ABD ve BM yetkilileri Filistin topraklarındaki gerilimi düşürmek için temaslarını yoğunlaştırdı  

Washington, ‘derin endişe’ duyuyor ve Mescid-i Aksa’nın statükosunun korunmasını istiyor  

Yasadışı yerleşimcilerin protesto gösterilerine müdahalelerini önlemek amacıyla oluşturulan barikatların önünden geçen bir Filistinli. (AFP)  
Yasadışı yerleşimcilerin protesto gösterilerine müdahalelerini önlemek amacıyla oluşturulan barikatların önünden geçen bir Filistinli. (AFP)  
TT

ABD ve BM yetkilileri Filistin topraklarındaki gerilimi düşürmek için temaslarını yoğunlaştırdı  

Yasadışı yerleşimcilerin protesto gösterilerine müdahalelerini önlemek amacıyla oluşturulan barikatların önünden geçen bir Filistinli. (AFP)  
Yasadışı yerleşimcilerin protesto gösterilerine müdahalelerini önlemek amacıyla oluşturulan barikatların önünden geçen bir Filistinli. (AFP)  

Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler'deki üst düzey yetkililer, işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan olayların önüne geçmek ve Kudüs kentinde sükûnetin sağlanması amacıyla temaslarını yoğunlaştırdı.  
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ile telefon görüşmesi gerçekleştirerek, Kudüs’teki gerginliğin son bulması ve sükunetin sağlanması için temasta bulundu. ABD’li üst düzey yetkililer Filistinli ve Arap yetkilileri arayarak, mevcut gelişmelere hakkında ‘endişelerini’ dile getirdi. Öte yandan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Norveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, İrlanda ve Çin'in talebi ile toplandı. BMGK, İsrail ile Filistin arasında son günlerde artan gerginliği ve şiddet olaylarını ‘Filistin dahil olmak üzere Ortadoğu’daki durum’ başlığı altında, kapalı oturumda gerçekleşen istişare toplantısında görüştü. BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland, konsey üyelerine Filistin ve Kudüs’te yaşanan son gelişmeler hakkında brifing verdi. Wennesland’ın, 15 Nisan sabahı Mescid-i Aksa’ya baskın yapan İsrail güvenlik güçleri ile Filistinliler arasında çıkan çatışmalara dair ayrıntılı bir sunum yaptığı öğrenildi. BM yetkilisi, çıkan olaylarda en az 152 Filistinlinin yaralandığını belirtti, 1967 Altı Gün Savaşlarının ardından yapılan anlaşma uyarınca, Mescid-i Aksa’da sadece Müslümanların ibadet edebileceğini, buna karşılık bazı fanatik grupların ‘Heykel Dağı’nın’ burada olduğu iddiasıyla bölgeye giriş yapmak istediklerini ifade etti. Wennesland ayrıca önceki gün Gazze Şeridi’nden İsrail’e bir roket fırlatıldığını söyledi. İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi tarafından imha edilen roket dört aydan bu yana Gazze’den fırlatılan ilk roket olma özelliğini taşıyor.
Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, konsey üyelerinin çoğu, Hamursuz, Fısıh ve Ramazan bayramlarının iç içe olduğu bu ayda gerilimin daha da tırmanmasına yönelik endişelerini dile getirdi. Birleşik Arap Emirlikleri temsilcisi Abu Dabi’nin tutumunu yineledi. İsrail’in Mescid-i Aksa’ya baskın yapması nedeniyle olayların geliştiğini belirten temsilci, Filistinlilerin ibadet hakkına saygı duyulması gerektiğini ve Mescid-i Aksa’nın kutsallığını ihlal edecek davranışlardan kaçınılması gerektiğini vurguladı. Çin temsilcisi ise, son olayların, Filistin meselesinin ihmal edilmemesi gerektiğini hatırlattığını belirterek, barış görüşmelerinin iki devletli çözüm çerçevesinde sürdürülmesi gerektiğini kaydetti. Toplantının ardından, Fransa, Norveç, İrlanda ve Arnavutluk ortak bir açıklama yaptı. Çatışmaların yaşandığı kutsal alanlarda gerilimin artmasından ‘derin endişe duyulduğu’ belirtilen açıklamada, şiddete son verilmesi, sivillerin zarar görmesinin engellenmesi ve kutsal mekanların statükosuna saygı gösterilmesi gerektiği kaydedildi. Ayrıca tüm taraflara itidal çağrısı yapıldı. 

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres Ürdün Kralı 2. Abdullah ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Guterres ve Ürdün Kralı Abdullah’ın, Kudüs'teki durum dahil olmak üzere Ortadoğu barış sürecindeki gelişmeleri görüştüklerini kaydetti. Guterres, "Kudüs'teki kutsal mekanların statükosunun korunması ve sükûnetin sağlanması’’ çağrısını yineledi. Filistin halkına ‘umudun yeniden kazandırılması gerektiğini’ belirten Guterres, iki devletli çözümü desteklemek için barış sürecinin yeniden başlatılması gerektiğini ifade etti. Ürdün Krallık Divanı'ndan yapılan açıklamaya göre, Kral Abdullah, İsrail'in, Filistin’de iki devletli çözümü ve kapsamlı barışa ulaşma şansını baltalayacak tek taraflı uygulamalarını eleştirdi. Kudüs'ün tarihi ve hukuki statüsüne zarar verilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti ve Mescid-i Aksa'nın zaman ve mekan olarak bölünmesine yönelik her türlü girişimi kınadı. Kral 2. Abdullah, Kudüs'te artan gerginliği önlemek için uluslararası çabaların yoğunlaştırılması gerektiğini de vurguladı. 
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kuveyt Başbakanı Şeyh Sabah Halid el-Hamed es-Sabah ile görüştü. Görüşmede Kudüs’teki son gelişmelerin yanı sıra, Körfez ülkelerinin Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) daha fazla nasıl destek verebileceği ve Filistinlilere Doğu Ürdün’de iş olanaklar sağlanması konuları ele alındı. Guterres ‘her türlü provokasyondan kaçınmanın’ önemini vurguladı, Mescid-i Aksa bölgesindeki yıkımların durması gerektiğini ifade ederek, Kudüs’teki kutsal mekanların ‘tarihi statükosunun’ korunmasının zorunlu olduğunu belirtti.  
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ile İsrail ve Filistin'de tırmanan gerilimi ve Kudüs'teki olayları görüştü. Dışişleri Sözcüsü Ned Price, yaptığı açıklamada, Blinken ve Safadi'nin, Batı Şeria ile Küdüs'te İsrail ve Filistin arasında tırmanan gerilimi ve Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Harem-i Şerif'teki şiddet olaylarını ele aldığını belirtti. Görüşmede, İsraillilerin ve Filistinlilerin gerilimi tırmandıran eylem ve söylemlerden kaçınarak şiddet döngüsünü sona erdirmeye çalışmasının önemine işaret edildiğini aktardı. Price; "Bakan Blinken, Harem-i Şerif/Tapınak Dağı'ndaki tarihi statükoyu korumanın önemini vurguladı ve Ürdün Haşimi Krallığı'nın Kudüs'teki Müslüman kutsal mekanların hamisi olarak özel rolünü takdir etti. Bakan, ABD'nin bölgede istikrar taahhüdünü ve İsrail-Filistin ihtilafına iki devletli çözüme desteğini yeniden teyit etti" ifadelerini kullandı.  
 Price daha önceki bir açıklamasında, ‘"Kudüs'te, Harem-i Şerif ve Tapınak Dağı'ndaki şiddet olaylarından derin endişe duyuyoruz. Herkesi itidale ve Harem-i Şerif ile Tapınak Dağı’ndaki tarihi statükoyu korumaya davet ediyoruz. Biden yönetimi gelişmeleri yakından takip ediyor ve gerilimin tırmanmasının önüne geçmek için, İsrail ve Filistinli yetkililer ile temaslarını sürdürüyor’’ demişti. 



Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
TT

Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)

Hafta sonu yayımlanan iki yeni anket, Amerikalıların tatil sezonuna girerken hayat pahalılığı konusunda hâlâ ciddi sıkıntı içinde olduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın bu konuda yeterli çaba göstermediğini düşündüğünü ortaya koydu.

CBS News/YouGov'un yaptığı ankete göre, Amerikalıların yüzde 60'ı, Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğine inanıyor. Buna karşılık, yüzde 27'si Trump'ın enflasyonu ve günlük tüketim mallarının maliyetlerini olduğu gibi, yüzde 13'ü ise enflasyon ve fiyatlar hakkındaki haberleri olduğundan daha kötü gösterdiğini söylüyor.

Ancak ankete katılan 10 Cumhuriyetçiden 4'ü, başkanın alım gücünü olduğundan daha iyi gösterdiğini söylüyor. Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 25'i Trump'ın enflasyonla başa çıkma biçimini onaylamıyor ve yüzde 29'u fiyatların arttığını söylüyor.

Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 32'si Trump yönetiminin politikalarının gıda ve market alışverişi için ödedikleri fiyatları artırdığını söylüyor. Aynı oranda Cumhuriyetçiyse bu politikaların gıda ve market alışverişi fiyatlarını düşürdüğünü söylüyor.

Ağırlıklı olarak alım gücü ve hayat pahalılığından bahseden Demokratlar, bu ay Kaliforniya'dan Georgia'ya, New Jersey ve Virginia'ya kadar ülke genelinde seçimleri silip süpürdü.

Bu mesaj, özellikle 2024'te Trump'a oy veren Latin kökenli seçmenler de dahil beyaz olmayan seçmenler arasında yankı buldu. Anket, Hispaniklerin yüzde 70'inin Trump'ın politikalarının gıda ve market fiyatlarının artmasına neden olduğunu, yüzde 68'inin mal ve hizmet fiyatlarının arttığını ve yüzde 60'ının Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğini söylediğini ortaya koydu.

ABD Başkanı alım gücünü tekrar tekrar "yeni bir kelime" ve "Demokratların bir kandırmacası" diye niteliyor. Ancak cuma günü, çoğunlukla kira maliyetlerine odaklanan ve otobüsleri ücretsiz, çocuk bakımınıysa evrensel hale getirme sözü veren, bu ay belediye başkanlığında diğer Demokratları geride bırakarak New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani'yi Oval Ofis'te ağırladı.

Birdenbire anlayış gösteren Trump, Mamdani'nin yanında, "İlginç bir sohbet ettik ve fikirlerinden bazıları gerçekten de benim fikirlerimle aynı" dedi.

G
New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani, 2025'te kendisine ve 2024'te ABD Başkanı Donald Trump'a oy veren birçok kişinin enflasyon ve hayat pahalığını dile getirdiğini söyledi (AP)

Politico tarafından yapılan bir başka anket, en çok hangi maliyetlerin Amerikalıların endişelendirdiğini ortaya koydu. Anket, Amerikalıların yüzde 45'inin karşılanması en zor yaşam maliyetinin market alışverişi olduğunu, yüzde 38'inin konut, yüzde 34'ünün sağlık hizmetleri ve yüzde 31'inin de elektrik faturaları olduğunu gösterdi.

Mamdani, görüşmeleri sırasında Trump'la birlikte hayat pahalılığına odaklanarak kendi seçimlerini kazandıklarını söyledi.

Mamdani, "Başkan'a, kampanyamızın odağının büyük ölçüde yaşam maliyeti krizi olduğunu ve başkana oy veren New Yorklulara sorduğumuzda, New York'ta oylarında bir artış gördüğümüzde, aynı konuya geri döndüklerini söyledim: Yaşam maliyeti, yaşam maliyeti, yaşam maliyeti" dedi. Buna karşılık Trump, New York'un enerji şirketi Con Edison'ın fiyatları düşürmesini sağlamaktan bahsetti.

Ancak yaşam maliyeti sadece sol görüşlü Demokratlara kazandırmadı. New Jersey'de ılımlı görüşlü Mikie Sherrill, elektrik zamlarının dondurulması çağrısında bulunarak valilik yarışını kazandı.

Independent Türkçe


Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
TT

Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)

Rusya, ABD'yle arasını bozmak istediği Meksika'daki dezenformasyon çalışmalarını yoğunlaştırdı.

New York Times'ın (NYT) haberinde, Rusya'nın Latin Amerika'daki dezenformasyon faaliyetlerini son iki yılda artırdığı belirtiliyor. Moskova yönetiminin ABD'yle bölgedeki müttefikleri arasında anlaşmazlık yaratmayı hedeflediği savunuluyor. 

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla NYT'ye konuşan kaynaklar, dezenformasyon kampanyasının Sputnik ve RT gibi Kremlin'e ait medya kuruluşları tarafından yürütüldüğünü ileri sürüyor. Özellikle ABD'nin en büyük ticaret ortağı olan Meksika'nın hedef alındığı aktarılıyor. 

NYT'nin incelediği "Meksika: RT'nin İstilası" başlıklı iç yazışmada, Meksika'nın başkenti Meksiko'daki Amerikan diplomatların, RT'nin ülkedeki "ani ve hızlı genişlemesi" hakkında uyarılarda bulunduğu görülüyor. 

Nisan 2024 tarihli yazışmada şu ifadelere yer veriliyor: 

RT'nin Meksika'daki agresif yatırımı, güvenilirliğini artırma ve ABD'yi zayıflatma stratejisi, halkın mevcut algısını değiştirme tehdidi yaratıyor. Meksika misyonunun, RT'nin iyi finanse edilen çabalarına karşı koymak için daha fazla kaynağa ihtiyacı var.

Meksiko'daki ABD Büyükelçiliği'nden gönderilen mesajda, RT en Español'un X'te çevrimiçi izlenme sayısının 2022'de 191 binden bir yıl sonra 715 milyona fırladığı aktarılıyor. 

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'daki varlığını artırdığı, potansiyel izleyici sayısının 670 milyona ulaştığı belirtiliyor.

RT'nin Meksika'da bu kadar yaygınlaşmasında, eski Devlet Başkanı López Obrador döneminde görev yapan ve Rusya yanlısı olmakla eleştirilen bazı yetkililerin etkili olduğu savunuluyor. Obrador'un devlet başkanlığı geçen yıl ekimde sonlanmış, yerine seçimleri kazanan Claudia Sheinbaum gelmişti. Sheinbaum da Obrador'un kurduğu iktidardaki Ulusal Yenilenme Hareketi (Morena) partisinden.

NYT, Obrador veya Morena yetkililerinin yorum taleplerine yanıt vermediğini aktarıyor.  

Meksiko'daki Rus Büyükelçiliği ise iddiaları reddederek Sputnik ve RT'yi Amerikan medyasına tarafsız alternatifler diye niteledi. 

Bazı uzmanlar Donald Trump yönetiminin dezenformasyona karşı mücadele de geride kaldığını söylüyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'ndan Bret Schafer şu değerlendirmeyi yapıyor: 

ABD küresel bilgi alanından çekiliyor ve yerine Rusya giriyor. Rusya'nın ABD'nin kendi arka bahçesinde ABD'ye karşı harekete geçmesi bir bakıma Soğuk Savaş anlayışının bir ürünü. Ruslar nüfuz artırmak için Latin Amerika'yı uzun zamandır bir öncelik olarak görüyor.

2022'de başlayan Ukrayna savaşının ardından ABD, Kanada, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği, RT'yi ve kuruluşun üst düzey isimlerini yaptırım listesine almıştı.

Independent Türkçe, New York Times, BBC


Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post