Ukrayna krizi, Rusya-Türkiye ilişkilerini olumsuz etkiler mi?

Ankara ve Kiev arasındaki askeri iş birliği, iki ülke arasındaki ilişkiler tarihinde eşi benzeri görülmemiş ‘stratejik’ bir seviyeye ulaştı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’yi geçtiğimiz Nisan ayında İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında kabul etti (AFP)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’yi geçtiğimiz Nisan ayında İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında kabul etti (AFP)
TT

Ukrayna krizi, Rusya-Türkiye ilişkilerini olumsuz etkiler mi?

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’yi geçtiğimiz Nisan ayında İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında kabul etti (AFP)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’yi geçtiğimiz Nisan ayında İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında kabul etti (AFP)

Basil el-Hac Casim
Kiev, Ukrayna krizinin üzerinden yedi yıl geçmesine rağmen ABD’nin duran barış sürecinde aktif bir rol oynamaya ve belki de Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya’nın yer aldığı ve müzakerelere öncülük eden Normandiya Dörtlüsü'ne katılmaya hazır olmasını umuyor. Kiev konumunu korurken, ülkenin doğusundaki savaşı sona erdirmek için Rusya’nın dayattığı şartlara yenik düşmedi.
Ukrayna’da 2014 yılından bu yana göreve gelen hükümetler, Kırım krizini ve ülkenin doğusundaki yedi yıllık çatışmayı sona erdirecek ve bölgenin yeniden tamamen Ukrayna kontrolüne girmesini sağlayacak bir çözüm bulmakta başarısız oldu.
Ukrayna'nın Avrupa’daki yapılara ve NATO’ya girme arayışına devam ettiği bir dönemde, Ukrayna ile Türkiye arasındaki askeri, güvenlik ve ekonomik iş birliği ilişkileri, iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihinde eşi benzeri görülmemiş ‘stratejik’ bir düzeye ulaştı. İki ülke arasındaki geniş kapsamlı iş birliği alanlarına ve ortak üretim faaliyetlerinin yanı sıra Türkiye, Ukrayna ordusunun başlıca insansız hava aracı (İHA) kaynağı haline geldi.

Dağlık Karabağ deneyimi
Türkiye'nin Azerbaycan'a Dağlık Karabağ bölgesini geri kazanma savaşında yaptığı katkı dikkate alınmalıdır. Bu gelişme, Ukrayna’daki birçok çevrede, Donbass bölgesinin kontrolünü kısmen de olsa ‘prensipte’ yeniden geri kazanma konusunda benzer bir senaryonun uygulanması şansı hakkında konuşmaların yapılmasının önünü açtı.
Ancak Ukrayna’daki durum ile Güney Kafkasya'da Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki durum, birçok farklılık barındırıyor. İki durum arasında doğrudan bir karşılaştırma yapmak gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Fakat Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ zaferi, eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında bir başka çatışmada durgun suların bulanmasına neden olurken birkaç noktaya dikkati çekti.

Çeyrek asırlık bir çıkmazdan sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasında yeniden başlayan savaşlar, uluslararası müzakere platformlarının herhangi bir çözüme ulaşamadıklarını, iki komşu ülke Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki anlaşmazlığı çözmek için doksanlı yılların başlarında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (​AGİT) bünyesinde kurulan, Rusya, Fransa ve ABD tarafından yönetilen Minsk Grubu'nun ‘Dağlık Karabağ krizine’ son veremediğini gösterdi. Dağlık Karabağ’daki askeri harekat, sadece altı hafta içinde netleşti ve sonuçlandı.
Dağlık Karabağ deneyiminin Güney Kafkasya'da Ukrayna ile ‘bugüne kadar’ etkisiz olan Minsk Grubu barış sürecine giren Ukrayna ile tekrar ettiğini görüyoruz. Belarus'un başkenti Minsk’te Eylül 2014 ve Şubat 2015 tarihlerinde Ukrayna, Rusya, Almanya ve Fransa arasında Donbass'taki anlaşmazlığın çözümüne yönelik bir yol haritası görevi gören anlaşmalar imzalanırken, bu anlaşmalar çerçevesinde üzerinde uzlaşıya varılan şartlar henüz tam olarak uygulanamadı.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ikinci Dağlık Karabağ savaşında bölgesel güvenlik, siyasi ve askeri ittifakların önemi göz ardı edilemez. Son çatışma sırasında Azerbaycan'ın İsrail ile yaptığı iş birliği büyük önem taşıdı. Rusya'nın Ermenistan'ı destekleyen herhangi bir hamlesi karşısında Türkiye'nin Azerbaycan’a olan güçlü desteği de önemli bir rol oynadı. Her iki ülke, gerek siyasi olarak büyük başkentlerdeki lobilerin rolü aracılığıyla, gerek askeri olarak İHA’larla Azerbaycan'ın son zaferinde kısmen rol oynadı.
Ukrayna, Türkiye’nin en son geliştirdiği İHA’lardan satın aldı, şimdi daha fazlasını satın almak istiyor. Bunun yanı sıra Ukraynalı mühendislerin Türkiye’nin ikinci nesil füzelerinin geliştirilmesinde önemli bir rol oynayacağı Ukrayna'da yeni model füzelerin ortak üretimine ilişkin görüşmeler sürüyor. Ayrıca İsrail ile 'intihar droneları' olarak bilinen Orbiter 1K İHA’larının alımı için görüşmelerin devam ettiğine dair haberler var.

Türkiye ile iş birliği
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre, Türkiye’yi bu alandaki en önemli ortağı olarak gören Ukrayna, savunma sanayinde Türkiye ile iş birliğine büyük önem veriyor. Kiev, eski Sovyetler Birliği ordu sisteminden NATO'ya katılmasının önün açacak kriterlere geçiş sürecinde, NATO’ya katılması kesin olmasa bile, bu iş birliğine güveniyor. Türkiye'nin sağladığı askeri eğitim ve teçhizatın, Azerbaycan'a Rusya’nın eğitim ve techizat desteğini alan Ermeni güçlerini tamamen yenmesinde avantaj sağladığına şüphe yok.
Uluslararası olarak tanınmayan Donetsk Halk Cumhuriyeti (DNR) ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nde (LNR) yaşayan Donbass sakinlerinin çoğunun Rus vatandaşlığına sahip olması ve Rusya ile Donbass cumhuriyetleri arasında 400 kilometrelik ortak sınırın bulunması, Ermenistan ve Azerbaycan krizinde olmayan faktörlerdir. Birçok gözlemciye göre Türkiye'nin veya İsrail'in çatışmaya Ukrayna tarafında müdahale etmesi beklenmese den para kazanma fırsatı olarak silah satmaya devam etmeleri muhtemel.

Yasağın gerekçeleri ‘siyasi’
Rusya, 12 Nisan'da Türkiye'de artan yeni koronavirüs (Kovid-19) vakalarını bahane ederek Türkiye'ye haftalık iki uçuş dışında tüm uçuşların askıya alındığını duyurdu. Rusya’nın bunu özellikle Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin Türkiye ziyaretinden sadece iki gün sonra açıklanması nedeniyle, o dönem yasağın gerekçelerinin sağlık değil, siyasi olduğuna dair tartışmalar ve spekülasyonlar başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Nisan'da mevkidaşı Zelensky ile düzenlediği ortak basın toplantısında Türkiye'nin Rusya'nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım dahil olmak üzere Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verdiği desteği dile getirdi.
Türkiye ile Ukrayna arasındaki bu üst düzey görüşme, Ukrayna'nın doğusunda tansiyonun yükseldiği bir dönemde gerçekleşirken Rus ordusunun Ukrayna ve Kırım’daki ortak sınıra yığılmasıyla aynı zamana denk geldi.
Öte yandan Kremlin, uçuş yasağı ile Zelensky'nin Türkiye ziyareti arasında herhangi bir bağlantı olmadığını açıkladı. Ancak diğer Rus politikacılar, Ruslara Ukrayna'ya verdiği destek nedeniyle Türkiye'ye seyahat etmekten kaçınmaları ve Rusya'nın uçuş yasağına karşı çıkmamaları çağrısında bulundu.
 Buna karşın Zelensky, Ukraynalıları desteklerini göstermeleri için Türkiye'ye seyahat etmeye teşvik etti.
Türkiye, Rusya ile çeşitli konularda devam eden stratejik iş birliğiyle eş zamanlı olarak Ukrayna'ya açıklamalarda geçen destekten fazlasını sağlayarak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'u Türkiye'yi ve diğer ülkeleri, ‘Ukrayna'nın askeri emellerini cesaretlendirmemeleri’ konusunda uyarmaya itti.
Birkaç gün önce Türk basını, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Kırım ile ilgili tutumumuz çok iyi biliniyor. Ukrayna'ya İHA satmamıza kimse gücenmesin, bu ticarettir” şeklindeki açıklamalarını aktardı. Çavuşoğlu ayrıca ‘Moskova’nın da Suriye'ye veya diğer ülkelere füze sağladığını ve Ankara'nın eylemlerini sorgulamadığını’ vurguladı.



ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Sözcüsü Rharrit, ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak istifa etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Sözcüsü Rharrit, ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak istifa etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Dışişleri Bakanlığında Ağustos 2022'den bu yana Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sözcüsü olan Hala Rharrit, ülkesinin Gazze politikasına tepki göstererek görevini bıraktı.

Al Arabiya'nın haberine göre, Rharrit, LinkedIn hesabından paylaştığı iletide, ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesinde 18 yıldır çalıştığını belirterek, "ABD'nin Gazze politikasına karşı çıkarak nisanda istifa ettim. Silahlar değil diplomasi. Barışın ve birliğin gücü olun." ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, Rharrit'in istifasına dair haberleri gördüğünü ancak kişisel bir mesele hakkında konuşmayacağını belirtti.

- Bakanlıkta 2005'ten bu yana görev yapıyordu

ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesinde 2005'ten bu yana görev yapan Rharrit, Ağustos 2022'den bu yana Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sözcülüğünü yürütüyordu.

Rharrit, İsrail'in Gazze saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana ülkesinin politikalarını protesto amacıyla istifa eden üçüncü ABD Dışişleri Bakanlığı çalışanı oldu.


Kanada'da kefiye takan milletvekilinin meclis oturumundan çıkması istendi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Kanada'da kefiye takan milletvekilinin meclis oturumundan çıkması istendi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kanada'nın Ontario Eyaleti meclis üyelerinden Sarah Jama'nın, Filistin ile dayanışma amacıyla giydiği kefiye nedeniyle meclis oturumundan çıkması istenirken, komisyon çalışmalarına katılmasına da izin verilmedi.

Yerel medyadaki haberlere göre, Ontario Eyalet Meclisi Başkanı Ted Arnott, kefiye takan milletvekili Sarah Jama'dan parlamentoyu terk etmesini istedi.

Ancak Jama meclisten çıkmayı reddetti.

Bunun üzerine Arnott, Jama'nın herhangi bir konuyla ilgili oy veremeyeceğini ve komite çalışmalarına katılamayacağını belirtti.

Arnott gazetecilerin, Jama'yı neden meclisten çıkarmadığına ilişkin sorusuna da "Tek yol onu fiziki olarak çıkarmaktı ve ben buna hazır değildim." yanıtını verdi.

- Arnott'un eylemine tepki

Kanada Müslümanları Ulusal Konseyinden yapılan açıklamada, Arnott'un Jama'ya yönelik eylemi kınandı.

Açıklamada, bugünün Ontario tarihinde utanç verici bir gün olduğu belirtilerek, "Bu, Filistin karşıtı ırkçılık. Kefiye, Filistin'in kültürel kimliğinin bir sembolü. Yasak, Ontario Eyalet Meclisi Başkanı Ted Arnott tarafından kaldırılmalı." ifadeleri kullanıldı.

Yeni Demokratik Parti lideri Marit Stiles da Jama'ya yönelik eylemi şok edici bulduğunu ve dehşete düştüğünü belirtti.

Ontario Eyalet Meclisi'nde 18 Nisan'da kefiye takmak yasaklanmıştı. Meclis Başkanı Arnott, kefiye takmanın açık bir siyasi mesaj olduğunu belirtmiş ve bunun politik mesaj içeren kıyafetleri mecliste giymenin yasak olduğuna yönelik kuralları ihlal ettiğini savunmuştu.

Yeni Demokratik Parti lideri Marit Stiles, 18 ve 23 Nisan'da kefiyeye yönelik yasağın kaldırılması talebinde bulunmuştu. Fakat yeterli destek sağlanamadığı için söz konusu girişimler başarısız olmuştu.

Ontario Başbakanı Doug Ford'un partisi dahil olmak üzere eyaletteki 4 siyasi parti, kefiye yasağının kaldırılmasını talep etmişti.


Blinken, Refah'a olası kara saldırısını görüşmek için gelecek hafta İsrail'e geliyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Blinken, Refah'a olası kara saldırısını görüşmek için gelecek hafta İsrail'e geliyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın İsrail ordusunun Refah'a olası kara saldırısı ve Hamas ile Tel Aviv arasında esir takası mutabakatını görüşmek için gelecek hafta İsrail'e geleceği bildirildi.

İsrail devlet televizyonu KAN'da yer alan haberde, Blinken'ın 30 Nisan'da İsrail'i ziyaret edeceği belirtildi.

Ziyarette Blinken'ın, İsrail'in Refah'a olası kara saldırısı ve Hamas ile Tel Aviv arasında esir takası gibi konuları İsrailli yetkililerle görüşeceği ifade edildi.

Bunun, ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın 7 Ekim 2023'ten bu yana bölgeye yapacağı 7. ziyaret olacağı kaydedildi.

- İsrail'in Refah'a olası kara saldırısı

Gazze'nin güneyinde Mısır sınırında yer alan Refah şehri, İsrail saldırılarından önce yaklaşık 280 bin Filistinliye ev sahipliği yapıyordu. İsrail'in 7 Ekim'deki saldırıları nedeniyle 2,3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi'nde 1,9 milyon kişi yerinden oldu.

Yerinden edilen Filistinlilerin büyük bölümü, İsrail'in daha önce "güvenli olduğunu" iddia ettiği Refah'a sığındı. Kuzey bölgelerden gelenlerle Refah'ın nüfusu 4 katından fazla artarak 1,5 milyona ulaştı.

Yeterli konut olmaması nedeniyle Refah'a sığınan Filistinlilerin büyük bir bölümü derme çatma çadırlardan oluşan kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.

İsrail ordusu, Refah kentini sık sık hava saldırılarıyla hedef alıyor. İsrail'in Refah kentine kara saldırısı başlatması halinde sivillerin Gazze Şeridi'nde sığınacak bir yerinin kalmayacağından endişe ediliyor.

Uluslararası uyarılara rağmen Refah'a saldırı planını onayladığını defalarca yineleyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 8 Nisan'da yaptığı açıklamada saldırı için tarih belirlendiğini belirtmişti.

İsrail devlet televizyonu KAN, İsrail ordusunun Refah'a kara saldırısını "çok yakında" başlatacağını bildirmişti.


ABD'de başlayan üniversite gösterileri polisin sert müdahalesi ve gözaltılara rağmen sürüyor

Fotoğraf: Tayfun Coşkun/AA
Fotoğraf: Tayfun Coşkun/AA
TT

ABD'de başlayan üniversite gösterileri polisin sert müdahalesi ve gözaltılara rağmen sürüyor

Fotoğraf: Tayfun Coşkun/AA
Fotoğraf: Tayfun Coşkun/AA

ABD'de Columbia Üniversitesinde 10 gün önce başlayan ve dünya genelinde birçok üniversiteye yayılan Gazze'ye destek gösterileri, polisin sert müdahalesi ve gözaltılara rağmen devam ediyor.
Columbia Üniversitesi yönetiminin Gazze'deki soykırımı destekleyen şirketlere sağladığı mali yatırımlara tepki göstermek için öğrencilerin, kampüs bahçesinde başlattıkları oturma eylemi 10'uncu gününe ulaştı.

Üniversite yetkilileri, öğrencilerin kurduğu kampın dağılması ve üniversite politikalarının yeniden gözden geçirilmesi amacıyla gösterileri düzenleyen öğrencilerle bir araya geldi.

Columbia Üniversitesi gibi bazı üniversitelerde yönetim ve polis, öğrencileri müzakereye çağırırken bazı üniversiteler ise kolluk kuvvetlerinin sert müdahalelerine sahne oluyor.

Öte yandan Gazze'ye destek gösterilerine katılan üniversiteler ve öğrencilerin sayısı her geçen gün artıyor.

Emory'de polisin öğrencilere göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle müdahale ettiği iddiası
Georgia eyaletindeki Emory Üniversitesinin öğrenci gazetesi Emory Wheel, polislerin gösteriler sırasında göz yaşartıcı gaz kullandığını yazdı.

"Atlanta Community Press Collective" adlı yerel bağımsız haber kuruluşu ise yaklaşık 20 kişinin gözaltına alındığını, polisin göstericilere şok tabancası ve plastik mermiyle müdahale ettiğini öne sürdü.

İki profesör gözaltına alındı
Emory Üniversitesinde düzenlenen Filistin'e destek gösterilerinde Felsefe Bölümü Başkanı Profesör Noelle McAfee ve Ekonomi Profesörü Caroline Fohlin gözaltına alındı.

Fohlin ve Noelle McAfee'nin gözaltına alınma anına ilişkin videolar sosyal medyada paylaşıldı. Polisin sert müdahalede bulunarak profesörü gözaltına aldığı görülen videoda Fohlin'in, "Ben bir profesörüm." dediği duyuluyor.

Üniversitenin Atlanta'daki kampüsünde kamp kuran 30 öğrenci de iki profesör ile gözaltına alındı.

⁠Ohio Eyalet Üniversitesinde keskin nişancı iddiası
Ohio Eyalet Üniversitesinde de polis, Filistin'e destek amacıyla bir araya gelen öğrencilere sert müdahalede bulundu.

Sosyal medyada hızla yayılan videoda Ohio Eyalet Üniversitesinin çatısında tripot kuran kişilerin keskin nişancı oldukları iddia edildi.

Öte yandan üniversite yönetimi, bu kişilerin eyalet güvenlik güçlerinden olduğunu açıkladı.

Güney California Üniversitesinde mezuniyet töreni iptal edildi
Los Angeles'taki Güney California Üniversitesinde (USC) "Gazze'ye destek" gösterilerinde İsrail'i protesto eden 93 öğrenci gözaltına alındı.

Müslüman karşıtı grupların başlattığı kampanya sonucu, 2024 Okul Birincisi Müslüman kız öğrenci Asna Tabassum'un mezuniyet konuşmasının güvenlik gerekçesiyle iptal edildiği USC'den yapılan açıklamada, mayıstaki ana mezuniyet töreninin de iptaline karar verildiği bildirildi.

Georgetown ve George Washington üniversiteleri
Başkent Washington'da bulunan Georgetown Üniversitesi ile George Washington Üniversitesinde okuyan öğrenciler de gösteri yapanların arasına katıldı.

Georgetown Üniversitesinin ana kampüsünün ortasında yer alan büyük bahçede bir araya gelen yüzlerce öğrenci, "Özgür Filistin" ve "Gazze'de hemen ateşkes" sloganları attı. Bazı öğrenciler ise polisin sınırlı izin verdiği alanlarda çadırlar kurdu.

George Washington Üniversitesinin ana kampüsündeki bahçede bir araya gelen yüzlerce öğrenci de sloganlar atarak Gazze'ye desteklerini dile getirdi.

Indiana Üniversitesi
Indiana Üniversitesinde Filistin'e destek olmak için çadır kampları kuran öğrencilere polis sert müdahalede bulundu.

Okul politikalarını ihlal ettikleri gerekçesiyle öğrencilere copla müdahale eden polis, 33 kişiyi gözaltına aldı.

Connecticut Üniversitesi
Connecticut Üniversitesinde yaklaşık 300 öğrenci, Gazze'ye destek amacıyla Storrs Kampüsü'nde toplandı.

Üniversite yönetimi taleplerini karşılayana kadar gösterilere devam edeceğini belirten öğrencilerin çadırları polis tarafından söküldü, bir öğrenci gözaltına alındı.

⁠Pensilvanya Üniversitesi
Pensilvanya Üniversitesindeki Filistin destekçisi öğrenciler, sınıflarını terk ederek şehir merkezine yürüyüş düzenledi.

Filistin bayrakları, pankartlar ve afişler taşıyan göstericiler, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını protesto etmek için üniversite kampüsünde çadır kurdu.

⁠Princeton Üniversitesi
Princeton Üniversitesinden Filistin destekçisi grubun sosyal medyada dün yaptığı paylaşımda, eğitim kurumunun McCosh avlusunda "Gazze Dayanışma Kampı"nın kurulduğu bildirildi.

Princeton sözcüsü, bu kampın üniversite kurallarına aykırı olduğunu ve gösteriler esnasında 2 yüksek lisans öğrencisinin gözaltına alındığını açıkladı.

⁠California Politeknik Eyalet Üniversitesi
California Politeknik Eyalet Üniversitesinde öğrenciler, polis müdahalelerine rağmen 22 Nisan'dan bu yana Filistin'e destek gösterilerine devam ediyor.

Okulun öğretim üyeleri ve personel senatosu, pazartesi günü barikat kuran öğrencileri uzaklaştırmak için polisi çağırma kararını gerekçe göstererek rektörün istifasını talep etti.

Af örgütünden çağrı
Uluslararası Af Örgütü, İsrail karşıtı eylemlerin engellendiği ve öğrencilerin gözaltına alındığı ABD'deki üniversiteleri, öğrencilerin kampüslerdeki "barışçıl ve güvenli" protesto haklarını korumaya ve kolaylaştırmaya çağırdı.  

Af Örgütünden yapılan açıklamada, ABD'deki üniversitelerde İsrail karşıtı öğrenci protestolarının engellenmesi ve öğrencilerin gözaltına alınması kınandı.


Beyoğlu'ndaki terör saldırısı davasında karar

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Beyoğlu'ndaki terör saldırısı davasında karar

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İstiklal Caddesi’nde terör örgütü PKK’nın talimatıyla gerçekleştirilen saldırı davasında sanık Ahlam Albashır 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 1794 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Beyoğlu'nda 13 Kasım 2022'de terör örgütü PKK/YPG tarafından verilen talimatla İstiklal Caddesi'ne bırakılan bombanın patlaması sonucu 6 kişinin hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı terör saldırısına ilişkin 15'i tutuklu 36 sanığın yargılandığı davada, bombayı caddeye bırakan tutuklu sanık Ahlam Albashır, 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 1794 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, aralarında bombayı bırakan Ahlam Albashır'ın da bulunduğu 5 tutuklu sanık ile avukatları katıldı. Bazı tutuklu sanıklar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.

Duruşmada, tutuklu sanıklardan Fatma Berkel, Ferhat Habeş, Ahmed Carkes ve Ammar Jarkas'e ek savunma hakkı verildi.

Sanık Berkel, savunmasında patlamanın olduğu dönem hamile olduğunu ve psikolojisinin iyi olmadığını iddia ederek, "Tek sorduğum şey, 'Neden buraya geldiniz?' oldu. Bana 'Biz buraya yaşamaya geldik, tutunamazsak dışarıya çıkacağız.' dedi. Aramızda geçen konuşma bundan ibaret. Bunları hiç tanımıyorum, beraatimi istiyorum." dedi.

Mahkeme başkanı davada karar açıklanacağını belirterek, sanıklara son sözünü sordu.

Sanık Ahlam Albashır son sözünde, "Kendimi savunmayacağım. Bu olan patlama ve vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir cezayı kabul ediyorum. Ammar Carkes'in hiçbir şeyden haberi yoktur. Benim ailemin vefat ettiğini biliyor ama ailem yaşıyor. Ahmed Carkes'in telefonu kırdığında hiçbir şeyden haberi yoktu. Ahmad Haj Hasan'ın da evinde 3 gün kaldım. Tanışıklığımız atölyeden kaynaklanıyor. Bayan olduğumdan atölyede kalmama razı olmadı. Evine davet etti. Ferhat Habeş ve Fatma Berkel'i sadece evde gördüm. Sayın başkanla baş başa konuşmak istiyorum." ifadelerini kullandı.

Diğer sanıklar da saldırıyla ilgilerinin bulunmadığını öne sürerek, tahliyelerine ve beraatlerine karar verilmesini istedi.

Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ahlam Albashır’ı "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", "tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürme" ve "tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme" suçlarından 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Heyet, sanık Albashır'a ayrıca 99 kez "kasten öldürmeye teşebbüs" ve "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçlarından da toplamda 1794 yıl hapis cezası ile 22 bin lira adli para cezası verdi.

Mahkeme Albashır'ın üzerine atılı "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" suçu içerisinde eridiğine kanaat getirerek, bu suç yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmetti.

İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde, terör örgütü PKK/YPG tarafından 13 Kasım 2022'de düzenlenen bombalı saldırıda, 6 kişinin hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı anlatılmıştı.

İddianamede, soruşturma kapsamında terör örgütü YPG/PYD'nin özel istihbarat elemanı olan sanıklar Ahlam Albashır ve Bilal el-Hacmaus'un, örgüt tarafından özel eğitime tabi tutulup talimatlandırıldığı, patlayıcı malzeme eşliğinde Türkiye'ye gönderildiklerinin tespit edildiği belirtilmişti.

Sanıkların, örgütün kurduğu ağ vasıtasıyla illegal yollardan İstanbul'a intikal edip örgüte ait evlere yerleştirildiği aktarılan iddianamede, bu kişilerin gelen talimatla söz konusu eylemi gerçekleştirdiklerinin belirlendiği ifade ediliyor.

İddianamede, sanık Bilal el-Hacmaus'un Edirne'den yurt dışına firar ettiğine, hakkında yakalama emri düzenlenip kırmızı bülten talebinde bulunulduğuna dikkati çekilerek, Terörle Mücadele Daire Başkanlığının yaptığı araştırma ile bombalı saldırı eylemini organize edip talimatını veren, örgütün sözde yönetim kadrosundaki Cemil Bayık, Hülya Oran, Sabri Ok, Saliha Bişkin, Velid Halil, Layika Gültekin, Fehman Hüseyin ve Ferhat Abdi Şahin ile Khalil Manja Hussein (Halil Menci) hakkında yakalama emri düzenlendiği aktarılmıştı.

İstenen cezalar
İddianamede, 36 sanığın "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "silahlı terör örgütüne üye olma", "tasarlayarak, bombalama suretiyle çocuğa karşı adam öldürme", "tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürme", "tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürmeye teşebbüs etme", "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" ile "göçmen kaçakçılığı" suçlarından cezalandırılması talep edilmişti.

Müşteki olarak 123 kişinin yer aldığı iddianamede, sanıklardan Ahlam Albashır'ın, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olmak"tan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, "tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürmek"ten ağırlaştırılmış müebbet, "tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme" suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 99 kişiye karşı "tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 1930 yıldan 2 bin 970 yıla kadar, "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi" suçundan da 12 yıldan 24 yıla kadar olmak üzere toplam 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1949 yıl 6 aydan 3 bin 9 yıla kadar hapsi istenmişti.

Firari sanık Halil Menci MİT'in operasyonuyla etkisiz hale getirildi
Terör saldırısının failleri Ahlam Albashır ile Bilal el-Hacmaus'u yönlendiren ve yurt dışına kaçmasını sağlayan terörist sanık Halil Menci'nin, PYD/YPG kontrolündeki Kamışlı'da bulunduğu tespit edilmişti. Menci, 22 Şubat'ta Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) Suriye'nin kuzeyindeki Kamışlı'da gerçekleştirdiği nokta operasyonla etkisiz hale getirilmişti.


36 bin sözleşmeli sağlık personeli istihdamına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

36 bin sözleşmeli sağlık personeli istihdamına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Sözleşmeli 36 bin sağlık personeli istihdamı kapsamındaki sağlık birimlerinin yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı karar Resmi Gazete'de yayımlandı.

Buna göre, yıl sonuna kadar uygulanmak üzere, eleman temininde güçlük çekilen yerlerde ve hizmet dallarında sağlık hizmetlerinin etkili ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla sözleşmeli sağlık personeli istihdam edilecek hizmet birimleri yeniden belirlendi.

Karar uyarınca 1 diyetisyen, 9 ebe, 2 hemşire, 25 sağlık memuru, 1 sağlık teknikeri, 3 bin 498 tabip, 32 bin 464 de uzman tabip istihdam edilecek.

İstihdam edilecek personelden 1'i acil sağlık hizmetlerinde, 7'si ilçe sağlık müdürlüğü/ toplum sağlığı merkezlerinde, 8'i sağlık evlerinde, 35 bin 984'ü ise yataklı tedavi birimlerinde görev alacak.


İspanya'da Başbakan Sanchez'in "olası istifa hamlesi" siyasi taktik olarak değerlendiriliyor

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve eşi Maria Begona Gomez Fernandez (Reuters)
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve eşi Maria Begona Gomez Fernandez (Reuters)
TT

İspanya'da Başbakan Sanchez'in "olası istifa hamlesi" siyasi taktik olarak değerlendiriliyor

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve eşi Maria Begona Gomez Fernandez (Reuters)
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve eşi Maria Begona Gomez Fernandez (Reuters)

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in, eşi hakkında "iş dünyasına etki yaptığı ve yolsuzluğa karıştığı" iddialarından dolayı istifa edip etmemeyi düşünme kararanın "siyasi bir taktik" olduğu düşünülüyor.

İspanya'da "sürpriz bir siyasi deprem" olarak tanımlanan Başbakan Sanchez'in istifayı düşünme açıklaması ülkenin ana gündem maddesi oldu.

Basındaki yorumlarda, Sanchez ve yakın çevresinin uzun zamandır bazı basın organları tarafından hedef alındığı, ancak Başbakanın olası bir istifayı düşüneceğini açıklamasının "siyasi bir taktik" olduğu görüşü öne çıkarıldı.

İspanya Başbakanının 29 Nisan'da yapacağı basın toplantısında meclisten bir kez daha güvenoyu isteme yoluna gideceği, azınlık hükümetine dışarıdan destek veren ayrılıkçı Bask ve Katalan siyasi partilerin bir kez daha desteğini alarak, muhalefetteki sağ ve aşırı sağ partilerin suçlamalarını haksız çıkartarak güçlenmiş bir şekilde bu krizden çıkmayı planladığı yorumları yapıldı.

Katalonya'da 12 Mayıs'ta yapılacak yerel parlamento seçimleri öncesinde Sanchez'in bu siyasi hareketinin partisine oy kazandırabileceği de ileri sürülüyor.

Sanchez'in uzun bir süredir muhalefetteki sağ partilerin kullandığı, "hükümetin meşru olmadığı", "Sanchez'e oy verenler ETA teröristi Txapote'ye oy kullanmış olur" şeklindeki suçlamaları artık siyaset dilinden çıkartmayı hedeflediği kaydediliyor.

Bu arada gerek koalisyon hükümetinin bakanları, gerekse Sanchez'in lideri olduğu Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) üst düzey yöneticileri Başbakan'a destek mesajları gönderip görevde kalmasını isteyen açıklamalar yaptı.

Muhalefetteki sağ partiler ise Sanchez'i hedef almaya devam etti. Ana muhalefetteki Halk Partisi'nin (PP) lideri Alberto Nunez Feijoo, Sanchez'i "ciddiyetsizlikle ve mağduru oynamakla" suçladı. Aşırı sağcı Vox'tan gelen açıklamalarda Sanchez'in hemen istifa etmesi gerektiği savunuldu.

- Hükümet kaynakları: "Sanchez'e karşı yürütülen kampanya siyaset dışı"

AA muhabirinin hükümet kaynaklarından aldığı bilgilerde ise Sanchez'in kararının "tamamen bireysel olduğu ve istifanın beklenmediğini" vurgulandı.

Bir hükümet yetkilisi, "Sanchez'e karşı yürütülen kampanyada siyaset dışı bir durum var ve bu demokrasiye de zarar veriyor. Her zaman aynı basın organları, çoğunlukla dijital olanlar bu suçlamaları yapıyor. Ana akım medya ise bunu görmezlikten geliyor." yorumunda bulundu.

- Temiz Eller sendikası, iddialarının doğruluğundan emin değil

Öte yandan Sanchez'in eşi Begona Gomez'e yönelik "nüfuzunu kullanarak bazı iş çevrelerine etki yapmak ve yolsuzluk" suçlamalarını yapan aşırı sağcı "Temiz Eller" sendikası Genel Sekteri Miguel Bernard, bu iddiaları sadece basındaki bilgilere göre, "doğruluğunu bilmeden" ortaya attığını açıkladı.

Savcılık da "suç unsuru teşkil eden herhangi bir delil bulunmadığından" dolayı Başbakan Sanchez'in eşi hakkında açılan soruşturmanın kapatılmasını istedi.

Temiz Eller'in suç duyurusu sonrasında Gomez hakkındaki iddialarla ilgili gizli bir soruşturma açtığı duyurulan hakim Juan Carlos Peinado'nın 10 Mayıs tarihinde söz konusu haberleri yapan gazetecileri dinleyip kararını vermesi öngörülüyor.

- Sanchez'in kamuya açık siyasi görüşmelerini askıya alma kararı

İspanya Başbakanı Sanchez, X hesabından dün yaptığı ve "Vatandaşa mektup" başlığını attığı dört sayfalık açıklamada, muhalefetteki sağ ve aşırı sağ partileri "ülke gerçeğinden çok uzak kalmak, seçim yenilgisi kabul etmemek, meşru hükümete saygı göstermemek ve karikatürü andıran iddialar ortaya atarak, çamur makinesi gibi sürekli kendisine ve etrafındakilere iftira atmakla" suçlamıştı.

"Hükümetin başında devam mı etsem, yoksa bu yüksek onurdan vazgeçsem mi? Buna değer mi sorusunu acilen yanıtlamam gerekiyor." diyen Sanchez, kamuya açık tüm görüşmelerini iptal ettiğini, düşünmesi gerektiğini ve 29 Nisan pazartesi günü kamuoyunun karşısına çıkarak kararını açıklayan bir basın toplantısı yapacağını duyurmuştu.

Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) lideri olan 52 yaşındaki Sanchez, 2018-2019, 2020-2023 ve son olarak Kasım 2023'te kurulan azınlık sol koalisyon hükümetle 3 dönem art arda başbakanlık görevini yürütüyor.

Pedro Sanchez'in 29 Nisan'daki basın toplantısında, şu andaki siyasi ortamda beklendiği gibi meclisten tekrar güvenoyu isteme kararını açıklaması, aksi olup istifa etmesi durumunda da yeni bir hükümet kurulana kadar mevcut hükümetin karar alamadan fiili olarak görevine devam etmesi, yeni hükümet kurulamazsa da erken genel seçime gidilmesi öngörülüyor.

Başbakan Sanchez'in istifası halinde şu anda Senato'da görüşülen ve mayıs ayı sonunda yasalaşması beklenen ayrılıkçı Katalan siyasetçilere af getirilmesiyle ilgili tasarının da kabul edilmemesi bekleniyor.


ABD'nin Columbia Üniversitesinde süren Gazze protestoları diğer okullara da yayılıyor

Polisler ABD'nin Atlanta eyaletindeki Emory Üniversitesi'nde Filistin yanlısı protesto sırasında bir göstericiyi gözaltına aldı (AFP)
Polisler ABD'nin Atlanta eyaletindeki Emory Üniversitesi'nde Filistin yanlısı protesto sırasında bir göstericiyi gözaltına aldı (AFP)
TT

ABD'nin Columbia Üniversitesinde süren Gazze protestoları diğer okullara da yayılıyor

Polisler ABD'nin Atlanta eyaletindeki Emory Üniversitesi'nde Filistin yanlısı protesto sırasında bir göstericiyi gözaltına aldı (AFP)
Polisler ABD'nin Atlanta eyaletindeki Emory Üniversitesi'nde Filistin yanlısı protesto sırasında bir göstericiyi gözaltına aldı (AFP)

ABD'nin New York kentindeki Columbia Üniversitesi yönetimi ile öğrenciler arasında geçen hafta başlayan Gazze protestosu gerginliği devam ederken, İsrail’in saldırılarına karşı öğrenci protestoları, diğer üniversitelerde de yayılmaya devam ediyor. The City College of New York öğrencileri de Gazze'deki saldırılarına karşı çıkmak ve Columbia'daki öğrencilere destek olmak amacıyla kampüste Gazze Dayanışma Kampı kurdu.


İsrail Refah işgali ile esir anlaşması arasında tereddütte

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail bombardımanında vurulan bir binanın enkazında gezinen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail bombardımanında vurulan bir binanın enkazında gezinen Filistinli çocuklar (AFP)
TT

İsrail Refah işgali ile esir anlaşması arasında tereddütte

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail bombardımanında vurulan bir binanın enkazında gezinen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta İsrail bombardımanında vurulan bir binanın enkazında gezinen Filistinli çocuklar (AFP)

İsrail, önündeki iki seçenekten hangisini tercih edeceği konusunda tereddüt yaşıyor. Bu seçeneklerden ilki, esir değişimi anlaşmasını kabul etmesi için Hamas üzerindeki baskıyı arttırmak. Diğeri ise Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine geniş çaplı bir askeri operasyon düzenlemek. Bu seçenek de iki risk taşıyor. Birincisi ABD, Mısır ve diğer birçok ülkeyle gerilimin artması, ikincisi ise Hamas'ın bu tür baskılara hiçbir şekilde yanıt vermemesi.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, Bakanlar Kurulu'nun Hamas ile yeni müzakerelerin temelini oluşturması beklenen geniş ana hatların taslağını hazırlamaya başladığını bildirdi.

Müzakereler hakkında bilgi sahibi iki kaynak, bakanların Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve Şin-Bet Başkanı Ronen Bar'ın Kahire'de Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kâmil ile yaptıkları görüşmeler hakkında bilgi aldıklarını belirtti.

İsrail ve Arap medyası, Mısır'ın Halevi ve Bar'a, esir değişimi anlaşmasına varılması amacıyla müzakerelerin canlandırılması karşılığında Refah kentinin işgalinin dondurulmasını öngören bir girişim önerdiğini belirtti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu girişim, Paris Anlaşması temelinde yeni bir anlaşmanın yürürlüğe konmasını içeriyordu. Refah'ın olası bir işgalinden önce gelen Mısır müdahalesi, Hamas'ın saldırganlığı durdurma taahhüdünü ve savaşı durdurmak ve bir Filistin devletinin kurulmasına yol açacak siyasi süreci başlatmak için kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak uzun bir ateşkese hazır olduğunu ifade ettiği ve daha sonra silahlarını bırakıp siyasi bir parti olacağı sözünü verdiği bir zamanda geldi.

Bu arada aralarında ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya'nın da bulunduğu 18 ülke Hamas'a baskı yapmaya başladı ve ortak bir metinle ‘Gazze Şeridi'nde Hamas tarafından tutulan tüm esirlerin derhal serbest bırakılması’ çağrısında bulundu.

Beyaz Saray tarafından yayınlanan metinde şu ifadelere yer verildi: “Masadaki anlaşma, Gazze Şeridi'nde derhal ve uzun süreli bir ateşkese olanak sağlayacaktır… Söz konusu anlaşma, çatışmaların gerçek anlamda sona ermesine ve Gazze halkının evlerine ve topraklarına dönmesine yol açabilir.”


ABD Gazze'de iskele inşasına başladı

Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)
Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)
TT

ABD Gazze'de iskele inşasına başladı

Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)
Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, ABD ordusunun beklenen bir hamleyle Gazze Şeridi'ne insani yardımların girmesini sağlayacak bir iskele inşa etmeye başladığını ve iskelenin Mayıs ayı başında faaliyete geçmesinin planlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre ABD Başkanı Joe Biden mart ayında, ABD ordusunun Gazze'nin Akdeniz kıyısında insani yardımların deniz yoluyla ulaştırılması için geçici bir iskele inşa edeceğini açıklamıştı.

İskele, İsrail'in bölgeyi harap eden ve 2,3 milyon kişiyi insani bir felakete sürükleyen savaşından altı ay sonra, Gazze Şeridi'nde kıtlığı önleme girişiminin bir parçası.

Sahada ABD askeri yok

Pentagon Sözcüsü Tümgeneral Patrick Ryder gazetecilere verdiği demeçte, “USNS Benavidez de dahil olmak üzere, ABD askeri gemilerinin denizdeki geçici iskelenin ilk aşamasının inşasına başladığını teyit edebilirim” dedi.

dfvgf
Gazze limanının uydu görüntüsü (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM), Gazze Şeridi'nin kıtlıkla karşı karşıya olduğu uyarısında bulunarak, Gazze Şeridi boyunca yardım erişiminin ve dağıtımının önündeki ‘büyük engellerden’ şikâyet etti.

Yardım kuruluşları ve Biden yönetimi, İsrail'e Gazze'ye yardım malzemelerinin ulaştırılmasını kolaylaştırması ve konvoylarına Gazze Şeridi içinde güvenli geçiş izni vermesi çağrısında bulundu.

Ryder, Pentagon'un Gazze'de iskele inşaat alanında küçük hasara neden olan bir tür havan topu saldırısını takip ettiğini söyledi. Ancak ABD güçlerinin henüz o bölgeye bir şey taşımaya başlamadığını ve sahada ABD askeri bulunmadığını da belirtti.

ABD'li yetkililer iskele çalışmasının, savaştan zarar görmüş Gazze Şeridi'nde ‘ordu güçlerinin karada konuşlanmasını’ içermediğini söyledi. Ancak ABD askerleri, İsrail güçleri tarafından denetlenecek olan iskelenin inşası sırasında Gazze Şeridi civarında bulunacak.

Pentagon'un daha önce yaptığı açıklamaya göre Gazze Şeridi'ne ulaşan yardımın dağıtımı muhtemelen sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilecek.

İsrail'in onayı

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee dün yaptığı açıklamada, ordunun, Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini genişletmeye yönelik yeni ABD girişimini onayladığını ve buna katılacağını söyledi.

Adraee, X platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun girişime güvenlik ve lojistik destek sağlanacağını belirtti.

Adraee, ordunun bu girişime katılmasının, Gazze Şeridi'ndeki sivil halka insani yardım ulaştırılması için uluslararası kuruluşlarla ortaklaşa yürütülen çalışmaları onayladığına dikkat çekti.