İngiltere Başbakanı Johnson'a göre, iklim değişikliğinde kritik dönüm noktasına yaklaşıldı

Arşiv_AA
Arşiv_AA
TT

İngiltere Başbakanı Johnson'a göre, iklim değişikliğinde kritik dönüm noktasına yaklaşıldı

Arşiv_AA
Arşiv_AA

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, iklim değişikliği konusunda "insanlığın büyüme zamanının" geldiğini ve "kritik bir dönüm noktasına yaklaşıldığını" belirtti.
Johnson, New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasını iklim değişikliğiyle mücadeleye ayırdı.
İskoçya'da kasım ayında 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) yapılacağına işaret eden Johnson, "İki aydan kısa bir süre içinde, öğrenebileceğimizi, olgunlaşabileceğimizi ve nihayet sadece gezegenimize değil, kendimize de getirdiğimiz yıkımın sorumluluğunu üstlenebileceğimizi göstermemiz gereken kritik dönüm noktasına yaklaşıyoruz" dedi.
Ülkelerden iklim değişikliği konusunda bazı adımlar atmasını isteyen Johnson, bunlar arasında, 2050'ye kadar net sıfır karbondioksit emisyonunu sağlamak için toplu olarak taahhütte bulunmak, gelişmekte olan ülkelerin 2040 yılına kadar kömür kullanımına son vermesi ve gelişmiş ülkelerin bunu 2030'a kadar bitirmesi, Çin'in kömür kullanımını aşamalı sonlandırması, 2040'a kadar tüm dünyada satışa sunulacak sıfır emisyonlu araçlar üretilmesi, 2030'a kadar ağaç ve biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak ve tersine çevirmek ile tüm dünyada 10 milyar ağaç dikmeyi saydı.

"İnsanlığın büyüme zamanı geldi"
Mevcut yolda devam edilmesi durumunda, yüzyılın sonuna kadar sıcaklıkların 2,7 derece veya daha fazla artacağı uyarısında bulunan Johnson, "Bunun buz kütlelerine yapacakları bir yana, çölleşme, kuraklık, mahsul kıtlığını ve insanların daha önce görülmemiş bir şekilde kitlesel hareketleri göreceğiz. Bunlar bazı öngörülemeyen doğal olayları veya felaketler nedeniyle değil bizim yüzümüzden, şimdi yaptıklarımız yüzünden olacak" diye konuştu.
"İnsanlığın büyüme zamanı geldi" diyen İngiliz Başbakan, bilim insanlarının uyarılarını dinlemek gerektiğini söyledi.
Dünyanın yok edilemez bir oyuncak veya bir oyun odası olmadığını vurgulayan Johnson, "Günlük ve haftalık o kadar geri dönüşü olmayan zararlar veriyoruz ki bir milyon yıl dolmadan çok daha önce bu güzel gezegeni sadece bizim için değil, diğer birçok tür için fiilen yaşanmaz hale getirmiş olacağız. İşte bu yüzden Glasgow COP26 zirvesi insanlık için bir dönüm noktası" değerlendirmesinde bulundu.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times