Kabil'deki toplantıda, Taliban hükümetinin uluslararası taraflarca tanınması istendi

TT

Kabil'deki toplantıda, Taliban hükümetinin uluslararası taraflarca tanınması istendi

Taliban tarafından Afganistan’ın başkenti Kabil’de düzenlenen ve binlerce din adamı ve aşiret temsilcisinin bir araya geldiği üç gün süren toplantı dün sona erdi. Toplantıda yabancı hükümetlere Taliban hükümetini resmen tanımaları çağrısı yapıldı. Buna karşın uluslararası toplumun, kız çocuklarının orta öğretim kurumlarındaki eğitimlerine yeniden başlamaları gibi taleplerine yönelik Taliban’ın tutumunda herhangi bir değişiklik belirtisi görülmedi. Toplantı, Afganistan'ı sarsan depremin ardından ABD'nin Katar’da Taliban ile yardım konusunu görüşmek üzere yaptığı görüşmelerle aynı zamanlarda gerçekleşti.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan tarafından yapılan, ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Thomas West'in başkanlığında, Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleşen toplantıya ilişkin açıklamada, Taliban Hareketi’nin kız çocuklarının gittiği orta öğrenim kurumlarını kapattığı Mart ayında Washington'ı Doha'da yapılacak görüşmeleri iptal etmeye iten bir sorun olan Afganistan’daki kadın hakları konusunda Taliban yetkililerine baskı yapıldığı belirtildi.
Açıklamada, ABD’nin kız çocuklarının okullarına, kadınların da çalışma hayatlarına dönme ve ülkenin ekonomik büyümesine katkıda bulunma, hareket özgürlükleri olması ve kendilerini özgürce ifade etmelerine izin verilmesi taleplerini desteklediği belirtildi. ABD'nin Afganistan Kadın Özel Temsilcisi Rina Amiri, Twitter hesabından görüşmelere katılmayı reddettiğini söyledi.
Taliban daha önce tüm okulların Mart ayında açılacağını duyurmuş, ancak ardından duyurusunu geri çekmişti. Batılı hükümetler, Taliban’ı bu yüzden eleştirdi. Taliban, geçtiğimiz ay Afganistan’da yaşanan yıkıcı depremin ardından halka yardım için kullanılacağına dair garantiler talep eden ABD tarafından dondurulmuş haldeki ülkenin yurtdışında bulunan bazı mal varlıklarının serbest bırakılmasını talep etti. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Cuma günü yapılan açıklamaya göre ABD, Çarşamba ve Perşembe günleri yapılan toplantılar sırasında daha önce 55 milyon dolar olarak açıkladığı deprem yardımı taahhüdünü yineledi.
Beyaz Saray sözcüsü Karen-Jean-Pierre daha yaptığı bir açıklamada, “Dondurulan mal varlıklarından fon transferi çalışmaları devam ediyor. Dondurulan mal varlıkları yaklaşık 3,5 milyar dolar civarında” ifadelerini kullandı. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan Cuma günü yapılan açıklamada, Beyaz Saray’ın geçen hafta ABD’nin meseleyi çözüme kavuşturmak için ‘aceleyle’ çalıştığını söylediği mal varlığı ile ilgili olarak iki tarafın ABD’nin çalışmalarını ayrıntılı olarak ele aldıkları belirtildi. Bu arada Taliban hükümeti, depremzedelere yardım etmek için elinden gelen çabayı gösterdiğini söyleyerek, şimdiye kadar Taliban’ı tanımayı reddeden insani yardım kuruluşlarından ve uluslararası toplumdan yardım istedi.
ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz Şubat ayında, Afganistan Merkez Bankası’nın ABD merkezli finans kurumlarına yatırılan 7 milyar dolarlık fonunu dondurmuş, dondurulan bu fonların yarısını 11 Eylül saldırıları kurbanlarının ailelerinin tazminat taleplerine ayıracağını açıklamıştı. Taliban’ın Afganistan’da yönetimi devralmasından sonra Taliban hükümetinin insan hakları, özellikle kadın hakları konusundaki tutumunu değiştirmesi gerektiğini söyleyen Batılı hükümetlerin yardımlarını geri çekmesi ve ağır yaptırımlar uygulamasıyla birlikte ülke ekonomisi derin bir kriz yaşamaya başladı.
Din adamları ve aşiret temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantıdan sonra yayınlanan ortak bildiride, “Bölge ülkelerinin ve dünyanın, özellikle İslam ülkelerinin, Afganistan İslam Emirliğini tanımalarını, tüm yaptırımları kaldırmalarını, dondurulan Merkez Bankası fonlarını serbest bırakmalarını ve Afganistan'daki kalkınmayı desteklemelerini talep ediyoruz” denildi. ‘Afganistan İslam Emirliği’, Taliban Hareketi’nin henüz hiçbir ülke tarafından resmi olarak tanınmayan hükümetine için kullandığı bir isimdir.
Halk arasına nadiren karışan Taliban lideri Hibetullah Ahunzade, Cuma günü 4 binden fazla erkeğin bir araya geldiği üç günlük toplantıya katıldı. Ahunzade, yaptığı konuşmada, katılımcıları Taliban'ın zaferinden dolayı tebrik ederken ülkenin bağımsızlığını vurguladı.
Afganistan devlet televizyonu, toplantıya katılanların konuşmalarını yayınlarken konuşmacılardan bazıları kız çocuklarının ve kadınların eğitimi konusunu gündeme getirdi. Taliban lideri yardımcısı ve İçişleri bakanı vekili Sirajuddin Hakkani, dünyanın kapsayıcı bir hükümet ve kapsayıcı bir eğitim talep ettiğini, ancak bu iki konunun da zamana ihtiyacı olduğunu belirtti. Ülkenin güneyindeki Kandahar şehrinden olan Taliban lideri Hibetullah Ahundzade, yabancıların hiçbir talimatı dikte etme hakkının olmadığını söyledi. Afganistan İslam Emirliği'ni savunmanın bir görev olduğunu belirtilen bildiride, ülkedeki birçok saldırının sorumluluğunu üstlenen DEAŞ’ın, yasadışı bir örgüt olduğu vurgulandı. Bildiride, Afganistan'ın komşu ülkelerin iç işlerine müdahale etmeyeceği ve kimsenin de Afganistan'ın iç işlerine karışmaması gerektiği ifade edildi.
Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı, Doha’daki görüşmeler sırasında Afganların içinde bulundukları hayat şartlarını iyileştirmek amacıyla Taliban ile belirli konuların ele alındığını, ancak Taliban'ın kontrolü altında bulunan bölgelerdeki eylemlerinden derin endişe duyulduğunu açıkladı. Bakanlık, katı bir şekilde uygulanan uluslararası taahhütlerden hiçbirinin şimdiye kadar Afgan kadınları ve kızları ile risk altındaki Afgan halkı için önemli sonuçlar vermemesinden duyulan hayal kırıklığını dile getirdi.
ABD, Afganistan’da Ağustos 2021 tarihinde iktidarı ele geçiren Taliban yönetimini tanımayı reddetmeye devam ediyor.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.