Tahran’dan gelişmiş santrifüjle uranyum zenginleştirme konusunda Viyana müzakerelerine baskı

UAEA, İran'ın gelişmiş santrifüjleri çalıştırdıktan sonra Fordo Nükleer Tesisi’ndeki izleme faaliyetlerini artırma anlaşmasına varıldığını doğruladı

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından AB Viyana müzakereleri koordinatörü Enrique Mora’nın katılımıyla İran heyetinin Avrupa Troykası temsilcileriyle yaptığı toplantıya ilişkin dün dağıtılan fotoğraf
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından AB Viyana müzakereleri koordinatörü Enrique Mora’nın katılımıyla İran heyetinin Avrupa Troykası temsilcileriyle yaptığı toplantıya ilişkin dün dağıtılan fotoğraf
TT

Tahran’dan gelişmiş santrifüjle uranyum zenginleştirme konusunda Viyana müzakerelerine baskı

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından AB Viyana müzakereleri koordinatörü Enrique Mora’nın katılımıyla İran heyetinin Avrupa Troykası temsilcileriyle yaptığı toplantıya ilişkin dün dağıtılan fotoğraf
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından AB Viyana müzakereleri koordinatörü Enrique Mora’nın katılımıyla İran heyetinin Avrupa Troykası temsilcileriyle yaptığı toplantıya ilişkin dün dağıtılan fotoğraf

İran ile yapılan nükleer anlaşma konulu müzakerelere bir bekleyiş havası hakim. İranlılar somut teklifler sunmadan önce ABD’nin uyguladığı tüm yaptırımları kaldırmayı taahhüt etmesini beklerken, Batılılar İran'dan müzakerelere ciddi şekilde girmesi ve sadece yaptırımlarla ilgili müzakereleri değil, nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerle ilgili müzakereleri de kabul etmesini bekliyorlar. Öte yandan nükleer anlaşmadaki yükümlülükler konusunu inceleyen uzmanlar komitesi, bu turda ilk kez dün toplanmış olsa da, dosyada veya önceki gün ilgili uzman komite tarafından tartışılan yaptırımlar dosyasında herhangi bir ilerleme kaydedilemediği görüldü.
Avrupalıların ​​ve Amerikalıların İran'ın zaman kazanmaya çalışması ve nükleer programıyla ilgili herhangi bir müzakerede bulunmama konusundaki ısrarı karşısında artık sabırları tükenirken Avrupalı ​​diplomatlar, Salı günü bir grup Batılı gazeteciyle yaptıkları açıklamalarda, İran'ın baş müzakerecisi Ali Bakeri Kani başkanlığındaki İran heyetinden somut yanıtların gelmemesinden duydukları hayal kırıklığını dile getirdiler.
İran heyeti, henüz müzakere için belirli bir hedef yerine nükleer anlaşmayla ilgili olmayanlar da dahil olmak üzere eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasını talep ederek genel hedefler sunmuş gibi görünüyor. Yetkililer, bu durumu, önceki müzakere turlarında, her turda belirli müzakere hedefleriyle masaya gelen İran’ın eski baş müzakerecisi Abbas Arakçi başkanlığındaki İran heyetinin tutumuyla kıyasladılar.
Bakeri Kani, Avrupa Birliği (AB) Viyana müzakereleri koordinatörü Enrique Mora’nın açıklamasının aksine müzakerelerin kaldığı yerden yeniden başlayıp başlayamayacağını sorgulayan açıklamalarıyla ortalığı ayağa kaldırdı. Bu durum, Avrupalıları, önceki müzakere turlarında anlaşmanın yüzde 70 ila 80'inin hazırlandığını hatırlatarak İranlılardan, müzakerelere önceki turlarda kalınan yerden devam edip etmeyeceklerini netleştirmelerini istemeye itti. Bakeri Kani, şimdiye kadar yapılan müzakerelerde üzerinde uzlaşıya varılanları nihai anlaşma değil, bir anlaşma taslağı olduğunu ve bu nedenle müzakere edilebilir olduğunu söyledi.
İran basını dün, üç Avrupa ülkesinin (İngiltere, Fransa ve Almanya) heyetlerinin başkanlarının yanı sıra Mora ile iki oturum gerçekleştiren Bakeri Kani'nin, İran heyetinin önceki müzakerelerde üzerinde uzlaşılanın ‘bir anlaşma taslağı olduğu, bununda tüm metinlerin yeniden müzakereye tabi olduğu anlamına geldiği’ şeklindeki tutumunu yinelediğini aktardı.
İran basınına göre Bakeri Kani'nin Mora ve diğer Avrupalı ​​yetkililerle yaptığı görüşmelerde değindiği bir diğer nokta, ‘anlaşmanın amacının, özellikle İran'la ekonomik ve ticari ilişkilerin normalleştirilmesini ihlal eden’ her türlü yaptırımın kaldırılması yönünde yaptığı çağrıydı. Batılıların yaptırımların kaldırılmasına paralel olarak tartışmak istediği nükleer anlaşmadaki taahhütlerle ilgili üçüncü noktaya dair İran heyeti, Mora'ya ‘nükleer anlaşmadaki yaptırımların ve yükümlülüklerin bir birlerini rehin alan denklemler olmamaları gerektiğini ve anlaşmayı ihlal eden ABD olduğu için, öncelikle ABD tarafından uygulanan yaptırımlar sorununun çözülmesinin önemli olduğunu’ söyledi.
Bakeri Kani'nin Mora ile yaptığı görüşmelerde, İran'ın talep ettiği ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin yerini alacak herhangi bir yeni ABD yönetiminin anlaşmayı tekrar terk edip yeniden yaptırımlar uygulamasını engelleyecek garantiler konusuna değinmediği görülüyor. İran’ın bu talebi çok önceleri dile getirdi. Önceki turlarda dönemin İran baş müzakerecisi Arakçi tarafından da talep edilmişti. Fakat İran’ın yeni müzakere heyeti, bunun önemli noktalardan biri olduğunu, üzerinde anlaşmaya varılmazsa müzakerelerde ilerleme olmayacağını vurguladı. Avrupalı ​​yetkililer daha önce İranlıların istediklerini garanti altına almanın neredeyse imkansız olduğunu ve Biden yönetiminin İranlılara bu tür garantileri veremeyeceğini söylemişti. Çünkü ABD Senatosu tarafından onaylanmayan hiçbir anlaşma, ABD yönetimleri üzerinde bağlayıcı olamaz.
Biden yönetimi, böyle bir anlaşmayı yasalaştırmak için ABD Senatosu’na sunmayı kabul etse bile, İran nükleer anlaşmasına yalnızca Cumhuriyetçiler değil, Demokratların da büyük bir bölümü karşı olduğundan hiçbir şey ABD’li kongre üyelerinin anlaşmayı oylayacaklarını garanti edemez.
Geriye yedinci müzakere turunun ne zaman yapılacağı ve ne kadar süreceği sorusu kaldı. Avrupalılar ‘müzakerelerin ilerlemesi durumunda hafta sonuna kadar’ Viyana'da kalabileceklerine dair uyumlu bir tutum sergilerken, sadece kalmış olmak için kalmayı değil, önceki turlarda bir kısmı oluşturulan anlaşma taslağı üzerinde çalışmaya başlamayı ve yazılı metinde halen eksik olan kısımları yazmaya devam etmeyi düşünüyorlardı. Anlaşma taslağında halen eksik olan kısımlar arasında, İran’ın son aylarda ve yıllarda edindiği modern nükleer teknoloji ile ilgili noktalar yer alıyor. Amerikalılar, İran'ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum üretme kapasitesine sahip gelişmiş santrifüjlerini teslim etmesini veya imha etmesini istiyor. İran ise bunu reddediyor ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından izlenecek bir anlaşma yapılması karşılığında santrifüjlerin kendisinde kalmasını talep ediyor.
İran, UAEA ile iş birliğini, geçtiğimiz Şubat ayında Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) kapsamında uygulanan Ek Protokol'den çıkma kararından bu yana en düşük seviyelere indirdi. Şimdi, UAEA müfettişlerinin nükleer tesislere tam erişimlerin izin vermek için nükleer anlaşmanın canlandırılmasını şart koşuyor.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı olan UAEA, dün, İran'ın IR-6 model gelişmiş santrifüjler kullanarak yüzde 20'ye varan saflıkta uranyum zenginleştirmeye başladığına işaret eden bir rapor yayınladı. Raporda, nükleer anlaşmanın İran’ın birinci nesil santrifüjler kullanmasına ve uranyumu ancak yüzde 3,67 oranına kadar zenginleştirmesine izin verdiği hatırlatıldı.
Reuters’ın haberine göre UAEA, dün, İran'ın yüzde 20 saflıkta uranyum üretmek amacıyla Kum kenti yakınlarındaki dağların altında inşa edilen Fordo Nükleer Tesisi’nde yüzde 5'e kadar zenginleştirilmiş uranyum hekzaflorürü (UF6) pompaladığını doğruladı. UAEA’nın aktardığı bilgilere göre söz konusu tesiste IR-6 model 166 santrifüj çalıştırılıyor.
UAEA, İran'ın bu adımı karşısında Fordo Nükleer Tesisi’ndeki denetimleri artırmayı planladığını, ancak detayların halen açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtti. UAEA’dan yapılan açıklamada, “İran, UAEA’nın Fordo Nükleer Tesisi’ndeki denetimlerini artırmayı kabul etti. Bu denetimlerin uygulanmasını kolaylaştırmak için gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda İran ile istişareler devam edecek” ifadeleri yer aldı.
Batılı müzakereciler, İran'ın görüşmeler sırasında elini güçlendirmek amacıyla sahada bir takım gerçekler yaratmasından çekiniyor.
Axios haber sitesi, iki gün önce ABD’li iki kaynağından, İsrail istihbaratının, Amerikalılara ve Avrupalılara, İran'ın yüzde 90 civarında uranyum zenginleştirmeyi planladığı şeklinde bir bilgilendirmede bulunduğunu aktardı. Avrupalı ​​yetkililer bununla ilgili olarak Viyana'da, ‘uranyumu askeri düzeyde zenginleştiren bir ülkenin barışçıl bir nükleer program müzakeresi konusunda ciddi olamayacağı’ gerekçesiyle böyle bir adımın müzakereleri ciddi şekilde baltalayabileceği uyarısında bulundular. İran'daki bu tırmanış, Batılı ülkelerin dışişleri bakanlarını İran'ın nükleer programını ve Viyana'daki nükleer anlaşmayı canlandırmaya yönelik devam eden çabaları görüşmek üzere bir toplantı yapmaya itti. ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, mevkidaşları Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ve İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss ile Letonya'nın başkenti Riga'da bir araya geldi. Bakanlar, Batılı ülkelerin karşı karşıya olduğu çeşitli zorlukları ele aldılar.
Öte yandan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, İsrail'i Viyana’daki müzakerelerin gidişatını bozmak amacıyla ‘çeşitli yalanlar yaymakla’ suçladı. Hatibzade, ‘müzakerelerin tüm taraflarının görevi tamamlama konusundaki siyasi iradelerinin test edildiğini’ söyledi.
Batılıların, eğer İran müzakerelere devam etmek istiyorsa bu turda pozisyonunu netleştirmesi yönündeki çağrılarına karşın İran heyeti, İran basınına Avrupalı ​​tarafların ‘mevcut turu çok erken bitirmek istedikleri, ancak kendilerinin müzakereleri mümkün olduğunca tamamlamayı tercih ettikleri’ yönünde bir açıklama yaptı. Daha sonra İran'ın İngilizce yayın yapan devlet televizyonu Press TV’ye göre İranlı kaynaklar, ‘İran’ın suni tarihler karşılığında ilkeli taleplerini feda etmeye hazır olmadığını’ söylediler. Bakeri Kani, Mora ile yaptığı görüşmenin ardından dün öğleden sonra Coburg Palace Oteli’nden ayrılırken bir gazetecinin sorusuna yanıt olarak, İran heyetinin Viyana’da kaldığını söyledi. Ancak Bakeri Kani, heyetin ne zamana kadar kalacağına dair detay vermedi.
Avrupalı ​​diplomatlar, önceki gün yaptıkları açıklamada, müzakerelerde herhangi bir ilerleme olmaması durumunda bir ‘duraksama sürecine girilebileceğini’ belirtmişler, “Diplomatik yaklaşımı yeniden gözden geçirmenin zamanı gelebilir, ancak henüz bu noktada değiliz” diye eklemişlerdi.



Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)
TT

Hüseyin Emir Abdullahiyan: Süleymani'nin dostu, İsrail'in düşmanı

Merhum İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, arka planda Kasım Süleymani (AFP)

İran'ın kuzeybatısında pazartesi günü meydana gelen helikopter kazasında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte hayatını kaybettiği açıklanan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tahran'ın İsrail ve Batı karşıtı politikalarının ateşli bir savunucusuydu.

Reisi, 60 yaşındaki Abdullahiyan’ı Ağustos 2021'de atadı.

2013'ten 2021'e kadar bu görevi yürüten Muhammed Cevad Zarif'in yerine geçmek gibi zor bir görevi vardı; Zarif, önde gelen aktif bir diplomat, akıcı bir İngilizce konuşan, uluslararası çevrelerde tanınan bir yüz ve İran'ın dış politikasını yöneten deneyimli bir isimdi.

İran devlet televizyonu Emir Abdullahiyan'ı, Tahran tarafından yönetilen ve Lübnan Hizbullah'ı, Filistinli Hamas ile İslami Cihad hareketleri ve Iraklı silahlı gruplar gibi İran'ın ezeli düşmanı İsrail karşıtı grupların yer aldığı "Direniş Ekseni'nden üst düzey bir diplomat" olarak tanıttı.

Emir Abdullahiyan atandığı gün yaptığı açıklamada, bu grupların "İran'ın müttefikleri" olduğunu ve "onları güçlendirmenin hükümetin gündeminde olduğunu" söyledi.

Kapsamlı geziler

Ekim 2023'te İsrail ile Hamas arasında Gazze'de savaşın başlamasından beri bölgeye yaptığı ziyaretleri yoğunlaştırdı. Tahran, İsrail'e karşı Filistin hareketini ve savaşın çıkmasına yol açan 7 Ekim 2023 operasyonuna desteğini gizlemedi, ancak aynı zamanda bu operasyonun içinde yer almadığını da vurguladı.

Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)Emir Abdullahiyan, Kasım Süleymani'nin izinden gidiyor gibi görünüyordu (Getty)

Geçtiğimiz nisan ayında, Tahran'ın Yahudi devletini sorumlu tuttuğu ve Şam'daki İran konsolosluk binasını yerle bir eden hava saldırısına karşılık olarak, İran'ın İsrail'e 300'den fazla insansız hava aracı ve füzeyle gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırıyı savundu.

İran'ın tepkisinin "meşru savunma ve uluslararası hukuk çerçevesinde" gerçekleştirildiğini söyledi.

Emir Abdullahiyan daha sonra İsrail'in İran'ın orta kesimindeki İsfahan eyaletine bir misilleme amaçlı saldırı düzenlediğine dair haberleri "çocuk oyuncağı" diyerek küçümsedi.

İzolasyonun Azaltılması

Mesleki kariyeri boyunca Devrim Muhafızları ile olan yakın ilişkileriyle tanınan Emir Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu olan Kudüs Gücü'nün komutanı ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan kariyeri boyunca Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu. Abdullahiyan, Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlarından sorumlu Kudüs Gücü'nün komutanı olan ve 2020 yılında Irak'ın başkentinde bir ABD saldırısı sonucu öldürülen Tümgeneral Kasım Süleymani'ye yakındı.

Emir Abdullahiyan, üç yıl boyunca İran'ın uluslararası sahnedeki izolasyonunu azaltmak ve ABD yaptırımlarının ülkesinin ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Çin'in himayesindeki bir anlaşma çerçevesinde Mart 2023'te Suudi Arabistan ile uzlaşmaya varılmasına yol açan süreçte kilit bir figür olmasa da İran'ın Arap komşularıyla ilişkilerin geliştirilmesinde rol oynadı.

1964 yılında Tahran'ın doğusundaki Damgan şehrinde doğan Abdullahiyan, 1991 yılında Tahran Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

1997-2001 yılları arasında Irak'ta ve 2007-2010 yılları arasında ise Bahreyn'de görev yaptı.

2011'den bu yana Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu görevinde, Ali Ekber Salihi (Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ikinci hükümetinde) ve Zarif (Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ilk hükümetinde) gibi iki farklı bakanla çalıştı.

Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri) Merhum İran Dışişleri Bakanı, Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla biliniyordu (Sosyal paylaşım siteleri)

Ancak 2016 yılında Zarif onu görevden aldı. Bu hareket muhafazakârlar tarafından, Ruhani ve bakanına yönelik büyük eleştiriler yapılmasına neden oldu.

ISNA'ya göre daha sonra Umman Büyükelçiliği görevini reddetti ve 2021 yılında Dışişleri Bakanlığı'na gelmeden önce, Meclis Başkanı'nın uluslararası işlerden sorumlu özel yardımcısı olarak çalışmaya başladı.

Emir Abdullahiyan, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan 2015 anlaşmasının çökmesinin ardından, Washington'un 2018'de eski Başkan Donald Trump tarafından anlaşmadan çekilmesi sonrasında, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerin yeniden başlatılması çabalarına dahil oldu.