Netanyahu, Başbakan Bennett’i İran politikası konusunda eleştirdi

İsrail ana muhalefet lideri Netanyahu İran'la nükleer müzakerelerinin Tahran’ın cephane geliştirmesine izin verecek ‘tehlikeli bir anlaşma’ olduğunu iddia etti.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)
TT

Netanyahu, Başbakan Bennett’i İran politikası konusunda eleştirdi

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)

İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in İran ile ilgili açıklamaları ülkenin ana muhalefet lideri Binyamin Netanyahu’nun eleştirilerine neden oldu.
Bennet’in “İsrail’in İran’la nükleer müzakerelerinin yeniden başlamasıyla bir arada yaşamaya hazır olduğu”na dair ifadelerini eleştiren Netanyahu, “koalisyon hükümetindeki bazı tarafların İran'ın nükleer cephane geliştirmesine izin verecek tehlikeli bir nükleer anlaşmayı kabul ettirmek için baskı kurduğunu” öne sürdü.
Netanyahu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Bennett, ABD Başkanı Joe Biden'a hükümetinin İran'ın nükleer anlaşmaya dönüşüne alenen karşı çıkmayacağı sözünü verdi. Bu hatalı ve tehlikeli bir davranış. İran varoluşsal bir tehdit teşkil ediyor. Böyle bir tehditle bir arada yaşanmamalı; bununla her şekilde mücadele edilmeli” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda “Geçmişte İran ile nükleer anlaşmayı destekleyen Dışişleri Bakanı Yair Lapid, ABD Kongresi'nde aleyhinde konuştuğumda beni eleştirmişti. Bugün bu tutumunu değiştirmeyen Lapid, aksine şöyle söyleyen siyasi denkleme bağlı: ABD karşısında ‘sürprizsiz’, pratik ve politikte İran'a karşı ellerimizi bağlayan bir politika. Bu politikasıyla hükümet, İsrail'in ulusal güvenliği için büyük bir felaket teşkil edecektir” ifadelerine başvurdu.
Netanyahu, İsrail hükümeti ve güvenlik yetkililerinin İran'ın nükleer programıyla ilgili çeşitli açıklamalarını değerlendirmiş oldu. Zirâ İsrail'in ABD’nin İran politikasına destek olma ve aralarındaki anlaşmazlık halinde Washington’ı etkilemeye çalışma yönündeki pozisyonunda bir sapma olduğu kaydedilmişti. Nitekim Savunma Bakanı Benny Gantz, ABD merkezli Foreign Policy dergisine verdiği demeçte, İsrail’in İran ile yapılacak yeni bir nükleer anlaşma ile bir arada yaşamaya hazırlandığını öne sürerek “Önceki anlaşmadan daha iyi olması ve ABD’nin sorumluluğu alarak anlaşmaya uymaması durumunda İran karşısında alternatif bir plan daha bulundurması şartıyla” ifadelerine başvurdu. Aynı zamanda görüşmeler başarısız olduğu taktirde alternatif ABD planının İran üzerinde kapsamlı ekonomik baskıyı da içermesi talebinde bulundu.
İsrail ordusu İran'ın nükleer ilerleyişini durdurma yönünde tedbir aldığı sırada İsrail'in askeri harekat içerebilecek üçüncü bir planı olduğunu ima eden Gantz, “Başka seçenek kalmazsa oraya gideceğiz. Biz Amerika değiliz; ancak bizim de yeteneklerimiz var. Öyle bir şekilde hareket etmeliyiz ki İran, ABD ve ortaklarının ciddi bir karşılık vereceğinden korksun” dedi. 
İran ‘eşik devlet’ aşamasında
Salı günü New York Times’ın İran'ın nükleer bir devlet olmasına bir ay kaldığı yönündeki haberi İsrail'deki siyaset ve güvenlik sahnesinde sert tartışmalara konu olmuştu. İsrail güvenlik servisleri liderleri bu değerlendirmeyi reddederek, ‘İran'ın nükleer yeteneklerinin askeri gelişimine bir, hatta iki yıl uzak olduğunu’ öne sürdü. Dışişleri Bakanı Yair Lapid ise dün Yediot Ahronot gazetesine yaptığı açıklamada, “İran'ın nükleer silaha ulaşma aşamasındaki ‘eşik devlet’ olma yönünde aylara ihtiyacı olduğundan bahsettiklerinde, kasıtları uranyum zenginleştirme kavramında eşik devlet olması için aylara ihtiyacı olduğudur; askeri nükleer yetenekler açısından değil. Bunlar tamamıyla farklı iki konu. Nitekim İran, nükleer bomba yapmaya bu söylenenden çok daha uzak. Bir dönemden bahsetmek ve bir rakam vermek istemiyorum. Bu yönde tahminler tabi ki var” ifadelerine başvurdu. Gantz da İran'ın nükleer bomba yapma yönünde gerekli malzeme ve yetenek elde etmeye iki veya üç ay uzak olduğunu ifade etti.
New York Times muhabiri ve stratejik ilişkiler uzmanı Ronen Bergman ise söz konusu haberin yanlış anlaşıldığını belirterek aslında İran'ın nükleer devlete dönüşmesi için bir ay kaldığını ifade etmek istemediklerini, oradaki kastın İran’ın nükleer bomba yapabilmesini sağlayacak miktarda uranyumu yüksek oranda zenginleştirmeye çalıştığı olduğunu vurguladı. Bergman, dün Yediot Ahronot gazetesinde yayınlanan makalesinde, İran'ın nükleer devlet haline gelmesi için en az bir yıla ihtiyacı olduğu konusunda bir fikir birliğinin varlığına değinerek “New York Times haberi, İran liderliğinin yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yönetiminde nükleer anlaşmaya dönüşü hakkında iyimserdi” dedi. Gazetenin haberi, Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü’nden (ISIS) Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) bulgularını analiz eden özel bir grup uzmanın İran ile ilgili son raporların ardından bulunduğu değerlendirmeye dayanıyor. 
Uzmanları Tahran'ın tek bir nükleer savaş başlığı sağlamak için gerekli malzemeyi daha karmaşık bir zaman çizelgesi altında bir ay içerisinde üretme yeteneği kazandığını öne süren ISIS, ikinci bir silah için yakıt üretmenin üç aydan, üçüncü silahın ise beş aydan az sürebileceğini bildiriyor.
Bir İran füzesine monte edilebilir, atmosfere yeniden girdiği sırada alev almaktan kurtulabilir gerçek bir savaş başlığı üretiminin çok daha uzun süreceğini bildiren New York Times, tam bir savaş başlığı üretmenin teknik becerilere bağlı olarak aylar, hatta yıllar alabileceğine değindi. İranlılar bu teknoloji üzerinde 20 yıl önce aktif olarak çalışıyordu.



İsrail, Gazze'ye hava saldırıları ve topçu ateşi başlattı... Batı Şeria'da ise baskınlar ve gözaltı operasyonları düzenledi

Batı Şeria'daki İsrail güçleri (DPA)
Batı Şeria'daki İsrail güçleri (DPA)
TT

İsrail, Gazze'ye hava saldırıları ve topçu ateşi başlattı... Batı Şeria'da ise baskınlar ve gözaltı operasyonları düzenledi

Batı Şeria'daki İsrail güçleri (DPA)
Batı Şeria'daki İsrail güçleri (DPA)

İsrail güçleri bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki evlere hava saldırıları ve topçu ateşi düzenledi.

Şarku'l Avsat'ın Filistin Safa Haber Ajansı'ndan aktardığına göre, ‘işgal uçakları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un güneydoğusunda hava saldırıları düzenledi’. Han Yunus'un doğusunda İsrail araçlarından ateş açıldı.

‘İşgal araçlarının Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın kuzeydoğusunda yoğun ateş açtığını’ açıklayan ajans, ‘işgal ordusunun Refah şehrinin kuzeyinde, şehrin batısında topçu ateşi ile birlikte büyük çaplı bir yıkım operasyonu gerçekleştirdiğini’ belirtti.

Ajans, ‘işgal araçlarının Refah'taki yerinden edilmiş kişilerin çadırlarına yoğun ateş açtığını’ bildirdi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, bugün şafak vakti Batı Şeria'nın Nablus kentinin doğusundaki bir kampa düzenlenen İsrail saldırısı sırasında bir çocuğun hayatını kaybettiğini, bir diğerinin ise yaralandığını duyurdu.

Şehrin Kızılay ambulans ve acil servis müdürü Tuğgeneral Hasan, “Kampta işgal güçleriyle çıkan çatışmalarda iki çocuk vuruldu. Bunlardan biri göğsünden gerçek mermiyle vurularak hayatını kaybetti, diğeri ise sırtından yaralanarak hastaneye kaldırıldı” dedi.

Çok sayıda İsrail askeri, Nablus şehrine çeşitli yönlerden baskın düzenledi ve Eski Askar Kampı’nda çatışmalar çıktı. Çatışmalar sırasında askerler vatandaşlara gerçek mermi kullanarak ateş açtı.

İsrail güçleri ayrıca Rasu’l-Ayn, el-Başa, Eski Şehir ve çevresindeki mahallelere de baskın düzenledi, ancak gözaltı olduğu bildirilmedi.

WAFA, işgal altındaki Kudüs'ün kuzeyinde bulunan er-Ram kasabasında bir işçinin İsrail güçleri tarafından vurulduğunu bildirdi. Filistin Kızılayı, Ramallah'taki ekiplerinin 26 yaşındaki bir işçiyi tedavi ettiğini ve hastaneye naklettiğini duyurdu.

İsrail güçleri bugün şafak vakti, Tulkerim'in kuzeyindeki Kafin kasabasından bir genci gözaltına aldı. Güçler ayrıca, işgal altındaki Kudüs'ün kuzeydoğusunda bulunan Anata kasabasına düzenledikleri baskında bir başka genci ve Beytüllahim'den dört Filistinliyi gözaltına aldı.

WAFA, İsrail güçlerinin bugün Batı Şeria'nın Eriha kentinden serbest bırakılan bir mahkûmu gözaltına aldığını bildirdi.

Yerel kaynaklar, İsrail güçlerinin ‘Eriha'nın Katf el-Vad mahallesine baskın düzenleyerek serbest bırakılan mahkûm Halid er-Rai'yi ailesinin evinden gözaltına aldığını’ söyledi.


Meksika’da Başkan Şeinbaum’un güvenlik politikalarına karşı ‘Z Kuşağı’ protestolarında 120 kişi yaralandı

Guadalajara'da Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum'un hükümetine karşı düzenlenen yürüyüşte çıkan çatışmalarda bir protestocu polis memuruyla karşı karşıya geliyor (AFP)
Guadalajara'da Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum'un hükümetine karşı düzenlenen yürüyüşte çıkan çatışmalarda bir protestocu polis memuruyla karşı karşıya geliyor (AFP)
TT

Meksika’da Başkan Şeinbaum’un güvenlik politikalarına karşı ‘Z Kuşağı’ protestolarında 120 kişi yaralandı

Guadalajara'da Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum'un hükümetine karşı düzenlenen yürüyüşte çıkan çatışmalarda bir protestocu polis memuruyla karşı karşıya geliyor (AFP)
Guadalajara'da Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum'un hükümetine karşı düzenlenen yürüyüşte çıkan çatışmalarda bir protestocu polis memuruyla karşı karşıya geliyor (AFP)

Meksika’nın başkentinde Başkan Claudia Sheinbaum hükümetinin güvenlik politikalarına karşı En az dün (Cumartesi) düzenlenen gösteriler sırasında 120 kişi yaralandı.

Bu gösteri, uyuşturucu kartellerinin şiddetine ve Şeinbaum’un güvenlik politikalarına karşı çıkan “Z Kuşağı” temsilcilerinin sosyal medya üzerinden yaptığı  çağrı üzerinde düzenlendi.

Ekim 2024’ten beri iktidarda olan Şeinbaum’un popülaritesi ilk yılında yüzde 70’i aşmıştı; ancak sonuncusu Michoacán eyaletinde meydana gelen bir dizi suikastın ardından güvenlik politikaları nedeniyle eleştirilere maruz kalıyor.

Meksiko Güvenlik şefi  Pablo Vázquez, gazetecilere yaptığı açıklamada: “Saatlerce barışçıl şekilde devam eden protestolar, yüzleri maskeli bir grubun şiddet eylemlerine başlamasıyla farklı bir boyuta geçti” dedi.

t
Protestocular, Guadalajara'da Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum'a karşı düzenlenen hükümet karşıtı yürüyüş sırasında çıkan çatışmalarda Jalisco eyaleti hükümet binasını tahrip etti (AFP)

Vázquez, 100 polisin yaralandığını, bunlardan 40’ının morluk ve kesikler nedeniyle hastanede tedavi gördüğünü, ayrıca 20 göstericinin de yaralandığını belirtti.

Yetkililer hırsızlık ve bir gazeteciye yönelik saldırı dahil olmak üzere 20 kişi çeşitli suçlamalarla gözaltına aldı.

Birçok protestocu, küresel gençlik hareketlerinde sembole dönüşen ünlü Japon manga serisi One Piece’ten alınan korsan bayrağını taşıdı.

f
Bir protestocu, Guadalajara'da Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum'un hükümetine karşı düzenlenen yürüyüş sırasında Jalisco eyalet hükümet binasına taş atıyor (AFP)

Göstericiler ayrıca, uyuşturucu kaçakçılığı çetelerine karşı kampanya yürüten ve  1 Kasım’da öldürülen Michoacán’daki Uruapan Belediye Başkanı Carlos Manzo’ya atıfla “Hepimiz Carlos Manzo’yuz” yazılı pankartlar taşıdı. Birçoğu, Manzo’nun taktığı şapkalara benzeyen şapkalar giydi. Ancak belediye başkanının eşi, bu protestolardan uzak durduğunu açıkladı.

Hafta içinde Şeinbaum, sabah basın toplantısında protestonun motivasyonlarını sorgulamış ve çağrının “düzensiz” ve “paralı” olduğunu söylemişti. Ayrıca “Bu, hükümete karşı dışarıdan desteklenen bir harekettir” ifadelerini kullanmıştı.

Göstericiler, Şeinbaum’un ikamet ettiği Ulusal Saray’ın önünde toplandı ve binayı çevreleyen metal bariyerlerin bir kısmını kırdı. Sarayı koruyan polis, kalabalığı dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı. Bazı göstericiler polislere “Carlos Manzo’yu da böyle korumanız gerekirdi.” diye bağırırken, yüzlerce genç, polis memurlarına taş ve çeşitli cisimler fırlattı.


ABD ve Çin orduları, ‘soğuk savaş’ ortamında tasfiye ve modernizasyon sürecinden geçiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hueseth, Maryland eyaletinin Landover kentinde düzenlenen bir Amerikan futbolu maçı sırasında Başkan Donald Trump'ı alkışlıyor. (AFP)
ABD Savunma Bakanı Pete Hueseth, Maryland eyaletinin Landover kentinde düzenlenen bir Amerikan futbolu maçı sırasında Başkan Donald Trump'ı alkışlıyor. (AFP)
TT

ABD ve Çin orduları, ‘soğuk savaş’ ortamında tasfiye ve modernizasyon sürecinden geçiyor

ABD Savunma Bakanı Pete Hueseth, Maryland eyaletinin Landover kentinde düzenlenen bir Amerikan futbolu maçı sırasında Başkan Donald Trump'ı alkışlıyor. (AFP)
ABD Savunma Bakanı Pete Hueseth, Maryland eyaletinin Landover kentinde düzenlenen bir Amerikan futbolu maçı sırasında Başkan Donald Trump'ı alkışlıyor. (AFP)

Son dönemde ABD ile Çin arasındaki soğuk savaşın kapsamının genişlediğine dair işaretler arttı. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer denemelere geri dönülmesi yönündeki çağrıları ve Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) orduda büyük değişiklikler yapmaya yönelik adımlarıyla eş zamanlı gerçekleşiyor. Aynı zamanda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ülkesinin nükleer kapasitesini genişletme ve ülkedeki askeri liderler arasında bir tasfiye kampanyası yürütme yönünde aldığı kararlar da bu tabloya eşlik ediyor.

Trump yönetiminin attığı adımlar, ABD’nin yapay zekâ alanlarında Çin’in çok ilerisinde olmasına rağmen, teknoloji alanında giderek şiddetlenen rekabetle aynı döneme denk geldi. Son dönemde Çin’deki çeşitli sektör ve kurumların sıkıntı yaşadığına dair işaretler belirginleşiyor. Bunlar arasında askeri amaçlarla kullanılabilecek birçok sektör de bulunuyor. Bu durum, ABD’nin Çin’e gelişmiş elektronik çipler ve Amerikan yapımı yarı iletkenlerin ihracatına giderek daha fazla kısıtlama getirmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

df
Çin'in güneyinde bulunan Guangzhou kentindeki bir fabrikada elektrikli uçan arabaların montaj hattında çalışan işçiler (AFP)

