Biden, Amerika Zirvesi'nde zorluklarla karşı karşıya

ABD Başkanı Joe Biden, dün Los Angeles'ta Amerika Ülkeleri Zirvesi’nin açılışını gerçekleştirdi (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, dün Los Angeles'ta Amerika Ülkeleri Zirvesi’nin açılışını gerçekleştirdi (AFP)
TT

Biden, Amerika Zirvesi'nde zorluklarla karşı karşıya

ABD Başkanı Joe Biden, dün Los Angeles'ta Amerika Ülkeleri Zirvesi’nin açılışını gerçekleştirdi (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, dün Los Angeles'ta Amerika Ülkeleri Zirvesi’nin açılışını gerçekleştirdi (AFP)

ABD Başkanı Joe Biden, Kaliforniya eyaletindeki Los Angeles şehrinde Amerika Ülkeleri Zirvesi’nin düzenlendiği bu dönemde ciddi zorluklarla karşı karşıya. ABD hükümeti bu zirve ile aslında nüfuzunu pekiştirmek için Latin Amerika ülkeleri liderleriyle yeni bir aşama kaydetmeyi, bilhassa Çin’in güney yarımküredeki artan etkisi karşısında göç, ticaret ve yoksulluk konularını ele almayı hedefliyor.
Zirvede önemli ülkelerden bazı liderlerin yokluğu ve bazı liderlerle gergin ilişkiler kaynaklı eleştiri ve tartışmalara rağmen Biden yönetimi, ekonomik kalkınmanın sağlanması, iklim değişikliği ve göçle mücadelede bölgesel ilerleme kaydedilmesi amacıyla birçok girişimin başlatılacağını duyurdu.
Beyaz Saray yetkilileri, girişimlerin iklim krizinin ele alınmasına ve istihdam için ekonomik fırsatların, aynı zamanda kalkınmanın sağlanmasına, dirençli toplumlar inşa edilmesine ve temiz enerji alternatifleri geliştirilmesine yardımcı olacağını ifade etti.
Beyaz Saray, temiz enerji alanında ticaret ve yatırımın teşvik edilmesi yönünde 15 ülkeyi kapsayan girişime beş yeni ülkenin daha dahil olduğunu bildirdi. Biden, ülkesinin karbon emisyonlarını azaltma yönünde Brezilya, Kolombiya ve Peru'daki Amazon yağmur ormanlarını koruma çabalarını desteklemek için 12 milyon dolar sağladığını duyurdu.
Dün gerçekleştirilen görüşmelerde Biden, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ile istişarelerde bulundu. Başkan Yardımcısı Kamala Harris, temiz enerji ve iklim konularını görüşmek üzere Karayip Devletleri Topluluğu liderleriyle bir görüşme düzenledi.
Medya ve analistler, Biden'ın eski Başkan Donald Trump'a yakınlığı ile bilinen Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro ile ilk kez bir araya gelişini yakından izledi.
Brezilya’da Ekim 2022'de düzenlenecek seçimlerin güvenilirliği ve dürüstlüğünden şüphe duyuluyor. Bolsonaro, sağcı yönetiminin zayıf ekonomik performans gösterdiği eleştirileri ile karşı karşıya iken solcu eski lider Lula da Silva'nın geri dönmesi çağrıları kaydediliyor. Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro, Trump'ın Biden'ın kazandığı 2020 ABD seçimlerinde hile yapıldığı yönündeki iddialarını açıkça desteklemesi ardından iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginlik yaşanmıştı. Ancak Brezilya Devlet Başkanı ile ilişkileri geliştirmek, Biden'ın kıta liderliğini kanıtlama hesaplarının önemli bir parçası sayılıyor. Meksika Devlet Başkanı ise zirvede yer almadı.
Biden, Çarşamba akşamı Amerika Ülkeleri Zirvesi’nin açılışını demokrasinin ‘bölgenin ayırt edici bir özelliği’ olması çağrısı ile gerçekleştirdi. Biden’ın ABD'nin otoriter olarak nitelediği bazı liderleri davetliler listesine almama kararının yarattığı gerilimi yatıştırmaya çalıştığı gözlemlendi. Söz konusu karar bazı ülkelerin zirveyi boykot etmesine neden olmuştu.  
Biden zirvenin açılışında yaptığı 15 dakikalık konuşmasında, “Bugün, demokrasinin dünya çapında saldırı altında olduğu bir zamanda bir araya geliyoruz. Gelin bir kez daha birleşelim, demokrasinin yalnızca Amerikan tarihinin belirgin özelliği değil, aynı zamanda geleceğinin temel bileşeni olduğuna dair inancımızı tazeleyelim. Büyük ve çeşitliliğin olduğu bir bölgede yaşıyoruz. Her zaman her konuda anlaşamıyoruz; ancak demokrasi devletleri olduğumuz için farklılıklarımızı karşılıklı saygı ve diyalog yoluyla aşabiliyoruz” ifadelerine başvurdu.
Biden, Çarşamba akşamı, Latin Amerika'da daha kapsamlı büyümeyi teşvik etme yönünde "Ekonomik Refah için Amerika Ortaklığı” girişiminin başlatıldığını duyurdu. Bu girişimin bölgesel ticareti daha sürdürülebilir kılacak, tedarik zincirlerini pekiştirecek, temiz enerji alanında iş fırsatları yaratacak ve iklim kriziyle mücadeleyi sağlayacak bir ekonomik eylem çerçevesi içereceğini açıkladı.
Bugün göçün düzenlenmesi yönündeki planını açıklaması beklenen Biden, bu planı ‘göçü yönetmeye yönelik yeni ve entegre bir yaklaşım ve yarımküre genelindeki ortak sorumluluk’ olarak nitelendirdi. “Güvenli ve düzenli göç, ABD dahil tüm ekonomilerimiz için faydalıdır” ifadelerini kullanan Biden, bu hususun sürdürülebilir büyüme için katalizör niteliğinde olduğunu, ancak yasa dışı göçün kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Geçtiğimiz yıldan bu yana Biden yönetimi, ABD-Meksika sınırında, özellikle Orta Amerika ülkeleri, Venezuela ve Haiti'den benzeri görülmemiş bir göçmen akınını ele almaya çalışıyor.
Başkan Yardımcısı Harris, Salı gecesi yaptığı açıklamada, göçün sınırlı hale getirilmesi umuduyla Orta Amerika'daki iş fırsatlarını desteklemek için 1,9 milyar dolar tahsis edileceğini açıkladı.
Biden, Kanada, Brezilya ve Arjantin liderleri dahil olmak üzere en az 20 devlet liderini ağırladı. Ancak 1994 yılında Miami'de gerçekleştirilen açılış toplantısından bu yana ABD'de ilk kez düzenlenen zirveye Küba, Nikaragua ve Venezuela liderleri davet edilmedi.
Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, zirveye katılmayarak yerine Dışişleri Bakanı’nı gönderdi. Bolivya, Guatemala ve Honduras liderlerinin de zirvede yer almaması, Biden'ın ekonomik işbirliği, göç ve iklim değişikliği konularında ABD’nin bölgede liderliğini yeniden dayatma çabalarına darbe vurdu.
Latin Amerika ve Karayipler bölgesi, Kovid-19 salgınından ciddi şekilde etkilendi; zirâ bu bölgede kaydedilen ölümler, tüm dünyada kaydedilen can kayıplarının en az yüzde 40’ını temsil ediyor. Bölge ekonomik çöküşün yanı sıra çevresel felaketler ve siyasi istikrarsızlıktan da muzdarip.
Biden bu zorlukların üstesinden gelinmesi için Amerikalılar Arası Kalkınma Bankası’nda (IDB) köklü bir değişikliğe gidilmesi önerisinde bulundu. Aynı zamanda dijital bağlantı, yenilenebilir enerji ve sağlık alanlarının pekiştirilmesi için bankanın özel sektör finansman kolunu ABD sermayesi ile destekleme sözü verdi.
Biden, bölgedeki 500 bin halk sağlığı ve tıp uzmanının beş yıl süreyle eğitimi yönünde yeni bir ABD sağlık ekibinin kurulduğunu, aynı zamanda ihracata yönelik gıda üretimini ve gübre üretimini artırmak için yarım kürenin önde gelen gıda ihracatçıları ABD, Arjantin, Brezilya, Kanada, Şili ve Meksika arasında yeni bir ortaklığın kaydedildiğini duyurdu. 
Amerika Ülkeleri Zirvesi, Çin bölgeye yoğun yatırımlarda bulunduğu sırada Biden yönetiminin ise Latin Amerika ülkeleriyle ilişkileri canlandırma ve yenileme arzusunu temsil ediyor.
Amerikan Araştırma Enstitüsü verilerine göre Çin Devlet Başkanı Şi Cinping göreve geldiği 2013 yılından bu yana Latin Amerika'yı 11 kez ziyaret ederken Biden ise göreve geldiği Ocak 2021'den bu yana henüz herhangi bir ziyaret gerçekleştirmedi.



Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
TT

Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot’un internet sitesi Ynet, dün yayımladığı haberinde Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in görevine başladıktan sonraki ilk resmi ziyaretini İsrail’e gerçekleştireceğini bildirdi.

Habere göre Merz, bugün (pazar) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformundaki paylaşımında Almanya’yı İsrail için ‘önemli bir ortak’ olarak niteledi. Saar, iki ülke ilişkilerinin sürekli geliştiğini belirterek Merz’in ziyaretinin bu ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Saar ayrıca, Almanya’nın geçen hafta ilk kez kendi topraklarında İsrail’e ait Arrow balistik füze savunma sistemi bataryası konuşlandırdığını hatırlattı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in İsrail’e yaptığı ilk ziyarette, Berlin’in Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarına ve işgal altındaki Batı Şeria’daki şiddete yönelik son dönemdeki itirazlarına rağmen iki ülke arasındaki ‘özel’ ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflediği bildirildi.

Merz, Ürdün’ün Akabe kentinde Kral 2. Abdullah ile yaptığı iki saatlik kısa görüşmenin ardından İsrail’e geçti. Şansölyenin bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi planlanıyor.

Ziyaret, Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana iki yılı aşkın süredir uluslararası alanda yalnızlık yaşayan Netanyahu açısından dikkate değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Savaşa ve yarattığı sonuçlara rağmen Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille cuma günü yaptığı açıklamada, ‘Almanya-İsrail ilişkilerinin sağlam, yakın ve güvene dayalı’ olduğunu vurguladı.

Almanya, İsrail’e güçlü destek veriyor ve bunu Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı nedeniyle taşıdığı tarihi sorumlulukla açıklıyor. Merz’in bugün, Nazi Almanya’sı tarafından öldürülen Yahudi kurbanların anısını yaşatan Yad Vashem Anma Merkezi’ni ziyaret etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Berlin, Gazze Şeridi’ndeki insani durumun ağırlaşmasıyla birlikte son aylarda İsrail’e yönelik söylemini sertleştirdi.

Geçtiğimiz ağustos ayında Merz, İsrail’in kuşatma altındaki ve büyük ölçüde yıkıma uğramış Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına tepki olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ihracatına kısmi kısıtlama getirme kararı almış ve bu adım ülkede siyasi tartışmaya yol açmıştı.

‘Söylem farklılığı’

Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, iki ülke arasındaki ‘söylem farklılığına’ dikkat çekti.

Şansölye ile İsrail Başbakanı’nın bugün Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki ay önce yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş için yürütülen çabaları ele alması bekleniyor.

Bu anlaşma, İsrail ile Hamas’ın neredeyse her gün karşılıklı ihlal suçlamaları yöneltmesi nedeniyle hâlâ kırılgan. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Hille cuma günü, ‘yerleşimci şiddetinde büyük artış’ yaşandığını belirterek, bu durumu tekrardan kınadı ve İsrail hükümetine ‘yerleşim inşasını durdurma’ çağrısını yineledi.

Geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan silah ihracatı kısıtlaması, Netanyahu hükümetinden sert tepki çekmişti. İsrail yönetimi, geleneksel müttefiki Almanya’yı bu adımla ‘Hamas terörünü ödüllendirmekle’ suçlamıştı.

Şansölye Merz’in, kararını İsrail Başbakanı’na telefonla bildirmesi sırasında ‘tartışmanın alevlendiği’ bildirildi.

Ancak Alman solunun radikal kanadındaki Die Linke partisine bağlı Rosa Luxemburg Vakfı’nın Tel Aviv Ofisi Direktörü Gil Shohat, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, bunun iki lider arasındaki ‘söylemsel bir ayrışmadan’ öteye gitmediğini söyledi.

Öte yandan Alman ordusunun çarşamba günü İsrail dışında ilk kez konuşlandırılan Arrow füze savunma sisteminin ilk bölümünü faaliyete geçirmesi, Almanya’nın uzun vadeli güvenliği açısından İsrail’e duyduğu bağımlılığın boyutunu ortaya koydu.

Berlin ayrıca son dönemde, insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmasını güçlendirmesi konusunda İsrail’den aldığı desteğe dikkat çekti.

Yüksek beklentiler

Almanya’nın Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına onay vermesi, perşembe günü alınan kararla ülkede geniş destek görürken, bazı diğer ülkelerde boykot çağrılarını tetikledi.

Gil Shohat, Almanya Şansölyesi’nin Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediği şüphesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Binyamin Netanyahu’yu ziyaret etmesini, ‘normalleşmemesi gereken bir durumda olumsuz bir normalleşme işareti’ olarak değerlendirdi.

Friedrich Merz, şubat ayı sonunda parlamentoyu kazandıktan hemen sonra yaptığı açıklamada, UCM’nin hakkındaki yakalama kararına rağmen Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret edebileceğini söylemişti.

Ancak Şansölyelik makamı daha sonra bu meselenin ‘şu anda gündemde olmadığını’ bildirdi.

Konrad Adenauer Vakfı’nın Kudüs Ofisi Direktörü Michael Rimmel ise AFP’ye yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun Berlin’den ‘sürekli bir destek işareti’ beklediğini ve kendisinin şu anda ‘yüksek beklentilere’ sahip olduğunu söyledi.

Öte yandan Rimmel’e göre Berlin’in son aylarda yaptığı çağrılar, Donald Trump’ın ‘daha güçlü etkisi’ karşısında sınırlı kalıyor. Rimmel, Trump’ın Gazze’de ateşkes sağlanması için İsrail’i baskı altına alabilen ‘tek aktör’ olduğunu belirtti.


ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.