Ebola Uganda'da 5 bölgeye yayıldı 19 kişiyi öldürdühttps://turkish.aawsat.com/home/article/3894381/ebola-ugandada-5-b%C3%B6lgeye-yay%C4%B1ld%C4%B1-19-ki%C5%9Fiyi-%C3%B6ld%C3%BCrd%C3%BC
Ebola Uganda'da 5 bölgeye yayıldı 19 kişiyi öldürdü
Fotoğraf: AA
Uganda'da hafta içinde patlak veren Ebola virüsü salgınının 5 bölgeye yayıldığı bildirildi.
Daily Monitor'un haberine göre, teyit edilmiş ve şüpheli vakaların sayısı 31'e, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 19'a çıktı.
Virüsün görüldüğü bölgelerin başkent Kampala, Kisoro, Kakumiro, Mubende ve Kyegegwa olduğu aktarıldı.
Virüsün yayılım merkezinin ise Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nden Kampala'ya giden otoyol üzerinde bulunan Mubende bölgesi olduğu belirtildi.
Ülkede 19 Eylül'de 24 yaşındaki bir kişide, nadir görülen ve Sudan varyantı olduğu belirtilen Ebola virüsü tespit edilmişti.
Uganda'da 2000'lerin başında yüzlerce kişinin ölmesine yol açan virüs, son olarak 2012'de 17 kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu.
Bir tür kanamalı ateşe yol açan Ebola, ilk kez 1976'da Sudan'ın Nzara ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin (KDC) Yambuku kentlerinde eş zamanlı salgınlarla ortaya çıkmıştı. KDC'deki salgın, Ebola Nehri yakınında bir köyde başladığı için hastalığa bu nehrin ismi verilmişti.
Ebola, Aralık 2013'te Batı Afrika'da yayılmıştı. Gine, Liberya ve Sierra Leone'de 2014-2017 yıllarında görülen salgında 30 bin kişiye virüs bulaşmış, hastaların 11 binden fazlası ölmüştü.
İsrail'in Gazze'deki savaşı ABD’deki bölünmeyi yeniden gün yüzüne çıkardıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701231-i%CC%87srailin-gazzedeki-sava%C5%9F%C4%B1-abd%E2%80%99deki-b%C3%B6l%C3%BCnmeyi-yeniden-g%C3%BCn-y%C3%BCz%C3%BCne-%C3%A7%C4%B1kard%C4%B1
İsrail'in Gazze'deki savaşı ABD’deki bölünmeyi yeniden gün yüzüne çıkardı
Biden, 18 Ekim'de ortak basın toplantısında Netanyahu ile birlikte (DPA)
Başkan Joe Biden yönetiminin Gazze'deki savaşa ilişkin tutumu konusunda Amerikan kamuoyunda bölünmeler artarken, Beyaz Saray'da ABD’nin bu savaşa yönelik politikaları konusunda da bölünmeler artıyor. Kalıcı bir ateşkes talep eden Demokrat Parti içinde ABD'nin İsrail'e askeri yardımına karşı eleştiriler geliyor.
Beyaz Saray yetkilileri, son haftalarda ABD’de yaşayan Arap seçmenler arasında Biden'a verilen desteğin önemli ölçüde azaldığını gösteren kamuoyu yoklamalarının sonuçlarından endişe duyuyor. Yönetim aynı zamanda İsrail'e verilen mutlak destek, binlerce Filistinli sivilin ölümünün ‘ahlaki sorumluluğu’ ve zorlu 2024 seçim yarışının ortasında siyasi çıkarların bir sonucu olarak gergin bir durumla karşı karşıya. Washington Post, ‘Gazze'deki savaş, Biden ve yönetimini diğer tüm meselelerden daha fazla sarsacak’ diye yazdı.
Amerikan kamuoyunda, Gazze'deki savaşa yönelik fikir ayrılıkları dolayısıyla Başkan Biden üzerindeki baskı artıyor (AP)
Biden'ın tutumu, ilk başlarda İsrail’i güçlü bir şekilde desteklediği açıklamalarının ardından, insani yardıma vurgu yapan, ateşkesin uzatılması, rehinelerin serbest bırakılmas gerektiği ve İsrail'e ‘sivillerin hayatlarıyla ilgili’ uyarılarda bulunan konuşmalara dönüştü.
Anketler
New York Times, İsrail ile Hamas arasındaki Gazze savaşının her düzeyde bölünme ve kutuplaşmanın bir örneği haline geldiğine dikkati çekti. Geçtiğimiz yedi hafta boyunca yapılan dört büyük kamuoyu yoklamasının sonuçları ve sonuçlardaki değişimin boyutları incelenirken, Marist College ve PBS anketleri, İsrail'i destekleyen Amerikalıların sayısının Filistinlileri destekleyenlerin sayısından daha fazla olduğunu gösterdi. Ekonomist dergisinin anketi de aynı sonuçları gösterdi. NBC'nin yaptığı ankete göre de Amerikalıların yüzde 47'si İsrail'i destekliyor. Yüzde 24'ü buna karşı olumsuz tutumları olduğunu belirtti. Amerikalıların çoğu Hamas'ı suçluyor ve savaşın ana nedeninin İsrail'in Gazze kuşatması değil, 7 Ekim'de İsraillilerin öldürülmesi ve kaçırılması olduğunu düşünüyor.
Filistinli satıcılar, İsrail'in Gazze'yi bombalaması sonucu yıkılan evlerin ortasında ateşkes sırasında mallarını sergiliyor (Reuters)
Quinnipiac Üniversitesi'nin yaptığı ‘şiddetin patlak vermesinden en çok kim sorumlu?’ konulu ankete, katılımcıların yüzde 69'u Hamas'ın, yüzde 15'i ise İsrail'in sorumlu olduğu cevabını verdi. Amerikalıların çoğu İsrail'in, ABD'nin önemli bir müttefiki olduğuna inanıyor ve yüzde 70'i İsrail'i desteklemenin ABD'nin ulusal çıkarına olduğunu düşünüyor.
Son haftalarda İsrail'in eylemlerine verilen destek azaldı... Marist'in yakın zamanda yaptığı bir ankete katılanların çoğu, İsrail ordusunun tepkisinin ‘çok agresif’ olduğunu söyledi. Quinnipiac anketine göreyse ‘Filistinlilere İsraillilerden daha fazla sempati duyduğunu’ söyleyenlerin oranı da geçen ayki yüzde 15 orandan, bu ay yüzde 25'e yükseldi. Çok sayıda Amerikalı, Gazze'de çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan sivillerin kaybıyla ilgili endişelerini dile getirdi.
Amerikalıların yüzde 8'inden fazlası Ipsos'a (Reuters'in birkaç hafta önce yaptığı bir ankete göre) insani yardımların Gazze halkına ulaşması için, İsrail’in askeri operasyonlarını durdurması gerektiğini belirtti.
İdeolojik ihtilaflar
Savaş, aynı zamanda Demokrat Parti içindeki geniş ideolojik farklılıkları da ortaya çıkardı. Liberaller Filistinliler’e, İsrailliler’e göre daha fazla destek veriyor. Bu da, Amerikan solundaki şiddetli tartışmaların bir yansıması olarak yorumlandı. Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler arasında büyük bir uçurum olması şaşırtıcı değil.
Gallup tarafından yayınlanan bir ankete göre Cumhuriyetçilerin yüzde 71'i İsrail'in askeri harekatını desteklerken, Demokratların yüzde 36'sı İsrail'in askeri harekatını destekliyor. Anket, genç yaş grupları arasındaki ayrımın ileri yaş gruplarına göre arttığını doğruluyor. 55 yaş üstü Amerikalıların yüzde 63'ü İsrail'i desteklerken, 18-34 yaş arası gençler arasında İsrail'e verilen destek yüzde 36'nın altına düştü.
Gençler arasında İsrail'e verilen desteğin azaldığını belirten tek kuruluş Gallup değil, daha ziyade Reuters ve Ipsos'un Kasım ayı başında yaptığı anketin sonuçları da benzer. Yetişkin seçmenler arasında İsrail'e verilen destek Ekim'deki yüzde 41'den Kasım'da yalnızca yüzde 32'ye düştü.
Çatışmanın sona ermesine destek
New York Times ise bu konuda iki sonucuna vardı. Birincisi, Ipsos'un yaptığı ankete göre, Amerikalıların çoğu İsrail'in askeri tepkisinin ‘anlaşılabilir ve makul’ olduğunu söylüyor. Bu kapsamda katılımcıların yüzde 76'sı İsrail'in ‘bir terör saldırısına ve sivillerin rehin alınmasına karşı her ülkenin yapacağı şeyi yaptığına’ inanıyor.
İsrail ile Hamas arasındaki geçici ateşkes sırasında Gazze sınırı yakınında bir tankın üzerindeki İsrail askerleri (Reuters)
Gazetenin işaret ettiği ikinci gerçek ise Amerikalıların çoğunun savaşın tamamen sona ermesini ve tam bir ateşkesi desteklemeleri yönünde. Tam bir ateşkese verilen desteğin yüzde 16'ya kıyasla yüzde 65'e ulaştığı YouGov anketi bunu açıkça ortaya koydu. Ipsos anketine katılanların yüzde 68'i İsrail'in ateşkes çağrısı yapması ve müzakere etmeye çalışması gerektiğini belirtti.
Tam bir ateşkes konusunda farklı görüşler var ve bazıları bunun İsrail için bir yenilgi, Hamas için ise bir zafer olacağına inanıyor. Gazete, büyük bir kesimin İsrail'in Hamas'ı devirme çabalarını desteklediğini ancak büyük bir çoğunluğun da binlerce Filistinli sivilin öldürülmesini reddettiğini belirtiyor.
Suriye savaşını yaşadım ama Dublin'de artık güvende hissetmiyorumhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701221-suriye-sava%C5%9F%C4%B1n%C4%B1-ya%C5%9Fad%C4%B1m-ama-dublinde-art%C4%B1k-g%C3%BCvende-hissetmiyorum
Suriye savaşını yaşadım ama Dublin'de artık güvende hissetmiyorum
(Peter Murphy/AFP)
Suad Aldarra
Yazılım mühendisi olarak evden çalışmayı benimsemiş, içine kapanık, esmer tenli, yarı Filistinli, yarı Suriyeli eşim tam da bugün işyerinin Noel yemeği için Dublin şehir merkezinde. Gecemizin nasıl altüst olacağından habersizce, Luas tramvayına binmeden önce onu öperek yolcu ediyorum.
Günün önceki saatlerinde haberleri takip ediyordum. Çocukların ve çocuklarla ilgilenen görevlinin bıçaklandığı korkunç olayları okumuştum. 6 yaşında bir erkek çocuk annesi olarak en kötü kabuslarının haberini alan anneleri düşünüyorum. Biri neden böyle korkunç bir suç işler ki?
Araştırıyorum ama saldırının gerekçesine ya da saldırganın kimliğine dair herhangi bir haber bulamıyorum. Öte yandan sosyal medyadaki yorum bölümünde başka görüşler var. Dark web'den (karanlık internet -çn.) uzun zamandır esrarengiz, izole bir çevrimiçi ağ diye bahsediliyor ama bugün internet çoktan karanlığa gömülmüş bile.
Göçmen olmalı...
Sınırları açarsanız böyle olur...
Hepsini geri gönderin…
Son zamanlarda görünüşe göre her soruna önerilen ilk çözümün bu olması karşısında hayrete düşüyorum. "Onlar" kim ve "geri" neresi?
Protesto planlarını okuyorum ama neye karşı olduğunu anlamıyorum? Elbette hepimiz bu korkunç saldırıyı kınıyoruz. Peki bunu kim destekliyor olabilir?
Protestonun yapılması planlanan Parnell Caddesi'nden uzak durması için eşime mesaj atıyorum. Bana tramvay sürücüsünün, yolun ilerisinde yaşanan sorunlar nedeniyle birkaç istasyon ilerideki St. Stephen's Green'de duracağını duyurduğunu söylüyor. Ayrıca kendisi dışarı çıkmak üzereyken sürücünün onu kenara çekerek güvende kalması için o bölgeden uzak durmasına dair uyardığını da anlatıyor.
Eşim espriyle bana, endişeli şoförün gözüne kim bilir ne kadar esmer geldiğini ama yine de İrlandalı bir yabancının bu düşünceli jestini takdir ettiğini söylüyor.
Bir saatten kısa süre içinde, çocuğuma banyo yaptırıp yatağına yatırdıktan sonra telefonumu kontrol ettiğimde Dublin'in daha önce hiç görmediğim fotoğraf ve videolarını görüyorum; maskeli ve kapüşonlu adamlar, ateşe verilmiş bir polis arabası, öfkeli protestocuların daha ileri gitmesini engellemek için kalkanlarının arkasına sıralanan bir grup çevik kuvvet polisi.
Eşime endişe içinde tekrar mesaj atıp etrafında tırmanan durumun son hali hakkında onu bilgilendiriyorum. Parnell Meydanı'na 1 kilometreden daha az mesafedeki restoranda her şeyin normal göründüğünü ve endişelenmemi gerektirecek bir şey olmadığını söyleyerek beni temin ediyor. Yemekten sonra fazla kalmayacağına söz veriyor.
Suriye savaşını yaşayan biri olarak tehlikeyi tahmin etmede 6. hissim gelişti. Çoğunlukla abartı ya da gerçekçi olmayan korkularım yanlış pozitif çıkıyor ama bu seferki fazlasıyla canlı. Bu ayaklanmaları daha önce de gördüm. Arabaların ateşe verildiğini gördüm ve öfkeli bağırışları duydum. 30 dakikadan kısa sürede alevler içinde kalan tramvayın videosu ortaya çıktığında ve ulaşım hizmetinin durdurulduğuna dair resmi kamuoyu duyurusu yapıldığında bunun iyi bitmeyeceğini biliyorum.
Festival balonunun dışında neler olup bittiğiyle ilgili eşimi tekrar bilgilendirirken telefondan "Lütfen artık çık oradan!" diye yalvarıyorum.
10 dakika sonra bana sesli mesaj göndererek oradan çıktığını ve gökyüzünde kuzeye doğru vızır vızır uçan birkaç helikopter dışında çevresinde hiçbir şeyin olağandışı görünmediğini söylüyor.
Suriye'deki savaş sahneleri aklıma gelip duruyor. O zamanlar helikopterler tek bir anlama geliyordu: patlayıcı variller. Bunun Dublin'de yaşanmayacağını biliyorum ama travma sonrası stres bozukluğum bilmiyor.
Telefonumu gergin bir şekilde tutarken boynum kaya gibi. Sosyal medyadaki haberler ve eşimin Google Haritalar'da paylaşılan canlı konumu arasında gidip geliyorum. Telefonunun şarjı da paylaşılmış ve yüzde 9 görünüyor. Konumunu belirten mavi nokta St. Stephen's Green Park'ta ileri geri hareket ederken, şarjı bir uzay gemisinin geri sayımı gibi hızla düşüyor. Nörolog değilim ama beynimdeki sinirlerin birbiri ardına eridiğini hissedebiliyorum.
Geri dönecek. Kendime bunu söyleyip duruyorum.
Daha önce de geri dönmüştü, hatırladın mı? Ordu tankları, keskin nişancılar, protestocular ve rasgele düşen hava füzeleri tarafından kuşatılmış halde, Şam'daki Yermuk Kampı'nda sıkışıp kaldığında. Hatırladın mı? Hükümet, mahallesindeki tüm bağlantıları kestiğinde ve ona ulaşamadığında damarlarındaki kanın çekildiğini hissettmiştin.
Geri dönecek ve hayatınızda kötü giden diğer her şeye güldüğünüz gibi buna da güleceksiniz. Belki hemen değil ama.
Mavi nokta güneye doğru ilerliyor, ayaklanmalardan uzakta olsa da haritadaki benim noktama yeterince yakın değil. Yürüyor mu yoksa otobüste mi anlayamıyorum ama mesaj atmaktan kaçınıyorum; birkaç kelimemin artık yüzde 2'ye düşen pilini tüketeceğinden endişeleniyorum.
İrlandalı bir arkadaşım beni yokluyor ve ona neler olduğunu anlatıyorum. Eşimin, şehirdeki evine sığınmasını öneriyor. İçtenlikle "Telefonunu şarj edebilir, ben de ona bir taksi ayarlarım" diyor. Eşime adresi mesaj atıyorum ama yanıt gelmiyor. Noktası güneye doğru bir sıçrama yaptıktan sonra isminin yanında o korkunç kelimeyi görüyorum. Çevrimdışı.
İki gün önce beni havalimanından alan taksi şoförü Patrick, Suriyeli olduğumu öğrenince neşelenip beni birkaç Arapça kelimeyle selamlayarak bana uzun bir yolculuğu unutturmuştu. Bana İrlanda'nın barış gücündeki bir asker olarak Lübnan'da görev yaptığı zamanı anlatmıştı. "Şam'ı ziyaret edemedim" diyen şoför şöyle eklemişti:
Ama bir arkadaşım bana dünyada cennet olsaydı buranın Şam olacağını söylemişti.
Patrick bana memleketim ve halkım hakkında yüreğimi ısıtan hikayeler anlatmıştı. Arabadan çıkmaya hazırlanırken "Bu ülkeye hoş geldiniz genç hanım" diyen Patrick ardından "Tanrım, ne diyorum ben? 10 yılın ardından burası artık senin ülken! Sen başkalarına hoş geldin diyebilirsin" diye eklemişti.
Telefonumu elime almış, eşimin konumunun devre dışı kalmasını izlerken keşke Patrick'in numarası olsaydı diyorum. Onu o kaostan çıkarmak için fırlayıp giderdi.
İrlanda'daki Sığınmacılar Hareketi (Movement of Asylum Seekers in Ireland/MASI), "yabancı uyrukluların öldürülmesini isteyen bir sesli mesajın açıkça dolaştığını" duyuruyor. Ama bir yabancıyı nasıl teşhis edersiniz ki? Benim gibilerin peşini bırakmayan o çirkin kelime, işlemediğimiz ve kendimizi aklayamadığımız o suç.
30 dakika sonra telefonumda bir mesaj beliriyor.
Otobüse bindim ve bir adamdan şarj kablosu ödünç aldım. Endişelenme, birazdan evde olurum.
Ve ben, o eve gelene kadar endişelendim, kısa sürede değil ama endişelerimi hafifletme umuduyla sahte bir sırıtışla geliyor. Evimizin kapısında ben onun kollarında ağlarken iyi olduğuna dair bana güvence veriyor.
Daha sonra bana, diğer mahsur kalan kişilerle birlikte Dublin sokaklarında 3 km'den fazla yürüyüp Donnybrook'taki Dublin Otobüs Garajı'na vardığını ve burada kendisiyle diğerlerini güneydeki daha yakın bir noktaya götürmek için ücretsiz bir otobüs ayarlandığını anlatıyor.
Otobüsten sonra bulduğu taksi kendisini sağ salim eve getirmiş. O çabucak uykuya dalarken, ben hâlâ adrenalin pompalayan gergin bedenime hapsolmuş halde, gece yarısından sonra da uyanık kalmaya devam ediyorum. Dublin bir gecede nasıl karanlığa gömüldü? Burada kaldığım 10 yıl boyunca tanıdığım İrlandalı dostlarımı düşünüyorum ve onların sevgisiyle desteğini düşünerek içim ısınırken endişeli kalp atışlarımın biraz yavaşladığını hissediyorum.
Bu, yeni İrlanda olamaz. Bu sadece kara bir cuma ve geçecek. İrlanda'nın kucak dolusu sevgisiyle yeniden yeşile bürüneceğine inanıyorum.
