Çin Devlet Başkanı Riyad'a geldi ve Prens Faysal bin Bendar tarafından karşılandı (SPA)
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Kral Selman bin Abdulaziz'in davetlisi olarak bugün başkent Riyad'a geldi.
Çin Devlet Başkanı Şi, Kral Halid Uluslararası Havalimanı'nda Riyad Bölgesi Valisi Prens Faysal bin Bendar bin Abdulaziz, Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu CEO'su Yaser el-Rumayyan ve Çin'in Riyad Büyükelçisi Chen Weiqing tarafından karşılandı.
Suudi Arabistan: Pazartesi günü Ramazan ayının ilk günü https://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/4903456-suudi-arabistan-pazartesi-g%C3%BCn%C3%BC-ramazan-ay%C4%B1n%C4%B1n-ilk-g%C3%BCn%C3%BC%C2%A0
Suudi Arabistan: Pazartesi günü Ramazan ayının ilk günü
Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)
Suudi Arabistan Kraliyet Divanı’nın açıklamasına göre, Yüksek Mahkeme’ye bağlı Ay Gözlem Komitesi, 10 Mart Pazar (bugün) günü Şaban ayının tamamlandığını ve pazartesi günü Ramazan’ın başlayacağını duyurdu.
Suudi El İhbariye kanalı, hilal ayının görüldüğünün Hautat Sudair ve Al-Hareeq gözlemevlerinden doğrulandığını bildirdi.
Saudi Aramco küresel ekonomik zorluklara rağmen şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde ettihttps://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/4902896-saudi-aramco-k%C3%BCresel-ekonomik-zorluklara-ra%C4%9Fmen-%C5%9Fimdiye-kadarki-en-y%C3%BCksek-ikinci-net
Saudi Aramco küresel ekonomik zorluklara rağmen şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde etti
Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)
Suudi Arabistan ulusal petrol şirketi Saudi Aramco’nun Başkanı ve CEO’su Amin Nasser, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen, şirketin şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde ettiğini açıkladı.
Nasser bugün yaptığı açıklamada, “2023’te şimdiye kadarki en yüksek ikinci net gelirimizi elde ettik. Dayanıklılığımız ve çevikliğimiz, ekonomik olumsuzluklara rağmen sağlıklı nakit akışlarına ve yüksek karlılık seviyelerine katkıda bulundu” dedi.
Hissedarlara 2023 yılı için ödenen toplam temettü tutarının da bir önceki yıla göre yüzde 30 artış sağladıklarını söyleyen Nasser, “Önümüzdeki yıllarda, yeni enerji çözümlerinin yanı sıra petrol ve gazın da küresel enerji karışımının önemli bir parçası olacağı bir geleceğe doğru ilerliyoruz” diye konuştu.
Nasser, Suudi hükümetinin maksimum sürdürülebilir üretim kapasitesini günde 12 milyon varil seviyesinde tutma yönündeki son direktifinin ‘daha fazla esneklik sağladığını’ açıkladı.
Aynı zamanda, güvenilirliklerini, operasyonel esnekliklerini ve mevcut pazar fırsatlarını yakalama yeteneklerini artırmaya katkıda bulunacak, ham petrolü artırmaya yönelik birçok stratejik projede ilerleme kaydetmeye devam ettiklerini belirtti.
Kızıldeniz’deki durumun kesinlikle bir sorun olduğunu vurgulayan Nasser, “Ancak Kızıldeniz’deki durumdan dolayı müşterilerimiz üzerinde herhangi bir etki hissetmiyoruz, miktarlar üzerinde de bir etki yok” dedi.
Çin ve Hindistan’dan petrol için güçlü bir talep olduğuna da dikkat çekti.
Saudi Aramco tarafından yapılan açıklamaya göre, şirketin net geliri 2022’de 604 milyar riyal (161,1 milyar dolar) iken, 2023’te 454,8 milyar riyal (121,3 milyar dolar) olarak kaydedildi.
Savaş bölgelerindeki kadınlar Dünya Kadınlar Günü’nü nasıl geçiriyor?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4899376-sava%C5%9F-b%C3%B6lgelerindeki-kad%C4%B1nlar-d%C3%BCnya-kad%C4%B1nlar-g%C3%BCn%C3%BC%E2%80%99n%C3%BC-nas%C4%B1l-ge%C3%A7iriyor
Savaş bölgelerindeki kadınlar Dünya Kadınlar Günü’nü nasıl geçiriyor?
İlk Suudi kadın astronot Rayyana Barnawi
Bugün dünya, kadınların hayattaki yolculuğu ve başarılarını hatırlayarak, bir mücadele ve meydan okumaya dayanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor.
Bu yıl, Suudi Arabistan ve Mısır öncülüğündeki farklı Arap ülkelerindeki kadınlar birçok başarı elde etti.
Suudi Arabistan’da pek çok kadın, siyaset, bilim, spor, sanat ve yapay zeka alanlarında engelleri aşarak başarılı oldu.
Ancak Dünya Kadınlar Günü’nde, Filistin’den Sudan’a ve Suriye’ye kadar Arap kadınları hala birçok zorlukla karşı karşıya.
Şarku’l Avsat’a konuşan, Gazze’den Nur Sverki, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta yerinden edilmiş insanlara yönelik kampta geçirdiği günleri şöyle anlattı;
Bir yardım kuruluşunun yerinden edilmiş insanlara dağıttığı bez çantayı yanıma aldım ve kızımla birlikte bazı temel ihtiyaçlarımızı çok yüksek fiyatlara satın aldık. Büyük bir hayal kırıklığı ve her şeyden vazgeçme hissi yaşıyorum. Ama benim böyle bir lüksüm yok, bu yüzden pes etmemeye çalışıyorum. Sorumluluklarıma devam etmeliyim.
Sverki, “Ben bir gazeteciyim, bir anneyim, bir eşim ve yerinden edilmiş bir insanım. Tüm bunlar, bu savaşa maruz kaldığımız son beş ayda tecrübe ettiğim roller” diye ekledi.
Sudan’ın başkenti Hartum’da yaşanan çatışmaların yaşadığı yere ulaşmasının ardından bir sivil kuruluşta çalışan Umm Muhammed ise şu ifadeleri kullandı;
Savaş nedeniyle evlerimizi, hayatlarımızı, anılarımızı ve sahip olduğumuz tüm parayı geride bırakmak zorunda kaldık. Başkentten zorunlu göç sırasında cehennemi yaşadık. Şehrimizin nasıl yıkıldığını, pazarların nasıl yandığını gördük. Yollarda yatan cesetleri görmenin acısını hiçbir zaman unutmayacağız. Bulunduğumuz yerden çıkma süreci hiç de kolay olmadı. Gerçek bir terörle karşı karşıyaydık. Askeri kontrol noktasından geçtiğimizde, üzerimize açılan ateşle sürücüler durmaya zorlandı.
Suriye’de İdlib’in kuzey kırsalından Suheyla Hac Yahya da (51), son beş yıldır yaklaşık 20 aileden oluşan bir kampın yönetiminde yer aldığını dile getirdi.
İnsanların işine verdiği tepkileri ‘şaşkınlık ve şok’ olarak tanımlayan Hac Yahya, çoğunlukla kendisini muhatap olarak kabul etmediklerini ve bir erkek yönetici istediklerini söyleyerek, şunları ekledi;
“Bana, ‘Yöneticisi neden sensin? Erkekler nerede?’ diye soruyorlar. Ben de onlara ‘Benimle muhatap olmak istemeyen gidebilir’ diyorum.”
LEAP24 fuarının ikinci gününde dijital girişimciliği destekleyen 5 girişim başlatıldıhttps://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/4893766-leap24-fuar%C4%B1n%C4%B1n-ikinci-g%C3%BCn%C3%BCnde-dijital-giri%C5%9Fimcili%C4%9Fi-destekleyen-5-giri%C5%9Fim
LEAP24 fuarının ikinci gününde dijital girişimciliği destekleyen 5 girişim başlatıldı
Fuarın ikinci günü birçok sektörde küçük ve orta ölçekli şirketlere yönelik 828 milyon dolar tutarında finansman açıklandı (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen, dünyanın en büyük teknoloji fuarlarından olan 3. LEAP24’ün ikinci gününde Ulusal Bilgi Teknolojileri Geliştirme Programı’nın açılışına tanık olundu.
Bu kapsamda, dijital girişimciliği destekleyen beş girişim başlatıldı.
Ayrıca fuarda, birden fazla sektörde 828 milyon dolar değerindeki küçük ve orta ölçekli şirketlere yönelik 7 finansman ilan edildi.
Suudi Arabistan Yatırım Şirketi, teknoloji girişimlerine başlangıç aşamalarında yatırım yapan risk sermayesi fonlarını desteklemek için bir girişim başlattı.
Sosyal Kalkınma Bankası ise, gelişmekte olan şirketlere işlerini büyütmelerini sağlamak için mali destek sağlamak amacıyla ‘FundSWIFT’ girişiminin başlatıldığını duyurdu.
İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı da, bulut bilişimi geliştirmeye teşvik etmek amacıyla ‘Transform+’ girişimini başlattı.
Fuar kapsamında ayrıca, teknolojide dış kaynak kullanan şirketlere teknoloji hizmetlerini genişletmeleri için mali destek sağlamaya yönelik ‘SourceTech’ girişimi başlatıldı.
İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı, Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zeka Kurumu (SDAIA) ile işbirliği içerisinde, yapay zekada inovasyonu teşvik edecek, araştırma ve geliştirme için altyapı sağlayacak ve bu alanda gelişmekte olan şirketler inşa edecek bir platform oluşturmak üzere bir girişim başlattı.
Oasis, teknoloji şirketlerini başlangıç aşamasında finanse etmek için yaklaşık 100 milyon dolarlık fon tahsis edildiğini duyurdu.
Dünyanın en büyük inovasyon platformu olan Plug and Play şirketi, Ortadoğu’da programlama ve teknoloji sektöründe gelişmekte olan şirketlere yatırım yapmak üzere 50 milyon dolar değerindeki ilk finansmanını açıkladı.
X by Unifonic şirketi, Ortadoğu, Pakistan ve Türkiye’deki küçük işletmelerin finansmanına odaklanan 15 milyon dolarlık bir finansman açıkladı.
Suudi Girişim Sermayesi Şirketi (SVC) de, küçük ve orta ölçekli şirketler için 500 milyon dolar değerinde finansman duyurdu.
Suudi Arabistan, 2023 yılında toplam 1,4 milyar dolar ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki (MENA) en yüksek risk sermayesi yatırımlarına imza attı.
Uluslararası 630 şirketin bölge ofislerinin merkezi olarak Suudi Arabistan’ı seçme nedeni nedir?https://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/suudi-arabistan/4886476-uluslararas%C4%B1-630-%C5%9Firketin-b%C3%B6lge-ofislerinin-merkezi-olarak-suudi
Uluslararası 630 şirketin bölge ofislerinin merkezi olarak Suudi Arabistan’ı seçme nedeni nedir?
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın havadan görünümü (AFP)
Suudi Arabistan son dönemde 180 uluslararası şirkete ülkede bölgesel merkez kurma lisansı verirken, 450 kadar şirket de bölgesel merkezlerini Suudi Arabistan’da kurmak için hazırlanıyor.
Şarku’l Avsat, uzmanlara bu şirketlerin, bölgesel merkez yeri olarak Suudi Arabistan’ı seçme nedenlerini sordu.
Yatırım Bakanı Mühendis Halid el-Falih dün (Perşembe), İnsan Kapasitesi Girişimi Konferansı’nda yaptığı konuşmada, çoğu başkent Riyad olmak üzere, ülkede bölgesel merkezlerini kurmaları için kendilerine lisans verilmesi amacıyla 450 yabancı yatırımcıyla anlaşmaya varıldığını duyurdu.
Mega projeler
Uzmanlar, Suudi Arabistan’ın şu anda uluslararası şirketler için cazip olan dev yatırım fırsatlarına ve projelere sahip olduğunu ve şirketlerin bu avantajla işlerini hedeflerine göre genişletmeye çalıştığını bildirdi.
Şirketlerin, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın üç kıtayı birbirine bağlayan stratejik konumundan ve hızla büyüyen 40 pazara uçakla dört saatte ulaşabilme yeteneğinden yararlandığına da dikkat çektiler.