Siyasetçilerin orduya müdahalesine dair artan endişelere rağmen, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Trump’ın ikinci başkanlık döneminin başından bu yana attığı adımlarla, ‘ABD’nin kalıcı askeri üstünlüğü kuralı’ olarak adlandırdığı şeyi pekiştirmeye çalışıyor. Bu adımlar kapsamında, en az 20 general ve amiralin hiçbir gerekçe belirtilmeden görevden alınması veya etkisizleştirilmesi yer aldı. Ayrıca, daha önce eski Genelkurmay Başkanı Mark Milley ile çalışmış olmaları nedeniyle, en az 4 üst düzey subayın terfileri ertelendi veya iptal edildi. Trump’ın Milley’i defalarca sadakatsizlikle suçladığı biliniyor. Bu subaylar arasında, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) Komutan Yardımcısı olması beklenen General James Patrick Work de bulunuyor.

Hegseth, Deniz Özel Harp Komutanlığı Direktörü Amiral Milton Sands’i, bu birliklerde kadın eğitmenlerin bulunmasını desteklediği için görevden aldı. Güney Komutanı Amiral Alvin Holsey de Karayip Denizi üzerinden uyuşturucu kaçırmakla suçlanan teknelere yönelik saldırılar hakkında soru işaretleri dile getirmesinin ardından istifa etti. Hava Kuvvetleri’ne bağlı istihbarat subayı General Jeffrey Kruse ise Başkan Trump’ın Haziran ayında gerçekleştirilen ABD hava saldırılarının İran’ın nükleer programını ‘kökten yok ettiğine’ dair iddialarını sorguladıktan sonra görevinden ayrılmaya zorlandı.

Çin ile benzerlik

CIA’de daha önce görev yapmış Demokrat senatör Elissa Slotkin, Hegseth’in hamlelerini ‘Çin’de olanlara benzer bir tasfiye’ olarak nitelendirdi.

Bununla birlikte, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Halk Kurtuluş Ordusu içinde yürüttüğü tasfiye operasyonları çok daha derin görünüyor. Şi, Çin’in nükleer kuvvetlerini denetleyen birim olan Roket Kuvvetleri’nde büyük bir değişime giderek bu birimi adeta sarstı. Bu kuvvet, Şi’nin 2049 yılına kadar ‘dünya standartlarında bir ordu’ kurma hedefinin temel parçalarından biri olarak görülüyor. Birçok üst düzey komutan ortadan kayboldu, bazıları hapse atıldı. Bu adımlar, Şi’nin tarihten çıkardığı bir dersten kaynaklanıyor: “Komünist Parti, yalnızca ordu hiçbir sorgu sual olmadan tek bir lidere itaat ettiğinde ayakta kalır.”

frg
Çin Savunma Bakanlığı'nın, Mayıs 2024'te gizli bir yerde yapılan denemeler sırasında üçüncü uçak gemisi Fujian'ı gösteren bir videodan alınan ekran görüntüsü (AFP)

Şi, iktidarının başında, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün nedeninin partinin ordunun kontrolünü kaybetmesi ve liderlik edecek ‘gerçek bir ismin’ ortaya çıkmaması olduğunu söyledi.

Batı nüfuzu

ABD ile yaşanan Soğuk Savaş benzeri gerginlik ortamında, Şi’nin gerçekleştirdiği askeri tasfiyelerin, hem içeride hem de dışarıda en kötü senaryolara hazırlanma isteğini yansıttığı düşünülüyor. Bu senaryolardan biri de, Pekin’in egemenlik iddiasında bulunduğu, özerk yönetime sahip Tayvan’la ilgili olarak, ABD’ye karşı bir savaş ihtiyacı olabilir.

ty6
Güney Kore'nin Busan kentindeki bir deniz üssünde bulunan USS George Washington uçak gemisi (EPA)

Washington DC'deki Amerikan Üniversitesi'nde doçent olan Joseph Torigian, Şi’nin maddeciliğin ve yolsuzluğun ordunun düşmanları yenme kabiliyetine doğrudan bir tehdit oluşturduğuna inandığını belirtti. Şarku’l Avsat’ın New York Times’tan aktardığına göre Torigian şöyle dedi: “Şi’nin görüşüne göre bu durum, ordu mensuplarını Batı nüfuzuna karşı savunmasız hâle getiriyor.”

Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun resmi gazetesi ise yakın zamanda şunu yazdı: “Ordumuz için yolsuzlukla mücadele, kaybetmeyi göze alamayacağı ve asla kaybetmemesi gereken büyük bir siyasi mücadeledir. Bu, partinin ve ülkenin uzun süreli istikrarı ve sosyalist devletin kırmızı renginin asla değişmemesinin teminatıdır.”

Şi, Halk Kurtuluş Ordusu’nu profesyonelleştirme ve partinin lideri olarak kendisine tam itaatini sağlama sözü verdi. Bu kapsamda, 17 Ekim’de yolsuzluk ve yetkiyi kötüye kullanma suçlamalarıyla partiden ihraç edilen ve Çin’de askeri hiyerarşide üçüncü sırada yer alan General He Weidong dahil olmak üzere bir dizi tasfiye gerçekleştirdi. Geçen yıl soruşturma altına alınan ve ordunun siyasi disiplininden sorumlu olan Amiral Miao Hua ile Tayvan çevresinde çıkabilecek bir çatışmada kritik rol oynayan doğu bölgesinin komutanlığından sorumlu General Lin Xiangyang da tasfiye edilenler arasındaydı.

Şi’yi en fazla endişelendiren şey ise Çin’in neredeyse tüm nükleer füzelerini kontrol eden ve ordunun en önemli unsurlarından biri sayılan Roket Kuvvetleri içindeki yolsuzluk belirtileri. 2023’ten bu yana, birimde üst düzey komutanlara yönelik bir dizi yolsuzluk tasfiyesi yapıldı ve bu durum birliğin etkinliği konusunda ciddi soru işaretleri doğurdu. Pentagon’un geçen yıl yayımladığı bir raporda, Roket Kuvvetleri’ndeki yolsuzluğun yer altı füze silolarının inşasında sorunlara neden olduğu belirtildi.

Çin silahları

Aynı zamanda Çin’de askeri modernizasyon hızla ilerliyor. Bu yıl Pekin’de düzenlenen askeri geçit töreninde, en yeni insansız hava araçları (İHA), insansız denizaltılar ve hipersonik füzeler sergilendi. Ayrıca, en yeni kıtalararası balistik füzeler de gösterildi; bu, Çin’in nükleer silah kapasitesini artırma çabasının bir hatırlatıcısı niteliğindeydi. Söz konusu modernizasyonun, 2030 yılına kadar Çin’in nükleer cephaneliğini neredeyse iki katına çıkarabileceği değerlendiriliyor.

xsdfr
Astronotlar Zhang Hongchang, Zhang Lu ve Ou Fei'yi taşıyan Shenzhou-21 uzay aracını taşıyan Long March 2F roketi, Jiuquan Uydu Fırlatma Merkezi'nden Çin'in Tiangong uzay istasyonuna doğru yola çıktı. (Reuters)

Ancak bugün en büyük soru, Çin’in yakında Tayvan üzerinde kontrol kurmayı hedefleyip hedeflemediği ve ABD’nin bunu caydırmak için yaptığı çabaların yeterli olup olmadığıdır. Çin’in Roket Kuvvetleri, bu planlarda önemli bir rol oynuyor; çünkü Çin, ‘uçak gemisi katilleri’ olarak bilinen gemisavar füzeler geliştirdi. Bu füzeler, Tayvan konusunda bir çatışma çıkması halinde Amerikan uçak gemilerinin bölgeye ulaşmasını engellemeyi amaçlıyor. Ayrıca Çin, Pasifik boyunca Guam, Filipinler, Güney Kore ve Japonya gibi ABD üslerini vurmak üzere tasarlanmış hipersonik füzeler de geliştirdi.

Geçen yıl hem Cumhuriyetçi hem Demokrat üyelerden oluşan bir komite, Çin’in odaklanmış yirmi yıllık yatırımlar sayesinde Batı Pasifik’te ABD’yi geride bıraktığı konusunda uyarıda bulundu. İktidar Partisi Strateji Komitesi şu değerlendirmeyi yaptı: “ABD köklü bir değişiklik yapmadıkça, güç dengesi Çin’in lehine kaymaya devam edecek.”