Biden’ın Ortadoğu'yu ilk ziyaretinde Körfez ve Arap liderlerle görüşmesi bekleniyor

Biden, Ortadoğu'ya istikrar ve barış getirmek konusunda çabaladığını vurguladı.

ABD Başkanı Joe Biden dün Beyaz Saray’da açıklamalarda bulundu. (AP)
ABD Başkanı Joe Biden dün Beyaz Saray’da açıklamalarda bulundu. (AP)
TT

Biden’ın Ortadoğu'yu ilk ziyaretinde Körfez ve Arap liderlerle görüşmesi bekleniyor

ABD Başkanı Joe Biden dün Beyaz Saray’da açıklamalarda bulundu. (AP)
ABD Başkanı Joe Biden dün Beyaz Saray’da açıklamalarda bulundu. (AP)

ABD Başkanı Joe Biden, Ortadoğu'ya daha çok istikrar ve barış getirmek konusunda çabaladığını vurguladı. Ortadoğu ziyaretiyle ilgili planlamasının henüz netleşmediğini belirten Biden, bu ay sonundaki seyahatinde İsrailli ve Arap liderler ile görüşmeyi tasarladığını söyledi.  
Biden, Delaware'de gazetecilerin sorularını yanıtladı. İsrail ve Avrupa gezisi kapsamında Suudi Arabistan'ı da ziyaret edip etmeyeceği sorulan Başkan Biden şu ifadeleri kulandı:
“Bu konuda şu an için nihai bir planım yok. Ancak şunu söylemeliyim ki Orta Doğu'ya daha çok istikrar ve barış getirmek konusunda görüşmelerimiz var. Bu gezimde hem İsrailli hem de Arap liderlerle görüşme ihtimalim var ve buna Suudi Arabistan’ın da dahil olması muhtemel. Benim görevim, yapabiliyorsam barış getirmek. Ben de bunu yapmaya çalışacağım."  
Biden, Suudi Arabistan ziyaretinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşüp görüşmeyeceği sorusuna "Görüşürsek yapmak istediğim; İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki manasız çatışmanın ve savaşın sürmesini engellemek. Buna odaklanacağım" yanıtını verdi. Beyaz Saray heyetinin Suudi Arabistan ziyaretinin olumlu sonuçları olduğunu belirten Biden, “Ekibim petrol üretim hacmindeki azalma konusu hakkında konuştu, üretimi artıracaklarını aktardılar” dedi.
Biden’ın gazetecilere yaptığı açıklamalarda, ABD’nin Suudi Arabistan’la ilişkileri yeniden güçlendirmek istediği yönünde işaretler vardı. Beyaz Saray’ın son zamanlarda stratejik müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirme eğilimi sergilediği değerlendiriliyor. ABD basınında yapılan birçok yorumda Başkan Biden’ın muhtemelen Suudi Arabistan’ı ziyaret edeceğini belirtildi. Ancak Beyaz Saray yetkilileri olası ziyareti ne doğruladı ne de yalanladı. Yetkililer Biden’ın ziyaret planının henüz nihai olarak tamamlanmadığını ve üzerinde çalıştıklarını ifade ettiler.  
Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre, Suudi Arabistan'ın Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) içinde fikir birliğine varılmasındaki rolünden takdirle söz etti. Kral Selman ve Veliaht Prens'in Birleşmiş Milletler liderliğinde Yemen’deki ateşkesi uzatmadaki çabalarını ve liderliğini övdü. 
Bazı kaynaklar, Biden yönetimi yetkililerinin, güvenlik ve petrol fiyatları konusundaki ortak stratejik çıkarları tartışmak için Suudi mevkidaşlarıyla perde arkasından çalıştıklarını aktardı. Suudi Arabistan-ABD müttefiklik ilişkisi son seksen yılda inişli çıkışlı süreçlerden geçti ancak hiçbir zaman tamamen kopmadı. Bunun başlıca nedeni ise iki ülke liderlerinin, bu ilişkinin son bulmaması ve olumsuz süreçlerden etkilenmemesi için gösterdikleri çabalardı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın 2016-2018 yıllarında ABD’ye yaptığı ziyaretler, Washington-Riyad arasındaki stratejik ilişkilerin pekiştirilmesine ve ivme kazanmasına katkı sağladı. İki ülkenin, savunma, ekonomi ve yatırım alanlarında güçlü ortak çıkarları bulunuyor. Suudi Arabistan, karşılıklı saygıya dayalı stratejik ortaklığın ve ortak çıkarların, iki dost ülke ve halklar arasındaki bu köklü ilişkinin temeli olduğuna ve böyle de kalacağına inanıyor. Suudi Arabistan Krallığı ve Amerika Birleşik Devletleri, özellikle iklim değişikliği bağlamında, karbon emisyonlarıyla mücadele çabalarını destekleme konusundaki ortak endişeleri ışığında, iki ülke arasındaki stratejik ilişkileri güçlendirme çabalarını daha da önemli kılan küresel enerji pazarında kilit oyuncular olarak n plana çıkıyor. Suudi Hem Arabistan Krallığı hem de ABD, bölgenin ve dünyanın karşı karşıya olduğu birçok endişeyi ve sorunu paylaşıyor. İki ülke güçlü liderlikleri ve dayanıklı ekonomileri ile, güvenlik ve ekonomide uluslararası barışın tesis edilmesinde belirleyici rol üstlenebiliyor.  
Joe Biden’ın başkanlığındaki ilk yurt dışı ziyaretini, İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in davetlisi olarak İsrail'den başlatması planlanıyor. ABD’nin bu ziyarette, iki devletli çözüm önerileri ve barışın tesis edilmesine odaklanması bekleniyor. Diplomatik kaynaklar, Biden’ın Ortadoğu ziyaretinde, Mısır, Irak ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin liderleriyle de görüşeceğini öngörüyor. Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar, Biden'ın İsrail gezisine 23 Haziran'da başlayacağını ve ertesi gün Filistin topraklarına hareket edeceğini, ayrıca Körfez ülkelerinin liderleriyle de görüşebileceğini bildirdi.
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Eyal Hulata, geçtiğimiz günlerde Washington’ı ziyaret etti. Hulata, Başkan Joe Biden’ın ziyaretinin ayrıntıları konusunda ABD'li yetkililerle anlaştığını doğruladı. İsrail kaynakları, Beyaz Saray'ın bu ziyareti duyurmakta gecikmesinin İsrail'deki siyasi krizden ve ziyaret tarihine kadar hükümetin düşmesi ihtimalinden kaynaklanabileceğini aktardı.  
Analistler, Biden'ın Ortadoğu ziyareti sırasında Prens Muhammed bin Selman’la görüşme olasılığı konusunda iyimserler. Nitekim olası bir görüşme, küresel petrol piyasalarına olumlu bir mesaj gönderecektir. Ayrıca ABD'deki benzin tüketicilerine de umut vadedecektir. Analistler, Biden ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın muhtemel görüşmesinin, ABD (dünyanın en büyük ekonomik ve askeri gücü) ile Suudi Arabistan (dünyanın en büyük petrol ihracatçısı) arasındaki ortaklığı güçlendireceğini öngörüyor.  
Başkan Biden ve Demokratlar, önüzdeki kasım ayında yapılacak ara seçimlere hazırlanırken Amerikalı seçmenler, yüksek fiyatlar ve enflasyon oranları nedeniyle öfkeli.  
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu Sorumlusu Brett McGurk ve Dışişleri Bakanlığı enerji güvenliği danışmanı Amos Hochstein’in de içinde yer aldığı bir heyet on gün önce Suudi Arabistan’ı ziyaret etmişti. Suudi yetkililerle yapılan görüşmelerde, enerji güvenliği, küresel petrol fiyatları ve enerjide fiyat istikrarını sağlamanın yolları ele alındı. ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, Suudi Arabistan'ın Yemen ateşkesinin iki ay uzatılmasına yol açan Yemen'i istikrara kavuşturma çabalarını görüşmek üzere birkaç kez Riyad'ı ziyaret etti. ABD Başkanı bu çabaları takdir etti ve Yemen'deki savaşan taraflar arasında kalıcı bir çözüme ulaşmak için tüm diplomatik çabaları gösterme sözü verdi. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu da petrol üretimini temmuzda günlük yaklaşık 648 bin varil artırma kararı aldı. 



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.