TikTok kullanmasanız bile platformun sizi takip ettiği ortaya çıktı

"Gizli operasyonda" uygulamanın aile içi şiddet, doğum kontrolü ve diyetle ilgili internet sitelerinden bilgi aldığı gözlemlendi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

TikTok kullanmasanız bile platformun sizi takip ettiği ortaya çıktı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Yeni bir rapor TikTok'un, uygulamanın kullanıcısı olmayan kişileri bile internetten takip ettiğini ortaya koydu.
Viral video platformu, kâr amacı gütmeyen kuruluş Consumer Reports'un topladığı verilere göre, Alphabet (Google) ve Meta (Facebook) gibi köklü teknoloji devlerine benzer veri toplama taktikleri kullanıyor.
TikTok kişilerin IP adresi, internette gezinme alışkanlıkları ve arama geçmişi gibi bilgileri alıyor fakat bazı gizlilik ayarları ne kadar verinin izlendiğini kısıtlayabilir.
Araştırmaya katılan güvenlik şirketi Disconnect'in baş teknoloji sorumlusu Patrick Jackson, "TikTok'un veri izleyicilerinin halihazırda bu kadar yaygın olmasına gerçekten şaşırdım. Bunun işe yaramasının tek nedeni gizli bir operasyon olması. Belki bazıları umursamıyor ama herkesin bir seçeneği olmalı. Gizli saklı yürütülmemeli" dedi.
The Independent, rapor hakkında yorum için TikTok'a ulaştı fakat henüz yanıt alamadı.
Consumer Reports'a konuşan bir sözcü, bu verilerin "diğer reklam verenlerin hedeflemesi için bireyleri belirli ilgi alanı kategorilerinde gruplandırmak için kullanılmadığını" ve TikTok hesabı olmayan kişilerin verilerinin sadece "toplu" raporlar için kullanıldığını söyledi.
Sözcü, "Diğer platformlar gibi, reklam verenlerden aldığımız veriler de reklam hizmetlerimizin etkinliğini artırmak için kullanılıyor" dedi.
TikTok'la paylaşıldığı bildirilen veri örnekleri arasında aile içi şiddet, doğum kontrolü ve diyetle ilgili internet sitelerinin takip ettiği bilgiler yer alıyor.
Geçen yıl Google'dan dünyanın en popüler sitesi sıfatını devralan TikTok, şu anda çocuklarla ilgili veriler veya sağlık koşulları gibi bazı hassas bilgilerin yanlışlıkla iletilmesini önlemek için ortaklarıyla birlikte çalıştığını söyledi.
Çinli ByteDance firmasına ait olan uygulamanın veri toplama faaliyetleri daha önce de mercek altına alındı.
The Independent'ta yer alan habere göre geçen ay, şirketin 13 yaşın altındaki çocukların verilerini nasıl işlediğine dair yürütülen bir soruşturma sonrasında Birleşik Krallık Veri Koruma Otoritesi, TikTok'a bir "niyet bildirimi" gönderdi.
TikTok, Birleşik Krallık veri koruma yasalarını ihlal ettiği tespit edilirse 27 milyon sterlin (yaklaşık 570 milyon TL) para cezasıyla karşılaşacak.



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research