ABD pandemi ve iklim değişikliğine karşı küresel mücadelede öncü rolünü yeniden kazanmak istiyor

G20’nin bakanlar düzeyindeki ilk yüz yüze toplantısı. Toplantıya Çin video konferans yoluyla katıldı.

Dışişleri Bakanları dün (Salı) İtalya’nın Matera kentinde G20 Toplantısında (EPA)
Dışişleri Bakanları dün (Salı) İtalya’nın Matera kentinde G20 Toplantısında (EPA)
TT

ABD pandemi ve iklim değişikliğine karşı küresel mücadelede öncü rolünü yeniden kazanmak istiyor

Dışişleri Bakanları dün (Salı) İtalya’nın Matera kentinde G20 Toplantısında (EPA)
Dışişleri Bakanları dün (Salı) İtalya’nın Matera kentinde G20 Toplantısında (EPA)

İtalya’nın Matera kentinde 2019’dan bu yana ilk kez yüz yüze gerçekleştirilen G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın gündeminde bu yıl kovid-19 salgınıyla mücadele, iklim değişikliği ve gıda güvenliği ile ilgili konular yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken açılış konuşmasında, “Salgına son verme noktasında daha fazla aşı sağlamalıyız dedi. ABD’nin uluslararası arenadaki öncü rolünü yeniden kazanmaya çalıştığı dikkatleri çekti. Blinken küresel sağlık krizini durdurmak için çok uluslu işbirliğinin gerekliliğini vurguladı. Bakan ayrıca düşük ve orta gelirli ülkelere kovid-19 aşılarının tedarikini sağlama noktasında Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yürütülen COVAX girişimine olan ABD katkılarından bahsetti. Blinken, pandemiyi toplantının odak noktası haline getiren İtalyan yetkililere övgülerde bulundu.
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi toplantıya video konferans yoluyla katıldı. Wang Yi, ülkesinin Kovid-19 ile mücadeledeki çabalarına atıfta bulunarak, Çin’in yaklaşık 100 ülkeye 450 milyon dozdan fazla aşı sağladığına dikkat çekti. İsmini zikretmeden ABD’yi eleştirerek, diğer ülkelere aşı sağlama yeteneğine sahip ülkeleri küresel bağışıklık açığını kapatma noktasında katkıda bulunmaya çağırdı. Çok uluslu uygulama çerçevesinde ülkelerin 0 kazanacakları oyunlara girmesi yerine tüm tarafların kazandığı işbirliği yollarının taahhüt edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Blinken’ın toplantıları sırasında bu tür küresel zorluklarla mücadele etmede birlikte çalışmanın önemini vurgulayacağını ve bunun Başkan Joe Biden ve Blinken’ın son aylarda müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirme noktasında yoğun olarak odaklandıkları bir dış politika yolu için çabaladıkları ortak bir konu olduğunu belirtti.
Ekonomi ve Ticari İşler Bürosu Direktörü Susannah Cooper, “Dünya küresel ısınma eşiğini 1.5 C derecede muhafaza etme ve bu konuyla ilgili  prosedürlerin öneminin kabul edilmesi dahil olmak üzere, Bakan Blinken iklim krizini ele alma konusunda, G20 üye devletlerini iddialı sonuçlar elde etme noktasında birlikte çalışmak için teşvik edecek” açıklamasını yaptı. Ayıca bu hedefle birlikte, yurt dışında kömürün uluslararası finansman desteğinin durdurulması gibi diğer adımların da hızlı bir şekilde atılması gerektiğini bildirdi. Ayrıca Blinken’ın asgari kurumlar vergisi oranına sahip adil bir küresel vergi sistemi dahil olmak üzere, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik toparlanma inşa etmeyi savunacağını aktardı.
G7 ülkelerinin Maliye Bakanları ile G20 tüm üye devletleri geçtiğimiz ay başlarında çok uluslu şirketlerin faaliyette bulunduğu her ülkede küresel çapta en az yüzde 15 vergiye tabi tutulması konusunda küresel bir kurumlar vergisi tabanı oluşturmak için prensipte anlaşmaya varmıştı.
Salı günü yapılan toplantıda cinsiyet eşitliği ve gençlere yönelik fırsatların yanı sıra insani çabalar ve insan hakları dahil olmak üzere Afrika’daki ekonomik kalkınma konularının da ele alınması gerektiği kararlaştırıldı.
İtalya, Blinken’ın Almanya’da Libya konulu bir konferans, Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir görüşme ve Vatikan’da Papa Francis ile bir resepsiyonunu içeren Avrupa gezisinin son ayağını oluşturuyor. Bakan, Pazartesi günü DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon Bakanlar Toplantısı’na katılmak üzere Roma’daydı.
Blinken dün yayınlanan İtalyan gazetesi Le Repubblica’ya verdiği röportajda, “ABD, siber saldırılarına ve Amerikan çıkarlarına karşı saldırganlığına devam ederse Rusya’ya cevap verecektir” açıklamalarını yaptı. Ayrıca, ABD’nin daha istikrarlı ilişkiler beklediğini vurgulayarak, “Rusya’nın, söz konusu siber saldırıların tekrarının yaşanmaması için önlemler almasını bekliyoruz” dedi. Açıklamasının devamında, “Ancak Rusya saldırgan ve pervasız tutum göstermeye devam ederse, onlarla çatışmak veya gerilimi artırmak için değil, çıkarlarımızı ve değerlerimizi korumak için Rusya’ya yanıt vereceğiz” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Bakan, Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) Darkside (Karanlık taraf) hacker grubu tarafından fidye istemek için ABD’nin doğu kıyısındaki Colonial boru hattına düzenlenen siber saldırıya dikkat çekti. Söz konusu çetenin Rusya’da olduğuna ancak eylemlerini Rus devleti sponsorluğunda yapmadığına inanılıyor.



Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
TT

Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot’un internet sitesi Ynet, dün yayımladığı haberinde Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in görevine başladıktan sonraki ilk resmi ziyaretini İsrail’e gerçekleştireceğini bildirdi.

Habere göre Merz, bugün (pazar) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformundaki paylaşımında Almanya’yı İsrail için ‘önemli bir ortak’ olarak niteledi. Saar, iki ülke ilişkilerinin sürekli geliştiğini belirterek Merz’in ziyaretinin bu ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Saar ayrıca, Almanya’nın geçen hafta ilk kez kendi topraklarında İsrail’e ait Arrow balistik füze savunma sistemi bataryası konuşlandırdığını hatırlattı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in İsrail’e yaptığı ilk ziyarette, Berlin’in Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarına ve işgal altındaki Batı Şeria’daki şiddete yönelik son dönemdeki itirazlarına rağmen iki ülke arasındaki ‘özel’ ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflediği bildirildi.

Merz, Ürdün’ün Akabe kentinde Kral 2. Abdullah ile yaptığı iki saatlik kısa görüşmenin ardından İsrail’e geçti. Şansölyenin bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi planlanıyor.

Ziyaret, Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana iki yılı aşkın süredir uluslararası alanda yalnızlık yaşayan Netanyahu açısından dikkate değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Savaşa ve yarattığı sonuçlara rağmen Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille cuma günü yaptığı açıklamada, ‘Almanya-İsrail ilişkilerinin sağlam, yakın ve güvene dayalı’ olduğunu vurguladı.

Almanya, İsrail’e güçlü destek veriyor ve bunu Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı nedeniyle taşıdığı tarihi sorumlulukla açıklıyor. Merz’in bugün, Nazi Almanya’sı tarafından öldürülen Yahudi kurbanların anısını yaşatan Yad Vashem Anma Merkezi’ni ziyaret etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Berlin, Gazze Şeridi’ndeki insani durumun ağırlaşmasıyla birlikte son aylarda İsrail’e yönelik söylemini sertleştirdi.

Geçtiğimiz ağustos ayında Merz, İsrail’in kuşatma altındaki ve büyük ölçüde yıkıma uğramış Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına tepki olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ihracatına kısmi kısıtlama getirme kararı almış ve bu adım ülkede siyasi tartışmaya yol açmıştı.

‘Söylem farklılığı’

Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, iki ülke arasındaki ‘söylem farklılığına’ dikkat çekti.

Şansölye ile İsrail Başbakanı’nın bugün Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki ay önce yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş için yürütülen çabaları ele alması bekleniyor.

Bu anlaşma, İsrail ile Hamas’ın neredeyse her gün karşılıklı ihlal suçlamaları yöneltmesi nedeniyle hâlâ kırılgan. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Hille cuma günü, ‘yerleşimci şiddetinde büyük artış’ yaşandığını belirterek, bu durumu tekrardan kınadı ve İsrail hükümetine ‘yerleşim inşasını durdurma’ çağrısını yineledi.

Geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan silah ihracatı kısıtlaması, Netanyahu hükümetinden sert tepki çekmişti. İsrail yönetimi, geleneksel müttefiki Almanya’yı bu adımla ‘Hamas terörünü ödüllendirmekle’ suçlamıştı.

Şansölye Merz’in, kararını İsrail Başbakanı’na telefonla bildirmesi sırasında ‘tartışmanın alevlendiği’ bildirildi.

Ancak Alman solunun radikal kanadındaki Die Linke partisine bağlı Rosa Luxemburg Vakfı’nın Tel Aviv Ofisi Direktörü Gil Shohat, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, bunun iki lider arasındaki ‘söylemsel bir ayrışmadan’ öteye gitmediğini söyledi.

Öte yandan Alman ordusunun çarşamba günü İsrail dışında ilk kez konuşlandırılan Arrow füze savunma sisteminin ilk bölümünü faaliyete geçirmesi, Almanya’nın uzun vadeli güvenliği açısından İsrail’e duyduğu bağımlılığın boyutunu ortaya koydu.

Berlin ayrıca son dönemde, insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmasını güçlendirmesi konusunda İsrail’den aldığı desteğe dikkat çekti.

Yüksek beklentiler

Almanya’nın Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına onay vermesi, perşembe günü alınan kararla ülkede geniş destek görürken, bazı diğer ülkelerde boykot çağrılarını tetikledi.

Gil Shohat, Almanya Şansölyesi’nin Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediği şüphesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Binyamin Netanyahu’yu ziyaret etmesini, ‘normalleşmemesi gereken bir durumda olumsuz bir normalleşme işareti’ olarak değerlendirdi.

Friedrich Merz, şubat ayı sonunda parlamentoyu kazandıktan hemen sonra yaptığı açıklamada, UCM’nin hakkındaki yakalama kararına rağmen Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret edebileceğini söylemişti.

Ancak Şansölyelik makamı daha sonra bu meselenin ‘şu anda gündemde olmadığını’ bildirdi.

Konrad Adenauer Vakfı’nın Kudüs Ofisi Direktörü Michael Rimmel ise AFP’ye yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun Berlin’den ‘sürekli bir destek işareti’ beklediğini ve kendisinin şu anda ‘yüksek beklentilere’ sahip olduğunu söyledi.

Öte yandan Rimmel’e göre Berlin’in son aylarda yaptığı çağrılar, Donald Trump’ın ‘daha güçlü etkisi’ karşısında sınırlı kalıyor. Rimmel, Trump’ın Gazze’de ateşkes sağlanması için İsrail’i baskı altına alabilen ‘tek aktör’ olduğunu belirtti.


ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.