopolitik şoklar gibi konularda Kuzey-Güney arasında giderek büyüyen uçurumun kapatılması için de çalışacak.

Toplantı, sekizinci yılında Vizyon 2030 yıllık raporunun yayınlanmasından üç gün sonra ve Suudi Arabistan’ın çeşitli düzeylerdeki büyük kalkınma başarılarını vurgulayan 25 Nisan 2016'daki Vizyon 2030 lansmanının yıldönümünde gerçekleşiyor. Yolculuğunun orta noktasında Suudi Arabistan, girişimlerinin yüzde 87'sinin tamamlanması ya da yolunda gitmesi ile program temel performans göstergelerinin yüzde 81'inin yıllık hedeflerini tutturmasıyla hedeflerine daha hızlı bir şekilde ulaştı.

Bu özel toplantı, katılımcıların ekonomik dönüşüm stratejisindeki ilerleme ve yabancı yatırım konusunda iş ortamı hakkında bilgi edinmeleri için bir fırsat olacak.

El-İbrahim

Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim gazetecilere verdiği demeçte şunları söyledi: “Toplantılar sırasında paylaşacağımız pek çok rakam var. Böylece inşa ettiğimiz her şeyi, çıkardığımız dersleri, başarılarımızı ve halen üzerinde çalıştığımız şeyleri görebilirsiniz. Vizyon 2030'un lansmanından sekiz yıl sonra, yenilikçi ve sürdürülebilir ileri bir dönüşümsel büyüme modeline öncülük etmeye hazır olduğumuzu gösterdik. Vizyonumuz, insan sermayemizin muazzam potansiyelini açığa çıkaran, bilgi ve inovasyona dayalı müreffeh bir ekonomiye giden yolu çizmektir.”

Suudi Arabistan’ın son yıllardaki büyümesinin büyük bir kısmının Vizyon 2030 kapsamında sıfırdan başlatılan spor, eğlence ve turizm gibi yeni ekonomik sektörlerin yanı sıra sanayi sektörlerinden geldiğini açıklayan İbrahim, “Suudi Arabistan önceliklerini gözden geçiriyor ve bunları ihtiyaçlarına göre ayarlıyor. Tüm projeler plana göre ve gecikmeden ilerliyor” ifadelerini kullandı.

evre
Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim ve WEF Başkanı Borge Brende, WEF Genel Direktörü Saadia Zahidi ile birlikte düzenledikleri ortak basın toplantısında (WEF internet sitesi)

WEF Başkanı Borge Brende ile dün (cumartesi) ortak bir basın toplantısı düzenleyen İbrahim, Suudi Arabistan’ın küresel olarak sürdürülebilir bir modele öncülük etme kabiliyetini kanıtladığını belirterek, 2016'dan bu yana yüzde 20 ekonomik büyüme kaydettiğini ve petrol dışı ekonominin 2023'te gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 50'sini oluşturacağını ifade etti.

İbrahim, “Günümüzün küresel dönüm noktasında, uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi her zamankinden daha önemlidir. Suudi Arabistan'ın bu toplantıya ortak olmasıyla WEF, istisnai koşullar altında bu özel toplantıya ev sahipliği yapmak üzere düşünce liderliği, çözümler ve iş dünyası için köklü ve dinamik bir küresel platform seçmiş oldu” şeklinde konuştu.

İbrahim sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu amaçla Suudi Arabistan, herkesin yararına olacak net planlar geliştirmek ve dünya çapında refah ve istikrar için ortak hedeflere ulaşmak üzere tüm diplomatik gücünü seferber etmektedir. Bu ortak geleceğe yönelik vizyonumuzun kapsayıcı ve eşitlikçi olmasını sağlamaya kararlıyız.”

İbrahim, WEF'in Riyad'daki özel toplantısının, tüm ülkelerin kalkınma yollarını yeniden çizmek ve bölünmelerin üstesinden gelmeyi ve ortak refaha ulaşmayı amaçlayan yeni bir uluslararası iş birliği modelini benimsemek için eşsiz bir fırsat olduğunu belirtti. İbrahim, “Küresel ekonomik manzara değişken ve zorlu. İklim değişikliği ise tüm insanlığın geleceği için büyük bir meydan okuma haline geldi. Teknoloji de bildiğimiz yaşamın şeklini hızla değiştiriyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek sistematik bir dönüşümü, plan ve politikaların temelden yeniden değerlendirilmesini ve eskisinden daha az sağlam olan ekonomik bağlantıların ve modellerin yeniden şekillendirilmesini gerektiriyor” dedi.