Suudi Arabistan’ın çok uluslu şirketlerin bölgesel merkezlerini kurmaları için ideal bir yer olduğuna vurgu yapan uzmanlara göre ülke ekonomik dönüşümlere tanık oluyor.
Suudi Arabistan ayrıca, hükümetin yabancı şirketlerin Suudi pazarına girişini kolaylaştıran düzenleyici ve yasal reformlar üzerinde çalışması nedeniyle cazip bir yatırım ortamına sahip.
Coğrafi konum
Şarku’l Avsat’a konuşan Suudi Yönetim Merkezi Başkanı Nasser es-Sahli, ülkenin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın en büyük ekonomisi olduğunu ve dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 18. sırada yer aldığını vurguladı.
Sahli, tüm bunların yanı sıra seçkin coğrafi konumu nedeniyle, Suudi Arabistan’ın bölge ofislerinin merkezi olarak büyük uluslararası şirketlerin ilgi odağı haline geldiğini söyledi.
Suudi Arabistan’ın halihazırda çok sayıda dev proje üzerinde çalıştığını, özel sektörü cezbeden tüm yetenek ve teşviklere sahip olduğunu ve bunun karşılığında birçok yabancı şirketin işlerini büyüterek bu projelere girmek için fırsat kolladığını dile getiren Sahli, sözlerine şöyle devam etti;
“Hükümet yasal ve düzenleyici reformlar gerçekleştirdi ve yabancı şirketlerin Suudi pazarına girişini kolaylaştırmak için birçok teşvik sağladı. Riyad, başkentte periyodik olarak düzenlenen dev ekonomik sergi ve konferansların yanı sıra tanık olduğu kültürel, sportif ve sanatsal etkinlikler nedeniyle günümüzün iş merkezi konumundadır.”
Uluslararası göstergeler
Şarku’l Avsat’a konuşan bir diğer uzman olan ekonomist Ahmed eş-Şehri ise konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı;
“Uluslararası şirketler, ülkenin ekonomik refahını ve tüm uluslararası göstergelerde somut ilerlemesini göz önünde bulundurarak, bölge ofislerinin merkezi olarak Suudi Arabistan'ı seçiyor. Bu durum, yabancı şirketlerin önemli hedefi olan mega projelerdeki yatırım fırsatlarının yanı sıra, ülkeyi özel sektör için de her alanda cazip bir lokasyon haline getiriyor.”
Şehri, Suudi Arabistan’ın üç kıtayı birbirine bağlayan coğrafi konumu nedeniyle şu anda cazip bir yatırım merkezi olduğunun altını çizerek, şu ifadelerle devam etti;
“Bu da ülkeyi çok uluslu şirketlerin bölgesel merkezlerini kurmaları için ideal bir yer haline getiriyor. Aynı zamanda dev projelerde mevcut olan fırsatlar ülkeyi, belirledikleri hedeflere ulaşmak için işlerini büyütmek isteyen şirketler için önemli bir destinasyon konumuna getirdi.”
Suudi Arabistan Şubat 2021’de yaptığı açıklamada, kamu bütçesinden harcama yapan kurumların, bölgesel yönetim merkezi Suudi Arabistan’da olmayan yabancı şirketler ve ticari kuruluşlarla olan sözleşmelerinin 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren durdurulmasına karar verildiğini duyurdu.
Açıklamada bu kararın, 2030 Vizyonu hedefleri doğrultusunda istihdam sağlama, ekonomik kaybı azaltma ve çeşitli devlet kurumları tarafından satın alınan ürün ve hizmetlerin ülkede uygun yerel içerikle yapılmasını sağlama stratejisi çerçevesinde olduğu da ifade edildi.
Suudi Arabistan’da sanayi ve madencilik sektörlerinde insan yeteneklerinin geliştirilmesine yönelik bir strateji başlatıldıhttps://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/4882576-suudi%C2%A0arabistan%E2%80%99da-sanayi-ve-madencilik-sekt%C3%B6rlerinde-insan-yeteneklerinin
Suudi Arabistan’da sanayi ve madencilik sektörlerinde insan yeteneklerinin geliştirilmesine yönelik bir strateji başlatıldı
Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı, Riyad’da düzenlenen İnsan Kapasitesi Girişimi Konferansı’nda konuşuyor (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender el-Hureyf, bugün başkent Riyad’da düzenlenen İnsan Kapasitesi Girişimi Konferansı sırasında, sanayi ve madencilik sektörlerinde insan yeteneklerinin geliştirilmesine yönelik bir strateji başlattı.
Bakan ayrıca, Kamu Yatırım Fonu (PIF) ile işbirliği içinde Ulusal Sanayi Akademisi’nin açılışını yaptı.
Konferans bugün, Başbakan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz’in himayesinde, 200’den fazla uluslararası konuşmacının katılımıyla başladı.
İnsan Kapasitesi Girişimi Konferansı’na, politika yapıcılar, uluslararası kuruluşlar, şirket başkanları, yatırımcılar, girişimciler, akademik ve sosyal kurumların başkanları, kar amacı gütmeyen sektör ile araştırma ve düşünce merkezlerinin liderleri başta olmak üzere 13 binden fazla kişinin katılması bekleniyor.
Bakan konferansta, özel sektörle koordineli olarak sistemdeki 50 binden fazla çalışanın geçen yıl eğitildiğini ve işgücünde yüzde 40’lık bir büyüme oranı elde edildiğini açıkladı.
Hureyf, Suudi Arabistan’ın araştırma, geliştirme ve inovasyonda yenilikçi bir ülke haline gelmesinin, araştırma ve inovasyon önceliklerinin farklı sektörlerin birçok alanda sürdürülebilirliği sağlamasına yol açtığını bildirdi.
Bugün başlatılan sanayi ve madencilik sektörlerinde insan yeteneklerinin geliştirilmesine yönelik strateji, yeni model ve teknolojilerin benimsenmesi ve vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için işlerin geleceğinin şekillendirilmesini hedefliyor.
Bakanın açıklamasına göre strateji, büyümeyi sağlamak ve sektörün hedeflerine ulaşmak için doğru yetenekleri çekmek, yetenek ve liderliği güçlendirmek, insan sermayesi için rekabetçi bir ortam yaratmak, yenilikçiliği ve üretkenliği teşvik etmek ve işbirlikçi bir ekosistem yaratmak gibi dört ana hedefi içeriyor.
2030 Vizyonu ve Ulusal Sanayi Stratejisi’nin vizyonuyla tutarlı olan strateji, 40’tan fazla girişimin oluşturulmasıyla, sanayi ve madencilik sektörlerinde gerekli becerilerin belirlenmesine, en iyi yeteneklerin çekilmesine, iş gücü verimliliğinin geliştirilmesine, artırılmasına ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasına katkıda bulunur.
PIF ile işbirliği içinde açılışı yapılan Ulusal Sanayi Akademisi ise, deneyimli ve yeni mezunlar için doğrudan eğitim programları sağlamayı, mevcut eğitim enstitülerini desteklemeyi, teşvikler sağlamayı, ortaklıkları kolaylaştırmayı ve sanayi sektöründeki en son teknolojileri hedefleyen dünya standartlarında programlar sunmayı amaçlıyor.
Akademi, yerel ve uluslararası eğitim kurumlarını destekleyip güçlendirip, hedef gruplara doğrudan eğitim programları sunarak, insan kapasitesi geliştirme stratejisinin hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacak.
Muhammed bin Selman ve Zelenskiy Ukrayna-Rusya krizindeki gelişmeleri görüştühttps://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/4881821-muhammed-bin-selman-ve-zelenskiy-ukrayna-rusya-krizindeki-geli%C5%9Fmeleri-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC
Muhammed bin Selman ve Zelenskiy Ukrayna-Rusya krizindeki gelişmeleri görüştü
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy görüşmede (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, başkent Riyad’da ülkeyi ziyaret eden Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile bir araya geldi.
Veliaht Prens görüşmede, ülkesinin Ukrayna-Rusya krizinin çözülmesi, barışa ulaşılması ve ortaya çıkan insani etkilerin hafifletilmesine katkıda bulunmaya yönelik tüm uluslararası çabaları desteklediğini söyledi.
Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkilerinin boyutları gözden geçirildi ve Ukrayna-Rusya krizindeki son gelişmeler ele alındı.
Suudi Arabistan’ın krize ilişkin gösterdiği çabaları takdirle karşılayan Zelenskiy ise, geniş çaplı işgali sona erdirmek için ‘Barış Formülü’ olarak tanımlanan adımı ilerletme konusunda, Suudi Arabistan’ın devam eden aktif desteğine güvenmeye devam ettiğini söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı, Riyad’a gelişinde Veliaht Prensi ile yapacağı görüşmelerin barış formülü ve bunun nasıl uygulanacağı üzerinde yoğunlaşacağını açıklamıştı.
Zelenskiy sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile anlamlı ve samimi bir görüşme gerçekleştirdim. Barış Formülü’nün maddelerini ve bunların uygulanmasında kaydedilebilecek ilerlemeleri tartıştık. Suudi Arabistan'ın liderliği adil çözümler bulunmasına yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı.
Zelenskiy ayrıca, İsviçre’deki Küresel Barış Zirvesi hazırlıkları kapsamındaki çabalar hakkında görüştüklerini bildirerek, “Ukrayna ile Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ve teknolojik işbirliğine yönelik belirli fırsatlara da baktık. Ekiplerimiz bugün görüştüğümüz alanlarda çalışacak” diye ekledi.
Savaşın başlamasından iki yıl sonra Rusya, uluslararası alanda tanınan Ukrayna topraklarının beşte birinden azını kontrol ediyor.
Moskova defalarca müzakerelere açık olduğunu ancak ‘sahadaki yeni gerçeklerin’ kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.
Kiev ise, toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasını ve Rus kuvvetlerinin ülkeden tamamen geri çekilmesini talep ediyor.
Cidde, 5 ve 6 Ağustos tarihlerinde, yaklaşık 40 ülkenin ulusal güvenlik danışmanları düzeyinde bir toplantıya ev sahipliği yaptı.
Bu, Haziran 2023’te Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Ukrayna barış zirvesindeki tartışmaların devamı niteliğindeydi.
Veliaht Prens ile savaş esirleri ve sınır dışı edilenlerin geri dönüşünü konusunu da görüşeceğini belirten Zelenskiy, Suudi liderliğinin Ukraynalıların serbest bırakılmasına katkıda bulunduğunu dile getirerek, “Bu toplantının da sonuç vereceğine inanıyorum” dedi.
Ayrıca ümit verici ekonomik işbirliği alanlarını ve Suudi Arabistan’ın Ukrayna’nın yeniden inşasına katılımını da tartışacaklarını ekledi.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman, geçtiğimiz Mayıs ayında Cidde’deki Arap Zirvesi’nin oturum aralarında Zelenskiy ile görüştü.
Görüşmede, Riyad’ın, Ukrayna-Rusya krizini siyasi olarak çözmeyi amaçlayan tüm uluslararası çabalara olan desteğini vurguladı ve ülkesinin ortaya çıkan insani etkilerin hafifletilmesine katkıda bulunma çabalarını sürdürdüğünü ekledi.
Suudi Arabistan, Ukrayna halkına çok sayıda insani yardım sağladı.
Riyad, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief) aracılığıyla, dün Ukrayna halkına yönelik 80 tonluk malzeme taşıyan 10. yardım uçağını gönderdi.
Polonya’nın Ukrayna sınırına yakın Zoszow Havalimanı'na giden bu yardımlar, Polonya sınırından Ukrayna’ya teslim ediliyor.
Suudi Arabistan, Şubat 2023’te Ukrayna’ya 410 milyon dolar değerinde iki yardım paketi sağladı.
Suudi Arabistan Kalkınma Fonu, Suudi hükümetinin sağladığı hibe kapsamında, Ukrayna’ya 300 milyon dolar tutarında sıvılaştırılmış gaz ve petrol türevleri desteği verdi.
KSRelief de, 100 milyon dolar değerinde insani yardım sağladı.
Zelenskiy o dönemde, Suudi liderliğinin Ukrayna’ya 400 milyon dolar tutarında ek insani yardım paketi sağlama kararından dolayı Veliaht Prens’e teşekkür etti.
