Mısır ve GKRY, Ankara ile istikşafi görüşmeler öncesi iş birliğini geliştirmeyi görüştü

İki ülke arasında kurulan Mısır-GKRY Ortak Yüksek Komitesi’ne Sisi ve Anastasiadis başkanlık ediyor.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi dün GKRY lideri Anastasiades ile Kahire'de ortak basın toplantısı düzenledi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi dün GKRY lideri Anastasiades ile Kahire'de ortak basın toplantısı düzenledi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır ve GKRY, Ankara ile istikşafi görüşmeler öncesi iş birliğini geliştirmeyi görüştü

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi dün GKRY lideri Anastasiades ile Kahire'de ortak basın toplantısı düzenledi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi dün GKRY lideri Anastasiades ile Kahire'de ortak basın toplantısı düzenledi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Türkiye arasında önümüzdeki Salı günü başlayacak olan Ankara'nın ev sahipliğinde yapılacak ikinci istikşafi görüşme turu hazırlıkları öncesinde Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında dün ilk kez cumhurbaşkanlığı düzeyinde yapılan görüşmede, ‘Mısır-GKRY Ortak Yüksek Komitesi’nin kurulduğu duyurulurken birçok alanda iş birliğinin geliştirilmesi ele alındı.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Mısır-GKRY Ortak Yüksek Komitesi çalışmalarına katılmak üzere Kahire'ye gelen GKRY lideri Nikos Anastasiades'i kabul etti. Görüşme sırasında Sisi, komite aracılığıyla ikili ilişkilerin genel çerçevesinin ‘güncellenmesinden’ duyduğu memnuniyeti dile getirirken bu çalışmaların, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmeye ve daha ileriye taşımaya olan ilgiyi yansıttığını vurguladı.
Mısır’ın, ‘Akdeniz bölgesindeki ortaklarıyla ilişkileri güçlendirmeye yönelik sağlam adımlar atmaya devam etmek istediğini’ söyleyen Sisi, kendisinin ve Anastasiades'in, Mısır, GKRY ve Yunanistan arasındaki siyasi koordinasyon ve teknik iş birliğini sürdürmeye yönelik üçlü iş birliği mekanizmasını güçlendirmenin önemi konusunda hemfikir olduklarını da sözlerine ekledi. Mısır Cumhurbaşkanı, “Üç ülkeyi bir araya getiren bu mekanizmadan en üst düzeyde faydalanmak için çalışmak zorunda olunması tam da bu ilişkinin benzersizliğini ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.
Sisi, Anastasiades ile düzenlendiği ortak basın toplantısında, önümüzdeki Ekim ayında Yunanistan'da yapılması planlanan üçlü zirve için iyi bir hazırlık yapılmasının önemli olduğunda fikir birliğine varıldığını belirtti.
Öte yandan GKRY lideri Nikos Anastasiadis, Mısır-GKRY Ortak Yüksek Komitesi’nin cumhurbaşkanlığı düzeyinde çalışmalara başlamasının, bölgesel istikrarın temel direklerinden biri haline gelen iki dost ülke arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirme yolunda, her iki tarafın da ikili ilişkilerin doğasında var olan fırsat ve potansiyellerden yararlanabilmesi için atılan yeni bir adımı temsil edeceğini söyledi. Anastasiadis, aynı zamanda çeşitli sektörlerde bu verimli iş birliğine daha fazla ivme kazandıracağının da altını çizdi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada ise şu ifadeler yer aldı:
“Mısır-GKRY Ortak Yüksek Komitesi toplantılarında, özellikle mevcut çerçeveleri ile enerji alanı başta olmak üzere yenilenebilir enerji projeleri gibi gelecekteki iş birliği yolları olarak umut verici fırsatlar barındıran bir dizi alanda iki ülke arasındaki ortaklığın çeşitli yönleri gözden geçirildi. Bu bağlamda, Avrupa pazarlarına ihracata hazırlık olarak GKRY’nin Akdeniz’de belirlediği Afrodit sahasınıMısır'ın İdku ve Damietta'daki sıvılaştırma tesislerine bağlayacak olan boru hattı projesinin uygulanma adımlarının hızlandırılmasının önemi vurgulandı.”
Görüşmelerde güvenlik ve savunma, tarım ve balıkçılık, turizm, kültür ve ulaşım, bilimsel araştırma ve yüksek öğrenim alanlarında iş birliği gibi diğer sektörler ve alanların yanı sıra her iki taraftaki özel sektör ve iş dünyasının ortaklığında daha fazla karşılıklı ticaret ve yatırım yapılması konuları da ele alındı.
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi basın toplantısında Türkiye'den bahsetmezken, GKRY lideri Anastasiades, Mısır'ın Kıbrıs sorununu uluslararası meşru kararlara ve ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarına uygun olarak çözme çabalarındaki kararlı tutumu konusunda güvence verdiğini söyledi. Anastasiades, Mısır'ın GKRY’nin egemenliğine zarar verecek uygulamalara veya BMGK kararlarını ihlal ederek yeni bir oldu-bitti dayatan, Kıbrıs sorununa adanın birliği ve sorunu çözmek için uluslararası toplum tarafından üzerinde anlaşmaya varılan çerçeveler temelinde bir çözüme ulaşma şansını baltalayan girişimlere karşı GKRY ile dayanışma içerisinde olduğunu vurguladı.
Anastasiades, uluslararası hukuk ve ilgili deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmaları çerçevesinde ülkelerin kendi münhasır ekonomik bölgelerinde doğal gaz ve hidrokarbon kaynakları aramaları konusuyla ilgili olarak başka ülkelerin iç işlerine karışmama, egemenliklerine, karasuları sınırlarına ve bölge ülkelerinin egemen haklarına saygı gösterilmesinin önemini vurguladı.
GKRY’nin kendi topraklarının bir parçası olarak gördüğü, ancak yalnızca Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) meselesi, Ankara ile Lefkoşa arasında uzun soluklu bir krizdir. Türkiye’nin, GKRY’nin tüm adaya egemen olduğu iddialarını reddetmesinden kaynaklanan bu gerilimler Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları arama faaliyetlerine de yansıyor.
GKRY lideri basın toplantısı sırasında konuyu Mısırlı mevkidaşı ile görüştüğünü belirterek, Türkiye ile yapılan görüşmelerin Sisi’ye ‘BMGK kararlarından tamamen sapan’ Türkiye'nin Kıbrıs krizine ilişkin BMGK kararlarına aykırı olarak attığını öne sürdüğü adımları hakkında bilgi verdiğini söyledi.
Türkiye’nin adada iki devletli bir çözüm için baskı yaptığını söyleyen Anastasiades, “Türkiye, aynı zamanda KKTC yönetimini de değiştirmeyi hedefliyor” dedi. Cumhurbaşkanı Sisi'ye, GKRY’nin BM kararları çerçevesinde çözümler bulmaya ve GKRY’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine dayanan tutumunun istikrarlı olmaya devam edeceğine dair güvence veren Anastasiades, GKRY’nin BM kararları çerçevesinde çözüm bulunmasına ve AB üyeliğine bağlılığını vurguladı.
GKRY lideri, Türkiye ile çıkar çatışması olmayan ve sorunların çözülmesine yardımcı olacak etkili ve anlamlı bir diyalog başlatmak için sunulan bazı öneriler ve alınan bir takım önlemler hakkında Cumhurbaşkanı Sisi'yi bilgilendirme fırsatı yakaladığını da sözlerine ekledi.
Bu arada Mısır ve Türkiye’nin, önümüzdeki Ekim ayında Ankara’nın ev sahipliğinde iki ülke arasında ikinci istikşafi keşif görüşme turuna hazırlandığını belirtilmeli. Hazırlıklar, yaklaşık sekiz yıldır kopuk olan siyasi ilişkilerin normalleşmesinin tartışılması hedefiyle 7 Eylül’de iki ülkenin dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde başlayacak. İlk turu dört ay önce Kahire'nin ev sahipliğinde yapılan istikşafi görüşmelerin Ankara’nın ev sahipliğinde yapılacak ikinci turunun iki gün sürmesi bekleniyor.
Diğer taraftan bölgedeki gelişmelere de değinen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, GKRY liderine İsrail’in son saldırılarından kötü şekilde etkilenen Gazze Şeridi'ne gerekli desteği sağlamak için uluslararası ortak çabalara ihtiyaç duyulduğunu söylerken, uluslararası meşru kararlar çerçevesinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak nihai bir çözüme ulaşmak için iki tarafın (İsrail ve Filistin) müzakere masasına dönmesi için çalışılması gerektiğinin altını çizdi.
Sisi, konuğuna, Mısır'ın Rönesans (Nahda) Barajı için adil bir çözüme ulaşmak ve barajın doldurulması ve işletilmesi konularında bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmak için müzakereleri sürdürme çabaları hakkında da bilgi verdiğini belirtti. Mısır Cumhurbaşkanı, bölgenin istikrarını korumak için uluslararası toplumun bu dosyada ciddi bir rol oynamasının önemini vurguladı.



Ankara’nın sınır dışı edilmeyeceklerine dair verdiği güvenceye rağmen Mısır İhvanı’nın korkuları sürüyor

Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları, Dünya Kupası’nın açılışı sırasında Katar Emiri’nin yanında el sıkışırken (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları, Dünya Kupası’nın açılışı sırasında Katar Emiri’nin yanında el sıkışırken (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Ankara’nın sınır dışı edilmeyeceklerine dair verdiği güvenceye rağmen Mısır İhvanı’nın korkuları sürüyor

Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları, Dünya Kupası’nın açılışı sırasında Katar Emiri’nin yanında el sıkışırken (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları, Dünya Kupası’nın açılışı sırasında Katar Emiri’nin yanında el sıkışırken (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Türkiye’de ikamet eden İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) Örgütü’nden bazı unsurların “Türk vatandaşlığı ve ikamet izni alamama ve üzerlerindeki güvenlik baskılarının artmasına ilişkin krizin devam ettiğini” söylemeleri, ‘Ankara’nın sınır dışı edilmeyeceklerine dair verdiği son güvencelere rağmen İhvan unsurlarının mevcut endişeleri’ hakkında soruları gündeme getirdi.

dwfwe
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Uluslararası Müslüman Alimler Birliği’nden bir heyet ile

bu ayın başlarında görüşmesinin ardından İhvan mensupları derin bir nefes aldıklarını ifade etmişlerdi. Nitekim bu görüşme, İhvan mensuplarına, son zamanlarda özellikle İstanbul’daki güvenlik kampanyaları ve ‘sınır dışı etme faaliyetleri’ konusunda net bir güvence mesajı verilmesine tanık olmuştu. Erdoğan “İkamet koşullarını ihlal edenler ve yasa dışı göçmenler dışında kimseye dokunulmayacağını” vurgulamıştı.

‘Mısır’daki şiddet olaylarında hüküm giyen’ İhvan’a bağlı Mısırlı Vaiz Vecdi Ganim, saatler önce iletişim sitelerinde yayınlanan bir videoda, Erdoğan ile yaptıkları görüşme dolayısıyla İhvan ve Müslüman Alimler Birliği’ni hedef alarak “toplantıya katılma yönünde kendisini davet etmemeleri ve 2014’ten beri ülkede bulunmasına rağmen Türk makamlarının kendisine ikamet veya vatandaşlık vermeyi reddetmesi sorununu bugüne kadar gündeme getirmemelerini” eleştirdi.

Ganim’in videosu ile eş zamanlı olarak, bir kısmı İhvan’a bağlı olan ve Türkiye’de ikamet eden Mısırlıların sosyal paylaşım sitelerindeki sayfaları, “Erdoğan’ın güvencelerine rağmen durumlarının kesinleşmediğine ilişkin” şikayetlerle doldu. Abdullah eş-Şerif “Türkiye’nin İhvan’a karşı son zamanlardaki uygulamalarını” eleştirirken, Amr Abdulhadi “Türkiye’deki bazı İhvan” unsurlarını eleştirerek, “onları, bazılarının Türk vatandaşlığı alamaması ile ilgili krizin sebebi olmakla” itham etti. Muhammed Muntasır “Türkiye’nin İhvan unsurları, özellikle de gençlerinin aleyhindeki uygulamalarının sonlandırılması” çağrısında bulundu. Hüseyin Rıza ise Türkiye’de ikamet sıkıntısı yaşayanlara “İstanbul’u bırakıp geçici süreliğine civar illere gitmelerini” tavsiye etti.

Geçen mayıs ayında Türkiye’de yapılan milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sona ermesinin ardından başta çoğu İhvan mensubunun yaşadığı İstanbul olmak üzere çeşitli illerde başlatılan ‘güvenlik kontrolü’ kampanyaları nedeniyle İhvan unsurları son dönemde büyük tedirginlik yaşadılar. Gerek ikameti bitip yenilemeyerek gerekse geçici vize ile giriş yapıp ikamet başvurusunda bulunmayarak ikamet şartlarını ihlal eden çok sayıda kişi gözaltına alındı.

