İran geri adım atmayınca Cumhuriyetçilerin Biden’a baskısı arttı

Beyaz Saray, İran programının hızlanmasından Trump'ı sorumlu tutuyor

Biden geçtiğimiz hafta Kongre Binası’nda ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ortasında yürürken (AP)
Biden geçtiğimiz hafta Kongre Binası’nda ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ortasında yürürken (AP)
TT

İran geri adım atmayınca Cumhuriyetçilerin Biden’a baskısı arttı

Biden geçtiğimiz hafta Kongre Binası’nda ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ortasında yürürken (AP)
Biden geçtiğimiz hafta Kongre Binası’nda ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ortasında yürürken (AP)

Viyana müzakerelerinin “son derece yavaşlama” aşamasına girmesiyle ABD’de Beyaz Saray’ın müzakerelere devam etme ısrarına karşı çıkanların sesleri yükselmeye başladı. Cumhuriyetçiler, Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e yazdıkları bir mektupla tehlike çanlarını çaldılar. Söz konusu mektupta Cumhuriyetçiler “sonuç vermeyen” müzakerelerden geri çekilmeye ve İran üzerindeki baskıyı artırma politikasını benimsemeye çağırdılar.
ABD Kongre üyeleri mektuplarında İran’ın nükleer silah geliştirmek için müzakerelerde “vakit kazanma” stratejisi izlediğine dair uyarıda bulunarak “İran’ın nükleer kışkırtmaları, müzakerelerde ilerleme kaydedilmesini engellerken kötü niyetlerin zirvesini temsil ediyor” ifadelerini kullandılar. Yüzden fazla Kongre üyesi "İran’ın tehlikeli nükleer gelişimini durdurmak" için ABD yönetimini ve müttefiklerini, halihazırda var olan yaptırımları uygulayarak ve müttefikleri de aynısını yapmaya çağırarak Tahran üzerindeki baskıyı artırmaya çağırdı.
Kongre üyeleri ayrıca İran ve Çin arasındaki petrol alışverişine de dikkat çekerek şu ifadeleri kullandılar:
"Acilen atılması gereken ilk adım Çin'in, ABD tarafından İran'ın petrol ticaretine dayatılan yaptırımları açıkça ihlal etmesine karşı yaptırım uygulamak olmalı. ABD yaptırımları olmasına rağmen petrol sevkiyatları aylık 1,3 milyar dolara tekabül ediyor. Aynı zamanda raporlar Çin'in günlük yaklaşık yarım milyon varil İran petrolü ithal ettiğini ortaya koydu. Yönetimin bu gülünç müzakerelere son vermesinin ve İran rejiminin bu esas gelir kaynağını durdurmak için mevcut yaptırımları tamamen uygulamasının zamanı geldi.”
Kongre üyelerinin bu yaklaşımları ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price gibi yakın zamanda müzakerelerin gidişatını sorgulayan ABD yönetimindeki yetkililerin açıklamalarına dayanıyor. Price iki akşam önce yaptığı günlük basın açıklamasında müzakerelerin “son haftalarda mütevazi bir ilerlemeye” tanık olduğuna işaret ederek “Bu hiç ilerleme olmamasından iyi. Ancak az ilerleme, ulaşmak istediğimiz şeyi yani Nükleer Anlaşma maddelerine karşılıklı tekrar riayet edilmesini sağlamak için yeterli değil” demişti.
Price, İran rejiminin lideri Ali Hamaney'in nükleer programın gidişatının değişmediğinin garantisi olarak “nükleer silah üretiminin haram olduğuna” ilişkin fetvasına güvendiğini reddederek yönetimin Nükleer Anlaşma, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) ve Ek Protokol de dahil olmak üzere dikkatle müzakere edilmiş protokollere güvendiğinin altını çizdi.
Price “Viyana'da mütevazı olmayan bir ilerleme görmeyi umuyoruz. Ancak bu İranlılara ve bu dolaylı müzakerelerin ne hızda ilerlemesini istediklerine bağlı" diyerek topu tekrar İran sahasına attı.
Özellikle yönetim müzakerelerin gidişatı hakkında herhangi bir bilgiyi Kongre üyeleriyle paylaşmaktan sakınırken, Washington'daki eleştirmenleri öfkelendiren şey bu gibi açıklamalar olabilir. Nitekim yasama meclisindeki (Kongre) kaynaklar Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin Beyaz Saray’ın İran’a karşı izlediği stratejilerin ayrıntılarına ulaşmaya ve Viyana müzakerelerinin gidişatı hakkında bilgi almaya çalıştıklarını ancak “yönetimin koyduğu duvar ve kayıtsızlık” ile karşı karşıya kaldıklarını söylediler. Kaynaklara göre yönetim müzakereler devam ederken bu dosyaya sansür uygulamaya çalışıyor.
Kongre bu hususta yönetime baskı uygulamaya devam ederken yönetim, “kapının açık kalmayacağını” söylemiş olsa da bir anlaşmaya varılması için son tarih verme konusunda kesin bir tavır göstermekten kaçınıyor. Bu Price tarafından defalarca kez dile getirildi. Nitekim Price yaptığı bir açıklamada “Şu anda bir tarih verip bunun son tarih olduğunu söylemek imkansız. Bunun sebebi basit: Esas aldığımız zamanlama, İran'ın nükleer programının ilerleme boyutuna ilişkin teknik bir değerlendirmeye dayanıyor” ifadelerini kullanmıştı.
Hem Price hem de Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki tarafından tartışmalara yol açan ifadelerin eşlik ettiği üstü kapalı açıklamalar yapıldı. Görünen o ki Beyaz Saray eleştirilere yanıt vermek için farklı bir strateji izlemeye başladı. Beyaz Saray izlediği bu strateji ile suçu 2015 yılında Nükleer Anlaşma’dan geri çekildiği için eski ABD Başkanı Donald Trump’a atıyor. Nitekim Price basın mensuplarına verdiği demeçte “Bu noktaya nasıl geldiğimizi hatırlayalım. Ne yazık ki bu yönetim, önceki yönetimin sorumsuz kararı yüzünden inceleme ve izleme protokollerinin olmadığı bir sırada görevlerini devraldı” dedi.
Psaki de iki akşam önce yaptığı basın açıklamasında buna benzer ifadeler kullanarak “Trump sonrasını düşünmeden pervasızca Nükleer Anlaşma’dan geri çekilmeseydi İran'ın gücü ve dünyadaki vekilleri aracılığıyla saldırgan davranışları artamazdı” dedi.
Psaki “Eski başkanın kararı yüzünden İran'ın nükleer programı artık kontrol altında değil. Ne Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin üzerinde güçlü bir denetim ne de nükleer programına yönelik katı kısıtlamalar var” dedi.
Bu açıklamaların, Viyana müzakerelerinin başarısız olması durumunda önümüzdeki günlerde ve aylarda yönetimin koruyucu stratejisinin bir parçası olacağı aşikar. Basın mensuplarından biri Price’a bu “karşılıklı suçlama” stratejisinin hedeflerine ilişkin bir soru yönelttiğinde Price “Buna karşılıklı suçlama diyemem. Nitekim bu sadece bu noktaya gelmemize yol açan sebeplerin bir açıklaması” dedi.



İsrail Genelkurmay Başkanı, 7 Ekim'deki bazı askeri komutanları görevden aldı ve diğerlerini başarısızlıkları nedeniyle kınadı

Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)
Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)
TT

İsrail Genelkurmay Başkanı, 7 Ekim'deki bazı askeri komutanları görevden aldı ve diğerlerini başarısızlıkları nedeniyle kınadı

Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)
Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, dün birkaç üst düzey ordu komutanını görevden aldı ve diğerlerini, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te Gazze'den güney İsrail'e sürpriz bir saldırı başlatmasıyla ortaya çıkan başarısızlıklardaki rolleri nedeniyle azarladı.

Ordu yaptığı açıklamada, bazı subayların yedek görevden alındığını ve askerlik hizmetlerinin sonlandırıldığını belirtti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bazı komutanlara resmi kınama cezası verilirken, birine görevinin sonlandırıldığı bildirildi. Bir diğeri ise istifasını sundu.

Gazze'deki savaş, Hamas'ın 7 Ekim 2013'te İsrail'in güneyine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasının ardından patlak verdi. İsrail, bu saldırıya yoğun bir bombardıman ve harap olmuş bölgede askeri operasyonlarla karşılık verdi.

AFP'nin resmi verilere dayanarak elde ettiği bilgiye göre, Hamas'ın 2023'teki saldırısında bin 219 kişi hayatını kaybetti.

İsrail, Birleşmiş Milletler'in güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre, Gazze Şeridi'nde çoğunluğu sivil olmak üzere 69 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğü yıkıcı bir savaşla bu saldırıya karşılık verdi.


Kuzey Kore, şehir merkezlerini modernize etmek için kentsel gelişim yasası çıkardı

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
TT

Kuzey Kore, şehir merkezlerini modernize etmek için kentsel gelişim yasası çıkardı

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)

Kuzey Kore parlamentosu, halk için daha iyi yaşam koşulları sağlamak amacıyla kentsel çevreleri modernize etmeyi amaçlayan bir kentsel gelişim yasasını bugün kabul etti.

Kore Merkez Haber Ajansı (KCNA), merkez ve bölgesel şehirleri modernize etmeyi amaçlayan "Kentsel Oluşum ve Gelişim Yasası"nın Yüksek Halk Meclisi Daimi Komitesi oturumunda incelenip kabul edildiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın KCNA’dan aktardığı habere göre yasa, "şehirlerin görünümünü ve çevresini çağın gereklerine uygun şekilde değiştirmeyi ve insanlara daha iyi yaşam koşulları sağlamayı" amaçlıyor.

Yasanın yürürlüğe girmesiyle ilgili daha fazla ayrıntı verilmedi, ancak yasanın Kuzey Kore rejiminin kentsel alanlar üzerindeki genel kontrolünü sıkılaştırmayı amaçladığı anlaşılıyor.

Güney Kore'nin Yonhap Haber Ajansı'na göre yasa, kentsel gelişmeler ve gelişigüzel kentsel yayılmayı önleme çabası.

Bu gelişme, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un önümüzdeki yılın başlarında düzenlenecek büyük parti konferansında, bölgesel kalkınmaya yönelik kampanyasını vurgulaması beklenirken gerçekleşti.

Geçtiğimiz yıl başlatılan "10'da 20 Bölgesel Kalkınma" politikası kapsamında Kim, 10 yıl boyunca her yıl 20 şehir ve eyalette modern fabrikalar inşa ederek, bölgesel alanlardaki yaşam koşullarını iyileştirmeyi hedefliyor.


Amerika, Ukrayna ile barış planı konusunda yapılan "yapıcı görüşmelere" övgüde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
TT

Amerika, Ukrayna ile barış planı konusunda yapılan "yapıcı görüşmelere" övgüde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)

Beyaz Saray, bugün İsviçre'de Ukrayna'daki savaşı sona erdirme önerisi üzerine yapılan görüşmelerin "önemli bir ileri adım" teşkil ettiğini ve nihai bir anlaşmanın Ukrayna'nın egemenliğine "tam saygı" göstermesi gerektiğini vurguladı.

Cenevre'deki görüşmelerin ardından Washington tarafından yapılan ortak açıklamada, "Görüşmeler sonucunda iki taraf, barış planı için güncellenmiş ve geliştirilmiş bir çerçeve oluşturdu" denildi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma çabaları kapsamında Ukraynalı ve Avrupalı ​​yetkililerle görüşmek üzere dün Cenevre'ye giden bir ABD heyetine başkanlık etti.

ABD Başkanı Donald Trump, yaklaşık dört yıllık çatışmanın ardından Ukrayna'ya barış planını kabul etmesi için 27 Kasım'a kadar süre verdi.

Ancak Kiev, Rusya'nın topraklarından vaz geçmedi, ordusunu küçültmesi ve NATO'ya katılmama sözü vermesi gibi bir dizi talebi içeren 28 maddelik taslak planda değişiklik yapmaya çalışıyor.

Barış planı için yeni bir çerçevenin açıklanması, gerçek değişikliklerin yolda olduğunun sinyalini verdi.

Ortak açıklamada, "görüşmelerin yapıcı, odaklı ve saygılı geçtiği, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma konusundaki ortak kararlılığın bir kez daha teyit edildiği" belirtildi.

"Görüşmeler, pozisyonları birleştirme ve net bir sonraki adımları belirleme yönünde somut ilerleme gösterdi" diyen yetkili, "gelecekteki herhangi bir anlaşmanın Ukrayna'nın egemenliğine tam olarak saygı göstermesi, adil ve kalıcı bir barış sağlaması gerektiğini" vurguladı.

Her iki taraf da "önümüzdeki günlerde" ortak öneriler üzerinde çalışmaya devam etme sözü verdi.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Rubio ve ekibinin, Washington'un "Ukrayna'nın egemenliğinin, güvenliğinin ve gelecekteki refahının devam eden diplomatik sürecin merkezinde kalmasını sağlama" taahhüdünü teyit ettiği belirtildi.