Söz konusu yardımların, ülkenin içinden geçtiği kriz ışığında Ukrayna vatandaşlarının acılarının hafifletilmesine katkıda bulunacağına dikkat çekti.
Ukrayna halkının, Suudi Arabistan’ın Ukrayna ile dostluğunu kanıtlayan bu asil insani duruşları unutmayacağını da vurguladı.
KSRelief ayrıca, Ukrayna’dan başta Polonya olmak üzere komşu ülkelere giden mültecilere tıbbi ve barınma yardımı sağlamak amacıyla, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile 10 milyon ABD doları değerinde iki ortak işbirliği anlaşması imzaladı.
Tüm bu destekler, Suudi hükümetinin, ülkenin içinden geçtiği sosyal ve ekonomik zorluklarla yüzleşmede Ukrayna ve halkını destekleme ve insani etkilerin hafifletilmesine katkıda bulunma konusundaki istekliliğini yansıtıyor.
Muhammed bin Selman Zelenskiy’e: Ukrayna-Rusya krizinin çözülmesine yönelik tüm uluslararası çabaları destekliyoruzhttps://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/4881766-muhammed-bin-selman-zelenskiy%E2%80%99e-ukrayna-rusya-krizinin-%C3%A7%C3%B6z%C3%BClmesine-y%C3%B6nelik-t%C3%BCm
Muhammed bin Selman Zelenskiy’e: Ukrayna-Rusya krizinin çözülmesine yönelik tüm uluslararası çabaları destekliyoruz
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, başkent Riyad’da ülkeyi ziyaret eden Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile bir araya geldi.
Veliaht Prens görüşmede, ülkesinin Ukrayna-Rusya krizinin çözülmesi, barışa ulaşılması ve ortaya çıkan insani etkilerin hafifletilmesine katkıda bulunmaya yönelik tüm uluslararası çabaları desteklediğini söyledi.
Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkilerinin boyutları gözden geçirildi ve Ukrayna-Rusya krizindeki son gelişmeler ele alındı.
Suudi Arabistan’ın krize ilişkin gösterdiği çabaları takdirle karşılayan Zelenskiy, geniş çaplı işgali sona erdirmek için ‘Barış Formülü’ olarak tanımlanan adımı ilerletme konusunda, Suudi Arabistan’ın devam eden aktif desteğine güvenmeye devam ettiğini söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı, Riyad’a gelişinde Veliaht Prensi ile yapacağı görüşmelerin barış formülü ve bunun nasıl uygulanacağı üzerinde yoğunlaşacağını açıklamıştı.
Zelenskiy sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile anlamlı ve samimi bir görüşme gerçekleştirdim. Barış Formülü’nün maddelerini ve bunların uygulanmasında kaydedilebilecek ilerlemeleri tartıştık. Suudi Arabistan'ın liderliği adil çözümler bulunmasına yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı.
Zelenskiy ayrıca, İsviçre’deki Küresel Barış Zirvesi hazırlıkları kapsamındaki çabalar hakkında görüştüklerini bildirerek, “Ukrayna ile Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ve teknolojik işbirliğine yönelik belirli fırsatlara da baktık. Ekiplerimiz bugün görüştüğümüz alanlarda çalışacak” diye ekledi.
Suudi Arabistan Krallığı: Küresel dinamiklerde yükselen orta güçhttps://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/suudi-arabistan/4879936-suudi-arabistan-krall%C4%B1%C4%9F%C4%B1-k%C3%BCresel-dinamiklerde-y%C3%BCkselen-orta-g%C3%BC%C3%A7
Suudi Arabistan Krallığı: Küresel dinamiklerde yükselen orta güç
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad (Reuters)
Dr. Abdulaziz Sager
Suudi Arabistan'ın Dış Politikası için Stratejik Öncelikler
Suudi Arabistan, ittifakları genişletmeyi ve daha fazla bağımsızlığı benimsemesiyle nitelenen, giderek daha güçlü hale gelen dış politikasıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Suudi Arabistan politikasında son dönemde görülen yeniliklerin çoğunu anlamanın bir yolu da Suudi Arabistan'ın 2030 Vizyonu'nun penceresinden bakmak. Krallık, yenilik için daha elverişli bir ortamı teşvik etmek ve çeşitlendirme gündemini tamamlayan işgücü becerilerine yatırım yapmak için devam eden çabalarını sürdürüyor. Krallık, ekonomisini küresel enerji dönüşümüne ayak uydurabilecek şekilde yönlendiriyor ve Riyad'ı bölgesel ve küresel etkisini arttırarak ve dış bağlarını genişleterek çıkarlarını gözeten önemli bir orta güce dönüştürürken daha bağımsız bir dış politika izliyor. Dolayısıyla Suudi Arabistan'ın küresel düzene ilişkin yapıcı ve gelişen bir bakış açısına sahip olduğu söylenebilir.
Krallığın dış politika öncelikleri arasında ekonomik etki alanını büyütmek, ilişkilerini genişletmek ve hızla çok kutuplu hale gelen dünyada gücünü yansıtmak yer alıyor. Bu hedeflere ulaşmak için çabalayan Riyad, son derece önemli diplomasi ve arabuluculuk girişimlerinde kendisini daha fazla ön plana çıkarıyor. Krallık, hem Suudi Arabistan'ın komşularıyla ilişkilerini geliştirmek hem de Ortadoğu içinde ve ötesinde uzun süredir devam eden çatışmaları çözmek için diplomatik girişimlere ağırlık veren bir dış politika izliyor. Riyad, geleneksel petrol işbirliğinin ötesine geçerek enerji, altyapı, finans ve teknolojiyi de kapsayan kapsamlı stratejik ortaklıklar kurarak küresel diplomasiye aktif bir şekilde katılıyor. Bu, geçmişteki ittifaklardan sapışa işaret ediyor ve Suudi Arabistan'ın dış politikasında daha pragmatik ve uyumlu bir duruşu ortaya koyuyor.
