İran, Viyana müzakerelerinin yakında biteceğini beklerken Fransa ve Almanya ise uyarıda bulunuyor

Hükümet, Hamaney'in ofisine yönelik kısıtlamaları kaldırma sözü verirken Moskova ise Tahran'ı nükleer konuda ‘daha az hırslı’ olmaya çağırdı.

Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü uzmanlarının bildirdiğine göre, Humeyni Uzay Merkezi’nde son birkaç gün içinde artan faaliyetlerin Planet ve Maxar gibi ticari şirketler tarafından izlenen uydu görüntüleri (AFP)
Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü uzmanlarının bildirdiğine göre, Humeyni Uzay Merkezi’nde son birkaç gün içinde artan faaliyetlerin Planet ve Maxar gibi ticari şirketler tarafından izlenen uydu görüntüleri (AFP)
TT

İran, Viyana müzakerelerinin yakında biteceğini beklerken Fransa ve Almanya ise uyarıda bulunuyor

Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü uzmanlarının bildirdiğine göre, Humeyni Uzay Merkezi’nde son birkaç gün içinde artan faaliyetlerin Planet ve Maxar gibi ticari şirketler tarafından izlenen uydu görüntüleri (AFP)
Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü uzmanlarının bildirdiğine göre, Humeyni Uzay Merkezi’nde son birkaç gün içinde artan faaliyetlerin Planet ve Maxar gibi ticari şirketler tarafından izlenen uydu görüntüleri (AFP)

Tahran hükümeti, ABD’nin İran Dini Rehberi ve çevresindekilere uygulananlar da dahil olmak üzere bin 40 yaptırımı kaldırmaya hazırlandığının ortaya çıkmasının ardından dün Washington yönetiminin atacağı adımlara yönelik beklentilerini yükseltti. Diğer yandan, görevi sona erecek olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani üstü kapalı bir şekilde, nükleer müzakere ekibine nükleer programın canlandırılması yönünde nisan ayından bu yana devam eden Viyana müzakerelerini sona erdirme yetkisi verilmesi çağrısında bulundu.
Diğer yandan Almanya, İran ile dünya güçleri arasında halen önemli konuların tartışıldığı uyarısında bulunurken Paris de ilerleme kaydedilmediği takdirde zor kararlar alınacağını bildirdi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov ise İran’a ve ABD’ye tavırlarında yumuşama çağrısında bulundu.
İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Mahmud Vaizi dün hükümet toplantısı oturum aralarında gazetecilere verdiği demeçte, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından konan veya yeniden getirilen bin 40 yaptırıma dahil olarak Rehberi Ali Hamaney ve ofisine ilişkin yaptırımların kaldırılması için Viyana'da anlaşmaya varıldığını bildirdi.
Söz konusu iyimserliğe rağmen ABD'ye İran medyası veya bağlantılı internet sitelerinin kapatılmaması uyarısında bulunan Vaizi, “Bu adımı kınamak ve ABD'nin nükleer programa yönelik anlaşmaya ilişkin tartışmalar sürerken yapıcı olmayan bu yanlış politikasını ortaya çıkarmak için her türlü hukuki yola başvuracağız” ifadelerini kullandı.
Müzakerelere, İran'da ABD’nin kara listesindeki Yargı Erki Başkanı Reisi'nin kazandığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden iki gün sonra ara verilmişti. Reisi, görevi ağustos ayında Ruhani’den devralacak.
İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Tahran'ın nükleer anlaşmanın ek kısmında öngörülen izleme faaliyetlerini sona erdirerek ajansla iş birliğini azaltma kararının etkisini hafifletmek amacıyla şubat ayında 24 Mayıs’a dek üç aylık vardığı geçici anlaşmanın uzatılması bekleniyor.
Reuters’ın haberine göre bu yöndeki kararın anlaşmanın sona ereceği 24 Haziran tarihi ardından verileceğini söyleyen Vaizi, “Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi’nin anlaşmanın sona ermesi ardından düzenlenecek ilk toplantısında anlaşmanın uzatılmasına ilişkin karar alınması kararlaştırıldı” dedi.
Zamanın azalması sebebiyle Viyana görüşmelerinin bir an önce bitmesi çağrısında bulunan Fransız Bakan Franck Riester, müzakerelerde ilerleme kaydedilmediği takdirde önümüzdeki günlerde veya haftalarda zor kararların alınabileceğini söyledi.
İran ve dünya güçlerinin halen önemli engelleri aşması gerektiğini belirten Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da ABD'li mevkidaşı Antony Blinken ile düzenlediği ortak basın toplantısında “İlerleme kaydediyoruz ancak halen anlaşmazlık yaşanan noktalar var” dedi. Muhafazakar İbrahim Reisi'nin seçimleri kazanması ardından dahi bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu da sözlerine ekledi. AFP’nin haberine göre Maas açıklamasında “Yakın gelecekte bunu başarma yönünde iyi fırsatlar bulunuyor” ifadesini kullandı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan pazar günü yaptığı açıklamada, ABD’nin önünde yaptırımlar ve İran’ın uymak zorunda olduğu nükleer taahhütler de dahil olmak üzere bazı kilit konularda daha yolu olduğunu söylemişti.
Doğrudan nükleer dosyayla ilgili olanlara ek olarak nükleer mesele haricindeki yaptırımların da kaldırılması olasılığını işaret eden Vaizi ise konuya dair şunları söyledi:
 “2015'teki müzakerelerin temeli nükleer meselelere yönelikti. Tüm nükleer yaptırımlar o yıl kaldırıldı. Zira müzakere ekibimiz bölge, insan hakları, silahlar ve füzeler konularında müzakere etmeye yetkili değildi.”
Nükleer anlaşma kapsamındaki yaptırımları 2015 öncesine dayanan uygulamalarla ayrılması konusunda tartışmalar olduğunu belirten Vaizi, Trump döneminde getirilen tüm sigorta, petrol ve gemicilik sektörü yaptırımlarının kaldırılmasına dair bir anlaşmaya varıldığını bildirdi.
Ruhani ise dün kabine toplantısında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Halkın fedakarlıkları ve Rehber’in tavsiyeleri ışığında hükümet ABD’yi müzakere masasına çekti. Sorunları konuştu ve çözdü. Eğer isterlerse yaptırımları şu an sona erdirebiliriz. Yaptırımları bugün kaldırmak istiyorsak hemen şimdi Arakçi'ye Viyana’ya gitme yetkisini verelim. Böylece tüm yaptırımlar kalksın ve anlaşma da birkaç gün içinde kesinleşsin.”
Dün müzakerelerin son aşamaya ulaşacağına dair iyimserliğini dile getiren Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov ise bazı başlıklarda  ciddi kolaylıklar sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Sputnik’in haberine göre Rus yatırım konferansında yaptığı açıklamada sürecin aylar değil haftalar süreceği beklentisini dile getiren Ryabkov şunları söyledi:
“Viyana'da gerekli tüm kararlar alınır ve son bir atılım gerçekleştirilirse, teknik olarak her şeyi birkaç gün içinde bitirmek mümkün olacak. İçinde bulunduğumuz aşamada her şey, devletler tarafından alınması gereken siyasi kararlara yol açıyor. Bu yönde çağrıda bulunuyoruz. Bu mesele ABD ve İran ile ilgili. ABD bazı yönlerden ciddi kolaylıklar sağlamalı. İran tarafı da bazı siyasi yönlerde daha az hırslı olmalı.”
Viyana müzakerelerinin ayrıntılarına değinmeyen Ryabkov, açıklamalarının ‘durumu soyut bir şekilde tanımladığını’ vurguladı. “Şunu söyleyebilirim ki anlaşmayı eski haline getirmenin, yani çok sayıda ABD yaptırımını kaldırmanın sonu gelmeyebilir” dedi.
Önceki ABD yönetimi, Temmuz 2019'da İran Rehberi ve ofisine yaptırım uygulamıştı. Yaptırımların hedefinde Devrim Muhafızları'nın önde gelen sekiz lideri ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de vardı. Ayrıca İran'ın finansal kaynaklara erişimi de engellenmişti. Kasım 2019’da ise Rehber Hamaney'e yönelik yaptırımlar artırılmış; Ofisi Başkanı Muhammed Golpeyani, oğlu Mücteba Hamaney, Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, Kültür Danışmanı Gulam Ali Haddad Adil ve Özel İşler Birimi Yardımcısı Vahit Heganiyan, Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi, Hatem-ul Enbiya Karargahı Komutanı Gulam Ali Reşit de dahil olmak üzere kendisine yakın dokuz kişi listeye dahil edilmişti.
İran, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında nükleer silah üretmesini sağlayabilecek yönde uranyum zenginleştirme programını sınırlamayı 2015 yılında kabul etmişti. Üç yıl sonra ise anlaşmanın kusurlu olduğu iddiasıyla anlaşmadan çekilen Trump, İran ekonomisine zarar veren sert yaptırımları yeniden uygulamıştı. Buna birçok ihlalle karşılık veren Tahran, Biden’ın göreve gelmesi ardından uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60’a kadar çıkarmıştı.
İran Dışişleri Bakanlığı salı günü tüm önemli politikalarda son sözü söyleyen Rehber Hamaney'in kontrolündeki Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi’ne atıfta bulunarak nükleer dosya politikasının ve müzakere pozisyonunun hükümeti değiştirmekle değişmeyeceğini açıklamıştı.
Reisi, nükleer dosya ve Viyana'da devam eden müzakereler hakkında Ruhani ve Dışişleri Bakanı Başmüzakereci Abbas Arakçi ile istişarelerde bulundu.
ABD Başkanı Joe Biden yönetimi nükleer anlaşmaya geri dönmeyi hedefliyor. Ancak hangi adımların atılacağı, karşılıklı şüphenin ne zaman sonlanacağı, anlaşma şartlarına ne zaman tam uyumun sağlanacağı konusunda iki taraf arasında anlaşmazlıklar mevcut. Reuters’ın haberine göre bazı yetkililer, Tahran'ın Reisi göreve başlamadan önce bir anlaşmaya varmayı tercih edebileceğini, böylece ilerleyen zamanda sorun çıkması halinde yeni cumhurbaşkanının itham edilmekten kaçınabileceği düşüncesinde.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.