BM: Gazze’deki son gerginlik trajik insani durumu daha da kötüleştirdihttps://turkish.aawsat.com/home/article/2988331/bm-gazze%E2%80%99deki-son-gerginlik-trajik-insani-durumu-daha-da-k%C3%B6t%C3%BCle%C5%9Ftirdi
BM: Gazze’deki son gerginlik trajik insani durumu daha da kötüleştirdi
Gazze’de bir adam enkaz haline gelen evindeki eşyaları arıyor (AP)
Gazze/Şarku’l Avsat
TT
TT
BM: Gazze’deki son gerginlik trajik insani durumu daha da kötüleştirdi
Gazze’de bir adam enkaz haline gelen evindeki eşyaları arıyor (AP)
Birleşmiş Milletler’in (BM) İşgal Altındaki Filistin Toprakları İnsani Yardım Koordinatörü Lynn Hastings, Filistinli gruplar ile İsrail arasında son zamanlarda yaşanan gerginliğin, Gazze Şeridi sakinleri için zaten vahim olan insani durumu daha da kötüleştirdiğini söyledi.
Hasting, bugün Gazze’de düzenlediği basın toplantısında, “Geçtiğimiz iki günü burada, Gazze’de, 11 günlük çatışmalardan sonra hayal bile edilemeyecek derecede acı çeken insanlarla konuşarak geçirdim. Son çatışmalarda derinden etkilenen birkaç aileyle, eşini ve beş çocuğundan dördünü kaybeden bir baba ile tanıştım, Evleri tamamen yıkılan yerinden edilmiş ailelerin çaresizliğine şahit oldum” dedi.
Yeni tip koronavirüs testi yapan bir tıbbi laboratuvar da dahil olmak üzere, daha önce temel hizmetler veren bazı tesislerin tahrip edildiğini söyleyen Hasting, “Su sanitasyon boru hatları, hastalıkları tehdit edecek şekilde hasar gördü. Bir tarımsal malzeme deposu tahrip edildi. Bu muhtemelen en az bir mevsim mahsulle birlikte gıda güvenliğini tehdit ediyor” diye konuştu.
İnsani yardım topluluğunun, gıda, ilaç ve yakıt dahil temel malzemeleri getirmek için çok çalıştığını vurgulayan Hasting, bu hafta, oPt İnsani Yardım Fonu’ndan yaklaşık 18 milyon ABD dolarlık talepte bulunacağını ve New York’taki Acil Yardım Koordinatörü’nün, insanların sağlık ve su gibi temel hizmetlere erişimini sağlamak için ek 4 milyon doları daha sağlayacağını bildirdi.
Hasting, “Son gerginlik, Gazze’de yaklaşık 14 yıldır süren abluka ve iç siyasi bölünmelerin yanı sıra tekrarlayan düşmanlıkların yarattığı halihazırda vahim bir insani durumu daha da kötüleştirdi. Salgından kaynaklananlar da dahil olmak üzere var olan ihtiyaçları karşılamaya devam etmek için destek sağlamalıyız” şeklinde konuştu.
Lynn Hastings açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı;
“Nihayetinde, desteğimizin etkili olması ve bu trajedinin tekrarlanmamasını sağlamak için mümkün olan her türlü çabayı göstermeliyiz. Ateşkes, provokasyondan kaçınarak pekiştirilmelidir. Uluslararası insancıl hukuku ihlal edenler sorumlu tutulmalıdır. Devam eden çatışmanın temel nedenlerinin ele alındığı siyasi bir ufuk olmalıdır.”
İsrail'in Mısır'a baskısı: Stratejik ve güvenlik hedeflerihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5191296-i%CC%87srailin-m%C4%B1s%C4%B1ra-bask%C4%B1s%C4%B1-stratejik-ve-g%C3%BCvenlik-hedefleri
İsrail'in Mısır'a baskısı: Stratejik ve güvenlik hedefleri
Fotoğraf: Majalla
Amr İmam
İsrail'in son dönemde Mısır'ın Sina'da silah stokladığı, özellikle de bu bölgede yer altı füze depolama tesislerinin bulunduğu iddiası, belki de Kahire ile Tel Aviv arasında şiddetlenen söz düellosu tablosunda sadece küçük bir ayrıntıdır.
Eylül ayı ortasında, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail'i “düşman” olarak nitelendirdi. Bundan önce de İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını “soykırım" olarak nitelendirmişti. Bu açıklama, bu yılın Ocak ayında İsrail'in zorla göç ettirme planlarını bir tür “zulüm” olarak nitelendiren Sisi'nin söyleminde yeni bir tırmandırmaya işaret ediyordu.
Buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Mısır'ı Gazze sakinlerini hapsetmekle suçladı ve ardından Kahire ile milyarlarca dolarlık doğal gaz ihracat anlaşmasını dondurdu. Bu hamle, Mısır'ın elektrik üretim planlarını tehlikeye atabilir veya İsrail gazına göre daha maliyetli alternatifler aramaya zorlayabilir.
Netanyahu bununla da yetinmedi, 15 Eylül'de Kudüs'te ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yaptığı görüşmede Mısır'a karşı bir hamlede daha bulunarak, Washington'a Kahire'ye baskı yapma çağrısında bulundu ve Kahire'yi sözde Sina'da kısıtlı bölgelere askeri altyapı inşa ederek 1979 Barış Anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. İsrail raporlarına göre, bu altyapı savaş uçakları için genişletilmiş hava pistlerinin yanı sıra silah depolamak için yeraltı sığınaklarını da içeriyor.
İsrailli yetkililer, füze depolama iddialarına dair henüz somut bir kanıt bulunmadığını kabul etseler de, Mısır'ın Sina'daki askeri yığınağını, özellikle de Kahire'nin Kuzey Sina'ya yaklaşık 40 bin, yani barış anlaşmasının güvenlik eki kapsamında izin verilen sayının iki katı asker konuşlandırması göz önüne alındığında, “son derece tehlikeli” olarak nitelendiriyorlar.
Kahire, İsrail'in Gazze'yi boşaltıp sakinlerini güneye, Mısır sınırına ve ardından Sina'ya doğru itme planının Mısır için “varoluşsal bir tehdit” oluşturduğuna inanıyor
Ancak Kahire, bu takviyelerin terörizm ile mücadele için koordineli savunma önlemleri olduğunun ve Gazze'de kötüleşen insani kriz ortamında sınırlarını güvence altına almak için gerekli olduğunun altını çiziyor. İsrail'in yeni iddiası, İsrailli politikacıların son iki yıldır Sina'daki Mısır takviyeleri konusunda defalarca dile getirdiği ve uzun süredir devam eden endişeleri yeniden gündeme getiriyor. Ancak, bu iddiaların zamanlaması ve depolama tesislerine odaklanması, İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşın dayattığı artan stratejik baskıları ortaya koyuyor.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Gazze şehrindeki yoğun İsrail operasyonlarıyla doruğa ulaşan bu iddia, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki stratejik hedeflerinden, Mısır ile yaptığı barış anlaşmasını ihlal etmesinden veya önümüzdeki döneme yönelik güvenlik hesaplarından ayrı olarak değerlendirilemez.
İddiaları çürütmek
Mısır'ın Sina'ya yaptığı takviyeler, İsrail'in Gazze saldırısına ve Gazze halkını yerinden etme planlarına doğrudan bir yanıt niteliğindedir. Raporlar, bu takviyelerin bariyerler, toprak siperler ve Mısır tarafından eylül ayında konuşlandırılan Çin HQ-9B hava savunma sistemleri gibi gelişmiş sistemleri içerdiğini gösteriyor. Bu önlemler, Gazze'den Sina'ya herhangi bir kitlesel göçü önlemek ve terör unsurlarının sınırdan olası sızma girişimlerini engellemek için tasarlandı.
Mısır ordusuna ait tanklar, Sina Yarımadası'nın kuzeyinde Gazze Şeridi sınırındaki el-Ariş'te konuşlandırılmış, 4 Temmuz 2024 (AFP)
İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik son hava saldırısı, bu adımları, özellikle de Çin hava savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını hızlandırdı. Bu saldırı, zaman zaman ateşkes ve rehine takası görüşmelerine ev sahipliği yapan Mısırlıların, ülkelerinin Katar'dan sonraki hedef olabileceğini düşünmelerine yol açmış olabilir.