Gazze ile ilgili toplantılar

“Jeopolitik gerilimler ve sosyo-ekonomik eşitsizlikler küresel çapta bölünmeleri şiddetlendirirken, uluslararası iş birliği ve anlamlı diyalog her zamankinden daha önemli bir hal aldı” diyen Brende, WEF’in Riyad’daki özel toplantısının kritik bir zamanda gerçekleştiğini ve büyük önem taşıdığını belirtti.

Brende, “Riyad toplantısı, farklı sektörlerden ve coğrafyalardan liderlerin fikirlerini eyleme dönüştürmeleri ve karşılaştığımız birçok zorluğa ölçeklenebilir çözümler getirmeleri için bir fırsat sunuyor” dedi.

dfvdb
WEF Başkanı Borge Brende toplantıdaki katılımcılarla konuşuyor. (WEF internet sitesi)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve bir dizi uluslararası yetkilinin bu hafta Gazze Şeridi'nde bir barış anlaşmasına varılmasını amaçlayan görüşmeler için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ı ziyaret edeceğini ifade eden Brende sözlerini şöyle sürdürdü: “Kilit oyuncular şu anda Riyad'da. Buradaki görüşmelerin uzlaşma ve barışa giden bir sürece yol açmasını umuyoruz. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Çin ziyaretinden hemen sonra buraya gelecek. Görüşmelerde Gazze Şeridi'ndeki insani kriz gündemde olacak. Esir müzakereleri ve olası bir ateşkes açısından şu anda bir ivme var.”

Toplantı gündemi

Toplantının gündemi üç temel başlığa odaklanıyor:

Uluslararası iş birliği: Artan jeopolitik gerilimlerin ortasında, toplantı istikrarsızlığın zincirleme etkilerini kontrol altına almak için uluslararası iş birliğini, insani çabaları ve diyaloğu teşvik edecek. Ayrıca küresel Kuzey ve Güney arasındaki uluslararası iş birliğini güçlendirerek daha dayanıklı bir küresel ekonominin nasıl inşa edileceği de tartışılacak.

Kapsayıcı büyüme: Toplantıda, insani kalkınmaya yapılan yatırımlarla karşılaştırıldığında inovasyon ve ekonomi politikalarındaki son eğilimlerin küresel eşitliği nasıl tehdit ettiği ve yoksulluğu azaltma çabalarını nasıl engellediği tartışılacak. Ayrıca gelişmiş, yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde bu risklerin ele alınmasına yardımcı olabilecek fırsatlar ele alınacak.

Kalkınma için enerji: Dünya potansiyel sıcaklık artışları ve enerji kaynaklarına erişimde önemli eşitsizliklerle karşı karşıya olduğundan, toplantıda özellikle gelişmiş, yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde adil büyümeyi sağlarken temiz enerjiyi artırmaya yönelik çözümler aranacak.

Önemli katılımcılar

WEF'ten yapılan açıklamaya göre, toplantıya siyasi liderlerin öncülüğünde 60'tan fazla ülkeden 220'den fazla tanınmış isim katılıyor. Toplantıya Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmad Tinubu, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Umman Veliaht Prensi Zi Yezen bin Heysem bin Tarık, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Maliye ve Ekonomik İşlerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Şeyh Mektum bin Muhammed bin Raşid Âl Mektum, Ürdün Başbakanı Bişr el-Hasevne, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif katılacak.

WEF’ten yapılan açıklamada özel toplantıya ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Avrupa Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Fransa Avrupa ve Dışişleri Bakanı Stephane Segorny, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Birleşik Krallık Dışişleri, İngiliz Milletler Topluluğu ve Kalkınma Bakanı David Cameron, Endonezya Enerji ve Maden Kaynaklar Bakanı Arifin Tasrif, Güney Kore Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanı Ahn Duk-geun, Güney Afrika Elektrik Bakanı Kgosientsho Ramokgopa ve Türkiye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de katılacağı belirtildi.

Toplantıya katılacak uluslararası örgüt liderleri arasında da şunlar yer alıyor: Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva, Birleşmiş Milletler (BM) Gazze İnsani Yardım ve Yeniden Yapılanma Koordinatörü Sigrid Kaag ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus.

Açık Ekonomik Forum

Özel toplantı kapsamında WEF, Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanlığı ile iş birliği içinde, çevresel sorunlar, sanatın toplumdaki rolü, günümüz girişimciliği, dijital para birimleri, yapay zekâ, akıllı şehirler ve ruh sağlığı gibi birçok konuda düşünce liderleri ve geniş halk kitleleri arasında diyaloğu kolaylaştırmak amacıyla açık bir foruma ev sahipliği yapacak. Etkinlik öğrencilere, girişimcilere, genç profesyonellere ve genel kamuoyuna bu kritik konuları müzakere etme fırsatı sunacak.