Netanyahu, Başbakan Bennett’i İran politikası konusunda eleştirdi

İsrail ana muhalefet lideri Netanyahu İran'la nükleer müzakerelerinin Tahran’ın cephane geliştirmesine izin verecek ‘tehlikeli bir anlaşma’ olduğunu iddia etti.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)
TT

Netanyahu, Başbakan Bennett’i İran politikası konusunda eleştirdi

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, 2 Eylül'deki Knesset toplantısında Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Başbakan Naftali Bennett ile konuşuyor (AFP)

İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in İran ile ilgili açıklamaları ülkenin ana muhalefet lideri Binyamin Netanyahu’nun eleştirilerine neden oldu.
Bennet’in “İsrail’in İran’la nükleer müzakerelerinin yeniden başlamasıyla bir arada yaşamaya hazır olduğu”na dair ifadelerini eleştiren Netanyahu, “koalisyon hükümetindeki bazı tarafların İran'ın nükleer cephane geliştirmesine izin verecek tehlikeli bir nükleer anlaşmayı kabul ettirmek için baskı kurduğunu” öne sürdü.
Netanyahu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Bennett, ABD Başkanı Joe Biden'a hükümetinin İran'ın nükleer anlaşmaya dönüşüne alenen karşı çıkmayacağı sözünü verdi. Bu hatalı ve tehlikeli bir davranış. İran varoluşsal bir tehdit teşkil ediyor. Böyle bir tehditle bir arada yaşanmamalı; bununla her şekilde mücadele edilmeli” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda “Geçmişte İran ile nükleer anlaşmayı destekleyen Dışişleri Bakanı Yair Lapid, ABD Kongresi'nde aleyhinde konuştuğumda beni eleştirmişti. Bugün bu tutumunu değiştirmeyen Lapid, aksine şöyle söyleyen siyasi denkleme bağlı: ABD karşısında ‘sürprizsiz’, pratik ve politikte İran'a karşı ellerimizi bağlayan bir politika. Bu politikasıyla hükümet, İsrail'in ulusal güvenliği için büyük bir felaket teşkil edecektir” ifadelerine başvurdu.
Netanyahu, İsrail hükümeti ve güvenlik yetkililerinin İran'ın nükleer programıyla ilgili çeşitli açıklamalarını değerlendirmiş oldu. Zirâ İsrail'in ABD’nin İran politikasına destek olma ve aralarındaki anlaşmazlık halinde Washington’ı etkilemeye çalışma yönündeki pozisyonunda bir sapma olduğu kaydedilmişti. Nitekim Savunma Bakanı Benny Gantz, ABD merkezli Foreign Policy dergisine verdiği demeçte, İsrail’in İran ile yapılacak yeni bir nükleer anlaşma ile bir arada yaşamaya hazırlandığını öne sürerek “Önceki anlaşmadan daha iyi olması ve ABD’nin sorumluluğu alarak anlaşmaya uymaması durumunda İran karşısında alternatif bir plan daha bulundurması şartıyla” ifadelerine başvurdu. Aynı zamanda görüşmeler başarısız olduğu taktirde alternatif ABD planının İran üzerinde kapsamlı ekonomik baskıyı da içermesi talebinde bulundu.
İsrail ordusu İran'ın nükleer ilerleyişini durdurma yönünde tedbir aldığı sırada İsrail'in askeri harekat içerebilecek üçüncü bir planı olduğunu ima eden Gantz, “Başka seçenek kalmazsa oraya gideceğiz. Biz Amerika değiliz; ancak bizim de yeteneklerimiz var. Öyle bir şekilde hareket etmeliyiz ki İran, ABD ve ortaklarının ciddi bir karşılık vereceğinden korksun” dedi. 
İran ‘eşik devlet’ aşamasında
Salı günü New York Times’ın İran'ın nükleer bir devlet olmasına bir ay kaldığı yönündeki haberi İsrail'deki siyaset ve güvenlik sahnesinde sert tartışmalara konu olmuştu. İsrail güvenlik servisleri liderleri bu değerlendirmeyi reddederek, ‘İran'ın nükleer yeteneklerinin askeri gelişimine bir, hatta iki yıl uzak olduğunu’ öne sürdü. Dışişleri Bakanı Yair Lapid ise dün Yediot Ahronot gazetesine yaptığı açıklamada, “İran'ın nükleer silaha ulaşma aşamasındaki ‘eşik devlet’ olma yönünde aylara ihtiyacı olduğundan bahsettiklerinde, kasıtları uranyum zenginleştirme kavramında eşik devlet olması için aylara ihtiyacı olduğudur; askeri nükleer yetenekler açısından değil. Bunlar tamamıyla farklı iki konu. Nitekim İran, nükleer bomba yapmaya bu söylenenden çok daha uzak. Bir dönemden bahsetmek ve bir rakam vermek istemiyorum. Bu yönde tahminler tabi ki var” ifadelerine başvurdu. Gantz da İran'ın nükleer bomba yapma yönünde gerekli malzeme ve yetenek elde etmeye iki veya üç ay uzak olduğunu ifade etti.
New York Times muhabiri ve stratejik ilişkiler uzmanı Ronen Bergman ise söz konusu haberin yanlış anlaşıldığını belirterek aslında İran'ın nükleer devlete dönüşmesi için bir ay kaldığını ifade etmek istemediklerini, oradaki kastın İran’ın nükleer bomba yapabilmesini sağlayacak miktarda uranyumu yüksek oranda zenginleştirmeye çalıştığı olduğunu vurguladı. Bergman, dün Yediot Ahronot gazetesinde yayınlanan makalesinde, İran'ın nükleer devlet haline gelmesi için en az bir yıla ihtiyacı olduğu konusunda bir fikir birliğinin varlığına değinerek “New York Times haberi, İran liderliğinin yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yönetiminde nükleer anlaşmaya dönüşü hakkında iyimserdi” dedi. Gazetenin haberi, Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü’nden (ISIS) Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) bulgularını analiz eden özel bir grup uzmanın İran ile ilgili son raporların ardından bulunduğu değerlendirmeye dayanıyor. 
Uzmanları Tahran'ın tek bir nükleer savaş başlığı sağlamak için gerekli malzemeyi daha karmaşık bir zaman çizelgesi altında bir ay içerisinde üretme yeteneği kazandığını öne süren ISIS, ikinci bir silah için yakıt üretmenin üç aydan, üçüncü silahın ise beş aydan az sürebileceğini bildiriyor.
Bir İran füzesine monte edilebilir, atmosfere yeniden girdiği sırada alev almaktan kurtulabilir gerçek bir savaş başlığı üretiminin çok daha uzun süreceğini bildiren New York Times, tam bir savaş başlığı üretmenin teknik becerilere bağlı olarak aylar, hatta yıllar alabileceğine değindi. İranlılar bu teknoloji üzerinde 20 yıl önce aktif olarak çalışıyordu.



Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
TT

Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşam yaptığı açıklamada, New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani ile uzun süredir beklenen görüşmenin, aylarca süren gergin ilişkilerin ardından yarın Washington’da gerçekleşeceğini duyurdu.

Trump, “Komünist New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani bir görüşme talep etti. Görüşmenin Beyaz Saray’da, 21 Kasım Cuma günü yapılması konusunda anlaştık. Daha fazla detayı ilerleyen günlerde paylaşacağız” dedi.

Mamdani ise ABD kanalı MS NOW’a verdiği röportajda, ekibinin Beyaz Saray ile iletişime geçtiğini belirterek, “New York sakinlerine verdiğim söz gereği, bu şehirde yaşayan 8,5 milyon kişi için faydalı olduğu sürece herkesle görüşmeye hazırım. İnsanlar burada yaşam maliyetlerini karşılamak için mücadele ediyor… Başkan ile sadece dürüstçe konuşmak istiyorum; New York sakinlerini gerçekten savunmanın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin Sözcüsü, yeni belediye başkanının başkanla görüşmesinin ‘olağan’ olduğunu belirterek, Mamdani’nin görüşmede ‘kamu güvenliği, ekonomik güvenlik ve yaşam maliyetleri konularını’ ele almayı planladığını söyledi.

Trump aylardır Mamdani'yi eleştirerek onu ‘komünist’ olarak nitelendirdi ve seçilmesi halinde memleketinin mahvolacağını öngördü. Ayrıca, Uganda'da doğan ve 2018'de ABD vatandaşlığı alan Mamdani'yi sınır dışı etmekle ve şehirden federal fonları çekmekle tehdit etti.

Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Georgia, New Jersey, Pensilvanya ve Virginia’da ağır yenilgi almasının ardından, Trump yaşam maliyetleri konusuna daha fazla vurgu yapmaya başladı. Bu konu, Demokratların kampanyalarının merkezi bir unsuru olmuş, Mamdani’nin kampanyasında da öne çıkmıştı. Trump, cuma günü sosyal medyada yayımladığı bir paylaşımda, Cumhuriyetçi Parti’yi ‘yaşam maliyetleri partisi’ olarak nitelendirdi.

Bu gelişmeler, Başkan Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefiklerinin ekonominin şu anda ‘hiç olmadığı kadar güçlü’ olduğunu savunduğu bir dönemde yaşanıyor.

Öte yandan New York’un seçilmiş belediye başkanı Zohran Mamdani, bu ayın başında yaptığı zafer konuşmasında, kısa bir süre önce Queens’i temsil eden nispeten az tanınan bir eyalet milletvekiliyken, ülkenin en büyük şehrinin seçilmiş belediye başkanı konumuna gelen 34 yaşındaki bir siyasetçi olarak, New York’un ‘ülkeye başkanı nasıl yenebileceğini göstermek istediğini’ söyledi.


Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD'nin bu yılki çekilme kararını telafi etmekte zorlanıyor. Örgüt, 2026-2027 bütçesini karşılamak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu duyurdu.

BM'ye en büyük bağışçı olan ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2025'te Beyaz Saray'a döndükten sonra fonlamayı durdurma kararı aldı. Sonuç olarak, WHO daha önce onaylanan bütçesini 5,3 milyar dolardan 4,2 milyar dolara düşürmek zorunda kaldı.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus dün üye ülkelere yaptığı açıklamada, "Bu, Dünya Sağlık Örgütü tarihindeki en zorlu yıllardan biriydi. Kaynakları önceliklendirme ve yeniden yönlendirme gibi zorlu ama gerekli bir süreçten geçtik. Bu da iş gücümüzde önemli bir azalmaya yol açtı" dedi.

Ghebreyesus ayrıca, "Bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz" diye ekledi.

Kuruluşun 2026-2027 bütçesinin yüzde 75'ini sağladığını, ancak hâlâ 1 milyar dolarlık bir açıkla karşı karşıya olduğunu ve "kaynak seferberliği açısından eskisinden çok daha kötü bir durumda" olduğunu belirtti.

Üye devletler, mayıs ayında zorunlu katkıları yüzde 20 artırma konusunda anlaştılar. Ancak kuruluş, hâlâ üye devletlerin ve diğer bağışçıların gönüllü katkılarına büyük ölçüde bağımlı.

Uluslararası yardımların azalmasıyla karşı karşıya kalan binlerce sağlık tesisi, insani desteğe en çok ihtiyaç duyan bölgelerde hizmetlerini azaltmak veya faaliyetlerini zorunlu olarak askıya aldı. Sonuç olarak, kuruluş en çok ihtiyaç duyanlara öncelik vermek zorunda kaldı.

Tedros, maliyet azaltma önlemlerinin benimsenmesinin, kuruluşun ortadan kaldırmak zorunda kaldığı iş sayısını beklenen 2 bin 900'den bin 282'ye düşürmesine neden olduğunu belirtti. Bin 89 çalışanın emeklilik, erken emeklilik veya geçici sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle kendi isteğiyle ayrıldığını da ifade etti.


İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)

İsrail ordusu salı gecesi ve çarşamba sabahı Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda en az 13 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrail ordusunun bu saldırısı, İsrail ile Lübnan arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleştirilen en şiddetli ve ölümcül saldırılardan biri oldu.

Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlenen hava saldırısından birkaç saat sonra, yine Lübnan’ın güneyde bulunan el-Tiri beldesinde öğrencileri taşıyan bir otobüse düzenlenen başka bir saldırıda bir kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Bu olay, geleneksel savaş alanlarının ve Hizbullah üyelerinin peşine düşülmesinin ötesinde yeni bir gerilime işaret etti.

Son saldırılar, aylardır görülen en ağır saldırılar olurken Lübnan’ın güneyindeki iki vilayetteki dört ilçeyi etkiledi. Dün öğleden sonra dört köyde yeniden tahliye bildirimleri dağıtıldı. Bildirimler, bir göç dalgasına yol açtı.