ABD, Çin’in Ukrayna savaşında Rusya’ya destek verdiğine dair kanıt bulamadı

Blinken’ın yakında ABD’nin Çin’le mücadele stratejisini açıklaması bekleniyor

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Kiev ziyaretinde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüşmesinden bir kare (EPA)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Kiev ziyaretinde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüşmesinden bir kare (EPA)
TT

ABD, Çin’in Ukrayna savaşında Rusya’ya destek verdiğine dair kanıt bulamadı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Kiev ziyaretinde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüşmesinden bir kare (EPA)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Kiev ziyaretinde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüşmesinden bir kare (EPA)

Washington'un Pekin'i Ukrayna'ya karşı savaşında Moskova'ya yardım etmenin sonuçları konusunda uyarmasının üstünden iki aydan fazla bir süre geçti. ABD'li yetkililer, Çin’in bu süreçte, Rusya’yı ekonomik ya da askeri olarak desteklediğine dair bir gözlemde bulunmadıklarını ve bu durumun Başkan Joe Biden yönetimi tarafından memnuniyetle karşılandığını açıkladı. ABD yönetiminin, Çin'e karşı ekonomik, politik ve ideolojik alanda başlattığı mücadele kapsamında yakın bir gelecekte uzun süredir beklenen ‘Çin’in yükselişiyle mücadele stratejisinin’ bir özetini duyurması bekleniyor.
Reuters haber ajansının ABD'li yetkililerden aktardığına göre, Başkan Biden bu ay ‘Çin'in yükselişiyle nasıl başa çıkılacağı’ gündemiyle bir Asya turuna çıkacak. ABD’li yetkililer hala, Çin'in genel olarak Rusya'ya uzun vadeli destek verme olasılığı konusunda endişeliler. Ancak Çin, Rusya’ya, Ukrayna savaşı bağlamında herhangi bir askeri ya da ekonomik destek sağlamış değil. Pekin yönetimi Ukrayna’da Moskova’ya askeri destek sağlamaktan çekinirken, Çin devletine bağlı petrol rafinerileri de büyük indirim vaatlerine rağmen Rus şirketlerle yeni sözleşmeler imzalamaktan kaçındı. Çin devleti tarafından işletilen Sinopec Grubu, mart ayında Rusya’da petrokimya ve gaz pazarlama alanlarında büyük bir yatırımla ilgili yürüttüğü görüşmeleri askıya aldı.
Biden’ın başkan olarak Asya’ya ilk ziyaretinde önce Japonya ve Güney Kore’ye gitmesi bekleniyor. Biden’ın ayrıca Tokyo’da ‘QUAD Dörtlü İttifak’ toplantısı kapsamında Hindistan ve Avustralyalı mevkidaşları ile de bir araya gelmesi planlanıyor. Geçen ay ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Linda Thomas Greenfield, Çin'in Rusya'nın Ukrayna işgalini kınamadaki çekimserliğini övdü ve bunu, Pekin'in Rusya ile Batı ülkeleri arasındaki dengesinin Washington için iyi sonuçlar doğurabileceğini gösteren bir kazanım olarak nitelendirdi. Ancak Pekin, Moskova'nın Ukrayna’daki eylemlerini kınamayı reddetti ve Batı'nın Rusya'ya yönelik kapsamlı yaptırımlarını eleştirdi.
Rusya ve Çin arasındaki ticaret hacmi de yılın ilk çeyreğinde bir sıçrama yaşadı. Taraflar geçen şubat ayında ‘sınırsız bir ortaklık’ ilan etti. Washington'daki Çin Büyükelçiliği, geçen mart ayında, ABD’yi yalan haber yaymakla suçladı. Büyükelçilikten yayınlanan 30 sayfalık bir raporda, ABD’nin, Rusya'nın Çin'den askeri yardım talep ettiğine dair medya yoluyla Çin'i itibarsızlaştırmak istediği iddia edildi. Raporda, ABD’li üst düzey yetkililerin, Çin’in Rusya’yı Ukrayna savaşında desteklediğine dair bir kanıt görmediklerini itiraf ettikleri vurgulandı. Geçen hafta Senato Dış İlişkiler Komisyonu'nda konuşan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Çin’in, Rusya’nın müttefiki olarak ‘imajını sarstığını’ ancak şu anda Çin’den Rusya’nın Ukrayna’daki askeri eylemlerine bir destek sağlandığını görmediklerini ifade etti.
ABD Dışişleri Bakanı’nın önümüzdeki günlerde Başkan Joe Biden’ın Çin’le mücadele stratejisinin özetini duyurması bekleniyor. Washington’daki kaynaklar, Biden yönetiminin Trump döneminde açıklanan politikaları benimseyeceğini öngörüyor. Yayınlanacak olan ‘strateji özetinde’ genel hatlara işaret edileceği, ayrıntı ve mekanizmalara değinilmeyeceği düşünülüyor. Blinken'ın, ABD devlet kurumları, yabancı hükümetler ve iktidardaki Çin Komünist Partisi'nden neler beklendiğini netleştirme amacıyla bir konuşma yapacağı öngörülüyor. Çin'in büyüyen diplomatik, ekonomik ve askeri etkileriyle mücadele kapsamında, Biden'ın "kurallara dayalı uluslararası düzen" anlayışı uyarınca Asya ve diğer bölgelerde ortaklıklar inşa etmesi ve mevcut ittifakları güçlendirmesi hedefleniyor. ABD'nin müttefikleriyle birlikte Pekin'e bakış açısını yansıtan ve geçen ay yayınlanan Hint-Pasifik Strateji belgesinde ortaya konulan ilkelerin de yeni açıklamada kendine yer bulması bekleniyor. Bu belgede Washington yönetiminin bölgeye ilişkin temel hedefleri, özgür ve açık Hint-Pasifik’in güçlendirilmesi, bölge içinde ve dışında bağlantılar kurulması, bölgesel refahın sürdürülmesi, Hint-Pasifik bölgesinin güvenliğinin arttırılması ve uluslararası tehditlere karşı bölgesel dayanıklılığın geliştirilmesi olarak duyurulmuştu. ABD’nin bu bağlamda, yeni açıklayacağı strateji belgesinin daha kapsamlı olacağı öngörülüyor.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.