Fransa’nın Gazze konusunda takip ettiği dört yol  

Paris, Hamas-İsrail savaşını durdurmaya yönelik adımlar atmaya devam ediyor.

Paris geçen cumartesi günü Gazze ile dayanışma gösterilerine sahne oldu. (DPA)
Paris geçen cumartesi günü Gazze ile dayanışma gösterilerine sahne oldu. (DPA)
TT

Fransa’nın Gazze konusunda takip ettiği dört yol  

Paris geçen cumartesi günü Gazze ile dayanışma gösterilerine sahne oldu. (DPA)
Paris geçen cumartesi günü Gazze ile dayanışma gösterilerine sahne oldu. (DPA)

Fransa, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Gazze ve İsrail'de Filistinli gruplar arasında ateşkes sağlanmasına yönelik diplomatik çabalarında dört yol takip ediyorlar.  Bunları doğrudan temasları ve geleneksel diplomatik kanallar aracılığıyla gerçekleştiriyorlar.
Fransa’nın izlediği ilk yol Arap tarafına, özellikle Filistin Devlet Başkanı’na, Mısır Cumhurbaşkanı’na liderlerine ve Ürdün Kralı'na danışmak ve Almanya'yı da içeren üçlü bir Umman Grubu oluşturmak oldu. Fransa’nın buradaki amacı dikkatleri Filistin-İsrail çatışma dosyasına çekmek ve barış müzakerelerini tekrar harekete geçirmek amacıyla Başkan Joe Biden'ın başkanlığı devralmasından yararlanmaya çalışmak. Fransa’nın temasta bulunduğu ülkeler arasında, BM Güvenlik Konseyi'ndeki Arap Grubu’nu temsil eden Tunus da yer alıyor.
 Paris ilk aşamada arabuluculuğu dolayısıyla Mısır’a tam destek verdiğini ifade etti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Sudan ve Afrika ekonomilerine destek için çağrıda bulunduğu iki zirveye katılmak üzere Paris'e gelen mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile pazartesi ve salı günleri görüştü. Ayrıca İsrail ve Filistin arasında gerginliği azaltmak için olası adımları istişare etmek üzere Ürdün Kralı ve Mısır Cumhurbaşkanı ile video-konferans yoluyla üç taraflı bir görüşme gerçekleştirdi. Mısır'ın Fransa için önemi ise her iki tarafa da açık olması ve konuşmasının bir dereceye kadar duyulması ve geçmişte benzer koşullarda birçok arabuluculuk görevi üstlenmiş olmasında yatıyor. Fransa, Mısır ve Ürdün dün ortak bir bildiri yayınlayarak acil bir ateşkes çağrısında bulundular. Bu hedefe ulaşmak için BM Güvenlik Konseyi de dahil tüm taraflarla birlikte çalışma gereğinin vurgulandığı bildiride insani yardımın Gazze'ye engelsiz erişimi teşvik edilerek müzakere masasına dönülmesi çağrısı yapıldı. 
 Fransa’nın çabalarının ikinci durağı Avrupa Birliği (AB). Avrupalı ​​ve Arap diplomatik kaynakların da söylediği gibi Paris, özel ‘ağırlığının’ Macron'un geçtiğimiz perşembe günü Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la yaptığı görüşmeden sonra aradığı İsrail Cumhurbaşbakanı’nı etkilemeye yetmediğinin farkında. Paris, İsrail'in kendini savunma hakkını tanıyarak "dengeli" bir pozisyona bağlı kalmaya çalıştı. Ancak aynı zamanda bunun uluslararası kanuna saygı çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde, çatışmaların başlamasından bu yana Elysee Sarayı'nın ve Dışişleri Bakanlığı’nın çok sayıdaki açıklamalarında da temel ilkeler çerçevesinde çatışmaya siyasi bir çözüm bulunması yinelendi. Elysee Sarayı tarafından 13 Mayıs’ta yapılan açıklamaya göre Fransa, tarafların meşru haklarına saygı duyulan çabalara katılmaya kararlı olduğunu bildirdi. Ancak Fransa’nın Avrupalı ​​ortakların çatışmanın iki tarafına toplu baskı uygulayacağına dair beklentisi karşılık bulmadı. Brüksel’de önceki gün toplanan AB ülkeleri dışişleri bakanları, Macaristan'ın içeriğe karşı çıkması nedeniyle ortak bir bildiri yayınlayamadı. Cumhurbaşkanlığı kaynakları dün, dosyanın önümüzdeki pazartesi ve salı günleri Avrupa Konseyi çerçevesinde, Avrupalı ​​liderlerin masasında olacağını aktardı.
 Ancak söz konusu dosyanın Washington’a danışmadan ve koordinasyon sağlamaya çalışmadan ele alınmasının gerçekçi olmayacağı düşünülüyor. Bu görevi Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian üstlenerek geçen pazar günü mevkidaşı Antony Blinken ile temasa geçti. Ancak Paris'teki bir Arap diplomatik kaynağa göre Paris, ABD’nin amacı bir karar çıkarmak değil. Washington, İsrail'in tek taraflı kınanmasını içermeyen, şiddeti sona erdirmeye çağıran bir bildiri yayınlamak için planlanan BM Güvenlik Konseyi'nin dördüncü oturumunu düzenlemesine itiraz etmesinin ardından mevcut durum nedeniyle hayal kırıklığına uğradı. Diğer bir hayal kırıklığı kaynağı da ABD’nin tutumunun, Biden'ın uluslararası krizleri kolektif yönetmede tek taraflı yaklaşıma daha fazla öncelik verilmesi vaadinden oldukça uzak olmasıydı. Bu da ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’ndeki güvenilirliğini azalttı.
 Söz konusu kaynak, ABD yönetiminin, BM Güvenlik Konseyi’nin mayıs ayı dönem başkanı Çin ile BMGK’nın geçici üyelerinden Norveç ve Tunus'un cuma günü toplantı yapılması talebine gerginliği azaltma çabalarına katkı sağlamayacağı gerekçesiyle itiraz etmesine dikkat çeki. Bunun Paris tarafından ABD’nin daha ziyade Netanyahu'ya askeri operasyonlara devam etmesi ve başından bu yana koyduğu hedeflere ulaşması için yeterli zaman vermek amacıyla olduğunun düşünüldüğünü belirtti. Bunun yanı sıra Biden ve Netanyahu arasında gerçekleşen üç telefon görüşmesine rağmen ABD’nin ertelemesi, bölgenin ve Lübnan'ın güvenliğini tehdit edebilecek, insani ve maddi kayıpları artırabilecek çatışma çemberinin genişlemesi ve İsrail’in Gazze'deki hamlelerinin artması durumunda kara savaşlarının yaşanmasına yol açma riski taşıyor.
 Paris'in seçtiği dördüncü yol da Fransa-Mısır-Ürdün üçlü toplantısının ardından BM Güvenlik Konseyi'ne İsrail ile Gazze arasında ateşkes çağrısı yapan bir karar taslağı sunmak oldu. Elysee Sarayı kaynakları, WhatsApp uygulaması aracılığıyla üç liderin üç noktada hemfikir olduğunu aktardılar. Bunlar karşılıklı bombalamaların durdurulması, ateşkesin sağlanması ve oylanacak bir yasa tasarısı ile dosyanın BM Güvenlik Konseyi’ne devredilmesi olarak sıralandı. Bu üçüne eklenen dördüncü nokta da Gazze lehine Birleşmiş Milletler ile ortaklaşa bir insani yardım girişiminin başlatılması. Fransa’nın sunduğu karar taslağı Kahire, Amman ve Tunus ile koordineli olarak geldi. Atıfta bulunulan tüm unsurları içeren karar taslağındakilerin kolay gerçekleştirilebilir olmasını isteyen ilgili taraflar, oylamanın bir an önce yapılmasını talep ediyor.
 Şu an tüm gözler ABD’nin önümüzdeki saatlerde Fransa’nın girişimine vereceği tepkiye çevrilmiş durumda. Washington ile istişarelerin yapılıp yapılmadığı dün karar taslağı sunulmadan önce Paris'te bilinmiyordu. Bununla birlikte Paris'teki genel okuma, ABD'nin karşılıklı bombalamaları durdurma isteğine yönelik göstergeler olduğu yönünde. Paris yönetimi ilk kez Biden döneminde, Washington ile BM Güvenlik Konseyi'nin çatısı altında karşı karşıya gelmek istemiyor. Bu nedenle diplomatik kaynaklara göre Paris, BMGK’da birliği yeniden sağlamak için oybirliğiyle verilen bir karar arayışında olacak. İsrail ve Washington'dan sızdırılan bilgiler askeri operasyonların sona ermesinin yakın olduğunu gösteriyor. Bu nedenle Paris'in umduğu gibi Fransa’nın karar taslağına oy vermenin zor olmayacağı görüşü hakim.



Birleşik Krallık tarihinde bir ilk: Artık göçmenler yönetiyor

Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
TT

Birleşik Krallık tarihinde bir ilk: Artık göçmenler yönetiyor

Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)

Galler İşçi Partisi Lideri Vaughan Gething, Galler Bölgesel Başbakanı olarak seçilmesinin ardından dört kurucu ülkeden (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) oluşan Birleşik Krallık'ın (Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığ) üç ülkesi göçmen kökenli isimler tarafından yönetilmeye başlandı. Gething, Galler'in başkenti Cardiff’te hükümetin dümenine geçerken, Rishi Sunak İngiltere Başbakanı olarak Londra'da, Hamza Yusuf ise İskoçya Başbakanı olarak Edinburgh'da iktidarı ellerinde bulunduruyor.

Babası Güney Galler'den bir veteriner olan 52 yaşındaki Vaughan Gething’in annesi ise Zambiya'da bir kümes hayvanı çiftliğinde çalışıyordu. Eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela'nın hikayesi, Gething’i henüz 17 yaşındayken İşçi Partisi'ne katılmasında etkili oldu. Gething, 2011 yılında Cardiff'te meclis üyesi seçilerek siyasi kariyerine başladı.

Cardiff hükümetinde 2013 yılından bu yana çeşitli görevler üstlenen Gething, 2014 yılında Kalkınma Bakan Yardımcılığı, ardından Sağlık Bakan Yardımcılığı, ardından 2016-2021 yılları arasında Sağlık Bakanı olarak görev yaptı. Birkaç gün önce rakibi Jeremy Miles'ı kıl payı mağlup ederek Galler İşçi Partisi'nin lideri olan Gething, 2021 mayısında Mark Drakeford hükümetinin ekonomi bakanlığı görevini üstlenmişti.

Gething, özelde Galler’in genelde ise Avrupa’nın ilk siyahi lideri oldu. Birleşik Krallık tarihindeki bu yeni durum, ‘artık göçmenlerin çocukları ve torunları sahada ve yerel meclislerden hükümete kadar çeşitli siyasi makamlar için ülkenin yerli halkıyla rekabet ediyor’ yorumlarına neden oldu.

Galler’de bir göçmenin başbakan olarak seçilmesinden önce Hint asıllı Budist Rishi Sunak, 2022 yılında İngiltere’nin başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Pakistan asıllı bir Müslüman olan Hamza Yusuf ise 2023 yılında İskoçya hükümetinin başına geçti. Böylece Birleşik Krallık'ı oluşturan ülkelerden üçü artık her zaman beyazların seçildiği makamlara partileri tarafından seçilen göçmenlerin getirildiğine tanık oldu.

Birleşik Krallık'ta farklı milletlerden üç ismin iktidara gelmesinin ve göçmenlerin çocuklarının ve torunlarının siyasetin tüm kademelerinde yer almasının yolu açıldı. Yerel halkla belediye ve meclis sandalyeleri için yarışan göçmenlerin çocukları ve torunları, hükümetlerde çeşitli görevler alırken bakanlık görevlerinde bulundular ve iç siyasi sahnede etkili oldular.

Birleşik Krallık'taki dördüncü ülke olan Kuzey İrlanda da liderlik konusunda bir istisnaya tanık oluyor. Kuzey İrlanda tarihinde ilk kez ‘Birleşik İrlanda’ fikrini destekleyen Katolik bir kadın siyasetçi olan Sinn Fein, 2023 yılında Belfast parlamento seçimlerinde rakibi Demokratik Birlik Partisi'nin (DUP) 1998 yılında imzalanan barış anlaşmasının temelini oluşturan güç paylaşımı hükümetine yönelik boykotunu sona erdirmeyi başararak iktidara geldi.