İran, nükleer anlaşmayı canlandırmak için ABD’nin ön koşullarını reddediyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3433241/i%CC%87ran-n%C3%BCkleer-anla%C5%9Fmay%C4%B1-canland%C4%B1rmak-i%C3%A7in-abd%E2%80%99nin-%C3%B6n-ko%C5%9Fullar%C4%B1n%C4%B1-reddediyor
İran, nükleer anlaşmayı canlandırmak için ABD’nin ön koşullarını reddediyor
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade (EPA)
Londra/Şarku’l Avsat
TT
TT
İran, nükleer anlaşmayı canlandırmak için ABD’nin ön koşullarını reddediyor
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade (EPA)
İran bugün ABD’li mahkumların serbest bırakılması da dahil olmak üzere 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırmak için Washington’un ön koşullarını reddettiğini duyurdu.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade düzenlediği haftalık basın toplantısında, ülkesinin ABD’nin hiçbir ön koşulunu kabul etmediğini söyleyerek, ABD’li bir yetkilinin İran’daki ABD’li mahkumların serbest bırakılmasına ilişkin açıklamalarına atıfta bulundu.
ABD İran Özel Temsilcisi Robert Malley dün Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, 2015 nükleer anlaşmasına dönülmesine ilişkin yapılan görüşmelerde, Tahran’daki iki ABD'li mahkumun serbest bırakılmadan anlaşmayı canlandırmanın pek olası olmadığını söyledi.
Sözcü, İran’ın nükleer anlaşmayı canlandırma konusundaki dolaylı müzakerelerin yavaş ilerlemesinden ABD'yi sorumlu tuttuğunu belirtti.
Hatibzade açıklamasında, “Viyana’da nükleer müzakerelerin yavaş ilerlemesinin ana nedeni, ABD'nin hazırlıklı olmaması” şeklinde konuştu.
Tahran: İran ile Afganistan arasındaki herhangi bir çatışma her iki taraf için de stratejik bir kayıp olurhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4351686-tahran-i%CC%87ran-ile-afganistan-aras%C4%B1ndaki-herhangi-bir-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fma-her-iki-taraf-i%C3%A7in
Tahran: İran ile Afganistan arasındaki herhangi bir çatışma her iki taraf için de stratejik bir kayıp olur
Tahran’daki Azadi Meydanı (Arşiv)
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Seyyid Resul Musevi, İran ile Afganistan arasındaki herhangi bir çatışmanın her iki ülke için de ‘stratejik bir kayıp’ olacağını söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Mehr haber ajansından aktardığı habere göre, Musevi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Dikkatli olmalıyız. bugün Zabul-Nimruz sınırında yaşananlar sömürgecilerin oyununun devamıdır. Her iki ülkenin halkı ve seçkinleri, her türlü çatışmanın her ikisi için de stratejik bir kayıp olduğunu anlamalı” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, İç Güvenlik Güçleri Komutan Yardımcısı Kasım Rezai, İran’ın Afganistan sınırında ‘talihsiz’ bir olaya izin vermeyeceğini belirterek, durumun ‘şu anda çok sakin’ olduğunu vurguladı.
Rezai, “İran-Afganistan sınırlarında Taliban hareketinin birçok hatası oldu. Komşu ülkelere sınırlarımızın dostluk sınırları olduğunu söylüyoruz. Talihsiz bir olaya izin vermemeliyiz” diye ekledi.
İran resmi haber ajansı IRNA’ya göre, sınırdaki çatışmalarda 2 İran askeri hayatını kaybetti.
Bu arada Taliban, ‘savaş açmak için bahaneler uydurmaya’ karşı uyarıda bulundu ve İran güçlerini ateş açmakla suçladı.
Tasnim haber ajansı, İran ve Afganistan’ın sınır çatışmalarından sonra bilgi toplama amacıyla ortak bir ekip gönderme konusunda anlaştıklarını bildirdi.
Umman Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a: Sultan Heysem’in Tahran ziyareti bölgenin istikrarı ve güvenliğine olumlu yansıyacakhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4351556-umman-d%C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri-bakan%C4%B1-%C5%9Farku%E2%80%99l-avsat%E2%80%99-sultan-heysem%E2%80%99-tahran-ziyareti-b%C3%B6lgenin
Umman Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a: Sultan Heysem’in Tahran ziyareti bölgenin istikrarı ve güvenliğine olumlu yansıyacak
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Maskat’ta bir önceki görüşmede (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık, 2020’de iktidara gelmesinden bu yana ilk kez İran’a resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor.
Umman Sultanı’nın iki günlük ziyaretinde İranlı üst düzey liderlerle bir araya gelmesi ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşmesi bekleniyor.
Sultan Heysem’e savunma ve dışişleri bakanlarının yanı sıra ekonomi ve yatırım bakanlarının da yer aldığı kalabalık bir heyet eşlik ediyor.
Şarku’l Avsat’a özel açıklama yapan Umman Dışişleri Bakanı Badr bin Hamad el-Busaidi, Sultan Heysem bin Tarık’ın Tahran ziyaretinin, bölgesel ilişkilerde yeni ve olumlu bir aşama yaşandığı bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çekti.
Busaid açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
Umman ve İran’ın, karşılıklı güven ve saygıya dayalı tarihi komşuluk ilişkileri olduğu iyi biliniyor. Hiç şüphe yok ki, Sultan’ın İran’a yaptığı bu önemli ziyareti, bölgesel ilişkilerin desteklenmesi ve mevcut birçok sorunun çözümüne yönelik istişare ve işbirliğinin derinleştirilmesini gerektiren yeni ve olumlu bir aşamada gerçekleşiyor.
Umman Dışişleri Bakanı, “Sultan’ın İran ziyareti, iki dost ülke ve halkların arasındaki ilişkilere olan ilgisini gösteriyor. Umman olarak biz, bu tarihi ziyaretin bölgenin istikrarı ve güvenliği ile bölgesel komşuluk ilişkilerine olumlu yansıyacağı konusunda iyimseriz” diye ekledi.
Barış için arabuluculuk
Umman’ın oynadığı rol, genellikle İran ile Körfez ve Arap ülkeleri arasındaki bakış açılarını yakınlaştırmada görülüyor. Umman ayrıca, İran’ın nükleer faaliyetleri konusunda da aracılık rolü oynuyor.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Mayıs 2022’de Umman’ı ziyaret etmiş, bu esnada iki ülke arasında başta petrol ve gaz, ticaret, yatırım ve hizmetler, ulaşım, tarım, hayvancılık ve balıkçılık olmak üzere 8 mutabakat zaptı ve 4 işbirliği programı imzalanmıştı.
Son iki yılda, Umman ile İran arasındaki ticaret yüzde 27,9 artarak 2022 sonunda 320,8 milyon Umman riyaline (yaklaşık 834 milyon dolar) ulaştı.
İran yeni füze tanıtımı yaptı, ABD ‘ciddi tehdit’ uyarısında bulunduhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4348646-i%CC%87ran-yeni-f%C3%BCze-tan%C4%B1t%C4%B1m%C4%B1-yapt%C4%B1-abd-%E2%80%98ciddi-tehdit%E2%80%99-uyar%C4%B1s%C4%B1nda-bulundu
İran yeni füze tanıtımı yaptı, ABD ‘ciddi tehdit’ uyarısında bulundu
ABD, İran'ın 2 bin kilometre menzilli ve bir tondan daha ağır savaş başlıkları taşıyabilen yeni bir balistik füze tanıtımını ‘ciddi bir tehdit’ olarak yorumladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, İran'ın balistik füzeleri geliştirmesi ve yaymasının bölgesel ve uluslararası güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Miller, uluslararası toplum tarafından getirilen kısıtlamalara rağmen, İran'ın Birleşmiş Milletler kararlarını ihlal ederek ‘yabancı tedarikçilerden balistik füzelerle ilgili teknolojileri almaya ve balistik füze testleri yapmaya devam ettiğini’ vurguladı.
İran Savunma Bakanlığı dün Tahran'da düzenlediği programda 2 bin kilometre menzilli ve bin 500 kilo ağırlığında savaş başlığına sahip Hayber (Hürremşehr-4) adlı orta menzilli 4'üncü nesil yeni balistik füzesini tanıttı.
ABD sözcüsü, "Nükleer silahlara sahip olan İran daha provokatif hareket edecek, bu nedenle İran'ın nükleer silah sahibi olmasına karşı uyarıda bulunmaya çalışıyoruz" dedi.
Abdullahiyan: Nükleer anlaşma, yaptırımları iptal etmeye yönelik uluslararası bir belgedirhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4348476-abdullahiyan-n%C3%BCkleer-anla%C5%9Fma-yapt%C4%B1r%C4%B1mlar%C4%B1-iptal-etmeye-y%C3%B6nelik-uluslararas%C4%B1-bir
Abdullahiyan: Nükleer anlaşma, yaptırımları iptal etmeye yönelik uluslararası bir belgedir
Abdullahiyan, ilk İran Dini Lideri’nin torunu Hasan Humeyni ile görüştü. (Jamaran)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, 25 Mayıs’ta yaptığı açıklamada nükleer anlaşma müzakerelerinin korunmasını savundu. Anlaşmayı ‘yaptırımları iptal etmeye yönelik uluslararası bir belge’ olarak nitelendirdi. Ülkesinin haftalardır Washington ile dolaylı mesajlar alışverişinde bulunduğuna dikkat çeken Abdullahiyan, iki taraf nükleer anlaşmayı canlandırmak için diplomatik süreci sürdürürken, Batılı tarafları da ‘yaptırımlara bağımlı olmakla’ suçladı.
Abdullahiyan, ilk İran Dini Lideri’nin (Humeyni) Tahran’daki kabrini ziyaret etmek üzere Dışişleri Bakanlığı çalışanlarına eşlik etti. Bu sırada yaptığı açıklamada, “Yaptırımların kaldırılması için ABD ile dolaylı ve diğer taraflarla doğrudan müzakerelerin ortasındayken, aynı zamanda da İranlı kuruluşlara ve bireylere onlar tarafından yaptırım uygulanıyor” dedi.
Devrim Muhafızları’na bağlı ‘Fars’ haber ajansının haberine göre Abdullahiyan sözlerini şöyle sürdürdü:
Bazen bize nükleer anlaşmanın bittiği ve bunu bir kenara bırakmamız gerektiği söyleniyor. Bu azizlere söylüyorum ki nükleer anlaşma iyisiyle kötüsüyle, güçlü ve zayıf yönleriyle bugün karşımızda uluslararası bir belgedir. Bugün yaptırımların iptali için bir belge elde ettik. Aylardır müzakere ediyoruz. Hükümet kararlı ve planımız, tüm tarafların nükleer anlaşmaya bağlılığa geri dönmesinin etkili olabileceği ölçüde çabaları sürdürmektir.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre İbrahim Reisi hükümeti son günlerde muhafazakâr müttefikleri tarafından nükleer anlaşmayı tek taraflı olarak yeniden canlandırmaya çalıştığı yönünde eleştirilere maruz kaldı.
Abdullahiyan, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
Yaptırımları iptal etmek için haftalardır dolaylı mesajlar alışverişinde bulunuyoruz. Bazı ülkelerin dışişleri bakanları ilk taslak üzerinde fikir birliğine varmaya çalışıyor. Açıklamalarımız, insanları sakinleştirmek için değil. Ancak iyi ilerleme kaydettik ve iyi noktalara gelmeyi umuyoruz.
Abdullahiyan, koronavirüs ve ekonomik yaptırımların sonuçlarına ek olarak, Ukrayna savaşının İran’daki ekonomik koşulları ve yaşam koşulları üzerindeki etkisine de değindi. Bu bağlamda “Bu nedenle ekonomik diplomasiye ve dış ticaretin geliştirilmesine odaklanıyoruz” açıklamasını yaptı.
Abdullahiyan’ın gündeminde yaşam koşullarının iyileştirilmesi konusunda İran hükümetinin İran sokaklarından maruz kaldığı baskılar da vardı.
İran İstatistik Merkezi, gıda emtia fiyat enflasyonunun geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 76 olduğunu bildirdi.
İran Dışişleri Bakanı konuya dair şunnları söyledi:
Bugün insanlar bizden yaşam koşullarını iyileştirmemizi istiyor. Bu bağlamda tüm meslektaşlarımız dış politikanın imkanlarını kullanmakta kararlı. Diplomatik birim ve hükümet, yaptırımların etkisini ortadan kaldırmaya çalışıyor.
İran ve anlaşma tarafları, Avrupa Birliği’nin (AB) koordinasyonuyla ve ABD’nin dolaylı katılımıyla Nisan 2021’de anlaşmayı yeniden canlandırmak için görüşmelere başladı. O günden bu yana Tahran, uranyumu yüzde 60 düzeyinde zenginleştirmeye başladı. Bu oran, şu anda nükleer silah geliştirmek için yeterli miktarlara ulaşmasını sağlıyor.
Müzakere rotası, Eylül 2022 başlarında Batılı tarafların İran’ın bir anlayış taslağına yönelik tepkisinin ‘yapıcı olmadığını’ iddia etmesiyle sekteye uğradı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) izinsiz sahalarda nükleer madde izine rastlaması konusu, anlaşmanın yeniden canlandırılması için yapılan görüşmelerde önemli bir ayrışma noktası oluşturdu. Batılılar, İran’ın 2015 anlaşmasını yeniden canlandırmadan tesisler dosyasını kapatma talebini eleştiriyor ve güvenilir teknik cevaplar sağlayarak sorunu çözmek için ajansla iş birliği yapma çağrısı yapıyor. Dİğer yandan Tahran, konunun ‘siyasileştiğini’ savunuyor.
Tahran, Taliban’ı tanımıyor
Hüseyin Emir Abdullahiyan, İran’ın Afganistan’daki mevcut yönetim organını tanımadığını söyleyerek, Tahran’ın Afganistan’da kapsayıcı bir hükümet kurma gerekliliği konusunda ısrar ettiğini vurguladı.
Resmi IRNA haber ajansının aktardığına göre Abdullahiyan, “Taliban, Afganistan gerçeğinin bir parçası, tamamı değil” ifadelerini kullandı.
Abdullahiyan ayrıca, İran ile Afganistan arasında Helmend Nehri’ndeki su paylaşımı konusunda yenilenen anlaşmazlığa dikkat çekti.
İran Dışişleri Bakanı, konuyla ilgili olarak “Afgan yetkililere su hakkı sorununun siyasi açıklamalarla çözülemeyeceğini, bu konuda yasal adımlar atılması gerektiğini söyledik” açıklamasında bulundu.
Aynı şekilde ülkesinin geçen aylarda iki ülke sınırlarında aralıklı olarak yaşanan sınır anlaşmazlıklarından duyduğu endişeyi de dile getirdi.
İran Dışişleri Bakanlığı da bugün, İslam Cumhuriyeti’ne su akışını etkileyen bir nehir üzerindeki baraj konusunda Afganistan ile tırmanan anlaşmazlık çerçevesinde ‘gerekli önlemleri alma hakkını saklı tuttuğunu’ belirten bir bildiri yayınladı. Bakanlık ayrıca Afganistan makamlarını, İran’ın sınır nehri Helmend’deki payına ilişkin 1973’te imzalanan bir anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçladı.
Dİğer yandan Taliban Sözcüsü Zebihullah Mücahid, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada Kabil’in yükümlülüklerini yerine getirmeye kararlı olduğunu ancak ‘şiddetli kuraklık’ sonucunda su seviyesinin düştüğünü vurguladı.
Mücahid, İran tarafının bu konuda yaptığı ‘uygunsuz’ açıklamaların, iki ülke ilişkilerine zarar verebileceğini ve bu nedenle tekrarlanmaması gerektiğini kaydetti.
İAEK, Natanz dağlarının altında nükleer tesis inşa edildiği iddialarını yalanladıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4346811-i%CC%87aek-natanz-da%C4%9Flar%C4%B1n%C4%B1n-alt%C4%B1nda-n%C3%BCkleer-tesis-in%C5%9Fa-edildi%C4%9Fi-iddialar%C4%B1n%C4%B1
İAEK, Natanz dağlarının altında nükleer tesis inşa edildiği iddialarını yalanladı
İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) Başkanı Muhammed İslami. (IRNA)
İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) Başkanı Muhammed İslami, Natanz tesisinin adına yer vermeden yaptığı açıklamada İran’ın orta ve batı kesimini ayıran Zagros Dağları’nın altında bir nükleer tesis inşa edileceğine dair ‘söylentileri’ yalanladı. ABD’li uzmanlar ise söz konusu tesisin Fordow tesisinden daha derine doğru genişlediğini savundular. Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı ‘Tesnim’ haber ajansının haberine göre İslami, Natanz tesisine bitişik dağların altında bir nükleer tesisin inşasıyla ilgili medya haberlerinin ‘İsrail’in yıllardır söylediği saçmalıkların tekrarı’ olduğunu savundu. “Bölgede durum zorlaştıkça bu iddialar ve psikolojik savaş gündeme geliyor” diyen İranlı yetkili, Tahran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) kriterlerine ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nda yer alan Güvenlik Denetimi Anlaşması’na uygun olarak faaliyet gösterdiğini vurguladı. “Yapmak istediğimiz herhangi bir faaliyet UAEA ile koordineli olarak yapılır” ifadesini kullandı.
İran’ın merkezindeki Natanz uranyum zenginleştirme tesisi yakınlarındaki bir dağın altında gerçekleştirilen kazılara ilişkin Planet Labs uydusu tarafından 14 Nisan 2023’te çekilen fotoğraf. (AP)
İslami, “Daha önceki mekanizmalarda psikolojik harp ortamı yaratarak karşı tarafta bir nevi üstünlük kurma çabası sarf ediliyordu. Ancak son aylarda başarısız oldular ve şimdi yeni bir davanın peşine düşüyorlar” diyerek, davanın ‘değeri olmayan daha önceki reddedilmiş davalara’ dayalı olduğunu da vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın AP’nin pazartesi günü yayınladığı haberden aktardığına göre İran, Temmuz 2020’de patlamaya ve yangına maruz kalan açıktaki bir santrifüj üretim merkezinin yerini alması için Zagros Dağları’ndaki yeraltı ‘Natanz’ tesisinde yeni bir site inşa ediyor.
Güvenlik Denetimi Anlaşması nedir?
-UAEA, İran’ın beyan ettiği ve temel nükleer faaliyetler içeren tesislerini takip ediyor. Ayrıca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nı imzalayan üye devletlerin her birinin yükümlülüklerini tanımlayan ‘kapsamlı güvenlik denetimi’ anlaşması kapsamında, ona düzenli erişim hakkına sahiptir.
-Güvenlik Denetimi Anlaşması, ayrıca İran ve UAEA’nın İran’daki tüm nükleer maddeleri, ‘sahip olduğu nükleer maddelerin miktarı, depolandığı yerler ve bu maddelerin kullanımları’ da dahil olmak üzere bilmesini şart koşuyor.
-İran’ın Şubat 2021’de Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması Ek Protokolü’nü terk etmesinin ardından, Güvenlik Denetimi Anlaşması’nın kapsamadığı alanları da kapsayan uluslararası takibin kapsamı, nükleer silahların geliştirilmesinde kullanılabilecek faaliyetleri ve malzemeleri izlemeye indirgenmiştir.
Planet Labs uydusu tarafından Nisan ayında çekilen fotoğraflar, İran’ın Tahran’ın yaklaşık 225 km (140 mil) güneyinde, Natanz tesisinin güney çitinin arkasındaki, Kling Dağı’nda sondaj yaptığını gösteriyor.
James Martin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Çalışmaları Merkezi tarafından analiz edilen başka bir dizi görüntü ise dağın bulunduğu yerde dört girişin kazıldığını ortaya çıkardı. Aktarılana göre bunlardan ikisi, doğu tarafında, diğer ikisi batı tarafında yer alıyor ve her giriş 6 metre genişliğinde ve 8 metre uzunluğunda.
Natanz tesisi yakınlarında bir yer altı bölümünün ortaya çıkarılması ilk kez yaşanmıyor. Ocak 2021’de ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’a girmeye hazırlanırken, Washington merkezli Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü, ABD merkezli şirket ‘Maxar’ uyduları tarafından çekilmiş bir dizi görüntüyü ortaya çıkardı.
Görüntülerde üç tünelin kazıldığı görülüyor. Ayrıca hassas nükleer faaliyetleri izleyen Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü, yetkililerin uranyum zenginleştirmeyi hızlandırmak için dağın altında yeni bir tesis inşa ettiğini belirtti.
İran ise yeni tesisin hasarlı bir santrifüj üretim merkezinin yerini alacağını duyurdu.
AP’nin yeni raporuna göre tünel çalışmasının analizine liderlik eden Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü'nde araştırma görevlisi Steven La Fuente’nin konuya ilişkin açıklaması şöyle:
Tesisin derinliği bir endişe ve korku meselesi. Çünkü bu durum bizim için daha da zorlaşacak. Sığınakları patlatan bombalar gibi konvansiyonel silahlar kullanarak onu yok etmek çok daha zor olacak.
AP’ye göre yerden 60 metre (200 fit) yüksekten nüfuz edebilen GBU-57 bombasının Natanz’daki tesisi yok edip edemeyeceği net değil. Bomba, Batılı ülkelerin Tahran’ın güneyindeki Kum dağlarının altındaki Fordow tesisinin varlığının ortaya çıkarılmasından sonra üretildi.
Uranyumun yüzde 60’tan fazla zenginleştirilmesine devam etmesi halinde İran’a kararlı bir saldırı başlatma tehdidinde bulunan İsrail’den konuyla ilgili olarak hızlı bir açıklama geldi.
Reuters’ın haberine göre İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi, 24 Mayıs’ta bir güvenlik konferansında yaptığı açıklamada “Bu tabii ki daha kolay olan yer üstü tesislerine kıyasla bir saldırı başlatma yeteneğini sınırlar. Ancak bu konuda söylenebilecek şey, ulaşılamayacak yer olmadığıdır” dedi.
Hanegbi, İsrail’in saldırı tehdidini açık bir şekilde reddetmiş, ancak sorumluluğun ABD’ye ait olduğunu belirtmişti. ABD, İsrail’in cephaneliğinde olmayan devasa GBU-43/B bombalarına sahip olduğunu açıkça dile getirmişti. Tzachi Hanegbi “Bunun (Natanz yakınlarındaki yer altı tesisi) tamamlanması yıllar alacak” ifadesini kullandı. Washington, İran’la diplomasi yapmayı tercih etse de son çare olarak askeri harekata başvurmak için olası ‘kırmızı çizgiler’ konusunda müttefikler arasında pek bir fark olmadığını dile getirdi.
İran, geçen ay İsrail’in herhangi bir eylemine Hayfa ve Tel Aviv’i yok ederek karşılık vereceği konusunda uyarıda bulundu.
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İran’ın uranyum zenginleştirmede her zamankinden daha fazla ilerlediğini belirtirken “Ufukta beliren ve askeri eylemi gerektirebilecek olumsuz gelişmeler var” dedi.
İran orta menzilli yeni balistik füzesini tanıttıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4346726-i%CC%87ran-orta-menzilli-yeni%C2%A0balistik%C2%A0f%C3%BCzesini-tan%C4%B1tt%C4%B1
İran 2 bin kilometre menzilli yeni balistik füzesini sergiledi.
İran resmi haber ajansı IRNA'ya göre, Hayber (Hürremşehr-4) adı verilen orta menzilli balistik füze başkent Tahran'da üst düzey askeri yetkililerin katılımıyla düzenlenen programla tanıtıldı.
Karadan karaya 2 bin kilometre menzile sahip sıvı yakıtlı balistik füze Hayber, 1500 kilogram savaş başlığı taşıyabiliyor.
Devlet televizyonunda, füzenin fırlatıldığı ve ardından bir hedefi vurduğu görüntülere de yer verildi.
Törende hazır bulunan Savunma Bakanı Muhammed Rıza Aştiyani, söz konusu balistik füzenin ülkesinin geliştirdiği Hürremşehr füze ailesinden olduğunu belirtti.
Aştiyani, füzenin tahrip gücünün çok yüksek olduğunu ve çeşitli savaş başlıkları taşıma kapasitesine sahip olduğunu söyledi.
İsrailli iki yetkili, İran’ın nükleer programını görüşmek üzere önümüzdeki hafta Washington’a gidecekhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4346516-i%CC%87srailli-iki-yetkili-i%CC%87ran%E2%80%99%C4%B1n-n%C3%BCkleer-program%C4%B1n%C4%B1-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fmek-%C3%BCzere-%C3%B6n%C3%BCm%C3%BCzdeki
İsrailli iki yetkili, İran’ın nükleer programını görüşmek üzere önümüzdeki hafta Washington’a gidecek
İran bayrağını ile atom logosunu gösteren bir görüntü (Reuters)
ABD merkezli Axios haber sitesinde yer alan habere göre, İsrailli ve ABD’li yetkililer dün (Çarşamba), İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi’nin İran’ın nükleer programı hakkında görüşmek üzere önümüzdeki hafta sonuna doğru Washington’u ziyaret edeceğini bildirdi.
Arap Dünyası Haber Ajansı’na göre Axios, bu ziyaretin Tahran’ın nükleer programında kaydettiği ilerlemeyle ilgili artan endişelerin ortasında geldiğini belirtti. Sitenin haberinde, ABD’li ve İsrailli yetkililerin açıklamalarına göre, Dermer ve Hanegbi’nin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve diğer üst düzey Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşeceklerini aktardı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden bir yetkili, görüşmelerin tarihinin henüz belirlenmediğini belirtirken, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı sözcüsü ise bu konuda teyit edecek hiçbir şey olmadığını söyledi.
İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi dün, İran’ın ABD sığınak bombalarına karşı güvenli olması muhtemel, yeni bir yeraltı nükleer tesisinin olduğuna ilişkin çıkan haberlerin İsrail’i şaşırtmadığını söyledi. Tasnim haber ajansı buna cevap olarak, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami’nin ülkenin batısındaki Zagros’ta bir nükleer tesis inşa edildiğine dair haberleri yalanladığını aktardı.
İsrail Askeri İstihbarat Başkanı Aharon Haliva bu haftanın başlarında yaptığı açıklamada, İran’ın nükleer silah üretimi konusunda henüz bir karar vermediğini, ancak ‘İran lideri veya halefinin bu kararı vereceği güne hazırlıklı olunduğunu’ belirtti.
İran nükleer taahhütlerini azaltmakta ısrar ediyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4346236-i%CC%87ran-n%C3%BCkleer-taahh%C3%BCtlerini-azaltmakta-%C4%B1srar-ediyor
İran nükleer taahhütlerini azaltmakta ısrar ediyor
Dün İranlı milletvekilleriyle yaptığı resepsiyondan Hamaney'in web sitesinde yayınlanan bir fotoğraf
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Tahran'ın ABD yaptırımlarını iptal etmek için Stratejik Adım Yasasını sürdürerek, ülkesinin nükleer taahhütlerini azaltmaya bağlı kalacağını teyit etti. 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırmayı amaçlayan müzakerelerin geleceğine ilişkin belirsizlik ise devam ediyor.
Hamaney, dün İranlı parlamenterleri kabul ederken, İranlı milletvekilleri tarafından Aralık 2020'nin başlarında onaylanan "stratejik" yasanın "ülkeyi nükleer meselede kaybolmaktan kurtardığını" söyledi. Hamaney, “Kanun, ne yapmamız gerektiğini tam olarak tanımladı ve şimdi bunun emarelerini dünyada görüyorsunuz” ifadelerini kullandı.
İran Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Nisan 2021'de başlayan müzakerelerde nükleer yaptırımların kaldırılmamasından, Joe Biden'ın bir önceki ABD başkanlık seçimlerinde kazanmasının ardından Meclis'ten geçen kanunu sorumlu tuttu.
Nükleer santral inşasına yalanlama
Diğer yandan İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, İran'ın Natanz Nükleer Tesisi’ne bitişik bir bölgede, dünyanın derinliklerinde yeni bir saha inşa ettiğine dair Associated Press (AP) tarafından pazartesi günü öne sürülen iddiayı yalanladı. İslami, bu iddiaları "İsrail'in yıllardır tekrarladığı" "söylentiler" olarak nitelendirdi ve Tahran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu standartlarına ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nda öngörülen koruma önlemleri anlaşmasına uygun olarak faaliyet gösterdiğini belirtti. İslami, “Sorun önceden reddedilmiş ve hiçbir değeri olmayan konularla ilgili” dedi.
Azerbaycan rüzgârı ve İran (8)https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4345836-azerbaycan-r%C3%BCzg%C3%A2r%C4%B1-ve-i%CC%87ran-8
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla Tahran ile Moskova arasında ekonomik anlaşmanın imzalanması (AFP)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla Tahran ile Moskova arasında ekonomik anlaşmanın imzalanması (AFP)
Hasan Fahs
İran ile Azerbaycan arasındaki anlaşmazlıklar veya gerginlik nedenleri birçok faktöre dayandığından, her iki tarafın büyük çıkarları, aralarındaki çatışmanın yoğunluğu ve son yıllarda ortaya çıkan savaşın eşiği ile tutarlı olmayan bir tür işbirliği ve anlaşmayı da gerektiriyor.
Azerbaycan coğrafyasının, İran rejiminin askeri, güvenlik ve stratejik doktrininde, özellikle de Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü tarafından temsil edilen askeri ve güvenlik kolu için önemli bir yer işgal ettiğine şüphe yok. Birkaç faktörden belki de en öne çıkanı, İran aklının henüz Azerbaycan coğrafyasının bir zamanlar İran devletinin veya imparatorluğunun topraklarının bir parçası olduğu fikrinden kurtulamamış olmasıdır. Tarihi yeniden düzeltmeli ve 19. yüzyılda Çarlık Rusya’sı lehine terk edilmesine yol açan bu kaybı telafi etmeye çalışmalıdır.
Ayrıca bağımsız bir cumhuriyet olan Azerbaycan, rejim ve İslam Cumhuriyeti'nden önce bile oradaki rejimin dini kimliğini oluşturan İran'da hakim olan inanç derinliğinin ve Şii mezhebinin bir uzantısı olarak görülüyor. Sonuç olarak, mevcut rejim, bu grubu, maruz kalabileceği herhangi bir haksızlık veya önyargıya karşı, yöneticisi aynı mezhepten olsun veya olmasın, savunmayı görev bilmektedir. Çünkü çıkar mevcut devletin değil, grubun ne gördüğüdür.
Burada İslamcılık kavramı, İran'ın sınırlarını aşarak, tüm İslam dünyasının genel bir bakış açısıyla İdeolojik ve Doktriner Devrim Muhafızları kurumunu tanımlar. Bu tanım, kendi ülkelerindeki yönetim sistemleriyle sorun yaşayan tüm İslami grupları ve hareketleri savunma ilkesine dayanır.
Bu, sistemin stratejik doktrinindeki bir başka boyutta, ulusal ve milli çıkarlar, jeopolitik ve jeoekonomik boyutlarıyla, bu coğrafi bölgeyi sistem ve kurumlarının ilgi alanlarına dahil eden en önemli itici güçlerden birini oluşturur. Bu bölge, Asya'nın derinlikleriyle birleştiren bir köprü olarak görülürken, diğer yandan Avrupa'nın kuzeyi ve Avrupa'nın derinlikleriyle de bağlantı kurmaktadır. Bu nedenle, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginlik ve periyodik savaşlar nedeniyle ortaya çıkan bu zorluk, Azerbaycan-Türkiye ittifakının Bakü ve Karabağ arasında bir kara koridoru oluşturma isteği ve sınırların değiştirilmesi çabası karşısında İran, meydan okuma seviyesini artırdı. Güney Kafkasya bölgesinin jeopolitik durumunu değiştirme ısrarına karşılık Azerbaycan'a karşı bir savaş tehdidinde bulunmaktan çekinmedi.
Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, Bakü ve Tahran arasındaki ilişkiyi gergin bir duruma sokan gelişmelere rağmen, Batı Asya bölgesindeki gelişmeler ve İran'ın çevresiyle olan krizleri minimize etme çabasıyla ortaya çıkan İran'ın yeni yönelimi, Suudi Arabistan ile yapılan anlaşma gibi görünüyor ve İran ile bu ülkeler arasındaki özel ve ortak çıkarları güvence altına almayı hedefleyen yeni bir politika oluşturma amaçlanıyor. Bu çerçevede, İran'ın Rusya ile 17 Nisan 2023 tarihinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla imzaladığı ekonomik anlaşma, 162 kilometrelik bir demiryolu hattının inşası için İran’ın Reşt ve Astara bölgelerini birbirine bağlamayı hedefliyor. Tarafların çabaları ve 2000 yılında Hindistan ile imzalanan üçlü anlaşmanın tamamlanması çerçevesinde Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu'yu birbirine bağlayan kara-deniz geçidinin inşası bağlamında Rus finansmanıyla gerçekleştirilecek bu projenin maliyeti 1.6 milyar euro (yaklaşık 1.732 milyar dolar) olup, tamamlanması için 48 ay süre öngörülüyor.
Bu kara-deniz geçidi, Umman Körfezi'nden başlayıp Rusya'nın kuzeybatısındaki St. Petersburg şehrine kadar uzanıyor. Bu geçidin coğrafi yapısı Güney Kafkasya bölgesine bağlıdır ve özellikle Azerbaycan, İran ve Rusya arasındaki toprakları ayıran coğrafi bir bölgeyi oluşturur. Bu geçit, İran ve Rusya'nın hedeflendiği ve kapsadığı bölgeleri etkiliyor.
Bu karayolu geçidinin önemi hakkında kısa bir tanımlama yapacak olursak, İran sınırlarının güney tarafından tamamlanması gerekliliği vardır. İran'ın Hürremşehr (el-Muhammara) şehri ile Irak'ın Basra şehri arasındaki 37 kilometrelik bağlantının tamamlanması, İran'ın ısrarla talep ettiği bir konudur. İran liderinin 2018'den itibaren Irak'ın üst düzey yetkilileriyle yaptığı tüm görüşmelerde, stratejik ve ekonomik önemi nedeniyle bu bağlantının tamamlanmasına doğrudan çağrıda bulunuldu. Bu bağlantı, İran'ın sadece Akdeniz'e erişim sağlamasına değil, aynı zamanda Çin ve Rusya'nın da sıcak sulardaki varlıklarını ve rollerini güçlendirmelerine olanak tanıyan bir bölgeye olanak sağlıyor. Bu, en azından Rus İmparatorluğu için tarihi bir hedef olan sıcak sular üzerindeki etkilerini artırırken, aynı zamanda Çin'in Kuşak ve Yol projesinin bir parçasını da oluşturur. Bu nedenle, İran toprakları, Hindistan'ın Mumbai Limanı ile Hollanda'nın başkenti arasında ekonomik ve zaman açısından karlı uluslararası bir ulaşım noktası haline gelirken, Rusya'yı Türkiye'ye ve Orta Asya ile Avrasya ülkelerini Körfez'e bağlar.
İran-Azerbaycan krizine dönersek, İran rejiminin jeostratejik çıkarı, onun Bakü ile Tel Aviv arasındaki sorunlu ilişkiyi sahneden etkisiz hale getirmesini ve esnek diplomasiyi harekete geçirmeye geri dönmesini gerektiriyor. Belki de bu İran yöneliminin ve bu stratejik hedefe ulaşmak için Bakü ile ilişkileri yumuşatma girişiminin göstergesi, Azerbaycan rejimini devirmeye çalışan ‘Hüseyniyun’ askeri grubunun liderlerinin tutuklanmasının ifşa edilmesinden geldi. Bu grup, eski Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin denetimi ve takibi altında Azerbaycan rejimini devirmeye çalışan bir grup olarak kurulmuştu.
Azerbaycanlı liderler Orhan Mammadov ve Tevahid İbrahimzadə'nin tutuklandığının ortaya çıkması ve Bakü'nün onların iade edilmesini talep etmesi, İran rejimini iç krizle karşı karşıya bıraktı. Tahran üzerinde baskı oluşturdu. İran rejimi tutuklamayı inkâr ederek onların birkaç gün boyunca Güvenlik Bakanlığı tarafından ağırlandıklarını ve ardından 11 gün sonra serbest bırakıldıklarını vurguladı.
İran bu kişileri Azerbaycan makamlarına teslim etmeyecekse, atacağı adımın, Bakü'ye Tahran'ın Azerbaycan ve onun meseleleriyle ilgili yeni bir davranış başlattığına dair bir mesaj göndermeye yönelik olması gerekiyor. Bu nedenle, Bakü'nün bu tutum ve yaklaşıma yanıt vermesi, İran ile ekonomik, güvenlik ve askeri çıkarları garanti altına alan yeni bir işbirliği seviyesine geçmesi ve Tel Aviv'in İran'ın kuzey sınırını bir tehdit kaynağına dönüştürmesine izin vermemesi bekleniyor.
Azerbaycan rüzgârı ve İran (7)https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/i%CC%87ran/4345831-azerbaycan-r%C3%BCzg%C3%A2r%C4%B1-ve-i%CC%87ran-7
Rejim, İran'ın Avrasya bölgesi ile Körfez suları arasındaki ulaşım ve transit hatlar için stratejik geçiş noktası olacağına bahse giriyor (AFP)
Hasan Fahs
İsrail'in Azerbaycan topraklarındaki sınırlarına yakın bir hava üssü ve İran sınırından sadece 17 kilometre uzaklıkta olan Türkmenistan'daki İsrail Büyükelçiliği, Kafkasya ve Orta Asya'nın İsrail'in, İran'ı kuşatma ve karşılarında yeni bir cephe açma çabasının etkisi altına girdiği anlamına gelir. Bu, İran'ın Lübnan, Suriye, Irak, Yemen, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki İsrail kuşatma hattında kurduğu cepheye paralel bir cephe oluşturuyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen'in Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye yaptığı ziyaret, İran'daki rejim liderliği ve stratejik karar alma organı için endişe yaratabilir. Ziyaret ayrıca, Tahran ile Bakü arasındaki ilişkilerin en kötü dönemini yaşadığı bir zamanda geldiği için Azerbaycan’ın Tel Aviv'de büyükelçilik açma kararına ek olarak bir sürpriz olmuş olabilir. Nitekim iki ülke arasındaki gerilim her iki tarafı da silaha sarılacak boyutlara ulaştı.
Bakü ve Tel Aviv arasındaki ilişkilerin gelişmesi karşısında İran’ın uğradığı şok, Tahran’ın iki taraf arasındaki ilişkilerde siyasi ve stratejik düzeyde meydana gelen gelişmeleri ve değişiklikleri okumadaki ihmalinin boyutunu ortaya koyuyor. Bu durum, stratejik ortaklık olarak sınıflandırılabilecek bir boyut kazanan bu ilişkinin geleceğine ve boyutlarına ilişkin vizyonlarındaki tam netliğin bir özetidir.
Cohen’in İsrail'in Azerbaycan topraklarından İran'a ve emellerine karşı hareket etme özgürlüğü anlamına gelen iki taraf arasındaki istihbarat iş birliğini geliştirmek amacıyla gerçekleştirdiği Bakü ziyaretinde beraberindeki heyette, başta askeri ve siber güvenlik sektörleri olmak üzere ‘Pegasus’ adlı dinleme ve casusluk programının pazarlamasından sorumlu şirket ve iç güvenlik kurumunun temsilcileri, güvenlik ve istihbarat uzmanları yer aldı. Ayrıca ilişkilerdeki bu gelişme Tel Aviv'in Azerbaycan'ın coğrafi konumundan da yararlanarak Orta Asya bölgesindeki nüfuzunu ve rolünü artırması için bir fırsat sunuyor.