Değişen ittifaklar ve ortaya çıkan zorluklarla dolu bir ortamda Suudi Arabistan'ın stratejik yaklaşımı, küresel sahnede arabulucu ve "tarafsız" bir etki sahibi olarak oynadığı rolde kendini gösteriyor. Bu, Krallığın barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasında ve bölgedeki çatışmalara diplomatik çözümler getirmedeki kararlılığında görülebilir. 2023'te Krallık, stratejik hizalanmalar ve küresel sahnede önemli bir diplomatik oyuncu olarak ortaya çıkma yılının bir parçası olarak bir dizi önemli küresel zirveye ev sahipliği yaptı.
Krallığın Bölgesel ve Uluslararası Sahnelerdeki Rolü
Küreselleşme ve birbirine bağlılıkla nitelenen bir çağda, bölgesel ortaklıklar ekonomik büyüme, siyasi istikrar ve kültürel alışverişin önemli itici güçleri olarak ortaya çıkıyor. Güvenliğini korumak ve bölgesel nüfuzunu kullanmak için hareket eden Krallık; Mısır, İran, İsrail ve Türkiye'yi dengeleyerek bölgede hayati bir rol oynuyor. Suudi Arabistan'ın bölgedeki çeşitli uzlaşma çabalarındaki rolü, Arap halkları için ilişkilerin güçlendirilmesi kampanyalarında itici güç görevi görüyor.
Farklılaşan çıkarlar ve çeşitli silahlı çatışmalarla boğuşan bölgede Krallık, yeni bir rota çizmek için yenilenmiş diplomatik beceriler ve incelikler gösterme çabalarını sürdürüyor. Krallık son olarak 9 Şubat 2024'te Mısır, Ürdün, BAE ve Katar dışişleri bakanlarının katılımıyla Arapların Gazze krizine ilişkin tutumunu geliştirmek üzere Riyad'da Bakanlar Toplantısı Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Krallık için öncelik, Gazze'deki mevcut krizi sona erdirmek, ateşkese odaklanmak, İsrail'in Gazze'den çekilmesi ve Gazze'ye insani erişim. Riyad, İsrail de dahil, bölgede güvenlik ve istikrara giden tek yolun bir Filistin devletinin kurulmasından geçtiğine inanıyor.
Gazze'deki çabalarına ek olarak Suudi Dışişleri Bakanlığı, Kasım 2023'te Gazze'de bir ateşkesi desteklemek üzere uluslararası pozisyonları harekete geçirmek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerine tur düzenleyen bakanlar komitesine liderlik etti. Krallık ayrıca durumu yatıştırmak ve uluslararası insani yardım çabalarına destek sağlamak amacıyla ileriye dönük yolları tartışmak üzere Arap ve İslam ülkelerindeki ortakları harekete geçirmek için Arap-İslam Olağanüstü Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Zirve kapsamında Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'la İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ilk kez bir araya geldi.
Krallık diğer birçok bölgesel meselede de rolünü genişletti. Bu, Cidde'de Sudan Silahlı Kuvvetleri ve Hızlı Destek Güçleri temsilcilerini bir araya getirerek Sudan'daki çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan birkaç Sudan Barış Görüşmesi'ne ev sahipliği yapan Suudi Arabistan'ın, yabancı uyrukluların tahliyesini ve Sudan'da ateşkes sağlanması için arabuluculuk çabalarına öncülük etmesini de içeriyor. Ayrıca Eylül 2023'te Suudi Arabistan Riyad'da Husilerin liderliğindeki heyetlerle ateşkes görüşmeleri gerçekleştirdi ve Krallık, Yemen'de uzun zamandır süregelen savaşı sona erdirmek için kalıcı bir ateşkes müzakere etme çabalarını sürdürdü. En önemlisi, Krallık 19 Mayıs 2023'te 32. Arap Birliği Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı ve 10 yıldan uzun süredir ilk kez 22 Arap ülkesinin tamamından temsilciler katıldı. Zirve iki açıdan dikkat çekiciydi: Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın katılımı ve Suriye'nin Arap dünyasına yeniden entegrasyonu ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin ziyareti ve onur konuğu olarak katılımı.
Uluslararası düzeyde Suudi Arabistan, birkaç zirveye ve çeşitli uluslararası bloklarla bakanlar toplantısına ev sahipliği yaptı. Buna, iki bölge arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve derinleştirilmesini ele alan 50 Afrikalı liderin katıldığı Suudi-Afrika Zirvesi de dahil. Genel olarak Krallık, Afrika ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmeyi, daha geniş ufuklara yaymayı ve çeşitli siyasi, ekonomik ve kalkınma alanlarında verimli ortaklıklar kurmayı amaçlıyor. Krallık ayrıca, Suudi Arabistan'ın 2030'a kadar sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için Karayip bölgesindeki ülkeler gibi uluslararası ortaklarla birlikte çalışma kararlılığını vurguladığı 2030 Vizyonu'na uygun olarak gelir kaynaklarını çeşitlendirme çabası bağlamında ilk Suudi-Karayip (CARICOM) Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı.
Suudi-Rus Ortak Komitesi, Ekim 2023'te Moskova'da düzenlenen 8. oturumunu gerçekleştirdi. Toplantı sırasında komite, iki ülke arasında enerji, ticaret, ekonomi ve yatırım dahil çeşitli kritik alanlarda işbirliğini geliştirme yolları üzerinde anlaştı. Riyad, Ekim 2023'te Körfez İşbirliği Konseyi (KİK)-Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) Zirvesi'ne ev sahipliği yaparak iki dinamik bölgeyi birbirine bağlama ve bloklar arası bağlantıyı genişletme yönündeki ortak hedefi vurguladı. Dikkat çekecek şekilde Krallık, 7 Ekim'de Gazze'de meydana gelen ve bölgenin değişken güvenlik ortamının bir kez daha altını çizen saldırıların hemen ardından gelmesine rağmen toplantıdan vazgeçmedi. Suudi Arabistan ayrıca Ağustos 2023'te yaklaşık 30 ülkeden ulusal güvenlik danışmanlarının katıldığı Ukrayna Krizi konulu Cidde Toplantısı'na ev sahipliği yaptı. Stratejik ve siyasi diyalogların devamı olarak Cidde, Temmuz 2023'te KİK-Orta Asya (C5) Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Körfez ülkeleri, Orta Asya'da toplu ve bireysel olarak yeni diplomatik ve ekonomik bağlar kurarken, her iki bölge de enerjiyi, özellikle de yenilenebilir enerji kaynaklarını artan ilişkilerinin merkezine yerleştirdi.
Suudi-İran Yakınlaşması
Hiçbir şey Suudi Arabistan'ın bölgede gerilimi azaltmadaki kararlılığını İran'la yakınlaşması kadar net bir şekilde ortaya koyamaz. Süregelen gerginlikler ve bölgesel rekabet, ilişkilerin ilerletilmesinde dikkatli bir gözetim gerektiriyor ve bu nedenle Krallık ihtiyatla ilerliyor. İran'ın taahhütlerini yerine getirmemesi ve bölgede şiddet içeren davranış ve faaliyetlerde bulunmasına dair geçmişten gelen bir endişe var. Bu endişe, özellikle 7 Ekim'deki gibi son olaylar ve İran'ın Gazze Savaşı'ndaki tutumu ışığında, İran destekli Husi örgütünün Kızıldeniz'deki saldırıları ve gerginliği tırmandırması nedeniyle daha da arttı. Gazze'deki kriz, İran'ın Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Husiler ve Irak'ta İran yanlısı Şii milisler aracılığıyla bölgesel istikrar ve güvenliğe zarar verecek şekilde "direniş eksenini" sürdürme niyetinde olduğu gerçeğinin altını daha da çizdi.
Krallık aynı zamanda Tahran'la diyalog kanalını açık tutma ve gerilimin azalmasına önayak olabilecek iletişimi sürdürmekte de kararlı. Zaman içinde Suudi Arabistan, İran'ın Suudi Arabistan'ın bölgedeki güvenlik çıkarlarını güvence altına alan ve bunlarla çelişmeyen istikrarı bozucu çabalardan uzak durma kararlılığını göstermesini isteyecektir. Sürecin gerilimin azaltılmasından normalleşmeye doğru ilerlediğini görmek için Tahran'dan gelen stratejik düşüncede köklü bir değişikliğe ihtiyaç var.
Krallık, güvenlik ortağı olarak ABD'nin yerini hiçbir şeyin tutamayacağının farkında. Buna ek olarak Riyad, diğer güçlerle kurabileceği ittifakların sınırlarının da farkında. Suudi Arabistan'ın ulusal ve bölgesel çıkarlarını politikalarında ön planda tutma ve uluslararası düzeyde herhangi bir kampla özdeşleştirilmeme kararlılığı son yıllarda daha belirgin hale geliyor. Krallık, güvenlik ortağı olarak ABD'yi değiştirmenin bedelinin yüksek olduğunu biliyor ancak aynı zamanda fırsatların ve diğer ortaklarla ilişki kurmamanın, onlarla bağ kurmamanın veya stratejik ilişkileri güçlendirmemenin riskinin daha yüksek olduğunu da biliyor.
Krallık ayrıca ABD ve Çin arasında bir çekişme noktası haline gelmek istemiyor ve bunun kendileri için bir ya o, ya da öteki seçimi olmadığını açıkça belirtti. Pekin ya da Washington'dan biriyle ilişki kurmak bir kazan-kaybet durumu olarak görülmemeli. Krallığın kendi bakış açısından bölgesel güvenliği sağlamak için en iyi olanı yapmak öncelikli olacak. Bu durum İran-Suudi yakınlaşmasında kolaylaştırıcı olarak Çin'in seçilmesinde açıkça ortaya çıkmıştır. İran söz konusu olduğunda ABD'nin gerilimi azaltma cephesinde sonuç alamayacağını bilen Riyad, Suudi ulusal çıkarlarının merkezinde yer alan bir anlaşmayı sağlamak için Pekin'e başvurdu.
Suudi Arabistan'ın diğer güçlerle yakınlaşması, Körfez'de ABD'nin Körfez'e olan bağlılığına dair artan ve süregelen endişelerle de bağlantılı ki bu da Amerika'nın güvenlik rolüne olan güvenin azalmasına ve ABD-Körfez İşbirliği Konseyi ilişkilerinin gücünde giderek büyüyen bir uçuruma yol açıyor. Bu bağlamda Suudi Arabistan, örneğin Rusya ve Çin'le daha iyi bir anlayış geliştirme yönünde adımlar atıyor.
Krallığın ABD'yle ilişkilerine gelince, her iki ülke de 70 yılı aşkın süredir devam eden yakın işbirliğine dayanan köklü güvenlik ilişkilerine sahip. Ancak ABD'nin Krallığın ve Körfez ülkelerinin endişelerini dinlemeyi reddetmeyi sürdürmesi nedeniyle ABD-Suudi ilişkileri zaman zaman gergin bir hal alıyor. Körfez bölgesinde ve tüm Ortadoğu'da yükselen tansiyon göz önüne alındığında, tüm bunlar Krallığın son yıllarda bölgesel gerilimleri azaltma ve ilişkileri daha işbirlikçi bir zemine oturtma çabalarını baltalıyor. Dolayısıyla gerilimin daha da tırmanmasını önlemek için ABD'yle Riyad arasında net bir uyum sağlanması acil bir ihtiyaç. ABD, geniş Ortadoğu'da orta ve uzun vadeli güvenlik ortamı söz konusu olduğunda hâlâ en önemli aktör. Ancak son birkaç on yıldır izlediği tutarsız, dağınık ve kararlı olmayan politikalar bölgenin uzun vadeli istikrarını tehlikeye atıyor. Dahası, şu anda ABD bir kez daha Körfez'deki müttefiklerinin tavsiyelerini dikkate almıyor. Bu durumun değiştirilmesi gerekiyor, aksi takdirde iki taraf arasındaki görüş ayrılığı artmaya devam edecek. Suudi Arabistan ve Arap ülkelerinin çoğunluğu ABD'nin mevcut bölgesel stratejisinin öngörüsüz olduğuna ve istikrarını uzun vadede sürdüremeyeceğine inanıyor.
Çin söz konusu olduğunda, ekonomik işbirliği ve stratejik ortaklıklarda atılan olumlu adımları kabul etmekle birlikte, başta Suudi Arabistan olmak üzere KİK ülkeleri arasında Çin'in bölgesel istikrarda daha da etkili bir rol oynayabileceğine dair ortak bir inanç var. Büyük resme bakıldığında Çin, geleneksel politikasını yeniden şekillendirerek sadece kendi bölgesinde istikrar ve güvenliği dengelemekten çıkıp istikrarlı enerji akışını sağlamaya ve KİK'le yakınlaşma alanlarını genişletmeye çalışıyor. Krallık, Çin'i çatışmaların çözümüne ve bölgesel barışa önemli ölçüde katkıda bulunma potansiyeline sahip önemli bir küresel oyuncu olarak görüyor.
Aralık 2023'te gerçekleşen Çin-Suudi Arabistan-İran üçlü ortak komitesinin ilk toplantısında Çin, Riyad ve Tahran arasındaki ilişkileri geliştirme sürecini ilerletmek için üç öneri sundu. İlk öneri, Suudi-İran uzlaşma stratejisi kararının sürdürülmesinin ve iletişim ve işbirliği yoluyla karşılıklı güvenin geliştirilmesinin önemini vurguladı. İkinci olarak Pekin, halklar arası etkileşimin aktif bir şekilde araştırılmasında daha fazla ilerleme kaydedilmesini önerdi. Üçüncü olarak Çin, Ortadoğu'da dış müdahalenin reddedilmesi çağrısında bulundu. KİK ülkeleri Çin'in bölgedeki diplomatik rolünü yakından takip ediyor.
Çin'in diplomatik nüfuzuyla olumlu diyaloğun teşvik edilmesi ve istikrarın desteklenmesinde yapıcı bir rol oynayabileceği beklentisi var. Ancak Krallık, Çin'in bölgedeki diplomatik rolünü fazla abartmamalı. Bu aşamada Çin'in "bölgesel istikrar sağlayıcı" olarak hareket etmeye ve bölgede ve daha geniş anlamda Ortadoğu'da daha geniş bir diplomatik rol üstlenmeye gerçekten hazır olup olmadığı henüz belli değil.
BRICS'e dahil olma yönündeki adım aynı zamanda Suudi Arabistan'ın bölgenin küresel kalkınmasını ve ekonomik işbirliğini desteklemek üzere güçlü ekonomik ortaklıklar geliştirmek ve inşa etmek için diplomatik çaba sarf etmedeki tutumunu da vurguluyor. Krallık'tan gruba üyeliğinin statüsü konusunda resmi bir teyit gelmemiş olsa da bu genişleme BRICS içinde jeopolitik ve ekonomik gündemlerin giderek daha fazla örtüştüğüne işaret ediyor. Bu, Suudi Arabistan'ın istikrarlı enerji piyasalarını korumak için güvenilir bir enerji ortağı olarak sağlamlaştırılmasını da içeriyor. BRICS'in genişlemesi aynı zamanda dünyayı yönlendirme kuvvetini güçlendirmek için Güney-Güney işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Krallık için BRICS üyeliği yeni işbirliği mekanizmaları getirecek, kalkınma amaçlı rolünü daha da güçlendirecek ve Küresel Güney ülkeleriyle siyasi ve ekonomik işbirliğini genişletmek için ek bir platform sağlayacak.
Suudi Arabistan için BRICS üyeliği başka ittifak seçenekleri sunacak olsa da bu, ittifaklarını daha da doğuya kaydırdığını göstermeyecek. BRICS'in BRICS+ formatına genişlemesi, BRICS'i gelişmekte olan dünyada uzlaşma ve diyalog için potansiyel olarak daha cazip bir kurum haline getiriyor. Suudi Arabistan gibi ülkelerin de dahil olmasıyla, küresel düzenin Batı'nın gözünde geleneksel olarak "kabul edilebilir" ortakların ötesine geçmesi mümkün. Jeopolitik fırsatını değerlendiren Suudi Arabistan, BRICS+ ülkeleri gibi, bu ivmeyi yükselen ve gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç ve gereksinimlerini daha iyi temsil edebilecek mekanizmalar yaratma potansiyelini keşfetmek için kullanıyor.
Bu nedenle BRICS'in genişlemesi, son 70 yıldır var olan küresel düzenin çok taraflı sistemini yıkmaya yönelik kasıtlı bir girişimden ziyade daha sembolik görülmeli. Krallık için özellikle ABD'yle güçlü bir ittifakı sürdürmek hâlâ temel dış politika gündem maddesi. Buna ek olarak Krallık, G20 gibi gruplardaki hayati konumunun da farkında ve bunun herhangi bir şekilde etkilenmesini engelleyecek. Küresel Güney'in yeni bir tür şeffaf ve kapsayıcı çok taraflı işbirliği talep ettiğine dair işaretler var. BRICS böyle bir işbirliğinin test edilebileceği bir mekanizma.
Sonuç
21'inci yüzyılın jeopolitik manzarası, geleneksel küresel güçlerin hakimiyetine meydan okuyan yükselen güçlerle birlikte potansiyel bir dönüşümsel değişime tanıklık ediyor. Bu bağlamda Suudi Arabistan Krallığı, yeni bir dünya düzeninin hatlarının şekillenmesine katkı sağlayan ve önemi giderek artan bir oyuncu olarak ortaya çıkıyor. Krallığın daha geniş bölgesel ve uluslararası angajmanının merkezinde ekonomik devletçiliğin önceliği göz ardı edilemeyecek bir husus. Suudi Arabistan geçmişin jeopolitik stratejilerini tekrarlamak yerine, bağlanabilirlik ve daha geniş pazarlara ve ağlara erişim üzerine kurulu yeni jeoekonomik stratejiler geliştiriyor. Genel olarak, Suudi Arabistan kendisini küresel ilişkilere esnek ve pragmatik bir yaklaşımla yaklaşan etkili bir oyuncu olarak görüyor. Krallık, önemli diplomatik ağlarda söz sahibi olma ve gelişen küresel düzende etkili olma arzusunda.
Independent Türkçe
Milli Savunma Bakanı Güler, Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi Abu Al-Nasr'ı kabul ettihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/t%C3%BCrkiye/4879786-milli-savunma-bakan%C4%B1-g%C3%BCler-suudi-arabistan%C4%B1n-ankara-b%C3%BCy%C3%BCkel%C3%A7isi-abu-al-nasr%C4%B1