Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türk lirası bizim paramız, biz onunla hareket edeceğiz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türk lirası bizim paramız, biz onunla hareket edeceğiz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şunu unutmayalım; biz, kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Türk lirası bizim paramız. Biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, yok bu dövizmiş, bunlarla değil." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği'nin (ASKON) 12. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, güven ve istikrar ikilisinin unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, kuruluşlarından itibaren ekonomik anlayışlarını bu iki kavramın üzerine yerleştirdiklerini söyledi.
Bir süredir yaşanan gelişmelerin, kur üzerinden ülkenin ve milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanların, bunun bedelini ağır bir şekilde ödemek mecburiyetinde kalabildiklerini gösterdiğini aktaran Erdoğan, yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülü olduklarını ama ülkenin ve milletin selameti için doğru olanı yapmanın da boyunlarının borcu olduğunu ifade etti.
Erdoğan, faizlerin düşük, kurun istikrarlı, enflasyonun aşağı yönlü, yatırımın, üretimin ve ihracatın coşkulu bir şekilde artış gösterdiği, gençler başta olmak üzere, herkesin çalışacak iş ve dolayısıyla hayatını sürdürecek gelir sahibi olduğu bir ekonomik işleyiş inşa ettiklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yeni sistemde kazançlarını artırarak ülkemizi cari fazlaya geçirecek firmalarımız bunu sürekli yeni yatırıma, yeni istihdama dönüştürerek bizi hedeflerimize daha da yaklaştıracaktır. Ülkemiz sanayi ve turizmin lokomotifi olduğu bu sürece girmiştir ve hızla yol almaktadır. Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum.
Şunu unutmayalım; biz, kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Türk lirası bizim paramız. Biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, yok bu dövizmiş, bunlarla değil. Biri de, hep söylüyorum, yine söyleyeceğim, faiz aşağı, faiz yukarı. Arkadaşlar, artık lütfen bu işi kitabımızdan bir defa çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar, bunu bilecek, buna inanacağız. Bununla yolumuza devam edeceğiz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımızdan da kendi paramız dışında bir finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Bu paketi açıkladığımız günden itibaren mevduatlarda dövizden kendi paramıza ciddi bir dönüş başlamıştır. Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz."

"Saldırıları etkisiz hale getirecek mekanizmaları kurduk"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisine serbest piyasa mantığına aykırı şekilde kur üzerinden yöneltilen yurt dışı kaynaklı saldırıları etkisiz hale getirecek mekanizmaları kurduklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt içi talepten kaynaklanan ani, sert ve rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Elbette bütün bunları, serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan ülkemizin küresel ekonomik sistemle güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Aynı şekilde tasarruf yöntemi olarak altını tercih eden vatandaşlarımızı, ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altında tutulan 5 bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek, ülke ve millet olarak gücümüz o derece artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma sürecini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve çoğu defa onu da aşan fahiş fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemizde elimiz o derece güçlü olur."

"Faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inandığımız gün başarılı olacağız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyon ve fahiş fiyat artışlarının en önemli bahanesi olan kurdaki dengesiz yükselişi ortadan kaldırdıkları için artık bu alanlarda da hızlı bir normalleşme beklediklerini aktardı.
Enflasyon ve fiyatlardaki fahiş artış, kurdaki yükselişten değil de bütçe açığından kaynaklansa işlerinin daha da zor olacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bak, yine söylüyorum; faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inandığımız gün başarılı olacağız. Birilerinin dediği gibi 'Enflasyon sebep, faiz neticedir.' Böyle bir yanlış olamaz. Batı'nın bu kapitalist anlayışına maalesef kendini kaptıranlar hala burada sürüp gidiyorlar. Arkadaşlar bizim de bir değerler silsilemiz var değil mi? Bu değerler silsilemize eğer inanıyorsak o zaman biz Batı'nın bu kapitalist mantığıyla onların bu kapitalist anlayışıyla biz hareket edemeyiz. İsrail'e bir bakın. İsrail'i bir değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz-enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor? Buyurun şu anda Amerika'ya bakın. Amerika'da faiz nerede? Enflasyon nerede? Gelin Batı'ya. Almanya, Fransa. Buralarda faiz nerede, enflasyon nerede? Kendi ülkemize bakıyoruz. Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar hala faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddiayla söylüyorum. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir."

"Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok"
"Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Hatta öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz." bilgisini veren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunun için enflasyon ve fiyat artışları hızla düşecek derken temennimizi değil, teknik bir hakikati, mutlaka olması gereken bir durumu ifade ediyoruz. İnşallah çok yakında bunu da hep beraber göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar, nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyat artışına tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır. Yaptığımız son düzenlemeyle kendi paramızın getirisini dövizdeki muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen manipülasyonların da önüne geçmiş oluyoruz. Ülkemizi hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, sosyal kaos denemeleriyle, gizli, açık ambargolarla, diplomasi çemberleriyle vazgeçiremeyenler döviz kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız nas. Ve biz bu nasla hareket ediyoruz. Bununla hareket ettiğimiz sürece biz başaracağız. İnşallah hayata geçirdiğimiz yeni ekonomik programlarımızla bu silahı da devre dışı bıraktık, bırakıyoruz."



Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

TT

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın Washington'daki bahar toplantılarına katılan Lübnan heyetinin başkanı Maliye Bakanı Yasin Cabir, Şarku'l Avsat'a verdiği mülakatta bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarının iadesinin birbirini takip eden üç aşamada gerçekleşeceğini doğruladı. Hizbullah'a bağlı Karzı Hasen derneğinin kapatılması yönündeki ABD baskısını kabul eden Cabir, milislerin silahsızlandırılmasını sağlayacak bir savunma politikasının gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Lübnan'ın Arap bağrına doğal dönüşünden söz eden Cabir, Arap ülkeleriyle, özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkileri “mükemmel” olarak nitelendirdi.

Washington'daki IMF ve Dünya Bankası toplantıları çerçevesinde yaptığı görüşmeleri genel olarak iyi olarak nitelendiren Cabir, bu ziyaretin yıllar içinde oluşan uçurumun kapatılması açısından önemli olduğunu belirtti.

Lübnan hükümeti tarafından onaylanan “gerekli reformları” sunmak üzere IMF temsilcileriyle yaptığı görüşmeleri anlatan Cabir, “Bunlar aslında birileri için yapmadığımız reformlar, bunları IMF için yapmıyoruz, bunlar ülkemiz için, bizim için ve halkımız için yaptığımız reformlar” dedi.

Cabir : “Elektrik sektöründe reform yapmak istiyorsak, Lübnanlılar jeneratörü açıp kapatmak ve mahalle jeneratörüne abonelik ödemek yerine daha düşük bir fatura ödesin ve 24 saat hizmet alsın, ben kime hizmet ediyorum? IMF'ye mi, yoksa halkıma mı? Pratikte, bu boşluğu doldurma konusunda uzun bir yol kat ettiğimizi düşünüyorum" dedi. Temsilciler Meclisi'nin bankacılık gizliliği değişiklik yasasını 87 oyla kabul etmesini değerlendiren Cabir “Lübnan hükümetinin gerçekleştirdiği reformlara bir güvenoyu” olarak nitelendirerek, bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesine ilişkin bir başka yasa tasarısı hazırladığını ve bu tasarının hızlı bir şekilde incelenerek Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na sunulmak üzere Maliye Komitesi'ne havale edildiğini söyledi.

Mevduat sahiplerinin fonlarının ülkelerine geri gönderilmesi

Cabir, "Lübnan'ın öncelikleri dikey değil yataydır. IMF ile bir anlaşma, Dünya Bankası ile anlaşmalar, temerrüde düşen dış borçlar konusunun ele alınması, Banka reformu meselesi, mevduat sahipleri meselesi gibi sorunlar önceliklidir. Bizim için her şey önceliklidir” dedi.

Lübnan merkez Başkanı Kerim Said'in bankaların nasıl yeniden yapılandırılacağı ve mevduat sahiplerinin paralarının nasıl iade edileceği konusunda bir çalışma hazırladığını açıklayan Cabir, "Dünyadaki hiçbir bankacılık sektörü tüm mevduat sahiplerine aynı anda tüm parayı iade edemez. Aşamalar olacak: İlk aşama orta gelirli insanlar için olacak, 100 bin dolar ve altında geliri olanlar. Onlara öncelik verilecek çünkü tüm mevduat sahiplerinin yüzde 84'ünü onlar oluşturuyor. Daha sonra ikinci aşama “daha yüksek miktarlar için, belki 500 bin dolara kadar ya da 1 milyon doara kadar ve daha sonra daha yüksek miktarlar için hızlı bir şekilde gelecek. Plan bir bütün olarak yayınlanacak, ancak geri ödeme aşamalı olacak. İşleyen bir bankacılık sektörüne çok ihtiyacımız var. Bu, yeterli sermayeye sahip ve tüm uluslararası standartlara uyan bir bankacılık sektörü olacak. Bu başarılamazsa ‘herhangi bir bankanın başka bir bankayla birleşebileceğini, hedefe ulaşmak için üç bankanın birbiriyle birleşebilecek" dedi.

Para ekonomisi nedeniyle gri listeye alındıklarını ifade eden Cabir, "Gri listeden çıkmak için para bankalara geri dönmeli ve normal bankacılık hayatına dönmeliyiz” şeklinde konuştu.

Amerikalıların Karzı Hasen derneğini kapatma talebiyle ilgili olarak da şunları söyledi: “Bu bizim değil Merkez Bankası Başkanı'nın meselesi. Tabii ki ne olacağını göreceğiz.”

Altının parasallaştırılması yok

Lübnan'ın altın stokları hakkında konuşan Cabir, “Bu stok, Lübnan Merkez Bankası'nın varlıkları olduğu ve doğru rolünü oynadığında gelecek için bir güven kaynağı olabileceği konusunda güven veriyor. Maalesef geçmiş yıllarda eski başkan Riyad Selame aracılığıyla bazı yanlış politikalar uygulandı ve şimdi bunların önüne geçilecek. Altının paraya çevrilmesi artık söz konusu değil. Neden mi? Çünkü ilk olarak, altını paraya çevirme kararı ne Merkez Bankası Başkanı'nın, ne Maliye Bakanı'nın ne de hükümetin elinde. Bunun Temsilciler Meclisi'ne gitmesi ve orada bir karar alınması gerekiyor. Bu konu tartışma konusu değildir" şeklinde konuştu.

Hizbullah ve silahları

ABD yönetiminin Lübnan'da odadaki fil (Oturma odasındaki fil) olarak gördüğü Hizbullah ve silahlarına ilişkin bir soruya Cabir şu yanıtı verdi: “Lübnan ordusunun güneyde konuşlandığını, rolünü yerine getirdiğini ve anlaşmayı ya da BM kararını (1701) doğru bir şekilde uyguladı. Ordunun konuşlanmasını ve ülkeyi elinde tutmasını istiyorsak, orduyu isteriz. Ama ona kabiliyetler vermek istemiyor muyuz, bunu organize bir şekilde yapmak istemiyor muyuz? Cumhurbaşkanı bu dosyadan sorumludur ve bu dosyayı akıllıca ele almaktadır. 8 yılını Genelkurmay Başkanı olarak geçirmiştir ve araziyi, koşulları ve olasılıkları bilmektedir.

Bazen baskı oluyor ve biz hala Bakanlar Kurulu'nun 4 bin 500 yeni asker alma kararını alıyoruz. Bugüne kadar güneye gitmesi için gereken 10 bin askeri tamamlayamadı; bu işler zaman alır ve bence Hizbullah da dahil olmak üzere tüm taraflar orduya saygı duyuyoruz ve onunla işbirliği yapmak istiyoruz diyorlar. Cumhurbaşkanı bir savunma politikası üzerinde çalışacağını, toplantılar düzenleyeceğini söylüyor ama ona zaman verelim.”

Suudi Arabistan ile ilişkiler

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerin başlatılması hakkında konuşan Cabir, “Arapların bağrında olmak bizim için doğaldır çünkü Lübnan bu Arap dünyasına aittir” dedi. Lübnanlılar bugün yüzbinlerce Arap ülkesine dağıldığını ifade eden Cabir ,Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar ve Irak gibi ülkelerle ilişkileri ‘çok mükemmel’ olarak nitelendirdi. Cabir, “Elimizi uzatmış durumdayız ve Arap kardeşlerimizle en iyi ilişkilere sahip olmak için çaba göstereceğiz” şeklinde konuştu.

Arap devletlerini “büyük kardeşler” olarak tanımlayan Cabir "Küçük bir ülke olan ve ne yazık ki sahip olduğu tüm imkânları kullanmayan Lübnan'a ilgi duyuyorlar. Arap kardeşlerimizin hem kendi aralarında hem de bizim onlarla yaptığımız konuşmalarda Lübnan'ı çok istediklerini ve Lübnan'ın daha iyi olmasını istediklerini düşünüyorum. Lübnan'a dönmeyi çok istiyorlar" dedi.

Yaşadıklarının hiçbir ülke kaldıramayacağını belirten Cabir, “Lübnan 2019‘da mali bir çöküş yaşadı, 2020’de yarı nükleer bir patlama oldu, Kovid, dünyanın geri kalanı gibi boş boş oturduk, sonra bir cumhurbaşkanlığı boşluğu, karar alamayan bir geçici hükümet, çalışmayan bir parlamento çünkü bir bölüm cumhurbaşkanı yoksa Temsilciler Meclisi'nin de çalışmayacağını söylüyor ve ardından 13 aylık bir savaş. Bunların hepsine birlikte kim dayanabilir.”

iki milyon Suriyeli Arap'ı kucakladıklarını da unutmaması gerektiğini ifade eden Cabir, "Acaba ABD iki yıl boyunca 120 milyon Meksikalıyı kabul etse ne olur? Lübnan çok şeye katlandı. Lübnan tüm sektörlerinde yapısal ve gerçek reformlar gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve Arap kardeşlerimiz ve dünya bunun yanında duruyor" dedi.