Cemşid Şarmehd kızı: İran yargısının suçlamaları tamamen uyduruk isnatlardan oluşuyor

Yargılama sırasında Cemşid Şarmehd (AFP)
Yargılama sırasında Cemşid Şarmehd (AFP)
TT

Cemşid Şarmehd kızı: İran yargısının suçlamaları tamamen uyduruk isnatlardan oluşuyor

Yargılama sırasında Cemşid Şarmehd (AFP)
Yargılama sırasında Cemşid Şarmehd (AFP)

2020’den bu yana anavatanı İran’da tutuklu bulunan Alman vatandaşı Cemşid Şarmehd geçtiğimiz Pazar günü mahkemeye çıktı. Mahkemede tamamen uyduruk isnatlarla sembolik bir duruşma düzenlediğini belirten Şarmehd ailesi İran istihbaratını, Cemşid’i yurtdışında kaçırmak ve yasalara aykırı olarak Tahran’a götürmekle suçladı.
Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı habere göre,  Cemşid’i 2020’de kaçırıdığını söyleyerek hakkındaki suçlamaları reddetti.
Şarmehd, Tahran’ın nükleer programıyla ilgili 2015 anlaşmasını yeniden canlandırma görüşmelerinin hassas bir aşamada olduğu bir zamanda hala İran’da tutuklu bulunan ondan fazla yabancıdan biri. Tutuklular arasında Amerikalı, Avusturyalı, İngiliz, Fransız ve Alman vatandaşlar da bulunuyor.
Çizgili İran hapishanesi kıyafeti giyen Şarmehd, cezası ölüm olan “yeryüzünde bozgunculuk” suçlamasıyla pazar günü mahkemeye çıktı.
Şarmehd’in ABD’de yaşayan kızı Gazîl Şarmehd AFP’ye verdiği demeçte, “Tamamen siyasi propaganda, sahte bir yargılama ve bir kanguru mahkemesiydi. Çok kafa karıştırıcı. Tüm suçlamalar uydurma. Masum babam onların elinde günah keçisi oldu” dedi. Alman elçilerin duruşmaya katılmasının engellendiğine dikkat çeken Gazil Şarmehd sözlerine şöyle devam etti: “Babam avukatını hiç görmedi. Avukatın, babamın dosyasını görme hakkı yoktu... Bu çok büyük bir insan hakları ihlali. Bir insanı cezasını destekleyen delilleri görmeden nasıl kovuşturursunuz?”
Şarmehd, İran devriminin ardından ailesiyle birlikte Almanya’ya, ardından çocuklar büyüdükten sonra ABD’de Los Angeles’a taşınmıştı.
Ailenin bildirdiğine göre, bir yazılım tasarımcısı, İran Kraliyet Cemiyeti olarak bilinen İran karşıtı bir grupta yer aldı. Şarmehd'in ABD'nin California eyaletinde İran aleyhine medya faaliyetleri yürüttüğü biliniyor. Aile, on yıl önceki bir yazılım hatasının Şarmehd’in İran Kraliyet Cemiyeti içindeki çalışmalarını ortaya çıkardığını söylüyor.
Tahran, Şarmehd’i 12 Nisan 2008’de 14 kişinin ölümüne neden olan, İran’ın güneyindeki Şiraz camisinin bombalanması olayına karışmakla suçluyor.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.