Biden, Kennedy suikast belgelerinin yayınlanmasını erteleyerek neyi gizli tutmak istiyor?

Eski ABD Başkanı John F. Kennedy (AP)
Eski ABD Başkanı John F. Kennedy (AP)
TT

Biden, Kennedy suikast belgelerinin yayınlanmasını erteleyerek neyi gizli tutmak istiyor?

Eski ABD Başkanı John F. Kennedy (AP)
Eski ABD Başkanı John F. Kennedy (AP)

İnci Mecdi
ABD Başkanı Joe Biden, 1963 yılındaki Eski ABD Başkanı John F. Kennedy suikastıyla ilgili binlerce gizli hükümet belgesinin yayınlanmasını bir kez daha erteledi. Bu durum, gözlemcilerin ve Amerikan basınının, Beyaz Saray’ın ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş sırasında meydana gelen olayla ilgili sır olarak saklamakta ısrar ettiği bilgilere dair sorularını gündeme getirdi.
Kennedy suikastıyla ilgili daha fazla belgenin yayınlanması planlanırken 26 Ekim’de Beyaz Saray, koronavirüs pandemisinin ajansların ‘belgelerin gözden geçirilmesi ve revize edilmesiyle’ ilgili çalışmaları üzerindeki etkisi nedeniyle yayının ertelendiğini duyurdu.
Başkan Biden, ‘askeri savunmaya, istihbarat operasyonlarına, kolluk kuvvetlerine veya dış ilişkilere gelebilecek zararlardan korunmak için geçici bir ertelemenin gerekli olduğunu’ belirten bir muhtıra yayınladı. Muhtırada, “Durum, belgelerin içeriğinin derhal ifşa edilmesi hususunda kamu lehine ağır basmaktadır” denildi.
Şarku’l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre, Biden'ın kararı, 2017 yılında belgelerin yayınlanmasının ertelenmesi emri veren eski ABD Başkanı Donald Trump’ın politikalarının devamı olarak geldi. Karar, ‘John F. Kennedy Suikast Kayıtları Toplama Yasası (veya kısaca JFK Kayıtlar Yasası) oybirliğiyle kabul edildiğinde ABD Senatosu’nda görev yapan mevcut başkanın siyasi tarihi göz önüne alındığında’ ABD’deki tarihçiler ve siyasi gözlemciler için sürpriz oldu. Yasa, Oliver Stone’un ‘JFK’ filminden sonra davayla ilgili dosyaların açıklanması için artan halk talepleriyle birlikte 1992 yılında çıkarıldı. Film, Kennedy suikastının arkasında bir komplo olduğunu düşündürmüştü. Kayıtların çoğu, 1994- 1998 yılları arasında yayınlandı ve en hassas ve önemli belgeler gizli tutuldu.
ABD merkezli ‘Politico’ gazetesinin Deniz Harp Okulu’nda eski tarih profesörü ‘The Road to Dallas (Dallas’a Giden Yol)’ kitabının yazarı David E. Kaiser’den alıntı yaptığı haberinde, “CIA'in elinde suikastı eski direktörü Allen Dulles’in yönettiğini gösteren bir dosya olduğuna inanabilir miyim? Hayır. Ama korkarım dosyalarda ne olursa olsun böyle şeylere inanacak insanlar var” ifadelerine yer verdi.
Kaiser, kitabında Kennedy cinayetinin dönemin ABD istihbaratı ve kolluk kuvvetlerinin iki büyük hamlesini incelemeden tam olarak anlaşılamayacağını savunuyor. Ayrıca bu hamlelerin Başsavcı Robert F. Kennedy’nin organize suça karşı savaşı ve CIA’nın Küba komünist lideri Fidel Castro’yu ‘mafya yardımıyla’ öldürmeye yönelik ‘başarısız’ çabaları olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte ABD’li tarihçiler ve diğer uzmanlar, ulusal güvenlik kurumlarının, yetkililerin Kongre ve mahkemeler tarafından tam bir soruşturma ve hesap verme sorumluluğunu nasıl reddettiklerini gösteren bilgileri hâlâ sakladığına inanıyor. Onlara göre yetkililer, casusluk dünyasında başkanı öldürmek için bir komploya karışmış olabilecek isimler hakkındaki bilgileri de gizliyor.

Soğuk Savaş
Uzmanlar, ABD yönetimlerinin yayınlamaktan kaçındığı gizli belgelerin, Soğuk Savaş’ın gizli operasyonları hakkında açıklayıcı bilgiler sağlayabileceğine işaret ediyor. Uzmanlara göre belgelerin, Kennedy suikastıyla ilgili kesin kanıt sağlaması veya gerçeği ortaya çıkarması beklenmiyor.
Ancak ulusal arşivlere göre açıklanan 15 binden fazla kaydın bir kısmı hala engelleniyor ve bazı durumlarda tek bir kelime, bazı durumlarda da neredeyse tüm belge saklı tutuluyor.
Politico, “Henüz kamuoyuna açıklanmayanların çoğu, Soğuk Savaş zirveye ulaştığı sırada Kennedy cinayeti planı üzerinde muhtemelen doğrudan bir etkisi olmayan, ancak gizli operasyonlara ışık tutabilecek istihbarat faaliyetlerini içeriyor. Sansürlenen dosyalardan biri, Küba lideri Fidel Castro’yu öldürme amaçlı bir CIA planının detaylarını içeriyor. Bir diğeri, onu devirmek üzere bir gerekçe sunmak için 1963 Pentagon planını kapsıyor” ifadelerine yer verdi.
Diğer dosyaların, eski ABD Başkanı Richard Nixon’ın istifasına yol açan 1972 Watergate casusluk skandalı hakkında yeni bilgiler içerdiğine inanılıyor. Ancak Amerikan medyasına göre bazılarının, Kennedy suikastına yol açan olaylar hakkında daha fazla bilgi vermesi mümkün.

Harvey Oswald
En yetenekli nişancılardan biri olan eski bir ABD Denizcisi Lee Harvey Oswald, 22 Kasım 1963 tarihinde Teksas eyaletinin Dallas şehrinde Başkan Kennedy’ye suikast düzenlediğinde, Küba-Rus komplosu hakkında şüpheler dile getirildi. Ancak ABD liderleri, fikri destekleyecek kanıt eksikliği nedeniyle bu şüpheleri reddetti. Oswald, kendini ‘komünist’ olarak tanımlıyordu ve bir Rus ile evlenip Rusya’ya sığınmaya çalışıyordu. Kendisi, bir gece kulübünün sahibi tarafından Dallas polis müdürlüğünün önünde öldürüldü.
Araştırmacılar, eski bir CIA ajanı olan George Goanides’in dosyasıyla da yakından ilgileniyor. Öyle ki yurtdışında Oswald ile bağlantıları olan CIA destekli bir grup hakkında bildiklerine dair Kongre’ye yalan söylediğine inanılıyor. 2018 yılında Federal Temyiz Mahkemesi, CIA’in araştırmacı Jefferson Morley tarafından dosyayı elde etmeyi reddetmesini onayladı.
Kennedy ve eşi Jacqueline, 22 Kasım 1963'te suikaste uğramadan hemen önce Dallas'ta (AP).jpg
Kennedy ve eşi Jacqueline, 22 Kasım 1963'te suikaste uğramadan önce Dallas'ta (AP)
Bölümleri daha önce yayınlanmış olan başka bir dosyada, Oswald’ın suikasttan önce Meksiko’ya yaptığı iddia edilen bir gezi sırasında CIA tarafından gözetlendiğine dair bilgiler yer alıyor. Politico’nun belirttiğine göre avukat ve araştırmacı Larry Schnapf, dosyaların ‘CIA’in New Orleans’ta yaptıkları eylemler, Meksiko hakkında bazı ek bilgiler, hatta belki de CIA’in Watergate’deki rolü hakkında bazı deşifreler’ hususunda daha fazla bilgi ortaya çıkarabileceğini söyledi.

Kennedy ailesinin öfkesi
Biden’in muhtırasına göre ulusal arşivlere, maksimum şeffaflığı sağlamak ve bazı istisnalar dışında ‘suikastla ilgili kayıtlardaki tüm bilgileri ifşa etmek’ için kalan revize edilmiş tüm belgelerin gelecek yıl boyunca ‘kapsamlı bir incelemesinin’ yürütülmesi talimatı verildi. Gözlemciler, bu talimatı ‘CIA ve diğer kurumların Biden’i bazı belgelerin yayınlanmasını ertelemeye ikna edebileceğinin bir işareti’ olarak nitelendirdi.
Beyaz Saray’ın kararı, bunu demokrasinin ihlali olarak nitelendiren eski ABD başkanının ailesini öfkelendirdi. Kennedy’nin yeğeni Robert F. Kennedy Jr, “Bu, ABD demokrasisinin ihlalidir. Hükümet içinde gizli hükümetlerimiz olmamalıdır” dedi. Robert F. Kennedy Jr, kınayıcı bir ifadeyle “Kennedy’nin öldürülmesinden 58 yıl sonra belgeleri yayınlamamanın gerekçesi nedir?” diye sordu..
Eski bir Rhode Island eyaleti temsilcisi ve aynı zamanda eski başkanın yeğeni olan Patrick Kennedy ise “Kayıtlar, ailesinin hatırı için değil, ABD vatandaşlarının ‘sadece bir başkanı değil, daha parlak bir gelecek vaat eden bir lideri kaybetmiş bu ulusun ruhunda iz bırakan şeyi’ bilmeye hakları olduğu için açıklanmalıdır” dedi. Patrick Kennedy, “Vatanın bekası için her şeyin ortaya çıkması gerektiğine inanıyorum ki tarihimizi daha iyi anlayalım” ifadelerini kullandı.



Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
TT

Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yargılanmasının başlamasından yaklaşık beş yıl sonra dün Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan af talep ederek hem siyasi hem de hukuki arenada şaşkınlık yarattı.

İsrailli analistler ve politikacılar, Netanyahu'nun bu hamlesini Ekim 2026'da yapılacak İsrail parlamento seçimlerine hazırlıkla ilişkilendirerek, seçim öncesinde seçimlerdeki konumunu iyileştirmek istediğini öne sürdüler.

Netanyahu suçunu kabul etmedi ancak bu talebi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Herzog'a aynı dileği dile getiren mektubundan yaklaşık iki hafta sonra geldi.

İsrail Yayın Kurumu'nun siyasi muhabiri Gili Cohen, "Netanyahu, af talebi sayesinde bir sonraki seçimlerde yargılanmadan aday olmak istiyor" görüşünde.

Herzog'un ofisi ise talebin istisnai olduğunu anladıklarını ve tüm görüşleri aldıktan sonra "sorumlu bir şekilde değerlendireceklerini" belirtti. Ancak muhalefet lideri Yair Lapid, Herzog'a hitaben, "Netanyahu'ya suçunu kabul etmeden, pişmanlık duymadan ve siyasi hayattan çekilmeden af ​​veremezsiniz" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
TT

Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)

İsrail Yayın Kurumu KAN, ABD'nin Şam kırsalındaki Beyt Cin köyünde meydana gelen son olayın ardından İsrail ile Suriye arasındaki gerilimi azaltmak için çaba gösterdiğini ve Tel Aviv'e durumu yatıştırması yönünde bir mesaj ilettiğini bildirdi. Washington, bölgesel istikrarı desteklemek için önümüzdeki hafta aralarında Morgan Ortagus’un da olduğu temsilcilerini göndermeyi düşünüyor.

h
Suriye sivil savunma personeli, Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail hava saldırısı sırasında yıkılan bir evi incelerken (AP)

KAN'a göre mektup, İsrail ordusu tarafından Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İslamcı bir grubun üyelerinin tutuklanmasına ilişkin bilgi sahibi olan bölgedeki ülkelerden birindeki bir kaynak tarafından açıklandı. Aktarılan bilgilere göre tutuklular soruşturma sırasında Hamas, İran ve Hizbullah ile bağlantıları olduğunu ve söz konusu taraflardan silahlandırılmaları ve İsrail'e karşı eylemlerde bulunmaları amacıyla finansman aldıklarını itiraf ettiler.

Lübnan merkezli İslamcı grup, tutuklamaların açıklanmasının ardından Suriye topraklarında faaliyetleri olduğu iddialarını ise reddetti.

r
İsrail'in saldırı düzenlediği Suriye'nin Beyt Cin köyündeki bir sokakta yanmış bir askeri araç (AFP)

İsrail televizyonu Kanal 12, perşembe gecesi ve cuma sabahı Suriye topraklarında gerçekleştirilen İsrail operasyonunun, İslamcı gruba askeri takviye sağlamayı engellemeyi amaçladığını bildirdi. İsrail ordusundan kaynaklara göre operasyonun amacı, grubun İsrail topraklarına fırlatılmaya hazır füzeler elde etmesini önlemekti.

Kanal 12, İslamcı grubun Sünni bir örgüt olduğunu, ancak Hizbullah ile iş birliği yaptığını belirtti. Kanal 12’ye göre İsrail, bu grubu artık görmezden gelemeyeceğine karar verdi.

dfrg
55. Paraşütçü Tugayı’ndan yedek askerler Suriye'nin güneyinde konuşlandırıldı, 21 Kasım 2025 (İsrail Savunma Kuvvetleri)

Kanal 12’nin haberine göre son aylarda, çeşitli örgütler tarafından Suriye Golan Tepeleri'nde tampon bölgedeki IDF güçlerini veya İsrail yerleşimlerini tehdit edebilecek altyapı kurma girişimleri arttı. İsrail ordusu da bu yüzden Suriye'nin iç kesimlerinde aktif olarak faaliyet gösteriyor ve aynı bölgede birkaç kez daha aktif olacağı tahmin ediliyor.

Terör örgütlerinin güçlerini artırma girişimlerine yanıt olarak İsrail'in çeşitli ülkeler aracılığıyla Suriye rejimine, bu gelişmelere göz yummaya devam edemeyeceğini belirten mesajlar gönderdiğini de sözlerine ekledi. İsrail, Suriye’nin kararlı adımlar atmasını bekliyor, aksi takdirde İsrail, Suriye’nin Golan Tepeleri'ndeki operasyonlarını yoğunlaştıracak.

Suriye'den gözaltına alınanların İsrail'e karşı terör eylemi planları yaptıklarını ve soruşturma için İsrail'e nakledildiklerini bildiren Kanal 12’ye göre bunlar arasında biri patlayıcı cihazlar yerleştirmiş ve yüksek bir yerden ordu güçlerine ateş açmış olan iki kardeş de bulunuyor. Bilgi, Yedioth Ahronoth gazetesi tarafından da doğrulandı.

Gazete, İsrail'in olayın ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara rejimine ciddi mesajlar gönderdiğini ve misilleme hazırlıklarına başladığını yazdı. Güvenlik kaynakları, Şara'ya bağlı güvenlik unsurlarının olayda herhangi bir rol oynadığının henüz tespit etmediklerini belirtti.

drfgt
Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail ordusunun operasyon düzenlediği bölgede toplanan Suriyeliler (AFP)

Kaynaklar, bu ciddi olayın İsrail'in düşman unsurların kendi çevresinde yerleşmesine izin vermemesi gerektiğini gösterdiğini ve Suriye'nin istikrarsız bir ülke olması nedeniyle şu anda herhangi bir anlaşmaya varılamayacağını vurguladı.

Kaynaklar şunları ekledi:

“Her şeyden önce, bu olay, devlet olarak ele geçirdiğimiz topraklardan, özellikle Şeyh (Hermon) Dağı'ndan çekilmememiz gerektiğini gösteriyor.”

Kanal 12'nin ikinci bir haberinde, Şam hükümetine yakın bir kaynak, bunun münferit bir olay olduğunu doğruladı ve İslamcı unsurların İsrail'e karşı kaydedilen ilerlemeyi baltalamaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Kanal 12 şunları aktardı:

“İsrail ile güvenlik anlaşması hazırlıkları sırasında Batı ülkeleriyle anlaşmazlığa düşmek Şeriat rejiminin çıkarına değildir. Burada Amerika'nın desteği var ve bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor. Güvenlik anlaşmasına varmak, herhangi bir gerginlikten çok daha önemli.”

Kanal 12’nin haberine göre gerginlik, Suriye'nin güneyinde hala direniş çizgisinin etkisi altında olan ve şiddeti kışkırtan unsurların varlığından kaynaklanıyor ve bu yüzden diğer olaylar gibi münferit olaylar meydana gelebilir.

y6tj
İsrail güçleri, Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki Sayda beldesine ilerliyor (Arşiv - SANA)

İran'ı bu olaya karışmakla suçlayarak Kanal 12 haberinde “(İran) Anlaşmayı istemiyor ve bu nedenle onu sabote etmekle ilgileniyor. Belki de İranlılar ve diğer terörist unsurlar, İslamcı gruplarla birlikte bu işin içindedir” diye ekledi.

İslamcıların genel olarak birbirleriyle iş birliği yapmalarının sorun olduğu belirtilen haberde, İran, Hamas ve Hizbullah’ın Suriye ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasını istemedikleri kaydedildi. Bu, Suriye hükümetine yakın bir kaynak tarafından da doğrulandı.

Kaynağa göre bazen sahadaki durum buna izin veriyor. Bu bölgede gerçek bir devlet yok, daha çok bir kaos durumu var ve bu nedenle her şey mümkün.

Hükümet Suriye’nin güneyine girerse, sınırlı imkanlarına rağmen durumu kontrol altına alabileceğini söyleyen kaynak, “Bugün, yeni yönetim, tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler kurmayı ve yatırım yapmayı amaçlayan ekonomik ve ticari bir yaklaşım benimsedi. İslamcıların kendi iktidarına tehdit oluşturduğunun farkında. Bu yüzden Suriye'deki tüm radikal unsurlar kısıtlanıyor ve bunlarla mücadele ediliyor” dedi.