ABD, İran’ın nükleer anlaşmayı canlandırma konusundaki tepkisini değerlendirmek için zaman sınırı çizmedi

ABD, İran’ın nükleer anlaşmayı canlandırma konusundaki tepkisini değerlendirmek için zaman sınırı çizmedi
TT

ABD, İran’ın nükleer anlaşmayı canlandırma konusundaki tepkisini değerlendirmek için zaman sınırı çizmedi

ABD, İran’ın nükleer anlaşmayı canlandırma konusundaki tepkisini değerlendirmek için zaman sınırı çizmedi

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Tahran'ın Washington'u esneklik göstermeye çağırmasının ardından, İran'ın 2015 nükleer anlaşmasını kurtarmak için nihai taslağa tepkisini değerlendirmek için Washington ve Avrupa Birliği (AB) arasında müzakerelerin sürdüğünü belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price dün akşam yaptığı açıklamada,  “ABD, İran'ın yanıtını Avrupa Birliği aracılığıyla aldı. Bunu inceliyoruz AB ile Avrupalı müttefiklerimizle istişare ediyoruz. Yorumlarımızı özel olarak AB’ye ilettik” ifadelerini kullandı. Yetkili ayrıca, değerlendirmenin zaman alacağını söyleyerek, yanıt için zaman çerçevesi belirtmeyi reddetti.
Price, bunun İranlıların amaçlarının ciddiyetini gösterdikleri son aşama olması gerektiğini belirterek, 2021 baharında bu sürecin başlamasıyla birlikte Ortak Kapsamlı Eylem Planı’na (JCPOA) uyum konusunda karşılıklı dönüş sağladıklarını ve bunların basit meseleler olmadığına vurgu yaptı.
Sözcü, “Bu anlaşma temelde Mart ayından beri masada. JCPOA uyumluluğuna karşılıklı dönüş konusunda nihai bir anlaşmanın nasıl görüneceğini biliyoruz. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile ana noktalar üzerinde anlaşıyoruz. 16 ila 17 ay boyunca müzakere edilebilecek her şeyi müzakere ettik” dedi.
Price, Tahran ile Washington arasındaki dolaylı görüşmelerde ‘arabulucu’ olarak topu Avrupa Birliği'nin sahasına attı.
Price, İran tarafından gündeme getirilen herhangi bir öneriyi veya sorunu tartışmayı reddederek “İranlılar, bu müzakerenin yalnızca tek bir şey hakkında olduğunu, yalnızca İran'ın nükleer programına odaklanan nükleer anlaşma ve İran'ın yapmasına izin verilen şey olduğunu açıkça duydular” dedi.
ABD yönetiminin İran'ın eklediği taleplere rağmen anlaşmanın yapılabileceği konusundaki iyimserliği veya karamsarlığının boyutuyla ilgili bir soruya ise Price, "İyimser ya da kötümser bir bakış açısıyla işlem yapmıyoruz, çünkü bu en büyük dış politikadır. Başkan bu konuda netti” yanıtını verdi.
Price, "Anlaşma, ABD ulusal güvenliğinin çıkarına olmayacağı bir noktaya geldiğinde sona erecek" dedi.
ABD ile İran arasında 16 ay aralıklı ve dolaylı görüşmelerin ardından, üst düzey bir AB yetkilisi 8 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, AB’nin İran’a nihai bir anlaşma metni sunduğunu ve birkaç hafta içinde Tahran’dan yanıt beklediklerini ifade etti.
İran teklife Pazartesi günü geç saatlerde yanıt verdi, ancak ne Tahran, ne de Avrupa Birliği yanıtın içeriği hakkında herhangi bir ayrıntı vermedi.
İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, ABD’yi kalan üç sorunu çözmek için esneklik göstermeye çağırdı ve Tahran’ın yanıtının nihai kabul veya reddetme olmayacağını belirtti.
Reuters haber ajansına konuşan diplomat ve yetkililer, Tahran ve Washington’ın AB’den gelen nihai anlaşma metnini kabul etmemesinin pek olası olmadığını, çünkü bunun anlaşmayı yeniden canlandırmak her iki tarafın da çıkarlarına hizmet ettiğini vurguladı.
Nükleer müzakerelerdeki başarısızlık, yeni bir bölgesel savaşın patlak vermesi riskini taşıdığından, önemli riskler taşıyor.
İran, nükleer anlaşmanın başarısız olması durumunda İsrail’in herhangi bir saldırısına sert bir yanıt vereceği konusunda uyardı.
ABD eski Başkanı Donald Trump, göreve başlamadan önce imzalanan nükleer anlaşmanın İran’a tavizler verdiğini söyleyerek, 2018’de anlaşmadan çekildi ve sert ABD yaptırımlarını yeniden dayattı.
Bu, İran’ın uranyum zenginleştirme kısıtlamalarını ihlal etmeye başlamasına neden oldu.



ABD Savunma Bakanı Austin, İsrail'e desteklerini yineledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD Savunma Bakanı Austin, İsrail'e desteklerini yineledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde, ülkesinin İsrail'in savunmasına verdiği desteği sürdüreceğini belirtti.

Pentagon'dan yapılan açıklamada, Austin'in İsrailli mevkidaşı Gallant ile telefon görüşmesinde "İran'ın İsrail'e 13 Nisan Cumartesi günü düzenlediği, ABD, İsrail ve müttefik kuvvetlerin ortak savunma operasyonuyla engellediği saldırıların sonuçlarını" ele aldığı ifade edildi.

Açıklamada, Austin'in ülkesinin İsrail'in savunmasına desteğini ve "stratejik bölgesel istikrar hedefini" teyit ettiği bildirildi.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran’ın hava saldırısına karşı "açık ve etkili" şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


İsveç'te eski Suriyeli general savaş suçları davasında yargılanıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsveç'te eski Suriyeli general savaş suçları davasında yargılanıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsveç'te, eski Suriyeli General Muhammed Hamo ülkesindeki iç savaşta işlenen suçlardaki rolü nedeniyle yargılanıyor.

Ülke basınındaki haberlere göre, başkent Stockholm'daki Bölge Mahkemesinde görülen davada, 65 yaşındaki eski general, Suriye iç savaşında Ocak-Temmuz 2012'de tuğgeneral olarak görev yaptığı dönemde "ayırt etme, tedbir ve orantılılık ilkesini ihlal eden sistematik saldırılar" içeren operasyonlara katılmakla suçlanıyor.

Hamo, suçlu bulunursa İsveç yasalarına göre, "20 ila 25 yıl" olan ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilir.

Savcı Karolina Wieslander, mahkemede Suriye ordusuna "tavsiye ve eylem" yoluyla savaşa katkıda bulunan Hamo'nun "stratejik kararlar alma ve askeri operasyonları icra etmede" kritik konumda bulunduğunu ifade etti.

Hamo'nun avukatı Mari Kilman ise müvekkilinin "askeri bağlamda hareket ettiği ve emirlere uymak zorunda olduğu" için yaptığı yanlışlardan sorumlu tutulamayacağını belirterek, masum olduğunu savundu.

Davanın 18 gün sürmesi, son celsenin ise 21 Mayıs'ta yapılması bekleniyor.

Eski general, Temmuz 2012'de Suriye ordusuna isyan ederek, rejim karşıtı güçlere katılmıştı.

Aralarında savaşta yaralanan Fransız gazeteci ve İngiliz fotoğrafçının bulunduğu 8 kişinin, hakkında suç duyurusunda bulunduğu Hamo, Aralık 2021'de tutuklanmış ancak 2 gün sonra delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakılmıştı.

General Muhammed Hamo, Suriye iç savaşında işlenen savaş suçlarındaki rolü nedeniyle Avrupa'da yargılanan ilk Suriyeli yetkili olacak.


İsrail devlet televizyonu: İsrail İran'a misillemeden zarar görmeyeceklerine dair bölge ülkelerine güvence verdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail devlet televizyonu: İsrail İran'a misillemeden zarar görmeyeceklerine dair bölge ülkelerine güvence verdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail'in, İran'ın 13 Nisan'da yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle düzenlediği saldırılara verilecek misillemeden zarar görmeyecekleri konusunda bölge ülkelerine teminat verdiği iddia edildi.

İsrail devlet televizyonu KAN'a göre İsrail, İran'a yönelik muhtemel misilleme konusunda Ürdün, Mısır ve Körfez ülkelerini bilgilendirdi.

Uluslararası kamuoyunda İran saldırılarına yönelik tepkinin nasıl ve ne zaman olacağı tartışılırken, İsrail, bölgedeki Arap ülkelerine, misillemenin kendilerini tehlikeye atmayacağına dair güvence verdi.

İsrail'deki "Kanal 12" televizyonu, dün, kaynak göstermediği haberinde, Tel Aviv yönetiminin İran'ın hava saldırısına karşı verilecek yanıt konusunda karar verdiğini öne sürmüştü.

Haberde, Savaş Kabinesi'nin İran'ın saldırısına karşı "açık ve etkili" bir şekilde karşılık verme kararı aldığı belirtilirken, İsrail'in tepkisinin, İran'ın gerçekleştirdiği "büyüklükteki bir saldırının tepkisiz kalmayacağı" mesajını vermeyi amaçladığı ifade edilmişti.

İsrail'in İran'a vereceği "yanıt"ın bölgesel savaş çıkartmasını ya da İran saldırısına karşı yardımcı olan koalisyonun parçalanmasını istemediği belirtilen haberde, İsrail'in eylemlerini ABD ile koordine etme niyetinde olduğu kaydedilmişti.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran'ın hava saldırısına karşı "açık ve etkili" şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


İran Havalimanları Şirketi: Tüm havalimanları açık

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İran Havalimanları Şirketi: Tüm havalimanları açık

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İran Havalimanları Şirketi, ülkedeki havalimanlarından tüm yönlere uçuşların açık olduğunu duyurdu.

Tesnim Haber Ajansı, İran Havalimanları Şirketi tarafından yapılan yazılı açıklamayı yayımladı.

Açıklamada, "Şu anda ülkenin havalimanlarında herhangi bir uçuş kısıtlaması bulunmuyor. İran'dan tüm yönlere seferler açık ve bu konuda bir sorun yok." ifadeleri kullanıldı.

İran'ın 13 Nisan'da İsrail'e saldırısının ardından ülkede uçuşlar bir süreliğine iptal edilmişti.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran'ın hava saldırısına karşı "açık ve etkili" şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


İsrail Dışişleri Bakanı'ndan İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun "terör örgütü" ilan edilmesi çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail Dışişleri Bakanı'ndan İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun "terör örgütü" ilan edilmesi çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, İran'ın füze programına yaptırım uygulanması ve İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun "terör örgütü" ilan edilmesi çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımda, 32 ülkeye mektup gönderdiğini ve çok sayıda mevkidaşı ve dünyanın önde gelen isimleriyle görüştüğünü aktardı.

Katz, 32 ülkeye gönderdiği mektupta ve mevkidaşlarıyla görüşmelerinde "İran'ı engellemek ve zayıflatmak için" Tahran'ın füze programına yaptırım uygulanması ve İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun "terör örgütü" ilan edilmesi çağrısında bulunduğunu belirtti.

İsrail Dışişleri Bakanı, paylaşımında "Çok geç olmadan İran'ın derhal durdurulması gerekiyor." ifadesini kullandı.

Katz'ın bu çağrısı, İran'ın İsrail'e 13 Nisan'da yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle başlattığı saldırılarına misilleme beklentileri devam ederken geldi.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran'ın hava saldırısına karşı "açık ve etkili" şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


Uganda'da bulaşıcı "kırmızı göz" hastalığına yakalananların sayısı 7 bin 500'ü geçti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Uganda'da bulaşıcı "kırmızı göz" hastalığına yakalananların sayısı 7 bin 500'ü geçti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Uganda'da son 3 haftada bulaşıcı "kırmızı göz" (konjonktivit) hastalığına yakalananların sayısının 7 bin 500'ü geçtiği bildirildi.

Uganda Sağlık Bakanlığının açıklamasında, ülke genelinde "kırmızı göz" hastalığının arttığına dikkat çekildi.

Açıklamada, son 3 haftada vaka sayısının 954'ten 7 bin 596'ya yükseldiği belirtildi.

Hapishane, okul ve sağlık merkezlerinde artış gösteren vakaların daha çok Kampala, Arua, Mbale ve Kagadi gibi bölgelerde yoğunlaştığı kaydedildi.

Sağlık uzmanları, "kırmızı göz" hastalığının fabrika, çarşı, pazar ve plazalar gibi ortamlarda ve yoğun nüfuslu şehirlerde hızla yayıldığı uyarısında bulundu.

"Kırmızı göz" hastalığına yakalananlara, siyah gözlük takmasını tavsiye eden uzmanlar, bu kişilerin yataklarını ve kullandıkları eşyaları ayırmaları gerektiğini vurguladı.


Fotoğrafçılık öğrencileri badem ağaçlarının çiçek açtığı Akdamar Adası'nı görüntüledi

Fotoğraf: Necmettin Karaca - AA
Fotoğraf: Necmettin Karaca - AA
TT

Fotoğrafçılık öğrencileri badem ağaçlarının çiçek açtığı Akdamar Adası'nı görüntüledi

Fotoğraf: Necmettin Karaca - AA
Fotoğraf: Necmettin Karaca - AA

Van'da Temel Fotoğrafçılık Kursu öğrencileri, badem ağaçlarının çiçek açmasıyla renklenen Akdamar Adası'nı görüntüledi.

Kente gelen yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri olan Akdamar Adası, badem ağaçlarının çiçek açmasıyla farklı bir güzelliğe büründü.

dsfvf

Erciş Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünce açılan Temel Fotoğrafçılık Kursu'na katılan 30 fotoğrafçı, uygulamalı eğitim kapsamında Akdamar Adası'na götürüldü.
Kursiyerler, çiçek açan badem ağaçlarını, adadaki Akdamar Kilisesi'ni ve Van Gölü manzarasını görüntülemeye çalıştı.

fdv

Kursiyerlerden Tarkan Elbir, gazetecilere, fotoğrafçılığa ilgisi olduğu için Erciş Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünce açılan kursa katıldığını söyledi.

fd bd

Diğer kursiyerlerle eğitimler kapsamında Akdamar Adası'na geldiklerini anlatan Elbir, "Burada eşsiz bir manzara var. Bu manzarayı en güzel şekilde görüntüleyerek insanların beğenisine sunacağız. Çektiğimiz fotoğraflarla kurs bitiminde sergi açacağız." dedi.

fd bd

Binali Özkaya, "Erciş Fotoğrafçılık Kulübü ile Akdamar Adası'na geldim. Bu doğal manzarayı fotoğraflamak adına değerli hocalarımızdan eğitimler almaya çalıştım. Herkesi doğanın eşsiz manzarasıyla bütünleşen Akdamar Adası'na beklerim." diye konuştu.

dfv bdfv

 


İran'ın İsrail'e misillemesinde kazananlar ve kaybedenler

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İran'ın İsrail'e misillemesinde kazananlar ve kaybedenler

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

TRT World Research Centre'dan Araştırmacı Burak Elmalı, İran'ın İsrail'e karşı gerçekleştirdiği misilleme saldırısının arka planını AA Analiz için kaleme aldı.

İran, İsrail'in 1 Nisan'da Şam'daki konsolosluğunu bombalamasına 13 Nisan'da karşılık verdi. 1 Nisan'daki saldırıda 2'si general olmak üzere 7 üst düzey Devrim Muhafızı hayatını kaybetmişti. İran'ın kendi topraklarından başlattığı misillemede onlarca insansız hava aracı (İHA) ve seyir füzesi kullanıldı. Fırlatılan mühimmat sayısal olarak etkileyici olsa da, neredeyse tamamı İsrail'in Demir Kubbesi ve müttefik hava savunma sistemleri tarafından engellendi ve hiçbir kayıp yaşanmadı.

Tahran'ın bölgedeki destekçileri İran'ın ilk kez bölgesel vekillerine başvurmadan doğrudan İsrail'i hedef aldığının altını çiziyor. Böyle bir kararın Tahran'ın hareket tarzı üzerindeki etkisi ne olursa olsun, bu olay birçok kazananı ve kaybedeni ortaya çıkardı.

Misillemenin 2 kazananı

Bu hamlenin en büyük kazananı İsrail, özellikle de Başbakan Binyamin Netanyahu oldu. Netanyahu son haftalarda Batılı siyasi çevrelerdeki pek çok destekçisini kızdırdı. Netanyahu İran'ın misillemesiyle ortaya çıkan fırsatı Batı'nın İsrail'i askeri ve siyasi olarak desteklemeye devam edeceğine dair verdiği sözü tazelemek için kullandı.

İsrail'in Gazze'deki soykırımına maruz kalan siviller kaybeden tarafta yer aldı. Ayrıca, bu olay dünyanın dikkatini İran'a çevirdi ve kötü adam rolünü İran üstlendi.

Savaşın başından beri İsrail'i tereddütsüz destekleyen Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) ve kilit Avrupa ülkelerine verdiği bu mesajla Netanyahu, geçen ay ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer'den siyasi kaderiyle ve Gazze'deki soykırım girişimiyle ilgili aldığı sert eleştirileri ve konu özelindeki tartışmaları başarılı bir şekilde saptırdı. [1]

İran, iç kamuoyunda ve Orta Doğu'daki sempatizanlarının gözünde zedelenen itibarını kurtararak diğer kazanan oldu. İran, İsrail'in konsolosluk saldırısına misilleme yapmasaydı ya da Kuzey İsrail'de Hizbullah'a yönelik son derece sembolik birkaç saldırıyla geçiştirseydi İran'ın güvenilirliği ciddi şekilde sorgulanacak ve klasik bahanesi olan "bölgesel gerginlikten kaçınma" işe yaramayacaktı. İran için itibar kurtarıcı bu önlem şimdilik sorunu çözmüş gibi görünüyor. Dahası İran, açıklamasında Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nın 51. maddesine atıfta bulunarak misillemenin konsolosluk saldırısına karşılık olduğunu yineledi. Böylece İran, 7 Ekim'i takip eden haftalarda ABD'ye söz verdiği gibi Gazze'de savaştan kaçınma taahhüdünü sürdürdü. Dolayısıyla İran, bu hamleyi İsrail-Filistin çatışmasının dışında konumlandırdı ve misillemenin bu şekilde algılanması gerektiğini vurguladı.

Kim kaybetti?

İsrail'in Gazze'deki soykırımına maruz kalan siviller kaybeden tarafta yer aldı. Ayrıca, bu olay dünyanın dikkatini İran'a çevirdi ve kötü adam rolünü İran üstlendi.

İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine bir saldırı düzenleme ihtimali İran'ın bu tür saldırılara nasıl karşılık vereceği veya Suriye ve Irak'taki vekilleri aracılığıyla sahadaki bölgesel ağırlığını nasıl canlı tutacağı konusunda soruları ve spekülasyonları ortaya çıkarıyor. Bu tür tartışmalar dikkatleri Gazze'den başka bir konuya çekiyor. Bu durum Batı medyasının sivil kayıplara ve diğer çeşitli savaş suçlarına olan ilgisini ve farkındalığını azaltma riski taşıyor. Yani Tahran, Tel Aviv'in oyununa gelerek İsrail'in günden güne kaybettiği anlatılar savaşında çok ihtiyaç duyduğu bir kaçışı sağladı. Dahası, Batı'nın İsrail yanlısı tutumunun verdiği güvenle İsrail yeni savaş suçları işlerken sınır tanımayabilir.

Ayrılmaz bir üçlü

İran'ın misillemesi İsrail'in konsolosluk saldırısına tam bir yanıt olmasa da bölgedeki sempatizanlar arasında özellikle de Direniş Ekseni olarak adlandırılan grup içinde bir itibar avantajı sağladı. Tahran, Birinci Körfez Savaşı sırasında sadece Saddam Hüseyin tarafından başarılan İsrail'i doğrudan vurabilecek bir aktör olarak imajını güçlendirdi.

Aynı şekilde Tahran'ın güçlendirilen statüsü, İsrail'in Batı'dan sürekli siyasi ve askeri destek almasına ve ABD'nin varlığının devam etmesine olanak tanıyor. Bu üçlü irtibat, bölgesel jeopolitik hakkında çok şey ortaya koyuyor. ABD, İran ve İsrail tarafından temsil edilen ayrılmaz üçlünün [2] Filistin davasına nasıl zarar verdiği ise ortada.

İran'ın misillemesinin kısmen İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısına bir yanıt olduğu iddia edilse de, İran aslında İsrail'in arzu ettiği anlatıya hizmet etti. Ayrıca bu durum, ABD'nin birçok Amerikan seçmeni arasında popüler olan Orta Doğu'dan çekilme söylemine [3] rağmen bölgedeki askeri ayak izini sürdürmesi için bahaneler de sağlıyor.

İran'ın tepkisi, karmaşık manevralarla karakterize edilen bir Batı filminin senaryosuna benziyor. Bir aktör gerçek bir zarar vermeden diğerine karşı bir tehlike hissi yaratır. Ardından, tehdit altında olduğu algılanan aktör 3'üncü bir tarafı şerif rolünü üstlenmeye, koruma sağlamaya ve dengeyi yeniden tesis etmeye çağırır.

Bu arada vekilleri aracılığıyla ilettiği ABD'nin Orta Doğu'dan çekilmesi ve İsrail'in Filistin'e yönelik zulmüne son verilmesi gibi hedefleri yerine getirilmediğinde bile Tahran, bölgedeki hedef kitlesi arasında itibarını artırdı.

Kısacası, Orta Doğu'da hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Meslekten olmayan insanlara sadık düşmanlar gibi görünen bu aktörlerin ilan ettikleri hedefler birbirleriyle çelişiyor gibi görünse dahi çıkarlarının aynı çizgide olduğu bir durumla karşı karşıya olabiliriz.

[1] https://www.nytimes.com/2024/03/15/world/middleeast/schumer-israel-netanyahu-us.html

[2] https://researchcentre.trtworld.com/blogs/the-u-s-and-iran-an-inseparable-duo/

[3] https://www.newarab.com/opinion/us-narrative-withdrawal-middle-east-fallacy


Danimarka'da 17. yüzyıldan kalma tarihi borsa binasında yangın çıktı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Danimarka'da 17. yüzyıldan kalma tarihi borsa binasında yangın çıktı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da 17. yüzyıldan kalma eski menkul kıymetler borsa binası "Borsen"de yangın çıktı.

Ülke basınında yer alan haberlere göre, Kopenhag'da parlamento binasının da içinde bulunduğu Christiansborg Sarayı'nın yakınlarındaki tarihi menkul kıymetler borsa binasında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.

Yangında, 17. yüzyılda inşa edilen binanın yaklaşık 56 metre yükseklikteki kule ucu çöktü.

Polis ekipleri, halka açık olmayan ancak zaman zaman gala yemekleri ve konferans gibi etkinliklerin düzenlendiği binanın bulunduğu sokağı kapattı ve çevrede güvenlik önlemleri aldı.

İtfaiye ekipleri yangına müdahale etti.

Ekipler, tarihi binanın yanı sıra parlamento da dahil etraftaki binalarda bulunanları tahliye etti.

Yangında yaralanan olmadı.


Dışişleri Bakanı Fidan, yarın Katar'ı ziyaret edecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dışişleri Bakanı Fidan, yarın Katar'ı ziyaret edecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'ı ziyaret ederek Başbakan ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile görüşecek.

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Fidan, yarın Katar'da mevkidaşı Al Sani ile bir araya gelecek.

Görüşmede, ikili ilişkilerin yanı sıra Filistin'deki durum ve bölgesel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulacak.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Fidan, ziyaret kapsamında Hamas yetkilileriyle de görüşecek, yapılan görüşmeler çerçevesinde devam eden müzakereler de gündem maddeleri arasında yer alacak.