Zarif, terör örgütü olarak tanımladığı Taliban’ı Tahran’da ağırladı

İran Dışişleri Bakanı Zarif, Afganistan’da tüm tarafların katılımıyla ortak bir hükümet kurulması çağrısında bulundu

Zarif, dün Tahran'da Taliban Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader ile görüşmesinden bir kare (Tesnim)
Zarif, dün Tahran'da Taliban Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader ile görüşmesinden bir kare (Tesnim)
TT

Zarif, terör örgütü olarak tanımladığı Taliban’ı Tahran’da ağırladı

Zarif, dün Tahran'da Taliban Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader ile görüşmesinden bir kare (Tesnim)
Zarif, dün Tahran'da Taliban Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader ile görüşmesinden bir kare (Tesnim)

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Taliban Hareketi’nin İran yasalarına göre halen ‘terör örgütü’ olduğunu söylemesinin üzerinden iki aydan kısa bir süre geçtikten sonra Taliban Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader ile Tahran'da görüştü.
İran’ın resmi haber ajansları tarafından aktarılan Dışişleri Bakanlığı açıklamasına göre Bakan Zarif, Molla Berader'e, İran’ın Afganistan’da tüm etnik ve siyasi grupların katıldığı kapsamlı bir hükümetin kurulmasını desteklediğini söyledi.
Taliban Hareketi temsilcilerinden oluşan üst düzey heyet, geçtiğimiz salı günü Tahran’a geldi. Heyet, çarşamba günü İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani ile başlayarak İranlı yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdi.
Zarif'in Taliban heyeti ile görüşmesi, Aralık ayı sonlarında Taliban’a yakın Kabil merkezli haber kanalı ToloNews’e verdiği röportajdaki tartışmalara yol açan açıklamalarının ardından gerçekleşti. Zarif röportaj sırasında, Tahran ile Taliban arasındaki ilişkilere dair bir soruyu yanıtlarken Taliban liderlerinin İran’ın Meşhed ve Zahidan şehirlerinde evleri olduğuna dair bilgisi olduğu iddialarını yalanlamıştı. Zarif daha da ileriye giderek, Taliban’ın Birleşmiş Milletler (BM) terör örgütleri listesinde yer alması nedeniyle İran yasalarına göre halen terör örgütü olarak kabul edildiğini söylemişti. Zarif, Afgan hükümetinin İran ile Afganistan arasındaki 945 kilometrelik sınır boyunca tam kontrol sahibi olmaması nedeniyle sınır bölgelerinde güvenliği sağlamak amacıyla Tahran ile Taliban arasında iletişimin doğal olduğunu savundu.
Ancak Taliban Hareketi, Zarif’in açıklamalarına tepki gösterdi. Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid yaptığı açıklamada, Taliban’ın BM’nin terör örgütleri listesinde olmadığını söyledi. Mücahid, ‘İranlı yetkililerin sorumsuzca ve gerçeklerden uzak açıklamaları iki dost ve komşu ülkenin ilişkilerine zarar verdiğini’ vurguladı. İranlı yetkililere ‘Afganların duygularını kışkırtmaya’ bir son vermeleri çağrısında bulunan Mücahid, bu açıklamaları ‘Afganistan’ın iç işlerine karışmak’ olarak niteledi.
 Zarif, ToloNews kanalına verdiği röportajda Taliban’ı ‘bir gerçeklik ve çözümün bir parçası’ olarak değerlendirmiş ancak Afganistan'daki ‘nihai çözüm’ olmadığını söylemişti. Zarif röportajda ayrıca Afgan hükümetine, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurt dışı kolu Kudüs Gücü çatısı altında savaşan Fatimiyyun milislerinden yardım almaları teklifinde bulundu.
Taliban ve Afganistan hükümeti, ülkede onlarca yıldır süren çatışmaları sona erdirecek bir barış anlaşmasına ulaşmak amacıyla geçtiğimiz ay Katar'da barış görüşmelerine yeniden başladı. DMO’ya bağlı Tesnim Haber Ajansı, dün Zarif ve Molla Berader arasında yapılan görüşmelerin Afganistan’daki iç durum ve barış müzakereleri sürecindeki gelişmelerin ele alındığını bildirdi. Tesnim’in haberine göre görüşmede, Afganistan ve bölgede barışın ve güvenliğin sağlanması gerektiği vurgulandı.
İran’ın ABD güçlerinin Afganistan topraklarından ayrılması taleplerine işaret eden Zarif, barış görüşmelerinde ABD’nin rolüne ilişkin şüphelerini bir kez daha yineleyerek, “ABD uygun bir arabulucu ve hakem değil” ifadelerini kullandı. Zarif, Molla Berader’e hitaben, “Afgan halkı aranızda kalmamalı ve (askeri) operasyonlarda hedef alınmamalılar” dedi.
İran Dışişleri Bakanı ToloNews kanalına verdiği röportajda, ABD ile Taliban arasındaki barış anlaşmasının, ülkenin doğudaki komşusuna yönelik ‘tehlike’ arz ettiğini söylemiş, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimini, Afganistan seçimlerini ‘ABD başkanlık seçimlerinde propaganda aracı olarak’ kullanmakla suçlamıştı. Bunlar, yeni ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin, ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad'in görev süresini uzatmasından birkaç gün sonra Zarif’in ABD-Taliban barış müzakerelerine ilişkin ilk açıklamaları oldu.
Öte yandan Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, yeni ABD yönetiminin, eski Başkan Donald Trump yönetimi ile Taliban arasında Şubat 2020'de Doha'da imzalanan anlaşmayı yeniden gözden geçirme ve Taliban’ın anlaşmaya duyduğu saygıyı değerlendirme niyetinde olduğunu açıklamasından günler sonra Washington’ı, Taliban'a baskı yapmaya ve Afganistan’daki Amerikan askerlerinin geri çekmeyi bir süre ertelemeye çağırdı.
Afgan hükümetinin müzakerelerin dışarıda bırakıldığı ve Kabil'in onaylamadığı anlaşma, Taliban'ın, bir iç diyalog başlatma ve terörist grupların Taliban’ın kontrolü altındaki bölgelerde hareket etmelerine izin vermeme sözü gibi herhangi bir dayanağı olmayan garantileri karşılığında, 2021 yılı ortalarına kadar (çoğunluğunu Amerikalıların oluşturduğu) yabancı güçlerin, ülkeden tamamen çekilmesini öngörüyor.
Bir yandan hükümet ve Taliban aralarında bir anlaşmaya varmak istiyorlar. Fakat hükümet, geçtiğimiz Eylül ayında başlayan ve duran, haftalar süren aranın ardından bu ayın başında resmi olarak yeniden başlatılan müzakerelerde herhangi bir ilerleme kaydedilememesinden Taliban’ı sorumlu tutuyor.
Afganistan hükümeti müzakere heyeti üyesi Muhammed Rasul Talib, Doha'da gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Heyetimiz, 6 Ocak’tan bu yana Doha’da ve görüşmelere başlamaya hazır. Ancak diğer taraf yurtdışına seyahat etmekle meşgul. Doha'dayız ve sabırla görüşmelerin başlamasını bekliyoruz.”
Müzakerelerin ‘henüz bir çıkmaza girmediğini, fakat bir duraklama olduğunu ve duraklamanın sebebinin de Taliban olduğunu’ vurgulayan Talib, Afganistan (hükümet) heyeti, Taliban’ı müzakerelere dönmeye davet ediyor. Biz de mevcut fırsatın sorunları çözmek için boşa harcanmaması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığı İran Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Dışişleri Bakanı Zarif, Taliban heyetine, siyasi boşluk sırasında politik kararlar alınamayacağını vurgulayarak, iş birliğine dayalı bir şekilde tüm tarafların yer aldığı kapsamlı bir hükümet oluşturulması gerektiğini söyledi. Yine Bakanlık açıklamasına göre Zarif, “Afganistan'ın iyi yürekli insanları haksızlığa uğradı. Afganistan savaşı ve işgali, Afganlara büyük zararlar verdi” dedi. Zarif, heyete ayrıca tüm çabalarının halkın acılarını ve sıkıntılarını sona erdirmeye yönelik olması ve barışı sağlayarak işgalcilerin bahanelerine son vermesini umduğunu ifade etti.
Bu arada İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, Taliban Hareketi’ni Afganistan'daki ABD güçlerine karşı mücadeleye devam etmesi için üstü kapalı olarak kışkırttı. Şemhani, Twitter hesabından Arapça olarak yazdığı bir tweette, “Bugün Taliban'ın Siyasi Ofis heyetiyle yapılan görüşmede, ABD’nin karşısında durmaya kararlı olduklarını ve on üç yıl boyunca Guantanamo'da Amerikalılar tarafından işkence gören kişinin, Amerikalılarla yüzleşmekten hiç vazgeçmediğini gördüm” ifadelerini kullandı.



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe