ABD Dışişleri: Genellikle diğer devletlerin deniz sınırı anlaşmazlıkları konusunda bir pozisyon almıyoruz

AA
AA
TT

ABD Dışişleri: Genellikle diğer devletlerin deniz sınırı anlaşmazlıkları konusunda bir pozisyon almıyoruz

AA
AA

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, ABD’nin Yunanistan ile imzaladığı anlaşmanın Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklara yansımalarına ilişkin, ABD’nin Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakereleri desteklediğini ve Washington’un genellikle diğer ülkeler arasındaki deniz sınırı anlaşmazlıkları konusunda pozisyon almadığını söyledi
Günlük basın toplantısında soruları yanıtlayan Price, Yunanistan ile ABD arasında dün imzalanan Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması’nın Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki tansiyona nasıl etki edeceğine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:
"Yunanistan ve Türkiye arasındaki istikşafi müzakerelerin devamı da dahil olmak üzere, Doğu Akdeniz'deki gerilimi düşürme çabalarını destekliyoruz. Prensip olarak, tüm devletleri deniz yetki sınırlarının birleştirilmesine ilişkin sorunlarını diyalog yoluyla ve uluslararası hukuka uygun olarak barışçıl bir şekilde çözmeye teşvik ediyoruz. Bildiğiniz gibi ABD genellikle diğer devletlerin deniz sınırı anlaşmazlıklarını nasıl çözmeleri gerektiği konusunda bir pozisyon almıyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın terör örgütü YPG/PKK’nın Suriye üzerinden Türkiye’ye yönelik saldırılarını artırması üzerine bu bölgelere operasyon düzenleme sinyali verdiğine ilişkin bir soruya ise Price, geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye yönelik sınır ötesi saldırıları kınadıklarını yineledi.
Price, Suriye’de ateşkes hatlarını korumanın ve sınır ötesi saldırıları durdurmanın önemine vurgu yaptı.
Tüm tarafları Suriye'de istikrarı artırmak ve çatışmaya siyasi bir çözüm için çalışmak için ateşkes bölgelerini korumaları ve bunlara saygı duymaları gerektiğini kaydeden Price, “NATO müttefikimiz Türkiye ile pek çok çıkarımız var. Terörle mücadele bunlardan biri; Suriye'deki çatışmayı sona erdirmek diğer biri ve bölgede kötü niyetli aktörleri caydırmak da bir diğeridir. Suriye'deki çatışmayı sürdürülebilir bir şekilde sona erdirmek için Türk müttefiklerimizle ortak çıkarlarımız var.” değerlendirmesinde bulundu.
Sözcü, Suriye’deki savaşın bitirilmesi konusunda ABD’nin bölgedeki ortaklarla olduğu gibi Ankara ile de istişare içinde olduğunu belirtti.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times