Bakü ile Tel Aviv arasında erken dönemde başlayan ilişkinin büyükelçi mübadelesi düzeyine taşınması, Orta Asya bölgesindeki diğer ülkelerin Tel Aviv ile ilişkilerini ortaya koymalarına kapı açtı. Bunun ilk örneği, Türkmenistan'ın İran sınırından en fazla 17 kilometre uzakta olan başkent Aşkabat'ta (İran'ın kuzeydoğusunda) bir İsrail büyükelçiliği açmaya karar vermesi ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile imzaladığı stratejik, askeri, güvenlik ve ekonomik anlaşmalar oldu.
Şüphe yok ki Tel Aviv'in Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirme ve genişletme stratejik hamlesi, İran rejiminin İbrahim Reisi'nin başkanlığı döneminde komşu ülkelerle yakınlaşma politikasını benimseyerek son birkaç yılda yaptığı tüm çabaları baltalıyor. Bu hamle, İran'ın Amerikan yaptırımlarının etkisini azaltmaya yardımcı olacak bölgesel ittifaklar veya koalisyonlar kurma ve iç ekonomik baskıları hafifletme konusunda yardımcı olabilecek bir koz oluşturma çabalarını boşa çıkarıyor. Ayrıca bu, nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için ABD ile gerçekleşebilecek herhangi bir müzakerede iç ekonomik baskıları hafifletmesine yardımcı olacak bir kart olacak.
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin, Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde ifade ettiği İran'ın hedefleri, rejimin Avrasya bölgesindeki ülkelerle işbirliğini genişletme üzerine yaptığı büyük bahisleri ve İran'ın, bu ilişkilerin Batı Asya ve Avrasya bölgesindeki bölgesel denklemlerde kendisine verdiği konum ve role ek olarak, bu bölge ile Körfez'deki ılık sular arasındaki ulaşım ve transit hatlar için stratejik geçiş noktası haline gelmesini doğruluyor.
Ancak Tel Aviv'in Tahran'ın, Rusya'nın bu ülkelerle olan ilişkilerine benzer şekilde, kendisini bu ülkelerin halklarıyla ilişkilendiren kültürel ve tarihi mirasa dayanarak, uluslararası ekonomik baskıları atlatmasına yardımcı olan bir arka bahçe olarak ilgilendiği bu hayati alana girmesi, İsrail'in söz konusu ülkelerle olan ilişkilerdeki zayıf noktaları belirlemesine yol açabilir. Hiç şüphe yok ki, sadece bu bölgede değil, aynı zamanda hayati önem taşıyan Ortadoğu bölgesinde ve stratejik hedefinde de Tahran ve onun projeleri ve emelleri için sürekli bir tehdit ve endişe kaynağı oluşturacaktır.
Türkmenistan'da İran sınırına yakın bir yerde İsrail büyükelçiliği açılması, Aşkabat'ın İran ile ilişkilerindeki tüm engeller ve geçtiğimiz on yılda Aşkabat'ın Tel Aviv ile ilişkilerini ticari ofisler düzeyinde sürdürmesini sağlayan faktörlerin artık ortadan kalktığı anlamına gelir. Bu adım, güvenlik işbirliği, siber güvenlik ve casusluk için ekonomik ve ticari düzeylerde aralarındaki ilişkilerin geliştirilmesi ile aynı zamana denk geldi. Bu, Tahran'ın Orta Asya'da yeni bir cepheyle karşı karşıya olduğu anlamına gelir ve Aşkabat'ın İsrail'in güncel gelişmeleri ve stratejik çıkarları doğrultusunda İran ile olan işbirliği ve ilişkilerini azaltması muhtemeldir. İsrail, enerji pazarlarına güçlü bir şekilde girmek için Afganistan-Pakistan-Hindistan üzerinden gaz boru hattı inşa etme çalışmalarıyla birlikte bu ülkelerle ilişkilerini güçlendirerek yeni bir enerji kaynağı ve yatırım imkanı elde etme çabasındadır. Bu durum, İsrail'in Azerbaycan örneğinde olduğu gibi enerji ve yatırım açısından yeni fırsatlar sunuyor.
İsrail'in Orta Asya'daki faaliyetleri ve bu ülkelerle stratejik ilişkiler ve ortaklıklar kurma çabaları, İran için gerçek bir endişe kaynağıdır. İran liderliği, bu adımların bir domino etkisiyle tüm Orta Asya ülkelerini kapsayacak bir dönüşüme yol açabileceğinden endişe ediyor. Bu durum, İran'ın bu kez Orta Asya ülkelerine yönelik farklı baskılar uygulama eğiliminde olabileceği anlamına gelir. İran, özellikle de bu ülkelerin dış dünya ile deniz ve su yolları bağlantıları bulunmaması nedeniyle bu ülkelerin dünya ile iletişim kurmak ve uluslararası sularda seyretmek için İran'ın coğrafi konumuna ihtiyaç duyduklarını ima ederek baskı yapabilir.
İran rejimiyle yakın ilişkisi olan karar mekanizmaları, İsrail'in kuzey ve kuzeydoğusundaki kuşatma halkasının gerçeklik kazandığı konusunda artık emin. İsrail'in İran'la olan çatışmasında hedeflerinin bir parçası olduğu düşünülen bu gelişmelere ve değişimlere, tepkisizlikten uzak, dikkatli ve hassas bir şekilde yaklaşılması gerekiyor. Çünkü İran'ın Orta Asya ve Kafkasya'daki rolünü ve etkisini kaybetmesi, İsrail'in nüfuzunun kaçınılmaz olarak artması anlamına gelir. Yakın gelecekte bu bölgelerin güvenlik tehditleri merkezleri haline dönüşmesi ihtimali de göz ardı edilmemelidir.
*Independent Arabia’da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku’l Avsat tarafından yapılmıştır.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة