NASA, 24 ilahiyatçıyla işbirliği yaptı: Uzaylıların keşfine hazırlanıyorlar

NASA, uzaylılarla temasa geçmek için 1971’de SETI Enstitüsü'nü kurmuştu. Enstitü, uzayda yaşam arayışı konusunda önde gelen projelerden (Pixabay)
NASA, uzaylılarla temasa geçmek için 1971’de SETI Enstitüsü'nü kurmuştu. Enstitü, uzayda yaşam arayışı konusunda önde gelen projelerden (Pixabay)
TT

NASA, 24 ilahiyatçıyla işbirliği yaptı: Uzaylıların keşfine hazırlanıyorlar

NASA, uzaylılarla temasa geçmek için 1971’de SETI Enstitüsü'nü kurmuştu. Enstitü, uzayda yaşam arayışı konusunda önde gelen projelerden (Pixabay)
NASA, uzaylılarla temasa geçmek için 1971’de SETI Enstitüsü'nü kurmuştu. Enstitü, uzayda yaşam arayışı konusunda önde gelen projelerden (Pixabay)

NASA, diğer gezegenlerde yaşam bulunursa insanların nasıl tepki vereceğini ve olası bir keşfin dini fikirleri nasıl etkileyebileceğini değerlendirmek için ilahiyatçılarla işbirliği yaptı.
The Times'ın haberine göre, Princeton Üniversitesi İlahiyat Araştırma Merkezi'nde NASA sponsorluğunda başlatılan bir programa 24 ilahiyatçı katıldı. 
Program, "Hayat nedir, hayatta olmak ne anlama geliyor?", "İnsan ve uzaylı arasındaki çizgiyi nasıl belirliyoruz?" ve "Başka gezegende duyarlı canlıların bulunması olasılığı nedir?" gibi temel sorulara yanıt bulmayı amaçlıyor.
Birleşik Krallık'taki Cambridge Üniversitesi'nde görev alan ve biyokimya alanında doktora derecesine sahip Andrew Davison da programda yer alıyor.
Davison, üniversitenin internet sitesindeki köşesinde, "Başka bir yerde bu tür bir yaşamın varlığı doğrulanırsa dini gelenekler, insanların buna nasıl tepki vereceği hususunda önemli bir faktör olacaktır" diye yazdı.
"O yüzden bu konu, Princeton'daki İlahiyat Araştırma Merkezi de dahil olmak üzere çeşitli ortak kuruluşların işbirliğinin ve NASA'nın astrobiyolojinin toplumsal etkilerine yönelik çalışmaları desteklemeye yönelik hedeflerinin bir parçası."
Uzay ajansı, İlahiyat Araştırma Merkezi'ne bu hedefler doğrultusunda daha 2014'te 11 milyon dolarlık hibe vermişti.
Program kapsamında uzay ajansına danışmanlık yapan Davison, diğer gezegenlerde yaşam bulmaya yaklaşıldığına inandığını belirttiği Astrobiyoloji ve Hıristiyan Doktrini (Astrobiology and Christian Doctrine) adlı bir kitabı gelecek yıl içinde yayımlamaya hazırlanıyor.
Önceki araştırmalar ve anketler, ABD'li Hıristiyanların diğer gezegenlerde yaşamın olduğuna inanma ihtimalinin daha düşük olduğunu göstermişti. Ancak Dünya dışı canlıların var olmasını imkansız görmeyen tek dindar, Davison değil.
Aynı gazeteye konuşan, Birleşik Krallık'ta görevli din adamları, "uzaylıların olası varlığının sorun olmayacağını" söylüyor.
Buna göre Buckingham Piskoposu Alan Wilson, Maidenhead Sinagogu'ndan Haham Dr. Jonathan Romain ve Leeds'teki Mekke Camii'nden İmam Kari Asım; inandıkları öğretilerin uzaylı yaşamının keşfinden rahatsız olmayacağı hususunda anlaştıklarını belirtiyor.

Bazı ilahiyatçılar uzaylı fikrine katılırken, diğerleri karşı çıkıyor
NASA'nın ve diğer uzay ajanslarının başka gezegenlerde yaşam arayışının dindarlar açısından ne anlama geldiği daha önce de tartışılmıştı.
Vatikan'ın Baş Astronomu Jose Gabriel Funes, Tanrı'ya inanma ve "dünya dışı kardeşlerimizin" var olma ihtimaline inanma arasında çelişki olmadığını ifade ediyor.
"Elbette, bu kadar büyük bir evrende bu hipotezi dışlayamazsınız."
Yine ABD'deki The Southern Baptist İlahiyat Okulu Rektörü Albert Mohler ise 2008'de verdiği bir röportajda "Cevap hayır; bu spekülatif" ifadelerini kullanmıştı:
"Orada bir yerde başka bir hikaye olduğuna inanmak için hiçbir nedenimiz yok. Kutsal Kitap'ta bize söylenen, kozmosun bu gezegende ve tarihte İsa Mesih'in günahkar insanlığı kurtarmaya gelmesi için yaratıldığıdır."
Independent Türkçe, Daily Mail, The Mirror, The Times



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy