Hamaney ve yeşil ışık

Hamaney, ABD’liler müzakere etmeme tabusunu yıktı (AFP)
Hamaney, ABD’liler müzakere etmeme tabusunu yıktı (AFP)
TT

Hamaney ve yeşil ışık

Hamaney, ABD’liler müzakere etmeme tabusunu yıktı (AFP)
Hamaney, ABD’liler müzakere etmeme tabusunu yıktı (AFP)

Hasan Fahs
Eski ABD Başkanı Barack Obama yönetimi ile İran rejimi arasında, 2012 yılında, Umman'ın başkenti Maskat'ta yapılan gizli müzakerelerde iki taraf gerekli mekanizmalar ve formaliteler üzerinde anlaşmaya vardıktan sonra görüşmeleri kamuoyuna duyurmuşlardı. Söz konusu formaliteler arasında İran'ın, girişimin ABD tarafından başlatıldığının açıklanmasını talep etmesi de yer aldı. Bu gelişme, İran tarafının ideolojisinin ayrılmaz parçası olarak ABD ile olan düşmanlık tabusunu yıkmasının önünü açan bir adımdı.
İran’ın eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, 27 Eylül 2013 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu çalışmalarına katıldıktan sonra New York Uluslararası Havaalanı’na dönerken yolda telefonu çaldığında Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yanındaydı. Beyaz Saray'dan aranıyordu.  Kendisine Başkan Obama'nın Ruhani ile görüşmek ve nükleer krizle ilgili müzakereleri başlatma konusunda onunla bir anlaşmaya varmak istediği bildirildi.
Her ne kadar bu görüşmeye yönelik düzenlemeler perde arkasında Zarif’in başını çektiği bir ekibin mekik diplomasisi aracılığıyla yapılmışsa da, İran’ın dini lideri (Rehber) Ali Hamaney, bu adım için daha önce ona yeşil ışık yakmamış olsaydı, Ruhani’yi Obama ile görüştürmeye cesaret edemezdi. Çünkü böyle bir durumun sonuçları, Ruhani’nin dönüşünde vatana ihanet ve görevden alınması dahil olmak üzere çeşitli olasılıkları da barındırıyordu. Özellikle bu, eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton ile karşılaşmamak için BM koridorlarında kaybolmak zorunda kalmasından beri iyi biliniyordu.
İran ile P5+1 grubu (BMGK’nın 5 daimi üyesi İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya) arasında 2015 yılında resmi adı Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olan nükleer anlaşmanın imzalanmasının önünü açan bu adımın üzerinden yaklaşık 9 yıl geçti. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, 2018 yılında nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak geri çekilmesi ve Tahran'a yönelik boğucu ve ağır yaptırımları yeniden uygulama kararı almasının ardından İran, yeni ABD Başkanı Joe Biden'ın seçim kampanyasındaki vaatleri doğrultusunda olumlu adımlar atmasını umuyordu. Ancak Biden, her ne kadar selefinin anlaşmadan geri çekilerek stratejik bir hata yaptığını teyit etse de, İran’ın hasat hesapları, Tahran ile yapılan nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma yolunda atılan her adımda beklemeyi tercih eden ABD’nin tarlasındaki mahsul hesaplarıyla uyuşmadı. ABD, aynı zamanda yaptırımlara bağlı kalmaya devam ederek onları İran rejiminden bazı tavizler almak en azından, Tahran'ın anlaşmayı yeniden canlandırmak ve nükleer anlaşmadaki taahhütlerini yeniden uygulamaya başlamak için öne sürdüğü zorlu şartlara karşı kullanmak için bir şantaj kartına dönüştürdü.
Uluslararası toplum, çabalarını, Washington'ın müzakerelere doğrudan katılmamasını öngören, Tahran'ın bağlı kaldığı, Rusya ve Çin tarafından desteklenen 4+1 grubu (İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya) formülünde yeniden başlatmadan önce ABD’li müzakereci, krizin ABD-İran anlaşmazlığıyla sınırlı olduğunu ve iki taraf arasındaki tüm çözülmemiş sorunları sona erdirmek için doğrudan müzakereler için masaya oturmaya veya ikili diyaloga gitmeye hazır olduğunu vurgulayarak parmağını yaranın üzerine basmaktan çekinmedi.
İran’ın başmüzakerecisine özellikle nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılmasından sonra, tüm tarafların bir biriyle iletişim kurması ve müzakere etmesi gerekeceğinden, Tahran'ın Avrupalı ​​ve Doğulu (Çin ve Rusya) arabuluculara müzakereler için ödeyeceği ek bedelleri düşürmesi ve ABD tarafı ile doğrudan müzakerelere gitmesi gerektiğini söyleyen reformist ve ılımlı güçler nasıl bir tutuma sahip olurlarsa olsunlar, İran cephesinde tutumlar ve sesler aynıdır. Her iki taraf da gelecekte diğer dosyalar üzerinde anlaşmayı tamamlamak ve ilişkileri normalleştirmek için diğeriyle aynı masaya oturmaya mahkum edilirse, Tahran'ın ve rejimin Washington ile düşmanlığı ‘sonsuz’ olmadığı sürece çabaların hızla sonuçlanması için bu adımı ertelemenin hiçbir gerekçesi yoktur.
Özellikle İran ve ABD’nin müzakere heyetleri arasındaki yazılı mesajlaşmaların sınırlı olduğu, sözlü mesajlardan da uzak durulan iletişimde yaşanan dikkat çekici gelişmenin ardından Viyana'da devam eden müzakerelerdeki gelişmeler ve nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılmasına yönelik çabalar, İran’ın müzakere heyetinin, bir arabulucunun özellikle Rusya’nın bir arabulucu olarak kendi çıkarına, ABD ile aralarındaki gerilim alanları üzerinde pazarlık yapmak için kullanma ve İran'ın çıkarları pahasına ikili anlaşmaları atlaması ihtimaliyle olumsuz bir rol oynayabileceğine dair şüphelerini artırmakla sonuçlanabilir.  Diğer yandan İran rejimi,  müzakerelere katılan tarafların kartlarını yeniden karacak ve başkalarının bedavaya yarar sağlama ihtimalini azaltacak bir adım atmak zorunda olduğu kanaatine varmış gibi görünüyor. Ancak bu adım, ABD tarafıyla doğrudan müzakerelere geçme kararıyla sınırlı olan bazı yetkilere sahip olmasına rağmen müzakere heyetinin yetki alanına girmez.
Bu kez 2013 yılındakinin aksine İran'ın doğrudan müzakereler yönünde bir adım atması, yani bu aşamada rol paylaşımı yapılması gerektiği anlaşılıyor. Buradan yola çıkarak, Hamaney'in son dönemde neden İran’ın müzakere heyetine doğrudan müzakereler için yeşil ışık yakan ‘dolaylı’ bir tutum sergilediğini anlayabiliriz. Hamaney böylece, bu yeşil ışığın üzerine, gerektiğinde geri adım atabilmek ve ABD yönetimiyle müzakere etme kararının ilerleyen süreçteki yansımalarına karşı herhangi bir sorumluluktan uzak kalmak amacıyla sarı veya turuncu renkte bir örtü germiş oldu. 2015 yılında Ruhani dönemindeki müzakerelerde Ruhani'nin nükleer anlaşmanın onaylanmış taslağında Hamaney’in imzası ve onayının olduğunu vurgulamasına rağmen daha sonra olanların tekrarlanmaması için böyle yapıldığı, ancak bu kez adım atanın Hamaney olduğu ve ışıklardaki kırmızı rengin kaldırıldığı anlaşıldı.
Öte yandan Hamaney’in ABD tarafıyla müzakere etmeme tabusunu kırması ‘Rehber’in bölgesel projesinin ve rüyasının lideri’ eski Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ikinci yıldönümüne denk geliyor. Bu da rejimin siyasi ve ekonomik yaptırımların dayattığı uluslararası ve ekonomik tecritten kurtulmak ve tüm bölgesel ve uluslararası krizlere açık diyalog seçeneğine geçmek için bir takım tavizler verme seçeneğini değerlendirdiği anlamına geliyor. Önerilen diyalog, bu stratejik sapma için sadece bir kılıfa dönüşüyor. Böylece Hamaney’in devrimin temellerinden biri olarak kabul edilen ve düşmanın zulmü karşısında boyun eğmeme konusunda yaptığı “Devrim bize düşmanın baskı ve saldırganlığı karşısında teslim olmamamız gerektiğini öğretiyor. Allah'ın yardımıyla şimdiye kadar teslim olmadık ve olmayacağız” şeklindeki açıklaması artık bir anlam ifade etmiyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor
TT

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz  bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer tesislerine yönelik yakın bir İsrail askeri saldırısı uyarısında bulunmasından kısa bir süre sonra İsrail ordusunun İran'a karşı “önleyici bir saldırı” başlattığını duyurdu.

Buna karşılık İran silahlı kuvvetleri İsrail'e karşılık vermede “sınır tanımayacaklarını” vurguladı.

Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Kudüs'ü işgal eden rejim tüm kırmızı çizgileri aştığına göre ... Bu suça karşılık vermenin sınırı olmayacaktır.”

Şu ana kadar yaşanan gelişmelerden bazıları...

  • Yükselen Aslan Operasyonu: Cuma günü şafak vakti İsrail, Natanz'daki Ahmedi Ruşen uranyum zenginleştirme kompleksi de dahil olmak üzere İran'daki çok sayıda nükleer ve askeri tesisin yanı sıra birçoğu suikasta kurban giden üst düzey askeri komutanların evlerine “kesin ve önleyici” saldırılar düzenledi.
  • Hedef alınan İranlı liderler: Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve Ortak Operasyonlar Dairesi Komutanı General Gulam Ali Raşid öldürüldü.
  • Nükleer bilim adamlarına yönelik suikastlar: Saldırılarda başta Muhammed Mehdi Tahrani ve Feridun Abbasi olmak üzere altı nükleer bilim adamı öldürüldü.
  • İran'ın tepkisi: Tahran Tel Aviv'e doğru çok sayıda füze ile karşılık verdi.

*İran Devrim Muhafızları: Füze saldırımızda ülkemizi vurmak için kullanılan İsrail askeri merkezlerini ve hava üslerini hedef aldık.

*Washington'un İran füzelerine karşı İsrail'e yardım ettiğini söyleyen ABD'li bir yetkili: “ABD'nin İsrail'i hedef alan füzelerin düşürülmesine yardımcı olduğunu teyit ediyorum” dedi.

*İsrail medyasında yer alan haberlere göre acil servisler İran'ın füze saldırısında ikisi ağır olmak üzere 40 kişinin yaralandı.

*CNN'e konuşan İsrailli yetkili şu ifadeleri kullandı: "Bakanlar Kurulu şu anda İran'ın füze saldırısına verilecek yanıtı görüşmek üzere toplanıyor."

*İsrail Savunma Bakanlığı İran'a ait onlarca hava savunma sistemi hedefinin imha edildiğini duyurdu.

*İsrail ordusu , gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu açıkladı.

*İsrail ordusu, Hemedan ve Tebriz de dahil olmak üzere İran Hava Kuvvetleri'ne ait askeri üslere saldırdığını ve imha ettiğini açıkladı.

*Trump, Washington'un bölgesel güvenlik ve istikrarın korunması amacıyla krizin çözümüne yönelik çabalara katılmaya hazır olduğunu teyit etti.

*Suudi Arabistan Nükleer Düzenleme Kurumu: Krallığın çevresi herhangi bir radyolojik sonuca karşı güvenlidir.

*Katar Emiri Trump ile telefonda görüşerek gerilimin azaltılması ve diplomatik çözümlere ulaşılması gerektiğini vurguladı.

*İran hava sahası Cumartesi gününe kadar kapalı kalacak.

*İran Televizyonu: Hava savunma sistemleri ilk kez iki İsrail F-35 savaş uçağını düşürdü.

*İran'a yönelik daha fazla saldırıda bulunma sözü veren Netanyahu yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Son 24 saat içinde üst düzey askeri komutanları, önde gelen nükleer bilim adamlarını, rejimin en önemli uranyum zenginleştirme tesislerini ve balistik füze cephaneliğinin büyük bir bölümünü ortadan kaldırdık. Daha fazlası gelecek... Rejim kendisine ne yapıldığını ya da ne yapılacağını bilmiyor. Hiç bu kadar savunmasız olmamıştı."

*İsrail ordusu: İran İsrail'e en az 100 roket fırlattı, bunların çoğu engellendi ya da hedefe ulaşmadı

*ABD Enerji Bakanı: Ortadoğu'daki mevcut durumun küresel enerji kaynakları üzerindeki olası etkilerini izlemek üzere Ulusal Güvenlik Konseyi ile yakın işbirliği içerisinde çalışıyoruz.

*İran , Fordo ve İsfahan tesislerinde sınırlı hasar olduğunu doğruladı.

*UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi Güvenlik Konseyi'ni bilgilendirdi:

*Nükleer tesislerin güvenliğini teyit etmek üzere İranlı yetkililerle temas halindeyiz.

*İran, Natanz uranyum zenginleştirme tesisinin İsrail saldırılarının ilk dalgası sırasında hedef alındığını doğruladı.

*İranlı yetkililer bize Fordo ve İsfahan'daki iki nükleer tesisin saldırıya uğradığını bildirdi.

*İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyum ürettiği bir yer üstü tesisi imha edildi.

*Natanz'daki yeraltı zenginleştirme tesislerine yönelik bir saldırı olduğuna dair herhangi bir belirti yok ancak güç kaynağına yönelik saldırı santrifüjlere zarar vermiş olabilir.

*Sebepleri ya da koşulları ne olursa olsun nükleer tesisler asla saldırıya uğramamalıdır.

*İsrail Savunma Bakan, "İran, İsrail'deki sivil yerleşim yerlerine roket atarak kırmızı çizgileri aşmıştır. İran rejimi ağır bir bedel ödeyecektir" dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı, "İran rejimi her zamankinden daha zayıftır ve bu İran halkının rejime karşı durması için bir fırsattır. Netanyahu'dan İran halkına: Ben ve İsrail halkı sizinle birlikteyiz. İran'ın balistik füze cephaneliğinin büyük bir bölümünü imha ettik. İsrail, İran'a karşı tarihin en büyük askeri operasyonlarından birini başlattı. İranlıları baskıcı ve şeytani rejime karşı birleşmeye çağırıyorum."

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve ABD Başkanı Ortadoğu'da güvenlik, barış ve istikrarın sağlanması için birlikte çalışmaya devam etmenin önemine vurgu yaptılar.

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve ABD Başkanı itidal, gerilimi azaltma ve tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini ele aldı.

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İranlı hacıların tüm ihtiyaçlarının karşılanması ve anavatanlarına ve ailelerine güvenli bir şekilde dönmeleri için koşullar hazır olana kadar kendilerine tüm hizmetlerin sağlanması talimatı verdi.

*İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail'in askeri ve nükleer tesislere yönelik büyük saldırısının ardından ülkesinin itidal çağrılarını reddettiğini vurguladı.

*İsrail itfaiyesi İran'dan atılan roketin ardından binada mahsur kalanları kurtardı.

*İsrail itfaiyesi İran'ın füze saldırısının yol açtığı büyük olaylara müdahale ettiğini duyurdu

*İran devlet televizyonu: İsrail'e dördüncü roket dalgası fırlatıldı

*İsrail ordu sözcüsü İran medyasında yer alan bir savaş uçağının düşürüldüğü ve pilotun yakalandığı haberlerini yalanladı