عربي English Türkçe اردو فارسى
Logo
Son Haberler
DÜNYA Avrupa

Forde raporu: İngiltere İşçi Partisi'nde hizipçilik Cornby destekçileri ve muhaliflerinin ortak sorunu

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT
TT

Forde raporu: İngiltere İşçi Partisi'nde hizipçilik Cornby destekçileri ve muhaliflerinin ortak sorunu

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

İngiltere'de Forde raporu, eski lider Jeremy Corbyn döneminde İşçi Partisi'nde hizipçiliğin Cornby destekçileri ve muhaliflerinin ortak sorunu olduğunu, antisemitzmin "hizipçi bir silah" olarak kullanıldığını ortaya koydu.
2020'de İngiltere'deki Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu (ECHRC) için hazırlanan ve basına sızdırılan 860 sayfalık bir başka raporun başlattığı tartışmaların ardından İşçi Partisi'nin bugünkü lideri Keir Starmer tarafından talep edilen 138 sayfalık rapor kamuoyuna açıklandı.
BBC'nin haberine göre, Corby'nin liderliği döneminde İşçi Partisi, parti içindeki anlaşmazlıklarda antisemitizmi "hizipçi bir silah" olarak kullandı.
Parti içinde ırkçılık, cinsiyetçilik ve zorbalık vakaları iddialarını inceleyen Forde raporu, Corbyn'in ofisi ile parti genel merkezinde görevli personel arasındaki ilişkide "genel bir zehirlenmişlik" olduğunu, bunun partinin seçimle mücadele kabiliyetini zayıflattığını tespit etti.
Forde raporu, EHRC'nin raporunda "İşçi Partisi yönetiminde antisemitizmi ele almada ciddi başarısızlıklar görüldüğü ve antisemitizm şikayetlerini değerlendirmede yetersiz bir süreç işletildiğinin" belirtilmesiyle başlayan tartışmaların ardından partinin görevdeki lideri Keir Starmer tarafından talep edilmişti.
Antisemitizmin diğer şikayetlerden farklı şekilde ele alındığına dair "kanıt" bulamayan ve Corbyn'i "hizipçilikle" suçlayan EHRC raporuna karşılık Forde raporunda antisemitizmi parti içindeki bütün tarafların silah olarak kullandığı belirtildi.
"Parti içindeki antisemitizm sorunuyla başa çıkmak yerine, her iki grup da buna hizipçi bir silah gibi davrandı" ifadesi kullanılan raporda ayrıca, İşçi Partisi'nin disiplin sürecinin "amaca uygun olmadığı" ve "potansiyel olarak hizip müdahalesine eğilim" gösterdiği vurgulandı.
Rapora göre, partinin son disiplin prosedürleri "geliştirilmeye ihtiyaç duyarken genel olarak doğru yönde atılmış adımları" kapsıyor.
Forde raporunda, Corbyn döneminde yaşanan anlaşmazlıkların, partinin sağlıklı şekilde işlemesini engellediği vurgulanıyor.
 

Daha fazlasını oku

 
 
DÜNYA Avrupa

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.