Ticaret Bakanı Muş: Haziran ayında ihracat 23,4 milyar dolar oldu

Ticaret Bakanı Mehmet Muş, "Haziran ayında ihracatımız, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 18,5 artışla 23,4 milyar dolar olmuştur." dedi.

AA
AA
TT

Ticaret Bakanı Muş: Haziran ayında ihracat 23,4 milyar dolar oldu

AA
AA

Muş, Erzurum'da Doğu Anadolu İhracatçılar Birliğinin (DAİB) açılışında, haziran ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Türkiye'nin ihracatta 2021 yılında yakaladığı başarıyı 2022 yılının ilk 6 ayında da devam ettirdiğini belirten Muş, şöyle konuştu:
"Geride bıraktığımız haziran ayında ihracatımız, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 18,5 artışla 23,4 milyar dolar olmuştur. Memnuniyetle belirtmek isterim ki bu rakam, tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamıdır. Böylelikle 2022 yılının ilk 6 ayının tamamında, en yüksek aylık ihracat değerine ulaştık ve altıda altı yaptık. Yılın ilk 6 ayında ülkemiz toplamda 126 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiştir."
Haziran ayı ithalatının ise 31,6 milyar dolar olarak gerçekleştiğini bildiren Muş, "Enerji kalemi 8,1 milyar dolarlık payla bu ay da ithalatımızda önemli bir yer tutmuştur." ifadesini kullandı.

"Tersine bir küreselleşme dönemine girdiğimizin sinyallerini alıyoruz"
Küresel ekonomide uzun bir süredir salgın süreciyle başlayan ve halen devam eden küresel tedarik zincirlerindeki bozulmalar ile arz-talep dengesizliklerinin neden olduğu sorunlarla mücadele ettiklerini dile getiren Muş, Ukrayna'daki savaşın gerek enerji gerekse tarım ürünleri fiyatlarında ciddi artışlara neden olduğunu, piyasalardaki dalgalanmaları daha da artırdığını söyledi.
Tüm bunların neticesinde, birçok gelişmiş ülkede rekor düzeye ulaşan enflasyonun, insanlık için başat bir sorun haline geldiğini aktaran Muş, "Nitekim ABD ve İngiltere'de son 40 yılın zirvesine yerleşen enflasyon, Avro Bölgesi'nde de çift hanelere ulaşarak rekorlar kırmaktadır." ifadesini kullandı.
Buna karşın, son haftalarda açıklanan veriler ve enflasyonla mücadele için duyurulan politikaların, gelinen noktada küresel ekonomide bir yavaşlama olması ihtimalinin güçlendiğini gösterdiğine işaret eden Muş, şöyle konuştu:
"Nitekim Dünya Bankası, geçtiğimiz ay yayımladığı 'Küresel Ekonomik Beklentiler' raporunda 1970'lerde yaşanan stagflasyon durumu ile günümüzde yaşanan gelişmeler arasında bazı benzerlikler kurmuştur. Bu doğrultuda, birçok uluslararası kuruluşun küresel büyüme tahminlerini düşürdüğüne şahit olmaktayız. OECD, küresel büyüme tahminini yüzde 3'e çekerken, Dünya Bankası da beklentisini yüzde 2,9 olarak güncellemiştir. Bu atmosferde, artan korumacı politikalar ve küresel değer zincirlerinde yaşanan değişimler ile tersine bir küreselleşme dönemine girdiğimizin sinyallerini alıyoruz."
Bakan Muş, küresel sorunların çözümü için her zamankinden daha çok dayanışma ve iş birliğine ihtiyaçlarının olduğunu belirterek, Birleşmiş Milletler'in gıda fiyatlarındaki artışın, iklim değişikliği nedeniyle özellikle Afrika'da yaşanan kuraklık ile birleşerek 2023'te bir gıda krizine dönüşebileceği konusunda uyarılarda bulunduğunu hatırlattı.
Hükümet olarak, küresel çapta giderek büyüyen sorunları yakından takip ederek gerekli adımları hızla attıklarını dile getiren Muş, lojistik operasyonların zorlaştığı bir dönemde iş insanlarıyla sürekli istişare ederek önlerindeki engelleri tek tek kaldırmak için yoğun mesai harcadıklarını aktardı.

Sermaye kontrolü iddialarına yanıt
Bu kapsamda, ticari diplomasi faaliyetlerini yoğun bir şekilde yürüterek transit geçiş belgelerinden yeni hatların açılması ve limanların kullanılmasına kadar birçok konuda kapsamlı müzakereler gerçekleştirdiklerini bildiren Muş, şöyle devam etti:
"Şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Ekonomimize güvenen, yatırım yapan, üreten, ihraç eden herkese sonuna kadar destek olmaya ve sahip çıkmaya devam edeceğiz. Özellikle son günlerde bazı çevreler tarafından sermaye kontrolüne ilişkin iddiaların maksatlı şekilde ortaya atıldığını üzülerek görmekteyiz. Bunlar itibar edilmemesi gereken iddialardır, bunların tamamı lafügüzaftır. Türkiye, kurallı serbest piyasa sisteminin etkin bir şekilde işlediği gelişmiş bir ekonomidir ve serbest piyasa sisteminden asla taviz vermemiştir ve vermeyecektir."
Türkiye'de yerli ve yabancı sermayenin, güven içerisinde yatırım yapabilecek bir ekonomik iklimin içerisinde olduğunu ve kurallı serbest piyasa konusundaki bu kararlı tutumundan asla vazgeçmeyeceğini vurgulayan Muş, şunları kaydetti:
"Nitekim küresel ekonominin tökezlediği böylesi bir ortamda Türkiye ekonomisi, 2021 yılında yüzde 11 gibi bir oranla yakaladığı büyüme ivmesini, 2022'nin ilk çeyreğinde de devam ettirmiş ve yüzde 7,3 oranında büyümüştür. Söz konusu 15 aylık dönemde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla artışımızın neredeyse yarısı, net ihracatımızdan kaynaklanmıştır. Bir diğer ifadeyle, ülkemizin yerli ve milli değerleri, yani iktisadi bağımsızlık mücadelemizin sivil neferleri olan ihracatçılarımız, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olmaya devam etmiştir. Öte yandan büyümenin öncü göstergelerinden olan Sanayi Üretim Endeksimiz yıllık yüzde 10,8 artarak ekonomideki üretim ivmesinin devam ettiğini göstermiştir."
Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türkiye'nin ithalat miktarını artırmadığını, artan rakamın ithal enerji fiyatı olduğunu belirterek "Bugün karşı karşıya olduğumuz enerji kaynaklı dış ticaret açığı da tüm dünyada artan enerji fiyatlarının bir sonucudur." dedi.

"Toplam ithalat artışımızın yaklaşık yüzde 57’si enerji ithalatından kaynaklanmıştır"
Muş, dünyada artan enerji fiyatlarının ithalat rakamlarındaki yansımalarının devam ettiğini söyledi.
Bu noktada, ithalattaki artış içerisinde enerji fiyatlarının etkisi üzerine detay vereceğini bildiren Muş, "Enerji ithalatımız, 2022 ocak-haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 155 artarak 47,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Toplam ithalat artışımızın yaklaşık yüzde 57’si enerji ithalatından kaynaklanmıştır." ifadelerini kullandı.
Muş, ithalat artışında enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişin etkisinin açıkça görüldüğüne dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Nitekim 2022 ocak-mayıs döneminde küresel enerji fiyatları, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 83 artış göstermiştir. Küresel emtia fiyatlarındaki artışa paralel olarak en son açıklanan verilere göre 2022 Ocak-Nisan döneminde ülkemiz ithalat birim değer endeksi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38 artış göstermiştir. Ancak ithalat endeksimiz sadece yüzde 1,8 ile sınırlı bir artış göstermiştir. Diğer taraftan, enerji ithalat birim değer endeksi aynı dönemde yüzde 190 artış gösterirken enerji ithalat miktar endeksi ise yüzde 5,3 azalış göstermiştir. Aslında miktarsal olarak azalış varken rakamsal olarak ciddi bir artışla karşı karşıyayız. Yani Türkiye ithalat miktarını artırmamıştır. Artan, ithal enerjinin fiyatıdır. Bugün karşı karşıya olduğumuz enerji kaynaklı dış ticaret açığı da tüm dünyada artan enerji fiyatlarının bir sonucudur."

"Uluslararası ticaretin önündeki engelleri kaldırmak için çalışmalar yapıyoruz"
Bakan Muş, aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranının, yine enerji hariç yüzde 93,4 düzeyinde gerçekleştiğini belirterek, 246,2 milyar dolara ulaşan 12 aylık ihracatla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2022 yılı sonu için işaret ettiği 250 milyar dolar ihracat hedefine emin adımlarla ilerlediklerini dile getirdi.
Martta faaliyetlerine başlayan İhracatı Geliştirme AŞ'nin bugüne kadar 3,4 milyar liranın üzerine kefalet verdiğine işaret eden Muş, "Ticaretimizin daha üst seviyelere ulaşması kapsamında yürüttüğümüz çalışmalardan bir diğeri de uluslararası ticaretin önündeki engelleri kaldıran ticaret anlaşmalarıdır. Bu kapsamda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasındaki Tercihli Ticaret Düzenlemesi'nin, Resmi Gazete'de yayımlanarak dün itibarıyla yürürlüğe konmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu düzenleme ile anlaşmaya ilişkin yükümlülüklerini tamamlayan 12 ülke arasında, belli ürünlerde karşılıklı gümrük vergisi ve ek mali yükümlülükler, daha düşük oranlarda uygulanacaktır." diye konuştu.
Haziranda ticari diplomasi faaliyetlerini hızlandırdıklarını aktaran Muş, şöyle devam etti:
"Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından düzenlenen 12. Bakanlar Konferansı'na iştirak ederek DTÖ'nün kapsayıcı reform sürecinin başlatılması konusu başta olmak üzere ülkemizin tutumunu net biçimde ortaya koyduk. Cenevre programımız kapsamında ayrıca ABD, Çekya ve Lübnanlı muhataplarımızla ikili görüşmelerde bulunduk. Gaziantep'te düzenlenen '2. Türk-Arap İş Zirvesi'ne katılarak Türkiye ile Arap ülkeleri arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin daha da güçlendirilmesi konusunda iş dünyalarımız için yol gösterici çalışmalarda bulunduk. Yine 'D-8 Yatırım Forumu'na katılarak İslam dünyasının hızla gelişen 8 ekonomisinin ticaret ve yatırımlara ilişkin potansiyelini önümüzdeki dönemde daha verimli değerlendirmesi gerektiği çağrısında bulunduk."
Muş, yakın coğrafyayla ticari ilişkileri geliştirmek ve var olan sorunları ortadan kaldırmak için ay içerisinde Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistanlı muhatapları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.

"Gümrük vergilerimizde gerektiği takdirde bazı düzenlenmelere başvurduk"
Bir yandan yakın coğrafya ile ticaret potansiyelini en verimli şekilde değerlendirmek için çalışmalarına devam ettiklerini, diğer yandan hizmet ihracatını geliştirmeye yönelik de önemli adımlar attıklarını vurgulayan Muş, şunları kaydetti:
"Bunun yanı sıra ihracatımıza yeni pazarlar kazandırmak ve dünya ticaretindeki konumumuzu güçlendirmek için çeşitli girişimlerde bulunuyor ve çağın ihtiyaçlarına uygun strateji ve destek mekanizmalarını hayata geçiriyoruz. Bu manada 6 Haziran'da düzenlenen Sağlık Hizmeti İhracatı Zirvesi ile Yeni Desteklerimiz ve 'Heal in Türkiye' portalının tanıtımını gerçekleştirdik. Öte yandan, 6 Temmuz’da İstanbul’da lansmanını gerçekleştireceğimiz Uzak Ülkeler Stratejisi ile kapsamlı analizler sonucunda belirlenen uzak ülkelere ihracatımızı dört kat artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, ülkemiz üreticilerini haksız rekabetten korumak ve ekonomik kalkınmamızı sağlıklı temellere oturtmak amacıyla, ticaret politikası araçlarımızı etkin bir şekilde kullanmaktayız. Bu anlamda, yerli üretimimizi desteklemek amacıyla gümrük vergilerimizde gerektiği takdirde bazı düzenlenmelere başvurduğumuzu da belirtmek isterim."
Muş, teknoloji ve sürdürülebilirlik trendlerine erkenden uyum sağlayan, yatırım kararlarını bu yönde alarak verimlilik artışına giden aktörlerin, küresel ekonomideki payının arttığını anlattı.

"Mevcut büyüme ortamını sürdürülebilir kılacağımıza eminim"
Bu yılda da ihracatın ekonomik büyümenin ana unsuru olacağına inandığını söyleyen Muş, "Sanayimizde son yıllarda gösterdiğimiz atılımları devam ettireceğimize, ihracatın ve yatırımların itici bir güç olduğu mevcut büyüme ortamını sürdürülebilir kılacağımıza eminim. Şunu herkes iyi bilmeli ki ülkemizin İstiklal ve Milli Mücadele ruhu 103 yıl önce nasılsa, bugün de aynı şekilde mevcudiyetini korumaktadır. Bu noktada, büyük özveri ve gayret ile çalışmalarını sürdüren tüm ihracatçılarımıza şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum." dedi.
Muş, Bakanlık ile sıkı iş birliği içerisinde çalışan Türkiye İhracatçılar Meclisi'nde gerçekleşen seçimler sonucunda göreve gelen TİM Başkanı Mustafa Gültepe'yi ve yeni yönetim kurulunu tebrik etti.
Konuşmalar öncesinde Doğu Anadolu İhracatçılar Birliğinin (DAİB) yeni hizmet binasının açılışını kurdele keserek yapan Muş, bar ekibi gösterisini izledi.
Programa, Vali Okay Memiş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, AK Parti Erzurum milletvekilleri Recep Akdağ ve Zehra Taşkesenlioğlu Ban, TİM Başkanı Gültepe, AK Parti İl Başkanı Mehmet Emin Öz, MHP İl Başkanı Naim Karataş, İl Emniyet Müdürü Levent Tuncer, İl Jandarma Komutanı Albay İlker Şimşek ve iş adamları katıldı



Fitch, Mısır'ın görünümünü "durağan"dan "pozitife” çevirdi

Fitch, yakın vadede Mısır'a yönelik dış finansman risklerinin önemli ölçüde azaldığını belirtti. (Reuters)
Fitch, yakın vadede Mısır'a yönelik dış finansman risklerinin önemli ölçüde azaldığını belirtti. (Reuters)
TT

Fitch, Mısır'ın görünümünü "durağan"dan "pozitife” çevirdi

Fitch, yakın vadede Mısır'a yönelik dış finansman risklerinin önemli ölçüde azaldığını belirtti. (Reuters)
Fitch, yakın vadede Mısır'a yönelik dış finansman risklerinin önemli ölçüde azaldığını belirtti. (Reuters)

Fitch, Mısır'ın not görünümünü "durağan"dan "pozitif"e revize etti. Kuruluş, raporunda Mısır'ın notunu değiştirmeyerek "B-" olarak sabit bıraktı.

Fitch, Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan "Ras El Hekma" anlaşması ve esnek döviz kuruna geçiş nedeniyle yakın vadede dış finansman risklerinin önemli ölçüde azaldığını belirtti. Para politikasının sıkılaştırılması, aynı zamanda uluslararası finans kuruluşlarından ek finansman sağlanmasına ve dışarıya çıkan paranın iç borç piyasasına yönelmesine yol açtı.

Kredi derecelendirme kuruluşu, Ras El Hekma anlaşmasının Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin Mısır'a sağladığı mali desteğin gücünü teyit ettiğini belirterek, Fitch'in döviz kurundaki esnekliğin geçmişe göre daha sürdürülebilir olacağına dair " daha fazla güvene" sahip olduğunu kaydetti.

Fitch ayrıca, bütçe dışı harcamaları sınırlamaya yönelik ilk adımların kamu borcunun sürdürülebilirliği risklerini azaltmaya yardımcı olacağını vurguladı.


TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı

TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı
TT

TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı

TÜİK, Nisan 2024 enflasyon rakamlarını açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 3,18 arttı. TÜFE'deki artış bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 18,72 oldu. On iki aylık ortalama göre artış yüzde 59,64 olarak gerçekleşti. TÜİK, yıllık enflasyonun ise yüzde 69,80 olduğunu açıkladı.

TÜFE ana harcama gruplarına göre yıllık değişim oranlarına bakıldığında ise Nisan ayında en yüksek artış yüzde 103,86 ile eğitim grubunda kaydedildi.

Bunu yüzde yüzde 95,82 ile lokanta ve oteller, yüzde 80,39 ile ulaştırma izledi.

Nisan ayında en az artış gösteren gruplar ise yüzde 51,20 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 55,40 ile haberleşme ve yüzde 55,55 ile konut oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 1,03 ile sağlık oldu.

Buna karşılık, 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 9,56 ile alkollü içecekler ve tütün oldu. Bunu yüzde 4,69 ile lokanta ve oteller ve yüzde 4,58 ile giyim ve ayakkabı takip etti.

TÜİK, Mart ayında ise enflasyonun bir önceki aya kıyasla yüzde 3,16 oranında arttığını, yıllık bazda ise artışın yüzde 68,50 düzeyinde gerçekleştiğini açıklamıştı.


OECD, 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

OECD, 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2024 ve 2025 yılları için Türkiye ve küresel büyüme tahminini yükseltti.

OECD bugün yayımladığı raporunda 2024 küresel büyüme tahminini şubatta açıkladığı yüzde 2.9'dan yüzde 3.1'e revize ederken, Türkiye için 2024 tahminini yüzde 2.9'dan yüzde 3.4'e yükseltti.

OECD Türkiye ekonomisi için 2025 büyüme tahminini ise yüzde 3.1'den yüzde 3.2'ye, küresel ekonomi için de yüzde 3'ten yüzde 3.2'ye çıkardı.

OECD, Türkiye'deki finansal koşulların sıkılaşması ve enflasyonun alım gücü üzerindeki olumsuz etkisinin hane halkı tüketimini azaltacağını belirtti.

Rapora göre geçen yıl meydana gelen depremin ardından yeniden yapılanmanın devam etmesiyle yatırım faaliyetlerinin kısmen güçlü kalması bekleniyor.

OECD raporunda ihracatın, iyileşen dış ortamın etkisiyle kademeli olarak güçleneceği ifade edildi.

Türkiye'de enflasyonun bu yılın başında zirve yaptığını ancak 2024 ve 2025 yıllarında yüksek kalmaya devam edeceğini belirten OECD, Türkiye'de enflasyonun 2024'te ortalama yüzde 55.5, 2025'te yüzde 28.9 olacağını öngörüyor.

Raporda 2023 yılında bütçe açığının kısmen depremle ilgili harcamalardan dolayı artmasının ardından maliye politikasının daraltıcı olması beklendiği belirtildi.

Rapora göre Türkiye'de para politikası gerektiği gibi kısıtlayıcı hale geldi ve politika faizi Mayıs 2023'ten bu yana 4,150 baz puan yükseldi ancak enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesi halinde daha fazla parasal ve mali sıkılaşma yapılması gerekebilir.

Independent Türkçe, Reuters


FED’in faiz kararı beklenirken Bitcoin art arda üçüncü günde de düşüşünü sürdürdü

Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)
Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)
TT

FED’in faiz kararı beklenirken Bitcoin art arda üçüncü günde de düşüşünü sürdürdü

Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)
Dünyanın en çok işlem gören kripto para birimi Bitcoin’in değeri yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara geriledi. (Reuters)

Yatırımcılar FED'in faiz oranlarıyla ilgili kararını ve ABD işgücü piyasasından önemli verilerin açıklanmasını beklerken, dijital para birimi Bitcoin Nisan ayında 2022 sonlarından bu yana en kötü aylık performansını kaydetmesinin ardından bugün (Çarşamba) üst üste üçüncü günde de düşüşünü sürdürdü. Reuters'e göre, dünyanın en çok işlem gören kripto para biriminin değeri son işlemlerde yüzde 3,8 düşüşle 57 bin dolara gerileyerek Şubat sonundan bu yana en düşük seviyeye indi. Ethereum ise yaklaşık yüzde 2,6 kayıpla 2,8 bin dolarla Nisan ortasından bu yana en düşük seviyeye geriledi.

Bitcoin, 70 bin doları aşan benzeri görülmemiş seviyelere ulaşan büyük bir rallinin ardından yatırımcıların kâr elde etmesinden etkilenerek Nisan ayında yaklaşık yüzde 16 oranında düştü. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, FED'in ileriki bir tarihte herhangi bir faiz oranı değişikliğine gitmesi beklenmiyor. Yatırımcıların FED’in bu yıl hiç faiz indirimi yapmayacağı konusunda daha eğilimli hale gelmesi, kripto para birimleri, gelişmekte olan piyasa hisse senetleri, tahviller ve emtialar gibi hassas varlıklara darbe vurdu. Geçtiğimiz Mart ayında faiz oranlarının üst üste beşinci toplantıda da yüzde 5,25-5,50 aralığında sabit tutulmasından sonra küresel piyasalar, FED'in bugün yapacağı toplantının sonucunu bekliyor.


İslam Kalkınma Bankası Grubundan Türkiye'ye 6,3 milyar dolarlık finansman

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İslam Kalkınma Bankası Grubundan Türkiye'ye 6,3 milyar dolarlık finansman

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubunun, 2024-2026 dönemini düzenleyen Ülke Stratejisi kapsamında Türkiye'deki projelere 6,3 milyar dolarlık finansman sağlayacağını belirterek, "Uygulamaya koyduğumuz ekonomi programı sayesinde Türkiye'ye yönelik dış kaynak akışı güçlü şekilde devam ediyor." dedi.

Şimşek, AA muhabirine, Riyad temaslarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

İKB'nin 50'nci kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Riyad'da iki gün süren "Yıllık Toplantılar"a katıldığı bilgisini veren Şimşek, toplantılar kapsamında, İKB Grubunun 2024-2026 döneminde Türkiye'deki faaliyetlerini düzenleyen Ülke Stratejisi'nin kabul edildiğini söyledi.

Şimşek, strateji kapsamındaki çerçeve programı, İKB Başkanı Muhammed Sulaiman Al-Jasser ile imzaladıklarını ifade ederek, "Stratejiyle, İKB, ülkemizdeki projelere 6,3 milyar dolar tutarında finansman sağlamayı öngörüyor. Uygulamaya koyduğumuz ekonomi programı sayesinde Türkiye'ye yönelik dış kaynak akışı güçlü şekilde devam ediyor." diye konuştu.

- "Kalkınma önceliklerimizle uyumlu"

Söz konusu stratejinin, Türkiye'nin 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program'da yer alan kalkınma öncelikleriyle uyumlu olduğunu vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:

"Strateji kapsamında sağlanacak finansman eğitim, sağlık, ulaştırma, finans, tarım, sanayi, enerji, altyapı gibi birçok sektördeki faaliyetin desteklenmesi amacıyla kullanılacak. Strateji, İKB Grubunda yer alan tüm kuruluşları, İKB, İslam Kalkınma Bankası (İKB), Uluslararası Ticaret Finansmanı İslami Kurumu (ITFC), Özel Sektörün Geliştirilmesi İslami Kurumu (ICD) ve İslam Ülkeleri Arası İhracat ve Yatırım Sigortası Kurumunu (ICIEC) kapsıyor. 6,3 milyar dolarlık tutarın 2 milyar dolarının İKB'den, 900 milyon dolarının ITFC'den, 300 milyon dolarının ICD'den ve 3,1 milyar dolarının ICIEC'ten sağlanması öngörülüyor."

İKB Grubunun kuruluşundan beri Türkiye'ye 12,9 milyar dolar finansman sağladığına dikkati çeken Şimşek, Türkiye'nin, bankadan uygun koşullu kredi kullanan ülkeler arasında 4'üncü sırada yer aldığını bildirdi. Şimşek, 2021-2023 döneminde de İKB Grubu tarafından ülkeye yönelik yaklaşık 800 milyon dolarlık finansmanın onaylandığını dile getirdi.

- Dünya Bankasının ardından İKB'den ekonomi programına destek

Öte yandan, Dünya Bankası da Türkiye'ye aktardığı kaynak tutarını, Orta Vadeli Program'ın açıklanmasının ardından devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltme kararı almıştı. Bankanın, ilk 3 yıl içinde Türkiye'ye ilave 18 milyar dolarlık finansman sağlayacağı Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı kısa süre önce Bankanın İcra Direktörleri Kurulunda görüşülerek yürürlüğe girmişti.

Dünya Bankasının ardından bu kez İKB Grubunun Ülke Stratejisi'nin kabul edilmesi, Türkiye'nin ekonomi programına duyulan destek ve güvenin göstergesi olarak değerlendiriliyor.


BIST 100 endeksi, 10.000 puanı aşarak rekor kırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BIST 100 endeksi, 10.000 puanı aşarak rekor kırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, 10.008,02 puanla rekor seviyeyi gördü.BIST 100 endeksindeki yükseliş, ulaştırma hisseleri öncülüğünde yüzde 0,8'in üzerine çıktı.

Rekor seviye olan 10.008,02 puanı gören BIST 100 endeksi, daha sonra 9.995-10.000 puan bandında dengelendi.

Analistler, ekonomi yönetiminin attığı adımların piyasalar tarafından olumlu karşılandığını belirtti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dün sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede, Türkiye ekonomisine yönelik artan güven ve öngörülebilirliğin, dış finansman sağlamayı da olumlu etkilediğini belirterek, "2023 yılının ilk 5 ayında 2,9 milyar dolar net portföy çıkışı olurken Haziran 2023-Şubat 2024 döneminde 16,8 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşti." ifadesini kullanmıştı.

Öte yandan, dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da ABD'li enerji şirketi Exxon Mobil ile yaklaşık 1,1 milyar dolar tutarında 2,5 milyon ton sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) için görüşüldüğünü açıklamıştı.

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.000 ve 10.100 seviyelerinin direnç, 9.900 ve 9.800 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.


Bilim insanlarından elektrikli otomobillerin menzil sorununa çözüm önerisi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Bilim insanlarından elektrikli otomobillerin menzil sorununa çözüm önerisi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Araştırmacılar basit bir değişikliğin, bazı araç sahiplerinin elektrikli arabalara karşı yoğun bir şekilde duyduğu "menzil kaygısını" ortadan kaldırabileceğini söylüyor. 

Elektrikli bir aracın bir yolculuğu başarıyla tamamlayamayacağı ya da aracın şarj olması için uzun süre beklemek gerekeceği korkusu, elektrikli araçların önündeki en büyük engellerden ikisi. Bu tür araçları satın alma ihtimali olan pek çok kişi benzinli araçları tercih ettiğini çünkü kolayca ulaşılabilen benzin istasyonlarında hemen doldurulabildiklerini belirtiyor.

Ancak yeni araştırma bu durumun basit bir değişiklikle çok daha kolay hale getirilebileceğini öne sürüyor. Yeni araştırmada bu tür sorunların sadece bir zihniyet değişikliğiyle çözülebileceği ve menzil kaygısının sadece yanlış açıdan bakmanın sonucu olabileceği ifade ediliyor.

Menzil kaygısı sorununun büyük bir kısmı, elektrikli araç sürücülerinin eski zihniyetlerine takılıp kalmasından kaynaklanıyor: Sürekli ne kadar menzilleri kaldığına bakıp zamanlarını nerede şarj edebileceklerini düşünmeye harcıyorlar.

Bunun yerine sürücüler, araştırmacıların "olayla tetiklenen model" diye adlandırdığı yeni bir düşünce tarzına geçmeyi çok daha faydalı bulabilir. Bu, gösterge benzinin azaldığını gösterdiğinde doldurmak yerine, sürücünün örneğin eve veya işe vardığında otomatik olarak aracı fişe takması anlamına geliyor.

Bu anlamda benzinli araçlardaki geleneksel modelden ziyade belki de bir kişinin cep telefonuyla uyguladığı rutine daha çok benziyor.

Chalmers Teknik Üniversitesi'nden Frances Sprei, yürütülmesine katkı sunduğu çalışma hakkında "Deneyimli elektrikli araç sürücüleri, fişe takmayı tetikleyen bir olay ya da konum seçiyor; örneğin eve ya da işe gidince otomatik olarak aracı fişe takıyorlar. Böylece bu, sabah ya da akşam rutinlerinin parçası oluyor ve şarj etmeyi düşünmek daha az iş gibi geliyor" diyor.

Elektrikli araçları şarj etmek için gereken süreye çok fazla vurgu yapılıyor fakat bunu geceden yaparsanız, sadece fişe takmak için gereken süre kalıyor. Yani aslında sadece uzun yolculukları planlamanız gerekiyor.

Araştırmacılar bu zihniyet değişikliğiyle beraber yine de altyapıda değişiklik yapılması gerekeceğini belirtiyor. Sürücülere bu konuda yardımcı olmak, örneğin şarj cihazlarını yol kenarlarına, benzin istasyonlarının yanına koymak yerine insanların yaşadığı ve çalıştığı yerlere koymaya odaklanmayı içeriyor.

Dr. Sprei, "Sürücülerin elektrikli araçları mümkün olan en iyi şekilde kullanabilmesi için mümkün olan yerlerde, evlerine veya işyerlerine yakın şarj altyapısına erişebilmelerini sağlayacak şekilde politikaların uyarlanması gerekiyor" diyor.

Sprei bataryaları güçlendirmeye odaklanmanın benzer bir zihniyetten ve gerçekten uzun yolculuklara odaklanmaktan kaynaklanabileceğine dair de uyarıyor. Araştırmacı bunun araç fiyatlarının artması ve bu araçları üretmek için daha fazla kaynak kullanılmasının yanı sıra sürücülerin ihtiyaçlarına uygun olmayan araçları satın almasına da yol açabileceğini söylüyor.

"Mental models guide electric vehicle charging" (Zihinsel modeller elektrikli araç şarjına yön veriyor) başlıklı çalışma önceki haftalarda Energy adlı bilimsel dergide yayımlandı. Çalışma hem deneyimli hem de acemi elektrikli araç kullanıcılarıyla yapılan derinlemesine görüşmelerden yararlanılarak kaleme alındı.

Independent Türkçe


WEF Başkanı Brende: Suudi Arabistan küresel ekonomik hırsı yansıtan gelişmelere tanık oldu

WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)
WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)
TT

WEF Başkanı Brende: Suudi Arabistan küresel ekonomik hırsı yansıtan gelişmelere tanık oldu

WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)
WEF Başkanı Borge Brende, Riyad'da düzenlenen WEF oturumunda konuştu, 28 Nisan 2024 (Reuters)

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısında konuşan WEF Başkanı Borge Brende, Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz dönemde tanık olduğu gelişmelerin küresel ekonomik hırsı yansıttığını vurguladı.

Uluslararası iş birliğini arttırmak için ekonomik zorluklara çözüm bulunmasının önemine dikkati çeken Brende, bazı ülkelerin sıkıntı yaşadığı enerji kıtlığı da dahil olmak üzere çeşitli sorunlara değindi.

WEF Başkanı, Suudi Arabistan’ın WEF’in ‘Kalkınma için Uluslararası İşbirliği, Büyüme ve Enerji’ başlıklı özel toplantısına ev sahipliği yapma ve bu türdeki ilk toplantıyı düzenleme konusundaki çabalarına işaret etti.

Dünyanın enerji geleceğini yeniden şekillendirmek için iş birliğine dayalı çözümler bulunmasının önemini vurgulayan Brende, toplantıya katılan 92 ülke ve 500'den fazla şirket, kurum ve kar amacı gütmeyen kuruluşun sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemek için çalıştığının altını çizdi.


Jeff Bezos ve Amazon yöneticilerine delil karartma suçlaması

Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)
Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)
TT

Jeff Bezos ve Amazon yöneticilerine delil karartma suçlaması

Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)
Amazon yöneticilerinin, FTC'nin belgeleri saklamaları için kendilerine bildirimde bulunmasından sonra bile iletişim kurmak amacıyla şifreli mesajlaşma uygulaması Signal'ı kullandığı iddia ediliyor (Reuters)

ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), aralarında kurucusu Jeff Bezos'un da bulunduğu Amazon yöneticilerini, soruşturma altında oldukları bildirildikten sonra bile mesajları otomatik olarak silen şifreli mesajlaşma uygulamalarıyla iletişim kurmakla suçluyor.

FTC perşembe günü belge sunmaya zorlama talebinde bulundu. Bu talepte FTC, yargıçtan Amazon'un "Signal mesajlarını muhafaza etmemesiyle ilgili belgeleri sunmaya", şirketin belge koruma bildirimleri ve kaybolan mesajlaşma uygulamalarını kullanma talimatlarını açıklamaya zorlanmasını istiyor. 

Bunlar arasında kullanıcıların uygulamadaki özelliği değiştirdiklerinde mesajlarının otomatik olarak kaybolmasını sağlayan şifreli mesajlaşma hizmeti Signal da yer alıyor.

FTC, yöneticilerin potansiyel kanıtları yok etmek için e-posta kullanmak yerine "antitröst de dahil hassas iş konularını" bu şekilde görüştüklerini iddia ediyor.

Amazon halihazırda FTC ve 17 eyalet başsavcısı tarafından açılan devasa bir antitröst davasına karışmış durumda. Davacılar Amazon'u tekel konumunu yasadışı bir şekilde kullanarak fiyatları aniden yükseltmek ve rekabeti engellemekle suçluyor.

Bu durumu ilk olarak Washington Post bildirdi.

FTC, Amazon çalışanlarının 2019'da Signal'ı kullanmaya başladığını iddia ediyor. Federal kurum, soruşturması nedeniyle Haziran 2019'da Amazon'a tüm belgelerinin korunmasını talep eden bir mektup göndermişti. 

Şirketlerin, dava ve duruşmalarda kanıt olarak kullanılabilecek belgeleri ve iletişimleri korumak gibi yasal bir yükümlülüğü var.

FTC dosyasında, Amazon'un Nisan 2020'ye kadar Bezos'u bilgilendirmediğini ancak birkaç yöneticinin Signal'ın kaybolan mesaj özelliğini kullanmaya devam ettiğini öne sürüyor. 

Amazon sözcüsü Tim Doyle, The Post tarafından elde edilen açıklamada, "FTC'nin iddiaları temelsizdir" dedi.

Amazon, çalışanlarının sınırlı Signal kullanımını yıllar önce FTC'ye gönüllü olarak açıklamış, personelinin telefonlarından Signal kullanılarak yapılan konuşmalarını kapsamlı bir şekilde toplamış ve FTC'nin soruşturmalarıyla hiçbir ilgisi olmasa bile bu konuşmaları kurum yetkililerinin incelemesine sunmuştur.

Doyle sözlerine şöyle devam etti:

FTC; (diğer kaynakların yanı sıra) e-posta, şirket içi mesajlaşma uygulamaları ve dizüstü bilgisayarlar gibi kaynaklardan elde edilen 1,7 milyon belge ve 100 terabayttan fazla veri dahil olmak üzere Amazon'un bu davadaki karar alma sürecine ilişkin eksiksiz bir resme sahiptir.

FTC, yargıçtan "Amazon çalışanlarının işle ilgili Signal mesajlarını koruma talimatı alıp almadıklarını, alındıysa da ne zaman ve nasıl aldıklarını" belirleyebilmek için şirketi belge koruma bildirimlerini ve talimatlarını sunmaya zorlamasını istiyor.

FTC yaptığı açıklamada, "Davacılar, Amazon'un belgeleri korumak için makul adımları atıp atmadığını değerlendirmek ve hangi bilgilerin yok edildiğini belirlemek için bu belgelere ihtiyaç duyuyor" diye yazdı.

Independent Türkçe


Dünya Ekonomik Forumu toplantısının açılışına enflasyon, faiz oranları ve tedarik zincirleri damgasını vurdu

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)
TT

Dünya Ekonomik Forumu toplantısının açılışına enflasyon, faiz oranları ve tedarik zincirleri damgasını vurdu

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) açılış oturumundan. (Şarku’l Avsat)

Riyad'da bugün (Pazar) düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısının açılış oturumu, enflasyon, faiz oranları ve bazı ülkelerin karşılaştığı şoklar da dahil olmak üzere en önemli küresel ekonomik sorunlara odaklandı. Küresel tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi ve çeşitlendirilmesinin öneminin de vurgulandığı oturumda, tüm zorlukların üstesinden gelmek için olası çözümleri içeren konuşmalar gerçekleşti.

‘Ne tür bir büyümeye ihtiyacımız var?’ başlıklı açılış oturumuna Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, Malezya Yatırım, Ticaret ve Sanayi Bakanı Tenku Abdulaziz ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva katıldı.

Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, ekonomik planların ülkeler tarafından koşullara ve gelişmelere göre uyarlanması ve ayarlanması gerektiğini vurguladı. Suudi Arabistan’da işlerin iyi bir hızda ilerlediğini doğrulayan el-Cedan, yerel ve uluslararası yatırımcıların Suudi ekonomisine olan güvenini arttıran Vizyon 2030'un önemine dikkat çekti. Vizyon 2030'un özel sektörün rolünü de güçlendirdiğini ve bu vizyonun niceliksel büyümeden ziyade niteliksel büyümeye odaklandığını ifade eden el-Cedan şu ifadeleri kullandı: “Bizim için önemli olan petrol dışı ekonominin büyümesi ve özel sektörün rolünün güçlendirilmesi... İsteseydik günde 9,5 milyon varil yerine 10 milyon varil petrol üretebilir ve çok daha yüksek bir gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesi sağlayabilirdik.”

Şoklarla yüzleşmek

El-Cedan, son dört yılda dünyanın birçok şoka maruz kaldığını, bu nedenle Suudi Arabistan da dahil olmak üzere ileriye dönük plan yapan ülkelerin, bu şoklarla halen başa çıkabildiğini doğrulaması gerektiğini belirtti.

İnovasyon ve teknolojinin uygulanabilmesi için gerekli politika ve kaynakların sağlanması gerektiğine de değinen el-Cedan, bazı ülkelerin enerji üretimi için yeterli tesislere sahip olmadığına dikkat çekti.

IMF ile borç sürdürülebilirliği konusuna da değinen el-Cedan, ülkelerin borç yükü altında büyümeye odaklanamayacağını ve bütçelerin doğru yönde ve yeterli hızda ilerlemesini sağlarken işgücünü geliştirmelerine yardımcı olunması gerektiğini söyledi. El-Cedan ayrıca, tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesinin önemini vurguladı.

Faiz oranları

IMF Genel Müdürü Kristalina Georgieva, faiz oranlarının küresel büyüme beklentilerini olumsuz etkilediğini söyledi ve dünyayı daha fazla iş birliğine, finansal güvenlik marjlarını yeniden inşa etmeye ve enflasyonu düşürmeye öncelik vermeye çağırdı.

Koronavirüs krizinin dünyaya yaklaşık 3,3 trilyon dolara mal olduğunu ve acil önceliklerin enflasyon hedeflerine ulaşmak ve finansal güvenlik marjlarını yeniden inşa etmeye odaklanmak olduğunu belirten Georgieva, temel ihtiyaç maddelerinin tek bir kaynağa dayanmasının ekonomik büyüme için felaket olduğunu açıkladı.

Georgieva, geçtiğimiz on yılda büyümenin yüzde 3 olduğunu ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümeyi artırmak için gereken üretkenlik eksikliği nedeniyle önümüzdeki on yılda çok daha düşük olacağını açıkladı. Georgieva ayrıca, pandemi ve Ukrayna'daki savaşın küresel tedarik zincirleri için tek bir kaynağa güvenmenin ‘felaket’ olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Georgieva, “Geçtiğimiz yıllarda yaşanan çok sayıda şoka rağmen, 2024 yılı için büyüme tahminimizi biraz yükselttik. Geçen yıl Ekim ayında yüzde 2,9 olan büyüme tahminimiz şimdi yüzde 3,2. Bu tahminin gücü ve dayanıklılığının iyi performans gösteren az sayıda ülkeden kaynaklandığının farkındayız” şeklinde konuştu.

Malezya Yatırım, Ticaret ve Sanayi Bakanı Tenku Abdulaziz, son dört yılda Güneydoğu Asya'daki akışların arttığını ve Koronavirüs pandemisi sırasında tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğinin bozulmasından endişe edildiğini belirtti.

Güneydoğu Asya ülkelerine gelince, Abdulaziz, bu ülkelerin pozisyonlarında son derece tarafsız olduklarını ve tedarik zincirlerini güçlendirmek isteyen birçok kuruluşu ve şirketi kendilerine çektiklerini vurguladı. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (ASEAN) yüzde 45 oranında büyüme kaydettiğini ve bunun bir sonraki aşamada da devam etmesinin beklendiğini belirten Abdulaziz, Çin'in ASEAN'daki en büyük ülke olduğunu ve Kuala Lumpur ile Pekin arasındaki ticari hacmin önemli olduğunu kaydetti.