İstanbul’da ikamet eden Mısırlı yazar ve romancı Ali es-Savi, “Türkiye’de durumlarının yasallaşmasının göz ardı edilmesinden muzdarip birçok kişi var ve bunlar örgütle bağlantılı” dedi. Savi, “Türkiye hala örgüte siyasi baskı aracı olarak yaklaşıyor, daha fazlası değil” ifadelerini kullandı. Ayrıca “Türkiye’nin siyasi her sahneden uzaklaşmış bir örgütü tercih etmek için Mısır ile ilişkileri yeniden tesis etme yönünde attığı ileriye dönük adımları feda etmeyeceğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Savi Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda sözlerini şöyle sürdürdü:

“İhvan örgütünün, Türkiye’deki mevcut durumunu iyileştiren bir pazarlık konusu olmasını sağlayacak artık herhangi bir siyasi avantajı yok. Şu anda alternatif bir dayanak ve varoluşsal bir gerekçe olarak, Türkiye’de kendisine mümkün olduğunca uzun bir süre istikrar garanti edecek olan yatırım kartına güveniyor. Bu, her şeyin dizginlerini elinde tutan İhvan liderlerine bağlı, örgütün en geniş kesimini temsil eden gençlere ve örgütün yöntemini reddeden bazı kişilere değil. Bu insanların çoğu sınır dışı edilme korkusuyla oldukça kötü koşullarda yaşıyor.”

Mısır-Türkiye yakınlaşması, Türkiye’deki İhvan üyeleri arasında, Türk yetkililerin kendilerini Mısır’a sınır dışı edeceğine ilişkin derin endişelere yol açmıştı. Zira birçoğu Mısır’da cezai hükümlerle karşı karşıya ya da Mısır yargısı tarafından aranıyor.

Fotoğraf altı: Erdoğan ve Müslüman Alimler Birliği’nin heyeti arasında geçen görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Radikal hareketler ve uluslararası terörizm konusunda uzman Mısırlı araştırmacı Munir Edib’e göre “İhvan’a sadık unsurlar var ve Türkiye onlara ikamet veya vatandaşlık vermeyi reddediyor. Çünkü bunların bir kısmı, Erdoğan’ın İhvan’a verdiği son güvencelerden sonra bile Türk hükümetine rahatsızlık verebilir.”

Edib Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Türkiye, Mısır’da terör listesinde yer alan Yahya Musa ve Alaa es-Semahi’ye ikamet ve vatandaşlık vermeyecek. Aynı şey radikal fikirleri ve Mısır’da hakkındaki mahkeme kararı nedeniyle Vecdi Ganim için de geçerli” ifadelerini kullandı. Edib, bunun delili olarak “özellikle bu kişilerin aleyhinde Mısır’da şiddetle bağlantılı hükümler olduğu göz önüne alınırsa, Türkiye’nin bu kişilere vatandaşlık vermesinin Ankara’yı dışarıda ve ABD karşısında zor bir duruma sokacağını” söyledi.

2017’de bir Mısır mahkemesi, Vecdi Ganim ve İhvan’ın bazı üyelerini “Mısır’da terör eylemleri gerçekleştirmek için Vecdi Ganim Hücresi adlı bir oluşum kurmaktan” suçlu bularak ölüm cezasına çarptırmıştı. Mısır Savcılığı, Ganim ve diğerlerini “2013 ile Ekim 2015 arasında illegal bir grup kurmakla” suçlamış, bu grubun “amacının, anayasa ve kanun hükümlerinin çiğnenmesi, devlet kurumlarının ve kamu kurumlarının görevlerini yapmasına engel olunması, vatandaşların kişisel hürriyetlerine saldırılması ve millî birlik ve toplumsal barışın zedelenmesi yönünde çağrı yapmak” olduğunu belirtmişti. Ganim, geçtiğimiz haziran ayında bir videoda “Türk makamlarının dokuz yıldır yaptığı vatandaşlık talebini reddetmesine üzüldüğünü” söylemişti.

Öte yandan Savi “Vecdi Ganim’in (saatler önce yeni bir videoda) sınır dışı edilme korkusuyla vaziyetini yasallaştırma konusunda kendisine yardım eli uzatmaması sebebiyle örgüte sitem etmesi, Türkiye’nin Mısır ile başlattığı siyasi yola bağlılığının ve cezai olarak aranan bazı kişiler üzerindeki baskıları artırmasının yanı sıra, İhvan’ın mevcut güçsüzlüğünün, Türk karar mercilerinin üzerindeki zayıf etkisinin ve önceden sahip olduğu imtiyazların sona erdiğinin bir göstergesidir. Şu anda Türkiye’deki bazı İhvan mensupları arasında ciddi bir endişe var. Türkiye’de bulunan İhvan mensubu bazı gençler, örgütün liderlerine öfkeli. Çünkü vatandaşlık adaylarının isim listesini Türk makamlarına sunan örgüt ve baş kaldıran -veya örgütün kararlarını reddeden ya da Türkiye’deki örgüt liderlerine biat etmeyen- herhangi bir ismin reddedilmesi Türkiye’deki bazı İhvan liderlerinin elinde” ifadelerini kullandı.