Suad Aldarra, Dublin'de yaşayan Suriye asıllı İrlandalı bir yazar ve mühendis. Anı kitabı I Don't Want To Talk About Home (Ev Hakkında Konuşmak İstemiyorum), Temmuz 2022'de Penguin tarafından yayımlandı ve İrlanda'da Yılın Biyografi Kitabı Ödülü için kısa listeye kaldı.
Independent Türkçe
ABD Dışişleri Bakanı: Yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701196-abd-d%C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri-bakan%C4%B1-ya%C5%9Fanan-b%C3%BCy%C3%BCk-sivil-kayb%C4%B1-ve-sivillerin-yerlerinden-edilmesi
ABD Dışişleri Bakanı: Yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı
Antony Blinken (AA)
Blinken, 7 Ekim'den bu yana üçüncü Orta Doğu turu kapsamında geldiği İsrail ve Filistin'deki temaslarının ardından Tel Aviv'deki basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
İsrail ile Hamas arasında varılan "insani ara" ve esir takasının uzatılması için çalışmalar yürüttüklerini belirten Blinken, İsrailli esirlerin tamamının serbest bırakılması amacıyla çalışmayı sürdüreceklerini ifade etti.
Blinken, dün yaptığı görüşmelerde, İsrail ordusunun yeniden saldırılara başlaması halinde, Gazze'nin merkezinde ve güneyinde güvenli bölgelerin oluşturulması, bölgedeki Filistinlilerin zorla göç ettirilmesinin önlenmesi, hastaneler, su arıtma gibi insan canını yakından ilgilendiren kritik yapıların hedef alınmaması ve sonunda yerlerinden edilmiş Filistinlilerin evlerine dönmesine olanak sağlanması gibi uyarılarını İsrail yetkililere ilettiğini kaydetti.
"İsrail, savaş kullarına uygun hareket etmeli"
Blinken, İsrail'in Gazze'de "Hamas'ı devirme" hedefine destek vermeye devam ettiklerini belirterek, "İsrail, savaş kurallarına uygun hareket etmeli." ifadesini kullandı.
ABD'nin, İsrail'in Gazze'nin güneyine saldırılarını başlatmadan önce "sivil kayıpları daha da azaltmaya yönelik planları uygulamaya koyması" yönündeki çağrısını yineleyen Blinken, şunları kaydetti:
Gazze'nin kuzeyinde yaşanan büyük sivil kaybı ve sivillerin yerlerinden edilmesi güneyde tekrarlanmamalı. İsrail'in kendisini savunma şekli önemli. Başbakan'a (Netanyahu) da söylediğim gibi niyet önemlidir ancak sonuçlar da önemlidir.
Blinken, Netanyahu ve İsrail Savaş Kabinesi'nin, perşembe günü yaptıkları görüşmede "ABD'nin Gazze'ye yönelik saldırılarda sivil kayıplarını önlemek için dile getirdiği yaklaşımı" kabul ettiğini söyledi.
Blinken, Gazze'deki insanların kalıcı şekilde yerinden edilmemesi gerektiğini vurguladı
Filistinli sivillere yönelik insani yardımları sürdüreceklerini belirten Blinken, bölgedeki ortaklarıyla yürüttükleri çalışmalarla Gazze'ye gıda, su, ilaç ve yakıt gibi kritik malzemelerin temininde önemli artış görüldüğünü dile getirdi.
Bu yardımların Gazze'deki halkın ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığını vurgulayan Blinken, Gazze'deki insanların "kalıcı bir şekilde yerinden edilmemesi" gerektiğini söyledi ve tüm bunların "İsrail'in hedeflerine ulaşmasını sağlayacak şekilde" yapılabileceğini anlattı.
Blinken, Filistin halkının isteklerinin en etkili şekilde karşılanması ve onlara hizmet sunulması için "Filistin otoritesinin" yeniden canlandırılması ve yenilenmesi gerektiğini belirtti ve bugün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede de bu konuyu ele aldıklarını söyledi.
Yaptığı görüşmelerde İsrail hükümetinin bazı üyelerinin Batı Şeria'daki aşırılık yanlısı yerleşimcilerin yerlerini daha da genişletme önerilerine ilişkin derin endişelerini ilettiğini dile getiren Blinken, İsrail'e bu konuların ele alınmasına ilişkin beklentilerini net şekilde ifade ettiğini sözlerine ekledi.
ABD, Gazze'de kalıcı ateşkesi desteklemiyor ama "insani ara"nın uzatılmasını istiyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701191-abd-gazzede-kal%C4%B1c%C4%B1-ate%C5%9Fkesi-desteklemiyor-ama-insani-aran%C4%B1n-uzat%C4%B1lmas%C4%B1n%C4%B1-istiyor
ABD, Gazze'de kalıcı ateşkesi desteklemiyor ama "insani ara"nın uzatılmasını istiyor
(AA)
Kirby, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında, İsrail ile Hamas arasında çatışmalara "insani ara" verilmesine ilişkin konuştu.
Batı Kudüs'ün girişinde İsraillilere yönelik silahlı saldırı gerçekleştirilmesinin Gazze'deki "insani ara"ya etki edip etmeyeceği sorusu üzerine Kirby, söz konusu şiddet olayının uzlaşmanın uzatılması konusunda herhangi bir etkisinin olacağını düşünmediğini söyledi.
Kirby, Gazze'de kalıcı bir ateşkesi desteklemediklerini ancak 7 günlük "insani ara"nın 8, 9, 10'a ve ötesine uzatılmasını görmek istediklerini kaydetti.
Nihayetinde İsrail ve Hamas'ın bu uzlaşmanın uzatılmasına ilişkin parametreler üzerinde anlaşması gerektiğini dile getiren Kirby, ABD'nin "insani ara"nın uzatılması konusunda destek vereceğini aktardı.
Kirby, Gazze halkına daha fazla gıda, su, ilaç ve yakıt ulaştırmak için son bir hafta içinde yapılan sahadaki çalışmaların göz ardı edilmemesi gerektiğini, "insani ara"nın uzatılması için çok çalıştıklarını vurguladı.
İsrail'in, "insani ara" sona erdiğinde abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına devam edeceğini belirttiğini hatırlatan Kirby, İsrail'in Hamas'ın peşinden gitme "hakkı ve sorumluluğu" olduğunu ifade etti.
Kirby, ABD'nin İsrail'i desteklemeyi sürdüreceğini, Gazze'nin güneyindeki sivillerin korunması ve zarar görmemesi için "uygun güvenlik tedbirlerinin" alınması gerektiğini söyledi.
"Uygun güvenlik önlemleri" alınmadığı takdirde Gazze'nin güneyine yönelik yapılacak askeri harekatı desteklemedikleri konusunda çok tutarlı ve net olduklarını aktaran Kirby, savaş konusundaki deneyimlerini paylaşmaları için İsrail'e askeri danışman ve uzman gönderdiklerini dile getirdi.
"Ukrayna'nın hava savunma kabiliyetlerini güçlendiriyoruz"
Son günlerde Rusya'nın Ukraynalıların enerji altyapılarını korumak için kullandıkları savunma sistemlerini hedef alan bazı hava saldırıları düzenlediğini hatırlatan Kirby, "Ukrayna'nın hava savunma kabiliyetlerini güçlendiriyoruz. Böylece Rus füzelerini ve önemli altyapıyı hedef alan İran İHA'larını vurabilsinler." ifadesini kullandı.
Ukrayna'ya Patriot Hava Savunma Sistemi bataryası, hava savunma sistemleri ve ekipman sağladıklarını belirten Kirby, Ukrayna'nın enerji altyapısını güçlendirmesine yardımcı olmaya devam ettiklerini aktardı.
Kirby, Ukrayna'ya yüksek gerilimli oto transformatörleri, endüstriyel boyutta gaz jeneratörleri gibi ekipman ve malzemeler sağlayarak Ukrayna'daki insanların ısı ve elektrik kaybını önlediklerini söyledi.
Netanyahu Gazze'ye yeniden saldırı için Hamas'ı suçladıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701176-netanyahu-gazzeye-yeniden-sald%C4%B1r%C4%B1-i%C3%A7in-hamas%C4%B1-su%C3%A7lad%C4%B1
Netanyahu Gazze'ye yeniden saldırı için Hamas'ı suçladı
Binyamin Netanyahu (AA)
Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, Gazze'ye yeniden başlatılan saldırılarla ilgili Hamas suçlandı.
Hamas'ın taraflar arasındaki mutabakata uygun biçimde İsrailli kadın esirleri bırakmadığı, İsrail'e doğru roket fırlattığı kaydedilen açıklamada, Netanyahu'nun şu ifadelerine yer verildi:
Savaşmaya dönerek İsrail hükümetinin savaşın amaçlarına bağlı kaldığını vurgulayacağız. Amaçlar, İsrailli esirlerin serbest kalması, Hamas'ı ortadan kaldırmak, Gazze'nin İsrail'e yeniden tehdit oluşturmamasını sağlamak.
İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne saldırılarında 5 kişiyi öldürdühttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701171-i%CC%87srail-ordusu-gazze-%C5%9Feridine-sald%C4%B1r%C4%B1lar%C4%B1nda-5-ki%C5%9Fiyi-%C3%B6ld%C3%BCrd%C3%BC
İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne saldırılarında 5 kişiyi öldürdü
(AA)
AA'nın yerel kaynaklardan aldığı bilgiye göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nin merkezindeki El-Megazi Mülteci Kampı'ndaki bir evi hedef alan saldırısında bir Filistinli öldü, 4 kişi de yaralandı.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrinin merkezindeki bir evi hedef alan saldırısında da 4 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı. Saldırıda ölen ve yaralananlar, Ebu Yusur en-Neccar Hastanesi'ne getirildi.
Gazze kentinin kuzeybatısındaki En-Nasr Mahallesi'ndeki "En-Nasr" ve "Rantisi" hastaneleri çevresinde İsrail güçleri ile Filistinli gruplar arasında çatışmalar yaşandı.
İsrail ile Hamas arasındaki uzlaşma kapsamında 24 Kasım Cuma günü saat 08.00'de uygulamaya giren "insani ara" bu sabah itibarıyla son bulmuştu.
"İnsani ara"nın son bulmasının ardından İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerini bombalaya başladı.
Netanyahu'dan Batı Kudüs'teki saldırıyı düzenleyen iki Filistinlinin evlerinin yıkılması talimatıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701166-netanyahudan-bat%C4%B1-kud%C3%BCsteki-sald%C4%B1r%C4%B1y%C4%B1-d%C3%BCzenleyen-iki-filistinlinin-evlerinin
Netanyahu'dan Batı Kudüs'teki saldırıyı düzenleyen iki Filistinlinin evlerinin yıkılması talimatı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AA)
İsrail hükümetinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Netanyahu, aşrı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, İsrail Polis Şefi Kobi Shabtai ve İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar ile görüştü.
Netanyahu, Batı Kudüs'teki saldırıyı gerçekleştirmekle suçlanan Filistinli iki kardeşin evlerinin mühürlenmesi, yıkılması, bölgede irtibatta oldukları kişilere yönelik geniş gözaltı operasyonları başlatılması, ailesine de ekonomik yaptırımlar getirilmesi talimatını verdi.
İsrail Polis Sözcülüğü bu sabah Batı Kudüs'ün girişinde İsraillilere yönelik silahlı saldırı gerçekleştirildiğini duyurmuştu.
Saldırıyı düzenleyen iki şüphelinin ateş açılarak etkisiz hale getirildiğini açıklayan İsrail polisi, olayda 3 İsraillinin öldürüldüğünü, 3'ü ağır olmak üzere 13 kişinin yaralandığını bildirmişti.
Hamas, daha sonra Telegram hesabından yaptığı açıklamada, Batı Kudüs'teki saldırıyı üstlenmişti. Açıklamada, Batı Kudüs'te düzenlenen silahlı saldırıyı gerçekleştirenlerin işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Suvar Bahir beldesinden Murad Nemr (30) ve İbrahim Nemr (38) isimli iki kardeş olduğu belirtilmişti.
Tel Aviv yönetimi, İsraillilere yönelik can kaybıyla sonuçlanan saldırılarda, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ailesinin evini yıkarak bir tür toplu cezalandırma uyguluyor.
İnsan hakları örgütleri, İsrail'in bu uygulamasını "suçun şahsiliği ilkesini ihlal ettiği ve toptan cezalandırma anlamına geldiği" gerekçesiyle eleştiriyor.
Hamas, İsrail bombardımanında ailesi ölen Gazze'deki İsrailli esirin görüntülerini paylaştıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4701161-hamas-i%CC%87srail-bombard%C4%B1man%C4%B1nda-ailesi-%C3%B6len-gazzedeki-i%CC%87srailli-esirin-g%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BClerini
Hamas, İsrail bombardımanında ailesi ölen Gazze'deki İsrailli esirin görüntülerini paylaştı
(AA)
İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'de başlattığı bombardımanda eşi ve iki çocuğunu kaybeden İsrailli esir Yarden Bibas, Başbakan Binyamin Netanyahu'dan ailesinin naaşlarının esir takası kapsamında İsrail'e götürülüp orada defnedilmesini talep etti.
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, Telegram hesabından, karısı Sherry Silverman, çocuğu Ariel Bibas ve bebeği Kfir Bibas'ı İsrail'in Gazze'ye düzenlediği bombardımanlarda kaybeden İsrailli esir Bibas'a ait bir video paylaştı.
Görüntülerde Bibas, İsrail Başbakanı Netanyahu'dan ağlayarak "Gazze'deki bombardımanlarda ölen üç aile üyesinin naaşlarının esir takası kapsamında İsrail'e götürülüp orada defnedilmesini" talep ediyor.
Hamas, taraflar arasındaki müzakerelerde 7 kadın ve çocuk esir ile İsrail ordusunun bombardımanında öldürülen 3 İsrailli esirin naaşlarının teslim edilmesi karşılığında "insani aranın” bir gün daha uzatılması şeklindeki teklifin İsrail tarafından reddedildiğini duyurmuştu.
Kassam Tugayları, İsrail'in daha önceki saldırılarında 3 esirin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.
Kassam Tugayları'ndan yapılan yazılı açıklamada, İsrail bombardımanında; Sherry Silverman Bibas, Kfir Bibas ve Ariel Bibas adlı esirlerin öldüğü belirtilmişti.
Açıklamada, esirlerin ne şekilde ve ne zaman öldüğüne ilişkin ise detay paylaşılmamıştı.
ABD’li eski yetkili Jon Alterman ve David Makovsky, Şarku’l Avsat’a ‘Gazze’de Hamas ve Netanyahu hükümetinin devrilmesinin ertesi günü’ hakkında konuştu: ‘İsrailliler Gazze’nin belediye başkanı olmak istemiyor’https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4700451-abd%E2%80%99li-eski-yetkili-jon-alterman-ve-david-makovsky-%C5%9Farku%E2%80%99l-avsat%E2%80%99-%E2%80%98gazze%E2%80%99de
ABD’li eski yetkili Jon Alterman ve David Makovsky, Şarku’l Avsat’a ‘Gazze’de Hamas ve Netanyahu hükümetinin devrilmesinin ertesi günü’ hakkında konuştu: ‘İsrailliler Gazze’nin belediye başkanı olmak istemiyor’
David Makovsky ve Jon Alterman (Şarku’l Avsat)
Birbirini izleyen ABD yönetimlerinde üst düzey görevlerde bulunan ve Ortadoğu konularında uzman olan iki eski ABD’li yetkili, İsrail’in Hamas’ı ortadan kaldırma hedefine ulaşabileceğinden şüpheli. Ancak Gazze’deki yönetimin de devrilebileceğini belirten iki yetkili, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin beklenen düşüşü ve bunun ABD barış çabaları üzerindeki etkisine ilişkin soruların ortasında, Gazze Şeridi’ni yönetecek çokuluslu bir güç gibi bir uluslararası bileşene ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Şarku’l Avsat, 7 Ekim’de Hamas’ın Gazze çevresindeki İsrail yerleşkelerine yönelik gerçekleştirdiği geniş çaplı saldırıyla başlayan savaşın sonuçlarının araştırılması kapsamında, Washington Enstitüsü’nde Ortadoğu Barış Süreci Projesi Direktörü ve New York’ta Dış İlişkiler Konseyi ve Londra’da Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü üyesi David Makovsky ve Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin Birinci Başkan Yardımcısı, aynı zamanda Merkezdeki Küresel Güvenlik ve Strateji ve Ortadoğu Programı’ndan sorumlu Zbigniew Brzezinski Kürsüsü Başkanı John Alterman ile Amerikalıların Gazze’deki ertesi gün algısı hakkında röportaj yaptı. Hamas’ın 7 Ekim saldırısı sonrasında İsrail’in askeri operasyonları ve kara işgali, Gazze Şeridi’nde büyük çoğunluğu çocuk ve kadın olan 15 binden fazla Filistinlinin öldürülmesine yol açtı. İkili, özelde Filistinliler ile İsrailliler arasında barışı sağlamaya, genel olarak da Arap-İsrail ilişkilerini normalleştirmeye yönelik arabuluculuk çabaları da dahil, ABD’deki bazı başkanlık dönemleri sırasında hassas pozisyonlarda edindikleri deneyimlere dayanarak bu savaşın nasıl sonuçlanabileceğine değindi.
Hamas ve DEAŞ arasında
Makovsky, İsrail ile Hamas arasında dört turluk çatışma olduğunu belirtirken, bu turların Hamas’ı kontrol altına alma girişimi ve İsrail’in 2005’te Gazze’den çekilmesinin ardından caydırıcılık gösterme girişimi ve buna ek olarak İslami Cihad’ı içeren iki tur olduğunu ifade etti. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarını 11 Eylül 2001’de ABD’ye yönelik saldırılara benzeten Makovsky, “Bu bir şoktu. İsrail’in Hamas’ı DEAŞ olarak görmeye başladığına inanıyorum. Dolayısıyla artık birbiriyle bağlantılı iki ana hedef var. Birincisi onu iktidardan uzaklaştırmak, ikincisi ise büyük silah sistemlerini ortadan kaldırmak” şeklinde konuştu. “İsrailliler, bunu başarabilecek mi bilmiyorum” diyen David Makovsky, “Hamas insanların kalplerinden ve akıllarından çıkarılamaz. Bu imkânsız” ifadelerini kullandı.
Alterman da büyük ölçüde aynı fikirde. “Savaştan önce Hamas, Gazze’de pek sevilmiyordu” diyen Alterman, bunun etkisiz ve yozlaşmış olmasından kaynaklandığını belirtti. Ayrıca Gazze Şeridi’nde Filistinlilerin ihtiyaç ve arzularını karşılayan daha etkili bir yönetim yapısının kurulmasına yardımcı olmak için ihtimalin bulunduğuna dikkati çekerek, çoğu Amerikalının ‘İsrail devletini yok etmeyi amaçlayan öldürücü bir ideolojiye sahip olmayacak’ yeni yapıyı desteklediğine vurgu yaptı. Alterman, “Bu bir kazan- kazan durumudur. Gazze halkı için daha iyi bir hükümet ve İsrail halkı için daha iyi bir komşu” dedi.
ABD’deki çeşitli yönetimlerde çalışmış olan Makovsky’e göre ise İsrail’in şu anda yürüttüğü savaş meşru müdafaa amaçlı. Ne yapılması gerektiğiyle ilgili olarak da “Düşmanınız. ‘Dinleyin. Biz iki devlet istemiyoruz. Sizinle uzlaşmak istemiyoruz. Sizin gayri meşru olduğunuza inanıyoruz. Ya siz ya biz’ diyor. Bu çok kötü bir duygu” şeklinde konuştu.
Bazı Arap rolleri
Makovsky, “Önemli olan Hamas sonrası dönemde Gazze için daha iyi bir gelecek bulmaktır” dedi. Küresel Güvenlik ve Jeostrateji alanında Zbigniew Brzezinski Kürsüsü’nü de yürüten ve merkezin Ortadoğu programını yöneten Alterman ise “Hamas yalnızca baskıyla yıkılamaz. Ancak insanların daha iyi olduğunu düşündüğü şeyin yaratılması konusunda da yardım alması gerekiyor. Her ne kadar alternatif yapının sahip olduğu belirli bir düzeyde halk desteği ve meşruiyetin olması gerektiğine inanıyor olsam da bu, mutlaka seçimlerin hızlandırılması yoluyla olmaz” dedi. Bazı uluslararası unsurların olacağını dile getiren John Alterman, “Arap rolü olmadan bunu yapmak çok zor olacak” şeklinde konuştu. Alterman, özellikle Arap hükümetlerinin ‘sanki bir Amerikan tankına biniyormuş gibi görünmelerini sağlayacak’ herhangi bir rol oynama konusundaki isteksizliklerine dikkati çekerken, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi’nin Filistin Yönetimi’nin çökmesi hakkında söylediklerine de atıfla, Filistin Yönetimi’nin kolay bir şekilde gelmeyeceğini söyledi. ABD’li yetkili, “Filistin Yönetimi’nin bağımsız hareket edebilecek bir konumda olacağını hayal edemiyorum” dedi. Ancak Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve belki Katar veya Fas’ın oynayabileceği rollerden de bahseden yetkili, “Çok fazla potansiyel görebiliyorum. Peki bu nasıl görünecek? Onu kim kullanacak? Hangi koşullar altında? Hangi sürede? BM ve diğer otoritelerle bağlantısı var mı? Bildiğiniz gibi Sina’daki çokuluslu güç ve gözlemcilerin BM ile bağlantısı yok” değerlendirmesinde bulundu.
1701 sayılı karar uygulanmıyor
Makovsky, “Sorun, Gazze’de Hamas sonrası dönemde yaşanacak” diyerek, “İsrail her zaman Hamas’ın yeniden inşa edilmeye çalışılacağından korkacak” ifadelerini kullandı. İsraillilerin Gazze Şeridi’ni yeniden işgal etmeyi planlamadıklarını belirten David Makovsky, “Gazze’yi bataklık gibi görüyorlar. Geri dönmek istemiyorlar, inanın! Bununla birlikte güvenlik açısından bir sorun var. BM’den de korkuyorlar. Çünkü 2006 tarihli 1701 sayılı karar, Lübnan’daki UNIFIL gücünü yeniden düzenlemişti. Anlaşma, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin güneyindeki askeri varlığının önlenmesini ve Lübnan’a yasa dışı silah girişinin engellenmesini öngörüyor. Ama bu olmadı. Yani 2006’da Lübnan’da kitabı beğenmediyseniz, filmi 2023’te Gazze’de izlemek istemeyeceksiniz” açıklamasında bulundu. İsraillilerin BM’ye güvenememeleri ve Filistin Otoritesi’ni çok zayıf görmeleri nedeniyle bir ikilem yaşandığına dikkati çeken Makovsky, dolayısıyla Arapların veya başka bir tarafın hukuk dosyasıyla ilgilenmesi şartıyla güvenlik dosyasını devralmasını istediklerini vurguladı. “Bu bir işgale benzeyecektir” diyen ABD’li yetkili, ikilemin, bu iki konu arasında bir arada yaşamak olduğunu söyleyerek, “Geçici bir aşama olarak BM’ye bağlı olmayan, Arap olmayan çok uluslu bir güce ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
İsrail’de değişim
Gazze’yi yeniden inşa etmenin bir yolu olacağını, daha rasyonel bir hükümet olacağını, onurunu korumanın ve iki devletli çözümü yeniden tesis etmenin bir yolu olacağını umut ettiğini belirten Makovsky, bunu başarmanın zor olacağını kabul ederek, “Koşullar, İsrail’de farklı bir hükümete ihtiyaç duyulacağını söylüyor. Çünkü 7 Ekim saldırılarına hazır olmayan Netanyahu’nun istifasını, halkın yüzde 76’sı istiyor” dedi. David Makovsky, Gazze’nin İsrail’in yeniden işgale mecbur kalmaması için tercihen Arap dünyasından geçici oluşumlara teslim edilmesi gerektiğini belirterek, “Böylece Filistin Yönetimi, başarısızlık riskine girmez. Çünkü İsrail tankıyla Gazze’ye girişi yanlış. Bunun yanı sıra Batı Şeria’nın sorumluluğunu bile üstlenecek kadar güçlü değiller” şeklinde konuştu. Yetkili ayrıca, “Eğer Filistinlilerin gerçekten başarılı olmasını istiyorsanız, bunu Arap dünyasının yeniden yapılanmanın önünü açacağı şekilde yapmalısınız” dedi.
Lübnan’ın güneyindeki Akabe kasabasında konvoyun silah sesine maruz kalması sonrasında hasar gören UNIFIL aracı (AP)
Alterman ise, İsraillilerin ne istediğini sorgulayarak, “Bana öyle geliyor ki Arap ülkeleri bu aşamada bir rol oynamayı kabul etmeye yakın değiller” dedi ve “Eğer akıllılarsa, stratejik hedefleri Hamas yönetimini ortadan kaldırmaktır ve bir alternatifin tohumlarını atmaları gerekir. Ben onların bunu yaptıklarını görmüyorum” şeklinde konuştu. Alterman, “Şiddetin azaldığı bir zaman gelecek. Soru şu: Azaldığında kendinizi yararlı görüşmelerde konumlandırmak için şimdi ne yapabilirsiniz? Diplomasi böyle çalışır” ifadelerini kullandı. Alterman, “Ancak şu an ile o zaman arasında ‘İsrail çok sayıda üst düzey Hamas liderini öldürebilir. Veya birçok ülkenin İsrail hakkındaki düşüncesini değiştiren, kitlesel ölümlere yol açan bir saldırı meydana gelir. Ya da kayıplardan duyulan tiksinti nedeniyle İsrail kendisini dünyada derinden yalnız hisseder’ gibi olabilecek çok sayıda şey var. Ayrıca hesaplamaları değiştirecek birçok şey var” ifadelerini kullandı.
Başlangıç ve bitiş
Oslo Anlaşmaları hakkında ‘Mitler, Yanılsamalar ve Barış: Ortadoğu’da Amerika için Yeni Bir Yön Bulmak’ başlıklı bir kitap yazan Makovsky, “Oslo’nun tüm anlayışı, iki ulusal hareket olmak üzere Siyonist ve Filistin’in, Norveç’te toprağın nasıl paylaşılacağını tartışmak üzere bir araya gelmesiydi” dedi. Birçok kişinin bunu Madrid Konferansı’ndan sonra, Körfez Savaşı’ndan sonra ve Soğuk Savaş’tan sonra başlangıç noktası olarak gördüğünü söylerken, “Kudüs, mülteciler, geri dönüş hakkı, yerleşimler, devlet ve sınırlar gibi nihai çözüm konularında ise konunun çok karmaşık ve hiçbir konuda anlaşamayız” şeklinde konuştu. İki tarafın uzlaştığı ilk konunun Gazze olduğunu belirten ABD’li yetkili, 1993’te Beyaz Saray’da Filistin lideri Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin arasındaki tokalaşma sırasında orada bulunduğunu hatırlattı. Makovsky, ikinci büyük anın 2005 yılında, Ariel Şaron liderliğindeki İsrail’in 8 bin 500 yerleşimciyi Gazze’den çekmesiyle yaşandığına dikkati çekti. Şaron’un yerleşim hareketinin mimarı olduğunu ifade eden Makovsky, üçüncü anın ise Gazze’nin Hamas’ın toprağı haline geldiği, Haziran 2007’de Hamas’ın Fetih’ten iktidarı alması ile yaşandığını vurguladı. Makovsky ayrıca, “Bu, liderlerinin ‘karşılığında hiçbir şey alamadıklarını’ düşündükleri İsrail için şok niteliğinde oldu. Aksine İsrail, Hamas’ın onların ne yaptığınızı umursamadığını anladı ve dışarıda kaldılar. Size füze atacaklar ve siz de karşılık olarak kuşatmayı başlatacaksınız” ifadelerini kullandı.
Savaşın genişlemesi
Savaşın Batı Şeria’ya, Lübnan’a veya belki de ötesine yayılacağına dair artan korkular ortasında Alterman, “Endişeli olmalıyız, çünkü kasıtlı bir gerginlik tırmanışı riski var. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın konuşması, gördüğüm kadarıyla, bana nispeten temkinli geldi. Ama yanlış hesaplamadan dolayı bir gerilim var” şeklinde konuştu. İran destekli gruplar tarafından saldırıya uğrayan Amerikan üslerinin sayısı hakkında Wall Street Journal tarafından yayınlanan bir habere dikkati çeken Alterman, “Beş ABD askeri ölseydi tablo tamamen farklı olacaktı. Şu an ‘Bakın ABD (İran’ın Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı) General Kasım Süleymani’yi öldürdü, hiçbir şey olmadı’ diyenler var. İranlılardan intikam alabilirsiniz ama onlar hiçbir şey yapmayacaklar, çünkü korkuyorlar. Bu argümanı birçok kez duydum. Belki. Ama bu aynı zamanda tehlikeli” açıklamasında bulundu.
Filistinliler, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kampında İsrail bombardımanında yıkılan evlerini inceliyor (Reuters)
Makovsky ise derin bir nefes alarak, “Hizbullah’la yaşanan çatışmalara rağmen henüz ikinci bir cephe yok” dedi ve savaşın, kuzeyden daha zor olacak olan Gazze’nin güneyinde kaymasını beklediğini vurguladı.
Yer değiştirmeye hayır
ABD Dışişleri Bakanlığı’nda üst düzey pozisyonlarda çalışan Alterman, Filistinlilerin Mısır veya Ürdün’e transfer edilmesi veya sınır dışı edilmesi fikrine ilişkin sorulara ise “Bunun herhangi bir ABD yönetimi tarafından kabul edilebilir olacağını hayal etmek çok zor” şeklinde yanıt verdi.
İsraillileri sömürgeci olarak nitelendirmeyi reddeden Makovsky, onlar ve Filistinlileri eşit tutarak ‘iki yerli halk’ nitelendirmesi yaptı. Ayrıca her iki tarafın da iki bağımsız devletin onurunun tadını çıkaracağı toprak paylaşımı yapması çağrısında bulundu. Makovsky, İsrail’in Filistinlileri Gazze’den çıkarmaya çalışmadığını söyleyerek, Biden’ın barış sürecini canlandırmaya çalışacağına inandığını dile getirdi. Makovsky ayrıca, “Bu, biraz zaman alır. İsrailliler Gazze’nin belediye başkanı olmak istemiyorlar. Ve orada olmak da istemiyorlar” dedi. David Makovsky, “İsrail Filistinlileri el-Ariş’e, Akabe’ye veya İrbid’e itmeyecek. Biliyorsunuz bu gerçek değil” şeklinde konuştu.
Pekin, İsrail ve Hamas'a "derhal sürdürülebilir insani ateşkes" çağrısında bulunuyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4700321-pekin-i%CC%87srail-ve-hamasa-derhal-s%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilir-insani-ate%C5%9Fkes-%C3%A7a%C4%9Fr%C4%B1s%C4%B1nda-bulunuyor
Pekin, İsrail ve Hamas'a "derhal sürdürülebilir insani ateşkes" çağrısında bulunuyor
Hamas ile İsrail arasındaki geçici ateşkesin altıncı gününde sahilde yıkılan binaların yakınında duran Filistinli bir adam (AP)
Çin Dışişleri Bakanlığı, İsrail ile Hamas arasında derhal "sürdürülebilir insani ateşkes" sağlanması çağrısında bulundu.
Bakanlık yaptığı yazılı açıklamada "çatışmanın taraflarının derhal kalıcı ve sürdürülebilir bir insani ateşkes kurması gerektiğini bildirerek, kapsamlı ateşkes ve çatışmaların sona ermesi” çağrısında bulundu.
Şarku’l Avsat’ın basın açıklamasından aktardığına göre Bakanlık, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) "Filistinli sivil nüfusun zorla yer değiştirmesini" reddettiğini teyit eden açık bir mesaj göndermesi ve ayrıca "gözaltındaki tüm sivillerin ve rehinelerin serbest bırakılması" çağrısında bulunmasını istedi.
Bakanlık ayrıca BMGK'ye "çatışmanın taraflarından çatışmanın yayılmasını önlemek ve Orta Doğu'da barış ve istikrarı desteklemek için itidal yapmalarını talep etmesi" çağrısında bulundu.
Geçtiğimiz hafta Çin, İsrail ile Hamas arasında cuma sabahından başlayarak 4 gün süreyle onaylanan ve perşembe sabahına kadar iki gün daha uzatılan geçici ateşkesi memnuniyetle karşıladığını ifade etti.
Çin, tarihsel olarak Filistin meselesine sempatiyle yaklaşmış ve İsrail-Filistin ihtilafının iki devletli çözüm temelinde çözülmesini desteklemişti.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, bu anlaşmazlığın çözümü için "uluslararası barış konferansı" çağrısında bulunmuştu.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة