ABD, ‘Çin cephesini’ açmakta neden bu kadar ısrarcı?

Moskova, Ukrayna savaşında ‘yalnız’ kalırken Washington, Pekin ile ‘rekabeti’ artırıyor

Çin'in Changzhou şehrindeki Huawei Otomotiv Enjeksiyon Kalıplama Tasarım Merkezi (EPA)
Çin'in Changzhou şehrindeki Huawei Otomotiv Enjeksiyon Kalıplama Tasarım Merkezi (EPA)
TT

ABD, ‘Çin cephesini’ açmakta neden bu kadar ısrarcı?

Çin'in Changzhou şehrindeki Huawei Otomotiv Enjeksiyon Kalıplama Tasarım Merkezi (EPA)
Çin'in Changzhou şehrindeki Huawei Otomotiv Enjeksiyon Kalıplama Tasarım Merkezi (EPA)

Çin’in teknoloji devi Huawei, 2021 yılının başlarına kadar, beşinci nesil (5G) kablosuz ağ teknolojisine sahip cep telefonu üreticileri arasında ilk sırada yer alıyordu. Ancak ABD, Huawei’ye yaptırımlar uyguladığından ve müttefiklerini 5G teknolojisine sahip cihazlara güvenmenin yaratacağı tehdide karşı ‘ikna ettiğinden’ şirket neredeyse yok olmak üzere.
ABD merkezli Google'ın geliştirdiği Android işletim sistemi Huawei telefonlarında güncelleme vermeyi durdurdu. Şirketin henüz kendi sistemini tasarlamayı başaramamış olması, Avrupa'da pazar payını kaybetmesine neden oldu. Belki de Huawei’nin başına gelenlerin Çinli diğer teknoloji şirketlerinin çoğu için de geçerli denebilir. Elektronik ürünlere yönelik işletim sistemlerinin çoğunun, dilerlerse Çin’deki fabrikaların çalışmalarını sağlayan ve elektrikli arabalardan füzelere kadar birçok endüstride kullanılan elektronik çiplerin yapımını ve imalatını bile aksatabilecek ABD merkezli şirketler tarafından kontrol edildiği söylenebilir.

Stratejik rekabetin hızlanması
ABD'nin Çin ile ‘stratejik rekabet’ olarak adlandırdığı durum, Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler arasındaki mutabakat ve Beyaz Saray ile Kongre’de Senato ve Temsilciler Meclisi arasında neredeyse sağlanan tam uyum içinde yeni bir hızlanma aşamasına girmiş görünüyor. Bu da Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşından kaynaklanan küresel gelişmelerin arka planına aykırı bir gelişme.
ABD Başkanı Joe Biden, Perşembe günü federal fon alan ABD teknoloji şirketlerinin Çin'in ABD'de teknolojiye yatırım yapmasını engellemeye çağıran bir kararnameyi imzalayacak. Böylece ABD ‘vatandaşlarının özel verilerine’ erişimin sınırlanması planlanıyor. Ancak bu aynı zamanda Pekin ile olan gerilimi de artırıyor. Kararname, özellikle Çin'in önemli ABD teknolojilerine erişmesini engelleyecek belirli işlem türleri üzerinde duruyor.
Kararnamede Çin'in adı özel olarak anılmasa da yedi yıl önce Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından başlatılan ‘Made in China 2025’ kampanyasının kilit alanları ve aynı zamanda ABD'nin şu anda daha fazla federal kaynak kullandığı teknolojiler hedef alınıyor. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, yeni düzenlemede, ‘büyüklüğüne’ değil, ‘ulusal güvenliği zayıflatabilecek gelişmeler ve uygulamalar’ dahil olmak üzere teknolojinin barındırdığı ‘özelliklere’ bakılacağı belirtildi.
Bazıları, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyaretinin körüklediği ‘krizin’, iki ülke arasındaki gerginliğin tırmanmasının ve Çin'in Tayvan Boğazı'ndaki en büyük askeri tatbikatları başlatmasının gerçek nedeni olmadığını düşünüyorlar. Aynı çevrelere göre bu, Çin’i ve onun ‘rekabet yeteneğini sınırlama’ kararı neredeyse on yıl önce alındığından, ABD'nin Ukrayna savaşının ortasında Çin’e karşı kasten bir cephe açmakla suçlanması için de yeterli bir gösterge değil.

Rusya yalnız, Çin ise endişeli
Çin, bugün askeri yeteneklerini geliştirmeye yönelik iddialı planlarını açıklarken, ABD ile modasının geçmiş olduğunu düşündüğü mekanizmalara göre ilişkisini koruma konusunda daha az endişeli gibi görünüyor. Bazı çevreler ise Çin’in ABD’nin ‘provokasyonlarına’ yanıt vermeye daha hazır hale geldiğini düşünüyorlar.
Öte yandan ABD’nin içinden yükselen sesler, Biden yönetimini, yalnızca Tayvan'ı değil, bölgedeki müttefik ülkeleri sembolik jestlerin ötesinde savunma yeteneğine sahip olmasını sağlamaya öncelik vermeye çağırıyorlar.  Bu çağrılar, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi tarafından ABD’den daha fazla silah satın alması ve uluslararası kurumlara katılımının desteklenmesi için Tayvan'a 4,5 milyar dolar askeri yardım tahsis edilmesi amacıyla onaylanan taslak kararla somutlaştı.
ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Robert Menendez, kararın amacının ‘Çin'i kışkırtmak değil, Çin'i işgalden caydırmak için Tayvan'ın savunma yeteneklerini güçlendirerek Doğu Asya bölgesinde silahlı bir çatışmadan kaçınmak’ olduğunu vurguladı.
Ancak, Rusya ve Ukrayna savaşındaki gelişmeler ve askeri operasyonların ‘sistematik’ gerilemelerinden sonra Rus ordusunun hazırlık ve kabiliyetlerine ilişkin şok edici gerçekler, Pekin üzerindeki baskının artmasına neden oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinin oturum aralarında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüştükten sonra, Moskova'nın Çin'in Ukrayna'daki durumla ilgili ‘soruları ve endişeleri’ olduğunu anladığını açıkladı. Böylece Putin, Pekin'in Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini tam olarak onaylamayabileceğini tam olmasa da açıkça itiraf etmiş oldu. Buna karşın Çin Devlet Başkanı Şi,  Rusya Devlet Başkanı'ndan daha sakin bir ton kullandı. Kamuoyuna yaptığı açıklamalarda genel olarak herhangi bir şekilde Ukrayna’daki duruma değinmeyen Şi, Pekin'in son aylarda Ukrayna'daki savaşın ‘Batı'nın hatası’ olduğu mesajını tekrarlamak yerine Çin ve Rusya'nın vizyonları hakkında genellemeler yaparak Rusya’nın bazı belli başlı politikalarını desteklemekten dikkatle kaçındı.

Ukrayna’dan ve Tayvan’dan çıkarılan dersler
Ukrayna'daki savaş, Rusya’yı birçok batı ülkesinden tecrit etti. Ruslar yaptırımlardan etkilendi. Rusya, Ukrayna'nın kuzeydoğusundaki utanç verici bir yenilgiden kurtulmaya çalışırken en güçlü uluslararası ortağının tam desteğini kaybetti. Rusya'nın tutumu da, Ukrayna'daki çatışmayla ilgili değişken ve kafa karıştırıcı mesajlarla geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan zayıf duruşu sonucunda Çin'i bu gemiye binme konusunda daha temkinli davranmaya itti.
Çin’e karşı sert bir tutum sergilenmesini destekleyenler, ABD'nin ve genel olarak Batı'nın elinde Çin’in politikalarını etkileyecek birçok araç olduğuna inanıyorlar. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Çin'in Tayvan'a karşı büyük bir askeri adım atabileceğine dair hiçbir kanıt ya da beklentisi olmadığını iddia ederken, aralarında Çinlilerin de olduğu birçok uzman, Pekin’in adaya herhangi bir saldırı düzenlemeye askeri olarak hazır olmadığını iddia ediyor. Ukrayna savaşından alınan dersler, Pekin’i Tayvan’a savaş açma yeteneğini yeniden gözden geçirmeye ve Rus askeri teknolojisine olan bağımlılığını sorgulamaya zorlamış olabilir.
Çin'in askeri kabiliyetlerini küresel bir deniz gücüne dönüşmesi konusundaki artan söylemlerine karşın Pentagon'un kısa bir süre önce ABD Donanması'nın envanterine 350 savaş gemisinin eklenmesi için 27 milyar dolar değerindeki geliştirme bütçesiyle en büyük askeri bütçe artışını açıklaması mücadele çıtasını yükseltti. Pekin, doğal olarak Rusya'nın çıkarına olmasını tercih ettiği savaşın sonucu ne olursa olsun, gerek ‘demokratik’ gerek ‘demokratik olmayan’ çok sayıda ülkenin politikalarını reddetmesiyle çevresinin daha tehlikeli hale geldiği sonucuna varmış durumda.
Çinli analistlere göre ülkelerinin, kalkınma yardımı ve olumlu diplomatik mesajlar verme konusunda şu ana kadar iyi bir üne sahip olmasına rağmen ABD'nin ekonomik, teknolojik ve güvenlik ittifakları oluşturarak bu büyüyen fay hattından faydalanabileceğinden endişe duyduğunu söylüyor. Aynı analistler, Washington ve Taipei'nin, Rusya-Ukrayna savaşını doğrudan Tayvan'ın güvenliğine bağlayarak bölgedeki gerilimi kasten kışkırttıklarını düşünüyorlar. Bu da Tayvan'a yönelik artan uluslararası desteğin ‘yeniden birleşme’ planlarını bozacağı endişesini artırıyor.



ABD'nin Yemen'deki askeri operasyonları hakkında 10 soru

ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)
ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)
TT

ABD'nin Yemen'deki askeri operasyonları hakkında 10 soru

ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)
ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)

Tevfik eş-Şenvah

ABD'nin Yemen'deki askeri operasyonları ikinci ayına girerken, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki uluslararası sulardan geçen uluslararası ticari gemilere yönelik saldırılarını artıran İran destekli Husi milislerini caydırma amacıyla, mart ortasında duyurduğu hava saldırıları operasyonun arka planı ve sonuçlarına ilişkin bazı sorular gündeme geliyor. Sıcak durumun Yemen hadiseler sahnesini her geçen gün dolduran başka sonuçlar doğuracağı bekleniyor.

1. ABD'yi Husi mevzilerine saldırı düzenlemeye iten doğrudan nedenler nelerdi?

ABD'nin Yemen'de hava ve deniz operasyonlarına başladığı andan itibaren ABD Başkanı Donald Trump, Husileri ortadan kaldırma sözü verdi ve İran'ı, Kızıldeniz bölgesindeki saldırılarına yanıt olarak Husilere destek vermeye devam etmemesi konusunda uyardı.

ABD, uluslararası ticaretin ve uluslararası ekonominin etkilenmesinin, nakliye ve sigorta maliyetlerinin artmasının, uluslararası ticarette maliyetlerde önemli artışlara yol açan yeni rotaların benimsenmesinin ardından Kızıldeniz bölgesinde güvenliği yeniden sağlamaya çalışıyor.

Benzer bir bağlamda, ABD'nin Yemen Büyükelçisi Steven Fagin, büyükelçiliğin X platformundaki hesabından şunları söyledi: “Mevcut operasyon yalnızca Husileri ve askeri kapasitelerini hedef alıyor; otoriter yönetimleri altındaki bölgelerdeki sivilleri hedef almıyor.”

2. ABD son saldırılarında önde gelen Husi liderlerini öldürmeyi başardı mı?

Bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen ABD ve Husiler, örgütün önde gelen liderlerinden kimsenin öldürüldüğünü duyurmadı. Gözlemciler, bunun nedenini Husilerin bazı faaliyetlerini açıkça yürütmelerine rağmen hâlâ saklandıkları engebeli ve dağlık araziye bağlıyor. Husiler son olarak insanları bu etkinliklere katılmaya zorladıkları yönündeki yaygın suçlamalara rağmen, 70. Meydan'da düzenledikleri etkinlik ile halkın kendilerine desteğini göstermeye çalıştılar.

Yemenli kaynaklar, ABD'nin yaptırım listesinde yer alan Husi liderlerinden Mansur es-Sadi'nin, ABD'nin Hudeyde şehrine düzenlediği hava saldırısında yaralandığını ve tedavi için Sana'ya sevk edildiğini bildirdi.

3. ABD Yemen'e yönelik saldırılarında neleri hedef alıyor?

Harekat planına göre ABD, askeri gücün zayıflatılmasıyla başlayan, ardından komuta merkezlerinin, radarların, silah depolarının, teknisyenlerin, uzmanların ve hava savunma sistemlerinin zayıflatılmasıyla devam eden savaş stratejisine göre doğrudan hedef alarak açık savaş aşamasına girdi. Daha sonra da gördüğümüz gibi liderleri ve hareket halindeki araçları hedef almaya başladı.

Benzeri görülmemiş bombardımanların vurduğu en önemli hedefler belki de Saada ve Amran şehirlerinde dağlarda bulunan mağaralarda ve oyuklarda gizlenen Husi silah depoları oldu. Bunlardan bir kısmı örgütün daha önceki dönemlerde İran'dan temin ettiği silahlar olup, örgütün stratejik silah stokunu temsil ediyor. Havaalanları, füze rampaları, İHA'lar ve kışlaların bombalanmasının yanı sıra, önümüzdeki günlerde hedef alma operasyonlarının daha da yoğunlaşması bekleniyor.

Yemen Ordusu’ndan Tuğgeneral Muhammed el-Kamim, hava operasyonlarının şu ana kadarki seyrini değerlendirerek, “Amerikan operasyonlarında kademeli bir hedef yükseltme görüyoruz ve bu diğer hedefleri de kapsayabilir. Bu durum, ABD yönetiminin Husi milislerinin kabiliyetlerini önemli ölçüde zayıflatma yolunda ilerlediğini gösteriyor” dedi.

Yerel sakinlerse, gerek hedef alınan saha komutanları arasındaki kayıplar gerekse milislerin 2014 yılında İran destekli darbeden bu yana elde ettiği askeri teçhizat, füze teknolojisi ve hava gücü kayıpları açısından Husi tarafındaki aşırı gizliliğe rağmen, hava saldırılarının büyük bir dikkat ve titizlikle gerçekleştirildiğini açıkladı.

Yemen'in kuzey platosunun dağlık arazisinde saklanan Husi hedeflerini takip etme yönündeki Amerikan stratejisini açıklarken, Başkan Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, operasyonların başlangıcında şöyle demişti: “ABD'nin Yemen'e yönelik son bir haftadaki saldırılarında şu ana kadar iki önemli Husi lideri öldürüldü; bunlardan biri de örgütün füze uzmanıydı.”

4. Uluslararası alanda tanınmış Yemen hükümetinin saldırılara ilişkin tutumu nedir?

ABD operasyonlarının başlamasından bu yana hükümetten, Husilerin elindeki toprakları geri alabilmek için uluslararası pozisyonun seferber edilmesi çağrısında bulunan art arda tepkiler geldi. Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'nin açıklamalarına göre, “Yemen'deki İran Husi projesini ortadan kaldırmanın tek yolu bu.”  Meşru hükümetse, ABD saldırılarından Husi milislerini sorumlu tuttu, onları bu saldırılara davetiye çıkarmak ve “İran rejiminin isteklerini yerine getirmek için gerginliği tırmandırmayı seçmekle” suçladı.

5. Hükümet Husilere karşı kara harekâtı başlatmayı düşünüyor mu?

Yemen'deki meşru hükümetin, ülkenin Kızıldeniz'e nazır batı kıyı şeridini ve Hudeyde Limanı’nı geri almak için askeri operasyona hazırlandığını gösteren bir dizi veri bulunuyor. Hükümetin ve Batılıların teyitlerine göre, bunların geri alınması büyük ölçüde başkent Sana'nın kurtarılmasının önünü açacak. Yemen Ordusu’ndan Tuğgeneral ve Beşinci Tugay'ın eski komutanı Salih Karuş, bu hafta içinde, kesin bir askeri zafere, başkent Sana'ya dönüşe ve Husi milislerinin kalıcı olarak yenilgiye uğratılmasına her zamankinden daha yakın olunduğunu söyledi.

frty6
ABD ve Husiler, bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen örgütün önde gelen liderlerinden birinin öldüğünü duyurmadı (Sosyal Medya)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Karuş, yaptığı açıklamada, “Yemen ordusunun tüm birlikleri ve muharip gruplarıyla hazırlıkları, İranlı Husi milislerinin beklediğinden çok daha büyük” dedi. “Ülkemizin tanık olduğu tarihi an, bizi halkımıza ve ailelerimize acı çektiren bu örgütten kurtuluşa doğru götürüyor” diye ekledi. Bu arada, kıyı şeridinde konuşlu Yemen güçlerinin sözcüsü Vadah el-Dobiş, daha fazla ayrıntıya girmeden Sana'ya ulaşana kadar “Husi milislerinin kontrolündeki bölgeleri geri almak için tüm görevleri yerine getirmeye hazır olduklarını” vurguladı.

6. Husiler ABD saldırılarına nasıl karşılık verdi? Tırmandırma tehdidinde bulundular mı?

Örgüt, her an hedef alınabileceği bu sıcak ortamda biraz olsun soğukkanlılığını korumaya çalışıyor. Hükümet güçlerinin karadan ilerlemesini engellemek için askeri yığınak yapıyor, seferber ediyor, daha fazla mayın döşüyor ve engeller koyuyor. Hükümet güçleriyse siyasi bileşenleri arasındaki siyasi ayrışmaya rağmen, Husilere karşı büyük bir kin güden profesyonel bir askeri güce sahip. Husi milislerinin lideri, zaman zaman “Gazze'ye desteklerini sürdürecekleri” tehdidinde bulunuyor. Askeri Sözcü Yahya Saree'nin günlük açıklamalarıysa içerik ve öz olarak aynı ifadeleri tekrarlıyor. ABD'nin saldırı dalgasına yanıt olarak Kızıldeniz'deki Amerikan uçak gemisi Harry S. Truman ve bir dizi “düşman savaş gemisinin” hedef alındığından söz ediyor.

7. Saldırılar Husilerin uluslararası nakliyeye yönelik saldırı gücünü zayıflatmada başarılı oldu mu?

Milislerin lideri Abdulmelik el-Husi'nin geçen perşembe günü uluslararası sulardaki saldırılarına devam edeceklerini teyit etmesine rağmen, Kızıldeniz ve Aden Körfezi bölgesindeki günlük hadiselere ilişkin göstergeler, Husi eylemlerinin sayısında ve kalitesinde önemli bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Bu, konuşlandırılan Amerikan gemilerinin havadan ve radarlar ile gözetleme düzeyinin yüksek olması, Husilerin başlarının üstünde gece gündüz dolaşan Amerikan savaş uçaklarının hızla gerçekleştirdiği askeri operasyonlardan duydukları korkudan kaynaklanıyor.

8. ABD saldırılarında ne tür silahlar veya uçaklar kullanılıyor?

ABD operasyonları, Kızıldeniz'deki USS Harry S. Truman ve şu anda Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor.

ABD'nin Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia Hava Üssü'ne de hayalet B-2 bombardıman uçakları konuşlandırdığı ve bu uçakların da bu saldırılarda rol aldığı düşünülüyor.

Operasyonlara katılan en önemli savaş uçakları F-18 ve F-35'lerin yanı sıra gözetleme uçakları, savaş uçakları ve diğer çeşitli insansız hava araçları da görev yapıyor.

9. Bu saldırılarda özellikle hangi Yemen şehirleri hedef alındı?

Husi milislerinin kontrolündeki bölgeler arasında Eylül 2014'te ele geçirdikleri başkent Sana'nın yanı sıra belki de en önemlisi milislerin tarihi kalesi ve onların fikri atılımlarının merkezi Saada şehri olan kuzeydeki bazı şehirler de yer alıyor.

10. Yemen sokağı bu gelişmeleri nasıl görüyor?

Amerikan operasyonlarının sonuçlarının ne olacağı konusunda büyük bir beklenti ve merak var. ABD, saldırıların yalnızca Husilerin uluslararası sulardan geçen gemileri hedef almasını engellemeyi amaçladığını duyursa da, Yemen sokağı, Suriye'de ve daha önce Lübnan'da yaşananlar gibi bunun da ülkedeki İran projesinin son aşamalarının başlangıcı olmasını bekliyor.