Reuters: Erdoğan'ın mevduata garanti açıklaması ile birlikte kamu bankaları agresif şekilde döviz satıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Reuters: Erdoğan'ın mevduata garanti açıklaması ile birlikte kamu bankaları agresif şekilde döviz satıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Reuters, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TL'deki değer kaybını durdurmak için açıkladığı mevduata döviz koruması ile birlikte kamu bankaları agresif bir şekilde döviz satarken, aynı anda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervleri de doğrudan müdahale olmamasına rağmen sert gerilediğini” bildirdi.
Ajans haberinde şunları kaydetti:
Konu hakkında bilgi sahibi dört kaynağın verdiği bilgi ve analitik bilançodan yapılan hesaplamalara göre TCMB'nin doğrudan müdahaleye ilişkin bir açıklamasının olmadığı 20-21 Aralık'ta TCMB rezervlerinde yaklaşık 6 milyar dolar düşüş yaşanıyor.
Haberin yazıldığı sırada yorum için TCMB'ye ulaşılamadı. Ziraat, Vakıfbank ve Halkbank'a olası döviz müdahalelerine ilişkin haberin yazıldığı sırada yorum yapmadı.
Konuya yakın bir bankacı Pazartesi ve Salı günü yapılan döviz satışların 3 milyar dolara ulaştığını belirtirken aralarında bir Türk yetkilinin de olduğu diğer kaynaklar satışların daha sonra da devam ettiğini söyledi.
Dolar/TL bu hafta 18.4 tarihi zirvesinden 10.25'e kadar gerilerken TL'de tarihi bir değer kazancı yaşadı.
Pazartesi akşamı Erdoğan'ın yeni uygulamaları açıklamasından üç dört saat sonra bir televizyon kanalına çıkan Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Pazartesi akşamı için 1 milyar dolar satıldığını söylemişti.

TCBM rezervleri sert düşüşte
TCMB'nin kamu bankaları aracılığıyla yaptığı rezerv satışlarla 2019 2020 yılında kendine ait 128 milyar dolarlık rezerv kaybı yaşamıştı. Hazine ve TCMB arasındaki bir protokol ile yapılan döviz satışları Şahap Kavcıoğlu döneminde bu haftaya kadar kullanılmamıştı.
Şu ana kadar ekonomi yönetiminden bu haftaki döviz satışlarında geçmişte kullanılan döviz satış protokolünün bu hafta itibarıyla yeniden devreye alınıp alınmadığına ilişkin bir bilgi de paylaşılmadı.
TCMB verilerinde göre bankanın net rezervleri 21 milyar dolardan 12 milyar dolara geriledi. Bu haftaki düşüş ise henüz tüm rakamlar bilinmediğinden hesaplanamıyor. Ancak analitik bilanço verileri haftanın ilk 2 gününde 6 milyar dolara yakın düşüşe işaret ediyor.
CHP'li Faik Öztrak, "Dolar nasıl düştü? Anlaşılan yine arka kapıdan döviz satarak. 20-21 Aralık'ta TCMB'nin net döviz pozisyonunda 6 milyar dolarlık erime var" dedi.
Ekonomist Uğur Gürses ise 20 ve 21 Aralık günlerinde TCMB'nin dövize satış yönünde doğrudan müdahale yapmadığı bilindiğini buna rağmen verilerin 7 milyar dolarlık rezerv kaybına işaret ettiğini belirterek, "İki günlük toplam 7 milyar doların yine arka kapıdan kamu bankaları aracılığıyla satıldığı apaçık ortada" ifadelerini kullandı.
TL'de dolar karşısında tarihte eşi nadir görülen bu denli sert değer kazancı ile birlikte yılbaşından beri değer kaybı %56'dan %27'ye gerilemiş oldu. Kur 2021'e 7.44 civarında başlamıştı. Dolar/TL bugün 10.25'e kadar geriledi. Tarihi zirve hafta başında 18.4 ile görüşmüştü.
Bürümcekçi Araştırma ve Danışmanlık Kurucu Ortağı Haluk Bürümcekçi, "TCMB 1 Aralık’ta müdahalenin boyutunu 0.8 milyar dolar açıkladı. Analitik bilanço ise 20 ve 21 Aralık’ta net rezervlerde görülen azalışın 5.5 milyar dolarlık kısmının döviz satışları ile ilgili olduğunu düşündürüyor. Bu tarihlerde TCMB doğrudan müdahale açıklaması yapılmamıştı" dedi.
TCMB ayrıca şu ana kadar 1 Aralık'tan beri 5 kez piyasaya doğrudan müdahalede de bulundu. Bankanın sonuncusunu geçen hafta yaptığı doğrudan müdahaleler ile 6-10 milyar dolar arasında döviz satışı yaptığı hesaplanıyor. Bankacılar Botaş'a yapılan olası döviz satışları nedeniyle tam tutarı zamanla TCMB verilerinden hesaplıyor. Banka doğrudan satış müdahalelerini 15 iş günü içinde Botaş satışlarını ise ilgili ay tamamlandıktan birkaç gün sonra açıklıyor.
TCMB'nin bugün açıkladığı veriler geçen hafta lokallerin döviz birikimlerini 6 milyar dolar artırdıklarını gösterirken dolar/TL yüklü döviz alımında bugünkü seviyelerin belirgin üzerinde 13.6-17.1 bandında seyretti.
Independent Türkçe, Reuters



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?