Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad: Bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz

Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
TT

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad: Bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz

Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Independent Farsça'nın genel yayın yönetmeni Camelia Entekhabifard'a verdiği röportajda, Taliban'ın Afganistan'ın başına geçmesine ABD'nin yardım ettiğini ve bunun El Kaide'nin İran'la çatışmak üzere yeniden canlanmasına sebep vereceğini ancak söz konusu planın yakında bozulacağını söyledi.
Ahmedinejad, "Taliban, Afganistan ulusunun taleplerini ihlal ederek kuruldu" dedi.
Eski cumhurbaşkanı, İran'ın komşularıyla, özellikle de güneydekilerle olan ilişkilerinin gelecek yıllarda gelişmekten başka seçeneğinin bulunmadığını söyledi.
Ahmedinejad, terör örgütü DEAŞ'ın oluşturduğu tehditlerden bahsederek, "DEAŞ doğrudan dini bir savaş çıkarmayı amaçlayan Şeytan'a hizmet ediyor, bu küresel bir kapitalizm planı" dedi.
Taliban'a yönelik mevcut İran siyasetine de karşı çıktığında ısrarcı olan İranlı siyasetçi, "Muhalefet kelimesini böyle bir konum oluşturmak istemediğim için sevmiyorum. İranlıyım ve diğer tüm İranlılar gibi yaşama, düşüncemi söyleme ve fikrimi açıklama hakkına sahibim. İran 85 milyon İranlının tamamına ait. Biri hükümetin tepesinde oturuyor diye ülke onun olmuyor. Ülkede herkes eşit ve fikrini açıklayabilir. 'Muhalefet'ten bahsettiğinizdeyse ülkeyi bölersiniz, bu da doğru sözler söyleseniz bile halkın sizi dinlememesine yol açıyor" dedi.
"İran, Suudi Arabistan ve bir dereceye kadar Türkiye bölgede kilit role sahip. Bu üç ülke yan yana durursa, bölgenin tüm ülkeleri barış içinde kalır, ihtilaf veya çatışma yaşanmaz. Bunlar üç büyük ve önemli ülke. Aralarında uyuşmazlık olduğunda bölgedeki bütün ilişkiler bozuluyor."
Eski İran Cumhurbaşkanı devamında, "Birincisi, hem İran hem de Suudiler uyuşmazlıklara sahip olmanın her ikisine de zarar verdiğine inanmalı. İnanın, çatışmalarından kimseye fayda yok. Saddam'ın İran'a saldırmasıyla 8 yıllık bir savaş yaşandı. Bu savaşın bir kazananı var mıydı? Hayır yoktu. Evet, İran topraklarının alınmasına izin vermedi ama İran zaten (başından beri) oradaydı. 8 yıl sonra, onarılamaz kayıplarla sıfır noktasına döndük" dedi.
Ahmedinejad, bölge ülkeleri arasındaki çatışmaların ancak bu ülkelerin düşmanlarına ve bölge dışı güçlere hizmet edeceğini söyledi.
"Her iki ülke de konumlarından biraz geri çekilmeli. Birbirimizi tanımalı, birbirimizin inançlarına ve kimliklerine saygı göstermeliyiz. Bölgenin herkes için olduğunu kabul etmek zorundayız."
"Bu şartlarda, ileri adım atan herkes, bölge ulusları için birer tarihi kahraman olacak. İran ve Suudi Arabistan, Yemen'deki sorunu neden çözemiyor? Neden bu sorunun çözümü için binlerce kilometre ötedeki ülkeler gelsin? İki tarafla da dostluğu bulunmayan ülkeler bunlar. Ne zaman çatışma çıksa silahlarını satıyorlar. (Bu uzak ülkeler) herhangi bir güçlü ülkenin bulunduğu; İran, Suudi Arabistan, Türkiye, Irak veya Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) farketmez, sakin bir bölgeden hoşlanmıyorlar."
"İran ve Suudi Arabistan, Yemen sorununu kendileri çözmeli. Bunun kolay bir formülü var: Yemen ulusunun haklarına saygı duyulması. Yemen ulusunun kendi seçimini yapmasına izin vermeliyiz."
"Geçmişte olduğu gibi, dış politikadaki sorunların çözümüne yardımcı olabileceğimi düşündüğümde harekete geçmekten mutluluk duyacağım. Planlarımı geçmişte anlattım ve bazı kimselere mektup yazdım. Bazıları mektuplarımı memnuniyetle karşılarken bazıları tereddütlüydü."
Ahmedinejad, 2005 ile 2013 arasında İran'ı yöneten kendi hükümetinden de bahsederek, "Benim idarem döneminde kişi başına düşen gelir ve GSYİH'de artış kaydedilmişti. Sayılara ve halkın o dönemki durumuna bir bakın. Ancak ülke içinde ve dışında birçok kişi bizi hayal kırıklığına uğratmak için birleşti" dedi.
Eski cumhurbaşkanı İran'ın nükleer programı içinse, program üzerindeki ihtilaf ciddi olsa da bir çözümün de var olduğunu belirtti.
"İran ve ABD arasındaki mevcut zıtlaşmanın olumlu hiçbir yönü yok. ABD açısından kötü, İran ve birçok ülke açısından kötü. Dünya bir ağ ve bir parçası bozulduğunda tüm ağ zarar görüyor."
"Her iki ülkedeki bilgeler ve yaşlılar birbiriyle konuşarak bu sorunu çözmeli. Birkaç soruda, birbirlerine saygı duymalılar. Birbirlerinin varlığını, bağımsızlığını, kendi kaderini tayın hakkını tanımalı ve birbirlerinin işlerine karışmaktan kaçınmalılar."
"Benim yönetimim zamanında, ABD'ye mektup yazdık. 'Hükümetlerimizin birbiriyle sorunu olsa bile, halklara neden engel oluyorsunuz?' dedim. Her iki ülkenin halklarının kolayca gidip gelmesine izin verin. İran ve siz, ikiniz sert bir tavır sergiliyorsunuz. Neden? Halkların birbirleriyle etkileşime girmesine izin vermeniz sorunu kendiliğinden çözer. Çözümlerden biri, karşılıklı vizesiz giriş veya her yıl birkaç milyon vize vermek olabilir."
"Şu an, anlaşmazlıkların ne üzerine olduğu net değil. Suriye mi? Açık bir formül var. Suriye halkı ne istediyse onu kabul edelim. Yemen'de de aynısı geçerli. Irak da aynı. Afganistan da aynı. Bence önünde sonunda olacak şey bu çünkü başka bir çıkış yolu yok."
İran'ın nükleer tesislerine karşı İsrail'in askeri saldırı düzenlemesi ihtimalini ele alan Ahmedinejad, "Her şey mümkün ama bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz" dedi.
"Savaş bölgede sadece yıkıma yol açar."
"Bu soru daha üst düzeyde çözülmeli. ABD, İran'ın nükleer programından gerçekten kaygı duyuyor mu? ABD'nin 5 bin 600 adet 5. nesil gelişmiş atom bombası var. Hassas uzun menzilli füzelere sahip. Hint Okyanusundaki üslerinden bölgemizdeki herhangi bir noktayı hedef alabiliyor."
"Nükleer programın bahane olduğuna inanıyorum. Bazı farklılıklar var, bu da onları büyütmek için bahane oldu. Bu farklılıkları gidermeliyiz."
"İran bazı suçlamalarla karşı karşıya kalıyor. Ama İran'ın gerçekten bir atom bombasına ihtiyacı var mı? Atom bombasıyla ne yapacak? Siyonist rejimde de bunlardan var. Onların ne işine yarıyor?"
Ahmedinejad, nükleer silahların caydırıcı rolü olabileceğini reddediyor.
"Nükleer silahlar tarihin belirli bir dönemine aitti. İnsan toplumu bunun ötesine geçti. Tıpkı okçuluğun ötesine geçmesi gibi. Şimdi insan fikirleri önemli."
"Nükleer enerji, nükleer silahlardan farklı. Nükleer enerjiye herkesin ihtiyacı var."
İran'ın nükleer programının ABD için bahaneden ibaret olduğunda ısrar eden Ahmedinejad, "Nükleer programdan önce İran ile ABD neden çatışıyordu?" diye sordu.
"ABD, savaşta bize karşı Irak'ı desteklemişti. Bize yaptırım uyguladı. Neden? Bu soru önemli."
"Bugün Hindistan, Pakistan ve Siyonist rejimin atom bombası var. Nasıl oluyor da onlar açısından sorun olmuyor? Bölgedeki diğer birkaç ülkenin daha nükleer silaha sahip olduğuna dair doğru bilgilere sahibim. Nasıl oluyor da kimse onlardan şikayet etmiyor? Sadece bizim elimizde olursa mı kötü? Hem zaten nükleer silah istemediğimizi söylüyoruz."
Ahmedinejad, nükleer silahlara sahip olduğunu öne sürdüğü diğer ülkeler hakkındaki iddiasını desteklemedi. Ortadoğu ülkeleri arasında sadece İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğu biliniyor.
Ahmedinejad, "Bir kez daha söylüyorum: Nükleer silahlar çağı sona erdi" dedi.
"Bugün ABD'deki insanlar mutsuzsa ve hükümetlerine isyan ederlerse atom bombası ne işe yarayacak? Eski Sovyetler Birliği'ni düşünün. Atom silahları vardı ama yine de çöktüler."
"ABD, İran'ın 50 yıl önceki İran olmadığını kabul etmeli. İran ulusu kendi ayakları üzerinde durmak istiyor. Bunun farkına varılmalı ve birbirimizin iç işlerine karışmamalıyız."
"Ana problemin çözülmesi gerekiyor. Diğer tüm sorunlar bahaneden ibaret. Bize terörist diyorlar. Biz de onlara aynı şeyi diyoruz. İki tarafın da kendine göre nedenleri var. ABD bize bölgeye neden müdahale ettiğimizi soruyor ama hiçbir ülke bu bölgeye ABD'den daha fazla müdahale etmiyor. Bu tarz tüm müdahalelere karşıyım. Ama ABD daha fazlasını yaparken bizden şikayet ediyor."
"Bütün ülkelerin sorunları var. Birbirimizin sorunlarına odaklanmak istemezsek sorunları asla çözemeyiz ve herkes zarar görür."
Ahmedinejad, Donald Trump'ın İran'la doğrudan ve koşulsuz müzakere talebindeki dürüstlüğünü sorguladı. Eski İran Cumhurbaşkanı, "Müzakereleri ve barışı savunması gereken taraf İslam Cumhuriyeti'dir" dedi.
"Ama üzerimizde ağır yaptırımlar varken müzakere masasına nasıl gidebiliriz? Kimse eşit olmayan bir konumdan pazarlık yürütemez. Sürdürülebilir anlayış eşitlikten kaynaklanır."
Ahmedinejad, dünyanın başka bir Soğuk Savaş görmeyeceğini öngörüyor.
Koronavirüs salgınına değinen Ahmedinejad, "Birileri araştırma yapıyordu ve kontrolden çıktı. Sonra da aşı ve ilaçla gelenlerin sırası geldi" dedi.
Sözümona "araştırmayı" hangi ülkelerin yaptığını netleştirmeyen eski İran Cumhurbaşkanı devamla, "Şeytani niteliklere sahip bazı kimseler koronavirüsü etrafa taşıyor ve dünya çapında kaos yaratıyor" dedi.
"Hesap verme günü gelecek. Biyolojik silahlar şu an çok gelişmiş olsa da barış getirmeyecek."
Ahmedinejad ayrıca BAE'nin 50. kuruluş yıldönümü ve İran devrimimin 44. yılı hakkında da konuştu.
"Devrim, ülkenin kuruluşundan farklıdır. İran binlerce yıldır var oldu ama yönetim sistemimiz değişti. Fakat BAE yeni kurulmuş bir ülke. Bu iki ülke tarih, kültür veya nüfus bazında karşılaştırılamaz."
Ahmedinejad sözlerini, "Tüm bunlara rağmen yine de bizler komşu ve dostuz. Birbirimizin yanında yer almalı ve bölgeyi ortaklaşa idare etmeliyiz" diye sürdürdü.
Dubai Expo ziyareti için BAE'de bulunan Ahmedinejad, "BAE çok büyük ve hızlı değişimler yaşadı. İş ve yatırımcı çekmekte başarılı oldu. Dubai artık ekonomik planlamaya dayalı bir iş merkezi. Abu Dabi ve Şarika ise petrol gelirine güveniyor. Dubai bu yüzden onlardan farklı" dedi.
BAE'nin ilerlemesinin ülkenin stratejik ve uzun vadeli hedeflerine göre değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ahmedinejad, mevcut başarıları nihai hedeflerle kıyasladı.
İran'ın maddi ve insan kaynaklarıyla coğrafi pozisyonu itibarıyla BAE'den farklı olduğunu ifade eden eski İran Cumhurbaşkanı, "İran uzun dönemli hedeflere sahip olsa bile, şeffaf olmadığı için bu hedefler herkese değil çok az kişiye netlik arz ediyor. Hedeflere nasıl varacağımız de belirsiz. İran halkı bundan muzdarip. Koşulların ıslah edilmesini umuyorum. İran bölge ülkelerinin seviyesine hızla ulaşacak kapasiteye sahip" diye konuştu.
Gezisinden bahseden Ahmedinejad, Dubai Expo'yu görmeye geldiğini söyledi.
"Dubai Expo bir iş etkinliği değil, ulusların kültürlerini ve tarihlerini birbirine tanıtmasını amaçlıyor."
Ahmedinejad'ın Dubai gezisi toplamda 5 gün sürdü.
Independent Türkçe



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”