Kahire, İsrail'in Gazze'yi boşaltıp, sakinlerini güneye, Mısır sınırına ve ardından Sina'ya doğru itme planının Mısır için “varoluşsal bir tehdit” oluşturduğuna inanıyor. Bu senaryonun uygulanması, 1967'den beri Sina üzerindeki egemenliğini sürdürmek için yaptığı tüm fedakarlıkların boşa gitmesi anlamına geliyor. Bu fedakarlıklar, İsrail işgaline karşı verilen kurtuluş mücadelelerinde ve daha sonra Sina'yı İslam hilafeti devletine dönüştürmeye çalışan radikal örgütler ile mücadelede verilen on binlerce canı da içeriyordu.
Mısır, İsrail'in Sina'daki askeri varlığını güçlendirmesi ile ilgili iddialarının, Gazze ve Sina arasındaki sınır kapısını işgalini meşrulaştırma girişiminden başka bir şey olmadığını düşünüyor
Ancak İsrail, aynı takviyeleri, Hamas için veya Tel Aviv'e karşı kullanılmak üzere silah stoklamayı da içerebilecek saldırı hazırlıkları olarak göstermeye çalışıyor. İsrail, askeri başarısızlıklarını örtbas etme arzusunun yanı sıra, bu iddialarla, Gazzelilerin Sina'ya göç ettirilmesini engellemeyi amaçlayan Mısır tedbirlerini de meşruiyetsizleştirmeye çalışıyor.
İsrailliler, bilhassa Tel Aviv'in Kahire'ye savunma önlemlerinden geri adım atması için baskı yapmak konusunda gerekli Amerikan desteğini almayı başarması durumunda, Mısır'ın sınırlarını savunma gücünü zayıflatmanın, Gazzelileri yerinden etme planını ilerleteceğine inanıyor. Bu hamle, İsrail ordusunun Gazze şehrinin derinliklerine doğru ilerlemesini sürdürdüğü, saldırılarının, yaklaşık 900 bin nüfuslu Gazze'nin 650 binden fazla sakininin güneye, Mısır sınırından sadece birkaç kilometre uzaklıktaki bölgelere doğru kaçmasına neden olduğu bir dönemde geldi.
İsrailli stratejistler, Sina'daki Mısır tahkimatlarının zayıflatılmasının, zorla göç ettirme planının sınırın Mısır tarafında önemli bir direnişle karşılaşmadan gerçekleşmesini sağlayacağına inanıyor gibi görünüyor.
Anlaşmanın ihlali
İsrail ordusu, Hamas savaşçılarını kuşatma ve Mısır topraklarından Filistin topraklarına silah kaçakçılığını engelleme bahanesiyle geçen mayıs ayından bu yana Mısır sınırının Gazze tarafını işgal ediyor. Ancak bu bahane, Mısır ordusu Sina ve Gazze arasındaki kaçakçılık tünellerini yerle bir etmek için son on yıldır yoğun çabalar harcadığı için Kahire'yi kızdırdı. Mısır, sınır boyunca uzanan yüzlerce tüneli yıkarak, diğer kısmı Gazze içinde kalan Refah’ın Mısır içindeki kısmında yaşayan binlerce kişiyi buradan kaçmaya zorladı. Onlarca yıldır mal ve silah kaçakçılığının ana kanalı olan tünel ağını ortadan kaldırmak için kararlı bir çaba gösterdi.
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyinde Mısır sınırındaki Refah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta yürüyor, 28 Nisan 2024 (AFP)
Mısır, bu icraatları ile yalnızca ulusal güvenliğini savunuyordu; zira Gazze sınır tünelleri, Gazze Şeridi, işgal altındaki Batı Şeria, Lübnan ve İsrail'in toplam alanından daha büyük bir alan olan Sina’da faaliyet gösteren radikal örgütler için yıllardır hayati önem taşıyan tedarik hatları olarak hizmet veriyordu.
Öte yandan Kahire, İsrail'in sınırın Gazze tarafını işgal etmeye devam etmesinin, her iki tarafın da ortak sınır boyunca askeri güç konuşlandırmasını yasaklayan ve resmi olarak “İsrail'in Çekilmesi ve Güvenlik Anlaşmalarına İlişkin Protokol” olarak bilinen barış anlaşmasının Birinci Ek'inin açık bir ihlali olduğuna inanıyor.
Mısır, İsrail'in Sina'daki askeri varlığını güçlendirmesi ile ilgili iddialarının, İsrail'in Gazze ve Sina arasındaki sınır kapısını işgalini meşrulaştırma girişiminden başka bir şey olmadığını düşünüyor. Bu işgal, Mısır'ı coğrafi olarak Gazze'den fiilen ayırdı ve sınır geçişlerini yönetmedeki doğrudan rolünü zayıflattı.
Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşmasının garantörü olan ABD, iki taraf arasındaki gerginliği azaltmak ve önümüzdeki dönemde tırmanmasını önlemek için ek çaba sarf etmekle yükümlü hissediyor
Mısır ile kıyı şeridindeki bu Filistin yerleşim bölgesi arasındaki bu kara bağlantısı, Kahire'nin Filistin meselesindeki jeostratejik öneminin uzun zamandır temel taşlarından biri oldu. Mısır, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi ile sınır kapılarını kapatması ve 2007'den beri Gazze'ye boğucu bir abluka uygulaması nedeniyle, Gazze'nin dış dünyaya açılan tek kapısı olmaya devam ediyor.
Barışın sınırları sınanıyor
ABD Başkanı Donald Trump, bildirildiğine göre, 23 Eylül'de Gazze'deki savaşı sona erdirmenin yollarını görüşmek üzere Arap ve Müslüman liderleri New York'ta ağırladı.
Toplantı, ABD Başkanı’nın Filistin toprakları için savaş sonrası planları değerlendirme çabalarının bir parçasıydı. Son günlerde, eski İngiltere başbakanı Tony Blair ve Fransa tarafından öne sürülenler de dahil olmak üzere çeşitli öneriler ortaya atıldı.
BM Genel Kurulu oturumları kapsamında ABD Başkanı ile görüşmeye hazırlanan Netanyahu ise, bu diplomatik ivmeyi, Mısır'dan Gazze sınırını denetleme, kaçakçılığa karşı daha fazla önlem alma konusunda daha sıkı taahhütler alınması yönünde Amerikan güvenceleri elde etmek için kullanmak istedi. Aşırı sağcı hükümetin Gazze ve bölgede hakimiyet kurma yönünde artan baskılarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Başkan Trump'ın İsrail'e yönelik açık taraflılığından yararlanmaya çalıştı.
Ancak İsrail'in bu çabası, İsrail ve Mısır arasındaki kırılgan barışın aşınmasına kapı aralıyor ve iki ülke arasındaki ilişkileri daha fazla baskı altına sokuyor. Bu durum, Kahire'yi Tel Aviv ile güvenlik koordinasyonunu askıya almaya itebilir.
ABD, İsrail'e olan sarsılmaz desteğine rağmen, Kahire ve Tel Aviv arasındaki mevcut söz düellosunun askeri bir çatışmaya dönüşmesini engellemeye önem veriyor. Belki de bu nedenle Washington, 23 Eylül'de güvenlik yetkililerinden oluşan bir heyeti, Mısırlı ve İsrailli mevkidaşlarıyla görüşmek ve Mısır-İsrail sınırındaki güvenlik düzenlemelerini koordine etmek üzere Kahire'ye göndermekte acele etti. Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşmasının garantörü olan ABD, iki taraf arasındaki gerginliği azaltmak ve önümüzdeki dönemde tırmanmasını önlemek için ek çaba sarf etmekle yükümlü hissediyor.
Ancak aynı gerginlikler, Gazze'deki savaşın Mısır-İsrail barış anlaşması üzerindeki baskılarının boyutunu gözler önüne seriyor ve anlaşmanın dayanıklılığını ve sürdürülebilirliğini ciddi bir sınava tabi tutuyor.
İsrail ordusu, son 24 saat içinde Gazze'deki yaklaşık 140 hedefe saldırı düzenledihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5190630-i%CC%87srail-ordusu-son-24-saat-i%C3%A7inde-gazzedeki-yakla%C5%9F%C4%B1k-140-hedefe-sald%C4%B1r%C4%B1
İsrail ordusu, son 24 saat içinde Gazze'deki yaklaşık 140 hedefe saldırı düzenledi
25 Eylül 2025'te Gazze Şeridi'nin merkezinden görüldüğü gibi askeri operasyon sırasında İsrail hava saldırısının ardından duman yükseliyor (Reuters)
İsrail ordusu sözcüsü Cuma günü, hava kuvvetlerinin son 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde 140'tan fazla hedefe saldırı düzenlediğini açıkladı.
İsrail ordusunun operasyonları, Hamas'ı askeri olarak yenilgiye uğratmak ve rehineleri kurtarmak amacıyla 16 Eylül'de Gazze Şehri'ni işgal etmek için başlattığı genişletilmiş saldırının bir parçası.
İsrail'in Gazze Şehri'ne düzenlediği hava saldırısında 10 Filistinli öldürüldü.
Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı (Wafa), işgalci hava kuvvetlerinin Gazze Şehri mahallelerine yoğun bombardımanını sürdürmesi sonucu 10 Filistinlinin şehit olduğunu aktardı.
Filistinli bir erkek ve kadın, Nuseyrat kampında İsrail hava saldırısı sonucu hasar gören bir binanın enkazı üzerinde yürüyor (AFP).
Wafa, İsrail uçaklarının şehrin batısındaki Al-Rimal mahallesindeki Friends of the Patient Hastanesi yakınlarında bir grup sivili bombaladığını, altı kişinin öldüğünü, dört kişinin ise şehrin batısındaki Al-Şati kampına düzenlenen saldırılarda öldüğünü bildirdi. Medya kuruluşları ölü sayısının 29'a yükseldiğini aktardı.
Gazze Şeridi'ndeki Filistin Sağlık Bakanlığı, 7 Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana 65 bin 427 kişinin öldürüldüğünü yaralı sayısının ise 167 bin 376 kişiye ulaştığını belirtti.
İsrail kaynakları: Suriye ile 1974 Kuvvetler Ayrılığı Anlaşması temelinde "güvenlik ilkelerine" doğru adım atılıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5189283-i%CC%87srail-kaynaklar%C4%B1-suriye-ile-1974-kuvvetler-ayr%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1-anla%C5%9Fmas%C4%B1-temelinde
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara (solda), dün New York'ta düzenlenen yıllık Concordia Zirvesi'nde ABD eski Generali David Petraeus ile el sıkışıyor (AP)
İsrail kaynakları: Suriye ile 1974 Kuvvetler Ayrılığı Anlaşması temelinde "güvenlik ilkelerine" doğru adım atılıyor
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara (solda), dün New York'ta düzenlenen yıllık Concordia Zirvesi'nde ABD eski Generali David Petraeus ile el sıkışıyor (AP)
Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar, ABD öncülüğünde yürütülen resmi İsrail-Suriye müzakerelerinin yönünün "iki ülke arasında 1974 tarihli Kuvvetler Ayrılığı Anlaşması'na dayalı güvenlik ilkeleri anlaşması" olacağını, ancak bunun şu aşamada tam bir anlaşma biçimine ulaşmayacağını bildirdi.
İbranice Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, "İki ülke arasında tam bir barış anlaşmasına varılması ihtimali şu aşamada ortadan kalktı, çünkü İsrail, 1967'den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri'ni elinde tutmakta ısrar ediyor, Suriye hükümeti ise bunu reddediyor."
Bunun yerine, aşağıdaki güvenlik mutabakatlarını içeren bir ilkeler bildirgesi hazırlanacak: Suriye, güney Şam'dan Ürdün ve Golan Tepeleri sınırına kadar olan sınırlarında silahsızlandırılmış bir bölge oluşturacak ve Suriye ordusu ağır teçhizat kullanmaktan kaçınacak. Suriye, topraklarındaki herhangi bir İran varlığı ile mücadele etme sözü verecek.
1973'te İsrail tarafından işgal edilen Golan Tepeleri'ndeki Hermon Dağı Gözlemevi (AFP)
İsrail karşılığında, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana işgal ettiği bazı bölgelerden çekilecek ve Hermon Dağı ile doğu Golan Tepeleri'ndeki hayati güvenlik mevzilerini elinde tutacak. İki taraf, güvenlik sorunlarını ele almak için ortak bir askeri koordinasyon ekibi oluşturacak. İsrail, Süveyda ve diğer bölgelerdeki Dürzi topluluğunun güvenliğini sağlarken, Suriye'nin içişlerine karışmama sözü verecek.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ve İsrailli Bakan Ron Dermer, (AFP)
Gazete, ABD Başkanı'nın, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında güvenlik mutabakat anlaşmasının imzalanacağı bir görüşme ayarlamaya çalıştığını bildirdi. Ancak Suriye Devlet Başkanı, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı nedeniyle bu konuda pek istekli değil ve anlaşmayı Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında imzalanmasını tercih ediyor. Anlaşmanın nihai metninin henüz kesinleşmediğini, bu nedenle ayrıntılı müzakereler gerektiren bir ilkeler bildirgesi üzerinde anlaşmaya doğru bir eğilim olduğunu vurguladı.
Gazete, iyimser görünen haberlere rağmen, iki taraf arasında şimdiye kadar birçok konuda önemli görüş ayrılıkları olduğunu vurguladı. Bu iyimserlik, Netanyahu'nun "İsrail ve Suriye arasında inanılmaz şeyler oluyor. Suriye geniş bir silahsızlandırılmış bölge kurulmasını başlatacak ve İsrail, Süveyda'da güvenliği sağlama sorumluluğunu üstlenecek" şeklindeki açıklamalarından kaynaklanıyor.
Birleşmiş Milletler Gözlem Gücü'nden bir asker, işgal altındaki Golan Tepeleri sınırına yakın Kuneytra’daki bir gözlem noktasında duruyor (AFP)
Netanyahu'nun dün, aralarında çok sayıda bakan ve güvenlik birimi başkanının da bulunduğu savaş komuta heyeti ile Suriye meselesine odaklanan bir toplantı yapması dikkat çekicidir. Ortaya çıkanlar arasında, Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in, dün gece başlayan İbrani yılını, İran ekseninin tamamen ortadan kaldırılacağı bir savaş yılı olarak değerlendirdikleri de yer aldı. Bu savaş söylemi, özellikle Cumhurbaşkanı Şara'nın İsrail'i Esed rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye'ye düzenlediği binden fazla saldırı nedeniyle eleştirmesinin ardından, İsraillilerin bu savaşta Suriye için ne hazırladıklarına dair soruları gündeme getirdi. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Şara, güvenlik anlaşmasının Suriye hava sahasının ihlal edilmemesini garanti altına alması gerektiğini düşünüyor.
ABD'deki Suriye toplumu, pazar günü New York'ta Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi. Toplantıya 11 Suriyeli Yahudi göçmen de katıldı (web siteleri)
İsrail medyası, New York'ta Suriye kökenli 11 Amerikalı Yahudi şahsiyetin, Suriye toplumuyla yapılan halka açık toplantı kapsamında Cumhurbaşkanı Şara ile özel bir görüşme gerçekleştirdiğini bildirdi. İsrail'in adı toplantıda hiç geçmese de medya bu görüşmeyi İsrail için olumlu bir mesaj olarak değerlendirdi. Yahudiler, Suriye özlemlerinden, Suriye'ye ait olmaktan duydukları gururdan ve Suriye'nin yeniden inşasına katılma isteklerinden bahsettiler. Şara ise Suriye'nin toplumsal yapısının mezhep veya din ayrımı gözetmediğini, aksine mensubiyetleri ne olursa olsun her Suriyeliyi kucakladığını belirterek, sıcak bir karşılamayla cevap verdi.
Suriye kökenli Amerikalı iş adamı Yusuf Cacati, kendisi ve diğer Suriyeli-Amerikalıların, Şara ile yaptıkları görüşmeden, Şara'nın Suriyeliler için parlak bir gelecek vaat etmesi nedeniyle etkilendiklerini söyledi. Başkan Trump'ın İsrail ile yeni Suriye arasında bir barış ve güvenlik anlaşmasına varmada başarılı olmasını umduğunu ifade etti.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة