Yasir Arman Şarku’l Avsat’a konuştu: Sudan İhvan’ı iktidarı yeniden kazanmaya yakın

ÖDBG liderlerinden Yasir Arman Özgürlük ve Değişim lideri, bölgesel güçleri dikkat etmeye çağırırken Ömer el-Beşir'in destekçilerinin Sudan Silahlı Kuvvetleri arasında bir bölünme yaratmaya çalıştığını söyledi.

Sivil hükümet talebiyle başkent Hartum’da düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
Sivil hükümet talebiyle başkent Hartum’da düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
TT

Yasir Arman Şarku’l Avsat’a konuştu: Sudan İhvan’ı iktidarı yeniden kazanmaya yakın

Sivil hükümet talebiyle başkent Hartum’da düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
Sivil hükümet talebiyle başkent Hartum’da düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (AFP)

Sudan'da Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ittifakının Merkez Konsey üyelerinden Yasir Arman, ülkenin siyasal İslamcı çizgideki eski rejiminin destekçilerinin, Nisan 2019'da bir halk devrimiyle iktidarı kaybeden eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejiminin kaybettikleri iktidarı yeniden kazanmaya yaklaşmaları nedeniyle Sudan için giderek yaklaşan tehlikelere karşı bölgesel ve uluslararası topluluklara çeşitli uyarılarda bulundu. Arman ayrıca siyasal İslamcıların Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında, onları zayıflatmak ve devleti kontrol etmek için sızma umuduyla bir bölünme yaratma girişimlerinde bulunduklarını belirterek, böyle bir bölünmenin bölge güvenliğini tehdit edeceğine dikkati çekti.
Eski Başbakan Abdullah Hamduk'un siyasi danışmanı olarak görev yapan Arman, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, eski Devlet Başkanı Beşir'in destekçilerinin ‘kayıp cennetlerini’ geri kazanmak için Truva atı gibi Silahlı Kuvvetler’in sırtına binmeye çalıştıklarını söyledi.
Malik Akkar liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey'in (SPLM-N) Genel Sekreteri Yasir Arman, siyasi süreç ve mevcut askeri yönetimin geleceğiyle ilgili olarak, ordunun bazı korkuları, talepleri ve hırsları olduğunu açıkladı. Sivil demokrasiye geçiş için ordunun çıkarlarının ve endişelerinin ele alınması gerektiğini söyleyen Arman, ordunun hırslarını ele almanın bir yolu olmadığını, ancak halkın kendi yönetim sistemini seçmekte özgür olduğunu belirtti.
Halk devriminin, sivilleri Müslüman Kardeşler’in (İhvan) ve otoriter Beşir rejiminin pençesinden kurtardığı gibi Silahlı Kuvvetleri de özgürleştirdiğini belirten Arman, “Ancak Sudan artık kurumları çökmekte olan bir yarı devlet. Sosyal ve politik dengesizliklerden rahatsız. Sınır ötesi çatışmalarla karşı karşıya” dedi.


Eski Sudan Başbakanı Hamduk’un danışmanı Yasir Arman (Şarku’l Avsat)

-Siyasal İslamcı eski rejimin destekçilerinin tüm devlet kurumlarına geri döndükleri görülüyor. Askeri yönetimin, eski rejimin destekçilerini geri getirmek için devrimci güçlerin bölünmelerinden yararlandığına dair bir söylem var mı?
Eski rejimin destekçileri, Silahlı Kuvvetleri siyasi bir koruyucu kalkan olarak kullanmaya ve kaybettiği cennetini geri kazanmak için Truva atı gibi sırtına binmeye çalışıyor. Bu, açıklığa kavuşturulması gereken bir konu. Çünkü bu çatışma, bazılarının siviller ve ordu arasındaki bir çatışma olarak göstermeye çalıştığı biçimde değil, daha çok siyasal İslamcı rejim ile Sudan halkı arasındadır. Siyasal İslamcılar, Silahlı Kuvvetleri halkın isteklerine karşı kullanmak istiyorlar.
Kamu hizmetleri ve güvenlik hizmetlerinin yanı sıra diğer hizmetlerin tepesinde eski rejimin destekçisi olan 35 binden fazla çalışan var ve yapıyı sürdürmek istiyorlar. Onları en çok rahatsız edense devleti kontrol ettikleri ve bununla birlikte Silahlı Kuvvetleri, halk onları Nafii ve İvad el-Caz gibi siyasal İslamcı liderlerin pençesinden kurtardıktan sonra kaçırdıkları bu yapının sona ermesi oldu.
Başkalarını Silahlı Kuvvetleri dağıtmak istemekle suçlayan Beşir rejiminin kalıntılarının yarattı bu büyük kafa karışıklığı, iktidara geri dönmeyi ve onu ele geçirmeyi amaçlıyor. Oysa bu saçmalık ve yalandan ibaret bir suçlama. Çünkü kimse Silahlı Kuvvetleri dağıtmak istemiyor. Feshedilen Ulusal Kongre Partisi rejimi, hedeflerine ulaşmak için Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasında bir bölünme yaratmaya çalışıyor.
Bizse Silahlı Kuvvetlerin ve güvenlik birimlerinin reformunu ve inşasını ve Silahlı Kuvvetlerin inşasında uluslararası kabul görmüş programlara uygun olarak bu birimlerden yararlanılmasını ve silahsızlanma, terhis ve yeniden entegrasyon süreçlerine uygun güvenlik düzenlemelerinin uygulanmasını, siyasal İslamcıların düzenli ordudan atılmasını destekliyoruz. Çünkü onlar bu ülkeye ve düzenli orduya yapılan en büyük kötülüktür.
Bölgesel güçler, Ulusal Kongre Partili siyasal İslamcıların şimdi bir kez daha iktidarı ele geçirmeye yakın olduklarını bilmeliler. Onların iktidara geri dönmeleri yalnızca Sudan halkının değil, bölgenin ve uluslararası toplumun da zararına olacak ve eski Beşir yönetimini geri getirecek. Bu her ne kadar Sudan halkının savaşı olsa da siyasal İslamcıların bölgesel ve uluslararası bağlantılarını kullandığı bölgesel ve uluslararası sonuçları da olacaktır.
Halk, Ulusal Kongre Partisi'nin iktidarının kesin olarak sona ereceği yeni, bağımsız bir Sudan'ın inşasını desteklemek için düzenli orduyu yeniden kurmak istiyor. Ulusal Kongre Partisi, Silahlı Kuvvetleri askeri kanadı olarak görüyor, fakat ordusu yalnızca Sudan halkına ait olmalı. Bu çerçevede Silahlı Kuvvetleri yeniden inşa etmenin en önemli kaynağı, ordunun reformuna katkıda bulunabilecek, milliyetçi insan kaynaklarıyla onu destekleyebilecek olan sokaktaki güçlü ve cesur gençlerdir.

-Dörtlü girişim nelere ulaştı? Toplantıya davet edildiniz mi?
Henüz davet gelmedi, ama girişim Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), ABD, Suudi Arabistan ve İngiltere'ye katılmasıyla dörtlü hale geldi. Güvenilir olması ve bir anlaşma değil, geçiş sürecini ve siyasi süreci destekleyen bölgesel ve uluslararası taraflara içermesi ve daha da genişlemesi gerekebilir. Bir anlaşma yapılması gerekmiyor. Sokak tarafından onaylanmayan herhangi bir siyasi süreç başarısızlığa mahkumdur.

-Siyasi bir çözüm olması durumunda, şu an ki askeri yönetimi ne bekliyor? İktidarda kalacak mı yoksa yeni bir yönetim gelecek mi? Yargısal sorunları nasıl çözülecek?
Bir çözümden bahsetmiyorum, çünkü bir anayasal belgede ya da tam bir geçiş sürecinde hesap verebilirlik ve mağdur ailelerinin memnuniyetini göz ardı eden hiçbir çözüm ya da siyasi süreç işe yaramaz. Yargıya intikal eden sorunlar, Darfur'da, Mavi Nil'de, Nuba Dağları'nda, Kejbar'da, Port Sudan'daki Özgürlük Meydanı'nda, 2013 yılının Eylül ayındaki gösterilerde ve 2018 yılında Aralık ayındaki gösterilerde hayatını kaybedenlerin razı olacağı şekilde sonuçlanmalı.
Yeni bir toplum inşa etmek, soykırım olayından ve Güney Sudan'ın ayrılmasına yol açan meselelerden tamamen kurtulmak için tüm bu konular açıkça ele alınmalı. Sudan, biri Güney’in ayrılması diğeri ise soykırım ve savaş suçları olmak üzere iki büyük olaya tanık olduktan sonra yeni ulusal projeyi yeniden tanımladı.

-Ordunun mevcut liderlerinin ayrılışını müzakere etmek mümkün mü?
Bir müzakereden de bahsetmiyorum. Daha ziyade, kapalı odalarda ya da elit anlaşmalarda değil, güvenilir bir şekilde tasarlanmış bir sürece göre sokağın kabul edeceği demokratik bir sivil otoriteye barışçıl bir geçiş sürecinden bahsediyorum. Yarın ordunun onayladığı bir başbakanın göreve başlamasıyla halk şaşkına çevrilmemeli. Süreç halk katılımıyla, gerçek demokratik bir sivil otoriteye geçişe tanıklık eden birçok ülkenin deneyimlerinden yararlanılarak yürütülmeli.

-Egemenlik Konseyi Başkanı’nın (Orgeneral Abdulfettah el-Burhan) İngiltere Kraliçesi'nin cenazesine katılması ve Sudan temsilcisinin Birleşmiş Milletler'deki (BM) konuşması, bazıları tarafından uluslararası topluma yönelik yeni bir eğilim olarak görüldü. Sizce (Orgeneral Burhan), kaos olasılığı yerine istikrar denklemini tercih etmeye başlamış olabilir mi?
Uluslararası toplum adına konuşamam, ama halkınız sizi kabul etmedikçe uluslararası toplumun da sizi kabul etmeyeceğini biliyorum. Asıl mesele uluslararası toplumla değil, ülke içinde. Numeyri ve Beşir rejimlerinde olduğu gibi krizin bitmesi için dışarıdan alınan ağrı kesiciler faydalı olamayacaktır.
Olan bitenleri tam olarak anlatmak için birçok tarafa mesaj gönderdik. Ancak darbeyi Sudan halkı indirecek. Orada burada yapılan ziyaretlerin kırıntıları onlara yardım etmeyecek. Uluslararası toplumun buna bakışında stratejik bir değişikliğe yol açmayacak. Özellikle, ordu içindeki çelişkiler nedeniyle daha da şiddetlenen kriz onu kemirmeye devam edecek.

-Ordu içinde bahsettiğiniz çelişkiler arasında Hızlı Destek Kuvvetleri sorunu da var. Bu sorunla nasıl başa çıkılabilir? Peki ya Hızlı Destek Kuvvetleri ile ÖDBG arasında ordu pahasına bir yakınlaşma olduğuna dair söylenenler hakkında ne diyeceksiniz?
Ne Silahlı Kuvvetler pahasına ne de Hızlı Destek Kuvvetleri pahasına hiçbir yakınlaşma olamaz. Her iki seçenek de yanlış. Silahlı Kuvvetler, ordu ve güvenlik birimleri reformunun gerçekleşmesi gereken ana şablon olmaya devam edecek. Silahlı Kuvvetler ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında bir çekişme yaşanmasını istemiyoruz. Her iki tarafta da korkular, talepler ve hırslar olduğu doğru. Bu çıkarlar ve korkular ele alınmalı. Ancak hırslar ele alınamaz, çünkü hükümet sistemlerini özgür halk seçecek.
ÖDBG'yi Silahlı Kuvvetlere karşı Hızlı Destek Kuvvetlerini seçmekle suçlamaya çalışmak yanlış. Hızlı Destek Kuvvetleri, darbenin başarısız olduğunu ve kışlaya dönmek istediğini açıkladı. Eğer bu açıklamada doğruluk payı varsa sorun yok. Silahlı kuvvetler ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çekişmeye yol açacak her türlü çağrıya karşıyım. Hızlı Destek Kuvvetleri sorununu tek bir profesyonel ordu kurma çerçevesinde çözmeyi tüm kalbimle diliyorum. Hızlı Destek Kuvvetleri, Silahlı Kuvvetlere paralel bir ordu olmayacak, ama Hızlı Destek Kuvvetlerinin orduya entegrasyonu için gerçek uzlaşılara varılması gerekiyor.
Ulusal Kongre Partisi, İktidara dönmek için Hızlı Destek Kuvvetleri ile Silahlı Kuvvetler arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanmak istiyor. Bu yüzden halk, tüm düzenli güçlerin kışlaya dönmesini ve güvenlik birimlerinde reform yapılmasını bekliyor. Biz ayaklanma istemiyoruz. Ülkemiz için istikrar istiyoruz. Bu yüzden Silahlı Kuvvetleri dağıtmaya çalışmıyoruz, bu koca bir yalan.
Devrim, hepimizi özgürleştirdiği gibi Silahlı Kuvvetleri de özgürleştirdi. Bu yalanı söyleyenler, Silahlı Kuvvetlere karşı duranlardır. Çünkü askeri yapıları, Sudan'ın çöküşüne yol açabilecek bir çekişmeye itmek istiyorlar.

-ÖDBG’den yeni bir ittifaka geçilebilir mi?
Başka bir ittifaka geçmek bazı sorunlar yaratabilir, ancak ÖDBG daha geniş ve daha kapsamlı bir ittifaka dönüştürülebilir. Halk Direniş Komiteleri, kadın ve gençlik hareketleri, Aralık Devrimi güçleri grupları ile örgütsel bir bağ kurmaya çalıştık. Bu yeni bir gelişmeye yol açabilir.  Hatta ismi tamamen değiştirilebilir ve farklı bir liderlikle de oluşturulabilir. Onları ilah edinmek için bu ittifaklara girmiyoruz. Bu ittifaklar daha ziyade Aralık Devrimi'nin taleplerini yerini getirmek için kullanılan araçlardır. ÖDBG'den daha güçlü bir mekanizma bulursak buna geçeriz ya da diğerlerinin kabul edeceği yollara doğru hareket ederiz.

-Halk Kongresi Partisi ve Demokratik Birlik Partisi gibi eski rejime bağlı siyasi güçler ÖDBG'ye yaklaşmaya başladı. Bu yaklaşım hakkında ne düşünüyorsunuz?
Devrimci güçlerin gündemi ile darbeyi devirmeye yönelik siyasi süreç arasındaki farkı kesin olarak tanımlamalı ve devrim güçlerini geçiş süreci güçleriyle karıştırmamalıyız. Önemli güçler var. Onlar demokratik geçişle ilgilenebilirler. Onlarla ilgilenmek için farklı mekanizmalara ve anlayışlara ihtiyaç var. Eğer bunlar olmazsa, devrim güçleri onları demokratik geçiş güçleriyle karıştırmanın bedelini ödeyebilir. Tecrit ya da dışlama olsun istemiyoruz. Bunu istemiyor olmamız devrimin gündeminden vazgeçmek anlamına gelmiyor. Bu yüzden partilerin doğru tanımlanması günümüzün en önemli konularından biri. Darbecilerin taleplerini yerine getiren zayıf bir başbakanın göreve geleceği siyasi bir sürece dönüşmemeli.
ÖDBG’nin programı farklı. Demokratik Birlik Partisi ve Halk Kongresi Partisi, geniş demokratik geçiş konularında onlarla görüşebilirler, ancak ÖDBG’nin programı daha derindir ve devrimin güçlerine yöneliktir. Siyasi eylemi tekelleştirmiyoruz ve başkalarından da darbeye karşı durmalarını istiyoruz. Eğer onlar da darbeye karşı dururlarsa bazı uzlaşılara varılabilir. Fakat devrim güçlerinin yerini almazlar.



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”