Araştırma: Tarihteki en büyük kitlesel yok oluş, 250 milyon yıl önce Permiyen döneminin sonunda volkanik patlamadan kaynaklandı

İspanya'nın La Palma adasında yanardağ patlaması (AP)
İspanya'nın La Palma adasında yanardağ patlaması (AP)
TT

Araştırma: Tarihteki en büyük kitlesel yok oluş, 250 milyon yıl önce Permiyen döneminin sonunda volkanik patlamadan kaynaklandı

İspanya'nın La Palma adasında yanardağ patlaması (AP)
İspanya'nın La Palma adasında yanardağ patlaması (AP)

Yeni bir araştırma, 250 milyon yıl önce meydana gelen ve canlıların yüzde 90'ını yok eden tarihin en büyük kitlesel yok oluşunun, volkanik patlamadan kaynaklandığını ortaya koyuyor.
İngiliz Daily Mail gazetesine göre, Çin Bilimler Akademisi tarafından yürütülen çalışmada, Güney Çin'in Siçuan Eyaleti'ndeki bakır bakımından zengin kayalar ve tortullar incelendi.
Araştırmacılar, volkanik kül katmanlarıyla kaplı bu kayalarda bulunan anomalilerin, yakındaki volkanlardan kaynaklanan kükürt bakımından zengin emisyonlardan oluştuğunu veya etkilendiğini gösterdiğini belirtti.
Kükürt aerosollerinin atmosfere yayılması, güneş ışığını gizleyerek yaşamı ve canlıları olumsuz yönde etkiler.
Ekip, 250 milyon yıl önce Permiyen döneminin sonunda meydana gelen ve bu yıkıcı olayda birçok türün kaybına ve neslin tükenmesine, kükürt bakımından zengin volkanik patlamanın neden olabileceğine inanıyor.
Araştırma yazarı Dr. Michael Rampino, "Büyük Ölüm zamanındaki jeolojik kayıtlara yakından baktığımızda, Permiyen döneminin sonundaki küresel çevre felaketinin volkanik patlamadan kaynaklanmış olabileceğini görüyoruz. Volkanik kış olarak adlandırılan volkanik aktivitenin yaydığı kükürt, sıcaklıkların düşmesine ve dünya üzerinde ciddi etkilere sebep oldu. Bu da çok sayıda canlı neslinin tükenmesine neden oldu" dedi.
Araştırmanın tam sonuçları ‘Science Advances’ dergisinde yayınlandı.



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging