Irak’ta füzelerin fırlatılmasıyla çember daralmaya başladı

Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)
Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)
TT

Irak’ta füzelerin fırlatılmasıyla çember daralmaya başladı

Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)
Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği (Arşiv- Reuters)

Bağdat’taki Yeşil Bölge’de bulunan ABD Büyükelçiliği’ne katyuşa füzelerinin fırlatılmasıyla çember daralmaya başladı. Irak hükümeti, füze saldırılarını ‘terörizm’ olarak nitelendirerek, Irak’ta ‘direnişin’ varlığını ilk kez reddetti. ABD ise Savunma Bakanı Lloyd Austin’in sözleriyle, ‘ne yaptığını bildiğini’ açıklarken, 26 Şubat’ta hedef aldıkları Irak- Suriye sınır karakolunun ‘doğru hedef’ olduğunu vurguladı.
20 Şubat’ta uluslararası bölgeye dört füze düştü. Bu bağlamda Yeşil Bölge’ye kimin füze fırlattığını hiçbir zaman açıklamayan Bağdat, yapılan soruşturmaların sonuçlarını henüz açıklanmadı. Bağdat’ın, tutuklulardan edindiği bilgilerle sahip olduğu koz, kendilerini ‘direniş’ olarak sınıflandıran silahlı gruplarla ABD arasında ‘her zaman kırılgan olan bir ateşkes’ sağlanmasına olanak tanımıştı. Ancak yeni ABD yönetiminin Beyaz Saray’daki iktidarın dizginlerini ele geçirmesi sonrasında durum aynı şekilde devam etmedi. Bu grupların dayandığı tahminler, Biden’ın bir politikacı, diplomat, aklı başında ve sakin bir kişiliğe sahip olduğu ve selefi Donald Trump’ın aksine aceleci olmadığı yönündeydi. Bu nedenle de Yeşil Bölge’deki ABD Büyükelçiliği’nden uzaktaki bir bölgeyi, yani Erbil üssünü hedef alarak, kuzeye yönelip Biden’ın gücünü test etmek mümkündü. Ancak ölüm ve yaralanmalara neden olan Erbil’e yönelik saldırı, ABD yönetiminden doğrudan bir yanıt olmasa da ters bir etkiye yol açtı.
Beş gün sonra aynı gruplar şanslarını bir kez daha denerken, bu kez Biden’ın diplomatik evini, yani Bağdat’ın merkezindeki ABD Büyükelçiliğini hedef aldı. Bağdat, Irak’ta yaşananları ‘direniş olarak nitelendirme’ konusunda ilk kez sessizliğini bozarken, Biden yönetimi de 26 Şubat’ta Suriye- Irak sınırını hedef alan bir saldırı düzenledi.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “Irak, direnişin burada mevcut olmadığı demokratik bir ülkedir. Roket fırlatanlar teröristtir, Irak hükümetine ve halkına karşı çalışır” ifadelerini kullandı. Hüseyin, neler olup bitiğini anlatırken daha da ileri gitti ve “Irak hükümeti, ABD’lileri yardım etmeye çağırıyor” dedi.
Hüseyin’in ifadelerinden birkaç gün önce ise NATO, misyonlarını genişleterek Irak’taki kuvvetlerinin sayısını yaklaşık 4 bine çıkarma kararı aldı. Karar, ABD Başkanı Joe Biden tarafından da desteklendi. Aynı şekilde Bakanın açıklamasından iki gün önce, ABD Başkanı Joe Biden ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşme sırasında yönetiminin Irak’a destek verdiğini belirten Biden, Kazimi liderliğine de övgüde bulunarak, yönetiminin ‘iki ülke arasındaki ilişkileri düzenleyen stratejik bir diyaloğa’ hazır olduğunu vurguladı.
2003 yılından sonra Irak’ta sahada faaliyet gösteren ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Irak meselelerinde bir uzman olarak görülüyor. Washington’un Irak’taki dostları, Antony Blinken’in Dışişleri Bakanı olarak atanmasının, Biden’ın nükleer mesele üzerinden İran ile diyalog kurma arzusunun bir parçası olduğuna inanıyordu. Öyle ki Blinken, Trump yönetiminden farklı olarak, Tahran’ın Irak’taki ve bölgedeki kollarının diplomasi için uzak bir yaklaşım olarak okuduğu şeydi. Bu çerçevede Austin’in görevlendirilmesi de Irak’taki ABD yanlısı çevreler tarafından olumlu karşılandı.
Öyle görünüyor ki Austin, 26 Şubat’ta Irak- Suriye sınırında düzenlenen saldırının mimarı. Saldırının ise, Washington ile İran yanlısı gruplar arasında gelecekte yapılacak anlaşmaların kurallarını değiştirmesi bekleniyor. Yeni ABD yönetimi, yalnızca hızlı ve güçlü bir tepki verme konusunda sessizliğini bozmadı, Austin’e göre “operasyon, Başkan Biden’a verdiği tavsiye üzerine gerçekleştirildi ve saldırıya onay veren kendisiydi.” Ayrıca saldırı, ‘doğru hedefe’ yönelik gerçekleştirildi. ABD Savunma Bakanı’nın en tehlikeli sözleri ise, “Son saldırılar, doğu Suriye’de İran tarafından desteklenen silahlı gruplara karşı Irak tarafının sağladığı istihbarat bilgilerine dayanılarak gerçekleştirildi” oldu.
Irak Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı Dr. İhsan eş-Şammari, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Washington’un Suriye’deki Iraklı silahlı gruplara karşı gerçekleştirdiği bu saldırı, Biden’ın ‘ABD üstünlüğünün ayakta kalması gerektiğine’ dikkat çektiği açıklamalarıyla aynı zaman denk geliyor. Sonuç olarak, son günlerde Erbil’e ve birkaç gün sonra da Bağdat’taki büyükelçiliğe yönelik saldırılar, ‘ABD’lilerin bu üstünlüğe olan inancını güçlendirecek bir eyleme ihtiyacı varmış’ gibi görünen Biden’ı utandırdı” ifadelerini kullandı. Şammari, “Biden, Çin ve Rusya gibi ABD’li hasımlarına da ‘Washington’un dünyanın herhangi bir bölgesinde ABD çıkarlarını koruyacak herhangi bir önlem almaktan geri adım atmayacağını’ söylemek istedi. Biden, sorunları çözmek için diplomatik yöne odaklanmış olmasına rağmen, çeşitli meselelere yaklaşırken kendisi için yeni bir imaj oluşturmak istiyor” ifadelerini kullandı. ABD saldırısının şaşırtıcı olmadığını ve beklendiği söyleyen Dr. İhsan eş-Şammari, “Bununla birlikte İran ve ona sadık gruplar, belki de tek başlarına, böyle bir yanıt beklemiyorlardı ya da saldırının sınırları olduğunu düşünüyorlardı. Çünkü onlar, ‘Biden’ın, ülkesinin çıkarları tehdit altında olsa bile, diplomatik seçeneği tercih edeceğine’ dair yanlış sinyallere güveniyorlardı” değerlendirmesinde bulundu.
 



Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
TT

Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı

Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)

Irak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Ayrıca Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’dan bir telefon aldı. Yapılan telefon görüşmelerinde, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bakanlar düzeyinde acil bir zirve düzenlemesi için çabaları birleştirmeye, Kur’an-ı Kerim’e yönelik devam eden nefret eylemlerinin yansımalarını tartışmaya, dünya genelindeki İslamofobi olgusuyla mücadele etmeye ve bu konuda gerekli tedbirler almaya odaklanıldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği yazılı açıklamada, Bakan Hüseyin’in “İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına, İslam dininin kutsallarına hakaret edilmesine ve Irak bayrağının yakılmasına izin vermeye yönelik tekrarlayan davranışlarına karşı Irak hükümeti tarafından alınan diplomatik önlemler hakkında mevkidaşlarına bilgi verdiği” kaydedildi. Açıklamada “bu tür provokatif eylemlerin uluslararası anlaşmalara ve normlara zarar verdiği, toplumsal barışı tehdit ettiği ve şiddet ve nefret kültürünü körüklediği” ifade edildi. Buna ek olarak “bakanların, Irak’ın duruşunu ve Kur’an mushafına yönelik tekrarlayan hakaretlerin yansımalarının tartışılması için İİT’nin bakanlar düzeyinde acilen toplanmasına yönelik çağrısını desteklediklerini ifade ettikleri” bildirildi.

ascd
Perşembe günü İsveç Büyükelçiliği önündeki protestocularla güvenlik güçleri arasında çıkan arbededen bir kare (AP)

Irak’ın Arap ve İslami ülkelerin desteğini toplamaya doğru yeni yönelimi, Şii güçlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen kitlesel gösterilerin ardından geldi. Bu gösterilerin baş ve en etkili aktörü Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi oldu. Sadr’ın yaptığı bazı açıklamalar, öfkeli kitlesinin Bağdat’taki İsveç Büyükelçiliği’ni basarak tamamen yakmasına sebep oldu. Bu olay ABD de dahil olmak üzere, birçok ülke tarafından öfkeye yol açtı. Bunun sonucunda, Bağdat ile Stockholm arasındaki diplomatik ilişkiler kesildi ve İsveç, büyükelçiliği personelini Bağdat’tan ülkeye taşımak zorunda kaldı.

Irak hükümeti İsveç’in Bağdat Büyükelçiliği’nin protestocular tarafından yakılmasını kınamış olsa da, Muhammed Şiya es-Sudani başkanlığındaki Ulusal Güvenlik Kabinesi’nin kararıyla İsveç ile ilişkileri kesti. Ayrıca, halk arasında İsveç ürünlerinin boykot edilmesi yönündeki çağrıların arttığı bir sırada, Irak hükümeti, İsveçli telekomünikasyon şirketi Ericsson ile iş yapmayı durdurma kararı aldı.

İsveç’e karşı Irak’ın diplomatik tepkileri devam ederken, Irak diplomasisi başka bir durumla karşı karşıya kaldı. Danimarka’da İslam düşmanı aşırı sağcı bir grup, Kopenhag’daki Irak Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim mushafı yaktı. Sosyal medyada cuma günü yayılan bir video, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağının Kopenhag şehrindeki Irak Büyükelçiliği önünde saygısızca muamele gördüğünü ve yakıldığını belgeledi. Bu grup, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşanana benzer bir şekilde, saldırısını Danimarka polisinin aldığı sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirdi.

Öfkeli tepki ve diplomasi

Danimarkalı grubun başkent Kopenhag’da Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağını yakmasının ardından Irak Dışişleri Bakanlığı, “Irak’ın Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’e ve Irak bayrağına yönelik taciz olayını güçlü ve aynı ifadelerle kınadığına” dair bir açıklama yaptı. Ayrıca bakanlık, “ifade hakkı ve gösteri özgürlüğü bağlamına oturtulması mümkün olmayan bu menfur olaylara ilişkin gelişmeleri yakından ve tam bir sorumlulukla takip ettiğini, bu eylemlerin tepkileri körüklediğini ve tüm tarafları kritik bir pozisyona soktuğunu” kaydetti.

Bakanlık ayrıca uluslararası toplumu, dünya çapında toplumsal barışı ve birlikte yaşama anlayışını bozan bu menfur olaylara karşı acilen sorumlu bir duruş sergilemeye çağırdı. Danimarka Büyükelçiliği’ne karşı halkın olası öfkeli tepkisinden endişe duyan bakanlık “ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri düzenleyen Viyana Sözleşmesi’ne tam bağlılığını” vurguladı ve “ülkedeki diplomatik misyonlara yönelik açıklamasını” yineledi. Ayrıca “Irak hükümetinin tüm misyonlarda çalışan diplomatik personelin güvenliğini ve korunmasını sağlamakla yükümlü olduğunu” açıkladı. Bakanlık “İsveç Büyükelçiliği’nin Bağdat’ta maruz kaldığı olayın bir daha tekrarlanmasına izin verilmeyecek bir olay olduğunu ve benzer herhangi bir olayın hukuki yaptırıma tabi olacağını” belirtti. Ayrıca açıklamada, bakanlığın “Irak devletinin değerlerini ve onurlu Irak halkının ahlakını ifade ettiği” kaydedildi.

Mukteda es-Sadr (Reuters)
Mukteda es-Sadr (Reuters)

Bu sırada, Mukteda es-Sadr taraftarları ile Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı silahlı gruplar arasında bir hareketlilik başladı. Mevcut Irak hükümetinde yer alan Şii siyasi güçleri çatısı altında toplayan Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr yanlılarının Yeşil Bölge yakınlarındaki gösterilerinin siyasi mesajlar vermeyi amaçladığını söylediler. Dün gece onlarca Sadr taraftarı, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağına yönelik hakaretlerin tekrarlanmasına karşı protesto düzenlemek amacıyla Yeşil Bölge’ye doğru Cumhuriyet Köprüsü’nü geçti. Bunun üzerine Mukteda es-Sadr sabah Twitter hesabından bir paylaşım yaparak “Artık konuşmak beyhude” ifadelerini kullandı.

Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı liderlerden biri olan Aid el-Hilali açıklamasında, “Mukteda es-Sadr taraftarlarının Kur’an-ı Kerim’in ve Irak bayrağının yakılmasını protesto etme başlığıyla Yeşil Bölge yakınlarında düzenlediği gösterilerin, iki taraflı siyasi bir mesaj vermeyi amaçladığını” belirtti. Hilali, ilk olarak “Sadr Hareketi liderliğinin, siyasi sahneye geri dönmek istediğini ve yakın gelecekte bunu yapacağına dair bir mesaj iletmek istediğini” ifade etti. “İkinci mesajın ise Sadr yanlılarından Sadr liderlerine yönelik olduğunu ve ‘Biz geri dönmek istiyoruz. Önümüzdeki seçimlere katılmak istiyoruz. Hala Irak sokaklarını kontrol ediyoruz’ işaretini taşıdığını” öne sürdü.